1. 24.
    -1
    @22 ve @24 sağolun varolun lan. bunları iltifat olarak algılıyorum. ayriyetten,yalan söylüyorsam facire-i alem olayım ki ben yazdım.
    ···
  2. 23.
    +1
    @22 doğru diyo amk
    ···
  3. 22.
    -1
    @22 cidden mi diyorsun lan?
    ···
  4. 21.
    +1
    senin zekanda bir bin bunu yazamaz. nerden kopyaladın söyle lan amın düdüğü
    ···
  5. 20.
    0
    allah belanı versin
    ···
  6. 19.
    -1
    Ben ise tavandan yumuşak ve titrek, sarı bir ışık huzmesi yayan lambaya bakıp Bolu, Mudurnu'da saçlarını kavradığım kadını düşünüyordum.
    Köylülerin ellerinde kazmalarla beni kovalamasını..
    Ömrüm boyunca nefret ettiğim köpeklerin uzaktan gelen havlamalarını..
    Nefes almadan koşa koşa ormana saklanmamı..
    Etrafımı saran koyu yeşil bulanıklığı.. Ciğerlerimdeki son nefes kabarcığını da tüketerek beraber yere düşmemi hatırladım..
    Ve polisin ben uykudayken beni yakalamasını..
    Mahkemeyi.. Mahkeme mi? Ne olmuştu ki?
    Kadını öldürmüştüm. ciks yaparken öldürmüştüm, boğmuştum onu.
    Beni bir canavar olmak suçuyla itham ediyorlardı. Haklılardı belki,ne olduğumu ben bile bilmiyordum..
    Müebbet hapis cezası verdiler, hakimin suratındaki korkunç tiksinti ifadesi aksetti hülyama..
    Hücremdeki birkaç erkeğe saldırmıştım, onları farklı kadınlar yerine koyarak, karnımda hala hissettiğim dikişlerin sebebi onların homofobik bir can havliyle bana sapladıkları şiş olmalıydı...
    Hapishaneden ayrıldığımı hatırlıyorum, oraya dahi uygun değildim...
    Akıl hastanesine getirildiğim gri kamyoneti hatırladım. Teller vardı.. Konuşamayacak kadar bitkindim.
    Ve yumuşak duvarlar vardı.. Sarı, yumuşak duvarlar...
    Başımı kaldırdım.
    Beyaz şeytanlarım yaklaşıyordu...
    ···
  7. 18.
    -1
    Birden başımı önüme çevirdim.
    irem yoktu.
    Bir duvar vardı, inanılmaz yumuşak bir duvar.
    Sağıma soluma baktım, kırmızı,spot lambaları yansıtan duvarlar gitmiş gibiydi..
    Bir puf koltuktan başka hiçbir şey yoktu. Hiçbir sivri nesne hiçbir şey.. Her yer çok yumuşaktı.
    Ellerimle kendimi yokladım. Beyaz bir şey giymiştim,bir kefen gibi..
    Ama adamlar gerçekti ikisi de bana doğru geliyordu. Yüzlerinde teskin etme ile iğrenme arasında bir ifade vardı.
    Yaklaşıyorlardı.
    ···
  8. 17.
    +1 -1
    Ama adamlar çok sakindi, sanki bunun olmasını bekliyormuş gibi. Sanki...

    Sanki duvarların rengi değişiyormuş gibi...
    Sanki irem'in benden uzaklaşıyormuş gibi..
    Sanki içinde bulunduğum oda dönüyormuş gibiydi...
    ···
  9. 16.
    -1
    Tam coşku noktasına geliyordum.Ela'ya gidip "Aşkım, kusura bakma midemi bozmuşum biraz. Kalkalım mı?" demek gibi komik bir plana hazırlanıyorken, gürültüyle tuvaletin kapısı açıldı. Tempomu kaybetmemiştim, önüme baktım, irem hala inildiyor, hala istiyordu ben de aynen devam ediyordum ama kapıda gördüğüm adamlar hızımı azaltmıştı. Beyaz önlüklü iki adam dikiliyordu ve birinin elinde şırıngaya fena halde benzeyen bir şey var vardı. Birden panik yaptım, belden aşağım çıplaktı.Her ne kadar 16 yıl taekwondo kursuna gitmiş olsam da çıplaklık bütün fiziki avantajları zütürüyordu. Kalçama girecek bir iğne, önce gol yemiş Victor Valdes misali haykırmama, ardından boynu kırık bir kaz yavrusu gibi büzülmeme sebebiyet verebilirdi...
    ···
  10. 15.
    -1
    Artık benim sıram gelmişti, kuvvetli ellerimle onun uzun, ince vajinasını okşadım. Hassas olmam gerekiyordu evet,ama kendimi tutamıyordum. Biraz fazla bastırmış olabilirdim belki ama irem sadece dudaklarını ısırmakla meşguldü, şikayet etmedi. Aynen devam ettim ama vajinanın o paslı, bilindik tadı olayın benim açımdan temposunu düşürmüştü. irem'i belinden kaldırdım ve arkasını çevirerek şekilli ve dolgun kalçalarına birkaç tokat attım. Ellerimle küçük yuvarlak helezonlar çizdim. Ardından ellerimi onun sırtına,o efsanevi yumuşaklıktaki saçlarının düştüğü ince sırtına yasladım ve ileri geri tempomu arttırdım. Birkaç dakika böyle devam ettikten sonra sol elimi,dik ve gayet dolgun göğüslerinden birine, sağ elimi ise burnuna, oradan da ağzına kadar indirdim. Hafifçe ısırdı ama dilini ve dişlerini hissetmek bana acı vermekten ziyade, beni harikulade bir şekilde cuşa getirdi, daha da hızlandım. Artık tempolu, ritmik,etin ete çarpma sesi dışarıdan da çok rahat duyuluyor olmalıydı. Belki de erkekler tuvaletindeki sonradan görme barzolar bu sesi duyup "Lö ne zigiyorlar garıları yav" diyip otsbir çekiyordur, bilemem.
    ···
  11. 14.
    -1
    Kalçasına indiğimde ise durdum,ve nefesimi kontrol altına aldım. Soyunma sırası gelmişti.Bu sefer de o benim ellerimin yerini aldı ve inanılmaz dudak hareketleriyle az önce indirdiğim pantolonumun altından bir peri bacası misali yükselen dalgamı,gri boxer'ımın üstünden dudaklarıyla hafifçe kavradı. Bunu tahmin etmemiştim. Destek almak için tuvaletin dar duvarlarına tutundum. Tanrım! Bu nasıl bir zevkti.

    Ardından boxer'ımı sıyırıp ufak Burak'ı memnun etmeye başladı. Buna hazırdım. Dakikalar boyunca, çıplak halde poz vermeye çalışan Yıldız Tilbe'yi hayal ettim ve erken boşalmak gibi doğal ama sinir bozucu bir olayı da engellemiş oldum. Neyse ki irem'in dudaklarıyla yaptığı muamele tatmin ediciydi, zira bu o kadar tiksindirici bir düşünceydi ki dalgamın 2 saniyede bir ejderhadan, solgun bir çiçek misali kabuğuna çekilmesi işten bile değildi.
    ···
  12. 13.
    +1 -1
    Başparmağı ile, sadece o parmak ile nefesini hızlandırdıktan sonra onu kucağıma aldım.Ve klozetin sifonunun çekildiği yukarıdaki kısmına oturttum, klozet kapağını da kapattım. Arkamı dönüp kapıyı kilitledim. Tekrar işime döndüm.Tek elimle boynunun gerisinden tutup kendime çektim. Dudakları benimkilerden çok daha dolgun ve çok daha yumuşaktı,ilk defa kontrolümü kaybeder gibi oldum ama küçük bir nefes hakimiyeti beni tekrar işime odakladı. Başını uzaklaştırmadan önce en şehvetli halim ile dilimi onun dilinde gezdirdim, yeni bir keşif yaptım ve üst dudağının biraz içinde kalan bir kısma kendi adımı verdim. Bundan sonra oraya, yeni keşfime Burak diyecektim. Sonra birden, istemeden de olsa rol gereği başımı çektim, bıçakla kesilmiş gibi ayrılınca, dudak temasımızı devam ettirmek için eylemsizlik yasası sebebiyle 1 saniye daha havayı öpmeye devam etti irem. Sonra gerçeği anlayınca kızdı ve tam istediğim şiddette çıldırdı.Üstündeki elbiseyi çıkarmak için hamle etti ama elini tutup "Bırak,ben yapayım." dedim. Sırtından tuttuğum gibi ters çevirip dişlerimle fermuarını açtım ve dilimle sırtında bir safari gezintisine intikal ettim.
    ···
  13. 12.
    -1
    işimi çok uzun tutmak istemiyordum.Ela'yı düşündüğümden değil, ahaha hayır tabiki. Sizce şu an onu düşünüyor gibi miyim? Sadece böyle sosyal bir mekanda bir kadınla beraber olmak, yeterli tutkuyu sağlamazdı, korkum bundan ötürüydü. Aksi halde, gibmişim Ela'yı...
    ···
  14. 11.
    +1 -1
    reserved kimse mi giblemez amk ya
    ···
  15. 10.
    +1 -1
    içerideki kadının kalp damarlarının ekstra mesai yapmasına sebebiyet verdikten sonra yavaşça cebimden tel tokamı çıkarıp, esnek metali ikiye ayırdım. Kilit yuvasına yerleştirip, olağanüstü bir sessizlikle yukarı aşağı oynattım. Kapı yumuşak bir klik sesiyle açıldı. içerideki melaike tam beklediğim gibi, ayakta durmuş, bana bakar vaziyette elbisesinin, kalçalarından sonra başlayan o müthiş bacaklarını kapatan eteklerini çekerek kendi tenazul organına eliyle erişim modunu ENABLE hale getirmişti. Kendi ile olan temasını seyretmek için sadece 3 saniye bekledim. Ardından sağ elimle onun sol elini kavradım,o kadar sıkı tuttum ki o kıvrımlı, kalemle çizilmiş gibi duran güzel kaşlarını kaldırıp şüphe ile bana baktı. Bileğinden geçen damarı hissettim, içinde akan ılık kanı.Ve o elin ucundaki başparmağı gördüm. Islaktı,birkaç saniye önce karşımdaki güzel varlığın en mahrem bölgesinde küçük bir gezintiye çıkmıştı o parmak. Elini daha da sıktım, amacım sol elinin az da olsa uyuşmasıydı.Bu, ilk birkaç saniyenin ardından elini gevşetmem ile oradaki damarların tekrar kana kavuşması ve sinirlerinin daha hassas olacağı anldıbına geliyordu.Öyle de yaptım. Elimi gevşettikten birkaç saniye sonra (kanın nüfuz etmesine verdiğim süre) başparmağını dudaklarımın arasına zütürdüm.Az önceki halinden daha duyarlı hale gelmiş başparmağındaki nemli dudaklarımı ve dilimi hissederek vücudundaki her kasın şehvetle gerildiğini hissettim ay yüzlü bihterimin. Adını sordum, "irem" dedi. Sadece bu.Çan sesi gibi gelmişti sesi,onu saatlerce konuşturmak istedim ama önce yapmam gereken bir iş vardı.
    ···
  16. 9.
    -1
    Kabinlerin biri hariç hepsi boştu. Dolu kabinin önünde 15 saniye boyunca dikildim. Dikkat çekmekten ziyade, içerideki didar-ı kamer'imin kalp atışlarının artmasına, heyecanlanmasına sebebiyet vermek istiyordum.
    ···
  17. 8.
    -1
    Aynada kendimi tekrar kontrol edip, hemen yandaki bayanlar tuvaletine girdim. Dayanılmaz bir çekiciliğim olmasa beni bahçe terliğiyle haşerat gibi kovalayacak gibi görünen kırmızı dar elbisesiyle harika kalçalarını arz-ı endam eden güzel, genç bir bayan bana gülümsedi. Karşılık vermedim. Delirmesini istiyordum, benden uzaklaşsın ki onu da listeme eklemek zorunda kalmayayım. Zaten hedefim belli.
    ···
  18. 7.
    -1
    Böylesine elit bir lokantanın tuvaletinin, gasilhaneden hallice olmasını pek garipsedim, sinirlendim.Tuvaletini yapan insan kitlesinin bile farklı olması gerekirdi yahu burada! Tuvaletten çıkan insanların, smokinlerinin en ufak bir parçasının dahi, tuvalete girdiği halinden daha az mükemmel olması durumunda linç edilmesi "ıyy barzo, nasıl da sıçtı öyle" denilmesi gerekirdi.Gel gelelim, parası olan, müstakbel bir entel sayıldığından, yıllar önce Yozgat'ın Topaktaş köyünden bu güzide şehre gelip, bala züte yaptığı gayrimenkul girişimlerinin yıllar sonra tutması ve parayı kırması durumunda gelip böylesine nezih bir lokantada dahi "lavaboya ziyarette bulunmak" kalıbından ziyade "sıçmak" kalıbını çağrıştıracak tipler dahi barınabiliyordu.Bu insan güruhunun en nadide örneklerinden birisinin, kendisinden 4 numara büyük gömleğinin ve kalçasından aşağı sarkan gri çizgili pantalonunu çekiştire çekiştire "ooehh be eyü zıçtıh haa" ifadesiyle elini yıkamasını izlemek mecburiyetinde kaldım.iç çektim. Sonra işe koyuldum. Adamın arkasından hafifçe yaklaşıp o haftalardır yıkanmadığından keçe gibi olmuş saçlarından kavrayarak "Nereye harcıyorsun lan bütün o tude-i parayı ha? Ne halt yiyorsun be adam? Git adam akıllı giyin gel" dedim.Tam "Kimsin lo sen" edasıyla dönecekken de dizkapağımı omurgasının tam ortasına geçirerek etkisiz hale getirdim. Elitim tabi, böylesi bir efora rağmen saçımın tek bir teli dahi bozulmamıştı.
    ···
  19. 6.
    +1 -1
    Masadan kalktım, siyah pantolonum ve füme rengi kravatımın altında, kaslı ve fit vücudumu saran dar, saten ve akik siyahı gömleğimle bir feriştah-ı cazibe olduğumun bilincinde olarak beyaz, sert mermer zeminin üzerinde emin adımlarla ilerledim. O cezbedici kadının,o beni peşinde kilab eden tanrıçanın, bayanlar tuvaletine doğru yöneldiğini görmüştüm,ama sakin kalmalıydım.ilk durak, erkekler tuvaleti.
    ···
  20. 5.
    +1 -1
    Ama 4 saniye önce o istek bitti biliyor musun be Ela? 4 saniye önce odak noktam, mazeret-i vücud bulma gayem değişti benim ceylan gözlü sevgilim.O diğer mahlukat kapıyı araladığı andan itibaren artık benim için senin varlığında ifade bulan tek şey,o vücut,o surat.. bitti her şey. Benim için artık tek bir kişi var, "o"..

    "Aşkım, bana bir müsaade verir misin lavaboya gideyim?"
    Güldü. Dudaklarının üstündeki bene aşık olduğumun karısı, güldü. "Benden izin mi istiyorsun?"
    "Yani," dedim. "Şimdi o kadını bulmaya gideceğimden şüphelenirsin belki diye çekindim."
    Tekrar güldü. Gülme artık, senin o ağzından kopabilmeyi daha zor hale getirme. Lütfen ya,lütfen dıbına koyayım.
    "Yok, izin veriyorum" dedi. Vereceksin tabi seni küçük yosma, seni küçük hilkat kaynaklı kevaşe! Ben sana o makinede çekmiş gibi duran elbiseyi giyip dıbını zütünü ışıklı reklam panoları gibi sergilemene sebep olan kıyafeti giymen konusunda nasıl müsamaha gösterdiysem,sen de aynısını yapacaksın,bre dürzü!
    ···