-
1.
+2 -2Toplum bilimi, (ingilizce sociology, sosyoloji) toplum ve insanın etkileşimi üzerinde çalışan bir bilimdir. Toplumsal (sosyolojik) araştırmalar sokakta karşılaşan farklı bireyler arasındaki temaslardan küresel sosyal işleyişlere kadar geniş bir alana yayılmıştır. Bu disiplin insanların neden ve nasıl bir toplum içinde düzenli yaşadıkları kadar bireylerinveya birlik, grup ya da kurum üyelerinin nasıl yaşadığına da odaklanmıştır.
Toplum bilimi alanında çalışan bir kişiye de toplum bilimci (sosyolog) denir. Bir akademik disiplin olarak toplum bilimi bir sosyal bilim olarak kabul edilmektedir ve 19. Yüzyıl?ın ilk çeyreğinde gelişmiş diğer bilim dalları ile karşılaştırıldığında görece olarak gençtir. Birçok sosyolog bir veya daha fazla uzmanlık alanında veya altdallarında çalışmaktadır.
Sociology kelimesi, Yunanca ?bilim? anldıbına gelen ?logy? eki ve Latince?de, genel anlamda insanı işaret eden, üye, arkadaş veya dost anlamındaki, ?socius? kelimesinden gelen ?socio-? kökünden oluşur.
Toplum bilimi geniş çerçeveli bir disiplin olduğu için, profesyonel toplum bilimciler için bile tanımını yapmak güçtür. Bu disiplini tanımlamak için işe yarayan yollardan biri bu disiplini toplumun farklı boyutlarını inceleyen alt dalların oluşturduğu bir küme olarak tanımlamaktır. Örneğin toplumsal sınıflaşma eşitsizliği ve sınıfsal yapıları, demografinüfusun miktar ve türündeki değişimleri, suç bilimi suç davranışı ve çarpıklıkları, politik toplum bilimi hükümet ve yasaları, ırk toplum bilimi ve cinsiyet toplum bilimi ırk ve cinslerin eşitsizliği kadar ırk ve cinsiyetlerin toplumsal yapılarını inceler. Doğadaki birçok çapraz disiplini içerecek şekilde, yeni toplumsal alt bilim dalları ortaya çıkmaya devam etmektedir-mesela ağ çözümlemesi-.
Birçok toplum bilimci akademi dışında yararlı araştırmalar yapmaktadır. Bulguları eğitimcilere, yasa yapıcılara, yöneticilere, yenilik yapmak isteyenlere, iş dünyasının liderlerine ve toplumsal sorunları çözme ve toplumsal politikalar oluşturma konusuyla ilgilenenlere yardımcı olmaktadır.
uzun yazdım olm, haklıyım di mi, evet haklıyım..
-
2.
+1okusanıza lan, giberun heeee, haklı diil miyim olm.
-
3.
0lan yazmışsın bari comte yi de katsaydın arasına o kadar sosyolojiden bahsetmişsin
-
4.
0tarihçesiTümünü Göster
auguste comte
ekonomi, politika bilimi, antropoloji, tarih ve pgibolojiyi kapsayan diğer sosyal bilimler ile karşılaştırıldığında toplum bilimi oldukça yeni bir bilim dalıdır. arkasındaki düşüncelerin ise daha uzun bir geçmişi vardır ve ortak insan bilgisi ve felsefesinin karışımına kadar izleri takip edilebilir.
toplum bilimi 19. yüzyılın ilk yarısında modernliğin iddialarına karşı bir akademik tepki olarak belirmeye başladı: dünya küçülmeye başlayıp bütünleşmeye başlıyor, insanların yeryüzündeki deneyimleri hızlı bir şekilde atomize olup yayılıyordu. toplum bilimciler sadece toplumsal grupları nelerin bir arada tuttuğunu öğrenmeyi değil aynı zamanda toplumsal dağılmaya karşı bir çare geliştirmeyi de umut ettiler.
sociology kelimesi 1838’de auguste comte tarafından latince socius (arkadaş, dost) ve yunanca logos(bilim) kelimelerinin biraraya getirilmesi ile oluşturuldu.
comte insana dair bütün bilimleri – tarih, pgiboloji ve ekonomi dahil, bütünleştirmeyi istiyordu. onun toplumsal şemasi tam 19.yüzyıla özgüydü; tüm insanlığın aynı tarihsel aşamalardan (teoloji, metafizik, pozitif bilimler) geçtiğine inanıyordu ve eğer birisi bu gelişimi kavrarsa toplumsal hastalıklar için çareler de bulabilirdi. toplum bilim ‘bilimlerin kraliçesi’ olmalıydı.
herbert spencer
sociology terimi ile ilk yayımlanan kitap i̇ngiliz düşünür herbert spencer’in yazdığı the study of sociology(toplum bilimi çalışması) idi (1874).
abd’de bazıları tarafından amerikan toplum biliminin babası diye tanımlanan lester frank ward, 1883’te dinamik toplum bilim kitabını yayınladı ve ilk kez kansas üniversitesi, lawrence’da 1890’da toplum bilim öğeleri başlıklı bir kursta(amerika'nın devam eden en eski toplum bilim bölümüdür) bu disiplin kendi adıyla öğretilmeye başlandı.
kansas üniversitesi’nde tarih ve sosyoloji bölümü 1891 yılında kuruldu ve ilk tam anlamıyla bağımsız toplum bilim bölümü 1892’de chicago üniversitesi ‘nde 1895’te amerikan toplumbilimi dergisini çıkaran albion w. small tarafından kuruldu.
i̇lk avrupa toplumbilim bölümü, l'année sociologique ‘un (1896) kurucusu émile durkheim tarafından 1895’te bordeaux üniversitesi’nde kuruldu.
birleşik krallık’taki ilk toplumbilim bölümü london school of economics and political science‘da (i̇ngiliz toplum bilim dergisini de yayınlayan) 1904’de kuruldu.
1919’da almanya’da ludwig maximilians university of munich’de max weber ve 1920’de polonya’da florian znaniecki tarafından toplum bilim bölümleri oluşturuldu.
karl marx
toplum bilim alanında uluslararası işbirliği 1893’te, rené worms tarafından kurulan ancak 1949’da oluşan çok daha geniş katılımlı uluslararası toplum bilim birliği (isa) ile yıldızı kararan küçük uluslararası toplum bilim enstitüsü ile başladı.
1905’te dünyanın en büyük profesyonel sosyologlar birliği olan amerikan toplum bilim birliği kuruldu.
ferdinand tönnies
19. yy’dan 20. yy’ın başlarına kadar diğer “klagib” toplum bilim kuramcıları şunlardır:
karl marx,
ferdinand tönnies,
émile durkheim,
vilfredo pareto,
ve max weber .
20. yy’dan 21. yy’ın başlarına kadar diğer “klagib” toplum bilim kuramcıları şunlardır:
markus dressler,
comte gibi bu bilimciler de kendilerini sadece “sosyolog” saymaz. çalışmaları din, eğitim, iktisat, hukuk, pgiboloji, etik, felsefe ve teoloji konularına yöneliktir ve kuramları değişik akademik disiplinlere uyarlanmıştır. en çok ne var ki toplum bilim üstünde etkili olmuşlardır (aynı zamanda ekonomi üstünde de merkezi bir isim olan marks’ı hariç tutarak) ve gene onların kuramları bugün hala en uygulanabilir kuramlar olarak düşünülmektedir.
disiplinin içinde, bilimsel açıklamadan farklı olan anlayışın felsefi kökleri vardı. comte’un başını çektiği ilk kuramcıların toplum bilime yaklaşımı, toplumu anlamak için doğal bilimlerde kullanılan yöntemleri ve yömtembilimini aynen uygulayarak toplum bilimin bir doğal bilim gibi geliştirmekti. deneycilik ve bilimsel yönteme yapılan vurgu toplumbilimsel iddialar ve bulgular için tartışılmaz bir temel oluşturmayı ve felsefe gibi daha az deneysel disiplinlerden toplum bilimini farklılaştırmayı araştırıyordu. pozitivizm denilen bu yöntembilimsel yaklaşım toplum bilimciler ve diğer bilim insanları arasında çekişme kaynağına ve sonunda disiplinin kendi içinde de bir ayrışma noktasına dönüştü. böylece, birçok bilim, gerekirci, newtoncu modelden belirsizliği kabullenen ve içselleştiren olasılıklı modellere geçerken toplum bilim gerekirci (çeşitlemeleri yapıya, etkileşime veya diğer güçlere yükleyen)yaklaşıma inananlar ve her türlü açıklama ve tahmin olasılığına karşı duranların hakimiyetine girdi.
bilimsel açıklamadan farklı ikinci bir görüş ise kültürel hatta kendi başına toplumsaldı. 19.yy’ın başlarından itibaren insan toplumunun anlamlar, semboller, kurallar, normlar ve değerler gibi kendine özgü yanları bulunmasından dolayı doğal dünyadan toplumsal dünyanın ayrı olduğunu tartışan wilhelm dilthey ve heinrich rickert gibi bilim insanları tarafından toplum hayatını inceleyen pozitivist ve doğacı yaklaşımlar sorgulanmıştı. toplumun bu öğeleri insan kültürlerini hem sonucuydular hem de bunlar tarafından üretiliyorlardı. bu bakış açısı daha sonra antipozitivizmin (insancıl toplum bilim) kurucusu olan max weber tarafından geliştirildi. anti-doğacılıkla yakın ilişkili bu anlayışa göre, toplumsal araştırma insanın kültürel değerlerine yoğunlaşmalıydı. bu, bir insanın öznel ve nesnel araştırma arasında nasıl bir ayrım yapabileceği konusunda bazı tartışmalara yol açtı ve kişisel yorumlu (hermeneutical) çalışmaları etkiledi. benzer tartışmalar, özellikle internet çağında, toplum bilimde, hedef kitleye özgü toplum bilimsel uzmanlığın yararına vurgu yapan kamu sosyolojisi gibi çeşitlemelere yol açmaktadır.
sosyal teori [değiştir]
sosyal teori, toplumsal hayatın kalıplarını açıklamak yerine toplumsal kalıp ve büyük toplumsal yapıları açıklayacak ve çözümleyecek özet ve çoğunlukla karmaşık kuramsal çatıların kullanımına başvurur. sosyal teori her zaman daha klagib akademik disiplinlerle sorunlu bir ilişki kurmuştur; anahtar düşünürlerden bir çoğunun üniversitede kürsüsü yoktur. bazen sosyal teorinin toplum biliminin bir dalı olduğu düşünülse de, antropoloji, ekonomi, teoloji, tarih, felsefe vb gibi bilimlerle ilgili olduğu için disiplinlerarasıdır. i̇lk sosyal teoriler toplum bilimin doğuşuyla beraber, eş zamanlı olarak geliştirildi. ‘toplum biliminin babası’ olarak bilinen auguste comte –toplumsal evrimcilik- diye ilk sosyal teorilerden birinin temel çalışmasını gereçekleştirdi. 19. yy’da sosyal ve tarihsel değişimle ilgili üç büyük klagib teori oluşturuldu: sosyal evrimcilik teorisi (sosyal darvinizm de bunun bir parçasıdır) sosyal dönem teorisi ve marksist tarihsel materyalizm teorisi. modern sosyal teoriler klagib teorilerin daha da yetkinleştirilmiş uyarlamalarıdır, evrimin çoksoylu teorileri gibi (neo-evrimcilik, sosyobiyoloji, modernizasyon teorisi, sanayi sonrası toplumu teorisi) veya genel tarihsel sosyoloji ve öznellik teorisi ve toplumun yaratılması.
doğal bilimler disiplinlerinin tersine –fizik veya kimya gibi— sosyal teorisyenler kendi teorilerini savunmak için bilimsel yönteme yeterince sadık davranmayabilirler. bunun yerine, sosyal teorinin karşıtlarının eleştirilerinin temelini oluşturan, tarihsel ve pgibolojik yorumlar hariç, kolaylıkla kanıtlanamayacak hipotezler kullanarak büyük ölçekli toplumsal genel eğilim ve yapıları ele alırlar. uç noktalardaki eleştirel kuramcılar, dekonstrüksiyonizmciler veya post-modernistler gibi, herhangi sistematik bir araştırma veya yöntemin baştan noksan olduğunu iddia etmektedir. birçok kez, ne var ki, “sosyal teori” bilime başvurmadan tanımlanır çünkü tarif ettiği toplumsal gerçeklik tersi kolay kanıtlanamayacak kadar baskındır. modernite veya anarşi sosyal teorileri bu anlamda iki örnek olabilir. -
5.
+1 -2insan doğası gereği tüketmeyi, üstün olmayı, söz geçirmeyi seven bir varlıktır. Ve eline fırsat geçtiği sürece de bu eylemleri sonuna kadar -sonucunda başarılı ya da başarısız olma ihtimaliyle- gerçekleştirmeye çalışmıştır. Çağımız insana, feodal sistemin yıkılmasıyla birlikte emperyalist hareketlerin egemen olması tüketme ve en çoğuna sahip olma yolunda sınırsız bir alan açmıştır.Tümünü Göster
Fakat toplumlar tüketirken, mutluluk ve haz yerine bir tatminsizliğin, daha çoğuna sahip olurken de aslında kendi doğal aklını belkide sonsuza dek soyut güçlere esir verdiğinin farkına varamamışlardır. Baskın olmayı hedef haline getiren birey, aksine kendisini sürekli bir baskı altında bulmuştur. Sonuç olarak birey fiziksel anlamda modernize edilmiş, fakat ruhsal olarak insan dışı bir yaratık haline dönüştürülmüştür.
Burada sorulması gereken bir soru vardır: Acaba insana ne yapıldı da bu derece tüketim açlığıyla doldu? Bu sorunun cevabı özünde çok geniş kapsamlı olmasına karşın, pratikte hemen görülüp fark edilebilen pek de şeffaf olmayan, telkin ve dayatma dolu politikalarda saklıdır. Bireye ve toplumlara dayatılan açık fikir şu olmuştur: insanın mutluluğunun kaynağı tüketimden geçer ve insan ne kadar çok tüketirse o derece mutlu olur. işte günümüz toplumunun tam tersine mutsuz olmasının yegâne sebebi budur. Çünkü insan doğası gereği sadece tüketmeyle hazzı yakalayamaz. Eğer böyle olmasaydı hayvanlardan hiçbir farkı olmazdı. Aslında toplumların genel bir tatminsizlik içinde olması insanın hala özüne dair bir şeyler taşıdığının bir göstergesi olabilir. Sorumuza dönecek olursak, burada cevabın özüyle (felsefik yanıyla) ilgilenmekten çok, pratik tarafıyla ilgilenmek bizlere daha somut ve anlaşılabilir gelecektir. Başta bahsedilen telkinler, reklamların ve ekonomi politikalarının içerisinde saklıdır. Reklamlarla insanın ruhunun doyumu unutturulmuş, sadece fiziksel doyumlar topluma gereksinim gibi gösterilmiştir. Böylece insanlar hangimiz daha çok tüketirsek ve sahip olursak o derece daha güçlüyüz modunda çalışan robotlara dönüştürülmüşlerdir.
Devlet politikalarının en büyük hatası insanın sahip olma isteğiyle kuşatılırken, sadece kendini düşünerek bunu yapmasını sağlamış olmalarıdır. Çünkü aşırı ekonomik farkların olması, sürekli bir güvensizlik halinin egemenliği ve dolayısıyla savaş tehditleri içinde yaşamamızın sebebi insanın bencil tarafını baskın hale getirmesinden kaynaklanmaktadır. Bizlere bencilliğimizi kullanma yolunda o kadar çok yol sunulmuştur ki bu yetiyi hayata geçirme ve kullanma kaçınılmaz olmuştur. Bir taraf sürekli kazanırken, diğer taraf yani üzerinden kazanılan taraf sürekli kaybetmiş, ezilmiş ve mutsuzluğunu ekonomiye bağlayan bireyler ortaya çıkmıştır ki çağımızın belkide en haklı kesimini oluşturan topluluklar onlardır. Onlar mutluluğun kaynağının tüketim olduğu bir düzende ne tüketebilmektedirler ne de gerçek mutluluğu yakalama yönünde bir eylem yapabilmektedirler. Çünkü hem gerçek hazzın kaynakları bireye unutturulmuş, hem de bunu yapabilse dahi anahtar olarak ekonomik özgürlük öne sürülmüştür.
Tüketim çağının en büyük amacı üretmek ve disipline edilmiş bir çalışma düzeni oluşturmaktır. Ve sonuç olarakta insanların büyük bir düzenle üretilmiş nesneleri, tam zıttında büyük bir düzensizlikle aşırı ölçüde tüketmelerini sağlamaktır. Boş zamanlar ve uzun tatiller bu aşırılığı besleyip büyütme yolunda önemli bir aşama olmuştur. Bunun farkında olan birey çalışmasından arta kalan zamanını tamamen tüketime planlar ve kendisini dinlenmiş olarak zinde hisseder. Halbuki insan donanımlarıyla değer kazanan ve ruhunu besleyerek mutluluğa ulaşabilen bir varlıktır. Yine bireyin bunu unutarak "unutturularak" kendisini pahalı ve gösterişli giysi, araba, yemek gibi maddi değerlere tutsak etmesiyle birlikte bunlara ulaşma çabası onun ruhsal yaşdıbının sonunu çoktan hazırlamıştır. Bu seviyeden sonra bireyin telkinlere ihtiyacı yoktur keza artık o bir tüketim bağımlısıdır.
Bireyi, ardından toplumu ve dolayısıyla kitleleri tüketim bağımlısı yaparak amacına ulaşmış olan kapitalist sistem başarmanın verdiği hazla yoluna ahlaki ve insani değerleri tanımadan hızla devam etmektedir. Fakat göz ardı edilen şey kapital sistem ve insanlık için en büyük tehlikedir; hiçbir sistem insan olmadan var olamaz ki çağımızda insan kendi kendisinin sonunu hazırlamada bütün engelleri kolaylıkla aşmakta ve hedefinden asla sapmadan çok özellikli bir makine halini bürünmektedir. -
6.
0haklıyım beyler.
-
7.
0hasgibtir çoğu yarınki finalin konusu gidip çalışıyım jkasfhkjafsh
-
8.
0@ beyler sopalari getirin amk eksici picler gelmis!!!1!111birbir!11
-
9.
0al sana şuku lan o zaman :D
-
10.
0özet geç bin
-
11.
0(bkz: nihalle behlülün düğününü basıyoruz beyler)
(bkz: nihalle behlülün düğününü basıyoruz beyler)
(bkz: nihalle behlülün düğününü basıyoruz beyler)
(bkz: nihalle behlülün düğününü basıyoruz beyler)
(bkz: nihalle behlülün düğününü basıyoruz beyler)
(bkz: nihalle behlülün düğününü basıyoruz beyler)
(bkz: nihalle behlülün düğününü basıyoruz beyler)
(bkz: nihalle behlülün düğününü basıyoruz beyler) -
12.
0bence salak. kendi haline bırakalım.
-
13.
0@10 ziyadesiyle haklı
-
14.
+1okuyanı giberim
-
15.
0dıbına goyim olan biteninde anasını gibsidiniz
-
16.
0illa bana küfredin illa bana küfredin
-
17.
0haklı olabilir okuyan biri varsa özet geçsin
-
18.
0beyler sakın ülker ürünlerini almayın. aldğınız her ülkerden israile pay gidiyor
-
19.
0tespitçi gelmiş kaçın a.q
-
20.
0okumadım çünkü benim kız da sosyoloji okuyo agzını açınca dayıyorum.