köylü bir gence vuruldum aşığıyım

sersemletici bir lodos sonrası yağmur taneleriyle huzura eren gökyüzünün huzuru hakimdi o gün. ben ise varmıştım artık caanım anaannemin bahçelik içindeki şirin evine. anannem kapıda beklerken o gençte yanındaydı. düzgünce kalın kara kaşları vardı. gözlerimin içine baktığında nedense içimi titreten, gün boyu uğraşısı olan toprağın rengine belenmiş devasa gözleri. yağmurdan ıslanmış caanım siyah saçları ve güzelim duru bir yüzden hoyratça fışkırmış gür siyah sakalları.. anaannem, babaanesinin arkadaşıymış, babaanesinin gönderdiği bahçelerinin mahsulü nar ve mandalinleri teslim etmiş anaanneciğime, beni, geniş omuzlarının üzerine adeta etten bir kaide gibi oturtulmuş güzelim boynunun kırarak selamladı. şaşkınlık içerisinde öylece tebessüm ettim taşralı aşkıma. sonra iyi günler dileyerek uzaklaştı oradan, ağır adımlarla traktörüne atladı, öylece seyredurmuştum bu genç taşralı cengaveri. traktörünün marşına bastı güzelim siyah saçları traktörün üzerinde uçuşurken gördüm son kez onu. hala içim titriyor, yanıyor, eziliyor deli gibi aşığınım senin taşralım.

o çok farklı.. sizin gibi değil.