üsküdar'a bizim binanın önüne geldik tariflerimle.

+teşekkürler bıraktığın için.
-bir şey değil.

daha sonra arabadan indim kapıyı kapattım.
dönüp binaya giriyordum ki arkadan seslendi.

+önümüzdeki hafta sonu resim sergisi var.bir tanıdığımın gelmek ister misin?
-tamam mert'in de işi yoksa geliriz.(aslında biliyordum beni çağırdığını ama işte anladınız)
+ben seni davet ettim. (köşeye sıkıştım)
-bilmiyorum konuşuruz.
+hafta sonu seni alırım!
-iptal gelmiyorum.
+sen bilirsin kararın değişirse mesaj at.
-kararım değişmez de numaran yok.
arabadan indi yanıma gelip iç cebinden kartını verdi. (şimdi bu saçmalık değil de nedir)

-söyleseydin kaydederdim karta gerek yok.
+uğraşma istedim kendine iyi bak.

tüm gece kafamda öküzler dolaştı. acaba neden beni çağırdı.
belki sadece yazın egosunu kırdığım içindi.''evet, evet bu olmalıydı)
gitmemeye karar vermiştim.

bir yandan gidiyoruz.

+mert mesaj atmasa bunu düşünmeyecek birisin yani( diye konu açtım )
-istanbul'un göbeği burası. taksi, minibüs, otobüs var sorun olmazdı.
+hiç otobüse bindin mi
-hayır bir kaç defa metrobüs kullandım.
+akbilin de yoktur senin?

ses yok...

+bizim okuldaymışsın geçen yıl dondurmuşsun bu yıl devam heralde?
-evet öyle gözüküyor aslında müzikle ilgili bir şeyler yapmak istiyorum.
+bir şey çalıyor musun?
-piyano çalıyorum.
+neler çalıyorsun
-barok dönem ağırlık eserler.
+barok dönem nedir?
-osmanlı'Nın lale devrinden önce gelen dönem.
+dalga mı geçiyorsun.
-evet.

nedense bu sefer kıl olmamıştım. sadece merak etmiştim onu.

orada çok şaşırttı beni.
serseri gibi duruyor ama bir yandan da aşırı kuralcı.
tek bir trafik ihlali yapmadı.
bana da kemeri taktırdı.

sağlam solcu arkadaşlarım var tanıştırsam adam kapitalist ve düzenin koruyucusu diye kurşuna dizerler öyle biri. alman disiplini ile yaşıyor.

+yok ben taksi bekleyeceğim.
-neden
+taksileri seviyorum.
- keyfimden değil mert mesaj attı. (buna baya bozuldum yani diyor ki ben hala aynı zütüm)

bindim arabaya.

lakin o akşam tüm tadımız kaçtı.
mert'in ailesi biraz sorunludur.
babası ile annesi yine kavga etmiş sanırım.
amcası da mert'e eve git durum ciddi deyince (mert apar topar kalkmak zorunda kaldı)

üzüldüm içim acıdı.bu gününde bile böyle bir şey.
giderken istersen seni de bırakyım dedi mert.yok ben taksiyle giderim yolunu uzatma dedim.

mert gidince hepimizin tadı kaçtı yani artık hepimiz küçük birer rüzgar'dık. onun hep tadı kaçık.

insanlar yavaştan dağıldı.ben de o sırada taksi beklemek üzere caddeye çıktım tekrar.
önümde siyah bir bmw cabrio durdu.

rüzgar direksiyondan kapıya kadar uzanarak bana doğru bakan tarafı açtı.

gel

çağırışa bak adam nefret tazelemek için doğmuş.

+selam bay kibir
-merhaba
+kayboldun birden marmaris'te
-seni defalarca gördüm.
+ee niye gelip selam vermedin.
-hangi sıfatla?
+mert'in arkadaşı sıfatıyla.
-bilmem gerek yoktu. zaten o aralar beni parçalamak istiyordun.

bu kısa diyaloğun ardından pasta kesildi.
iyi ki doğdun meeert iyi ki doğdun meeert yaparken tüm millet ona baktım yine şaşırtmadı.

telefonla konuşuyordu. hayır arkadaşının o anında telefonla konuşacak ne olabilir?

akşam doğum gününde onu tekrar gördüm uzun zaman sonra.
köşeli kemik yapısı tertemiz traşı siyah gömlekle birleşince de biraz ergenliğime döndüm.
şimdi biliyorum kızacaksınız ama 4 yıl öncesine kadar odamda damon salvatore posterleri vardı

neyse işte. uzun zaman geçtiği için ters yapmak gelmedi içimdem.
masanın ucunda oturuyordu. yanına kadar gittim.

yazı ortalamıştık artık. dediğim gibi arada aklıma gelse de çok fazla eksisi vardı.
size de günlüğüme olduğum kadar dürüst olacağım hayır etkilenmedim diyemem ama
bilirsiniz bazen adam kötüdür uzak durulasıdır. zaten yanlıştı da, sadakatsizlik ne yapanı ne yapılanı affedemeyeceğim bir şeydir.(mert bunu hiç anlamasa da)
27 temmuz mert'in doğum gününe hazırlanıyordum.

tüm gün ona hediye baktım.
sonunda iki tane beyaz ve açık mavi yazlık gömlek aldım dar kesim.

akşam bağdat caddesinde doğum günü vardı. mekan havelka belki bilenleriniz vardır.

o gün öyle geçti.bir iki saat sonra da rüzgar ve kevaşesi gittiler.
annem anlayışlı biridir insanları yargılamaz.o ve mert hariç tanıdığım herkes nefret ediyordu artık ondan ben de öyle.

çünkü özünde çok yakışıklı olmak da varlıklı olmak da birini kibirli yapmamalı.
işin sonunda yaşlanınca, şaçlarınız dökülüp göbeğiniz çıkınca, işiniz batınca varlığınızı kaybedince ne oluyor?

insan doğası gereği kaybetmeye mahkumdur bence. neyse.

o bir kaç gün boyunca rüzgar'ı hiç görmedim. sormadım umrumda da değildi.
sonra da evinin tadilatı bitince oraya geçti.

1 2 hafta sonra da istanbul'a döndük mert de bir kaç gün sonra geldi.

panpa yaz bea

gibiş varmı panpa ona göre okuyacagım

arada günlüğüme bakıyorum o yüzden geç yazıyorum.
ayrıca panpa demeniz çok hoşuma gitti.
kimse panpa dememişti ha.sizden hissettim.

babamla abim ablam yanına gidince kıl oldu haliyle rüzgara.

babam:kim bu
mert:bir arkadaşım hakan amca.
abim: çağır gelsin bir merhaba desin.
ben:abi boşver takılıyor işte kız arkadaşıyla.
abim: olmaz öyle ayıp.

mert rüzgarın yanına gitti.bir şeyler söyledi sonra yalnız döndü yanımıza.
(işte şimdi sıçtık babamla abim çağırdı ama iplemedi)

mert: ediz abi(abim) şey mm müsait değilmiş.
abim: neyse gibtir et çok da önemli değil deyip nişanlısı müge ablayla getirdikleri dondurmaları dağıttılar bize.

rüzgar da ingiliz kevaşesiyle uzanıp güneşleniyordu.
kulaklıkla müzik dinliyordu.

ablam sordu

+kim bu taş?
-ay bırak abla her yeri taş olsa n'olur. pisliğin teki.
+çağırsana.
-git kendin çağır.

ablam yanına gitti.bir şeyler söyledi. sonra rüzgar kulaklığı çıkarıp ona bir şeyler dedi. duyamadım ama ablam geldiğinde anladım.

+pisliğin teki bu.
-dedik sana abla.
+mert'in arkadaşı mı?
-evet.

rezerveeee dokunanı yakarım

biz mertle denize giriyoruz. yüzme yarışı falan yaptık.hep o kazanıyor zaten.
o sırada babamlar da sahile geldi.
kumsalda sabahlarken bile sürekli arayıp kontrol etmişti önceki akşam, onun gerginliği vardı biraz da üstünde.

abim de nişanlısıyla geldi hatta merti suyun içinde dövüyor mu şaka mı yapıyor bilemediğim anlar da yaşandı.(abim biraz da hıncını alıyordu sanırım. tüm aile toplandık anlayacağınız.

+kardeşin var mı ? dedim rüzgara.
-yok
+aileni de anlıyorum risk alamamışlar daha fazla (iki kere abimle saraçoğluna gittim hani orada lalala koyduk mu var ya ruh halim o işte)

-hayır zirvede bırakmışlar diyelim.(züt)

bir süre sonra denize girmek üzere evden çıktık.

bak baştan söylüyorum rüzgara verdim dersin ağzına çarparım iki tane tokat

Gibiş bekliyorum

Anlat panpa ne olacak merak ettim