/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
  1. 26.
    +10
    "Nasıl?" dedi. "Ben sana söylemedim ki adımı"
    "Evet" dedim. "Söylemedin. Ablan Sağolsun". Hafiften güldüm.
    "Aa tamam tamam doğru" dedi ve o da güldü.
    "Eee bir şey istemedin hala ya?" dedim.
    "Off canım da nasıl profiterol çekmişti ha" dedi.
    Hemen kalktım profiterol soylemeye. Arkamdan "Dur öylesine dedim gitme gel şuraya"
    dediyse de ben takmadım gittim söyledim. Zafer kazanmışçasına geldim masaya oturdum.

    "Bana cadı diyorsun da sen baya baya erkek cadısı çıktın ha" dedi.
    Bayağı güldüm. Dün bir ara bundan böyle gülmeyeceğim diye yemin etmeme rağmen kahkahalarla gülüyordum. Bu kız beni bir garip yapmıştı ya.

    Neyse profiteroller geldi. "Aha dur bekle sayıcaz" dedi.
    "Neyi sayıyoruz ki?" dedim. "içinde kaç tane var bakalım cimrilik yapmışlar mı" dedi.
    Çocuk ruhluydu ya. Gözüme daha da tatlı geldi.
    "O önündekinden daha tatlısın sen bilmiyorsun" dedim. Oha bunu demiştim ben. Ne cevap verecek diye terlerken;
    "Bir ki üç aa dört yok. Efendim ? ne dedin" dedi.
    "Bir şey demedim ben de sayıcam şimdi ayak uydurayım bari sana" dedim.
    "Say say hadi" dedi.
    "Bir iki üç... ve dört" dedim.
    "Ya görüyormusun ben dedim cimri bunlar malzemeyi ekgib koyuyorlar" dedi. Gözlerini kısıp pastahanenin başındaki elemana bakıyordu. 'FF' yaptı sesli bir şekilde.
    "Neyse yiyelim sana ayıp oluyor" dedi.
    Yemeye başladık falan kafamda ampul yandı bir fikir geldi hemen aklıma.
    Onunla aynı anda yemeye dikkat ettim. Tam sonuncusunu bitirdi kalan pudingi yiyecek falan. Bir cesaretle aldım ben kendi önümdeki fazlalık olanı kafasını önüne gömmüş puding yemeğe odaklanan Begüm e doğru yaklaştırdım. Ve şöyle dedim ;

    "Al hadi bu sefer cimriliği bana yapmış olsunlar"
    ···
  2. 27.
    +10
    Gençler bu astım denen şey bende hala var. bu aralar yine azdı. Az önce öksürük nöbeti geldi geç yazdım. hala daha devam ediyor kegib kegib. Şimdi de hastaneye gidiyorum bu nöbetlerin sonu pek hayırlı olmuyor. Gelince yazacağım kusuruma bakmayın haydi allaha emanet
    ···
    1. 1.
      +1
      geçmiş olsun panpa
      ···
      1. 1.
        +1
        Sağol kardeşim
        ···
    2. 2.
      +1
      asıl sen kusura bakma panpa. Anlayışlı olmam lazımdı.
      ···
    3. 3.
      0
      Yok deme öyle ne bilecektin kardeşim
      ···
    4. diğerleri 1
  3. 28.
    +10
    Son sözümü de söyledikten sonra gözlerim karardı. Zar zor nefes alabiliyordum. Hatta hiç alamıyorum da denebilir. Begüm'ü duydum.
    "Ne oluyor?" diye uzatarak bağırıyordu.
    Ondan sonra bende ekran gitti. Biraz sonra tekrar ekran gelir gibi oldu hafif sarsılmamla beraber.
    "Uyansana" diye ağlamaklı bir ses duydum. Ve ekran tekrar gitti.

    AraNot= Domates mevzusunu anlatıyım devam ediyorum gençler.

    Lise 1 dim sanırım. Anneannemin günü varmış annem pastalar börekler yapmıştı. Hepsini toplayıp apar topar gitti. Bana bir tane bile bırakmamıştı. Bu çocuk evde ne yiyecek falan hiç umrunda bile değildi.
    Her neyse ben dedim yemesem de olur ne olacak falan. Çok büyük konuştum sanırım 1 saat sonra açlıktan gebericek pozisyona geldim. Buzdolabına baktım. Aşağıda bir sürü domates var. Normalde domates sevmem hayatta yemem.
    Ama o an aldım içinden bir sürü oturdum hepsini yedim. Geceye kadar hiçbirşeyim yok gece bir anda ölecek gibi oldum. Nefes alamıyorum falan. Dedim ölüyorum galiba. Annem eve geldi beni gördü normalde giblemez inanmaz ama o an noldu bilmiyorum babamı aradı durumumu anlattı. En küçük amcam da babamın yanında çalışıyor o sıralar iş bulamadığından. Bizim doblo ile geldi beni almaya hastaneye gidicez. Hastaneye gittik yarım saat Oksijen yedim eve yolladılar. Yollarken de demişler bizim bu hastaneden ayrılan bir göğüs hastalıkları uzmanı arkadaş var ona bir uğrayın demişler. Annem babam olsa giblemez hastalık geçtigi gibi salarlar ilgilenmezler. Ama amcam.. Allah ondan razı olsun zütürdü beni evvelsi gün doktora. Doktor baktı sende astım var dedi. ilaç verdi. Çekmecesinden fısfıs tarzı birşey çıkardı. Bilirsiniz ya çocuklar duymasında Laz vardı bir tane sürekli ağzına fısfıs sıkardı. Aynı o tarz birşey işte bundan sıkacaksın falan dedi. Sonra alerji testi yaptı sizce neye alerjim vardı? Evet her bir taka alerjim vardı ama sonra doktor şöyle dedi ;
    "En çok domatese alerjin var yakınından geçme sakın" .
    Tabi bunu dedikten sonra benim neden fenalaştıgım da belli oldu.
    Bu olaydan sonra ilerleyen yıllarda da aynı doktora gittim diğer alerjilerim azalırken bu domates illeti artmış sürekli. Son haddeye gelmiş artık falan.

    Evet domatesi neden yediğimi açıklığa kavuşturdum artık sanırım. Biraz farklılık yapayım dedim bu son 2 partta.
    ---
    Ekran gittikten sonrasını da yazıcaktım gereksiz uzatmışım sanırım birdahaki parta yazıcam onu. Yazış tarzı olarak bu partlarda saçmaladıysam kusura bakmayın
    Tümünü Göster
    ···
  4. 29.
    +10
    Abi siz de alıyormusunuz şu gri ekran hatasını ? Anca düzeldi hata. Hazır hata vermişken konuşmalardan SS alayım dedim linki bırakıyorum yazmaya devam edicem. http://imgim.com/image/9oy0p3.png bu foto konuşmamızdan bir kesit rastgele ss aldım. Gülüş tarzımı eleştirebilirsiniz. Bir ara esprisine ona bana da öğret demiştim. Ciddi ciddi parmakların şurda durucak şu parmak burada duracak falan diye öğretmişti onunla konuşurken hep öyle öğrettiği gibi gülüyorum teldeyken
    ···
    1. 1.
      +2
      Foto açılmıyor la bende
      ···
    2. 2.
      0
      Benim pc de açılıyor şuan
      ···
      1. 1.
        0
        Telefonda açılmıyor panpa
        ···
  5. 30.
    +9
    Kafamı sola yatırmam görme süremi ne kadar azalttı bilmiyorum ama evet görmüştüm geleni.
    "Vay enişte hazretleri tanıştığıma memnun oldum ben Mücahit" dedi.
    Evet abisiydi gelen.
    "Memnun oldum ben de Riseofevil" dedim.
    "Burda olmadı ama neyse biz tanışma faslımızı erteleyelim şimdilik seninle" dedi.
    Begüm e göz kırpıp çıktı.

    Nihayet yalnız kalmıştım meleğimle.
    "Özür dilerim" dedi giderek alçalan sesiyle. "Yaşadığın onca şeyden sonra benden şüphelenmemeni beklemem hataydı".
    "Hayır" dedim. "Benim yaptığım hataydı önyargılı yaklaştım, sorabilirdim".
    "Yok benim suçum" dedi.
    "Saçmalama hata benimdi" dedim.
    "Hayı.." diyememişti çünkü agzını kapatmıştım. Elime söylemişti söyleyeceği şeyi. Tabi ses çıkmamıştı.
    ikimiz de susmuş olduk böylece. Sessizlikten faydalanarak ağzını kapattığım elimi kaldırıp yanağına koydum. Elimi biraz üste kaldırıp baş parmağımla gözünü okşadım. Ne yapacağımı anladığıdan sanırım gözünü kapatmıştı zaten.
    "Rolleri değişmişiz görüşmeyeli" dedim.
    "Ne rolü?" dedi.
    "Kızılgöz kimmiş?" dedim.
    Gözlerini kıstı, hafif gülümsedi dişlerini azıcık gösterek ve kaşlarını çatarak bana;
    "Erkek cadısı" diye fısıldadı. Ama sesli bir fısıldayıştı o. Nasıl becerdiyse. Onun yeteneklerine şaşırmıyordum artık.
    Yatakta iyice doğruldum ve yana kaydım. Bir kere dokundum yatağa elimle otur dercesine.
    Yanıma oturdu. Parktaki gibi çektim kendime omzuna elimi atıp.
    Bu sefer beni kırmamakla kalmayıp üzerine bir de ikramda bulundu resmen göğsüme başını koyarak.

    Yine herşey çok güzeldi. Ama bu sefer kuşlarımız , ağaçlarımız , manzaramız ekgibti sanki. Neyse dedim onunla beraberken zaten sıkıcı perde gökyüzümüz, yatak bankımız, serumun asılı olduğu çubuk ağacımız, perdedeki lekeler de kuşlarımızdı bizim. Kimin umrundaydı ki manzara biz beraber olduğumuz sürece ?
    ···
    1. 1.
      +1
      abisi vurduruyo heralde amk böyle abimi olur :D
      ···
      1. 1.
        0
        Abisi dediğim benimle yaşıt * Aralarında 1 yaş olmasına rağmen abi diyor o ona.
        Hastanede de mi be kardeşim yok artık yapma ben o kıza hiç o gözle bakmadım
        ···
  6. 31.
    +9
    Gemi restauranttan çıkalı bir yarım saat ya olmuştu ya olmamıştı.
    Avm nin olduğu tarafa kadar neredeyse hiç konuşmadan geldik.
    Her ne kadar bu ikinci kez oluyorsa da begüm sanki biraz utanmıştı.
    "Sorucam sorucam diyorum soramıyorum birşeyin mi var" dedim.
    Cevabını verip tekrar onune donmesi cok ani oldu;
    "Yoo hayır".

    Kendi icimde ikilemlerdeydim. Acaba ne yapsam ne desem ters birsey dermiyim. Kısacası korkuyordum. Yanlis bir soru sorup ortami tak etmekten veya ters bir cevap alip suspus olmaktan.

    Evlerinin oraya gelene kadar hep bunu dusundum. Benden bir adım uzak yuruyordu.
    Evlerine az birşey kala ne yapacagimi buldum.
    Yanına yaklaştım kendime doğru hafifçe çektim.
    "Ne oldu sevgilim?" dedim.
    Yurumeyi kesti dondu kaldı sanki öyle. Ben de ona ayak uydurdum yurumeyi biraktim yaninda durdum.
    Hafifce gözleri dolmuş bir şekilde döndü bana;
    "Sevgiliiim?" Dedi i leri uzatır bir şekilde.
    "Efendim sevgilim?" dedim gozlerine bakarak.
    "Sevgiliim?" dedi tekrardan.
    Ben de kendi soyledigimi tekrar ettim.
    Çok hoşuna gitti sanırım. Yanağımı kendinden birşeyler katarcasına öptü.
    "Görüşürüz sevgilim" dedi.
    "Görüşürüz" dedim devdıbını getiremeden apartmanına koştu ve kapıyı kapattı. "Sevgilim..." dedim. Bu ücüncü oluyordu sanırım;
    Tekrar baş başa kalmıştım onun için atan bir yürekle.
    ···
  7. 32.
    +9
    Ve kalktım. Etrafıma baktım sabah olmamıştı. Oysa ki ben sabah olmasını çok istiyordum. Yani içimde kalktığımda sabah olacak diye bir şey kalmıştı. Onun verdiği üzüntüyle kalktım. Telefonuma baktım "Pişt orda mısın?" "Neyse değilsin galiba iyi geceler ben yatıyorum sevgilim" diye iki mesaj gelmiş begümden.
    Salaklığıma yanıyordum oturup. Eve geldiğimde uyumuştum. Kalkıtığımda da polis molis gelmişti aklımdan çıkmıştı telefonu elime alıp ona birşeyler yazmak veya mesaj atmış mı diye bakmak. Saate baktım;
    "04:30" (Onu da tam hatırlamıyorum saatlere karşı zaafım var bir türlü aklıma gelmiyor)

    [AraNot= Çok fena öksürük tuttu. Ne bitmek bilmeyen hastalıkmış anasını satayım 1 ay aralıksız öksürük mü olur.]

    Ne yapıcam bu saatte ya dedim içimden. Açtım pencereyi baktım hiç ışık yoktu dışarıda.
    Gittim odaları gezdim evde hala kimse yoktu. iyice alışmışlardı bunlar evin yüzünü görmemeye. Sanırsın ev benim tek kalıyorum bunlar ara sıra misafir olarak gelip gidiyor.

    Neyse dedim içerideki koltuğa uzanıp. Birazcık uyuyayım kalkarım. Yatağa gitmeye üşenip orada kıvrıldım ve uyudum.

    Uyandım baktım bu sefer etraf aydınlıktı. Hem de fazla fazla. Saate baktım 10 a geliyor. Yine mi uykuculuğum tuttu diyip kendime sövdüm. Saat 7 den sonra uyuduğum her saat bana boş geliyordu hayatımda. Alışkanlık olsa gerek.

    Yapacağım ilk iş telefona bakmaktı. Unutmayacaktım bu sefer. Telefona baktım begümden mesaj yoktu. Hemen ona mesaj yazdım ;
    "Bugün uyuyan güzel olma sırası sende miydi?" diye.
    Hemen mesaj yazayım derken aramaları görmemiştim. Aramaları açtım baktım. Bayağı şaşırdım. (Rakamı net hatırlamıyorum ama sanırım 7 idi) : 7 Cevapsız arama..

    Kim olduğunu merak ettim tabi.
    - Özel numara (5)
    - 05** *** ** ** (2)

    Özel numarayı aşırı merak etmiştim ama elimden gelen birşey yoktu geri arama yapılmıyordu sonuçta, bekleyecektim bir daha aramasını. Görünen numarayı anımsıyordum ama çıkaramamıştım. Arayayım bari dedim. Arıyordum arıyordum kimse açmıyordu son kez bir daha arayayım dedim. Telefon açıldı ve bir kadın sesi geldi;
    "Alo kimsiniz?"
    "Asıl siz kimsiniz" dedim "Beni 2 kere aramışsınız"
    "Hayır ben aramadım" dedi.
    "imkansız" dedim "Cevapsız aramalardan dönüş yaptım beni arayan numaraya"
    "Bir dakika benden başkası almış mı telefonumu sorayım geliyorum" dedi.
    Fazla sürmedi 1-2 dakika sonra kadın cevap verdi.
    "Kızım almış" dedi. Kadının sesi de baya baya tanıdık geliyordu hani. Allah allah dedim.
    "Kızınızın adını söyleyebilirmisiniz sorun olmazsa." dedim. "Arkadaşımdır belki"
    "Ahu" dedi.
    Giberim böyle işi dedim. Huur a bak sen. Kendisini engelledim diye annesinin telefonundan arıyor. Annesini de tanıyorum ben ısrar edince mecburen tanıştırmıştı huur. iyi insanlardı böyle bir evlatları olması onlar için büyük şanssızlıktı. Ee ne demişler Alimden zalim, zalimden alim doğar .
    "Naziye teyze siz misiniz?" dedim.
    "Evet benim sen kimsin?" dedi.
    "Ben Riseofevil" dediğim gibi kadın;
    "Ne? Seni köpek . insan gibi konuşuyorum bir de seninle. Kızımı ne hale getirmişsin ödeteceğim bunu sana. Kapat şu telefonu hınzır. Sesini duymak istemiyorum" diye bağırdı.
    "Hop bir dakika ben mi dövmüşüm kızınızı?" dedim.
    "Bak hala konuşuyor bide inkar mı ediyorsun? Kızın omzu çıkana kadar vurmuşsun kıza. Bunu senin yanına bırakırsam benim adım da Naziye değil. Haram zıkkım olsun sana elimden yediklerin" dedi ve kapattı.

    Şerefsiz, asıl köpek kim belliydi. Annesine olayı nasıl anlatmıştı huur. Kesin kıçımı yırttım sandığım bu polis olayının devamı olacaktı. Bu sefer bana gelecekti ama polis. Artık nasıl ödeteceklerse bana bunu fena faka basmıştık. Bir yandan da huur u bu pozisyona getiren Begüm' ü düşünüyordum. Vay anasını amk. Keramet botta mı kızda mı bilmiyorum ama nasıl vurduysa artık huur un omzu çıkmıştı.

    Kadın telefonu yüzüme kapatalı 5 dakika ya oldu ya olmadı. Telefonum çalıyordu. Baktım;

    Özel numara.

    Hasgibtir bir bu ekgibti şimdi dedim sesli bir şekilde. Açacağım demiştim önceden ama huur un annesiyle konuştuktan sonra açasım yoktu bu telefonu. Yine merak üstün geldi ve açtım.
    Tümünü Göster
    ···
  8. 33.
    +9
    "Ben çevrendekilere benzemem" dedi ve gülümseyen emoji attı.
    Ben de o emoji ile birlikte istemsizce gülümsedim. Sonra kafamı iki yana sallayıp kahvaltımı bitirdim. Hazırlandım ev beni basıyordu. Ailem daha çok basıyordu. Gelecekleri ihtimalini düşünüp evden çıktım. Bizim evin çevresinde oturmalık alan yoktu. Yine merkeze gidesim geldi. En azından merkezde cafcaflı mağazalar kafamı dağıtmama yardımcı oluyordu. Ne de olsa tatildeydik. Bindim tekrar otobüse meydanda indim. Bir değişiklik yapıp hiç girmediğim avm ye girdim. Kafa dağıtırım düşüncesiyle. Birkaç dakika gezdim hemen sıkıldım. En üst kata çıktım pastahane bölümünün bir masasına oturdum. Telefonu çıkardım. O smile dan sonra bana "Nasılsın, napıyorsun şimdi iyi misin" yazmış Begüm. "Evet iyiyim saol. Merkeze ineyim dedim. şimdi Avm de takılıyorum" yazdım.
    "Bekle geliyorum Avm de işim vardı zaten" dedi.
    içimden dedim allah allah ne işi acaba.
    Yarım saat sonra yürüyen merdivenden çıktıgını gördüm etrafına baka baka yürüyordu. Çok şapşal duruyordu. Bir o kadar da tatlı. En son görebildi beni.
    "Heh" diye seslendi. "Buldum seni sonunda".
    "Evet büyük çabalardan sonra nihayet" dedim. Güldü.
    "iyisin bugün ya" dedi. "Evet sayende" dedim. "Uyumak bazı şeylerin tek çaresi imiş" diye ekledim.
    işaret parmagını ilkokulluların hocasından konuşma izni alırcasına kaldırdı ve "Ben demiştim" dedi.
    "Ee geldin bari boş durmayalım bir şey istermisin bak hazır pastacıdayız" dedim.

    "Öğrenci değil misin sen ya ne bu cömertlik ?" dedi ve yaramaz bir çocuğun yaptığı haylazıktan sonra güldüğü gibi güldü.

    "Evet öyleyim. Dua et bursumu alalı fazla olmadı" dedim.
    "Ooo bursluyuz. Zeki şey seniii" dedi uzatarak.
    Bursluluk sınavına ilköğretimde girdiğim için bana sorular kek gibi gelmişti yapmıştım çoğunu. Bursu da almıştım fazla zor değildi açıkçası.
    "Yok be kolaydı zorlanmamıştım sınavda" dedim.
    "Hı tamam anladık ego yapmayı sevmiyorsun" dedi ardından sırıttı.
    "Senin ne işin vardı burada ya?" dedim. Ne cevap vericeğini çok merak ediyordum. Çunku bana fazla inandırıcı gelmemişti. (Devam edeceğim. Gençler konuşmalar %90 doğrudur. Fazlası yoktur belki eksiği düzgünü vardır ama ben doğru oldugunu dusunuyorum.)
    ···
  9. 34.
    +9
    Evet öpülen kişi tam karadenizli tipinde biriydi. Hani Oflu deriz böyle aynen öyle. Gözleri çekik azıcık kısık. Saçları önlerin yanlarında olmayan ortalara ve arkalara doğru sıklaşan klagib türk erkeği saçı. Sakal yerinde. Üzerinde tam hatırlamıyorum siyah t-shirt vardı sanırım. Bizim body ciler gibi. Ağzı da yarım açıktı.
    Öpen kişiye gelelim.
    Öpen kişinin saçları kahverengi uzun. yüzünün yarısını kapatıyordu. tabi adamı öptüğünden diğer yarısından kim olduğu açıkça seçiliyordu.

    (Yanlış tarif ediyor olabilirim hatırladığımı söylüyorum. Foto aslında telefonda hala duruyor olması lazım SS almıştım sanırım. Üşendiğimden bakmıyorum. Attığım linklere de açılmıyor dediğiniz için daha da üşeniyorum normalde atarım bulup fotoğrafı. Eğer fotoğrafların incide nasıl gözüktüğünü bileniniz varsa yazsın atayım fotoğrafları o yolla buraya.)

    Öpülen adamı tanımıyordum. Öpen ise gayet açıktı ;
    Ahu.
    Tabi buna dayanarak öpülen kişinin kim olduğunu da tahmin edebiliyordum beni özelden arayan eleman. Ulan dedim içimden. Bu gelse beni ciddi ciddi asfalta sürtebilirdi. Bildiğimiz Oflu adam. Vallahi affetmez.

    Tabi ben bukadar düşünürken telefon çoktan kapanmış çala çala. Biraz bekledim birdaha arar diye ama aramadı. Ben aramak zorundaydım.
    Haydi riseofevil Gazan mübarek olsun dedim içimden. Ve arama tuşuna bastım.

    Çalıyordu. çok sürmeden açıldı.
    "Alo? Niye açmıyorsun oğlum telefonunu arıyorum seni?" dedi.
    "Gizliden aramamanıza alışık değilim belki ondandır" dedim imalı imalı.
    "''Neyse gibtir et şimdi. Ahuya sordum tekrar etti ısrarcı hala. Senin söylediklerinin yanından geçmiyor dedikleri. Ben Ahu'yu bilirim yalan söylemez."
    dedi. Aha dedim züt elden gidiyor. Ne tak yiyicem şimdi. Adam o huur a inanıyor hala.
    "
    Hareketleri tuhaftı. Haklı olma ihtimalin var işkillendim biraz şimdi kızdan. Ama her ne olursa olsun karşındaki kız. Omzu mahvolmuş burda kızın. az insan olsaydın sen de.Onun için ayrı görüşücez seninle onu bir kenara bırakalım. Olur da daha fazla işkillenmezsem kıza tamamıyle inanırsam sen bittin. hadi eyvallah" deyip kapattı.

    Adam yüz yılın raconunu kesiyordu kendince bana. Etkili olmadı diyemem. Zütüm de tutuşuyordu bir yandan. Ama gelirse biz de boş değildik. Öyle hemen beyaz bayrakları çıkartıp asfaltı yalama niyetinde hiç değildim. Zaman göstericekti bize ne olacağını. Gözünü yediğim zaman..

    Durumların yatışması üzerine içime bir rahatlık çökmedi de değil her ne kadar içimde züt korkusu hala olsa da.
    Biraz rahatlamışken begüme mesaj atasım geldi. Ama bahanem vardı. Şimdi mesaj atarsam abes kaçardı. Ulan dedim bütün gün bu evde zıbarıp zütümün tutuşmaktan geldiği son hali mi izliyicem aynanın karşısında? izleyecektim sanırım. Ne tak yiyecektim başka.

    Neyse dedim birkaç saat daha kestireyim uyanınca sağlam kafayla düşünürüz. biraz toparlansın dedim içimden. Her yöne dağılmıştı kafam. Her bir taku düşünüyordum. Fazlasıyla yorulmuştum. Uyumam uzun sürdü biraz kıvranmalıydı ama uyudum.

    Ne kadar süre geçti bilmiyorum. Birisinin zile hayvan gibi basmasıyla uyandım ve uyku sersemliğiyle kapıya doğru yürüdüm.

    "
    Kim o?" dedim. En son bunu dediğimde pek hayırlı şeyler olmamıştı.
    "
    Aç şunu aç aç belanı gibtim şimdi senin görücen sen''" diye bir ses geldi. Hobaa dedim içimden yine ne ekşın yaşıyıcaz yetmiyor mu kardeşim.

    Dürüstlük falan değil. Düşünmedim bu sefer kapının kolunu tuttum direk açmak için.
    Tümünü Göster
    ···
    1. 1.
      +1
      Mustayi tak da ac lan mustasiz olmaz tak lan mustayi
      ···
  10. 35.
    +9
    Evet gözümü açtığımda artık kendimi evimde gibi hissettiğim acil servisteydim. Baktım mustafa için konuştugum adam başımda duruyor.
    "Ne oluyor size kardeşim musallat mı oldular ne bu çifter çifter geliyorsunuz dedi"
    Ulan amk düşündüm de zilyon tane olay başıma gelmişti mustafayı ben tamamen unutmuştum o pekekent kendi başının çaresine bakmıştır dedim içimden.
    "Vallaha abi sorma" dedim.
    "Buraya gelmeden önce ne yapıyordun?" dedi. Sanırım neden bu hale geldiğimi soruyordu.
    "Domates yiyordum" dedim açık açık. Tabi o ne bilecekti ortada tahlil yok test yok.
    "Domates?" dedi. Mal mal bakarak.
    "Evet alerjim var" dedim. Adam bana pgibopatmışım gibi bakıyordu. Benim mevzuyu bilmiyordu tabi.

    Ben aslında bana bir gib olmayacagını biliyordum. Yani olacaktı tabi ama tahtalı köy tarzı birşey olmayacagından emindim. Yaptığım oyun işe yaramıştı. Bir an züt korkusuyla gib i tutmayız inşallah da demedim değil hani domatesleri gömerken. Ama hastanedeydim. Ve emindim ki Begüm oradaydı. Hayatımın şerefsizliğini yapmıştım. Bazen böyle oyunlar yapmak zütü kurtarmayı sağlamıyor da değil. insan çok sevdiği bir şey için diğer şeylerden fedakarlık yapmaktan kaçınmıyor. Benim de yaptığım fedakarlık sağlığımdı. Her ne kadar senaryoya dayalı olsa bile.
    "Bu gece misafirsin burda" dedi adam.
    Hakikaten saat kaç olmuştu ya ? En son güneş batıyordu.

    "Saat Kaç?" dedim.
    "Sıfır" dedi.
    "Ne sıfırı?" dedim mallığımdan ödün vermeyerek.
    Aldı masadaki dijital saati bana gösterdi; "00.??" (Küsüratı tam olarak hatırlamıyorum okadarı da fazla amk)

    Sesli bir OHA çektim. Gece yarısı olmasına şaşırmıştım şaşırmasına ama az sonra soracağım sorunun cevabına şaşıracakmıydım acaba çok merak ediyordum.

    "Dışarıda kimse var mı?"
    "Evet senin için iki kişi bekliyor dışarıda" dedi.

    Birini tahmin edebiliyordum sanırım. Evet Begüm olması muhtemeldi.
    Ee diğeri kimdi ?
    "Haber vericem şimdi onlara" dedi. Bileğimde boru tarzı birşey vardı ince. mavi bantımsı birşey ile yapıştırılmış. Onu çıkardı. Sanırım serumdan derken serumu değiştirdi ve perdenin arkasına çıktı.
    Fazla geçmeden perde açıldı ve tahmin ettiğim gibi Begümü gördüm. Bana taktığı lakap şuan tam olarak onun üstüne cuk diye oturmuştu "Kızılgöz".
    Derken arkasından birinin daha geldiğini farkettim. Kim olduğunu aşırı derecede merak ediyordum. Kafamı sola doğru çevirdim perdenin arkasından geleni hemen görebilmek için.
    Tümünü Göster
    ···
    1. 1.
      +2
      Abisi amk daha kim olacak
      ···
  11. 36.
    +9
    Devam edicem gencler. Her huurluga ragmen hayat devam ediyor degil mi? Basiniza gelen ne olursa olsun salmayin kendinizi birakmayin. Her seyde bir hayir vardir. Mevla en iyisi bilir. Devam ettikten sonra buna azicik inanmaniza katkim olursa ne mutlu bana
    ···
  12. 37.
    +7 -1
    Kollarını sıyırmış 3 kişi gördüm. Oturmuşlardı inleme sesleri onlardan geliyordu. Uyuşturucu tayfasıydı bunlar. Normalde hiç bulaşmam gordugumde direk tüyerim ama aralarındaki bir kişi gitmeme engel oldu. Normal bir tanidigim olsa yine giblemezdim tüyerdim ama Mustafaydı oradaki.

    Mustafanın bu işlere sardığını biliyordum bana söylemişti. Garip bir çocuktu tumblr takılırdı. Tumblr dan tanistigi cocuklarla bulustugunu soylerdi. Sevdigi bir kiz vardi buna yuz vermiyordu. Kafami dagitiyorum kanka iyi geliyor diyordu. Uyusturucu mevzusuna da kuş öttürüyoruz diyordu. Ben espri yaptigini dusunuyordum ta ki onu boyle canli gorene kadar.

    Yanindakiler ben yaklasinca kim lan bu gibisinden hareketler yaptılar. Mustafanın hali hic iyi gozukmuyordu. Beni tanıyamamıştı uyusturucunun etkisiyle.

    "Ne yaptınız oglum siz böyle ambulansı arıyorum durun" dedim
    Olaya alışık olan bitanesi bilincindeydi. Bana donup cevap verdi.
    "Arasan da kimse seni giblemez artık böyle şeylere gelmiyo o ambulans" dedi.
    Tabi ben inanmadım ve aradım. Çocuğun kıcı da tutusmuyor degildi. "Dur ugrastirma bizi simdi polis molis girerse ise" diye kem küm etti.

    "Alo 112 ?"
    "Evet" demişti ki lafını bolüp adresimizi verdim durumu anlattım.
    "Aramayın bizi artık böyle şeylerle meşgul etmeyin şu servisi başlarım sizin şakanıza" dedi ve kapattı.
    Durdum öyle mal mal kaldım mustafaya baktım.
    Yaklaşmaya çalıştım ama çocuk çakısını çıkardı elinde sallamaya başladı.
    "Sen az uzak dur bakıyım" dedi.

    Bu işten bir tak çıkmayacağını anladım. Kapıcılar genelde zemin katta kalırlardı ama her binada kapıcı olmazdı bizim sitede. Allahtan derenin yakınında bir bina vardı kapıcısı olan. Aklıma tek çare o geldi. Koştum hemen kapılarını çaldım.

    Kapıyı birisi açtı. Kapıcıyı sordum şuan yok dedi buyur ben yardimci olayim?

    Mevzuyu özet geçtim. "Biliyorum onları bekle sen" dedi. iceriye girdi yanında birisiyle geldi.
    Doğululardı. Yapılı uzun boylu iki kişiydiler. Beraber mustafanın yanına doğru gidiyorduk. Gittik gitmesine ama ortada ne diger cocuklar vardi ne de mustafa. Zeki olan goturmustu bunları sanırım. O halde nasıl gittiler hicbir fikrim yoktu.

    Gitseler bile ne kadar uzağa gitmiş olabilirlerdi.
    Ah ulan mustafa ne işler çeviriyorsun sen dedim.
    Çocuk her işimde bana yardimciydi onu öylece bırakamazdım şimdi.
    Tümünü Göster
    ···
  13. 38.
    +8
    Kusura bakmayın dalmışım yazacağım birazdan
    ···
  14. 39.
    +8
    Ne söyleyeceğini büyük merakla bekliyordum. Onu hiç bu kadar kızgınken görmemiştim. Kaşlarının çatıklığı içimi parçalıyordu. Kesin kötü birşey söyleyecekti derken;
    "Salak!" diye bağırdı.

    Korktuğum başıma gelmişti sanırım. Gerçekten gib i tutmuştum. Bekliyordum bunun sonu ne olacak diye. Bu lafı yiyince ne yapabilirdi ki insan en çok sevdiği kişiden?

    Kaşlarının çatıklığı aynı oranda iken yüzünde bir değişim oldu. dudağının sağ tarafı hafif hafif geriliyordu. Sonra tüm ağzına yayıldı bu gerginlik. Ve ağzı açıldı. Dişleri görünüyordu artık iyice. Kahkaha atmaya başladı.

    "Şaka yaptııım" dedi uzata uzata. "Sen otobüse binmeden yetişeyim diye elime ilk gelen şeyi giydim. Ben bile az önce farkettim ne giydiğimi" dedi.
    "Hem ablamın bu baksana hayvan gibi ben böyle şeyler giymem" diye ekledi.

    Hala şok etkisindeydim. Hala altıma çısacak gibi hissediyordum. Kötü olanı bekliyordum ben. Bu dediklerini idrak etmem biraz zaman aldı. Şaşırmıştım bayağı.

    "Nasıl korkuttun beni sensin salak" dedim tamamen ciddiyetsiz bir şekilde.
    "Aa şuna bak lafımı ağzıma tıkıyor" dedi o da gülerek.

    Ulan az önce kız Chun-Li modundaydı şimdi hello kitty ye geçiş yaptı. Anlamıyordum bu kızı ben ya.

    (Chun-Li : Küçükken ataride street fighter oynardım en uyuz olduğum karakterdi bacaklarını sağa sola açar helikopter gibi dönerek gelirdi. Genelde tekme atan bir kız kardeşimizdi.)

    "işin yoksa şimdi eve kadar bunlarla yürü" dedi.
    Baktım ayağındakilere gerçekten Hayvan gibiydi. Arkasında birşey yazıyordu sanırım. Dikkatimi botun boyutuna verdiğimde farketmiştim.
    "Ne yazıyor arkasında?" dedim
    "Ne mi yazıyor hani ?" dedi.
    Sağa doğru yattım biraz ve gösterdim işaret parmağımla.
    Ayağını havaya kaldırıp arkasına baktı.
    "Ha o mu" dedi ve güldü. "Mal bu kız ya arkasına Müge yazmış işsiz" dedi.
    Tabi benim içimi yine merak sardı her zaman olduğu gibi. Rahat durur mu hiç o içim.
    Sorma gereği duydum hemen;
    "Müge kim ki ?" .
    "Kim olucak be ablam" dedi. "Annem çok takıntılı bir kadındır kelimelerle uğraşmayı sever. Ondan bana geçen çok huy olmuş sanırım" diyip güldü sesli sesli.
    Of yine merak içinde bırakmıştı beni. Herşeyi bir anda söyleyemiyordu. Bir ara kasıtlı mı yapıyor bunu diye düşünmedim de değil hani.

    "Kelimelerle uğraşmak?" dedim.
    "Benim adım ne?"dedi.
    "Niye soruyorsun şimdi" dedim.
    "Yok hayır söyle bi"
    "Begüm" dedim.
    "Tersten oku bakıyım şimdi onu?" dedi.
    Beynimi biraz zorladım. Faaliyete geçmesi uzun sürmedi;
    "Mügeb" dedim ve ardından " Yok artık" diyerek ben de gülmeye başladım.
    "Evet annem ablamın ismini tersten okumuş Egüm diye. Sonra buna benzeyen hangi isim var?" diye sordu heyecanlı heyecanlı. "Begüüüm" diye uzatarak ekledi ve kahkaha attı.
    "Biz ailecek garibiz" dedi.
    "Ne yalan söyleyeyim öyleymiş biraz" dedim.

    Yine soru soracaktım. içimi yiyen kurtlar daha dökülmemişti.
    "Ee annenle tanıştırıcakmısın bakalım bizi" dedim şakaydı tabi.
    "Annem burda değil ki" dedi.
    "Geçen onun şalını değiştirmedin mi Avm de?" dedim.
    "''Evet değiştirdim istanbul'a gidecekti o gece alelacele almış burdan giderken yanına almak için" dedi.
    "
    Ne var ki istanbul'da" dedim.
    "
    Ohoo herkes orda biz sülalecek ordayız" dedi.
    "
    Nasıl yani onlar orda siz burda mısınız?" dedim.
    "
    Yoo bizim ev orda ben küçüklükten buralıyım ordaki okullar beni açmadı burda okuyorum" dedi.
    "
    Babanın dükkanı?" dedim.
    "
    Dedim ya küçüklükten buralıyım. Babamın dükkanı burdaydı dedemden yadigar. Öyle duruyor ama kimse kullanmıyor orayı. Babam istanbul'dan geldiğinde siparişleri vardı. Yanında getirdi malzemesini. Gidecekleri geceye yetiştirmek için orada dikiyordu siparişlerini" dedi.
    Hemen hemen oturmaya başlamıştı anlattıkları ama hala yerinde olmayan taşlar vardı kafamda.
    "
    Ee eviniz?" dedim halbuki önceden cevaplamıştı salak kafam.
    "
    istanbul'da. Ben burda teyzemin yanında kalıyorum okulum için. Yarıyıl tatilindeyiz ya onlar o yüzden geldi, ziyarete." dedi.
    Taşlar oturmuştu. Beynimi kurcalayan fazla birşey kalmamıştı sanırım.

    Derken gelmiştik yine apartmanın önüne.
    "
    Bu sefer öpücük yok bugün hakkını doldurdun" dedi.
    "
    Hadi ya" dedim.

    Hafif güldü ve merdivenleri çıkmaya başladı. Bu sefer hızlı çıkamıyordu çünkü ayağında o botlar vardı. Çok komik geldi istemsizce güldüm ve yine kapı kapandı. Dürdüncü kez sanırım.
    Onun için atan bir yürekle beni yalnız bırakmıştı

    Eve girdim yatağıma uzandım ve bugünü düşünüyordum.
    Yine herzamanki gibi huzura dair tek şey oydu. Gerisi berbattı. Birden uyku bastırdı gözlerim kapandı.

    Kapının çalmasıyla uyandım kapıya yaklaştım ve "
    Kim O ?" dedim. Ve cevap geldi.

    "
    Polis ''"
    Tümünü Göster
    ···
  15. 40.
    +8
    Neyse devam ediyorum.

    Nereye gidiyoruz diye merak içindeyim. Takip ediyorum. Beni çekiştiriyor falan. Bizim şehrin tam ortasından bir dere geçiyor. ikiye ayırıyor şehri. 2 tarafın birbiriyle hiç alakası yok herneyse dağıtmayayım. Dere dediğim de yine genişliği var biraz ama derinliği yok. Ne zamandır o taraflara gitmiyordum beni oraya zütürdü. Bir baktım dereye gemi tarzı birşey yapmışlar restaurant sanırım. Görünce şaşırdım ilkten.

    Merdiven yapmışlar içeriye girmek için. Oradan girdik biz de. içeriye geçtik. Dereye döndük sanki denizmiş gibi. Bizdeki de kafa ya.

    Denizin verdiği huzuru vermese de o dere, bana o huzurdan fazlasını veren varken yanımda, denizi aramıyordum zaten.

    Derken kahve söylemiştik onlar geldi.
    "Çabucak içme falına bakıcam" dedi. "Hemen içince bakılmaz"
    "Ne alaka hem bunda telve var mı ki?" dedim.
    "Boşver sen telveyi ben bakarım" dedi. içimden nasıl gülüyorum zor tuttum kendimi dışa vurmamak için. Telvesiz fal bakacakmış. Hoş ben öyle fala da inanmıyor da zaten. O öyle deyince akışına verdim.

    Ben kahve içmeyi bıraktım bunu izliyorum nasıl içiyor diye.
    içerken gözünü kaydırdı bana. Fincan ağzında yüzünü kapatıyor. Ama gözlerinin bana baktığını görebiliyorum.
    indirdi fincanı "Soğuycak içsene" dedi uzatarak.
    Neyse aldık kahveleri güya uzağa dalarmış gibi yapıyoruz sol elim omzunda sağ elimde kahve bir yandan sıkıca tutuyorum onu bir yandan kahveyi içiyorum. Bıraktı kahveyi şarkı mırıldanıyor. Ne dediğini de anlamıyorum. Anlamaya çalıştım biraz ama yine beceremedim.
    Türkçeye de benzemiyordu söylediği şey.
    "Ne mırıldanıyorsun öyle" dedim.
    "Hıh" dedi. Dalan birine birşey söylersiniz hani sersemler ve size bakar aynı öyle. "Hiiç

    "Ne hiç, duydum ama birşey söylüyordun şarkı gibi" dedim. "Neyce o hem?"
    "Bir dizi izliyordum ordan ağzıma dolandı. Okunuşunu ezberledim sadece" dedi.
    "Ne dizisi ?" dedim
    "Kill me heal me" dedi.
    Daha önce hiç duymamıştım neydi ki bu?
    "O ne dizisi öyle ?" dedim.
    "Bir adamın pgibolojik bir hastalığı var dizi bunu anlatıyor romantik bir dizi" dedi.
    "Şarkı ne alaka?" dedim.
    "Dizide çalıyor ara sıra" dedi.
    Aklımda hala neyce olduğu vardı kafayı bozmuştum cevabını alacaktım.
    "Neyce peki?"
    "Korece" dedi. Kore dizisi miydi yoksa?
    "Yoksa sen de mi o kore dizisi izleyip aay şuna bak falan diyenlerdensin" dedim.
    "Yok ben sadece herşeyi azıcık denemiş biriyim onu da bir arkadaşımdan duymuştum beni kore dizilerine başlatmayı düşünüyordu da" dedi ve şarkıyı söylemeye başladı.
    Abi o dil bu kızın ağzına ne güzel de yakışmıştı ya. Okadar tatlıydı ki onu söylerken. Ağzının içine düşecektim az daha yaklaşarak baksam..

    O şarkıyı da hala dinliyorum. Tıpkı onun gibi ben de okunuşunu ezberledim sayılır. Onun gibi söyleyemiyorum tabi ben söylerken komik kalıyor.

    Bi yane subon gat tu bi mariya
    Nayçan mani piyona get dana
    Naydam sehuko du somo bos sono do bane kan dona cana
    ido bana şiga ne şugat dil
    Nego bana sara ne kuyah dil
    Sah sedigo ho diyoti çek do fegu ma naman cana
    Amıvo dı morin şenugo da soni çapko ve de kü giya poni çi
    Orıtero tego vat dene mando tegone mino tuget çi
    Vassonagaşipo nalun çene guttune so
    Nugunale gone ço ih sahsoro gade kane yo ko suget so

    Kemul dare ba handırın
    Ba nacin muta no yal musubi
    Çan dı narugen yupo maso
    Şehü dil maçuko
    Sarıl gesa sah geda di bahsorika noh ah em nida
    Meh i get gayat ül ya honda bana de hindın da..

    https://www.youtube.com/watch?v=ya0nm7unMQo
    Tümünü Göster
    ···
  16. 41.
    +8
    Entry lerinizi gördüm dayanamadım tekrardan yazıyorum. devam edicem.

    Kapıyı açtım. Mustafa karşımdaydı. Sesinden zaten anlamıştım o olduğunu. Biz kendi aramızda konuşurken o genelde böyle küfrederdi. Esprimiz buydu.

    "Lan dingil dıbıma koydular orda haberin var mı insan bir sorar gibik" dedi.
    "Bide senle mi uğraşıcam yavşak" dedim.
    "Uğraşıcan tabi dıbına koyayım iki gündür yemek yiyemiyom ben senin yüzünden çok fena gibicem seni"
    "Al buyur seni tutan yok" dedim gülerek.
    "Huur seni. Gibtir gel şuraya turlayak seninle" dedi.

    Benim zütüm tutuşuyordu bu turlama derdindeydi. Begümle konuşamıyorum dedim içimden evde durmanın ne faydası var. Hem belki kapıya mapıya birileri gelirse zütü kurtarmış oluruz diyip ;
    "Az bekle dümbük geliyorum.
    "Hadi hadi" dedi.
    Takım taklavat toplandım çıktım yine.

    "Nereyi turluyormuşuz" dedim.
    "Turlama bahane keriz" dedi.
    "Ne bahanesi?" dedim
    "Serkan varya serkan ananı belleyecek oğlum senin"
    "Ne diyorsun la serkan kim?" diye merakla sordum daha önce hiç duymamıştım.
    "Lan yokmu geçen şu huurun yanında bulup haşladığımız".
    Vay anasını satayım şerefsizin adı serkanmış.
    "Sen mevzuyu bilmiyorsun ben onu bi tur daha haşladım" dedim.
    "Ne diyon la?" dedi.
    "Evin önüne geldi geçen 5 dakika konuşacaz deyip çağırdı. Şerefsiz muştayla gelmiş ona rağmen haşladım. Ondan sonra bide bu huur dayak yedi begümden ama benden yemiş gibi anlatmış herkese" dedim.
    "Oğlum ne diyorsun sen? Ben de geçenki şey için atarlı giderli sanıyorum şimdi çıstın dıbına koyayım" dedi.
    "Ne çısması gördük geldi ne yaptı. Beklerim her zaman" dedim artist artist. Tabi kimse yoktu ya karşımda züt sağlamdı. Rahat rahat konuşuyordum.
    "Senin kadar malını görmedim dıbına koyayım. Endüstri tayfasına bulaştın salak" dedi.

    Aha bak oooh çok güzel oldu aferim bana. Anayın dıbını gördüm. Muhteşem üçlü tamamlandı. Üçlü Kuvvet. Trinity. Oflu, polis, serkan. ikisi pasif birisi aktif. ikisinin ne olacağı belirsiz ama bu serkan mevzusu kesin zütüme dayanacak.

    "Hasgibtir nerden biliyorsun" dedim.
    "Endüstriyle bizim okul halısaha attı dün öğleden önce. Senin yüzünden ona da gidemedim dıbına koyayım. Bizim okul yenmiş maç sonu endüstri küfretmeye başlamış bizimkilere o ara serkan da: o riseofevil e de söyleyin gibicem onu hazır olsun demiş"

    Deyince aman dedim kendi kendine ötmüş meğerse.
    "Kuyruk acısı kendi kendine söylenmiştir o" dedim.
    "He tabi salak. Onlar teker teker iş yapmaz. Hatırlamıyormusun okula nasıl girmişti puştlar" dedi.
    Anasını satayım doğru söylüyordu. Sürü pgibolojisiyle hareket ederdi onlar. Mevzu var diyince hemen 10 kişi takılırdı adamın peşine.

    "Sen bana bunu söylemek için mi geldin şimdi baştan niye söylemiyorsun" dedim.
    "Ne bileyim lan ben sadece ilk baştaki olay var sandım. Şimdi daha da büyüdü iş fena çıstın sen" dedi.

    Ne yapacaktım okadar şeyin içinde bir bu ekgibti. Böyle birşey olması şaşırtıcı değildi ama şerefsiz endüstriliymiş sert kayaya vurmuştuk busefer.

    "Oğlum sen buralarda gezme fazla" dedi.
    "Ee napıcam oğlum?" dedim
    "Gidiceğin biryer yokmu dıbına koyayım" dedi. Aslında vardı ama olur muydu bilmiyordum.
    "Var herhalde" dedim.
    "E gibtir git ozaman oraya" dedi.
    "Bakıcaz" diyebildim. Kesin birşey yoktu ne de olsa ortada.
    "Hele bi bakama patlak mısırla izliyicem nasıl seni gibtiklerini" dedi.
    "Karagün dostusun valla sen olmasan napıcam ben" dedim.
    "Ne sandın la y*rr*m" dedi pekekent utanmadan.
    "Hadi turladık ben kaçar" diye eliyle selam verdi.
    "Gibtir git" dedim.

    Yine bizim sitedeydik ama çıkışına kadar ilerlemiştik. Yakınlarda çocuk parkı vardı gittim oraya oturacak yer olmadığı için salıncağa oturdum telefonu aldım elime mesaj atmak için.

    Gideceğim yeri bulmuştum sanırım bulmasına ama şimdi sıra gidebilecek miyim gidemeyecek miyim onu öğrenmekteydi.
    Tümünü Göster
    ···
  17. 42.
    +8
    Şarkıyı bitirdi ben ona bakıyorum tabi mal mal.
    "Manyak mısın nasıl ezberledin bunu?" dedim.
    "Kaç bölüm o dizi bilmiyorsun tabi o kadar izlesen sen de ezberlerdin" dedi.
    Böyle ters bir şey söylememe rağmen hala hayrandım o söyleyişe. içimden bir ses bir daha söyle desene diye beni dürtüyordu. Konu değişmese söylerdim belki ama,
    "Aa kahven bitmiş" dedi.
    "Sen o fal işine takıldın dimi" dedim.
    "Banane bakıcam dedim bir kere" dedi.
    Kaptı elimden telvesiz kahvenin falına bakıyor.
    "Baksana şurda bi kız var, saçları da kahverengiymiş"
    "Kahve içiyoruz sarışın olacak hali yok" dedim
    "Sus bozma sarışın olsaydı fincanın beyazı denk gelirdi oraya" dedi.
    Ciddi ciddi lafı koymuştu hiç bunu düşünememiştim.
    "Bak bak ne var" dedi.
    Bakıyormuş gibi yaptım hiçbir şey yoktu gösterdiği yerde. Ben yine içimden gülüyorum falan.
    "Gördün mü?" dedi. cevap vermedim. hala bakıyormuş gibi yaptım
    "Dur bak yol var orda hem de uzun"
    "Ne yolu?" dedim
    "Ne demek bu biliyomusun?" dedi. "Kahverengi saçlı kızla uzun bir yol var önünde."
    "Yok artık" dedim. Kendimi tutamayarak. Bozulmuş olacak ki ters bir bakış attı. Ben de senaryoya ayak uydurayım bari dedim ;
    "Kimmiş acaba bu kahverengi saçlı kız?"
    "Bak senin hemen yanında gözüküyor" dedi. Aman aman çok şaşırmıştım bu sona.
    "Aa sen misin yoksa" dedim. Rolünü iyi oynayamayan aktörler gibi.
    "Aa nerden bildin" dedi. Bana karşılık o repliğini gayet iyi söylemişti. Mimikleri çok gerçekçiydi.
    "Bilirim ben" dedim.
    "Zeki şey" dedi.
    "Zeki olmadığımı söylemiştim sana" dedim gözlerine dik dik bakarak.
    Tekrar etti yine;
    "Zeki şey".
    "inat" dedim.
    "Ne inatı?" dedi.
    "Keçi" dedim "Keçi"
    "Yapma ablama benziyorsun" dedi.
    "Ne olucak sanki ablana benzesem" dedim.
    "Ablama benzersen sana bunu yapamam ki" dedi.
    "Neyi" diye soracaktım ki özlediğim o tadı tekrar tatma fırsatı buldum.
    ikinci öpücüktü bu.. Belki sonu olmayan bir sıranın başındaki belki de sonuncu öpücük. Bizi daha bekleyen çok gün vardı daha. Yaşayarak öğrenecektik hangisi olduğunu..
    ···
  18. 43.
    +8
    Bir sure bakakaldim her zamanki gibi arkasindan. Telefonum caldi biraz sersemledikten sonra ayıldım ve açtım.
    "Alo riseofevil biz babaannendeyiz anahtarın var herhalde" dedi. Annemdi.
    Şaşırdım. Normalde böyle bir şey olması imkansızdı. Annem bana hiç böyle şeyleri söylemezdi . Arkasından "Babaannen yanımda selam söylüyor" deyince ayıktım mevzuyu.
    Babaanneme iyi görünmek icin yapiyordu. Yapmadigi sey de degildi acikcasi. Neden şaşırdım, aklıma gelmedi bilmiyorum.

    "Yanımda" dediğim gibi kapattı telefonu.
    Icimden dedim, birsey demeyecegim artık. Alışmıştım bu duruma sanırım. Ilgisiz buyuyen bir cocuk olarak ruhsuz olmam gerekirdi. Babaannem ve anneannem sayesinde bu açığı kapatmıştım. Allah onlardan razı olsun.

    Durağa doğru yuruyordum. Derken nefesim darlanmaya başladı. Ilacimi evde unuturdum hep. Sanki bu sefer yanima almistim. Yani oyle birseyler hatirliyordum. Baktim montumun cebinde degildi. Pantalona falan baktim ne olur ne olmaz diye onda da yoktu. Allah allah dedim sanki almistim ama onu ben ya. Neyse dedim cok da onemli degil eve kadar idare ederiz.
    Otobus duragina dogru yurumeye basladim.

    Durağa geldim otobusumu bekliyorum. Uzaktan numaralarina bakiyorum falan. Zor seciliyor numaralari. Ben de daha cabuk ve daha net gorebilmek icin duraktan biraz uzaklasmistim. Otobusumun numarasini gorunce duraga yardiriyordum hizli adimlarla. Bu benim klagib taktigimdi.

    Dalmışım otobuslere bakmaya. Bir anda suratımda birşey hissettim ve yana dogru azicik sendeledim. Sersemlemistim. Boş anıma gelmişti. Sanırım tokat yemiştim. Döndüm ve baktım. Gördüğümde çok sinirlenmiştim. O huur karsimda duruyordu.
    "Hayvan" dedi. Kız olduğu icin vuramıyordum her ne kadar huur olsa da.
    "Iyi ki seni bulmuşum zamanında. Oh iyi olmuş sana" dedi. Ulan tam bir huurdu yüzsüz şerefsiz.
    "Sen ne diyorsun lan yüzsüz" diye bağırdım. Bir tokat daha yedim
    "Kes" dedi. Üçüncü tokadı atmak için davranıyordu. Icimden dedim eger bu tokadı da yersem kaçarı yok kız mız demeyecegim agzına edecegim.

    Tam tokadı atıyordu ki , solda bir bot gordum. Bildigimiz ayağa giyilen bot. Huur un omzuna sertce indi. Filmlerde olur ya tren arabaya carpar araba bir anda goruntuden cikar. Tren surukler onu. Aynen öyle oldu. Bir anda çıktı huur görüntüden. Ne oluyor lan dedim icimden kim olduguna bakmak icin sola cevirdim kafamı.
    ···
  19. 44.
    +8
    Zütüm tutuşmuştu. Polis ne alakaydı şimdi derken aklıma o huur geldi. "Senden şikayetçi olucaz" mesajı ve bugün "sen şimdi bittin" demesi.

    Aha dedim gib i tuttuk şimdi gerçekten. O huur un beni şikayet etmek için bir ton uğraşacağına ihtimal vermiyordum. Ama bugün olanlardan sonra kesin etmiştir dedim içimden. Tekrardan bir hasgibtir çektim. Balkondan mı çıksam pencereden mi çıksam yoksa kapıyı hiç mi açmasam falan düşünürken yine dürüstlüğü seçtim nasıl seçtiysem amk. Kapıyı açtım karşımda tek kişi vardı. Züt tutuşmasından bir tak diyemedim adama mal mal bakıyorum gözlerim açıldı falan.
    Soğuk soğuk terliyorum artık ne diyecek diye bakıyorum adamın ağzının içine. Yan komşu da çıkmış ne oluyor diye bakıyor iyice stres ediyor adamı. Bir an koyverdim sandım benim fantayı.
    Ve adam ağzını açtı. Hayatımı giben cümleleri kuracaktı birazdan. Tüm dünya başıma yıkalacaktı. 5 dakika soğuk su içeyim diyip içeri girecek, kafa üstü balkondan atlayacaktım. Yüzdeyüz ölürdüm herhalde.

    "Mahkemeniz var" dedi.
    Afalladım. Ne mahkemesi lan. Bu postacının işiydi. Postacının gelip söylemesi gerekiyordu ulan bunu. Boşuna stres mi yaptırıyorlardı adama şimdi polisi dikip. Polis ne alaka abi. Hayat bana ekşın mı yaşatmayı seçmişti. Yoksa canı mı sıkılmıştı ne Polisi. Adama ne alaka dercesine bakış attım ve adam devam etti;
    "Yalnız ondan önce karakola alıcam sizi" Heh şimdi oldu. Polisin neden geldiği anlaşılmıştı sonunda.
    Anasını satayım bir soğuk ter indi aşağıya sel gibi. Çısmıştım artık emindim.
    "Karakola mı? Beni mi?" dedim çaresizce.
    "Siz *** değil misiniz?" dedi.
    "Hayır ben değilim babam" dedim. Ulan yarım saattir kendim zannediyorum altıma çısıyorum burada. Be adam baştan söylesene ismi. içimden sövüyorum adama falan.
    "Kendisi nerede çağırabilir misiniz?" dedi.
    "Evde yok" dedim.
    Numarasını istedi. Hiç güvenim kalmamıştı ülkemizin emniyet teşkilatına her ne taksa artık. Ulan polissin adamın telefon numarasını mı bilmiyorsun? Ne tutucam ben babamın numarasını aklımda? Zorundamıyım yani?
    "Bir dakika" dedim. Açtım telefonu başladım söylemeye. "05** *** ** **"
    "Peki iyi geceler" dedi.
    iki dakika dur da ne olduğunu öğrenelim dedim içimden. Bu merak bu kafada varken o adamın öyle hemen çekip gitmesi mümkün müydü? Hayır.
    "Bir dakika, bu mahkeme ve karakola çağırma ne içindi?" dedim.
    "icra" dedi. Anasını satayım bu işlere de postacı bakıyordu. Önceden haber vermesi gerekirdi daha sonra da icra personeli falan gelmesi gerekiyordu. Hiç başımıza gelmeyen şey değildi ki bu bizim. Daha önceden de gelip benim PC yi zütürmüşlerdi. Ödemesek PC de gidiyordu fazlası da. Ödeyince verdiler de neyse.
    "icra için siz mi geliyorsunuz?" dedim. Gelmediğini biliyordum. Emindim yani.
    "Gerisini kendileri size anlatırlar" dedi.
    Adam lafı koymuştu 2 dakikada. Kayboldu gitti sonra zaten. Ben dalmıştım.
    Ulan en ufak ilgi görmememe rağmen çocuklugumdan beri, sonuçta babamdı. Merak ediyordum. Babam için de endişeleniyordum biraz.
    Babamı aramak aklıma geldi. Haber verme ihtiyacı duymuştum bir an.
    "Alo baba eve polis geldi icra falan dedi mahkeme mi ne varmış seni de karakola alacaktı" dedim.
    "Evet" dedi.
    "Ne karakolu?" dedim.
    "Boşver ben hallederim" dedi. Sanarsın Ramiz Dayı. iki el kol yapacak halledecek etrafındakiler. Altı üstü esnafsın adam sen. Neyi hallediyorsun? Sinirlendim birşey gelmiyordu elimden ama yapasım vardı buna rağmen. Sonra dedim madem halledecekmiş bırak halletsin anasını satayım. Ne takıyorsun kafana dedim. Gibtir ettim. Küçükken azıcık birşeyler verselerdi bana belki şuan onlar için uğraşıyor olacaktım ama ciddi manada gibtir etmiştim. Gittim yattım aşağıya Uyu uyu dedim. Boşver.
    Tümünü Göster
    ···
  20. 45.
    +8
    "lan hayvan ne yaptın sen gibtim şimdi seni görüceksin sen şikayetçi olucaz senden polisi arıyorum şimdi" yazmış dıbına koyduğumun huursu.

    "Ulan huur giberim belanı senin. Yaptığın yetmiyormuş gibi bir de itini mi salıyorsun üzerime. Al itini yürü genel evine. Başlatma şimdi şikayetinden gibtir ol hayatımdan adını bile duymak istemiyorum senin sürtük" yazdım ve engelledim.

    Tepem atmıştı çok fena gece gece herşeyin üstüne bir de bu huur ile uğraşmak istemiyordum. Dedikleri falan da umrumda değildi. Polis molis gibtir ettim. Bir tak olacağı yoktu.

    Tekrar gördüm begüm ün mesajlarını ve içim yumuşadı birazcık.
    Açtım okumaya başladım;

    "Eğer her gece yattığında
    Büyülü düşler sana
    Benden bahsediyorsa.
    Hemen,
    Tatlı uykundan uyan,
    Çünkü ben hiç uyuyamam
    Seni düşündüğüm zaman.
    "

    "Son bir cümlesi kaldı onu da seninleyken soylerim" yazıp dil çıkaran emoji atmış.

    "Orda mısın ? Uyudun mu? Kıyamam"
    "Peki yarın görüşürüz. Daha boğulucaz seninle unutma he"

    Bu mesajları görünce kalbim kanatlandı herşeyi unutturdu bana meleğim. Şimdi ona olanları anlatıp gece gece bu havayı bozmak istemedim. Yastığıma ona sarılıyormuşçasına sarıldım kokusu yine ilişti burnuma. Dedim bari mesaj yazayım ben de ayıp olmasın. Telefonumu aldım elime.

    Etrafıma baktım sabah olmuştu. Dalmışım mesaj yazamamışım. Telefonuma baktım ve begümün mesajını gördüm açtım hemen okumaya başladım.
    ···