-
26.
+4--ara bilgi--Tümünü Göster
o zamanlar çok utangaçtım.
hiç unutmam merve, kuzey, beste, beste'nin bir arkadaşı ve ben bir kafeye oturmuştuk ve bir kelime dahi konuşamamıştım. beste'nin yüzüne dahi bakamıyordum. bu olay taaaaa beste'yle ilk yazışmamızdan önce gerçekleşti bu arada.
hikayenin başında da demiştim. ilkokulda biz görmedik böyle şeyler yani. iki defa bir kıza açılacak cesareti buldum ki biri 6. sınıfta biri 7. sınıfta, ikisinde de gibtir yememle mükemmel bir istikrar yakalamıştım. 1. sınıfta bir sevgilim vardı sena, kızın boyu 1. sınıflara göre bile kısaydı, el ele tutuşup koşardık(vay lan ne masum duygular... ). sanırım o dönemler boyum 1.30 falanken kızınki 1.15'ti. hey gidi.
o yüzden bu konuda cesaret bulmam inanılmaz zor geliyordu. beste olayı beni biraz motive etse de ben hala beste'ye açılsam bile reddedileceğimi düşünüyordum hani o derece, o seviyede bir özgüvenim vardı düşünün artık.
eliz'le bu konulara girmeyi gerçekten istiyorum. ama bir türlü ideal ortamı yakalayamıyordum(bahane, ortamdan kaçıyordum zaten amk). halbuki yakalasam konuşacaktım.
bu arada sınıfımızda sevgilisi olan 1 kişi var. o kız da okul dışından biriyle sevgili. en son sevgililerdi hala, bir 8 ay önce gördüm zaten kızı en son. allah tamdıbına erdirsin.
okulun da en asosyal sınıfındaydım. sosyal olan sadece eliz vardı, bir de merve tabii, kendisi okuldaki herkesi tanımakla yükümlü.
çok efendi bir çocuktum bu arada liseden önce, bayağı parmakla gösterilen, milletin çocuğuna kıyas olan komşu çocuğu, akrabaydım. hala öyleyim gerçi ki insanlar neler yaptığımı, neler yaşadıklarımı bilmiyorlar.
--ara bilgi--
o dönemler yanlış hatırlamıyorsam connected2me yeni çıkmıştı. herkes paylaşıyordu. cesaret seviyem yerlerde olduğundan sanırım sitenin mucidi beni düşünmüş. o sitenin ekmeğini yiyebileceğimi düşünüyorum.
eliz'i gerçekten sevdiğim için sadece eğlenmek, belki özgüven bulmak için yazıyordum insanlara. ilk yazdığım kişi nuran.
nuran kısa boylu koca zütlü burhan'cığımın üzerinde tepinmek istediği(zütü yüzünden. tööövbe tövbeee) bir kız. buna yazmaya karar verdim, çünkü kendisinin sosyal çevresi geniş sayılır. örümcek misali okula ağ örme niyetindeydim.
normal havadan sudan konuşurken çat diye ya ben seni beğeniyorum açıkcası dedim kıza. gayet anlayışla karşıladı sağolsun. ciddiye aldı yani, takdir ettim.
artık kız her gün connected2me'de. ben yazıyorum diye sırf. bu yeni biriyle tanışma heyecanı vardır. böyle sürekli kızla yazışırken sırıtırsın falan.
--hafif spoiler--
en son eylül 2013'te yaşadım o duyguyu.
--hafif spoiler--
işte nuran'la yazışırken öyle hissetmiştim ve sebebi tamamıyla yeni birini tanıyor olmamdı. lisede sınıfım, beste ve futboldan dolayı tanıdıklarım hariç tanıdığım yoktu. yavaş yavaş açılacaktım okyanusa, hadi bakalım. -
-
1.
+1Devam panpa takipteyim
-
1.
-
27.
+2nuran'la yazıştıkça kimliğimle ilgili minik bilgiler veriyordum kasıtlı. o da az çok tahmin ediyordu kim olduğumu, bunu 29 ekim 2011 tarihinde kanıtladı kendisi.Tümünü Göster
sabahtan okula gittiğim bir gün, okulda tören falan vardı. tabii ki biz arkadaşlarla takılacaktık. okul dağıldı falan biz okulda duruyoruz. nuran ve arkadaş grubu da duruyor. sonra küçük çocuklar sahada oynarken bana maç yapak mı abi la dediler. biz de arkadaşlarla girdik bunlarla oynuyoruz falan. sonra nuran'lar geldiler bize biz de oynayabilir miyiz? diye sordular. başımla onayladım. bu sefer utangaç çocuğu oynuyorum iyice çaksın kim olduğumu diye. utandığımdan değil yani(valla lan). işte onlar iki topa vurdular falan, öyle maç bitti. biz tam arkadaşlarla ayrılacaktık ki nuran baknickime sen de bizle gelsene dedi. bizim arkadaşlar çakmadan kaynadım. güzel ektim ama amk asosyallerini(sövmeyin). işte nurhan ve okulda sosyal olan diğer arkadaşlarıyla beraber bir yere gidip oturduk. ben de o gün arkadaşlarla fotoğraf çekinmek için ben fotoğraf makinesi getirmiştim. telefonum servisteydi.
bu arada lise hediyesi olarak w995 almışlardı. onun servisine de ayrı sövmek istiyorum. amk telefonun kulaklığı bozuldu, telefonu da servise gönderiyoruz. bir de 30 gündü galiba o zamanlar servis süresi, 29. günde gelirdi telefon hep. kulaklık 3 defa bozuldu oradan biliyorum. bu 3. gidişi servise, neyse. o yüzden makine zütürdüm yani.
orada fotoğraflar falan çektik. nuran'la biraz sohbet ettik tabii ben hiç çaktırmıyorum bu sefer kim olduğumu. o gün bir kaç fotoğraf da onlarla çekindik. ben akşama facebook'a koyabileceğimi söyledim fotoğrafları.(facebook yerine cool görünmek için sosyal medya diyişimi hatırlıyorum, he çok cool amk. çenemi gibeyim)
nuran'la hala yazışıyoruz. kim olduğum konusunda iyice emin olduğunu düşünüyorum. ama biraz daha öyle dursun o.
galatasaraylıyım. sağlam galatasaraylıyım. o yüzden facebook'ta maçlarla ilgili durumlar paylaşırdım. o dönemlerden birinde selin diye bir kız mesaj attı maçla ilgili. bildiğin iletişim başlatmaya çalışıyor. zaten yavşak bir kız afedersin. o düzenli olarak mesaj atıyor. mecbur geçiştirici cevaplar atıyorum kıza ayıp olmasın da anlasın artık diye. anlamadı. en son bana fizik çalıştırır mısın dedi, ben de çok iyi bilmiyorum fiziği zaten sana nasıl çalıştırayım dedim. 90 küsür aldığımı öğrenmiş. bir daha da yazmadı zaaaaa.
bizim sınıftan bir başka kız daha var. güzin. onunla iyice sohbet ediyoruz ki eliz'in yakın arkadaşlarından. bu bana şakacıktan sevgilisiymişim gibi yaklaşıyor. lan yavşak o benim taktiğimdi. tereciye tere satıyor anlayacağınız. neyse oyunsa oyun beybi, ben geri çekilmem sen konuşana kadar.
sınıfta elimi falan tutuyor, neyse bir şey demiyorum. tabii soruyorlar sınıftaki arkadaşlarım ne ayak diye, oğlum bir şey yok lan arkadaşım diye geçiştiriyorum. nasıl arkadaşlarım var lan benim...
--spoiler--
ahahah aklıma geçenlerde urfalı bir arkadaşımın söylediği bir laf geldi. mezuniyet balosu günü pompanın eşiğinden döndüğüm kızdan bahsediyordum da o senin neyin baba dedi. ben de yine arkadaşım la dedim. o da aksanlı bir şekilde heee gündüz pampi akşama pompi he mi dedi. o söyleyince daha komik olmuştu lan, yazınca olmadı...
--spoiler--
nihayet güzin'in konuşma vakti gelmişti ama bana direk şey dedi: bazı yanlış düşüncelere kapılmıştım. işte arkadaşlarımla ilgili, hoşlanma gibi diyelim. yanlış düşüncelerdi bunlar. ben de haklısın, bayağı yanlış düşünceler dedim. o defteri kapattım yani. kendimi bollukta hissediyorsam(nasıl bir bolluksa amk ahaha, bolluk görmemişim işte. neyse daha sonra göreceğiz) giblemeyen tavırlarımla takılıyorum. yine genç arkadaşlarıma tavsiye verecek olursam bu taktik de ölçüsünü bilirseniz işte yarar. ben 4,5 senede öğrendim ölçüsünü, umarım siz daha çabuk öğrenirsiniz. bir de bu ölçü kızdan kıza değişiyor. ona göre. -
28.
+2yorgunluktan geberiyorum o günlerde.Tümünü Göster
hele perşembe günleri fena. sabah 2 ders beden eğitiminde arkadaşlarla top oynuyorum. öğle arası okul takımının antremanı(futsal), saat 5 bazen 6 gibi kulüpteki antreman, saat 8'de de kick box antremanı var. bacağıma giren kramplardan uyuyamıyorum bazen perşembe geceleri. en sonunda kendi kendime hele bi soluklan yeğenim diyerek kick box'u bırakma kararı aldım.
okuldaki sınav haftaları hiçbir antremana gidemiyordum. bu da kulüpteki futbolumu etkiledi. ilk 11'den 18'e düştüm önce. sonra yavaş yavaş kadroya girememeye başladım. bir gün forvet arkası yerine box to box(mevki bilmeyenler için - orta saha göbekte hem hücum hem savunma yapan adam, modric)'a alınınca ve antremansızlıktan gidip gelip gidip gelip gidip gelemeyince zütümden solur bir haldeyken hoca beni yanına çağırdı:
-oğlum her hafta geriye gidiyorsun herkes ileri sen geri gidiyorsun lan kendine gel.
-hocam okul var biliyorsunuz, antremana gelemiyorum sınav haftaları. zaten u16'nın yarısı okumuyor. adamlar sadece antreman yapıyor. ayrıca ben okuldan 15:10'da çıkıyorum. maç saati 14:30. nasıl geleyim maçlara hocam, ben napayım?
-valla onu bunu bilmem, formayı alamazsın benden.
-kısmet değilmiş hocam o zaman.
-yazık edeceksin oğlum yeteneğine.
-şartlar böyle gerektiriyor, yapabileceğim çok da bir şey yok gördüğünüz gibi hocam, eyvallah.
ülkemizin mükemmel eğitim sistemine söve söve sahadan çıktım. ulan okul yüzünden çocukluk hayalimi terketmiştim. sahaya son kez baktım, biraz gözlerim doldu ama devam ettim ve soyunma odasında giyinip eve doğru yol aldım.
erken jübilemden sonra okul takımı kalmıştı(futsal'ı gibeyim afedersiniz, tak gibi spor). ondan da ocak ayında takım elenince ayrılacaktım. 3 ayda 1'er 1'er tüm sporları bırakmış oldum. elimde sadece arkadaşlarla beden eğitiminde oynadığımız futbol kaldı.
spor hayatımdan gündelik yaşamıma geçecek olursam, eliz'le sohbet ediyoruz ama bende hala bir ilerleme yok. aynı mallıklarıma devam ediyorum yani.
nuran'larla takıldığımız gruptan beren diye bir oğlan var. allah affetsin gördüğüm en tipsiz çocuklardan biri.(senin de ne zütün kalkıkmış gibko demeyin görseniz camiye koşup şükür namazı kılarsınız muallakler) bununla bir kaç defa sohbet ettik işte. mal bir çocuk biraz da. ya da ben ayar oldum, bilemedim.
2. geleneksel yılbaşı etkinliklerimiz çerçevesinde, sınıfta bir parti düzenlendi. o partiyle ilgili elimde çok güzel videolar var. öncelikle arkadaşlarıma konuyu açmasam da ima ettim eliz'den hoşlandığımı, o yüzden hemen hepsi biliyorlar. hatta bir video var, ben eliz'i çekiyorum, eliz beni çekiyor. arkadan serkan karşılıklı çekişiyorlar yeaa diyor. ben de liseliliğin hakkını vererek nerde o günleeer eheheheheh diyorum.
tabii ki serkan'ın çılgın dans videosu olsun, sözlü notu konusunda cimriliğiyle ünlü rahmetli kimyacımızın video'da görünmesi olsun... izlerken bir garip oluyorum her seferinde. ne anılar var lan. sanki üzerinden 1 ay geçmiş gibi gelse de tamı tdıbına 4 sene 2 ay geçmiş.
--spoiler--
Gezdin tozdun aman aman aman
Sazdın sözdün aman aman aman
Giderek üzdün bizi zaman
https://youtu.be/rkPwibJi68Y?t=1m13s
--spoiler--
hayatım güzel gibiydi. tek eksiğim vardı yani. onu da tamamladık mı geriye minik teferruatlar kalıyordu. tamamlayabileceğimden emin değilim o eksiği. yani tek yapmam gereken konuşmaktı belki, cesaret lazım bana, cesaret. -
29.
+3cesaret.Tümünü Göster
esaretimden kurtulmam için gereken. sefaletimden kaçarken lazım olan. rezalet hallerden kurtaracak olan.
rezalet demişken, hayatımda en züt olduğum anı yaşadığım günlere geliyoruz yavaştan.
en çok utandığım anı 2,5 sene önce yazmışım bu arada * http://www.incisozluk.com.tr/e/126259130/
kuzey'le eliz'in arası bozuktu. nedenini kimse bilmiyor. her zaman bozuk oldu. yarıyıl tatiline yakın kuzey'le konuşurken bana ya ben ya o dedi. mal amk. gibtiri yiyip oturacağın soruyu neden soruyorsun anlamıyorum. eliz bana ya ben ya galatasaray diye hiç sormadı mesela. zaten sorsa galatasaray... o daha vefalı diyip taçsız kral metin oktay'ı rahmetle anardım.
kuzey sürekli aramızı açma derdinde. ''o kız, o, baknickime'yi haketmiyor.''
eliz'in kuzey'e bir yamuğunu görmedim açıkcası. neden nefret ediyorlar birbirlerinden gerçekten bilmiyorum. belki ileride birgün öğrenirim kim bilir ;)
--spoiler--
küfür edebildiğim için daha bir erkek olduğumu sandığım dönemlerdeyim. ulan zütoğlanı hala sövüyorsun burada derseniz, artık kendimi iyi ifade etmek için kullanıyorum olm.
iletişim önemlidir. iletiişm kurabilmek de güzel bir özelliktir.
bir kızla konuşurken bak bak ben nasıl erkeğim, sövüyorum, kaslarım var diye çiftleşme dansı yapmak sizi ileriye değil geriye zütürür. önemli olan kıza erkek olduğunu hissettirebilmektir. onun anlayabileceği, ama kendi keşfettiğini düşündüğü bir hazine olduğunuzu hissettirmeniz lazım. çözülmüş bulmaca ilgi görmez beyler.
güzel konuşmak çok önemlidir. ben size formal bir türkçe(formal, evet.) konuşun demiyorum. o da yapmacık durur genelde çünkü. en azından tatlı konuşmaya özen gösterin. tatlı dil yılanı deliğinden çıkarır lafındaki kinayeyi keşfeden ilk insan ben olamam herhalde ;)
--spoiler--
--alıntı--
Mağaza vitrinlerindeki mankenleri bilirsiniz. Hepsi güler yüzlüdür, içlerinde pek de güzelleri vardır. Ama dilleri olmadıkları için soğukturlar. Onlar her ne kadar insan taklidi iseler de sahici insanları güzel yapan, sıcak yapan dildir. Ama her dil değil. Dilin de tatlısı olmalı. Allah bir adama her şeyin tatlısını, yalnız dilin acısını verdi mi, ne yapsan kar etmez. Öylesine sevimli, cana yakın olmasına imkan yoktur. Çünkü o dil ağzın içinde her dönüşünde can yakar, kalp kırar, gönül devirir. "Dil yarası yaraların en derinidir." derler. Doğru sözdür. Bıçağın açtığı yara zamanla kapanır; dil yarası, ruhun en gizli tarafına doğru devamlı işler, bir türlü kapanmak nedir bilmez.
--alıntı--
hikayeye dön artık züt oğlanı dediğinizi duyar gibiyim. büyük ihtimal yarın kulaklarım çınlayacak zaten, neyse.
kampta olduğum birgünde bir kızla tanıştım. akşam ay ışığında kol kola yürüdüğüm ilk kız olarak tarihe geçmiştir kendisi. tabii arkadaşçayım yine. bu sefer harbiden. iyi kızdı zaten bir daha da görmedim.
okulun kapanacağı hafta konuşacaktım eliz'le, kafaya koymuştum. o hafta okula geldiği bir gün konuşacaktım. ve yanlış hatırlamıyorsam salı günü geldi.
- eliz, son teneffüs kantine inelim mi ya.
- yok ya geçen teneffüs indim daha.
- gel ya bana eşlik edersin.
- valla inanılmaz yorgunum baknickime, başkasıyla insen olmaz mı?
he oldu, başkasına ilan-ı aşk eyleyeyim. yorgunmuş bi de, kardiyovasküler sistemine sokayım o zaman afedersin. noolacak yani böyle iyi mi olacak?
olmayacak... -
30.
+3okullar kapandı.Tümünü Göster
o zamanlar bildiğiniz üzere asosyallikten geberiyorum. buğra'yla takılıyoruz işte. evlerimiz arasında 100metre yok zaten.
bu arada connected2me'nin ekmeğini yerim demiştim ya, bana yazan birileri de oldu. bunlardan en yakın olduğum kızın adı bensu. onunla arkadaş oluyoruz. çok kafa kız hakikaten. iyi de anlaşıyoruz.
bir sabah facebook kontrolü yaparken bizim tipsiz beren'in ilişkisi var yazıyor. ben de ergenliğin verdiği o gibko gazla ooo yeni elin hayırlı olsun kanka yazdım. bu da siz görürsünüz oğlum bu seferki kız başka falan diyor. dedim: hayırlısı be gülüm *
evde durduk yere dertlendim lan. bu gibkonun bile sevgilisi vardı da bizim yoktu. bir vay beeeh çektim kendi kendime.
neyse o gün başka atraksiyon olmadı. etresi gün yine facebook'tayım akşam saatlerinde. dur şu beren naapmış diye baktım.
o kız eliz'miş. yemin ediyorum kafamdan aşağı kaynar sular boşaldı. dünyam yıkıldı lan 10 saniye içerisinde. nasıl? dedim. herhalde yanlış görüyorum lan diye düşünürken artık daha fazla kendimi kandıramayacağıma inandım. hakikaten nasıl?
hava -7 dereceydi. evde boxer-t shirt oturuyordum. balkona çıktım hemen. oda boğdu beni. nefes alamadım.
orada tam 4 saat oturdum öyle. soğuktan hatıra olarak vücudumda morarmalar olmuştu. ama ruhsal acı, fiziksel acı tarafından bastırılamayacak kadar güçlüydü. hayatımda ilk defa intihar edenlere hak verdiğim andır. acı hiçbir türlü geçmiyordu çünkü.
o gibik yorumlarımı sildim tabii önce. oğlum, bundan büyük rezalet olamaz ya. başıma gelemez yani. gelmedi de zaten. keşke gelse de o gün 2.lerin kaderi olan unutulmaya yüz tutsa.
belki 70-80 yaşıma kadar yaşarım. ama o olayı hiçbir zaman unutmayacağım. o an hissettiğim çaresizliği hayatımda hiç hissetmedim. hani o zamanlar küçüğüm de o tarihten sonraki 5 sene içerisinde de hiç hissetmedim.
olayın oluş şeklini ise eliz tam 3 yıl sonra anlatacaktı bana. çünkü bu kızın bu oğlanla sevgili olmasının mantıklı bir açıklaması yok.
dış görünüş bazında değerlendirmiyorum sadece yanlı anlamayın ama çocuk bildiğiniz mal yani. gerçi eliz de mal biraz ama ben ona her şeyi yakıştırıyorum. benim için her şeyi farklı onun. hani sneijder ilk geldiğinde adam taç atışı bile farklı lan diyen biri vardı ya, işte benim durumum da tam olarak o.
yapabileceğim çok bir şey kalmamıştı artık... -
31.
+4her ne kadar yapabileceğim çok bir şey olmasa da...Tümünü Göster
bu ilişki çok uzun sürmezdi. ben biliyorum, eliz'i tanıyorum az çok. bu ilişki yakında biterdi. sonra ben konuşurdum ve sonsuza kadar mutlu mesut yaşardık.
yaşar mıydık?
--spoiler--
o olaydan bir gün önce buğra'yla konuşurken eheheh bi de eliz çıkıyormuş lan ahahahah dediğim an aklıma geldi.
ben bunu gündüz görmüştüm. akşdıbına eliz'de kabul etmiş onaylamışlar yani. ben arkadaşları bu durumdan haberdar ederken eliz olduğunu bilmediğimden haberleri yokmuş.
bensu'yla yazışmalarımızı üşenmedim, buldum.
http://i.hizliresim.com/BPMnNG.png
biliyorsunuz özgüvenim düşünce komple düşüyor. her konuda yetersiz hissediyorum. üşenmedim sezgin'le tam da o günden kalan yazışmalarımızı buldum. pgibolojik durumumu özetliyor.
http://i.hizliresim.com/21gdqO.png
--spoiler--
hakikaten de yaşama sevincim kalmamıştı. pazartesi okul açılınca eliz'in neşeli günaydınına soğuk bir bakış attım. anlasın artık naapayım.
hayatımın en kötü 3 haftasından sonra ayrıldılar. o 3 hafta kabus gibi geçmişti. artık konuşacaktım. hazırlıklarımı yaptım.
bazen düşünüyorum da eliz konusundaki şanssızlığım hayatımın başka bir yerinde olmadı hiç. çünkü benim planlarıma göre pazar günü eliz'i bir kafeye zütürecektim ve orada konuşacaktım. ama 1 hafta sonra üst dönemden bir adet at kafası(gerçekten çocuğun yüzü ata benziyor) yazınca eliz'e planlarım suya düştü.(diyeceksiniz ki ulan bu kız hep mi çirkinlerle takılıyor? yok lan serhat yakışıklı çocuk, benim kadar tipi var xd) sadece teneffüsleri at kafasıyla onu izliyordum bu çocuğun adı... adı falan yok amk. at kafası işte...
bizim dönemin bana göre en güzel kızları günerim ve kedi'ydi. kedi o kadar tatlıydı ki kendisine kedi canını senin dediğim ilk kız olduğu için adı kedi kaldı. kedi'yi uzaktan kesiyorum düzenli olarak. kız hakikaten bebek yaa. zaten eliz'le at kafası 2 haftadır sevgililer. kendi rotamı kendim belirlememin vakti gelmedi mi?
olmuyor. kimseyi yerine koyamıyorum eliz'in. nur sağolsun desteklerini esirgemiyor. sezgin de aynı şekilde.
okulumuzdan amerika'da bir sene okuyacak kişiler belli oluyor. içlerinde eliz'in adı da çıkıyor. eliz'den uzaklaşmak için bir senem olacak. önümüzdeki yıl bambaşka olacak. şurada 3 ay kaldı 9. sınıfın bitmesine. sonra baknickime'nin yılı gelecek.
gelecek... -
32.
+3uzaktan izliyorum.
eliz'le at kafası'nı tabii ki. hayır lan nereden buluyorsun eliz'i yani? nereden gördün de beğendin? ben bile neyini beğendiğimi bilmiyorum kızın sen beğeniyorsun yani? at kafana sıçayım senin...
artık kendime başka yollar bulmamın vakti geldi. ama yolum yok maalesef. bir gün derste dalmışım eliz'e doğru. yakalandım tabii hemen. eliz'in sadece bana karşı kullandığı yapmacık bir naabıyon? diyişi vardır. ağzında çok eğreti duruyor. neyse, bu bana naabıyon baknickime? dedi, noolsun be anldıbına gelen bir kafa sallamasıyla cevap verdim. orada gözlerimiz kilitlendi, 10 saniye kaldık öyle. bana yıllar gibi geldi tabii ki, bitmedi o bakışma.
okulda yürüyecek yeni şahıslar arıyorum. ama bulamıyorum. alt dönemlere bakayım dedim, hoşuma giden bir kız dahi göremedim. neyse, artık uzaktan kedi'yi izlerim. çok güzel kız lan...
abi seviyorsan git konuş bence diyecekler demeden önce o dönemde özgüvenimin ne seviyede olduğunu hatırlatmak isterim. kendimden alt seviye bir kız bulmam lazımdı. bu arada sporla ilişkimi kestiğim için tamı tdıbına 14 kilo almıştım. iyice şiştim yani anlayacağınız üzere. hatta tam sayı vermek gerekirse 1,78'e 80 kiloyken 1.80'e 94 kilo olmuştum. allah'tan sporcu geçmişimden dolayı cıvık değildim yani. yine de 14 kilo almak nedir dıbınakoyim? hep stresten yediğim yemekler yüzünen...
hayatımın o zamana kadarki en karamsar dönemiydi. 4 ay önce ne güzel hayatım var lan sadece eliz ekgib, onu da halledeceğiz inşallah derdim. şu anda elimde sadece eliz'in ekgibliği kaldı.
ergen aşkı mıydı o zamanki bilemeyeceğim. ama bu üzgün hallerimden bir türlü kurtulamıyordum. sadece izliyorum işte. uzaktan mutlu çifti izliyorum. ulan sigaraya nasıl o zaman başlamamışım zaten hayret ediyorum.
önümüze bakalım desem önümüzde bakacak bir şey yoktu. çok kötü o dönemler. okulun son 2 ayı ise rutin halinde okula git-eliz'i uzaktan izle-eve şeklinde geçti.
iyice taka sardım ha... -
33.
+3 -1nasıl şampiyon olduk lan...
valla kadıköyde'ki maçta içeri doğru sıçtığımı hatırlıyorum. hele semih'in kafasının muslera'nın göğsünden sektiği an nefesim kesiliyordu şerefsizim. annem de o sırada evde video'mu çekmiş. sürekli dua ediyorum, yüz ifadesi gergin falan. sonra dışarı koştum tabii. ulan o anı hiç unutmamam ya. dışarı çıktım totem yapan birilerini gördüm. arabada bekliyorlar. beni koşarak görünce kaç kaç bitti lan diye bağırdılar. 0-0 dedim. adamlar böğürdüler amk. benle fotoğraf falan çekindiler. sonra gittiler kutlamaya...
tam şu an gibi bir an oldu yani.
https://youtu.be/aQXQaNTrbYY?t=7m3s
yaz tatili başlıyor.
bu yaz geçen sene beste'yle gittiğim konsere burhan'la gittim. ve burhan önündeki kızaın her yerini ellediğini iddia ediyor(oha hayvan herif).
neyse burhan değişecek, olgun bir adam olacak inanıyorum.
eliz'in veda buluşmasına katıldım. artık amerikanyalardan kız ayarlarsın dedim. güldü sadece. bir de videomuzu çekti hepimizin. amk kızın elindeki videolarım zaten fiyasko. yarın birgün önemli biri falan olursam kız bir piyasaya sürse sıçtım.
--spoiler--
videolardan birinde travesti ses tonuyla bursa çocuğuyum her yerde gibişirim diye bağırıyorum. :(
--spoiler--
eliz gurbet ellere gitti. uzun mesafe ilişkisi yürütecekler at kafasıyla. bakalım yürütebilecekler mi göreceğiz. ben yürütemezdim şahsen amerika'da olsaydım. seversem yürütürdüm lan, eliz'le yürütebilirdim bence. neler yaşayacağım kim bilir.
yaz tatilinde hiçbir tak yemediğim için mal gibi evde oturdum ha. küçük bir ayrıntı dışında: 97 kilodan 77 kiloya düşmek gibi. boyum da 1.83 olmuş, çılgın, yağız, kafam hariç at gibi bir delikanlı olmuştum ayıptır söylemesi. bir de buğra'yla kavga ettik küçük bir sebepten dolayı. ama konuşmayacağım onunla o konuşana kadar. yörük inadı var maalesef.
okul açılsa da karı kıza hava atsam diye bekliyorum. amk her zaman çat diye açılan okul bu sefer açılmadı.
açılsana züt. hadi oğlum ayıp artık.
--spoiler--
müslüm babanın ölüm yıldönümü hatrına : https://www.youtube.com/watch?v=-8qifzv_F4Q
zamanın eli değdi bize
çoktan değişti her şey
aynı değiliz ikimiz de
zaaflarına bir gece
hatalarına bir nilüfer
sevgisizliğine bir kalp verdim
--spoiler--
açıldı. -
34.
+4eliz'siz okul var önümde.
okulun ilk günü beklediğim baknickime noolmuş sana incecik kalmışsın reaksiyonunu aldım. bensu'nun yakın arkadaşı selin(son sene duyacaksınız) bensu'yla okul çıkışı yürürken 10 defa inanamıyorum ya çok iyi olmuş dedi. bu arada kızla daha önce konuşmuşluğumuz yok. ben de olur öyle yaaa falan diyorum.
okul da çok iyi lan. etrafta gibko at kafasını görüyorum yanında eliz yok. zaaaaaaaa xd
aklıma eliz gelmiyor. o sırada diyorum lan işte tam bir kıza yürüme zamanı.
connected2me'ye başvuruyorum tekrar(özgüvensiz zütoğlanı detected)
facebook'a girdim bir gün. profil resmi bile olmayan bir kız paylaşmış direk. buna yavşamaya başladım. ama nasıl bir yavşama... durduk yere gibik gibik şiirler falan yazıyorum kıza. zütünü kaldırıyormuşum meğer. neyse en sonunda daha fazla yazamayacağımı, kimliğimi de açıklayamayacağımı çünkü açıklarsam kimliğimi onu kaybedeceğimden çok korktuğumu yazdım ve bir ay yazmadım.
bu mal da her gün paylaşıyor belki yazarım diye. yazmadım tabii ki aq.
sınıfta bir gün sezgin ile konuşurken oğlum kilo verince tüm kızlar anında pantolonu indirip verecekmiş gibi düşünüyordum, olmadı lan öyle dedim. maalesef sınıfın şişman dedikoducu kesiminin kulağına gitmiş. dıbınakoyim bu söylediğimde ne kadar ciddi olabilirim ki siz ciddiye alıyorsunuz? tövbe estağfirullah.
bu dedikoduyu yayanların ağzının yayını gibeyim. -
35.
+3sınıfımıza yeni bir kız geldi. sedef. güzel bir kız bence. ama mal gibi. bizim okula 2 arkadaş beraber yatay geçiş yapmışlar. filiz diye bir kızla birlikte.
filiz at gibi bir kız. cidden at gibi yani. bu kıza yavşarım belki. ihtimaller dahilinde var.
profil resmi olmayan kızın adı ayça bu arada.
heh işte ayça'yla 1 ay aradan sonra yazıştım. bu sefer kim olduğumu söyledim. zaten seni tahmin etmiştim ama okulda hiç çaktırmadın * dedi. çaktırır mıyım kızım?* yavaş yavaş işin huursu oluyoruz iyice işte.*
ertesi gün okulda görüşme kararı aldık. bununla okul bahçesinde yürürken asosyal ve mal arkadaşlarım cep telefonumu çaldırıp mutlu oluyorlar. ergen zihniyetine soktuklarım *
kızla havadan sudan konuşuyorum ama gibimde değil kız onu farkediyorum. kızın zütü fena değil işte, onun hatrına konuşuyorum zaten. bu sırada okulda garip garip ilişkiler dönüyor.
kanka ayağı züt ayağı tadında bir sürü ilişki başladı okulda. ulan hani kankaydınız, kardeştiniz nooldu anlamadım. ileride anlarım belki de...
merve bana eğer kızla ciddi bir şeyler düşünmüyorsam kızı üzmemin bana yakışmayacağını söyledi. ben de bilmiyorum lan naapsam valla dedim.
her neyse, o dönemin şartlarına göre şanssızlık olarak gördüğüm olaylar garip bir şekilde beni bulacaktı yine...
bizim sınıftaki şişman kız grubundan bir arkadaşı varmış kızın. benim sınıfta ettiğim lafların tamamı iletilmiş kıza. sonra kız başka başka şeyler bahane etti, olmaz dedi.
ulan acayip koymuştu o dönem ha. kendimi yemeğe vermek gibi bir salaklık yaptım. hatta arkadaşlarım hala gibtir yediğim günün taklidini yaparlar. elimde 2 hamburger ben bu kızları anlamıyorum. nasıl reddeder lan falan demişim. *
çapını gibtiğim beni reddettin de, sen kimsin ya? böyle bir şey olabilir mi?
özgüvenim çok uzaklara, taa ebesinin dıbına kadar gitti. onu oradan nasıl getireyim lan ben... -
36.
+3ayça olayı pgibolojimi gibti.
şimdi bakınca derdimi gibeyim diyorum tabii. ama o zamanlar cidden üzmüştü. zaten özgüven problemim var daha önce 100 defa söylediğim üzere.
ama derdim bu olsun lan, eliz'den çok daha iyi şerefsizim. ayça'da kendime kızıyor, eliz'de kendimi gibiyorum öyle söyleyim. eliz'le konuşmayalı çok uzun zaman oldu ama başka dertlerimin oluşu onun aklıma gelmesini önlüyordu.
ayça pişman olacak beni reddettiğine ama şimdilik bunları öngöremiyorum ;)
--gençlere minik tavsiyeler--
ayça olayında göreceğiniz üzere bir kıza muhtaçmışsınız gibi hissettirmek sizi ileriye zütürmez. daha önce söyledim mi bilmiyorum. kendinizi bir kıza acındırarak onun sevgisini değil acıma duygusunu kazanırsınız mantıken. hayır içinizde bunu deneyen mallar var biliyorum yani. ben denedim tavsiye etmiyorum. *
ben ne kadar konuşursam boş aslında. size vereceğim tavsiyeler şimdi söyleyince komik bile gelebilir. başınıza gelince ulan baknickime abi haklıymış lan, adam görmüş geçirmiş aq diyeceksiniz nasılsa. bir musibet bin nasihattan iyidir lafına dibine kadar katılıyorum zaten
--gençlere minik tavsiyeler--
okulda yeni hedef arama çalışmalarım durmuştu. zaten kim olsa gibtiri çeker aq gözüyle bakıyorum maalesef. ulan taş gibi erkeğim* ama sorsan ''hakkı bulut'tan halliceyim'' derim yani.
bu arada 2006 yılından beri beklediğim şey oldu. şampiyonlar ligi çok başka lan...
gruptan çıkmamıza 1 maç var. braga maçı.
--spoiler--
akşama fener'e başarılar.
--spoiler--
ulan maça 1 hafta kala heyecan başladı. acaba gruptan çıkar mıyız lan diyorum kendi kendime. işi zora sokmuştuk çünkü hatırladığınız üzere.
koyar geçeriz baba. beni mutlu edecek bir galatasaray'ım var zaten... -
37.
+3maçı kuzenimle beraber dışarıda izleyeceğiz. ben tek başıma gidecektim aslında da beni de zütür dedi. benden 5 yaş küçük. ne gereksiz ayrıntılar bunlar aq.
maç başladı, tak gibi oynuyoruz. 1-0 oldu bir de. hiç unutmam golü atan adamın adı da mossoro mu ne zıkkım öyle bir şey. neyse ben rahatım zaten manchester koyar turu geçeriz diyorum ama cluj 1-0 öne geçti. hasgibtir.
sonradan qral'ın ve müzmin sakat aydın yılmaz'ın golüyle gruptan çıktık ama acayip mutluyum. öyle böyle değil. kuzeni evine bıraktım. eve doğru sırıta sırıta yürüyorum. aklımda gram dert yok anasını satayım. o zamanlar farkında değilim ama ne zaman böyle mutlu edecek bir olay olsa hemen modumu değiştirecek başka bir olay da arkasından geliyordu.
eve girdim. o zamanlar 1gb internet paketi kullandığım için dikkatli kullanırsam 15 günde bitiyordu namussuz. eve girince wi-fi'ı açtım. imesseage'dan bir mesaj gelmiş.
eliz: hiç mesaj atmıyorsun bakıyorum.
baknickime: sen de atmadın meşgulsündür diye düşündüm.
e: biraz meşgul olmama rağmen sana mesaj atacak vakti bulabilmişim değil mi? (ne trip atıyorsun aq)
b: neyse iyi oldu yazdığın, alıştın mı oralara?
e: müsaitsen facetime'dan konuşalım.
b: müsaitim ya arayacak mısın arayayım mı?
derken telefonum çaldı.
e: yüzünü gören cennetlik, nasılsın?
b: iyidir ya ne olsun, sen alıştın mı oralara?
e: güzel ya buralar. okul nasıl, oralar nasıl?
b: rahat ya işte takılıyoruz bakalım.
konuşma böyle havadan sudan devam etti. yaklaşık 3 saat konuşmuşuz lan saat 4 olmuş. ben 7'de okula gideceğim. kızın umrunda değil tabii. orayla galiba aramızda 7 saat vardı. en sonunda vedalaştık ve mesaj atacağıma söz verdikten sonra kapattım.
nereden geldin yine hayatıma? ulan uyumadığım sıkıntı değil de kafam allak bullak olacak şimdi. beynimin zaten sana karşı zaafı var, hemen sulanıyor.
şimdi salak gibi geceleri uyanık bekleme vakti. belki konuşuruz diye... -
38.
+3şehir dışında olduğum için yazamadım 1 haftadır, pardon beyler.
________________________________________________________
haftada 3-5 gün konuşuyoruz.
evet 5 gün konuştuğumuzda ben uyumamış oluyorum. uyumadan okula gidiyorum. saat farkı çok kötü lan.
okulda ruh gibi geziyorum dıbınakoyim. bu fiziksel çöküşümü ayça üzerine alınmış olabilir. okulda tip tip bakıyor bazen. mal aq...
eliz'le saçma saçma muhabbetlere giriyoruz konuşurken. bazen müzik açıyor az uyuyalım mı diyor, kamera açık uyuyoruz. ay liseli romantikliğine sokayım. ağzımı açıp bir şey diyemiyorum tabi o zamanlar. elim kolum bağlı.
o zamanlar kimseyle doğru düzgün takılmıyorum. insan ilişkilerim bitmiş durumda. zaten vakit de yok. okul sıralarında uyuyorum eve gelince yemek yiyip eliz'i bekliyorum. -
39.
+2tabii ne kadar daha dayanabileceğim meçhul. ama mutluydum lan. gibik bir uyku düzenim de olsa mutluydum.
yarıyıl tatilinde eliz de evde çok bulunamadı. benim de dinlenme şansım oldu. hayatım playstation üzerinde dönüyordu. o sıralar fazla kaptırdım kendimi. pes oynuyorum sürekli.
pes oynadığım günlerden birinde bensu mesaj attı: senin arkadaşın serkan'la sevgilisi bizim oturduğumuz kafede diye. 5 dakika sonra serkan mesaj attı: bensu'yla sevgilisi burada diye. ben de o sırada drogba'yla sneijder'i pes'te galatasaray'a almakla meşguldüm. çok boş beleş hissettiğim bir andır. biraz da koymuştu, neyse.
schalke'ye koyduk bu arada. ooo la laa
eliz'le görüşmelerimize devam ediyoruz. kızım sevgilinle o kadar konuşmuyorsun neden benle bu kadar konuşuyorsun anlamıyorum bazen. neyse iyi oluyor. en azından yüzünü görünce mutlu oluyorum, güneş gibisin beh. -
40.
+3güneş gibisin de benim olmayan güneşi napayım ben?
eliz'le görüşmediğim bir dönemde sınıfımıza sene başında gelen sedef'in arkadaşı filiz'e yürümeye karar verdim. o da maalesef sedef gibi beyinden yoksun çıktı. ama iyi insan ikisi de. arkadaş olarak düşündüm onları.
filiz'le yakın arkadaş olduk. bu arada arkadaş çevrem 4-5 sınıfa dağılmıştı. ağ örme planlarım gün geçtikçe meyvelerini veriyordu.
real madrid maçı sonrası ayakta alkışladım cimbomu. bu akşam fenerbahçe karşısında galatasaray'a başarılar dileyim bu vesileyle.
mayıs ayı sınavlar bittikten sonra okulda takıldık arkadaşlarımla. bazen filizlerle bazen mervelerle bazen de bizim mükemmel sap grubuyla takılıyordum. mehmet tm'ye geçti bu arada onunla çok görüşemiyoruz bu dönemde.
bu arada buğra'yla barıştık. kendisiyle yaklaşık 9 ay konuşmadık.
--spoiler--
bir gün mal kafa iyi gelmiş bana oğlum o kavgada da sen haksızdın yine ben geldim falan diye atar yapıyor zütoğlanı. bak bak havalara bak kafasını gibtiğim. neyse gibik falan ama arkadaş işte atsan atılmaz satsan satılmaz.
--spoiler--
sene sonunda okulumuzda düzenlenen cool gecelerden birinde mehmet'le okula gittik. bizim amacımız tabii ki de züt kesmekti. o sırada okulda kalmalı bir plan yapıldı ama benim eliz'e sözüm vardı. o yüzden eve dönelim mehmet sen de bizde kal dedim. bize gittik sonra. eliz'i bekledim görmedi telefonu. 'kafanı gibeyim baknickime'' dedim. mal gibi kaldın yine, ne zaman akıllanacan zütoğlanı...
sabah uynadım telefonumda birsürü mesaj var. eliz özür diliyor konuşalım diyor. ilk defa onda gece bende gündüzken konuştuk. tek sefer oldu zaten o da...
eliz 1 ay içinde buralara dönecek. göreyim onu, özledim beh. -
41.
+2okulun son günlerinde -hiç unutmam gezi olaylarının başladığı gündür- bahçede mehmet ben burhan top oynuyoruz. okul bitmiş saat 4 gibi falan. saçlarım uzun bu arada. terlemişim bir de alnıma yapışmış iğrenç haldeyim yani.
o sırada uzaklardan filiz geliyor. yanında da bir arkadaşı var.
kız çok tatlı lan. esmer kıvırcık saçlı ve çok tatlı bir gülüşü var. uzun boylu -1.75- ben görünce kaydım direk zaten. üzerime yapışmış terli t shirt'üm ve alnıma yapışmış saçımla tam bir ekol olsam da o sırada ebesinin amında olan özgüvenim azıcık göründü ve kıza adını sorabildim. daha doğrusu tanışmak için adımı söyledim. o da öküz olmadığı için kendininkini söyledi, aysu.
b: şey baknickime ben
a: aa merhaba filiz bahsetmişti senden
b: (herhalde bahsedecek yarram) aa çok iyi yapmış bir tanedir ya filiz.
f: ay sağol baknickimecim. sana bahsetmiştim aysu'dan hatırladın değil mi?
b: (amk dinliyormuş gibi yapıyorumdur kesin yine) aaaa evet hatırladım. ilkokuldan değil mi?(salladım)
f: evet, evet.
b: neyse ben sizi tutmayım görüşürüz filiz, görüşürüz aysu. (niye görüşüyoruz lan)
sonra aysu'yla filiz gittiler. onları izledim uzaktan. aysu çok güzel bir kız değildi ama gülüşü inanılmaz hoşuma gitmişti. kendimi ilk defa eliz hariç bu kadar etkilenmiş buluyordum. neyse, hele önümüzdeki taku yiyelim.
yaz tatili başlangıcında diyet/spor kombosuna tekrar başladım. çok kilo fazlam yoktu zaten onları vereyim diye düşünmüştüm. iyi gidiyor her zamanki gibi.
saçlarım uzun bu arada hala. ağustos'ta müthiş bir kararla kestirip o ciksi, maskülen, haşin erkeğe dönüşümüm için ilk adımı atacağım panpalar. -
42.
+4welcome home eliz.
geldi yine gönlümün efendisi. bahçeli evlerinde minik bir parti düzenlendi ve sadece yakın arkadaşlarını çağırmıştı. beni şok eden olay ise partiden bir gün önce yaşandı.
eliz'in -sanırım ilkokuldandı- yakın arkadaşı ceren beni çok beğenmiş. bana diyor ki yarın bi görün birbirinizi, istersen sana ayarlayım.
dıbınakoyim rezalet lan. vallahi şu an bunları yazarken başkaları adına utanmak duygusunu kendim için yaşadım. ahahaha vallahi züt bir durum ya. eliz'e teşekkür edip ilgilenmeyeceğimi söyledim. sen yine de görüşmeden konuşma diyor. bunlar anadan kıza nesil herhalde. tövbe tövbee...
partide ceren sürekli bana bakıyordu. bir ara kafamla hşş hayırdır la hareketini yapacaktım ki ayıp olmasın diye düşündüm. hem kızın bir suçu yok ki lan... kız beğenmiş eliz'e söylemiş. bunda absürt bir durum yok yani.
bunlara mangal yaktım. köfte falan vardı zaten. onları pişirdim, yedik. neyse parti bitti. evlere dağıldık. akşam eliz'le yazışırken tekrardan ilgilenmediğimi söyledim. ulan düştüğüm durumlara bak yaa... -
43.
+4hayatımdaki en kötü kabuslardan birini gördüm.
rüyamda eliz'in bir sevgilisi varmış. bu huur çocuğu eliz'le sevişmiş, sonra videolarını internete koymuş. ben bunu görüyorum. gözlerimden yaş geliyor. sonra silah bulup çocuğun kafaya mermiyi veriyorum. karakola gidip teslim oluyorum. mapus damlarına düştükten sonra, duvara yumruk atıyorum.
gerçekte de atmışım. uyandım sabah saat 10 falan. kendimi fazla kasmışım. gözlerim ıslak. telefonumu aradım buğulu gözlerle. eliz'e nerdesin, naapıyorsun? yazdım. okuldayım sen neredesin? yazdı. ben de bekle yarım saate oradayım yazdım ve üzerime bir şeyler geçirdikten sonra taksiyle(25 lira yazdı amk) okula gittim.
eliz'i görünce sarıldım bir...
deniz kenarındasınız. dalgaların sesi, kuş sesleriyle karışmış. hafif de rüzgar var. hava sıcaklığı 25 derece. yanınızda istediğiniz herkes ve her şey var. gün batımını izliyorsunuz. dünyanın en mutlu insanı sizsiniz o anda.
sonra onu görüyorsunuz. tekrardan aşık olduğunuzu hissediyorsunuz. ayağa kalkıp sarılıyorsunuz. hiç bırakmak istemiyorsunuz. zaman dursun istiyorsunuz.
e: hayırdır nooldu baknickime?
b: özlettin kendini ya biraz takılalım diye düşündüm.
e: ay çok iyi yapmışsın, kahve içmeye gidelim mi?
b: olur ya farketmez nereyi istiyorsan *
travestilere gibtirecem seni dese de evet diyebilecek bir pgibolojideydim o an. starbucks'a gittik beraber. sohbet ettikten sonra ben rahatladım tabii bayağı. en son mal gibi çıktığım bir fotoğraf çekindik(saçlarım hala uzun).
sonra eve döndüm ben(otobüsle). ama yaşadığım rahatlama inanılmaz seviyedeydi. biraz da kendimi suçladım. hele hele hele hele hele gördüğün rüyadan hiç utanmadın mı? utanmadın mı?
bayağıdır izlemiyordum linkini de şuraya bırakayım. *
https://www.youtube.com/watch?v=jawrrtFy2x8 -
44.
+2kayseri'ye geldim.
dünya gözüyle didier drogba'yı görelim diye düşündüm tabii ki. süper kupa finali, 11 ağustos 2013. baba bizi üzmedi, saldı kobrayı sağolsun.
tam bu arada saçlarımı kestirdim.
ailemi 1 haftalığına tatile gönderdim.
beni de zütüreceklerdi de artık yanlarında sıkıldığımı farkettiğimden ve evin bana kalacak oluşundan dolayı gitmedim tabii ki.
ilk gün berk ve berat(bizim sınıftan yine, berk gibidir o da) geldiler. onları ağırladım. miley cyrus'ın meşhur rezalet vma'ini izlemeye çalıştık ama dandik linklerden hep değiştirmek zorunda kaldık. zaten iyi ki izlememişiz amk.
sonra burhan, serkan, alparslan, mehmet'i çağırdım. baba tim yani. 7 saat sonra da onlarla buluşacağım zaten. şehir dışından geldi burhan. şunu yazayım da uyuyayım hele.
onlarla arsenal - fenerbahçe maçını izledik. sonra halı saha yaptık bi, bayağı eğlendik yani. ha bir de amerikan pastası serisinden ilk 2 filmi izledik ;)
ulan 5. gün falan diyorum ev boş, escort mu çağırsam diye. ahahah lan durun buldum bak. o dönemde başlığını bile açmış olmam lazım buraya. escort lazım diye. lan neyse bi şey demiyim en iyisi *
çağırmadım tabii ki beyler. uslu uslu osbirimizi çektik. zaten ya son 3 gün aç kalacaktım, ya da escort çağıracaktım. çok mantıklı gelmedi o yüzden.
babamlar pazar akşamı döneceklerdi. ben cumartesi günü parasız kaldım. akşam yemeğini yedikten sonra param bitmiş oldu. cumartesi akşam eliz'le yazışmaya başladık. sabaha kadar yazıştıktan sonra onların oraya, spor salonuna gitmeye karar verdik. ulan bende para bitti yalnız. üye de değilim giriş 30 lira. hemen ananemlere uğradım sabah, sağolsun 100 lira verdi bana.
eliz'lerin evlerinin oraya geldim. dışarıda kahvaltı yaparız diye düşünmüştüm ama eliz evlerinin önünde sarıldıktan sonra:
-hadi kahvaltı hazır, seni bekliyoruz, dedi.
elim ayağıma dolaştı lan. ne bileyim, onun ailesi vs ben. şu anda bile böyle bir duruma düşsem ne yapacağımı şaşırırım. düşününce bile panik oldum nedense... -
45.
+3eve girdim. daha önce de gelmiştim bu eve, yine de o gelişimde toplu gelmiştim.
salonda kahvaltı masası hazır, beni bekliyorlarmış. eliz de sabaha kadar uyumadığı için onun da gözler şiş benim de. o sırada etrafı çaktırmadan inceliyordum ki babası sohbet başlangıcı cümleyle başladı.
-nasılsın baknickimecim?
-iyiyim teşekkür ederim siz nasılsınız?
-noolsun iş güç uğraşıyoruz. hazır mısın okul açılacak 2 hafta sonra?
-alıştık artık her sene her sene
evde bir kahkaha tufanı aldı başını gitti. ben de kendi esprime ayıp olmasın diye güldüm. ulan bir insan kendi esprisine ayıp olmasın diye güler mi...
hayır ben espriyi arkadaş ortamında yapsam beni döverler(ki haklılar). neyse, o sırada annesi tabağımı doldurarak devam etti.
-eliz de spor yapmıyor bayağıdır. nasıl ikna ettin?
-teyzecim vallahi çok doldurunuz tabağı, işte bir kaç hareket gösteririm dedim.
-anne baknickime eskiden kick taks'a gidiyordu.
-ben futbolcu olarak biliyordum seni?-o tabak biticek bu arada baknickimecim-
-ikisi aynı anda gidiyordu işte. sonra okul yüzünden ikisini de bırakmak zorunda kaldım.(düz dudaklı üzgün surat.)
-olsun olsun üniversitede devam edersin.
-bakalım artık hayırlısı.
havadan sudan sohbetle devam etti. sonra eliz'le biz evden çıkıp otobüse bindik. spor salonuna doğru.
koşu bandında koşuyorum. spor salonu da güzel ha. böyle bizim evin oralardaki gibi 2 tane gibindirik aletten çok basketbol alanı, havuz falan bayağı var. bizim evde koşu bandı var ama oradakiler çok daha iyiydi. ben de görmemişim sürekli eğimiyle falan oynuyorum, hızı artırıp azaltıyorum.
eliz en son dayanamayıp ne çok oynadın be dedi. ben de zamanında ünlü bir antrenörden öğrenmiştim bu tekniği diye salladım. belki hala spor salonuna gittiğinde benim yaptıklarımı yapıyodur lan ahahaha...
başlık yok! burası bom boş!