Rabia'dan ayrılmıştım. Sınıfta da millet 2'ye bölünmüştü adeta olm mal mısın niye bir daha Melisa'ya döndün Rabia dibinde hem falan diye. Diğerleri de ben anlarım seni kardeşim kafan karışık falan yapıyor. gibimde değildi aslında sadece Melisa'nın o gözünü karartması, bana o şekilde konuşması ne bileyim çok olgun gelmişti. Ulan demiştim geliştirmiş kendini. Kendinden emin.

10. ayımız doldu, iyi gibiydik. ilk zamanlar gibi olamıyordu zaten o da bunun farkındaydı fakat yetiyordu birbirimize yine de. Yaralarımızı sarmaya çalışıyorduk gibi. Bir gün okulda titremeye başladım ateşim çıkıyor belli, dedim bizimkilere hasta oluyorum herhalde falan diye de ne gribim ne bir şey kendi kendime titremeye başladım. Son ders huur çocuğu inkılapçının dersiydi bir de atıştık iyice çıktı ateşim bu da sınıfı terk etti seninle görüşücez diye erken çıktık. Nasıl titriyorum. Semra var sınıftan o geldi baktı olm yanıyon falan yaptı. Evlere dağıldık. Dışarı çıktığımda soğuktu hava iyi geldi biraz. Eve gittim annem klinikte veznede gececiydi o sıralar işe hazırlanıyordu tam. Ateşimi ölçtük 36'larda çıkıyor hiçbir şey yok. Ama belli yani hissedersiniz zaten ateşiniz varken en az 38-39 gibi geliyor bana. Gel dedi benle kliniğe bir baksınlar. Tamam dedim gittik.

Gittik işte, boştu baya. Ateşimi ölçtüler hemen kulaktan bir saniyede. 37 çıktı kulak içi gayet normal bir dereceymiş. Doktor bana baktı alnıma dokundu dedi bu çocuğun ateşi 39-40 nasıl 37 çıkıyor falan. Eski usül ateşölçer getirtiyordu annem dedi evde de 36 çıktı falan çıkmıyor yani. iğne yazdı doktor gittim içeri oturuyorum, oranın hemşiresi özge benimle aynı yıl, aynı gün doğduğundan muhabbetimiz var öyle açılmıştı. O iğneyi hazırlıyor odada ben girişin orda sandalyede oturuyorum annem veznenin orada. Kafam önüme eğik, dirseklerim dizimin üstünde titreye titreye oturuyorum sesler boğuk boğuk geliyor iğne olsam da bitse artık diye düşünüyorum. Annem seslendi gibi oldu sanki. Kafamı kaldırdım baktım bana sesleniyodu kadın da duyamıyordum. Sonrası yok beyler bende kalktım kliniğin karşısındaki hastanedeyim. Havale geçirmişim anında zütürmüşler.

O iki hafta içerisinde bir kaç kız yürüdü bana. Hiçbiriyle olmadı konuşamadım bile. Aptal salak takılan kızlardı. Yiyişemezdin bile, konuş desen o da olmuyor. Umrumda da değildi zaten sadece daha çok uzaklaşıyordum o taraflardan ve kafam çok rahattı.

Okullar açıldı. Yeni gelenlerle tanıştık. Önümde 2 tane aptal oturuyordu kendilerini cicişler sanıyorlardı. Bir tanesi okulun ilk günü beni gözüne kestirmiş. onu öğrendim. Güzeldi ama salaktı ve uğraşacak değildim. Duygularım da körelmişti zaten artık ne zaman canlanır bilmiyor ve takmıyordum.

Ya dedim bak hani tamam konuşmanı gibtir ettim artık orası uzar zaten. Niye hala yalan söyleyip duruyorsun? Birine en fazla kaç yalan söylerim yarışması mı yapıyorsun dıbına koyayım dedim. Yalan söylemiyorum ki diyor hala bir de çıldırıyorum ama evde. Lan dedim daha dün havale geçirdim hani bilmiyorum farkında mısın insanlar ölebiliyor böyle şeylerde, gibine takmadın bir şey demedik dedim. Ders çalışmam lazım sana yazamıcam diyorsun dedim sanki daha önce sınavların yoktu yeni çıkmış gibi aq yine de bir şey demedim dedim. Bana yazamıyorsun elin huur çocuklarına yazıyorsun dedim. Sınıfla konuşuyorum diyosun 2 tane lavuk çıkıyor dedim. Ne bunlar yalan değil de ne diyorum sinirden çatlıyorum ama.

Şu anki ben

Mad max fury road açtı. izliyoruz ilk shot'ımızı attık. Ama hala midem bulanıyordu Tekila'dan. 3 shot attım bıraktım bira aldım. Bir yandan öpüşüyoruz arada sırada. Film benim için zaten kaynıyor izlemiyorum bile. Gitti koltuğun diğer köşesine koydu kafasını yattı bacaklarını üstüme attı. Biram elimde onun 4. shot ı masada duruyor. Çok hızlı içmesine izin vermemiştim sapıtmasın diye. Bardağı uzatır mısın dedi. Yatarak mı içiceksin dedim. Yoo dedi uzatsana. Başın mı dönüyor elini uzatıp alamıyor musun diye takıldım. Yooo başım dönse sence böyle tutturabilir miyim dedi. Neyi diyecekken ayağıyla benim çavuşa dokundu bana bakıyordu.

Biz takıldık o bir hafta grupta. Ama hepimiz birbirimizin en yakını olmuş gibiydik. Buluşma falan düzenlemeye çalışıyorduk en erken zamanda zaten. Yağmur bana skype'dan grup haricinde de yazıyordu arada. Ben başkalarına da öyle yazıyor falan sanıyordum hani zaten çok rahat bir kızdı. Grup içinde bana tatlıses lakabını takmışlardı. Espriler falan dönüyordu Uğur diyordu buluşalım senle bir baş başa kalalım diye, Yağmur da ordan atlıyordu o benim falan diye tamamen şakasına. ( Yani ben öyle sanıyordum ) Bana özelden baya baya yazıyor. Facebook'umu bulmuş bu. Ekledi kabul ettim. Bütün paylaşımlarıma fotolarıma falan yorum yapıyordu.

Kadıköy'de eski püskü yanlışlıkla gördüğüm bir kitapçıya uğradım en son işte. 3-5 kitapçı daha bakarım eve giderim diyordum artık bulamamıştım çok üzülüyordum. Yaşlı bir amca vardı içerde antika bir dükkandı zaten amca da ayak uydurmuş resmen. Durumu izah ettim böyle böyle yayımdan kalkmış dedi dur bir arkadaşımı arayayım. Koleksiyonunda böyle şeyleri biriktirir o belki vardır dedi.

Arkadaşının var dediğini duydum telefondan nasıl seviniyorum kaç para olursa olsun alıcam onu. Adamla ben konuştum bana dedi ki elden vermek zor olur ama gittigidiyor'a koyayım şu saatte sen de al olur mu dedi. Tamam dedim parasını sordum çok da ucuzdu. Anlamsız bir derecede. Ağzım kulaklarımda eve gidiyorum hastalık falan geçmiş dinçleşmiş gibiydim. Gittim eve direk annemin kartından çektim akşam saat 8'de. Amacım da Melisa'ya doğum gününde zütürmek.

Mesaj attım en sonunda cevap verdi hanfendi. Konuşuyoruz falan Melisa dedim doğum gününde seni görmek istiyorum. Olmaz falan dedi arkadaşlarımla olucam tüm gün, zamanım da az olucak. Sonra görsem falan derken cevap vermedi. Sinirlerim tepeme attı. Başka bir kız vardı siteden bir ara yazan. idil diye. Ama o benim için ağır gibletti. Rahat bir kızdı ve baya da güzeldi. Tabi ilk zamanlarda böyle düşünüyordum. Melisa'dan sonra özgüvenimi az çok toparlamıştım ve bu kızla konuştum 1-2 gün.

Göğüslerine indim yavaşça. Zaafı vardı oraya orada anladım. Bir süre sonra yukarıya çekti beni, kemerimle uğraştı açamadı. Güldük, ben açtım ama kafamda artık n'olacağı hakkında en ufak bir fikir yoktu. Akışına bırakmıştım tamamen. Boşluktaydım acaba sonuna kadar gidecek miyiz diye düşünüyordum. Onun pantolonunu da ben çıkardım. Bir süre daha sevişmeye devam ettik, ben elimi kalçasına, o elini penisime atıyordu durmadan. Çok ıslanmışsın dedi. Garip bir utanç doğdu bir anda içime o zaman. Gel dedi buraya salak ne utanıyorsun. Üzerime çıktı sürtünmeye başladı. Bir süre sonra yattı yanıma. Aklında ne var dedi. Hiçbir şey yok desem inanır mısın dedim. Garip gelir ama inanırım dedi. Neden diye sordum. Ne bileyim şu an ben bir sürü şey düşünüyorum daha önce düşünmediğim dedi. Ne gibi yani anlamadım dedim. Ya nasıl söylesem ki şu an dedi. Söylücek misin yoksa utanmaya mı başlıyım garip davranışlarından dedim.

Ertesi gün oldu. Geldi yine metronun oraya çıktım. Eve giderken aldık tekila gold'umuzu ve limonumuzu. Bir kaç da bira duruyordu evde. Akşama kadar birbirimizle oturduk iç içe. Konuştuk garip bir özlem vardı içimizde gideremediğimiz. Sevgili falan değildik, olmak da istemiyorduk. Ama öyle derinden bakıyorduk ki birbirimize. Ki bana karşı rol yapmıyordu. ciks manyağı, iki üç kişiyi aynı anda idare eden biriydi. O zamanlar öyle olduğunu bilmesem de hissedebiliyordum öyle bir şey olabileceğini ama bana karşı rol yapmıyordu bu hislerle.

Tekila da içtim ben ama dedim. Bozuldu hani ilk kez benimle içicektin falan diye. Ne anlamı kaldı şimdi dedi. Doğru diyosun da dedim seninle baş başa ilk kez içicez ne içtiğimizin ne önemi var ki dedim. Ama bunları konuştukça midem daha çok bulanıyor Tekila tadı ağzıma geliyor falan. Midem lapaç olmuş zaten amk. Trip atıyordu bu hala ben gittim kustum bir güzel.

Kendime az çok gelmiştim. Çok susuzdum ama azıcık içinde şişiyordum. Yetmiyordu bir türlü iğrenç bir duyguydu ama Yağmur ile uğraşırken unutuyordum arada susuzluğu. Neyse az biraz naz yaptı sonra geldi kıvama. Geriye sadece beklemek kalmıştı. Geleceği günden 2 gün önce evi toparladım baya temizledim. 1 Gün öncesi de annem yatağımın çarşafını falan değiştirdi dedi kızı burda yatırırsın sen geç benim yatağımda yat. Tamam dedim ( heuehueuh ) Sadece beklemek kalmıştı. Çok heyecanlıydım. Bu sefer ne utanç vardı ne bir şey. Sadece onu arzuluyordum beyler onun beni arzuladığı şekilde.

Rez devam

Abi neyse uyudum biraz daha kalktım sonra baş ağrısı anasının amı gibi vuruyor başa. Telefonumu şarja koydum. Açtım bir sürü mesaj. Türlü türlü kişilerden. Melisa'ya yazmışım saçma saçma şeyler ama genel olarak eğlenceli yani kafa karıştırıcı şeyler değil. Yağmur'a yazıyorum diye Dilara diye bir kız vardı ortak arkadaş sayesinde bir kere tanışmışlığımız vardı ona yazmışım da yazmışım. Mete iyi misin nerdesin şu an falan demiş kız da insan evladı endişelenmiş, Türker'di ortak arkadaşımız onu aramış falan. Türker mesaj atmış bana aramış falan herkes ayağa kalkmış aq noluyor dedim. Yağmur'a yazdıklarımın hepsi boşa gitmiş sslerini çekip çekip yolladım.

Ondan sonra Selçuk abim gelmiş 1 shot jagermeister ısmarlamış Ahmet'le bana onu da içmişim. Sonra demişim gel bi de biz alalım bir shot daha onu da içmişim. Gençler resim kareleri şekilde taksiye binişimiz var bir tek aklımda. Sabah gözümü evde kapının çalışına açtım. Annem işten gelmişti. Kalktım yatağımdan gidiyorum kapıya doğru üzerimde bir hafiflik var. Bir baktım üstüme çırıl çıplak yatmışım öyle. Hemen cin gibi oldum gittim odama kaprimi giydim direk kapıyı açtım. Banyodan musluk sesi geliyordu gittim sonuna kadar açık bırakmışım suyu. Kapadım içim gitti. Annemin haberi vardı Selçuk abimden. Hiç bozuntuya vermedi geçti o günümüz öyle ilk kez sarhoş oldum o zaman. ( Yani kıssadan hisse, hatırlamayacağınız kadar sarhoş olmak çok gibko bir şey. Yapmayın abi.)

O geceki anımı da anlatayım eğlenceli bir anı. içtiğim şeyleri 2'ye ayırayım. Hatırladıklarım : 4 fıçı bira, 4 shot tekila dorock bardayken. Onları içtikten sonra zaten gitmişim. Ahmet benden para almış, hesabı öderken ben çıkmışım dışarı. Ahmet diyo olm peşinden nasıl geldiğimi bilsen düşücen sanıyorum diyor. Baktım benden düz yürüyosun dıbına koyim şaşırdım diyor. O kafayla bir de ara sokaklardan ağaç ev'i bulmuşum belki şu an gitsem bulamam. Gitmişiz oraya oranın sahibi Burak abi ve Selçuk abim karşılamış bizi zaten. Benle daşşak geçip duruyormuş Selçuk abim. Git lan Burak abini öp bak orda diyormuş gidip Burak abi gel buraya diyip öpüyormuşum falan. Burak abi bize birer fıçı bira ısmarlamış içmişim onu da.

Ben de özlüyorum arada sırada durup dururken bi his çöküyor üzerime dedim. Çok iyi olur dedim. Babamla kavgalıyız, döndüğümde yurda geçicem rahat olurum dedi. Hmm o zaman seni gecenin 12'sinde bırakmam falan gerekmicek yani dedim. Yani öyle de denebilir dedi.

Konuştuk o gece baya özlem giderdik bir yandan. Biz konuşurken baya laf lafı açıyordu bu kızla da. En kötü hiçbir şey bulamasa gif atıyordu bize uyarlıyordu falan. Napıcaksın bir planın var mı şu sıralar dedi. Hayır dedim de içicez arkadaşlarla dedim. Ordan laf lafı açtı konuştuk. Tekila içmedim merak ediyorum mesela dedim. O zaman sana tekila sözüm olsun dedi. Geldiğinde olsun o zaman dedim. Tamam dedi. Kadıköy'de mi içicez dedim. Tekila bira'ya benzemez dedi ağır gelirse ben seni nasıl toparlıcam olmaz dışarda dedi. Almıştım mesajı. Hiçbir sorun da yoktu gece annem evde olmuyordu zaten. Oldu o zaman dedim bizdeyiz geldiğinde haber ver yeterli.

Sonrasında yine okul, ev, skype üçlüsüne geri döndüm bir süre. Bu sırada zamanını tam hatırlamıyorum ama Yağmur ile güzel tartıştık. Sorunlarının hepsini çıkarmıştı gün yüzüne. Ağır ergendi, ciks manyağıydı. Bana bir şeyler yıkmaya çalıştı ama izin vermedim. Ve küçük bir çocuk gibi kendi kendine küstü 2 ay kadar yazmadı. Okullar kapanmıştı işe başlamıştım pek aklıma da gelmiyordu açıkçası. Sadece arada sırada özlem duyuyordum ona karşı sonuçta ilkimdi.

bREZzers

Geldim, bir kaç sarkastik cümle kurdu takıldı falan bana. Akşam altı buçuktan sonra whatsapp a geçtik. Ama nasıl dikkatlice, sanki iğneden iplik geçirirmişçesine almaya çalıştım o numarayı görmeniz gerek beyler. O kadar hoşuma gitmişti tanımam gerekiyordu onu illa ki. Ben telefonda yazı yazmayı seven bir insan değilimdir. Telefon klavyesi bu ne kadar hızlı olursan ol uğraştırıyor sonuçta. Kanser olurdum hızlı bir şey anlatmaya çalışırken. Evet ve buna rağmen hiç aklımın ucundan bile geçmedi bu gece 5 buçuğa kadar konuştuk.

Ve evet resmen depar atıyordu. Gördüğüm kızın gerçek olduğuna bile ihtimal veremiyordum ister istemez o kadar tatlı ve güzeldi ki. Ve hakkaten çok zekiydi. Her taku anlıyordu anında. Her taku biliyordu, gündem mizahı, eski mizah olsun. Düşünceleri çok güzeldi bazı konular hakkında. Depar attığını gördükçe heyecanım artıyordu. Ben diyordum bu kızı kaparım. Ama yine aklımda bir konu vardı fakat bu sefer neredeyse önemli bile değildi beyler. Nerede oturuyordu bu kız?

Her şeyiyle o yönlendiriyordu olayı. Odana geçelim mi dedi yatağına. Neden olmasın dedim. Odama girer girmez yeniden yapıştı dudaklarıma ama bu öyle böyle değildi. Aşırı tutkuluydu. Öpüşürken tişörtümü sıyırmaya başladı. Karşılığını hızlı verdim, ilk önce onun tişörtünü çıkardım. Göğüslerine hiç bakmadım o an sadece hemen yapıştım tekrar dudaklarına. Yatağa doğru onun arkası dönük şekilde yavaştan yürüdük öpüşürken. Yatağa hafif şekilde düşürdüm onu ve tişörtümü çıkardım. O sırada bir elini sütyeninin arkasına attı ve açtı. Öpüşüyorduk hala ve diğer elini penisime zütürdü. Pantolonun üstünden tutuyordu. iyice dikilmişti zaten çavuş. Çok sertsin dedi böyle bir cümleyi bile ilk kez duyuyordum ama o andan sonra zaten özgüven ekgibliği yaşayamazdım. Göğüslerine baktım 1-2 saniye tekrar öpüşmeye başladık.

Perşembe akşamı Melisa'dan uzun bir mesaj. Yalvarırım yapma Mete konulu. Seni ilgilendirmez yazdım o uzun mesajına. Cuma günü, Yağmur geldi. Aldım metronun oradan onu. Genele göre güzel denilebilecek, minik ama hakkaten taş gibi bir vücudu olan bir kızdı. Gayet sade takılırdı. Abartılı kıyafet veya makyajı hiç olmazdı. Yolda görsen off kıza bak demezdin ama hakkaten off kıza baktı yani.