/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
  1. 1.
    +7
    uzun bir hikaye olacak. isimler değiştirilecek tabii ki. özet geçmeyeceğim yani panpalar.

    ilköğretimin son senesine geldiğimde kafamda çok fazla sıkıntı yoktu. iyi bir öğrenci olduğumdan dolayı iyi bir puanla iyi bir liseye yerleşeceğimden emindim.

    2010 yazı ile ilgili aklımda kalan en önemli şey wesley abimizin çılgın attığı dünya kupasıydı. çok sıkıcıydı lan o dünya kupası.

    tabii bir de tercih dönemi vardı ki 5 sene lise okuma fikri ilk başlarda saçma gelse de sonunda iyi bari lan en kötü dil öğreniriz diye kabul ettim. o lise de geldi zaten. hayatımın en mutlu ve en hüzünlü günlerimi geçirdiğim lise...
    ···
  2. 2.
    +5
    dün yazamadım, yorgundum biraz kusura bakmayın beyler.

    okulun açılmasına yakın toplu halde bir buluşma oldu. merve, eliz, kuzey, berk, eda ve ben vardık. avm'de buluşuyoruz tabii. zaten yaş ile orantılı sıralama; avm, kafe, pub ve gece kulübüdür.

    eliz koluma girdi hemen. mervelerden (merveler mi onlar da gelsinler, olmadı ablalara yollarız xd) uzakta yürüyoruz biraz. bize bakıp bakıp konuşuyorlar. hardcore dedikodu döndüğünü düşünüyorum. öyle sohbet ediyoruz havadan sudan falan. bu arada sevgilisiyle araları bozukmuş, onu öğrendim.

    yaz boyu köpek gibi antreman yediğim için fitleşmiştim. maalesef yıllardır hevesim olan saçlarımı uzatmak fiilini gerçekleştirdiğimden bonus kafa gibik liselilere benziyordum. o zamanlar hoş görünüyor sanıyorum maalesef.

    gerçi kızlar çok tatlı olmuşsun derler ama inanmayın. yani tatlı olduğunuza inanabilirsiniz tabii ama unutmayın pandalar da tatlıdır. size göre de çok tatlı konuşan, çok akıllı, şirin ama şişman, 110 kilo normal kız arkadaşınız da tatlıdır ama sizin onu kendinize sevgili olarak yakıştırmanız düşük bir olasılıktır. tatlılıktan prim yapmaya çalışmak düşük olasılığı kovalamaya benzer yani. o yüzden ciksi kimliğinizi ortaya çıkarmanızı öneririm. (bana karşı değil beyler muallak değilim * )

    neyse, 1999, 2000, 2001 doğumlu kardeşlerime nasihatlarını verdikten sonra hikayeye dönelim tekrar.

    9. sınıfta okulun ilk günü uzun saçlarla gitmek istedim. ama kendi saçı olmadığı için kıskanan müdür yardımcısı saçlarını kestir gel dedi. ben de salak gibi en yakındaki berbere gittim ve beni mala çevirdi yarım saatte. helal olsun valla.

    beste'lerin sınıfta başka bir arkadaşımı görmeye gittiğimde beste'nin yüz ifadesi önce tanıyamama sonra algılama en son da şok ifadesine büründü sırayla. saçlarım kısalınca tanıyamadı tabi. neyse sınıfa gireyim bu sene ilk defa.

    eliz'le selamlaştık ve ilişkisinin nasıl olduğunu sordum, ayrıldığını söyledi. üzülüyormuş gibi yaptım ve birden kafamda lamba yandı. böyle msn'de biri çevrimiçi olunca kenardan bildirim gelir ya, o şekilde eliz çevrimiçi olmuştu benim için tekrardan. sonra peki ya beste noolacak diye düşündüm.

    beste'yle aramız çok iyiydi ama ben bazı şeyleri oturtamadığım için kafamda o iş muallaktaydı şimdilik. kızı da çok oyalamak istemiyordum. neyse konuşurum bir ara herhalde.

    okulun ilk haftasında eliz'le çok vakit geçirdim. şanşıma her seferinde koridorda beste'yle karşılaşıyordum. derken bir akşam beste bana kimden hoşlandığımı sordu. ben de herhangi biri ya naapacaksın dedim. bu sayede beste'yle ipleri koparmıştım. artık tek hedef vardı yeniden, eliz(abet xd)
    Tümünü Göster
    ···
    1. 1.
      0
      Niye muallak yazıyosun lan. Sözlüğe giriş yapmadım mı diye kontrol ediyorum senin yüzünden. Sen muallak yaz sözlük onu giriş yapmayanlara muallak olarak gösterir zaten
      ···
      1. 1.
        +1
        haklısın lan. valla boş bulunmuşum, kusura bakma *
        ···
  3. 3.
    +1 -4
    aşk salaklara göredir
    ···
  4. 4.
    +4
    hayatımdaki en kötü kabuslardan birini gördüm.

    rüyamda eliz'in bir sevgilisi varmış. bu huur çocuğu eliz'le sevişmiş, sonra videolarını internete koymuş. ben bunu görüyorum. gözlerimden yaş geliyor. sonra silah bulup çocuğun kafaya mermiyi veriyorum. karakola gidip teslim oluyorum. mapus damlarına düştükten sonra, duvara yumruk atıyorum.

    gerçekte de atmışım. uyandım sabah saat 10 falan. kendimi fazla kasmışım. gözlerim ıslak. telefonumu aradım buğulu gözlerle. eliz'e nerdesin, naapıyorsun? yazdım. okuldayım sen neredesin? yazdı. ben de bekle yarım saate oradayım yazdım ve üzerime bir şeyler geçirdikten sonra taksiyle(25 lira yazdı amk) okula gittim.

    eliz'i görünce sarıldım bir...

    deniz kenarındasınız. dalgaların sesi, kuş sesleriyle karışmış. hafif de rüzgar var. hava sıcaklığı 25 derece. yanınızda istediğiniz herkes ve her şey var. gün batımını izliyorsunuz. dünyanın en mutlu insanı sizsiniz o anda.

    sonra onu görüyorsunuz. tekrardan aşık olduğunuzu hissediyorsunuz. ayağa kalkıp sarılıyorsunuz. hiç bırakmak istemiyorsunuz. zaman dursun istiyorsunuz.

    e: hayırdır nooldu baknickime?
    b: özlettin kendini ya biraz takılalım diye düşündüm.
    e: ay çok iyi yapmışsın, kahve içmeye gidelim mi?
    b: olur ya farketmez nereyi istiyorsan *

    travestilere gibtirecem seni dese de evet diyebilecek bir pgibolojideydim o an. starbucks'a gittik beraber. sohbet ettikten sonra ben rahatladım tabii bayağı. en son mal gibi çıktığım bir fotoğraf çekindik(saçlarım hala uzun).

    sonra eve döndüm ben(otobüsle). ama yaşadığım rahatlama inanılmaz seviyedeydi. biraz da kendimi suçladım. hele hele hele hele hele gördüğün rüyadan hiç utanmadın mı? utanmadın mı?

    bayağıdır izlemiyordum linkini de şuraya bırakayım. *

    https://www.youtube.com/watch?v=jawrrtFy2x8
    ···
  5. 5.
    +4
    her ne kadar yapabileceğim çok bir şey olmasa da...

    bu ilişki çok uzun sürmezdi. ben biliyorum, eliz'i tanıyorum az çok. bu ilişki yakında biterdi. sonra ben konuşurdum ve sonsuza kadar mutlu mesut yaşardık.

    yaşar mıydık?

    --spoiler--

    o olaydan bir gün önce buğra'yla konuşurken eheheh bi de eliz çıkıyormuş lan ahahahah dediğim an aklıma geldi.

    ben bunu gündüz görmüştüm. akşdıbına eliz'de kabul etmiş onaylamışlar yani. ben arkadaşları bu durumdan haberdar ederken eliz olduğunu bilmediğimden haberleri yokmuş.
    bensu'yla yazışmalarımızı üşenmedim, buldum.

    http://i.hizliresim.com/BPMnNG.png

    biliyorsunuz özgüvenim düşünce komple düşüyor. her konuda yetersiz hissediyorum. üşenmedim sezgin'le tam da o günden kalan yazışmalarımızı buldum. pgibolojik durumumu özetliyor.

    http://i.hizliresim.com/21gdqO.png

    --spoiler--

    hakikaten de yaşama sevincim kalmamıştı. pazartesi okul açılınca eliz'in neşeli günaydınına soğuk bir bakış attım. anlasın artık naapayım.

    hayatımın en kötü 3 haftasından sonra ayrıldılar. o 3 hafta kabus gibi geçmişti. artık konuşacaktım. hazırlıklarımı yaptım.

    bazen düşünüyorum da eliz konusundaki şanssızlığım hayatımın başka bir yerinde olmadı hiç. çünkü benim planlarıma göre pazar günü eliz'i bir kafeye zütürecektim ve orada konuşacaktım. ama 1 hafta sonra üst dönemden bir adet at kafası(gerçekten çocuğun yüzü ata benziyor) yazınca eliz'e planlarım suya düştü.(diyeceksiniz ki ulan bu kız hep mi çirkinlerle takılıyor? yok lan serhat yakışıklı çocuk, benim kadar tipi var xd) sadece teneffüsleri at kafasıyla onu izliyordum bu çocuğun adı... adı falan yok amk. at kafası işte...

    bizim dönemin bana göre en güzel kızları günerim ve kedi'ydi. kedi o kadar tatlıydı ki kendisine kedi canını senin dediğim ilk kız olduğu için adı kedi kaldı. kedi'yi uzaktan kesiyorum düzenli olarak. kız hakikaten bebek yaa. zaten eliz'le at kafası 2 haftadır sevgililer. kendi rotamı kendim belirlememin vakti gelmedi mi?

    olmuyor. kimseyi yerine koyamıyorum eliz'in. nur sağolsun desteklerini esirgemiyor. sezgin de aynı şekilde.

    okulumuzdan amerika'da bir sene okuyacak kişiler belli oluyor. içlerinde eliz'in adı da çıkıyor. eliz'den uzaklaşmak için bir senem olacak. önümüzdeki yıl bambaşka olacak. şurada 3 ay kaldı 9. sınıfın bitmesine. sonra baknickime'nin yılı gelecek.

    gelecek...
    Tümünü Göster
    ···
  6. 6.
    +4
    eliz'siz okul var önümde.

    okulun ilk günü beklediğim baknickime noolmuş sana incecik kalmışsın reaksiyonunu aldım. bensu'nun yakın arkadaşı selin(son sene duyacaksınız) bensu'yla okul çıkışı yürürken 10 defa inanamıyorum ya çok iyi olmuş dedi. bu arada kızla daha önce konuşmuşluğumuz yok. ben de olur öyle yaaa falan diyorum.

    okul da çok iyi lan. etrafta gibko at kafasını görüyorum yanında eliz yok. zaaaaaaaa xd

    aklıma eliz gelmiyor. o sırada diyorum lan işte tam bir kıza yürüme zamanı.

    connected2me'ye başvuruyorum tekrar(özgüvensiz zütoğlanı detected)

    facebook'a girdim bir gün. profil resmi bile olmayan bir kız paylaşmış direk. buna yavşamaya başladım. ama nasıl bir yavşama... durduk yere gibik gibik şiirler falan yazıyorum kıza. zütünü kaldırıyormuşum meğer. neyse en sonunda daha fazla yazamayacağımı, kimliğimi de açıklayamayacağımı çünkü açıklarsam kimliğimi onu kaybedeceğimden çok korktuğumu yazdım ve bir ay yazmadım.

    bu mal da her gün paylaşıyor belki yazarım diye. yazmadım tabii ki aq.

    sınıfta bir gün sezgin ile konuşurken oğlum kilo verince tüm kızlar anında pantolonu indirip verecekmiş gibi düşünüyordum, olmadı lan öyle dedim. maalesef sınıfın şişman dedikoducu kesiminin kulağına gitmiş. dıbınakoyim bu söylediğimde ne kadar ciddi olabilirim ki siz ciddiye alıyorsunuz? tövbe estağfirullah.

    bu dedikoduyu yayanların ağzının yayını gibeyim.
    ···
  7. 7.
    +3 -1
    nasıl şampiyon olduk lan...

    valla kadıköyde'ki maçta içeri doğru sıçtığımı hatırlıyorum. hele semih'in kafasının muslera'nın göğsünden sektiği an nefesim kesiliyordu şerefsizim. annem de o sırada evde video'mu çekmiş. sürekli dua ediyorum, yüz ifadesi gergin falan. sonra dışarı koştum tabii. ulan o anı hiç unutmamam ya. dışarı çıktım totem yapan birilerini gördüm. arabada bekliyorlar. beni koşarak görünce kaç kaç bitti lan diye bağırdılar. 0-0 dedim. adamlar böğürdüler amk. benle fotoğraf falan çekindiler. sonra gittiler kutlamaya...

    tam şu an gibi bir an oldu yani.
    https://youtu.be/aQXQaNTrbYY?t=7m3s
    yaz tatili başlıyor.

    bu yaz geçen sene beste'yle gittiğim konsere burhan'la gittim. ve burhan önündeki kızaın her yerini ellediğini iddia ediyor(oha hayvan herif).

    neyse burhan değişecek, olgun bir adam olacak inanıyorum.

    eliz'in veda buluşmasına katıldım. artık amerikanyalardan kız ayarlarsın dedim. güldü sadece. bir de videomuzu çekti hepimizin. amk kızın elindeki videolarım zaten fiyasko. yarın birgün önemli biri falan olursam kız bir piyasaya sürse sıçtım.

    --spoiler--

    videolardan birinde travesti ses tonuyla bursa çocuğuyum her yerde gibişirim diye bağırıyorum. :(

    --spoiler--

    eliz gurbet ellere gitti. uzun mesafe ilişkisi yürütecekler at kafasıyla. bakalım yürütebilecekler mi göreceğiz. ben yürütemezdim şahsen amerika'da olsaydım. seversem yürütürdüm lan, eliz'le yürütebilirdim bence. neler yaşayacağım kim bilir.

    yaz tatilinde hiçbir tak yemediğim için mal gibi evde oturdum ha. küçük bir ayrıntı dışında: 97 kilodan 77 kiloya düşmek gibi. boyum da 1.83 olmuş, çılgın, yağız, kafam hariç at gibi bir delikanlı olmuştum ayıptır söylemesi. bir de buğra'yla kavga ettik küçük bir sebepten dolayı. ama konuşmayacağım onunla o konuşana kadar. yörük inadı var maalesef.

    okul açılsa da karı kıza hava atsam diye bekliyorum. amk her zaman çat diye açılan okul bu sefer açılmadı.

    açılsana züt. hadi oğlum ayıp artık.

    --spoiler--

    müslüm babanın ölüm yıldönümü hatrına : https://www.youtube.com/watch?v=-8qifzv_F4Q

    zamanın eli değdi bize
    çoktan değişti her şey
    aynı değiliz ikimiz de
    zaaflarına bir gece
    hatalarına bir nilüfer
    sevgisizliğine bir kalp verdim

    --spoiler--

    açıldı.
    ···
  8. 8.
    +4
    --ara bilgi--

    o zamanlar çok utangaçtım.

    hiç unutmam merve, kuzey, beste, beste'nin bir arkadaşı ve ben bir kafeye oturmuştuk ve bir kelime dahi konuşamamıştım. beste'nin yüzüne dahi bakamıyordum. bu olay taaaaa beste'yle ilk yazışmamızdan önce gerçekleşti bu arada.

    hikayenin başında da demiştim. ilkokulda biz görmedik böyle şeyler yani. iki defa bir kıza açılacak cesareti buldum ki biri 6. sınıfta biri 7. sınıfta, ikisinde de gibtir yememle mükemmel bir istikrar yakalamıştım. 1. sınıfta bir sevgilim vardı sena, kızın boyu 1. sınıflara göre bile kısaydı, el ele tutuşup koşardık(vay lan ne masum duygular... ). sanırım o dönemler boyum 1.30 falanken kızınki 1.15'ti. hey gidi.

    o yüzden bu konuda cesaret bulmam inanılmaz zor geliyordu. beste olayı beni biraz motive etse de ben hala beste'ye açılsam bile reddedileceğimi düşünüyordum hani o derece, o seviyede bir özgüvenim vardı düşünün artık.

    eliz'le bu konulara girmeyi gerçekten istiyorum. ama bir türlü ideal ortamı yakalayamıyordum(bahane, ortamdan kaçıyordum zaten amk). halbuki yakalasam konuşacaktım.

    bu arada sınıfımızda sevgilisi olan 1 kişi var. o kız da okul dışından biriyle sevgili. en son sevgililerdi hala, bir 8 ay önce gördüm zaten kızı en son. allah tamdıbına erdirsin.

    okulun da en asosyal sınıfındaydım. sosyal olan sadece eliz vardı, bir de merve tabii, kendisi okuldaki herkesi tanımakla yükümlü.

    çok efendi bir çocuktum bu arada liseden önce, bayağı parmakla gösterilen, milletin çocuğuna kıyas olan komşu çocuğu, akrabaydım. hala öyleyim gerçi ki insanlar neler yaptığımı, neler yaşadıklarımı bilmiyorlar.

    --ara bilgi--

    o dönemler yanlış hatırlamıyorsam connected2me yeni çıkmıştı. herkes paylaşıyordu. cesaret seviyem yerlerde olduğundan sanırım sitenin mucidi beni düşünmüş. o sitenin ekmeğini yiyebileceğimi düşünüyorum.

    eliz'i gerçekten sevdiğim için sadece eğlenmek, belki özgüven bulmak için yazıyordum insanlara. ilk yazdığım kişi nuran.

    nuran kısa boylu koca zütlü burhan'cığımın üzerinde tepinmek istediği(zütü yüzünden. tööövbe tövbeee) bir kız. buna yazmaya karar verdim, çünkü kendisinin sosyal çevresi geniş sayılır. örümcek misali okula ağ örme niyetindeydim.

    normal havadan sudan konuşurken çat diye ya ben seni beğeniyorum açıkcası dedim kıza. gayet anlayışla karşıladı sağolsun. ciddiye aldı yani, takdir ettim.

    artık kız her gün connected2me'de. ben yazıyorum diye sırf. bu yeni biriyle tanışma heyecanı vardır. böyle sürekli kızla yazışırken sırıtırsın falan.

    --hafif spoiler--

    en son eylül 2013'te yaşadım o duyguyu.

    --hafif spoiler--

    işte nuran'la yazışırken öyle hissetmiştim ve sebebi tamamıyla yeni birini tanıyor olmamdı. lisede sınıfım, beste ve futboldan dolayı tanıdıklarım hariç tanıdığım yoktu. yavaş yavaş açılacaktım okyanusa, hadi bakalım.
    Tümünü Göster
    ···
    1. 1.
      +1
      Devam panpa takipteyim
      ···
  9. 9.
    +4
    welcome home eliz.

    geldi yine gönlümün efendisi. bahçeli evlerinde minik bir parti düzenlendi ve sadece yakın arkadaşlarını çağırmıştı. beni şok eden olay ise partiden bir gün önce yaşandı.

    eliz'in -sanırım ilkokuldandı- yakın arkadaşı ceren beni çok beğenmiş. bana diyor ki yarın bi görün birbirinizi, istersen sana ayarlayım.

    dıbınakoyim rezalet lan. vallahi şu an bunları yazarken başkaları adına utanmak duygusunu kendim için yaşadım. ahahaha vallahi züt bir durum ya. eliz'e teşekkür edip ilgilenmeyeceğimi söyledim. sen yine de görüşmeden konuşma diyor. bunlar anadan kıza nesil herhalde. tövbe tövbee...

    partide ceren sürekli bana bakıyordu. bir ara kafamla hşş hayırdır la hareketini yapacaktım ki ayıp olmasın diye düşündüm. hem kızın bir suçu yok ki lan... kız beğenmiş eliz'e söylemiş. bunda absürt bir durum yok yani.

    bunlara mangal yaktım. köfte falan vardı zaten. onları pişirdim, yedik. neyse parti bitti. evlere dağıldık. akşam eliz'le yazışırken tekrardan ilgilenmediğimi söyledim. ulan düştüğüm durumlara bak yaa...
    ···
  10. 10.
    +4
    her aldığım topu sağlı sollu yapıştırdım. maç bitince soyunma odasında çocuğun belinde-göbeğinde-sırtında 3er 4er yerinde kızarıklık görünce gururdan patlayacaktım az daha. yazık lan, çocuğun da herhangi bir olaydan haberi yok.

    benim 3 ayım türlü türlü eziyetlerle geçti. bu çifti bir arada görmek beni inanılmaz üzse de yaşamaya devam ediyordum.

    yapmak istemediğim şey ise okula gitmek. nefret ediyordum sabahları uyanmaktan. normalde ettiğimden daha fazla. tekrar göreceğim onları, görmek istemiyorum diye düşünüyordum sürekli. ama gidiyordum yine de okula. her ne olursa olsun onu -tek başınayken- görebilmek güzeldi.

    beden eğitimi derslerinde maç yaptığımız takım turnuvalarda bizle eşleşmişti. ben sınıfta tabii 10 atarız 20 atarız diye geziniyorum. havamdan geçilmiyor...

    ... maçın bitmesine 15 dakika var. 2-0 gerideyiz. turnuva maçı olunca bizim muallaklerin eli gibine dolandı. herkes heyecan yaptı. biri kornerden direk kalecinin almasıyla biri de geri pastan doğan çift vuruştan olmak üzere iki gol yedik. ben ağlayacağım tabi sinirden, hayatta en sevmediğim şey yenilmek, bir şeyleri kaybetmek.

    rakip takımdan * çocuğun biri kendi kalesine attı. sonra bir tane ben attım. 2 dakika kala tuğrul'da bir tane yazınca 3-2 yendik ama böyle bir rahatlama yok. maç bitince üzerimi değiştirdim ve sınıfa çıkıp eliz'le aramızda geçen diyalog:

    -seninki üzülmüştür ya biz koyunca tabii
    -aynen ya üzülmüştü de sarıldım ona üzüntüsü falan kalmadı

    cem yılmaz'ın bilmediğin dili oksitleme tepkisini verdim. https://youtu.be/s_Xz3OVS8E8?t=39m45s

    bayağı züt olmuş hissettiğimden ötürü ortamdan uzaklaştım. ne tak yiyeyim zaten bir düşünün yerime koyun kendinizi...

    ondan sonraki 1 ay içerisinde merve ve yine bizim sınıftan kuzey'le yakın arkadaş olduk. 3 kişi takılıyoruz genelde.

    onlar bana eliz'den hoşlanıp hoşlanmadığımı sürekli sormaya başladılar. ben ise her seferinde yok öyle bir şey diyordum. hem kızın sevgilisi var ayıp olur.

    fazla üzerime gelmediler o son cümleyi ağzımdan kaçırdığımdan beri. bu arada tipim o sene içerisinde inanılmaz değişti. eylül'le haziran'daki tipim arasında uçurum var. yüzümün şekli daha bir oturdu ve inanılmaz boy attım. 1.69'dan 1.78'e uzadı boyum 8-9 ayda. şu sıralar nisan'ı anlatıyorum daha.

    iki tane yakın kız arkadaşın olması iyi bir şey. yeni bir kızla iletişime geçecekseniz yardımcı oluyorlar. galiba benim eliz olayına çok üzüldüğümü farkettiklerinden sürekli sana bir kız ayarlayalım ya diyorlardı.

    çıkışta okulumuzun bahçesinde otururken merve okuldaki herkesi tanıdığı için bir grup selam vermeye geldi. içlerinde ise daha önceden beri güzel bulduğum beste vardı.

    beste, sarışın, 1.60 boylarında, bayağı güzel yüzlü bir kız. merve'ye dedim ki:

    -şu kız da güzelmiş haa
    -konuşayım istersen?

    o aralar üzerimdeki eziklik pgibolojisinden beklediğim cevap o kız sana bakmazdı. biraz şaşırdım tabii.

    -konuş bence olabilir yani.
    -tamam zaten aynı otobüsteyiz. ben bi ağzını yoklarım.

    ben ihtimal vermiyorum tabii böyle bir olayın olmasına ama içten içe heyecanlandım. belki de yeni bir macera olacaktı, kim bilir...
    Tümünü Göster
    ···
  11. 11.
    +3
    balodan sonraki hafta okullar kapandı.

    eliz'le hala aynı yerdeyiz. hatta bana arkadaşı gibi davrandığını söylüyor sürekli. neyse, 1 hafta boyunca yazışmadık hiç.

    yarıyıl tatilinin ilk haftasında tuğrul'un annesiyle babası düğüne gideceklermiş. ben, burhan, mehmet ve serkan hep beraber tuğrul'larda kaldık 2 günlüğüne. o iki gün boyunca dertlerimden uzaklaştım. eskişehirspor - fenerbahçe maçı vardı hiç unutmam. eskişehir galibiyetiyle daha da mutlu olmuştum. ama grubumuzda burhan ve mehmet fenerbahçeli olduğu için bu durum onlara çok koymuştu. ben de kalk la mehmet biraz yürüyelim dedim. dışarı gittik ve bir 10 kilometre yürümüşüzdür herhalde. konuyu biraz mehmet'e anlattım. bahsettim sadece ama. zaten üzerine konuşmayı sevmiyorum o dönemlerde.

    yarıyıl tatilininin 2. haftasında kuzenin nişanı var. orada takılıyorum olacaklardan habersiz.

    eliz'den mesaj gelince şaşırdım.

    e: küs müyüz?
    b: ben sana arkadaşça davrandım dediğin sürece evet.
    e: sen kendi hayal dünyada yaşamaya devam et.

    ulan o son cümle beni bir sarstı anlatamam. sanki ben zütümden uydurdum olanları. nasıl sinirlendim lan yine bak.

    b: ne diyosun lan? (ilk defa lan dedim kıza)
    e: sen ne diyorsun be?
    b: kendi hayal dünyamda yaşatmış olsam bile hayal dünyamdan an itibariyle defolup gittin.
    e: çok ağır konuşuyorsun.
    b: yeterince sabrettiğimi düşünüyorum bu böyle olmaz. sen kabullenene kadar böyle.
    e: daha fazla konuşmayalım.
    b: bence de.

    damadın kuzeni olarak millete çay tutuyorum elim ayağım titriyor tepsiyle birlikte. tabi millete sırıtıyorum bir şey yokmuş gibi. hayatımda o kadar sinirlendiğim an sayısı çok azdır.

    eliz'in arkadaşı güzin yavşak güzin mesaj attı bana o sırada. nooluyor falan diye. ben de sanki hiçbir şey olmamış gibi davranıyor insanın bir süre sonra kalk gibtir git diyesi geliyor falan yazdım. ben ne bileyim güzin'in o gün eliz'lerde kaldığını ve eliz'in o sırada mesajı yazan olduğunu...
    ···
  12. 12.
    +3
    okullar kapandı.

    o zamanlar bildiğiniz üzere asosyallikten geberiyorum. buğra'yla takılıyoruz işte. evlerimiz arasında 100metre yok zaten.

    bu arada connected2me'nin ekmeğini yerim demiştim ya, bana yazan birileri de oldu. bunlardan en yakın olduğum kızın adı bensu. onunla arkadaş oluyoruz. çok kafa kız hakikaten. iyi de anlaşıyoruz.

    bir sabah facebook kontrolü yaparken bizim tipsiz beren'in ilişkisi var yazıyor. ben de ergenliğin verdiği o gibko gazla ooo yeni elin hayırlı olsun kanka yazdım. bu da siz görürsünüz oğlum bu seferki kız başka falan diyor. dedim: hayırlısı be gülüm *

    evde durduk yere dertlendim lan. bu gibkonun bile sevgilisi vardı da bizim yoktu. bir vay beeeh çektim kendi kendime.

    neyse o gün başka atraksiyon olmadı. etresi gün yine facebook'tayım akşam saatlerinde. dur şu beren naapmış diye baktım.

    o kız eliz'miş. yemin ediyorum kafamdan aşağı kaynar sular boşaldı. dünyam yıkıldı lan 10 saniye içerisinde. nasıl? dedim. herhalde yanlış görüyorum lan diye düşünürken artık daha fazla kendimi kandıramayacağıma inandım. hakikaten nasıl?

    hava -7 dereceydi. evde boxer-t shirt oturuyordum. balkona çıktım hemen. oda boğdu beni. nefes alamadım.

    orada tam 4 saat oturdum öyle. soğuktan hatıra olarak vücudumda morarmalar olmuştu. ama ruhsal acı, fiziksel acı tarafından bastırılamayacak kadar güçlüydü. hayatımda ilk defa intihar edenlere hak verdiğim andır. acı hiçbir türlü geçmiyordu çünkü.

    o gibik yorumlarımı sildim tabii önce. oğlum, bundan büyük rezalet olamaz ya. başıma gelemez yani. gelmedi de zaten. keşke gelse de o gün 2.lerin kaderi olan unutulmaya yüz tutsa.

    belki 70-80 yaşıma kadar yaşarım. ama o olayı hiçbir zaman unutmayacağım. o an hissettiğim çaresizliği hayatımda hiç hissetmedim. hani o zamanlar küçüğüm de o tarihten sonraki 5 sene içerisinde de hiç hissetmedim.

    olayın oluş şeklini ise eliz tam 3 yıl sonra anlatacaktı bana. çünkü bu kızın bu oğlanla sevgili olmasının mantıklı bir açıklaması yok.

    dış görünüş bazında değerlendirmiyorum sadece yanlı anlamayın ama çocuk bildiğiniz mal yani. gerçi eliz de mal biraz ama ben ona her şeyi yakıştırıyorum. benim için her şeyi farklı onun. hani sneijder ilk geldiğinde adam taç atışı bile farklı lan diyen biri vardı ya, işte benim durumum da tam olarak o.

    yapabileceğim çok bir şey kalmamıştı artık...
    Tümünü Göster
    ···
  13. 13.
    +3
    kış balosuna arabayla gitmeye karar verdim.

    ehliyetim yoktu. 8 ay sonra alacaktım. o yüzden babam akşam işe giderken arabayı aldım. zaten babamın işyeriyle okul arası 1 km falan. babamı işe bıraktım arabayla okula gittim sonra arabayı babama bırakıp otobüsle döndüm asdasdasda. rezalet amk.

    neyse o günden önce arabayı yıkattım. şeqil yapacak dıbınakoduğumun liseli baknickimesi.

    bir de maskeli balo düzenlemiş gibko ayça. senin ben çakma elitistliğinin verdiği havanı gibeyim. ben şimdi bir de maske bulacam dıbınakoyim. kızlara maske çok zaten her yerde satılıyor da erkeğe maske yok amk. her yerde kız maskesi var. tam umudumu kesmiş maskesiz gidecekken mcdonalds'da çocuk menüsünün yanında verilen batman maskesini gördüm. iyi lan çocuk mocuk en azından erkek maskesi diyerekten gittim bi çocuk menüsü aldım. kasiyer ablaya maske de alabilir miyim? derken biraz utansam da maskeyi aldım.

    maske de bu: https://i.ytimg.com/vi/eTA4dnpyyOY/maxresdefault.jpg

    akşama doğru babamı bıraktım. sonra okula girdim. tabii ben büyük bir kalabalık kapının önünde olur diye bekliyorum.

    3 kişi var okulun önünde ikisi erkek amk. biri de eliz'in baloya beraber geleceği oğlan. iyi çocuktur severim. sıkıntı yok o konuda.

    içeri girdim sedef'i buldum direk. işte başlangıç dansı falan da pek keyfim yoktu. sonra eliz'le dans ettik biraz. ama çok bozuktum maalesef eliz mevzusuna. zaten en sevmediğim huyum da içim ağlasa da etrafa sırıtabiliyorum amk. o yüzden ben istemeden kimse üzüldüğümü anlayamaz. eliz'le dansımız bitti. balo okulun spor salonunda olduğu için tribüne çıktım mal mal oturuyorum. bu sırada balo partnerime yavşayan bir adet alayavşak bir çocuk var. bu bebe harbi yavşak ama. ben bunun yanında gayet makul birisi olarak görünürüm o derece. hani öyle bir yavşak ki okulun ilk haftası 10 tane kıza çıkma teklifi etmiş. hepsi de gibtiri çekmiş ahahahahah.

    daha sonra dışarı çıktım. ne yapsam lan diye düşünürken ilerideki markete gidip bi kola aldım ve daha sonra arabada oturmaya karar verdim. açtım müzik kısık sesle uyuyakalıcam o kadar dalmışım ki eliz'den mesaj geldi.

    e: nerdesin?
    b: dışarıdayım.
    e: hani göremiyorum.
    b: arabadayım ya en baştaki gri araba.
    e: tamam geliyorum.

    arabaya bindi. onun çizmeli kedi bakışı vardır. hafif çekik gözlü bir kız ama çizmeli kedi bakışı atabiliyor. ya da ben öyle algılıyorum amk.
    Tümünü Göster
    ···
  14. 14.
    +3
    cesaret.

    esaretimden kurtulmam için gereken. sefaletimden kaçarken lazım olan. rezalet hallerden kurtaracak olan.

    rezalet demişken, hayatımda en züt olduğum anı yaşadığım günlere geliyoruz yavaştan.

    en çok utandığım anı 2,5 sene önce yazmışım bu arada * http://www.incisozluk.com.tr/e/126259130/

    kuzey'le eliz'in arası bozuktu. nedenini kimse bilmiyor. her zaman bozuk oldu. yarıyıl tatiline yakın kuzey'le konuşurken bana ya ben ya o dedi. mal amk. gibtiri yiyip oturacağın soruyu neden soruyorsun anlamıyorum. eliz bana ya ben ya galatasaray diye hiç sormadı mesela. zaten sorsa galatasaray... o daha vefalı diyip taçsız kral metin oktay'ı rahmetle anardım.

    kuzey sürekli aramızı açma derdinde. ''o kız, o, baknickime'yi haketmiyor.''

    eliz'in kuzey'e bir yamuğunu görmedim açıkcası. neden nefret ediyorlar birbirlerinden gerçekten bilmiyorum. belki ileride birgün öğrenirim kim bilir ;)

    --spoiler--

    küfür edebildiğim için daha bir erkek olduğumu sandığım dönemlerdeyim. ulan zütoğlanı hala sövüyorsun burada derseniz, artık kendimi iyi ifade etmek için kullanıyorum olm.

    iletişim önemlidir. iletiişm kurabilmek de güzel bir özelliktir.

    bir kızla konuşurken bak bak ben nasıl erkeğim, sövüyorum, kaslarım var diye çiftleşme dansı yapmak sizi ileriye değil geriye zütürür. önemli olan kıza erkek olduğunu hissettirebilmektir. onun anlayabileceği, ama kendi keşfettiğini düşündüğü bir hazine olduğunuzu hissettirmeniz lazım. çözülmüş bulmaca ilgi görmez beyler.

    güzel konuşmak çok önemlidir. ben size formal bir türkçe(formal, evet.) konuşun demiyorum. o da yapmacık durur genelde çünkü. en azından tatlı konuşmaya özen gösterin. tatlı dil yılanı deliğinden çıkarır lafındaki kinayeyi keşfeden ilk insan ben olamam herhalde ;)

    --spoiler--

    --alıntı--

    Mağaza vitrinlerindeki mankenleri bilirsiniz. Hepsi güler yüzlüdür, içlerinde pek de güzelleri vardır. Ama dilleri olmadıkları için soğukturlar. Onlar her ne kadar insan taklidi iseler de sahici insanları güzel yapan, sıcak yapan dildir. Ama her dil değil. Dilin de tatlısı olmalı. Allah bir adama her şeyin tatlısını, yalnız dilin acısını verdi mi, ne yapsan kar etmez. Öylesine sevimli, cana yakın olmasına imkan yoktur. Çünkü o dil ağzın içinde her dönüşünde can yakar, kalp kırar, gönül devirir. "Dil yarası yaraların en derinidir." derler. Doğru sözdür. Bıçağın açtığı yara zamanla kapanır; dil yarası, ruhun en gizli tarafına doğru devamlı işler, bir türlü kapanmak nedir bilmez.

    --alıntı--

    hikayeye dön artık züt oğlanı dediğinizi duyar gibiyim. büyük ihtimal yarın kulaklarım çınlayacak zaten, neyse.

    kampta olduğum birgünde bir kızla tanıştım. akşam ay ışığında kol kola yürüdüğüm ilk kız olarak tarihe geçmiştir kendisi. tabii arkadaşçayım yine. bu sefer harbiden. iyi kızdı zaten bir daha da görmedim.

    okulun kapanacağı hafta konuşacaktım eliz'le, kafaya koymuştum. o hafta okula geldiği bir gün konuşacaktım. ve yanlış hatırlamıyorsam salı günü geldi.

    - eliz, son teneffüs kantine inelim mi ya.
    - yok ya geçen teneffüs indim daha.
    - gel ya bana eşlik edersin.
    - valla inanılmaz yorgunum baknickime, başkasıyla insen olmaz mı?

    he oldu, başkasına ilan-ı aşk eyleyeyim. yorgunmuş bi de, kardiyovasküler sistemine sokayım o zaman afedersin. noolacak yani böyle iyi mi olacak?

    olmayacak...
    Tümünü Göster
    ···
  15. 15.
    +3
    sınıfımıza yeni bir kız geldi. sedef. güzel bir kız bence. ama mal gibi. bizim okula 2 arkadaş beraber yatay geçiş yapmışlar. filiz diye bir kızla birlikte.

    filiz at gibi bir kız. cidden at gibi yani. bu kıza yavşarım belki. ihtimaller dahilinde var.

    profil resmi olmayan kızın adı ayça bu arada.

    heh işte ayça'yla 1 ay aradan sonra yazıştım. bu sefer kim olduğumu söyledim. zaten seni tahmin etmiştim ama okulda hiç çaktırmadın * dedi. çaktırır mıyım kızım?* yavaş yavaş işin huursu oluyoruz iyice işte.*

    ertesi gün okulda görüşme kararı aldık. bununla okul bahçesinde yürürken asosyal ve mal arkadaşlarım cep telefonumu çaldırıp mutlu oluyorlar. ergen zihniyetine soktuklarım *

    kızla havadan sudan konuşuyorum ama gibimde değil kız onu farkediyorum. kızın zütü fena değil işte, onun hatrına konuşuyorum zaten. bu sırada okulda garip garip ilişkiler dönüyor.

    kanka ayağı züt ayağı tadında bir sürü ilişki başladı okulda. ulan hani kankaydınız, kardeştiniz nooldu anlamadım. ileride anlarım belki de...

    merve bana eğer kızla ciddi bir şeyler düşünmüyorsam kızı üzmemin bana yakışmayacağını söyledi. ben de bilmiyorum lan naapsam valla dedim.

    her neyse, o dönemin şartlarına göre şanssızlık olarak gördüğüm olaylar garip bir şekilde beni bulacaktı yine...

    bizim sınıftaki şişman kız grubundan bir arkadaşı varmış kızın. benim sınıfta ettiğim lafların tamamı iletilmiş kıza. sonra kız başka başka şeyler bahane etti, olmaz dedi.

    ulan acayip koymuştu o dönem ha. kendimi yemeğe vermek gibi bir salaklık yaptım. hatta arkadaşlarım hala gibtir yediğim günün taklidini yaparlar. elimde 2 hamburger ben bu kızları anlamıyorum. nasıl reddeder lan falan demişim. *

    çapını gibtiğim beni reddettin de, sen kimsin ya? böyle bir şey olabilir mi?

    özgüvenim çok uzaklara, taa ebesinin dıbına kadar gitti. onu oradan nasıl getireyim lan ben...
    ···
  16. 16.
    +3
    aysu'yla konuşurken aysular tatile gitmişti kurban bayramı tatilinde, ben de deniz fotoğrafı istemiştim. bana %70'i bacak %30'u deniz olan bir fotoğraf atmıştı sağolsun. telefonumda durur.

    bu sırada eliz'in yeni sevgilisiyle takıldığını görmek koyuyor bana. merve'yle konuşmanın vakti geldi.

    m: nooldu?
    b: eliz'le konuş, de ki baknickime senden hoşlanıyor yanındayken hareketlerine dikkat et. ama bundan benim haberim yokmuş gibi söyle.
    m: tamam, bir hal çaresine bakarız.

    merve'cim konuştu eliz'le. ilginçtir ki eliz bu olaydan sonra yanımda sevgilisinden daha çok bahsetmeye karar verdi.

    eliz'le aramızda soğuk rüzgarlar esiyor. ama gayet arkadaşça yaklaşıyorum. derken hayatımın en garip günlerinden biri oldu.

    eliz'le sınıfta yan yana oturuyoruz. teleofnumdaki fotoğraflarımı kurcalıyor. aysu'nun attığı bacaklı fotoğrafı gördü.

    o gün boyunca trip yedim eliz'den sürekli bana gönderme yaptı sevgilimmiş gibi. ben de arkadaşça olduğunu düşündüğüm için o ayarda algılıyorum. sütun gibi bacakları var beh kızın falan...

    o günün akşamı, hiç unutmam ballon d'or ödül töreni vardı. bu ronaldo'nun ağladığı var ya, o işte. ben de ronaldo ağlayınca duygulandım, gözlerim doldu falan. o sırada telefonuma snap geldi. eliz'den, senin o gözlerin var ya şarkısının resmini çekmiş kro, üzerine de bu şarkıyı da o kıza atarsın yazıyor. nasıl bir arabesk ruhlu insansın lan?

    benim de hoşuma gitti galiba biraz puştluk yapayım diye hangisine ;) yazdım. cevap beklemediğim kadar sert oldu. kıvırcık haspa yazmış. sonra dedim ki lan neyse güzel arkadaşça takıldık eğlendik falan, hala ciddiye almıyorum. en son bana bir snap daha attı

    senin yüzünden melankolik oldum
    ···
  17. 17.
    +3
    olabilir, ben alıştım artık sıkıntı olmuyor çok

    eliz'le sonunda belirli bir raddeye gelebildiğimize inanamıyorum. ben öyle hissediyorum en azından. çünkü bu kısımlara gelebileceğimizi hayal bile edemezdim.

    o akşam yarım saat daha aynı konu üzerinden konuştuk. sonra snapleşmemiz bitti. o değil de ertesi gün aramızda nasıl bir sohbet olacak çok merak ediyorum.

    ertesi gün sabahtan giyimime falan özen göstermem gerektiğini düşünmeme rağmen gram değişiklik yapmadan, her gün ne giyiyorsam giyip gittim. aramızda bir absürtlük olmasını bekliyordum ama eliz kapıda karşıladı beni.

    o gün boyunca her yere beraber gitmemize mi şaşırsam, sınıftaki tekli sıraların sandalye kısımları karşılıklı olacak şekilde koyup yan yana yatmamızı mı yadırgasam bilemedim. o gün anladığım kadarıyla bir kadının elinde olduğunuzda değerinizle, sizi kaybederkenki değeriniz arasında büyük bir uçurum olduğudur. işte telefonumdaki bir fotoğraf nelere sebep oluyor...

    kaderin cilvesi midir nedir bilemeyeceğim, aynı gün aysu'yla yazıştık 1-2 ay aradan sonra. insan gibi yazdım kıza, bir hayvanlık etmedim bu sefer yani...

    ve yine o günün akşamı merve ile eliz facetime üzerinden bir konuşma yapmışlar. ertesi gün de okul nöbetçisi olacak ikisi, konuşmayı aklımda kaldığı kadarıyla aktarıyorum.

    e: ya sence biz baknickime'yle fazla mı yakınız?
    m: yani yakınsınız bayağı, dışarıdan öyle görünüyor. eğer niyetin yoksa söyle bence çocuğa da boştan yere ümitlenmesin tekrar.
    e: ben arkadaş olarak görüyorum onu. hiç öyle düşünmemiştim zaten.
    m: öyleyse konuş onunla, durumu söyle. çünkü yani bayağı yakınsınız, dışarıdan öyle görünüyor.
    e: peki nasıl güveneyim ben ona?
    m: hiç öyle düşünmeseydin bunu düşünmezdin eliz...
    e: aaa neyse iyi geceler.

    merve eliz'i mavi ekranıyla başbaşa bırkamış. eliz'in kafasının çok karışık olduğunu düşünüyorum şu sıralar. bakalım neler gelecek daha başımıza...
    ···
  18. 18.
    +3
    taks salonuna geçtik.

    tut şu kum torbasını da bir kaç hareket göstereyim dedim. ulan erkekliğin sırası mı, kum torbasına bir sağ direk yapıştırdım, torbanın arkasında yere düşüyordu az daha bu. oha ya banickime oha dedi. ben de pardon ya alışkanlık işte diyerek maskülenlik gösterimi, o mağara addıbının dişisi için olan çılgın hareketini tamamlayarak eliz arkasında değilken 2-3 vuruş yaptım.

    sonra eliz'e gösterdim nasıl vuracağını falan(dayamadan, istemsizler sayılmaz.). 10 santimetre mesafeden yüzüme bakıyor, nefesi yüzüme vurdukça koşu bandında terlediğimden daha çok terlediğimi hissediyorum.

    basketbol kısmında da ayağımla 5-6 tane basket atınca yeter hadi gidelim dedim. spor salonunda duş alırken yedek don zütürmediğimi farkettim. o sırada fışkiyeyle şortumu ıslatmış bulundum. ıslak donumun üzerine kot pantolonumu giyip hayatıma devam ettim. hava sıcaktı zaten. kurudu yarım saate.

    onların evinde sohbet ederken bana eş seçerken bilinçaltımızda çocuklarımızın benzemesini istediğimiz kişiyi seçiyormuşuz gibi garip cümlelerden bahsetti. ben de benim çocuklarım çok tatlı olurlar ya falan diyerek ortamı şenlendirdim. bahçelerindeki salıncakta sohbet ettik. en son otobüsün camından eliz'e doğru el salladım.
    ···
  19. 19.
    +3
    eve girdim. daha önce de gelmiştim bu eve, yine de o gelişimde toplu gelmiştim.

    salonda kahvaltı masası hazır, beni bekliyorlarmış. eliz de sabaha kadar uyumadığı için onun da gözler şiş benim de. o sırada etrafı çaktırmadan inceliyordum ki babası sohbet başlangıcı cümleyle başladı.

    -nasılsın baknickimecim?
    -iyiyim teşekkür ederim siz nasılsınız?
    -noolsun iş güç uğraşıyoruz. hazır mısın okul açılacak 2 hafta sonra?
    -alıştık artık her sene her sene

    evde bir kahkaha tufanı aldı başını gitti. ben de kendi esprime ayıp olmasın diye güldüm. ulan bir insan kendi esprisine ayıp olmasın diye güler mi...

    hayır ben espriyi arkadaş ortamında yapsam beni döverler(ki haklılar). neyse, o sırada annesi tabağımı doldurarak devam etti.

    -eliz de spor yapmıyor bayağıdır. nasıl ikna ettin?
    -teyzecim vallahi çok doldurunuz tabağı, işte bir kaç hareket gösteririm dedim.
    -anne baknickime eskiden kick taks'a gidiyordu.
    -ben futbolcu olarak biliyordum seni?-o tabak biticek bu arada baknickimecim-
    -ikisi aynı anda gidiyordu işte. sonra okul yüzünden ikisini de bırakmak zorunda kaldım.(düz dudaklı üzgün surat.)
    -olsun olsun üniversitede devam edersin.
    -bakalım artık hayırlısı.

    havadan sudan sohbetle devam etti. sonra eliz'le biz evden çıkıp otobüse bindik. spor salonuna doğru.

    koşu bandında koşuyorum. spor salonu da güzel ha. böyle bizim evin oralardaki gibi 2 tane gibindirik aletten çok basketbol alanı, havuz falan bayağı var. bizim evde koşu bandı var ama oradakiler çok daha iyiydi. ben de görmemişim sürekli eğimiyle falan oynuyorum, hızı artırıp azaltıyorum.

    eliz en son dayanamayıp ne çok oynadın be dedi. ben de zamanında ünlü bir antrenörden öğrenmiştim bu tekniği diye salladım. belki hala spor salonuna gittiğinde benim yaptıklarımı yapıyodur lan ahahaha...
    ···
  20. 20.
    +3
    güneş gibisin de benim olmayan güneşi napayım ben?

    eliz'le görüşmediğim bir dönemde sınıfımıza sene başında gelen sedef'in arkadaşı filiz'e yürümeye karar verdim. o da maalesef sedef gibi beyinden yoksun çıktı. ama iyi insan ikisi de. arkadaş olarak düşündüm onları.

    filiz'le yakın arkadaş olduk. bu arada arkadaş çevrem 4-5 sınıfa dağılmıştı. ağ örme planlarım gün geçtikçe meyvelerini veriyordu.

    real madrid maçı sonrası ayakta alkışladım cimbomu. bu akşam fenerbahçe karşısında galatasaray'a başarılar dileyim bu vesileyle.

    mayıs ayı sınavlar bittikten sonra okulda takıldık arkadaşlarımla. bazen filizlerle bazen mervelerle bazen de bizim mükemmel sap grubuyla takılıyordum. mehmet tm'ye geçti bu arada onunla çok görüşemiyoruz bu dönemde.

    bu arada buğra'yla barıştık. kendisiyle yaklaşık 9 ay konuşmadık.

    --spoiler--

    bir gün mal kafa iyi gelmiş bana oğlum o kavgada da sen haksızdın yine ben geldim falan diye atar yapıyor zütoğlanı. bak bak havalara bak kafasını gibtiğim. neyse gibik falan ama arkadaş işte atsan atılmaz satsan satılmaz.

    --spoiler--

    sene sonunda okulumuzda düzenlenen cool gecelerden birinde mehmet'le okula gittik. bizim amacımız tabii ki de züt kesmekti. o sırada okulda kalmalı bir plan yapıldı ama benim eliz'e sözüm vardı. o yüzden eve dönelim mehmet sen de bizde kal dedim. bize gittik sonra. eliz'i bekledim görmedi telefonu. 'kafanı gibeyim baknickime'' dedim. mal gibi kaldın yine, ne zaman akıllanacan zütoğlanı...

    sabah uynadım telefonumda birsürü mesaj var. eliz özür diliyor konuşalım diyor. ilk defa onda gece bende gündüzken konuştuk. tek sefer oldu zaten o da...

    eliz 1 ay içinde buralara dönecek. göreyim onu, özledim beh.
    ···