önce konunun başrollerini yazayım size.
(bkz: babam ve oğlum)
(bkz: yazıcıoğlu nun önündeki kopya cd kaosu)
(bkz: korsan cd satıcıları)

...

her şey tamamsa başlayalım.
. babam ve oğlum vizyona girmiş.
bedensel engelleri yüzünden sinemaya gitme şansı olmayan bir arkadaşım -ki o sinema salonlarının allah belasını versin- bu filmi izlemek istediğini söyledi. tamam dedim, ben bulurum sana.

gittim yazıcıoğlu'nun önüne.
tipi az - çok güven veren birinin yanına yaklaşıp sordum, dedim sinema çekimi olsa da olur, babam ve oğlum var mı?
adamlarda "yok" diye tabir yok zaten dıbına koyim. dedi abi olmaz mı, gel.

başladık yürümeye, yokuş yukarı çıkıyoruz.
bir binaya giriyoruz, binanın bodrum katına girip bir kapı buluyoruz, o kapıyı açıp çıkınca başka bir sokak, oradan yine bir işhanı, 3 kat merdiven çıkıp direkt bambaşka bir binanın kazan dairesine falan çıkıyoruz. öyle bir yol yani. zütü başı kaybettim 2 dakika sonra, yer - yön duygum falan kalmadı.

en sonunda 15 katlı bir binanın 17. katında bir eve girdim.
sanıyorum cd'nin icat edildiği yer burası zira koltuklar falan hep cd'den, bence binada tuğla falan da yoktur, örme cd ile yapılmıştır.

beni oraya getiren eleman adama bir şeyler söyledi, bana döndü sonra, "bulacaklar abi, az bekle." dedi, gitti.
masada oturan bir adam, -ki masa da cd'den-, yanında bir kadın ve ben.
adam önce biraz baktı bana ama bir garip baktı yani muallak. kadın da öyle. sonra "biraz bekle, çekelim." dedi. tamam dedim, sorun yok, beklerim.

ardından bilgisayardan çıkardığı bir cd'yi verdi bana, tek cd ama, dvd falan da değil. dedi tamam, al git.
dedim hacı osman bu olamaz, tek cd bu, sığmaz buna film.

ısrar ediyor adam, diyor doğru.
lan diyorum imkansız, adam mı gibiyorsunuz?
tam olarak böyle değil tabii. zira dönüş yolunu da bilmiyorum, alttan alıyorum. "abi diyorum, filmin tek cd'ye sığma şansı yok."

en sonunda dedim ki; "hacı izleyelim bir bilgisayardan, sen de göreceksin bak, ekgibtir muhakkak."
adam önce yanında olan kadına baktı, sonra bana baktı ama nasıl ters ters bakıyor. sonra kadına "kartonlara bak" gibi bir şey dedi, hatırlamıyorum, kadın çıktı odadan.
sonra adam bana dönüp; "bak ferre var - ferre var. ben böylesini zaten izlemem. hele kadının yanında ne demek izleyelim?"
lan diyorum ne oluyor, ne ferresi. içimden diyorum daha tabii, saniyeler içinde. tam dışımdan da diyeceğim adam devam etti.
"böyle baba - oğul, anne - oğul falan gelmez bana, tek sahnesine bakmam, içest, günah."

vay çöllerinden geçeyim.
ışık yemiş tavşan gibi kaldım.

yok dedim abi, ne ferresi. babam ve oğlum, çağan ırmak falan.
herif hala diyor ki dede - torun yok, baba - üvey oğul var.

40 lira da paramı aldı iyi mi o cd'ye.
atarlanıyor herif zira durmadan. dönüş yolunu tarif et, sade 20 vereyim dedim ama yok, bu cd'yi çektim, kime satarım, senin gibi sapık az falan diyor bana.

hırsımdan babam ve oğlum'u hala izlemedim.
gibeyim babanın şarap çanağını.