Neyse tatilleri bitti, bunları 1 saat evlerinin önünde bekledim amk, geç geldiler, hava hafif soğuktu, üşüdüğüm kızaran yanaklarımdan belli olmuş olucak ki yine eve davet ettiler annesi çay yaptı içtik, transferleri konuştuk, ben konuşamadım takımın durumu kötüydü, o gururla konuştu, hakkıydı, konuşun dedim konuşun içimden o adam sizi gibip gidicek ki öyle de oldu gibti gitti. Neyse beni yine taşak malzemesi yaptı o konuda, bir şey demedim. Melis'in kolu düzelmiş sayılırdı yine de acımasın diye sarılırken dikkat ediyordum. Dedim ne zaman çıkabiliriz dışarı, tatilin son 1 günü vardı, babası dedi yarın sabah al, akşam 9'dan önce bırak, sabah derken dedim, elimde olsa sabah 5'de alıcam amk.

Neyse gittik okula, kaç gündür yok Melis sordular anlattım, sınavlara girdik, bittiler son haftaya giriyorduk artık, okula filan gitmedim, biri bişey sorar, cevaplarım birisi bişey aklına yazar Melis'e söyler diye, evden de çıkmadım, Nur mesaj atmaya başladı. Bu sefer kimsenin haberi olmaz dedi en son, neyden haberi olmaz dedim mesaj olarak, bize gelsene dedi. gibtir git kızım salak salak konuşma dedim, sonra attığı mesajlara cevap vermedim, Melis'in olmadığı günlerde bizim mahalledekilerle takıldım genelde, Melisle de telefonda konuştuk ilk günler, sonrasında azaldı bu telefonda konuşmalar, bende kötü şeyler düşünmeyerek aklımı yormayarak iyi düşünmeye çalıştım. Konuşurken sesi iyi geliyordu, babası ordaydı sonuçta.

Neyse önce sarıldım Melis'ime, sonra bana şuraya ebrunun numarasını kaydetsene dedi. Sildim dedim, ulan harbiden de silmiştim o kavgadan sonra denemek için mi yaptı bilmiyorum ama bir kez daha sarıldı o tek kolla, sonra bindirdim arabaya gittim annesinin elini öptüm, o kadar yaşlı mıyım diye yaptı esprisini babasına dedim. Yapılacak trasnferleri konuşuruz çabuk gelin sıkılırsanız hiç durmayın, onunda elini öptüm, adam çok anlayışlıydı. Sonra gittiler beyler. Ben öyle kaldım. Gittiler bildiğimiz gittiler söverek eve doğru yürüdüm. Geldim eve yüz mahkeme duvarı gibi, anlattım bizimkilere olayı, babam gitmemişsin iyi dedi, annem özlersin şimdi gitseydin keşke dedi. Yok dedim ne işim var, daha söz yok nişan yok. Ki onlar olsa bile gitmeye sıcak bakmazdım.

Aldım kızı zütürdüm. Sıkı sıkı da tutuyorum ulan bir daha düşmesin diye, kız bile şaşırdı, geldik, annesi içeri davet etti saat olmuş 21.30, çekinerek girdim içeri, babasıyla biraz lafladık, bu sezon ne olur filan, ben dedim şampiyon filan olamayız, afferim dedi, sinirlenmiştim belli etmedim, dedim bir 10 sene sonra her şey değişir, suçlu suçsuz haklı haksız bulunur, sonra her şey değişir filan, siz düze çıkamazsınız bir daha dedi, görücez dedim. Sonra her şey hazırdı. Aşağı indik. Melis'i öyle bir sakınıyorum ki, babası annesi filan memnun, damatı bulduk diye espri yapıyorlar.

Gözlerine baktım, saat 4 civarı bişeydi okuldan çıktım, 4.30 dan sonra babasıyla anlaşıp kızı aldım evden filan derken 5.30 gibi evdeydik, bu hesabı niye yapıyorum çünkü unuttum o arayı, tek hatırladığım bu yaptıklarımız 17.30 diyim şimdi 17.30'dan 21.00'a kadar öpüştük, sarıldık, bakıştık yani birbirimize doymaya çalıştık ulan yok, doyamadım. Her öpüşümde daha çok sarılmak istedim. Her sarılışımda, yağan kara, sövdüm kolu yüzünden sarılamıyorum diye, Allah'a bazen sitem ettim dedim niye kar yağdırıyorsun hadi yağdırıyorsun niye bu kızın kolunu kırıyorsun böyle kader mi olur, sonra gözlerine bakıyorum, böyle güzel gözleri yarattığın için şükürler olsun diyorum, diyorumda diyorum anlıcağınız.

Okuldan çıktım, kayınpederin dükkanda aldım soluğu, dedim ne zaman gidiyorsunuz, alabilir miyim Melis'i filan, 10'dan önce getir, bizde o sıra çıkarız dedi. Ulan kış günü ne tatili diyemedim. Kafa dinleyeceklerdi belli ki, üstelemedim dıbına koyim gittim aldım Melis'i yalnız kalacağımız hiçbir yer yoktu. Aradım babamı annemi alıp dışarda biraz gezer misiniz dedim, eve kız mı atıcan dedi, melisle konuşmamız gerekenler var, boş yer yok dedim. Melis'e kötü bir şey yapmayacağımı bildiği için tamam 9'dan önce çıkın ama evden dedi. Tamam dedim, sonra yemin ettim kendime ev tutucam diye, aldım melisimi getirdim bizim eve, başladım öpmeye, 25 gün filan yok lan ötesi var mı bu işin, bir de işin kötüsü doyasıya sarılamıyorsun dıbına koyim canı acayacak diye.

Gidecek misin dedim. Sende geliceksin ya dedi, böyle kandırmışlardı kızı belliki, gelemiyorum dedim neden dedi, öyle işte nedeni yok beklerim ben seni dedim, Nur var dedi endişeli bir ses tonuyla, içimden nurun dıbına koyim dedim. Dışımdan yüzüne bile bakmam okul bitiyor zaten az bir şey kaldı eve kapanırım sen yokken dedim. Sana güveniyorum dedi. Bir kaç konuşmadan sonra annesiyle de vedalaşıp gibtirip gittim evime, diğer gece uğurlamaya gidicektim bunları, okulda melis yoktu, ebru konuşmak istedi. giblemedim. Neden konuşmak istiyordu orası muamma, Nur geldi, ne yüzle geliyorsun dıbına kodum dicektim, neden geldin dedim. Canım sıkıldı dedi, sevgiline ayıp gider misin dedim. Gitti.

Nolur gitmeyin dedim. Kararlaştırdık dedi. Ağlıcak duruma geldim, bak daha kötü olucaksınız ben bilirim bu ayrılığı askerde yaşadım çok pistir, sende gel bizimle dedi, indim arabadan başladım bunların evine doğru yürümeye. Vedalaşıcaktım kızla yapacak bir şey yok. Annesiyle de tanışmışlığımız vardı ama ilk kez o gün tanıştık. Konuşurken yanmızda durdu, babasını aksine acayip tutucuydu, babası ise çok akıllı adamdı, tutucuydu fakat belli etmiyordu, annesinden korktuğumdan daha çok babasından korkuyordum. Annesiyle sohbet ettik biraz, çok sevdiği belliydi beni. Meliste koluna bir imza aldı alçıya, ulan ben alçıyı görünce üzülüyorum kız imza at diyor.

Ama adam kral adamdı sesini çıkarıp sen bana hesap mı soruyorsun demedi, gençliğime verdi. Dükkanının önüne çekti arabayı, Melis seni, sen Melis'i çok seviyorsuın belli dedi. Evet dedim, siz ayrı kalamazsınız bu kadar zaman filan. Yine evet dedim, sende gel bizimle dedi. Şok oldum kaldım, nasıl ? dedim. Gel işte basbaya, ailenden izin al. Gelemem dedim. Neden dedi aklımdan binlerce şey geçti, en basitini söyledim. Ailem izin vermez dedim. Ben konuşurum babanla gel dedi. Yine olmaz dedim. Yediremezdim beyler kendime. Beklerim ben Melis'i dedim. Bak konu maddiyatsa diye girdi, aslında o değildi babamın kazandığı ondan çok sayılabilirdi bile, konu o değildi o da biliyordu, yük olmaktan çekiniyorsan diye giremedi konuya sadece vereceğim tepkiyi az çok biliyordu, tanımıştı beni. Tamam dedi, ben senin için korurum kızımı. Git vedalaş. Yarın gece gidiyoruz. Bir darbe daha indi balyozla indi bu sefer.

Yerimde duramıyordum, neyse çıktı bizimki, canı acıyor belli, gittim sarılıcam korkarak sarılıyorum, babası burda 1, kolu acır 2, sarılma denmeyecek şekilde sarıldım, kızgınca babasına baktı neden söyledin dercesine, sonra babasına gitti. Neyse eve bıraktık melisi ben eve gidicektim, Mesajlaşmada zor gözüküyordu. Babası geçti arabaya atla dedi, bende geçtim arabaya aynı şekil. Biz tatile çıkacağız ailecek dedi. Ulan darbe üstüne darbe geliyordu. Direk yapıştırdım cevabı eee tabi çıkamazsınız Melis'in kolu kırıldı dedim. Yok çıkacağız dedi. Yok melis'in kolu kırıldı dedim. Çoktan kararlaştırdık dedi. O zaman Melis bizde kalsın der demez tip tip baktı. Meliste geliyor dedi. Nasıl ya kolu kırık değil mi dedim, 15 günle birleştireceğiz, alçısı o kadar ciddi değil dedi. Bir de tatilin sonunda mı geleceksiniz dedim hesap sorar bir ses tonuyla.

Bir cumartesi günü yatıyorum telefonum çaldı baktım kayınpeder arıyor. Esas duruşa geçerek açtım telefonu hikayeci oğlum dedi donuk bir sesle, dedim aha bir şey oldu, şu hastaneye gelir misin dedi, neden diye sormadım, geliyorum hemen dedim, yüzümü bile yıkamadan gittim. Baktım kapıda beni bekliyor. Yarı buruk, buyrun dedim. Gel içeri geçelim dedi, benimle özel bir şey konuşmak istese asla hastanede yapmazdı bunu hepimiz biliyoruz. Belli ki bir şey olmuştu. Devam ettim onunla bi girdim. Melis'in kolu kırılmış. Yağan kara, kaygan olan yere, dünyada ki her şeye küfür ettim, ulan sanki benim kolum kırılmıştı olamazdı böyle bir şey o kadar acı çeker gibi gözüküyordu ki izlemedim geçtim oturdum, elim ayağım titriyor kayınpeder oturdu o gayet rahattı, nasıl bu kadar rahatsınız demedim, huylanır diye ama o benim rahatsız olduğumu anlamış ki sıkma canını geçer dedi. nefes alış verişim bile değişmişti.

Kayınpeder bana tüm sahalar senin, ben kendi yarı alanıma çekildim, istediğin atağı yap, ama topu kaptırırsan kontradan belanı giberim diyordu resmen. Okulda adımız çıkmıştı ve ilk atak Matematik hocasından geldi, yerlerimizi ayırmaya çalıştı. itiraz ettim, hatta olay kavga derecesine gidicekti Melis bırak gidiyim der gibi bakıyordu ama bırakmadım yine müdür yardımcısına yolladı, adam zaten bana kıl, ailelerimiz biliyor filan dedim yine ayrılmadım Melisten, Meliste mutluydu, günler günleri kovaladı kar yağdı, dersler bitmeye başladı, köpek gibi ders çalışıyordum. Melis'i kırmamak için üzmemek için, çünkü yüzü azcık düşerse kayınpeder benim belamı giberdi, buda onun mutlu olacağı şeylerden bir tanesiydi.

Tabi ben açıkladım durumu, tamam akşam 6 dedi, saatime baktım, dersten çıktığımız için uygun zaman vardı. Eve zütürdüm, bizim evde kimse yoktu. Bir şeyler hazırladım film izledik, yan yana yatıp, uzun zamandır böyle huzurlu hissetmemiştim, bir kaç öpücükte bu huzura alkış tutuyordu, boynundan öptüm.

Beni hiç bırakmayacaksın Hikayeci değil mi dedi.
Sensiz adım atamam dedim.
Seni çok seviyorum dedi.
Seni çok sevmiyorum dedim şaşırdı, anlatsam anlatamayacağım kadar seviyorum dedim.

Yeniden güldü o güzel yüzü, saat 4 gibi bizim evden ayrıldık, dışarda biraz dolandıktan sonra kayınpederi huylandırmamak için zütürdüm bıraktım kızı.

Babasının dükkanına yakındık, dedim gel babandan izin alalım gel. Neden dedi, şart koştu bana dedim. Tamam gidelim öyleyse seni bir daha kaybetmeyeyim dedi. Gittik beni bir gördü adam. Kalktı ayağa ne oldu dedi. Anlattım bende, sende disiplin durumu ne dedi, yırttım yine dedim. Bundan sonra kavga etme bizlere söyle dedi Melis'e baktı. Ne işin var dercesine Melis konuşmadan ben girdim lafa, ben getirdim, 2sinin napacağı belli olmaz dedim. Aslında alakası yoktu. inandırmak için söyledim mazallah giber neden aldın kızımı dersten ders daha önemli diye, uydurduk bir şey. Aldım izni, yorma kendini bugün, erkenden bekliyorum kızımı hatta hiç çıkmayın dedi.

Anlamadim. Ama yerleseyim.

Yüzüme baktı, şahitleri çağırdı bunları 3 gün uzaklaştırdı. Beni de eve gönderdi, dersten Melis'i aldım, dedim giberler okulu ailelerin haberi var, Nur'un bir bakışı vardı beyler, öyle böyle değil. Çektim aldım,

Napıyorsun sen dedi.
Napıyorum dedim.
Tüm okul bilicek mi şimdi bizi dedi.
Bilsin ne olucak dedim.
Öğretmenler ne olucak dedi.
Senin ailen benim ailem biliyorsa onlara ne dedim.
Olsun ama hocalardan utanırım şimdi ben dedi.
Biri bişey söylerse düğünümüze onu da çağıracağımızı söyler sustururuz dedim.
Manyak dedi sarıldı koridordayız, muallak müdür yardımcısı görüyorsa diye el hareketi çekecektim. Çıktık okuldan ağzım burnum dağılmış gelen geçen bana bakıyor. Bir mendil aldık, temizledi temizleyebildiği kadar yaralarımı, canımı çok yaktı ama belli etmedim, keşke gözümden süzülen yaşları tutabilseydim anladı bu canımı acıttığını. Acıdı mı canın neden gözlerinden yaş geliyor dedi, mutluluktan dedim, hiç inanmamış gibi baktı.

Şimdi ben bunlara dalsam, nedensiz yere olduğu için beni bu sefer kimse kurtaramaz, neden olarak Melis'i göstersem, kızında başı belaya girer okulda aşk mı yaşıyosunuz ayağına diye, bekledim, sonra bunlar sınıftan çıkarken arkalarından gittim ayağımı birinin ayağına taktım. Önüne baksana lan dedim. Hayırdır yine kaşınıyo musun sen dedi, kaşın nasıl oldu der demez vurdu bana üst üste en sonunda kaçtım bi tanesinden diğeri vurmaya başladı bizimkiler olaya girince bu lavuk tek kaldı bende karşısında kaldım, başladım vurmaya ama işlemiyor sanki tuttu beni sıraya fırlattı, 7-8 tane tane yumruk attı ağzım burnum dağıldı, baktım durmuyor, savurdum yumruğu çenesine geldi, küt diye düştü yere korktum bişey yapmadım, ayağa kalkmaya çalışıyor ama kalkamıyor. Olay sınıfta olduğu için kamera diye bir faktör yok, sınıfta ki şahitler var ve dayak yiyen ben var, çenesine vurduğum yürürken bile zorlanıyordu, çenenin önemini o kavgada çözdüm.

Mesaj attım Melis'e anlattıım her şeyi çıkıcaz dışarı dedim. Kabul etti. Sensiz bir gece bile çok zor Hikayecimm dedi. Melisim dedim. Güldü, sarıldı bana. O akşamı birlikte geçirdik eve bıraktım yine balkondan bakan yüz yoktu bu sefer, eve gidene kadar melisle mesajlaştım. Bir de babamdan fırça yedim nerdesin diye, anlattım anlayışlı karşıladı. Yattım uyudum diğer gün okula gittim. Baktım bu 2 lavuk yine bizim sınıfta, bana bir şey demediler geçtim oturdum melis'in yanına konuşurken dikkatimi çeken şey bunların Melis'e bakmasıydı, direk gidip dalmadım.

Bilmediğiniz çok şey var dedim. Bir bakış attı, Melis'i nasıl sevdiğimi bilseniz bu eziyeti çektirmezdiniz dedim. Ben kızımı senden çok seviyorum dedi. Doğrudur dedim, o zaman benim bu yaptığım doğru dedi. Değil dedim, kızımı yolda bulmadım ben ne yaptığını bilmezsem içim rahat etmez dedi o da belli bir çerçeve içinde dedi. Yani burda bana kızımın namusuyla oynama dedi. Anladım dedim, neyi dedi, ne demek istediğinizi dedim. Ne demek istemişim dedi, Melisle konuşabilir miyim artık dedim. Hayır dedi, okulumu değiştirir yine kendimi odama kilitlerim, saç sakal karışır dedim, onun bununla ne alakası var dedi, şampiyonluktan fazlası gitti dediğimde giden Melisti dedim. Konuşabilirsin ama 2.hatada bu dükkana bile girmene izin vermem dedi. Tamam bu akşam dışarı çıkıcaz Melisle dedim, izin vermiyorum dedi. Neden dedim. Baktı kafasını gibicem tamam çok geç bırakma kızı eve 9'u geçmesin dedi. Nereye gideceğinizi de mesaj at dedi, saolun iyi akşamlar dedim çıktım, düşündüm. Lan bu acaba adam mı takıyor peşimize diye.

Diğer gün okulda otomatik olarak başkasıyla oturdu o, yanına gittim, olmaz dedi. Tamam dedim sende kabullenmişsin ayrılığı, deme öyle hikayeci sensizlik çok zor dün gece bile çok zor geçti dedi. O zaman bensiz olma dedim. Babam dedi sustu, okul çıkışı dükkanına gittim yüzüme bakmadı. Bende bir gib demeden durdum dükkanda, en sonunda o pes etti ne oldu dedi, bir daha olmaz dedim, ben bir şans veririm dedi, kızınızın üzülmesinden zevk mi alıyorsunuz dedim. Üzülüyor dediğimde bana baktı. Nerden biliyorsun üzüldüğünü dedi. Tüm ders ona baktım bu sefer gülmüyordu dedim. Yanında mı oturdu dedi, onu da tembihlemişsiniz başka yere oturdu dedim. iyi yapmış dedi. yaptığınızın iyi olduğunu düşünseniz bile iyi değil bilin dedim, bana ne öğretiyorsun sen dedi. Kaldım öyle.