Şöyle anlatıyım kimse olmasın, sadece o olsun benim için hava hoştu yani, Annemle babamlada hasret giderdim ne zaman başlıyorsun dedi, iş için 1 hafta filan toparlanıyım dedim. Tamam çok sallama işleri öğrenmen lazım dedi. Anlamıştım beni düşünüyor otelin başına, Melisle konuştuk yine o akşam fakat alamadım evden babası izin vermedi, niye izin vermedi bilmiyorum. O gibişin konusunu da açmadık ama mutluluğu yazdığı mesajdan bile belli oluyordu. Aradım konuştuk 4,5 saat boyunca, işte beyler nasıl geçiyordu o zaman, nasıl akıp gidiyordu hiç farkında bile olmuyordunuz be, konu konuyu açıyordu, sesin kötüleşmiş, iyi misin diye başlayan sohbet hayallere doğru, hayallerden gerçeklere triplere doğru kayıyordu, sonrasında konu konuyu açıyordu öyle devam ediyordu.

Neyse öyle oldu böyle oldu derken otelde işe başladım, yarım ingilizcemle resepsiyonda çalışıyordum yardımcı oluyordu ara sıra esas görevliler, babama çay filan zütürüyordum anlayacağınız amelelik yapıyordum. Melis geldi ziyarete babam Melis'i özel misafiri olarak kabul etti, benden daha iyi davrandı amk sürekli şunu getir bunu getir dedi bana, Melis sadece soğuk çay içti ama babam 5 çayı devirdi, işin kötüsü dakikada bir çay istiyordu, nasıl içiyordu amk, resmen dalga geçiyordu benimle, meliste gülümsüyordu o halime.

Sonrasında babam bıraktı Melisle beni yalnız başıma, 25 dakika sonra işinin başına dön dedi, beynimden vurulmuşa döndüm. 25 dakika az değil mi baba dedim. Patronunum ben senin dedi, afedersiniz dedim. işten ayrılıyorum dedim ondan sonra. Neden dedi, kız arkadaşımla vakit geçirmek istiyorum dedim, tamam 10 dakika daha izin dedi, iyi dedim, zaten ayrılamazdım, babamdı sahibi sonuçta oranın amk. 35 dakika sarıldık, konuştuk. Evine gitti. Akşam alırım seni dedim. Babam it gibi çalıştırıyordu ve diğer personele verdiği maaşın aynısını veriyordu, bana günlük geliyordu para ama toplayınca aynı maaşı alıyorduk. Burda büyüklenmiyorum, tabii ki aynı maaşı almalıydım, o zamanlar bunu idrak edemiyodum, şimdi ne kadar iyi yapmış babam anlıyorum.

Akşam Melis'i aldım, babamın cebinden çıkan ama anlımın teriyle kazandığım parayla ilk işim Melis'e yemek ısmarlamak oldu oda takıldı bana, sevgilimin alın teri var sanki filan dedi, gülüştük. Sordum, resepsiyona kızlar geliyor napıyım dedim. Hepsi yabancı filan, güveniyorum ben sana işinle onları ayrı kefeye koyabilirsin dedi. Bunu söylemesi bana büyük bir yük bindirdi, çünkü öyle yapmalıydım, işimle onları ayrı bir kefeye koymalıydım çünkü hem sevgilim vardı, hemde babamın oteliydi orası, orda rezalet çıkartmamam lazımdı. Eve bıraktım Melis'i eski çalıştığım yere gittim.

Patron yok dediler, eyvallah dedim döndüm, Yazımın sabahlarını otelde, akşamlarını Melisle geçiriyordum. Gün geçtikçe babam beni amelelikten yükseltmişti, konuşa konuşa ingilizcemde gelişmişti bu sayede resepsiyondan ayrılmadım, ara sıra babam bana bir kaç şey öğretti otel hakkında, neyse ağustostun ortalarıydı, lig başlıcak, Beni davet ettiler eve Melisler, 17 ağustos veya 18 ağustos sanırım tarihi unutmam niye unutmadığımı da açıklayacağım birazdan, 17 veya 18'di. Gittim yemekler yendi. Oturduk maç başlıcak onu da izlicez, ilk kez evlilikten konuşuldu kısa süreli de olsa, babası bana o gün yeşil ışık yaktı, bende 18'imizde nişanlanırız dedim. Kabul etti. Evlilik çok sonraydı ama olsun. Sonra maç başladı.

Fener 0-2 yaptı, maç bi bitti 3-2, hepimiz biliyoruz o maçı, babası başladı taşağa, öyle böyle değil sinirlerim kabardı kabardı en sonunda müsadenizle kalkayım ben geç oldu dedim. Adamda kendisi yüzünden sandı ki öyleydi, ısrar etti, annemin hasta olduğunu söyledim, Melis ben geçireyim Hikayeciyi dedi kapıyı hafif kapattı yapıştı dudaklarıma yine karışılık verdim. Çok sürmedi o içeri gitti ben eve gittim söve söve bi ersuna sövüyorum bi takıma sövüyorum, geldim eve, babam yok annem yok attım kendimi yatağa mesajlaşıyoruz Melisle babası hakkında hiç konuşmadık.

Bence haklıydım ki hala haklıyım, 0-2 den maç vermiştik, üstüme çok gelmişti, diğer gün uğradım el mahkum kayınpederin yanına, böyle böyle konuştuk, yok yok haklısın dedi, dedim bu sene de gitti şampiyonluk filan inancım kalmamıştı ne yalan söyleyeyim. Böylece tatlıya bağladık. Melisle ara sıra buluşuyorduk. Bunun kuzeninin düğünü vardı. Ona hazırlanıyorlardı, seninde gelmeni istiyorum dedi, ulan yaş 17 sayılır çokta değil, ne bu acele, kayınpederle konuştum gel dedi. iyi dedim kayınpeder izin verdiye sorun yok. Gittim bunlarla tek tek tanıştım, rahat konuştuım eşeğin dıbına su kaçırmadan. Bu benim sevilmemi sağladı, bir kaç espriylede tamamen yerimi garantiye aldım ailedeki.

Melis'in bana gurur duyan gözlerle baktığını görüyordum ama gerim gerim gerilmiştim. Yalan söylemeyeceğim. Melislere geldik, ben eve geçiyim dedim. Saat geç olmuştu, ısrar etmediler geçtim eve, babam olanları filan sordu, okullar açılacaktı artık, Babam otelde annem onun yanında eve Melis'i çağırdım, bir kaç şımarıklıktan sonra yine iş başkalaştı ve bir kez daha birlikte olduk. Sonrasında yine eve bıraktım. Okul başlayacaktı. Az kalmıştı. Melis tembih ediyordu bol bol çalışacağız, bol bol test çözeceğiz, ulan 12 var önümüzde diyemiyordum, 12 de çalışmayla bir şey olmayacağını önceden görmüştü çünkü kız. Tamam dedim sen nasıl istersen aşkım.

Okul başladı, yine yan yana oturduk Melisle, müdür yardımcısı gibimde değildi, ciddi ciddi bundan sonra gelip ters bir şey söylerse karşılık verecektim umrumda değildi. Melis arkadaşlarıyla hasret gidiyordu, bende Egemenle konuşuyorudm. Tesbih vardı elinde yine babandan mı dedim, evet dedi. Bu sefer alamaz herhalde dedim. Alsın görüyüm dedi. Oda bilenmişti müdür yardımcısına karşı, okulda her şey normal geçiyordu işte. ilk günün akşamı Melis'i aldım bizim antrenmana, yeni bitmişti, koç niye gelmiyosun lan dercesine baktı, koç dedim biraz basketbol oynayabilir miyiz? Melis'i görünce izin verdi, 1 saat sonra kapatacağım sahayı dedi, uygun dedim. Başladık basketbola, özlemiştim, yalan yok.

O atmaya çalışıyordu ama boyu biraz daha kısaydı, zorluyordu atamıyordu ben üst üste atıyordum sayıları. Pislik dedi, niye dedim insan biraz centilmen olur dedi, bilerek yenileyim mi yani dedim. Evet dedi, ama zevki çıkmaz ki dedim, çıkar çıkar dedi tamam al dedim verdim topu tam atıcak, koydum bloğu, başladı arkamdan koşmaya dur Melis dur bak hoca var ayıp olur diyordum ama bırakmıyordu. Çok sinirlendirmişti blok onu anlaşılan, yaptığımdan pişman mıydım hayır aksine çok eğlenceli gelmişti.

Tamam dedim dönelim söz bırakıcam inandı, yine blokladım, bu sefer gitmedim, sarıldı bana, çok kötüsün dedi, saçlarından öptüm, yenilmeyi öğrenmeden yenmeyi öğrenemezsin ama aşkım dedim. Yenilmeyi öğrettin şimdi yenmeyi öğret dedi. iyi dedim tek tek atış nasıl yapılır filan öğretmeye çalıştım, elinden geldiğince attı, 3lükleri potayı bile bulmuyordu. Öğrenicem ama ben bu işi filan dedi, neden dedim, oynarız dedi peki tamam dedim. Bir basketbol topu alırım parka çıkar oynarız, oynadıkça gelişirsin dedim. Ama saatli dedi, neden dedim ders çalışıcaktık aşkım dedi. Unutmuşum dedim. Eve dönerken konuştuk biraz daha.

Sen devam etmicek misin dedi, sanmıyorum dedim, tamam o zaman dedi, yarın çıkalım antrenmanları birlikte yapalım dedi, kabul ama topu bulabilirsem dedim, tamam dedi, evine getirdim yine öptüm, çıktı evine ve anında mesaj, mesajlaşa mesajlaşa döndüm eve, babama otel hakkında sorular sordum, Sonuçta bana kalacaktı orası, düşüncem öyleydi, öğreniyordum işi yavaş yavaş şu şöyle olur bu böyle olur, çok zor değildi ama çok dikkat isteyen bir işti, züte gelme şansınız yüksekti. Öğrenirim baba korkma sen dedim. Anlatırken, anlamıştı dinlemek istemediğimi, sonra konuşuruz o zaman dedi. Kafamla onay verdim. Melisle mesajlaştım.

Benim için işleri aksatmıyorsun dimi dedi, hayır dedim. iyi öyleyse dedi. Ders çalıştın mı dedi, birazdan dedim, 10 dakika daha havadan sudan kpnuştuktan sonra derslere göz gezdirdim bi, mesaj attım Melis'e, aşkım bende test kitabı yok ki dedim. Bende de yok şimdi farkettim dedi. Yarın çıkarız alırız dedim. Antrenman yapıcaz mı dedi, yaparız dedim. iyi o zaman dedi. Ders çalıştın mı dedi, öyle bir göz gezdirdim dedim, bende dedi zaten çok ders işlememiştik, 1-2 hoca not aldırmıştı en fazla. iyi de küfür yemişlerdi.

Diğer gün okulda sıraya bir şeyler çizmişti, senin çiziminde güzel aslında mimar mı olsan dedim, neden ki dedi, otel filan dikersin dedim güldü, sarıldı öptü, Nur yoktu 2 gündür, sınıf listesinde ismini görüyordum fakat gelmiyordu, okuldan gitmesi için dua ettim. Okul çıkşı Melis'i eve bırakmadım. Eve kaçtım direk üstümü giyindim basketbol topu aldım, Melis'i aldım sonra, başladık antrenmana, bak şöyle şöyle yapıcaksın derken kapmaya başladı işi.

Seni yenicem hadi gel dedi, yenemezsin dedim, yenerim dedi. Başladık, yine yendim, bu sefer öğrenmek için daha fazla hırs yaptı, bende öğretirken 4 tane lavuk geldi, banka oturdular bizi izliyolar, Melis rahatsız oldu, gel gidelim Hikayeci dedi. Lan şimdi gitmeyelim desen laf atsalar dayak yiceksin. Gidelim desen kızın gözünden düşeceksin. Neden dedim, biliyorsun işte gel başımız belaya girmesin dedi. 4 kişiler, benden de büyükler tahminimce, Tamam dedim çıkalım, çıkarken laf attılar Melis'e.

inci sözlükte sıradan bir gün.

Melis elimi tuttu gitme dedi, gitmedim. Bu kadar mı erkeklikten yoksunsun diye bağırdı biri, gider misin dedim Melis'e , nereye dedi, parktan uzak bir yere dedim. Neden ne olacak dedi, git işte sen dedim. Hikayeci nolur dedi. Ne konuşuyorsun lan dedi biri, ne olur Melis git dedim. Yok dedi. Bak lütfen dedim. Gitti. Basketbol topu bende kaldı, Melis'in gittiğine emin olduktan sonra arkamı döndüm basketbol topunu fırlattım önce bunlara doğru sonra bana en yakın olana yurmruk attım, sonrasına bakmadım bile savurdum durdum yumruğu, burnuma vurdu biri, yere çekildim istemsiz kafama 3 tane vurdu aynı kişi eğildim vurdum karaciğerine geldi, kafa attım yere düştü. Diğerleri vurmaya başladılar yere düştüm. Melis bağırmaya başladı. Hagibtir dedim ama yanında adamlarda vardı, bu sayede kavga ayrılmıştı. Ağzım burnumda dağılmıştı.

Doktora zütürmek istedi, yok dedim eve zütürücem seni sonra eve giderim dedim, ayakta durucak halim yoktu, Nereye zütürüyorsun amk. Yürü Hikayeci dedi. Getirdiği adamlara baktım, esnaftı belli. elimi Melis'in omzuna attım, zütürdü beni, ciddi ciddi zütürdü, eve gelince ne olduğunu anlamadım. Annem bir yandan babam bir yandan, Melis o akşamı bizde geçirdi, babasına haber vererek babası ise izin vermeyecekken durumumdan haberdar olunca o da geldi, aileler ilk başta böyle bir olayla tanıştı. Melis'in babası kızımı benden çok koruyorsun filan diyip takıldı bana.

Bir şey söylemedim. Gülmekle yetindim gece gittiler Melisler, babam kaç kişilerdi filan öğrendi, aslanım benim dedi diğer gün okula gidecek misin dedim Melis'e, sen? diye sordu. Eğitimine önem veriyordu Melis, benim yüzümden geri kalamazdı, geliyorum dedim. O yüzle mi dedi, en fazla dalga geçerler dedim. Ben yanındayım biliyorsun dimi dedi. Biliyorum iyi ki varsın dedim. Diğer gün gittik okula kimse dalga geçmedi, olayı duyan sinirlendi sadece, hocalara açıklamadım, hepsi tır mı çarptı gibisinden takıldı 1-2 tanesi hariç, o 1-2 tanesi de öğretmen gibi öğretmendi dıbına koyim zaten.

Test kitabı almadık, antrenmanlara da ara vermeyelim dedim. Korkmuyorsun hiç dimi dedi, neden korkucakmışım ki dedim. Yine gelirseler dedi, gelsinler dedim. Bana zarar verirseler dedi, veremezler dedim. Nasıl bu kadar eminsin dedi, eminim işte veremezler dedim. Sarıldı yine bana, gittik bir basketbol topu daha aldık, maç yaptık, yenildim ama bırakmadım maçı, sanırım yaralarım yüzündendi, çok takılmadım , öperek kutladım sadece, baktım 4 lavuk yine geliyor, Melis'e baktım, korktuğu belliydi, beni daha çok sinirlendiriyordu bu, ulan hata yapmıştım işte gelmeyecektik başından buraya.