Gittim biraz muhabbet sohbet, bavulu falan söyledim işte. Annemle konuştu o sırada Zekiye abla. Ben de Mehmet'le dışarı çıktım dedi mahalle maçı var sen de gel. Hem kaynaşmış olucaktık güzel olurdu içimde atmak istediğim tonla enerji vardı zaten. Tamam dedim haydi. Hesaba katmadığım bir şey vardı, yanımda yedek ayakkabı yoktu. Onlarla oynadım pek sorun olmadı ama ayakkabıların ağzına sıçtım taşlık alanda. Mehmet'le baya yakındık kendi aleminde bir çocuk sokak adabı var falan.

Çantamda içinde 1 tane kalan ıslak mendilim druyordu aldım ilk kapriyi, ayakkabıları hallettim sonra kuru peçete alıp tuvalete gittim saçımı falan hallettim o geriye kalan 15 dakikada da otobüs duraklarına yürüdük zaten. Öyle geçmişti ilk günümüz ve benim otobüs önceden geldi. Binerken bir kere daha sarıldık. Yanağından bile öpmemiştim. Düşündüm ama yapabilir miydim o an? Hayır. Ne alakaysa garip geliyordu.

Otobüste yanlarında kalacağım kişilerle irtibata geçtim. Zekiye abla vardı 5 çocuğuyla yaşıyordu. Çok iyi insanlardı her hallerinden belli. Beni de kendi çocuğu gibi karşıladı zaten direk Nevin teyzemden ötürü. Evimde ettiğim kadar rahat ettim resmen. ilk günüm çocuklarla kaynaşmak oldu 1 kızı benle yaşıttı 1 kızı benden 3 yaş küçüktü 2 tane çok ufak kızları vardı 1 tane de oğlu mehmet benden 4 yaş küçüktü.

Ama nasıl heyecanlanıyor kıp kırmızı oldu zaten. DnR'a girdik bu plak hayranıdır sevdiği bir albümün plağını buldum. Elimi sımsıkı tutuyor ama sanki ödül kazanmışçasına. Muhtemelen daha sonra bir daha hiç hatırlamayacağımız şeyleri konuşuyoruz. Sadece o ana odaklanmışız ikimiz de heyecanımızı bastırmak için konuşuyoruz zaten. Bak şunu biliyo musun, yok şunu seviyo musun falan. Aslında hiçbirini umursamıyoruz o an sadece biziz ya.

Uğurla ben çok iyi anlaşıyorduk. Melih diye bir eleman vardı iyi dert dinlerdi. Anıl desen 27 yaşındaydı ama akıl yaşı benden küçüktü. iyi adamdı ama. Cem diye bir eleman vardı o sonradan çıktı gruptan pek bir katkısı yok. Burcu'yu açıkladım zaten. Yağmur çok büyük rol kapacaktı kendisine. Yağmur'u hemen açıklayayım : Grup içinde durmadan +18 tumblr gifleri paylaşırdı. Açık cinsellik yok ama işte belliydi durum. Rahat bir kızdı. 22 yaşında biriydi ama kafa olarak 15 yaşında ergendi.

Yemek aldık. Eve geçtik. Yemeğimizi yedik bir kaç muhabbet ederek, az biraz pc'ye geçtik. Bu arkadaki koltuğa gitti oturdu. Muhabbet açamıyordum daha hiçbir şey kalmamıştı. Ne yapsam diye düşünüp dururken sandalyemin başına geldi ordan bakıyor pc'ye. Bir kaç boş soru sordu. Kalktım sandalyeden istersen oturabilirsin bakacağın bir şey varsa derken tuttu beni ayaklarının ucuna kalktı öpmeye başladı. Hiçbir şekilde geri adım atmayacaktım o gün. Kız zaten rahattı ve hoştu. O şekilde bir dakika kadar öpüştükten sonra elimi kalçasına attım. Koltuğa geçtik, kucağıma oturdu devam ettik öpüşmeye. Biraz uzun bir öpüşmeydi ve gayet güzeldi.

Pek de iplemiyor bir havası vardı yine ben de iplemedim engelledim zaten baya büyük bir kavga ettik aradığında. Sövdüm de sövdüm. Hayatımda birinin suratına en fazla o kadar sövmüşümdür yani. Sonra yine saçma sapan numaralar yoluyla bir sürü mesaj attı falan da hiç iplemedim. 1 Hafta falan geçti ben cidden bir şey hissedemiyorum ama ona karşı artık gayet keyfim yerimde eve gelip oyunumu oynuyorum açıyorum müziğimi falan.

Oyundan tanıştığım bir arkadaşım beni skype grubuna ekledi 7-8 kişi var skype grubunda o zamanlar. Girdim iyi akşamlar dedim. Hepsi kafadar çok iyi elemanlardı. En küçükleri bendim 17 yaşındaydım daha. 27 yaşında eleman vardı sanki okul arkadaşımmış gibi konuşurdu benimle falan öyle samimi bir ortam. Girdim ilk cümlemi söylememle o nasıl ses la falan yapıyorlar anlamadım dedim bana mı diyorsunuz. Kime olcak lan o nasıl ses olm seni giberler burada dikkat et diyor Uğur diye bir eleman gülerek. Güldüm hoşuma da gitti amk iltifatlar falan. Grupta 2 kız vardı Burcu ve Yağmur. Yağmur 22 yaşında Burcu 24 ve biraz soğuktu Burcu zaten pek takılmazdı o gruba. Beni o gruba sokan eleman grupta takılmadı. Biz 7 kişi kaldık grupta ve o grup 1 hafta boyunca neredeyse her akşam sabahlara kadar oyun oynadık takıldık sohbet ettik çok iyiydik hepimiz.

Melisa kuzeninin facebook'undan bunları görmüş. Bana çok güzel saydırdı o gece. Açtım engelini sana ne dıbına koyayımdan başladım yine eskilere kadar dayanan bir kavga ettik. Yine gibtir ettim engelledim bunu. Beyler bana o gece 300 mesaj attı. Hayatımda başka birinin size yaşatabilceği az sayıda acı vardır ya hani. Benim yaşadığım tek acı oydu o andan sonra. işte 2 aydır falan Burak diye bir elemanla konuştuğunu falan her şeyini döktü canımı acıtmak için. Demiştim ya sizlere damarına basıldığında yılan gibi zehrini boşaltıyordu diye. Bu sefer boynumdan yakalamıştı hareketsizdim resmen. 300 mesajı teker teker okudum. Engelini açtım kanıtla dedim. inanmadığımı söyledim sadece acıtmak için yaptığını. Ss attı beyler. 21 yaşında bir huur çocuğuydu konuştuğu kişi. istanbulda'ymış o da. Birlikte kurduğumuz hayalleri ona da yazmış taa ne zaman. Oyun oynuyormuş benimle adeta. Hepsini döktü. Yarım saat sessizce ölü gibi bir yere bakarak durdum. Hala mesaj atıyordu ama telefon zaten önümdeydi bırakmıştım. Sadece bakıyordum boş boş. Gece saat 3 gibiydi. Annem klinikteydi. Evde tek başıma kafayı yiyordum o şekilde.

Derken Üsküdar'da bunun bineceği otobüs saatlerine baktık diğer kalkan otobüs çok geç. Önümüzdekine de yetişemezdik. Çekmeköy'de oturuyor amk kızı şehirdışı gibi. Babasıyla kalıyordu, geç olmuştu zaten iyice. Napıcam falan diye düşünürken o dedim ben zütürürüm anlatırım durumu. Uğur çekti beni kenara olm manyak mısın diyor senin için buraya geldik 2 saat yolda olucan dönüşü de var 4. Bilmiyor ki Yağmur'la yakınlığımı. Doğru diyosun da geç oldu abi şimdi kız benim doğum günüm için geldi bi şey olmasın dedim. Hem grup kalabalık oldu illa ki eğlenirsiniz ben yakalarım sizi dedim. E iyi madem hadi dedi.

Sonra bıraktım onu otobüs'e ve metronun yolunu tuttum. Ama bitmiştim beyler. Bitmiştim gerçek anlamda. Kasık ağrısı denilen meret beni ilk Bursa'ya gittiğimde anlamsız şekilde sarıyordu biliyordum zaten ama Zekiye ablalarda evde yatıyordum biraz sorun olmuyordu. Bu sefer yoldaydım ve her adımımda canım daha fazla acıyordu. Ama yine de dimdik yürüyordum ve dimdik yürüdüğüm için daha da acıyordu böyle katlana katlana gidiyordu.

Zaten durulmuştuk. Çavuş durulmamış olabilir ama aklımdan pislik geçtiği için falan değil. Erkeklik hali sadece, ki o zamanlar bundan çok utanıyodum ben sapık mıyım acaba diye ama düşünmüyodum ki bi şey. Yine de öyleydi amk nöbet tutar gibiydi çavuş.

Filmin 2. yarısının ortalarında işte sakin sakin oturuyoruz. En fazla yaptığımız şey arada bi öpüşmek, o da kısa kısa. Boynumu falan öpüyor arada sade ve kısa şekilde sarılmışız birbirimize duruyoruz. Bu teyze çıktı torununu alıp. Biz izlemeye devam ediyoruz. Geri geldiler daha ön tarafa oturdular. Yaklaşık 1 dakika sonra görevli geldi dedi ki rica etsem çıkar mısınız sinemadan. Abi kafamdan aşağı kaynar sular döküldü de hiçbir şekilde rezillik çıkaramazdım. Hakkım bile olsa. Çünkü Melisa'nın çok sık gittiği bir yerdi bu 1. Rezillik çıksa hatırlanırdı bu 2. Orda kimi nereye dövüyosun anasını satayım 5 kişiler dayak yesen geri kalan günlerin de heba olucak bu 3. Hiçbir şey demedim çıktık Melisayla. Aynı anda şu cümleyi söyledik : dıbına kodumun karısı. Aynı andaydı beyler güldük ikimiz de unuttuk gitti tatlıya bağlandı böylece.

O günden önce ne konuştuysak hepsinin acısını çıkarmaya çalışıyorduk beyler. Yaptığımız şey adeta buydu. Özlem gidermeyi geçmiştik artık şehvetle dokunuyorduk birbirimize. Derken hiç beklemediğim bir olay gelişti. Bunu evet konuşmuştuk ama sadece hayalini kurmuştuk nasıl olur acaba falan diye. Şöyle yaparım böyle yaparım olayı yok yani. 3. kez girdiğimizde olmuştu bu filme. Biletsiz girmiştik bu sefer zaten. Hatta içeriden hiç çıkmamıştık yani girmeyi bırak. Üzerimdeyken, öpüşürken bir den aşağıya çekti kendini. indi üzerimden ve elini şortumun içine soktu. Napıyorsun desem direk harbi napıyorum amk diyecek gibiydi hiç bozmadım, cesaretlenmişti ve bozmadım yani hani gerisinde nolmuş olabilir acaba amk anlattırmayın. Çavuş bayramda.

Biraz öyle oyalandıktan sonra geçti oturdu yerine. Gülümsüyordu yine ama kaçamak bakıyordu. Çok utanmıştı ama biliyordu utanmaması gerektiğini. Sadece elinde değildi. Ondan sonra yalan olmasın bir 10-15 dakika normalce film izledik ama benim kafa zaten gidik. Sadece ortalık durulsun diye. O sırada da zaten 1 sıra önümüze 6-7 koltuk solumuza yaşlı teyzenin biriyle torunu herhalde oturdular.

90 dakika maça çıkmış gibi sürmedi tabi bu böyle. Duraksamalar oldu, sakinlik. Sonra bir daha. Doymadık, bir kere daha girdik filme. Nolur nolmaz biletini aldım ama soran bile olmadı keşke almasaydım. Girdik bu sefer ben atıldım ona doğru. Hayatımda bebelik zamanımdan sonra ilk kez bir çift göğüsle o kadar yakınlaşmıştım. Tabi her gün sabahları okula giderken ki minibüste bana doğru dönük olan dayıların sarkmış memeleri saymazsak.

Ben döndüm, çok uzaktaydı tuttuğumuz yer şehir merkezine. 2.5 saat yol sürüyordu sadece. Her gün istanbula gidip gelmiş gibi oluyordum. Ama hiç sorun değildi sadece onu görmek istiyordum. Geceleri yarın neler yapacağımızı konuşup duruyorduk. Bu sefer biraz daha cürretkardı bu konuşmalar tabi.

Ertesi gün beyler Emre ile ben beraber gittik Korupark'a. Beraber yemek yiyecektik, Emre oradan kültürpark'ı görmeye gidecekti biz de Melisa ile sinemaya giricektik. Melisa'yı otobüse bırakıp Emreyle buluşacaktım takılacaktık. Planladığımız gibi oldu. Yemekler yendi, sonrasında Melisa ve kendime biletleri aldım. Başladık yukarıda beklemeye. Oturduk konuştuk. Chef filmine bilet almıştık. Hatırlamamın sebebi ise aynı filme 3 kere ard arda girmemiz ve bir kere bile izlemememizdi.

Adı Ahmetmiş. Çok tatlı bir amcaydı, şeydi gençlerin önünü açalım tarzında. Bizi konuşuyordu falan. Beni Melisa'ya övüyordu onu bana. Laf lafı açtı dedi sen nerde oturuyosun falan ben dedim istanbul'da oturuyorum onu görmeye geldim. Yapma ya dedi, çok sigara içiyodu belli zar zor anlıyoduk dediklerini zaten. Çok mu seviyosun onu dedi görmeye gelmişsin ordan buraya. Melisa'ya söyleyemediğim şeyi bu yolla söylemiş oldum. Evet seviyorum dedim. Bak bak kızım bırakma bu çocuğu falan yapıyor.

O muhabbet öyle devam etti gitti sonra amca. Biz de kalktık gittik çarşıya doğru. Çarşının içinden geçtik dolaştık. Arka taraflara doğru bir yol gördük çok şirin bir yol. Bilmiyorum ben burayı hiç dedi, ben de bilmiyorum hadi gidelim dedim. Girdik yürüdük yürüdük yol bitecek gibi değil sola doğru daldık ilk gördüğümüz yerden. Eski dökük falan ama çok güzel bir ahşap bina vardı terk edilmiş belli. Yan tarafında çocuklar oynuyordu sesleri geliyordu. Bizim durduğumuz yer tamamiyle boştu. Sanki dünyada bilinmeyen yer gibiydi.

Uyudum zar zor sivrisinekler içerisinde tekrardan kalmış zaten 4 saatim uyuyacak. Sabah yine erken kalktım saçımı yıkadım falan giyindim parfüm marfüm çıktım kültürpark durağının bir ilerki durağında buluştuk Melisayla. Oradan daha yakınmış. Yürüyerek gidiyoruz falan iki velet liseli aşık. Yürüdük sabah bomboş beyler daha karga takunu yememiş gittik tost söyledik bir yere oturup çok güzeldi yer de. Karşıma oturmuştu bir şey diyememiştim içimde kalmıştı ama koltuklar iki kişilikti rahattı ne güzel alırdım kollarıma onu. Ama salağız işte söyleyemiyoruz. Derken yanına örümcek iniyodu bunun ufacık, gördüm onu baksana şuraya dedim nereye dedi gösteriyorum görmüyor dedim örümcek iniyo yanına direk bağırıp kaçtı yanıma bilerek yapmıyon di mi dedi. Valla aklıma gelseydi daha önce yapardım da gerçek dedim peçeteyle aldım örümceği normalde ben de huylanırım.

Yedik tostumuzu gittik yürüdük yürüdük bir banka oturduk. Yaşlı bir amca geçiyordu tonton ama böyle deli gibi de bir yandan. iyiydi ama belli yani. Geldi bana salih sen misin dedi? Pardon amca dedim. Salih uçan var ya dedi sen değil misin dedi takılıyordu bana. Fanatik değilimdir ilk başta zor çıkardım ama anladım sonra. Güldük falan yok dedim o daha bonus. Ayaktaydı muhabbet etmeye çalışıyordu. Melisa sağımda işte onu kaydırdım biraz sağa, gel dedim amca otur sol tarafa oturdu amca da.

O mesajı atarken bir yandan skype grubundayız. Yapma ya dedim mikrofondan. Kimse bir şey anlamadı tabi de bu güldü o tepki neydi ya dedi. Video izliyorum da ona verdim dedim. imalı bir şekilde güldü. Hmm demek videodan diye mesaj attı whatsapptan. Bilemicem artık dedim güldüm. Seziyordum beyler hani artık zaten açılmıştım bir nevi biraz. Normal konuşmalarda bir sorunum kalmamıştı. Hatta kızdan cesaret alıp biraz üstüne gidebiliyordum.

Tutmaz ama rezliimm çabuk yazmazsan senle milli olurum

Yaz lan yaz severim gibişleri

Oturalım mı burda yoruldum dedi. Olur falan derken bir kedi gördüm sanki. Evet bir kedi gördüm bin çok tatlıydı gittim şirinlik yapıyor azcık sevdim bıraktım oturdum yanına Melisa'nın.

Oturdum oturmasına da, bakışı bakış değil gözü karartmış orda anladım zaten. Tutamadım kendimi bakamadım gözlerine gülüp kafamı çevirdim. Ciddi olamıyordum çok salak bi duruma düştüm. O da gülüyo ama niye gülüyosun diyo. Bilsem dedim gülesim geliyo sadece. Sonra döndüm birden öptüm. Bırakmadım bu sefer. Biraz daha uzundu.

Çünkü beyler, birini seveceksen, biriyle öpüşeceksen ona içini açmamanın ne güzel yanı var ki? Ona karşı kendini korumanın ne anlamı var? Aşık olduğun kişiye güvenmek kadar masum bir şey yok ak. Ama bunun yan etkisini görecektim işte.