1. 14.
    0
    http://inciswf.com/1290278409.swf
    ···
  2. 13.
    0
    ahh azize vahh azize
    ···
  3. 12.
    0
    part 6

    ben: sen... helena?
    helena: içeri girebilir miyim?
    ben: tabi... gel

    helena uzun ve simsiyah saçlarını oturduğumuz masaya sermişti bile çoktan... bir süre uzunca dua ettikten sonra bir bardak sıcak süt rica etti.

    dolaptaki 1 haftalık sütümü ısıtıp bardağa boşaltırken, sütün bozuk olma ihtimali içten içe canımı sıkıyordu. nedense tadına bakmak hiç aklıma gelmemişti. sadece öylesine ısıtıverdim işte...

    ben: buyur, afiyet olsun
    helena: teşekkür ederim.

    sütten bir yudum aldı ve...

    helena: hiç şaşırmadın?
    ben: neye şaşırmadım?
    helena: seninle daha önce hiç karşılaşmamıza rağmen beni içeri davet ettin.
    ben: hayır, seninle karşılaşt...
    helena: dün gece rüyanda?
    ben: e, evet...

    sütten bir yudum daha aldı ve ayağa kalktı.

    helena: sen o'sun... seninle en kısa zamanda tekrar görüşeceğiz.
    ben: hey dur nereye gidiyorsun?
    helena: sadece kendine iyi bak, iyi beslen ve bozuk sütlerden uzak dur...

    öyle tatlı tebessüm etmişti ki hiçbir cevap veremeden öylece kapıdan çıkıp gitmişti.

    emin olduğum tek şey vardı ve bu da helena'yı son kez görmediğimdi...

    alexic ile konuşmama geri dönecek olursak... hayır, hayır bunu size anlatmak için tam olarak hazır değilim. belki sonra...

    helena gittikten sonra hayatımda olan değişiklikleri anlatayım en iyisi...
    ···
  4. 11.
    +1
    adam dan brown
    ···
  5. 10.
    +1
    allah allah kontesi kim gibti?
    ···
  6. 9.
    0
    ne diyo lan bu
    ···
  7. 8.
    0
    part 5

    yüzüme yapışan kağıdı şaşkınlıkla katlayıp arka cebime koydum ve gizlice kapıya yaklaşıp ne konuştuklarını anlamaya çalıştım.

    sanırım yunanca konuşuyorlardı, hiçbir şey anlamıyordum.

    o sırada omzuma bir el dokundu, aniden korkarak arkamı döndüm. 7-8 yaşlarında yeşil gözlü kızıl saçlı bir kız çocuğuydu bana dokunan...

    ben: sen de kimsin?
    çocuk: ne konuştuklarını mı merak ediyorsun?
    ben: evet de sen kimsin?
    çocuk: şşş... dinle...

    ürkmüştüm, bugün burada gerçekten çok garip şeyler oluyordu ama korkunun da ecele faydası yoktu. çocuk kulağını kapıya dayadı ve...

    çocuk: bunun olduğuna emin misin?
    - evet eminim
    bakın azizem, bu çok tehlikeli, size zarar verebilir.
    - tanrı aşkına holger, bana kimse zarar veremez. ben bir azizeyim!
    o zaman karar sizin azize helena...

    çocuk: konuşmaları bitti
    ben: tüm bunlar ne demek oluyor, hiçbir şey anlamıyorum.

    çocuk yavaş yavaş yüzüme doğru keskin gözlerle bakmaya başlamıştı, ufak adımlarla üzerime geliyordu. sağ elini ayaklarının ucuna basarak alnıma koydu.

    çocuk: uyan.. uyan cenk... uyan!

    gözlerimi açtığımda yatağımdaydım. yaşadıklarımın gerçek olup olmadığını beynim henüz algılayamamıştı... ta ki kapı çalıp karşımda azize helena'yı bulana kadar...
    ···
  8. 7.
    0
    rizörvıd
    ···
  9. 6.
    0
    part 4

    2 takım elbiseli adam ilk görüşte aşık olduğum kıza silahı dayamış ve bilmediğim bir dilde birşeyler söylüyorlardı.

    ben ise korkudan elimdeki kitabı yere düşürmüştüm... ikisi birden gözünü bana dikmiş ve yine bilmediğim bir dilde bana birşeyler söylemişti. anlamamıştım...

    kız: dışarı çıkmanı istiyorlar.
    ben: ben, şey hayır seni böyle bırakamam. kim bu adamlar?
    kız: vaktimiz yok lütfen dışarı çık!
    ben: hayır, polis çağıracağım!
    kız: lütfen, cenk lütfen dışarı çık!

    adımı söylediğinde donup kalmıştım...

    ben: sen, adımı nereden biliyorsun?
    kız: çık dışarı lütfen...

    gözleri dolmuştu, yeşil gözlerine baktığımda ona güvenmem gerektiğini hissetmiştim ve dışarı çıktım.

    hemen komşulara durumu anlatmak istedim ancak tüm dükkanlar kapanmış, sahaflar çarşısına giriş kapısı da kilitlenmişti. rüzgar alabildiğine esiyordu. rüzgarda uçuşan bir sayfa gelip yüzüme yapışmıştı... sayfaya alıp baktığımda üzerinde "sein und zeit" yazdığını gördüm...
    ···
  10. 5.
    0
    part 3

    şirketin geçmişi ve kuruluşuyla ilgili detayları paylaşmaya devam edeceğim ancak öncelikle bu işe nasıl girdiğimi anlatmak isterim.

    1989 yılında üniversiteden yeni mezun olmuş ve aylak aylak iş bakmakla vakit geçiriyordum. uzun aylar bölümümle ilgili bir iş bulamayınca ve borçlar gırtlağa dayanınca beyazıt sahaflar çarşısında bir kitapçıda tezgahtar olarak işe başladım.

    başlarda herşey güzeldi. sabah gelip dükkanı açıyor, diğer dükkanlardakilerle selamlaşıyor, çay içip simit yiyordum. öğlene kadar hiç iş olmazdı. öğleden sonra öğrenciler gelir ve onları dükkana çekmek için şebeklik yapardım.

    bir gün o çıkageldi... yemyeşil gözlü, bembeyaz dişli, simsiyah saçlı bembeyaz tenliydi...

    yanıma doğru yaklaştığında sadece donuk gözlerle ona bakıyordum. nutkum tutulmuştu...

    kız: martin heidegger'i arıyorum...
    ben: kim, ne?
    kız: martin heidegger...
    ben: ta, ta tanımıyorum...
    kız: sen yenisin galiba?
    ben: e, evet 1 hafta oldu işe başlayalı...
    kız: ha anladım. martin heidegger, sein und zeit... kitabın adı

    dedi ve gülümsedi... şaşkın şaşkın ben de gülümsedim ve dükkana girip kitabı aramaya başladım. ona da bir çay söylemiştim, yenisine oturmak yerine eski kirli sandalyeye oturmayı tercih etmişti. gözlerini bana dikmişti.

    raflara bakarken kapının kapatıldığını duydum. arkamı dönüp kim olduğuna bakmak istediğimde 2 tane takım elbiseli ve güneş gözlüklü adamın kıza silah dayadıklarını gördüm...
    ···
  11. 4.
    0
    part 2

    neden bu şirketin temelleri ascension'da atıldı diye bir soru sordum alexic'e... acı acı tebessüm etti. şarap'tan bir yudum daha aldıktan sonra o çatallı sesiyle...

    alexic: nicola oradaymış...
    ben: anlamadım?

    alexic'in gözünden birkaç damla yaş geldikten sonra devam etti...

    alexic: bunu anlamanı beklemiyorum ama nicola, yüce isa göğe yükselirken oradaymış ve kendisini insanlara denizci olarak tanıttığı o yıllarda yaşadığını iddia etmişti. başlarda delirdiğini düşündük ama haklıymış evlat...
    ben: ama bu nasıl olur? isa göğe yükseldiğinde henüz 1500 yılındaydık!
    alexic: anlamanı beklemiyorum demiştim...
    ···
  12. 3.
    0
    hangi şirket panpa ?
    ···
  13. 2.
    0
    part 1

    şirket hırvatistanda kurulduğunda nicola tesla henüz 53 yaşındaymış. o yıllarda çok fazla amerika'dan çağrılıp gizli işlerde fikirleri alınırmış.

    ama tesla'nın herkesten gizlediği ufak oluşumu ascension adası'nda derinden derinden büyümeye çoktan başlamış.

    şirketin amacı doğaüstü güçler barındıran insanlar yetiştirmek ve onları insanlık yararına kullanmakmış.

    şirketin eski ortaklarından srđan aleksić ölmeden 3 yıl önce 1990 yılında yaptığım konuşma bu bilgileri edinmemde önemli rol oynadı. çünkü aleksic'in babası ve tesla o yıllarda çok sıkı dostlarmış.
    ···
  14. 1.
    0
    dün işten haksız yere çıkarılışımın ardından bu sırlarla dolu şirketin tüm bilgilerini paylaşma gereği duydum. emin olun duyduklarınız kanınızı donduracak cinsten...

    dünyada ve ülkemizde neler oluyor hiçbir şeyden habersiz yaşadığınız bu yer yüzünde aydınlığa ulaştıracak bilgileri sizinle paylaşmak istiyorum

    hatta çok daha köküne, şirketin kurulduğu 1909 yılından itibaren anlatacağım ve bugünden sonra artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak!
    ···