1. 64.
    0
    klavye üstünde uçuşan parmaklarıma bakıp şaşırdığım bir gecede geldim buraya. yine. yeniden.
    ···
  2. 63.
    0
    @64 gibsinler güzel kardeşim.

    yalnız gecelerin korkusuz prensi olarak bir geceyi daha geride bıraktım. gibtiğimin manyaklıklarını dinlemeyen herkes benim için çok özel.
    ···
  3. 62.
    0
    Motoru hızla dükkana sürerken kafamda sadece önceki akşam izlediğim bir filmdeki veda sahnesi vardı. Bengisu, veda edilmeye kıyamayacağım cenah-ı melek.. Evime geldiğimde titrememe sebep olacak fecr-i sadıktı artık benim için.. Rıfat abinin yüzüne küfrederek ayrılmama,eve gelir gelmez duşa girip bütün arzularımı, şehvetimi kontrol altına almama engel olan tek insandı,o benim için bir rüya idi artık. Asla göremeyeceğim ve keşke gerçek olmasaydı diyebileceğim bir rüya..

    Lacivert odama bağırarak ve ağlayarak dönerken adını fısıldayabildiğim yegane rüya..
    ···
  4. 61.
    0
    Pozisyon değiştirmeye karar verdiğimizde arkama bakma gereği duydum ve Duygu'nun karışık duygular içerisindeki suratını görerek donakaldım.O da çok korkmuştu ancak hiçbir şey Bengisu'nun ona küfrederek gitmesini emretmesi kadar cezbedici,o kadar çekici olamazdı. Gözümde çok daha farklıydı artık Bengisu. Kışın evine gelen bir erkeği evine alan bir esmer bir panter, karamio gözlü bir yırtıcıydı artık benim için. O da boşvermişti artık her şeye,tek hamlede kucağıma zıpladı ve boynuma asılıp bacaklarıyla bana sarıldı. Favori pozisyonlarımdan birinde,ona doyarak damarlarımızın kan basıncı ile gerilmesine, uçları soğuk göğüslerinin tenime, dolgun saçlarının yüzümü gıdıklamasına ve haykırışlarının devinimimizi arttırmasına izin verdim. Yürüyerek sırtını soğuk cama yasladım ürpertiyle dolu bir kahkaha atarak küfretti Bengisu. Daha fazla, daha sert.. Doyum sınırları tedavülden kalkmıştı adeta, bitecek gibi durmuyordu. Nefes alışverişlerimiz hızlanmıştı ve her et darbesiyle başım daha şiddetle ağrımaya başlamıştı. Müthiş bir ciksin sonlarına doğru hep öyle olurdu ancak boşalma anında spermlerim ile beraber adeta o ağrıyı da bir irin gibi atardım vücudumdan. Bunu düşünerek yere, kalitesi aşikar olan laminanta boşaldım. Bengisu hayranlıkla beni izliyor,tek eli kasığımda diğer eli saçlarımda beni tanımaya çalışıyordu. Eğilip boynunu öptüm, geri çekildi.
    Birbirimize baktık. Yarım saat önce olduğumuz insanlar olmadığımızın farkında olarak kaçamak bakışlarla ayrıldık birbirimizden.
    ···
  5. 60.
    0
    Daha hızlanmamı engelleyecek tek bir unsur yoktu görünürde. Kollarımla sıkı sıkı tuttuğu koltuk minderine tırnaklarını geçirmişti ve her darbede daha fazla inlemeye, daha muhteriz bir görüntü ile ciks arzusunda olduğu adama kendi bırakıyordu Bengisu. Patronuma verdiğim söz, geri dönme gerekliliği her şey aklımdan çıkmıştı. Saçını okşarken uzattığım parmağımı hafifçe ısırmaya başlayan, gözlerimin önünde bir yılan gibi kıvrılarak inleyen böylesi bir asude ile Rıfat abiyi mukayese ne mümkündü!
    ···
  6. 59.
    0
    okuyanı gibsinler mi?
    ···
  7. 58.
    0
    Tahminimde yine haklıydım. Cebinden tek hamlede çıkardı küçük paketi. Kaçamak bir bakış atmaya bile fırsat bulamadan ayağa kaldırıp öpmeye başlamıştı beni. Karşılık vermeye biraz geç başladım ancak yadırgamadı bu durumu.Bu küçük zaman farkını kapatmak için daha istekliydim. Elleri hızla pantolonuma uzandı ancak o küçük sıcak elini hemen yakalayıp başımı geri çektim.Tek kaşımı kaldırarak ona baktım. "Sırayı hep kaçırıyorsun Bengisu" diye mırıldandım, kedi gibi uysal uysal başını salladı. Dayanılmaz olmaya başlamıştı.Tek elimle kalçasından tutup hafifçe kaldırdım, ayakları yerden kesildi.Fit bir vücuda sahipti ancak çok hafifti, kolaylıkla köşe koltuğuna zütürdüm ve yumuşakça bıraktım oraya. Tamamen kontrolü elime almıştım, daha doğrusu içimdeki "şey" almıştı.

    Üzerine eğilip kazağını çıkarmasına yardım ettim ve usta ellerimle tek hamlede sütyen gardiyanından vareste ettim göğüslerini. önce boynuna sonra göğsüne ardından yavaşça vücudunun odak noktasına kadar indi öpücüklerim.her hamlede hafifçe sayıklamaya bile başlamıştı. Ellerimle sırtından tutup doğrulttum ve öpmeye devam ederken boşta kalan elimle de kendi pantolonumu çıkarmaya başladım.Üstümdeki tişörtü onun çıkarmasına, gizli cennetinin kapısını kendi aralamasına müsaade etti ve gördüğü vücut karşısında ifadesi bir an değişti, ardından daha heyecanlı bir şekilde atıldı. Biraz dizginleri onun eline verebilirdim artık. Heyecanla arkasını döndü ve boşlukta olmasını istemediği her vücut zerresini doldurmamı emredercesine kalçasını çıkardı. Onlarca tecrübeye rağmen hala o ilk andaki adrenalin patlamasının hazzını yaşamaktan memnundum.Üstelik dışarıda kar şiddetini iyice arttırır ve mutfaktaki Duygu'nun bizi alenen izlediğini unutmuşken..
    ···
  8. 57.
    0
    içeri adım attım. Evin ferah, tatlı bir kokusu vardı. Ancak L şeklindeki devasa köşe koltuğun üstünde battaniye vardı ve televizyon açıktı. Didar-ı melaikem romantik bir film izliyordu. Sebepsizce evde yalnız olduğu teorisine inandım, içsel bir güdü.O da beni süzüyordu. Bir şeyler söyleme gereği duydum "Eviniz çok güzel." dedim, daha yaratıcı bir giriş aklıma gelmemişti. Benim gibi bir cambazın,bir şark kurnazının dahi konuşma yetisinden mahrum kalması ne demekti tahayyül edebilir misiniz eşeysel hormon müptezeli can yoldaşlarım? Bütün cinsel arzularımı bastırmaya çalışırken böyle bir ortamda bulunmanın bana nasıl bir şok etkisi yarattığını? Bugün bu yoktu planlarımda, güzel bir esmerin evine, mahremine girmek yoktu sabah boş zihnimde. Spontane gelişen bir armağan gibiydi bana bu,bazı güçler tarafından verilen.

    "ismin neydi bu arada?" dedi. Söyledim."Memnun oldum. Benim de adım Bengisu." dedi. ismi ile ilgili kafamda 7 saniyede bir akrostiş yazdım, acil durumlarda söylenmek üzere.B hatta C planları yapmaya başlamıştı, testesteron ile desteklenmekte olan beynim. Bengisu'nun gözlerine bakarken arkasındaki mutfakta rahatsız olmuş gibi görünen hizmetçi kızı fark ettim. "Gerçekten ben rahatsız etmek istemem sizi. inceliğiniz için müteşekkirim." diyerek kapıya yöneldim ancak 2 atletik adımda önüme geldi Bengisu. "Yo hayır, zaten bu pizzayı bitirebileceğimi sanmıyorum" dedi, ardından sesini alçaltarak "ve artanın duygu'ya kalmasını istemem.pek sevmem kendisini çaktırma ama." diyerek gülümsedi. Duygu bunu duysa ağlamaktan gözleri yere akardı belki ama benim umrumda değildi,bir hizmetçinin duygularından ziyade ilgilenmem gereken daha önemli bir mevzu,bir melek manzur olmaktaydı 1 metre karşımda.Ne yapacağımı bilemeyip "Bacım vallahi lahmacun gömdüm gelmeden, Allah senden razi olsin" diyerek kabalık rekorlarını zorlarcasına kaçma imkanım hatta bir anlığına arzum vardı ancak kendime gelmem uzun sürmedi. Yaşamakta olduğum sefil hayatta bir dişi tarafından bu derece arzulandığımı hatırlamıyordum. "Pekala.Çok ısrar ediyorsanız size eşlik etmekten mutluluk duyarım" dedim ve bir tebessüm daha kazandım. "Hemen dönerim," dedi ve arkasını dönüp hızlı adımlarla merdivenlere yöneldi.Ne yapacağımı bilemez halde etrafa baktım, sonra montumu çıkarıp yavaşça askılığa astım. Duygu önümüze servisi hazırlamıştı, masaya oturmamı bekliyordu.Alt tarafı bir pizza ama her şey tören mizanseninde ilerliyordu.

    Ardından geldi. Karşıma oturdu. Kıyafetleri aynıydı ancak bazı değişiklikler vardı. Yüzü daha canlıydı ve dudakları tuhaf bir şekilde parlak görünüyordu. Karamel rengi gözleriyle harika bir uyum yaratacak sütyeninin bir kısmı omuzlarına doğru hafifçe açılan hırkasından beliriyordu ve içsel bir sezi ile eşofmanın ceplerinden birinde kondom olduğuna emin oldum. "Ya bir şey düşündüm de,aslında pek aç değilim. Sabah iyi kahvaltı yaptım ama pek hareket etmedim. Biraz acıkmak istiyorum sonra yesek olur mu?" dedi. Salağa yatmak namümkündü, "Tabi ki yok" diyerek gözlerimle yerinden kalkışını ve masanın ucundan dolanıp bana doğru gelişini izledim. "Yalnız olduğumu, fazla yalnız olduğumu hiç söylemiş miydim sana pizza kuryesi beyefendi?" dedi. Hitabetini garipsemiştim ancak her şey daha flu geliyordu "Hayır, hanımefendi.." diyebildim tek nefeste..
    Tümünü Göster
    ···
  9. 56.
    0
    bir gecenin manyaklığı ile daha karşınızda zuhur etmekte hatta etmemekteyim...
    ···
  10. 55.
    +1
    Aptal oldum. Inanılmayacak deredede hoşuma gitti, kim yazdıysa eline vereyim
    ···
  11. 54.
    0
    yalnız gecelerin korkusuz prensi olarak bir geceyi daha geride bıraktım. gibtiğimin manyaklıklarını dinlemeyen herkes benim için çok özel.
    ···
  12. 53.
    0
    Evi uzaktan gördüğümde en nadide duygularımla hasgibtir çekmeye engel olamamıştım. Motorum bozulmamıştı, mutluydum.Eve yaklaştım. Hafiften kar serpiştirmeye başlamıştı.Ana kapıya gelip "pizza siparişi için gelmiştim" dedim güvenlikteki tıfıl adama.5 dakikalık işi vardı, sözde güvenlik. "Bir saniye" dedi, telefona uzandı, hemen ardından "Motoru burada bırakıp siparişiniz ile geçebilirsiniz" dedi. Söylenmeden, sakince motoru orada bırakıp yürümeye başladım.Tek başına imparatorluk kurmuştu adeta, annesi para ile aşk yaşayan it.

    Kapıya yaklaştım, zile bastım. Hizmetli olduğunu düşündüğüm, küçük göğüslü genç bir kız kapıyı açtı, "Ben alayım siparişi" dedi. Elinde parayı hazır tutuyordu.Tam ona paketi uzatırken arkadan siyah bir leke geçti.O kadar göz alıcıydı ki tavsir etmeye gözlerim yetersiz kalmıştı. Kızın arkasında belirdi ve "sen geç duygu.ben alırım" dedi. Hizmetçi kız itaatkarca kenara çekildi. Kadın öne çıktı.Tam ona paketi uzatırken o bir adım attı ve dışarı çıktı. Başını yukarı kaldırıp baktı "Kar yağıyor mu?" dedi. "Evet. Henüz başladı." dedim ama refleks olarak cevap vermiş gibiydim zira bu afet-i devran gözlerimi yuvalarını dağıtmaya ant içmiş bir deccal misali karşımda süzülmekteydi.Gri dar bir eşofman altı, üstünde uzun kollu siyah bir hırka. Saçları yapılıydı ancak giyimi son derece günlüktü. Vücudu son derece düzgün ve fitti,eve yürürken geniş bahçenin kenarından gördüğüm kadarıyla evin bahçesinin altında bir yüzme havuzu vardı.Bu fitliğini açıklıyordu. Duruşu mükemmeldi,dik ve kendinden emin.

    Suratı ise en etkileyici kısımdı belki. inanılmaz bir esmer güzeliydi, hatları bilgisayarda çizilmiş olsa daha noksan kalırdı. Burnu ve kaşları Tanrı'nın boş bir vaktinde yarattığına işaretti adeta.

    Karamel rengi gözlerini bana çevirdi."Hava da çok soğuk.Özür dilerim, biraz yol geldin bir pizza için ama" dedi ve güldü.O küçük tebessüm sahip olduğum bütün karizmayı elimdeki pizza kutusuna bile sığacak kadar küçültmüştü adeta. Erimek üzereydim kızın karşısında (nitekim yaşlarımız yakın sayılırdı. zengin ev sahibinin 20'li yaşlardaki özel üniversitede okuyan, zengin olmakla birlikte böylesi bir abide-i cazibe ile tüm adalet temellerini sarsan bir kızdı, fikrimce) bu soğuk havada. "Yok," dedim "önemli değil. işim bu" sonra elimden gelen en çekici gülümsemeyi attım. Zira kaybediyordum çekicilik savaşını. Elimdeki kozları oynamalıydım, karşımdakinin benden daha çok etkilenmesine alışkındım, pizza kutusunu verirken elimin titremesine sebep olacak kadar sinirlerimin gerilmesine değil. Elimden kutuyu alırken küçük bir tırnak, anlık bir temas parmağıma değdi ve o yarım saniyelik dilimde harekete geçmemek için resmen dilimi ısırdım. Çekim inanılmazdı. Kendimi bıraksam dökülecektim adeta.

    Ben böylesi tebah vaziyette karşısında dikilirken bana verebileceği en büyük cezayı verdi :

    "Fakat gitmen gereken en az 10 kilometre yol var. seni bu kadar zahmete sokmuşken tekrar üşütmek istemem.en azından biraz ısınana kadar içeri girmeni isterdim.Çok soğuk ve bu pizza için hastalanmanı istemem" dedi ve dayanılmaz incelikteki dudaklarından dökülen bu sözlerle eşiği sessizce de olsa çoktan aştığımızı belirtti..
    Tümünü Göster
    ···
  13. 52.
    0
    ...
    Gözlerim buğulanıyordu. Soğuk oda, sıcak.Sonra tekrar soğuk sonra tekrar sıcak. Lacivert duvarlar, bembeyaz yaşlı surat ve hemen ardından beliren bıyıklı, alnı terden damlalarla bezeli geleneksel bir çehre... Kapı açılıp kapanıyor dışarıdaki kış havası içeri girip sonra tekrar engelleniyordu.Bir erkek gür sesiyle bana sesleniyordu.

    "Senin yapacağın işi gibeyim lan ben" diye bağırdı Rıfat abi. Fevkalade rencide olmuştum. Müşterilerden küfrü işitenler hafifçe gülümseyerek kimin itin zütüne sokulduğunu görmek üzere burjuva boyunlarını çevirmeye başladılar. Halbuk kıytırık bir pizzacıdasınız ulan. Ezikliğini dışa vururken bile kendileri olamıyorlardı.

    -Özür dilerim abi,ne yapayım ama motor bozuldu.
    +gibmişim motorunu 30 kere tamire zütürdün lan (sesini alçalttı) ulan motoru mu gibmeye başladın it?
    -Abi ne diyorsun sen. Gitmedi motor. Kalakaldı ne yapayım.
    +Yedinci lan. Bu ayki yedinci şikayet telefonu geldi az önce. Pizzayı söylenen saatten 3 saat sonra bırakmak nedir ulan hiç zütürme bari. Haber de vermiyorsun ki pekekent kendi kendine iş yapıyorsun. Pizzayı suratına attıkları iyi olmuş, kıçına sokmadıklarına dua et.
    -Abi yeter artık tamam özür diledim. (Kanım şakaklarımda atmaya başlamıştı. arkamda birleştirdiğim ellerimi yumruk yapmıştım fark etmeden)
    +Özür ile olacak iş mi lan bu.Bak şimdi.. (Özgür seslenip siparişi iletti. Rıfat abi bana döndü) şu pizza olsun,son şansın lan.Son şansın oğlum.
    -Tamam abi.Son.

    Böylesi ucuz, hayatın içinden diyaloglar ancak böyle kıytırık bir pizzacıda olurdu zaten. Profesyonellik,elemanın halinden anlamak sıfır. Pizzalarını etkileyici bir şekilde sunduğum bayan müşterilerin yüzünde oluşan gülümseden, içeri davet eden bakışlarından, kendilerini bu facire-i rüsva pizzacıya bağlayan unsurun benim cazibem olduğundan haberleri yoktu. Karşı mahalledeki aynı evde kalan 3 üniversiteli kızın, haftanın 4 günü pizza sipariş etmelerinin sebebini bilmiyorlardı. Kıçı kırık bir motor verip, para saymak.Tek yaptıkları buydu beyni nakıs yaratıkların.

    Arkamdaki sandalyeye oturup son siparişi bekledim.Son şansım buydu. Niye bilmiyorum ama içimde bir para kaygısı vardı.Bu işte tutunamazsam çulsuz, şopar kalacakmışım gibi. Halbuki smokinlerle gezen kimdi? En şık restoranların kırmızı bayan tuvaletlerinde aynada gömleğini düzelten bir adam vardı hayal meyal aklımda? Ben değil miydim o?

    Sipariş geldi, hızlı adımlarla çıkıp motora atladım. Kutunun üstüne yapıştırılan kağıttan siparişe baktım, uzaktı.Banliyö evlerinden biriydi ve oraya kadar motor bozulmadan giderse bir mucize olurdu adeta.

    Bu soğuk kış havasında, ofisinin penceresinden dışarı sigara dumanını üfleyen kızıl saçlı bir kadının ilgi ve şehvet yüklü bakışlarına takılmadan harekete geçtim. Yolum uzundu..
    Tümünü Göster
    ···
  14. 51.
    +1
    reserved güzel
    ···
  15. 50.
    +1
    Ece hafifçe topallayarak banyodan döndü.Ben çoktan pantalonumu giymiş, aynada saçımı düzeltiyordum. Hafifçe başını omzuma koydu "Gitmeni istemiyorum" dedi. Sesi o kadar cesaret kırıcı,o kadar inceydi ki "Hangi sıfatla?" sorusunu sorarken vicdanım titredi. Cevap veremedi, başını eğdi.

    Orada kalabilirdim,her şeyi bırakıp onu da alıp kaçabilirdim.Ama hayatım buydu zaten benim, amacım böyle sürüklenmekti. Siyah oda ile ilgili heyulamda yer etmiş bazı parçalar,o ihtiyar bana bunu söylüyordu. Beni polisin elinden kurtaran, kendileri için çalışmamı sağlayan ama beni hasta eden (ağzımdan çıkan o kan parçalarını unutmamıştım) bir teşkilattı. Görevim neydi? Bunu düşünmeme izin vermemişlerdi,her görevimde, yeni görevimin başladığı ana kadar güzel bir kadın eşlik ediyordu.Eda ismi yankılanıyordu bazen kulağımda, irem... sahi kimdi onlar?

    Apartman kapısını kapattım. Girerken bana doğru yürüyen tinerci çocuğu fark ettim. Başını kaldırıp bana baktı ancak artık çekingen değildi. Hatlarımı seçtiği anda üstüme koşmaya başladı, artık hamlemi yapmam gerekiyordu.
    Boy farkı.
    Başka hiçbir şey önemli değildi.Çocuğun kafası kolaylıkla ayağımın bağcık kısmına oturdu, sert bir şekilde savruldu ve iç acıtan bir "çat" sesi ile kafasını yere vurdu.Şakaklarının bulunduğu yerden koyu bir sıvı akmaya başladı. Kandan oldum olası hoşlanmışımdır ama durup bu güzel sıvının yolculuğunu izleyemezdim. Sakince çocuğun bana doğru koştuğu tarafa yürüdüm. Herhangi bir şeyden korkum yoktu zira dünyam yeniden kararmaya başlamıştı. Görevimin bittiğini anlamam bile üzerime perde kapatmaları ile sağlanıyordu sanki..

    Kaç gün veya kaç yıldır hayatım böyleydi bilmiyorum. Normal hayatıma, hormonlarıma ve beynime hükmedebildiğim yıllara dair hiçbir şey, aileme dair hiçbir bilgi yoktu beynimde. Sadece o orman vardı.O yeşil bulanıklık ve ıslak toprak kokusu.. Ardından lacivert oda.
    Yine. Yeniden.
    ···
  16. 49.
    0
    Onun başı ileri geri giderken bana da,zevkin doruklarında Nasuh Mahruki edasıyla gezen bir dağcı gibi bunun keyfini sürmek düşüyordu.Ece daha önce hiç görmediğim kadar hevesle icra ediyordu işini.Bir kilab-ı penis, bir ciks saykosu gibi hareket ediyordu. Saçları önüne düştü, elimle kenara çekerek yardımcı oldum. Arkamı duvara vermeye çekiniyordum, ziyadesiyle pisti duvar. Ancak Ece, yaşadığı evden fersah fersah uzaklıkta temiz, pür-i paktı. Buna emindim zira saçlarından aldığım koku henüz 1 saat 24 dakika önce çilekli şampuan ile duş aldığını haber verir nitelikteydi. Burnumdaki envai çeşit reseptörü canlandıran, hipotalamusa uğramadan doğrudan vücuduma zerk olan bu koku duyusunun cinsel hayatımdaki anlamı çok büyüktü.Ece, unutamayacağım bir etki bırakmıştı bile.Ama artık sıra bendeydi, centilmenliği ele almam gerekirdi.

    Ece'nin çenesinden tutup başını hafifçe kaldırdım.Önünden süt kabı alınmış bir iran kedisi gibi tarifi imkansız gözleriyle tatlı tatlı baktı. Yukarı çektim, doğruldu.Bir kez daha zamk oldum o şaraptan tatlı dudaklarına. Onunla öpüşmek, ciks yapmak yetmeyecekti. Kırılgan,içimdeki mahlukatı evcilleştirecek denli tatlıydı Ece. Yaşadığımız şeyin cinsel arzu deryalarında bir gezinti olmasından daha öteye gitmesini istemezdim ama o bunu istiyor gibiydi. Kendimi geri çektim ve tek hamlede omuzlarından tutup ters çevirdim, arkası bana gelecek şekilde.Bu ani hareket nefesini kesmişti, güldü.O çan gibi, hafızaya kaydedilesi sesiyle güldü.

    "Sonra bunu tezgaha dayadım amuna goyim, çat çut ver baba ver.ver sırtına,ver eyle zütüne" diye devam ettirmemi bekleyecek soğuk elleri ile penisini kavramışlar çıkacaktır muhakkak.Kim olduğum ve nasıl olduğumla ilgili izaha muhtaç bir kısım bıraktığımı sanmıyorum. Sadece küçük ayrıntıları bulmak gerek..

    Fakat sahiden de aynanın önündeki konsola usulca eğdim Ece'yi.Bir jimnastik geçmişi olmalıydı, vücutu son derece kıvrak ve kasları gergindi.O küçük an diliminde, aramızda 2 santimetrelik boşluk olması bile ikimizi de rahatsız etmişti, daha fazla bu ayrılığa dayanamayan uzuvlarım vardı. Onları tatmin etmeliydim ve tek bir hamlede ettim de.ilk vuruş darbeli olduğu için kazandığımız devinim çok daha tatmin ediciydi.O sallandıkça ayna, ayna sallandıkça oradaki hırçın aksim beni daha sert, daha hızlı olmaya itiyordu. içinde bulunduğum pespaye ortam ile ters orantılı olarak, hayatımdaki en keyif verici ilişkimdi belki de bu.Zira her zamanki süremin birkaç dakika altını bulmuştu, potansiyel çocuklarımın bulunduğu kaygan kılıfların Ece'nin bel gamzesine doğru fırlamasına ve birer yılbaşı süsü gibi yavaşça akmasına izin vermem..
    Tümünü Göster
    ···
  17. 48.
    0
    @51 entry-nick'in dıbına koymuşsun kardeşim.
    @50 saygı duyarım üstat.
    ···
  18. 47.
    0
    dıbına kodumun ruh hastası
    ···
  19. 46.
    +1
    ne diyorsun amk bir gib anlamadım inci sözlük burası pekekent gibtir git beynim ağrıdı amk
    ···
  20. 45.
    0
    Dudakları.. En tatlı hamr'ı içmiş gibiydi cam-ı cemden.. Çok iri değildi lakin,alt dudağının üst dudağına nispeten daha dolgun olması bu dolgunluk mevzusunu kapatıyordu.Öpmeye kıyamayacağımız dudaklar.. Öpmeye kıyamayacağınız dudakları gibecektim belki de insanlıktan çıkmış bir yabani gibi.. kim bilir...

    Ece onu derinden derine incelememden hoşlanmış bir tonda konuştu. "Süzmeye doyamıyorsun bakıyorum?"
    Boğazımı temizledim. "Ece, seni böyle süzmeyen bir erkeğin işleyeceği günahtan haberin var mı senin?"
    Evet, eylem haline geçebilmek için onun en sıcak bölgesinden, vücudunun ekvatorundan boğazına kadar çıkan şehvet duygularını en kısa cümle ile,en hızlı şekilde kabartmalıydım.Her zaman bu kadar etkili olamayabiliyordum,ama belki de ortamın salaşlığı ve o salaşlığın içinde Ece kadar çekici, benim kadar arzulu iki insanın varolması bu süreyi minimuma indirgemişti.

    O ellerini boynuma atıp dudaklarıma yapışırken sol elimle onun ince, turkuaz tişörtünün altından o güzel belini saran atletinin üstünden onu tutup kendime çekerken, sağ elimle de gürültülü bir şekilde kapıyı kapattım. Düşüncelerim,hareketlerimi yakaladığı anda durdum ve sordum "Yalnız olduğumuza eminsin değil mi?" "Evet" dedi, nefes almaksızın, başından savarcasına. "Şimdi böyle diyorsun ancak iş üstündeyken kapı çalar da daldaşşak meydanda kalırsak işte o vakit zürriyetini kuruturcasına giberim seni anlıyor musun? Mecazi anlamda konuşmuyorum." demek isterdim,ama demedim içimdeki çocuk da bu anı bozmak istemiyordu.O çocuk.
    Belki de tek kurtuluşum oydu. (He hamileyim dıbına koyim he,basit, demo sürümü mahlukatlar) Çünkü o içimdeki çocuk beni normal arzularıma döndürüyordu,bir ergenin isteğiyle. Belki testosteron ile lekelenmiş ama niyetçe saf olan o arzulara.Şimdiki gibi karanlık, şehvet dolu bir gölge içinde saldırmazdım hatun güruhuna.
    Ama o çocuğu boğmayı başarmıştım yıllardır.
    Ece de istiyordu onu boğmayı belli ki,üstümdeki tişörtü tek hamlede çıkarttı. Dizlerini aniden kırarak önümde eğildi ve pantolonumun fermuarını indirmeye başladı.O bunları yaparken ben de onun tokasını çıkarıp o mükemmel saçlarını açtım,o turuncu, müthiş karmaşayı keyf ile temaşa kılmak istiyordum.Tam bu anda omurgalarıma kadar titreten bir zevk dalgası sardı bedenimi. Dudaklarım kurudu, avuç içlerim terledi. Başımı eğdim ve baktım.
    Ece artık sabırsızlığının doruklarındaydı..
    Tümünü Göster
    ···