Adı Ahmetmiş. Çok tatlı bir amcaydı, şeydi gençlerin önünü açalım tarzında. Bizi konuşuyordu falan. Beni Melisa'ya övüyordu onu bana. Laf lafı açtı dedi sen nerde oturuyosun falan ben dedim istanbul'da oturuyorum onu görmeye geldim. Yapma ya dedi, çok sigara içiyodu belli zar zor anlıyoduk dediklerini zaten. Çok mu seviyosun onu dedi görmeye gelmişsin ordan buraya. Melisa'ya söyleyemediğim şeyi bu yolla söylemiş oldum. Evet seviyorum dedim. Bak bak kızım bırakma bu çocuğu falan yapıyor.

O muhabbet öyle devam etti gitti sonra amca. Biz de kalktık gittik çarşıya doğru. Çarşının içinden geçtik dolaştık. Arka taraflara doğru bir yol gördük çok şirin bir yol. Bilmiyorum ben burayı hiç dedi, ben de bilmiyorum hadi gidelim dedim. Girdik yürüdük yürüdük yol bitecek gibi değil sola doğru daldık ilk gördüğümüz yerden. Eski dökük falan ama çok güzel bir ahşap bina vardı terk edilmiş belli. Yan tarafında çocuklar oynuyordu sesleri geliyordu. Bizim durduğumuz yer tamamiyle boştu. Sanki dünyada bilinmeyen yer gibiydi.

işte o 2. türlüsü dedi. Hangisi yani dedim gülüyorum sıkıştırdım bunu iyice. O da pislik yapma lan diyo gülüyo anladın sen falan diyor.

Anladım da beyler yerimde duramıyordum. Böyle kendi kendime onunla yazıştığım yatakta sayko sayko hareketler yapıyorum falan. Ertesi gün olucaktı ama uyuyamıyorum ak. O ilk öpücük yeterince heyecan verirken bir de bu çıkmıştı. Uyuyakaldım en sonunda. Gece uyurken bir sese uyandım.(Normalde başımda davul tepsen uyanmam başka yerde uyurken en ufak sese kalkarım) Mehmet yanımda yer yatağında yatıyordu. Mete diyor ne var diyorum ses yok. Lan mete diyor ne var diyorum yine ses yok. Meteeee diyor dedim bak mehmet şaka yapıyorsan ebeni giberim komik değil. Uykusunda sayıklıyor dıbına koyduğumun manyağı da niye ben amk?

Ondan sonra takıldık o gün, monopoly falan oynadık hep beraber. Bunlar giderken bu sordu haftaya geliyim mi yanına, pazartesi günü izmir'e gidicem buradan giderim dedi. Olur dedim gel.

Ertesi haftaya kadar konuştuk. Cumartesi günü oldu. Yarın geliyor musun dedim geliyorum dedi saat 2 gibi ararım ben seni dedi. Tamam dedim. Ertesi gün kalktım 12'de. Mesaj attım buna cevap yok. 2'yi bekliyim dedim aramadı bir daha mesaj attım yine görmüyor. Saat 5 oldu bundan mesaj geldi. Ya Mete k.bakma arkadaşlarımdayım söylemeyi unuttum uyuklamışım. Hangi arkadaş falan demedim zaten çıkmıyoruz yani hani nereye hesap soruyosun dıbına koyim. Sadece unutmasını yüzüne vurdum. Ya üff falan yaptı kapadı. Hem suçlu hem güçlü.

Derken Üsküdar'da bunun bineceği otobüs saatlerine baktık diğer kalkan otobüs çok geç. Önümüzdekine de yetişemezdik. Çekmeköy'de oturuyor amk kızı şehirdışı gibi. Babasıyla kalıyordu, geç olmuştu zaten iyice. Napıcam falan diye düşünürken o dedim ben zütürürüm anlatırım durumu. Uğur çekti beni kenara olm manyak mısın diyor senin için buraya geldik 2 saat yolda olucan dönüşü de var 4. Bilmiyor ki Yağmur'la yakınlığımı. Doğru diyosun da geç oldu abi şimdi kız benim doğum günüm için geldi bi şey olmasın dedim. Hem grup kalabalık oldu illa ki eğlenirsiniz ben yakalarım sizi dedim. E iyi madem hadi dedi.

Tutmaz ama rezliimm çabuk yazmazsan senle milli olurum

25 Mart 2014 günü. Okuldan eve gelmiştim. Takılıyordum pc başında her zaman olduğu gibi. Sekmede site açık. Biri yazdı konuşuyoruz. ilk 10 dakika kız mı lan acaba diye bu düşünmeme sebep olan tek şey random atış şekliydi. Erkek adam öyle random atmaz lan herhalde dedim. Abi ben hayatımda benimle bu kadar uyuşan, resmen benim tatlı ve kız versiyonumdu. öğlen 2 den itibaren başladık konuşmaya. Akşam 6 oldu saat ne ara oldu bilmiyorum. Konuştukça konuşuyoruz. Telefonum çaldı bir arkadaşımdı arayan ve önemliydi açmam gerekiyordu. Bir dakika yazarak gittim 35 dakika olmuştu ve bekliyordu hala kız. Adı Melisa'ydı.

Döndüm taksiye abi dedim hızlıca durağa yetiştir beni otobüs kalkar birazdan. Durağa gittik otobüs yok. Bekliyorum oturdum durağa. 10 dakika bekledim 15, 20. Yok gelmiyor. Dedim geçti herhalde işin yoksa bekle şimdi 1 buçuk saat diğer otobüsü. Şarjım çok az ve bizimkiler beni bekliyor. Yarım saat oldu bekleyeli otobüs geldi. El kaldırdım oturduğum yerden kalkıp yola doğru. Orul orul huur çocuğu şoförle göz göze geldik duracak gibi oldu durmadı gitti. Az kalan şarjımla ilk Uğur'a mesaj attım böyle böyle durum diye sonra da buldum gerekli numarayı aradım şikayet ettim atılsın pekekent.

Bekliyorum çaresiz çaresiz cebimde 50 lira para var taksi en az 80-90 tutar yemin ederim param olsa taksiye binicem gözden çıkardım yani. Neyse uyku bastırdı bir üşümeye başladım sinirlerim bozuldu amk. Yağmur evde kavga etmiş babasıyla bir yandan kalan son şarjımla ona yazıyorum. Hırkana sarıldım yatıyorum kokun çok güzel dedi. O ısıttı beni o an.

Bekledim bekledim en sonunda geldi otobüs saat 3 olmuştu. Saat 5'te kadıköy'deydim. Emre ile Ahmet de gelmişti. Bir ben yoktum hepsine ayıp oldu çocukların. Sonra az daha oturduk, girdik yarım saat sonra açılan bir kafeye. Çay içtik oturduk sonra dağıldık. Doğum günüm böylesine bin edilmişti ama yine de mutluydum.

Uyudum zar zor sivrisinekler içerisinde tekrardan kalmış zaten 4 saatim uyuyacak. Sabah yine erken kalktım saçımı yıkadım falan giyindim parfüm marfüm çıktım kültürpark durağının bir ilerki durağında buluştuk Melisayla. Oradan daha yakınmış. Yürüyerek gidiyoruz falan iki velet liseli aşık. Yürüdük sabah bomboş beyler daha karga takunu yememiş gittik tost söyledik bir yere oturup çok güzeldi yer de. Karşıma oturmuştu bir şey diyememiştim içimde kalmıştı ama koltuklar iki kişilikti rahattı ne güzel alırdım kollarıma onu. Ama salağız işte söyleyemiyoruz. Derken yanına örümcek iniyodu bunun ufacık, gördüm onu baksana şuraya dedim nereye dedi gösteriyorum görmüyor dedim örümcek iniyo yanına direk bağırıp kaçtı yanıma bilerek yapmıyon di mi dedi. Valla aklıma gelseydi daha önce yapardım da gerçek dedim peçeteyle aldım örümceği normalde ben de huylanırım.

Yedik tostumuzu gittik yürüdük yürüdük bir banka oturduk. Yaşlı bir amca geçiyordu tonton ama böyle deli gibi de bir yandan. iyiydi ama belli yani. Geldi bana salih sen misin dedi? Pardon amca dedim. Salih uçan var ya dedi sen değil misin dedi takılıyordu bana. Fanatik değilimdir ilk başta zor çıkardım ama anladım sonra. Güldük falan yok dedim o daha bonus. Ayaktaydı muhabbet etmeye çalışıyordu. Melisa sağımda işte onu kaydırdım biraz sağa, gel dedim amca otur sol tarafa oturdu amca da.

Yemek aldık. Eve geçtik. Yemeğimizi yedik bir kaç muhabbet ederek, az biraz pc'ye geçtik. Bu arkadaki koltuğa gitti oturdu. Muhabbet açamıyordum daha hiçbir şey kalmamıştı. Ne yapsam diye düşünüp dururken sandalyemin başına geldi ordan bakıyor pc'ye. Bir kaç boş soru sordu. Kalktım sandalyeden istersen oturabilirsin bakacağın bir şey varsa derken tuttu beni ayaklarının ucuna kalktı öpmeye başladı. Hiçbir şekilde geri adım atmayacaktım o gün. Kız zaten rahattı ve hoştu. O şekilde bir dakika kadar öpüştükten sonra elimi kalçasına attım. Koltuğa geçtik, kucağıma oturdu devam ettik öpüşmeye. Biraz uzun bir öpüşmeydi ve gayet güzeldi.

Ananem de evde yoktu köydeydi. Tamamen baş başaydık o gece. Zaman ilerledi hava komple karardı. Dedik yavaştan içelim o zaman. Limonları ben keserim dedi. Gittik mutfağa o limonları keserken tam sarılmaya gidiyodum her zaman yapmak istemişimdir bu klişeyi zaten. O da sarılsana bana dedi. Ayarladı limonları. Geçtik film seçiyoruz ama umrumda değil film kaynayacak zaten belli amacım.

7 Mayıs geliyordu doğum günüm. Yağmur söz vermişti ve çok istiyordu doğum gününe mutlaka gelicem diye. Plan şuydu: Öğleden arkadaşlar bizim tayfa falan bizde buluşulacak, mortal kombat X turnuvası yapılacak yemekler çerezler pasta yenilecek, ordan isteyen evlere isteyen kadıköy'e gelecekti sabahlayacaktık bizim skype grubu da dahil. 7 Mayıs oldu Yağmur geldi aldım onu tekrardan. Bizimkiler geldi falan. Yağmur'u nasıl öpesim var ama imkan yok görmeniz lazım çıldırıyorum. Anlıyor olması lazım ki ne bakıyosun ya öyle öpücem o olucak şimdi falan diyor.

Bizim Skype grubunun bizden haberi yok tabi. Bu kadar yakın olduğumuzu falan bilmiyorlar. Her gece yine takılıyoruz. 1 hafta geçti aradan gece uyuyorum, Melisa arıyor başka numaradan. Açtım kimsin diye. Naptın o gün dedi. Ne naptın dedim. Yattın mı onunla dedi. Seni niye ilgilendirsin dedim. Söyle bilmek istiyorum dedi. Evet dedim. Güzel miydi o kadar bari dedi. Amacın ne dedim sorduğun soruya bak dıbına koyayım. Haklısın dedi kapattı. Uyumaya devam ettim gibimde bile değildi.

O gün akşama kadar bizdeydik bir sürü kişi sohbet deseniz ayrı eğlenceliydi tartışmalar deseniz ayrı eğlenceliydi. Sonra bir kaç kişi evlere geçti, 6 kişi Kadıköy'e doğru yola çıktık, Skype grubu Uğur ve Burcu'yla buluşmaya. Yağmur koluma giriyordu durmadan yanımdaydı. Yağmur'la ne çıkıyorduk ne bir şeydik beyler. Arkadaş değildik ama sevgili de değildik. ikimiz de birbirimize ilaç gibi geliyorduk sadece ve bu çok hoşumuza gidiyordu. Kadıköy'e gittik indik metrobüsten. Buluştuk bizimkilerle, bir bara geçtik oturduk. içerisi ahşap, eski usül genelde alternative rock plakları çalan bir bar. Gayet güzeldi. Yağmur'u üsküdar sahil'e kadar zütürüp gelecektim taksiyle bulurdum yolu zaten barlar sokağında. Biraz daha durayım dedi Yağmur. Masanın altından elimi tutuyordu. Uğur ve Burcu'yla ilk kez tanışmıştık. Çıkmaya başlayalı 1 hafta falan oluyordu onlar.

Annem aç ben geldim dedi açtım kapıyı. Yağmur benim odamda hazırlanıyordu. Elinde ekmek kola falan vardı annemin bakkala uğramış öyle gelmişti mutfağa doğru geçerken gitti mi arkadaşın dedi. Yok dedim o uyuyor yarım saatlik yattı öyle kaldırcam birazdan hiç uyumamış gitmeden önce biraz uyuyım dedi dedim geçtim içeri.

Annem büyük ihtimal anlamıştır diye çekiniyordum ama anlamamıştı beyler. Ne bileyim izin alırken falan sormuştu zaten eve kız mı atıyon lan doğru söyle diye, yahu atsam sana mı söylerim falan diye geçiştirmiştim yeterli olmuş baya. Gittim Yağmur'un yanına o da içeri geldi uyumuş gibi. Selamlaştılar bir kaç ayak üstü muhabbet veri Yağmur gitti. Kıl payı atlatmıştık durumu.

iyi dedi bekle biraz zütüreyim seni dedi. içeriye geçtim ben Melisa'nın yanına. Babası giyiniyordu içeride. Annesi de içerideydi kesin dedikodu yapıyorlardı. Melisa dedi noldu falan. Dedim işte muhabbet ettik, yumuşadı baban baya fazla üstüne gelmez senin dedim. Kal burda dedi de olmaz dedim dedim. Ya niye öyle dedin ki falan diyordu babası geldi. Otogara gidiyorduk Melisa dedi ben de gelicem. Babası bi ters ters baktı ama iyi dedi. Oturduk biz arabada arka koltuğa. Yol üzerinde direk imalatına gitti beyler kestane şekeri almaya. Adam baya anlayışlıydı. Emekli öğretmendi zaten, saygı adap nedir bilen biriydi. Biz arabada babası yokken hem durum analizi yaptık işte fazla kızmaz sana falan dedim ben. Bu beni öpüp durdu. Keşke kalsaydın dedi bir günümüz daha olurdu falan. Babası geldi bunun gittik otogara tek kelime etmeden. ilk önce tuvalete gittim ben aşırı sıkışmıştım. O sırada baktım babası bileti almış. Mahçup olduk bir daha da bi şey diyemedim şimdi para muhabbetine girmek istemedim.

Otobüsün kalkmasına yarım saat vardı. Melisa'yla biz konuştuk falan babası biraz uzakta duruyordu bekliyordu öyle. Otobüse binmeye gittim. Beni uğurlarlarken babası cebime bi şey sıkıştırmaya kalktı dedim hayır karının numarasını bana veremezsin olmaz.

Melisa'dan gelmişti.Ben daha önce böyle bir hisse bürünmemiştim abi. Biri bana mesaj attı diye bu kadar sevinmemiştim. He karşılaştırması yapılabilirse doğum günümde 200 lira para aldıydım teyzemin kızından ona çok sevinmiştim de farklı bulvarlarda kapışırlar sanırım. Anında uyandım ağzım yüzüm yarrağa döndü sırıtmaktan, yeşili görmüş kevaşe gibi gülüyorum. Yazdım geri mesaj.

Okula gidecektik ikimiz de, fakat bunun okuduğu okulda telefon yasak, girişte bırakıyorlar. Bunu öğrendim. Hoaydaaaa yaptım içimden. Hazırlandım, gidene kadar az bir sohbet ettik. Okulda zaman geçmek bilmedi anasını gibeyim ama nasıl da mutluyum. Anlattım bizim tayfaya ağız kulaklarda. Yine adem biraz oralı oldu diğerleri tam asosyal bin bu konularda ben özgüvensizim onlar benden de beter. Ben yine arkadaşça bir iş falan olunca halledebiliyordum kızlarla falan. Ne bileyim sınıf başkanıydım zaten bizim okul baya problemliydi idare tarafından onlarla çok uğraşırdım bu konuda iyiydim fakat kızlara karşı yakınlaşmada aşırı özgüven bozukluğum vardı.

O gün de gece 3 e kadar konuştuk. Her geçen saatte daha çok bağlanıyordum. Daha çok tanıma isteği duyuyordum. Cümlelerimizi tamamlıyorduk beyler. Aynı şeyler üzerine leb demeden leblebiyi anlıyorduk birbirimizden. Resmen bulmuştum sevebileceğim bir kızı, uzaktaydı belki de ama olsundu. Aşırı derecede, üstü kapalı şekilde yavşıyordu gülüyorduk falan anlamamış gibi yapıyordum çaktırmıyordum. Bir anda utancımı yenebilecek değilim tabii ki de. Gecenin sonuna doğru kendime şunu sorar oldum : acaba ben mi paranoyakça yaklaşıyorum yoksa cidden bu kız benden bir şeyler mi bekliyor? Ve çok sıkıla utana ama aşırı derecede isteyerek konuyu o soruya çektim.

Temmuz'un 20'sinde işten çıkmıştım. Melisa artık tam anlamıyla yoktu. Hala yazıyordu ama bazı geceleri. Kin tutmuyordum, düzgünce konuşuyordum ama en ufak salak bir cümlesinde gidiyordum. Kendi kendine debeleniyordu yani. Yağmur mesaj atmıştı. Sevinerek döndüm mesajına. Barışalım mı diyordu. Küs müydük dedim. Güldü bayadır aklımdasın ama yazamıyorum saçma gurur yaptım dedi. Olur öyle dedim boş ver napıyosun dedim. Konuştuk öyle. izmir'e gitmiş anasının yanına. Dönücem dedi ağustos gibi, buluşalım olur mu seni özledim dedi.