/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
  1. 126.
    +5
    Konuştuk bir süre sonrasında hiç beklemediği bir şey söyledim, telefonunu getirir misin dedim ama kilidini bile açma dedim getirirken sadece getir dedim. Şaşırdı kaldı. Nerden çıktı şimdi bu dedi. Sen getir dedim. Getirdi kilidinin şifresini biliyordum girdim ve yanlış beyler, açar mısın dedim. Yanımda ama diyerek ekledim. Açtı telefonu girdim mesajlara

    Ahmet
    Cenk

    Bu isimleri gördüm.
    ···
  2. 127.
    +5
    Açmadım bile ne konuşuyorlar diye, ellerim titredi, beynim gitti, kalbime m16 silahı ile ateş ettiler, defalarca ama ölmedim, can çekişiyordum. Açmak istedim ama korktum, çok korktum elim gitmedi, evde bir şey unutmuşum ben gideyim dedim. Annesine ayıp olmasın diye, annesi mutfaktaydı ama ne konuştuğumuzu duymuştu sonuçta arkamdan geldi. Kolumdan tuttu nolur dur dedi. Evden alacağımı alıyım söz gelicem dedim. Söz verdin dedi, sözümü değiştirsem dedim nasıl dedi sana yazıcam olarak dedim. Tamam bekliyorum lütfen seni seviyorum dedi. Asansöre bi attım kendimi başladım ağlamaya, kapıyı bi açtım bizim kayınpeder karşımda ne oldu hikayeci diyemeden koşarak çıktım binadan eve doğru koştum eve girdim annem evdeydi ne oldu oğlum dedi kapımı kilitledim hıçkıra hıçkıra ağlıyorum. Annem geldi anne ne olursun git dedim.
    ···
  3. 128.
    +5
    4 saat filan ağladım babam geldi, aç kapıyı dedi, yok dedim, aç kapıyı dedi, baba git ne olur dedim, aç kapıyı hikayeci dedi bağırarak cevap verdim. Uzatmadı, babama ve anneme bağırarak asla cevap vermedim, çünkü onlar benim için çok değerliydi, onların yokluğunda yaşayamazdım biliyordum, ergenliğime dair 2 şeyde gurur duymuşumdur biri Melistir biri de aileme karşı olan saygımdır ama bu sefer bağırmıştım. Telefonuma bakmadım uyuyakalmışım. Okula gitmedim, kayınpeder aradı açsam mı açmasam mı diye düşünürken açmadım, çağrı biter bitmez baktım telefona pek çok mesaj var kapattım telefonu kayınpeder üst üste aramasın diye kapatmıştım telefonu. Gerçi daha çok ayıp olmuştu ama.
    ···
  4. 129.
    +4
    Diğer gün okula gittim, naparımda gitmem diye düşünürken Berat gözlerime baktı, ağlamaktan şişmiş olan gözlerim, Melis bana doğru gelirken , kimden yumruk yedin lan ahahaaahha diyip gülmeye başladı aslında buna gülüp geçerdim ama başladım yumruklamaya elimden alamadılar, gittim müdür yardımcısına 5 gün uzaklaştırdı almıştım istediğimi Melis dersi mersi bıraktı o kadar hocanın içinde konuşmak istedi, konuşmadım ama hala sözün var dedi, sözümü tutacaktım. Hocalar da anlamıştı gözlerimin sebebini, eve gittim. Aldım telefonu elime.
    ···
  5. 130.
    +4
    aldım almasına da aklıma bir şey gelmiyordu, savaş vardı aklımda, dedim giberim aklı kalbinle yaz ve döküldü beyler.

    Ben seni çok sevdim,
    O kadar çok sevdim ki, anneme babama ayıramadığım zamanımı sana ayırdım.
    Hani demiştim ya sana, düşünüp düşünüp napacağını bulamamak diye, şuan ondan daha fazlası, düşünemiyorum bile, bilmiiyorum neyi ekgib yaptım veya canını sıkan ne yaptımda Ahmet ve Cenkle mesajlaşma gereği duydun.
    Benden gizli neyin vardı da kilidini değiştirdin, neden okula getirmedin telefonunu.
    Senin kolun kırıldığı gün dünyanın en çaresiz insanı bendim. Senin kolun kırık diye çektiğin acının 2 katını ben kalbimde hissettim çünkü ben benim kalbimdeydin, sen benim her şeyimdin.
    Böyle olmasını asla istemedim. Ben hiçbir kıza bakmadım bile ne nurun gönderdiği mesajlara ne başka kızın akşam boş musun demesine.
    Ben senin için bir çok şeyden vazgeçtim, hala vazgeçerim sorun değil.
    Sadece merak ediyorum, güzel gözlüm, hayatın anldıbını bana gösteren, yaşamın tadını çıkarmamı sonuna kadar sağlayan kız, ne oldu? Neyi ekgib yaptımda değiştin onları bana. Az mı sevdim ? Az mı sakındım ? Az mı düşündüm ? ihanet mi ettim barıştıktan sonra. Hangisini yaptım.

    yolladım beyle ama kafayı yiyecektim ulan napmıştım da bende bulamadığını onlarda aramıştı bu kız.
    ···
  6. 131.
    +4
    Sonra yattım, biraz düşünürken uyuyakalmışım, uyandım saat 23'e geliyor, telefona bakmak istedim, bir tarafım bak diye baskı yaparken, diğer tarafım korkuyordu ya olumsuz bir şey yazmışsa diye mesaj da atmamış olabilicek olması beni daha çok korkutuyordu boşverdim her şeyi, aldım telefonu elimde 4 tane mesaj atmış, bir tanesi uzun diğerleri o hikayeye ek, bir tanesi de orda mısın tarzı bir şey, başladım okumaya özet olarak yazıyorum buraya bazı yerleri ekleyip çıkararak.

    Gerizekalı, hiçbir şeyi ekgib yapmadın sen her şeyi fazla yaptın, ben seni çok seviyorum, söylediğim hiçbir şey yalan değildi anlamadan dinlemeden yargılıyorsun beni lütfen yapma vs vs bunlar vardı.

    Aslında verdiğim tepki abartılıydı, lan konuşmuştu işte, olabilirdi beni kızdıran konu, telefonunu okula getirmeyecek kadar ne konuşuyordu onlarla ve ben öğrendikten sonra attığı mesajın saatine bakınca getirmişti telefonuna okula.

    Nasıl yargılamamı bekliyorsun, benden sakladığın şeyler var, anlatta dinleyip yargılayayım, benden saklayıp saklayıp sonra dinlemeden yargılıyorsun demesi kolay dedim.

    Telefonu koyamadan cevap verdi. Bu bile beni önemsediğine işaretti benden mesaj bekliyordu. Açtım mesajı, bitti mi ilişkimiz, zaten sen Berat'ı döverek Nur'a yol yaptın yazmıştı. Sinirden kıpkırmızı oldum. Yazmadım hiçbir şey, geçtim elimi yüzümü yıkadım kesmedi, attım kendimi duşa açtım buz gibi suyu, nefes alışverişim tamamen kesilmişti. O buz gibi suların arasına gözyaşlarım karıştı bir zaman sonra, hala kendini haklı çıkarmaya çalışması, umursamaz cevabı çok acıtmıştı canımı.

    Çıktım duştan geçtim odama, giyindim üstümü, telefona baktım mesaj var. Şaşırtmıştı bu beni, mesaj atmıştı mesajının üstüne.

    Özür dilerim öyle demek istemedim konuşmak istiyorum açıklayacağım her şeyi lütfen yazmıştı.

    Hatasının farkındaydı, buluşmakla buluşmamak arasında kararsızdım, duyacaklarım beni daha çok üzebilirdi, korkuyordum lan işte, korkuyordum. istemiyorum diye cevap verdim. Sana hiç ihanet etmedim dedi. Bende sana diyemedim, etmiştim düpe düz. Nur olayını hatırlayınca, bana nur olayını hatırlatıyordu fakat bu sadece kağıt üstündeydi yazdı arkasından ben seni affetmeyi bildim, sen beni affetme sadece dinle dedi. Yarın buluşalım yazdım.

    Okula gitmeyeceğim dedi. Gitmeni istiyorum, ailen yanlış anlamasın dedim. Bir şey olmaz filan diyip geçiştirdi, yarın konuşuruz diyip kapattım telefonumu, yelkenleri hemen indirmeyecektim yere soracak hesabım vardı. Savaşı kolay kazanamazdı.

    Pcde takıldıktan sonra bir kaç saat zor da olsa uyudum, sabah kalktım yine duş aldım yine güzelce giyindim, açtım telefonu bir kaç mesaj atmıştı. Adresi verip şurda şu saatte buluşalım dedim. Tamam yazdı sadece, çıktım evden, gittim verdiğim adres bir kafe ismiydi, 15 dakika önce filan gitmiştim. Su içtim, yapacaklarımı düşündüm ne diyebilirdim, bana ne anlatabilirdi derken buluşma saatine 5 dakika kala o da geldi, ikimizde erken gelmiştik, koşmuştuk birbirimize resmen.

    Sarılmakla sarılmamak arasında kaldım bir süre, sadece tokalaştık. Geçti oturdu garson geldi ne istersiniz dedi, soğuk su istedim, soğuk çay istedi, konuşmadık içecekler gelene kadar. Sonrasında dinliyorum dedim. Sözümü kesmeni istemiyorum, sonuna kadar dinle dedi. Bu söylediği bile anlatacağı şeylerin olumsuz olduğuna örnekti, dinliyorum dedim.

    Ahmet benim eski sevgilim Cenk ise tatilde tanıştığım biri dedi, aslında bu anlattıkları bile bana yeterdi ama sustum, o da konuşmaya devam etti.

    Ahmet'i anlatacağım sana dedi, kendi kendime düşündüm, acaba benden neyin intikdıbını alıyor diye, sevdiğim kız bana eski sevgilisini anlatacaktı. Hatta istersen mesajları okuyayım dedi. Bunun için mi buluştuk dedim. Sözümü kesme dedi, soru soruyorsun dedim.

    Sorsam bile kesme dedi. Başladı tamamen anlatmaya, Ahmetle 9.sınıfın başında çıkıyordum bu bizden bir yaş büyük şimdi okul değiştirdi, çok sevdim ben onu, amacı farklıymış, ben ise ona aşık olmuştum, sorgusuz sualsiz, amacını öğrendiğimde iş işten geçmişti, unutmak içinde gitmek içinde dedi. Sinir katsayılarım arttıkça, nefes alış verişim değişiyordu. Farketmiş olacak ki nolur sözümü kesme dedi. Bir şey söylemedim. istediğini alamayınca ayrıldı benden, bense kaldım öylece, hiçbir şey diyemedim arkasından ne dur, nede beni bırakma diye dedi. Unutmadım ben onu aylarca günlerce, taaki seni tanıyana kadar dedi. Sende her şeyi buldum, onda bulamadığım saflığı buldum, her şey güzel giderken, mesaj attı, hatırlattı kendini, hatta kolumu da onunla mesajlaşırken yola bakmadığım için kırdım dedi. Hiçbir şey söylemedim. Sudan bir yudum aldım çünkü ateş basmıştı.
    Tümünü Göster
    ···
  7. 132.
    +5
    Düşünsenize beyler, bir kızı çok seviyorsunuz, kolu kırılınca sizin canınız acıyor ama kız kolunu eski sevgilisiyle mesajlaşırken kırmış, devam etti anlatmaya, anlattıklarının özeti Ahmet'i reddetmiş olmasıydı, telefonu da koydu önüme şifremi biliyorsun al gir bak dedi, baksan bir dert bakmasan bir dert, açtım baktım. Tarihe kadar duruyordu ve aynen söylediği gibi reddetmişti. ilk başlarda arkadaşca konuşmuşlar sonra Ahmet işi çirkinleştirince konuşmayı bırakmışlardı konuşmayı, yani Melis bırakmıştı en azından, Ahmet mesajlarına devam etmiş. Koydum telefonu masanın üstüne Cenk? diye sordum. Şimdi onu anlatacağım dedi.
    ···
  8. 133.
    +7
    beyler yarım saat müsade edin bi kahvaltı yapıp geliyorum malum daha işe gidicem.
    ···
  9. 134.
    +1
    100000 yillik hikaye
    ···
  10. 135.
    0
    Oku oku bitmiyor bu ne amk
    ···
    1. 1.
      0
      ben 1 haftada okumuştum panpa ara vere vere
      ···
    2. 2.
      0
      Ben 1 gün yapıcam ama
      ···
  11. 136.
    +9
    Tatilde tanıştık onunla da, numaramı filan verdim. Sonra yaptığımın yanlış olduğunu anlayınca onunla da arama mesafe koydum mesajları bir daha aç dedi. Bu sefer yapmadım, tamam dedim güveniyorum. Belli güvendiğin dedi. Ne bekliyordun dedim. Bir şey beklemiyordum filan diyip trip attı. Ne yapacağım hakkında bir fikrim var mıydı, yoktu.

    Ahmet olayından sonra Melis'i affetmek istiyor muydum hayır.
    Melis'in Ahmet'i benden saklaması zoruma gitmiş miydi, oldukça fazla.
    Kolunu onun yüzünden kırması, beni kırıp paramparça etmişmiydi, fazlasıyla.

    Bak dedim, bunları anlattın, ben eski sevgilimle konuşsam, senin haberin olmasa nasıl hissedersin dedim. Haklısın yapmamam gerekirdi dedi. Bir şey diyemedim. Ben seni 1 kez affettim, sevgime yenik düştüm, şimdi sıra sende, bakalım hangimizin sevgisi daha fazla diyerek vurdu beni zayıf noktamdan.

    Düşününce onun affettiği konuyla kendi affettiğim konuyu yan yana koydum ve kıyasladım, açık ara benim yaptığım pislik önde gidiyordu ve o affetmişti.

    Kabul ediyorum tamam seni affedicem dedim. Sevinir gibi oldu, ama bir şartım var dedim. Heyecanla ne diye bakarken satranç oynayacağız beni yenersen kabul dedim. Şaşkın şaşkın bakıyordu bana, amacım çok farklıydı burdaki, o yaşıma kadar satrançta yenilmemiştim ama oynamamız lazımdı. Yenemezsem dedi, olmaz dedim. Ya şimdi ne alaka hikayeci diyerek kızdı, şartım bu dedim. Tamam ama bilmiyorum ki dedi. Öğrenirsin yarın oynarız dedim. itiraz etse bile değiştiremedi fikrimi.

    Bıraktım evine, akşam yokum dedi. Neden dedim satranç öğreneceğim dedi, güldüm, beni bu yaşıma kadar yenen olmadı dedim. Aslında ilk yenen o olacaktı, ulan neden uzatıyorsun o zaman konuyu diyenlerinizi duymuş gibiyim, beyler ben bu kızı hemen kabul edemezdim. Beni kaybetme korkusuyla satranç oynacaktı ve acemiydi, bol bol düşünecekti, bu da demekti ki sessizce saatlerce ona bakma şansına sahip olacaktım. Bu sırada aramızda ki soğuklukta gidecekti.
    ···
  12. 137.
    +5
    Yani onu kabul edecekti beynim ve kalbim, gece konuşmadık, çok özlemiştim bende satrancı kontrol ettim. Tek tek taşlarına filan baktım yerindeydi, koydum yerine mutlu mutlu yattım uyudum. Melis okula gidecekti diğer gün, okuldan alma fikrine kapıldım fakat istemedi bir yanım, hazmedemiyordum. Kendisi gelsin dedim, mesaj attı geliyorum diye, hazırladım satrancı, geldi tokalaştım yine sarılmak istese bile, tamam başlıyoruz dedi. Geçtik içeri annem bile şaşırmıştı ne ayak bunlar diye.

    Oynarken oyunu bırakıp ona odaklandım sadece, çok seviyordum evet, kabul etmesi lazımdı kalbin, ben ona baktıkça kalbim eriyip gidiyordu, heyecanlı heyecanlı düşünmesi, oynadım diyip beni kendime getirmesi, aptal aptal hamleler yapıp bir çok taşımı yemesini sağladım. Taşlarım azalınca baktım mat olucam oyunu uzatmak için ciddiyete bindirdim bende, öğrenmiş sayılırdı oyunu. 1,5 saat boyunda oynadık. Uzattım da uzattım oyunu, en sonunda mat etti beni, seni kazandım dedi.

    Kazandın dedim, kalbimde onu geri kazanmıştı o aralıkta, 1,5 saat boyunca sevdiğiniz kişiye baktığınızı düşünün, sessizce, onun heyecanlı mimiklerini gördüğünüzü, güldüğünü, üzüldüğünü gördüğünüzü, çok güzel bir şeydi.

    kapıyı kapattı geldi sarıldı, çok özledim seni bırakma beni dedi. Bende sarıldım doyasıya, saçlarını kokladım bir daha kokusunu içime çekemeyecekmişim gibi, öptüm doyasıya bir daha göremeyecekmişim gibi, sen askere gidince napacağım ben sensiz dedi.

    Çok var daha dedim, olsun napacağım dedi. Bende sensiz olacağım dedim. Tamam boşver konuyu can sıkıcı dedim. Hak vermiş olacak ki, başka konuya geçti. Okulda bir çok kişi seni konuşuyor filan dedi, nedenini sordum, Berat meselesi dedi. Berat'ın abileri varmış, gider özür dilerim dedim, ki dilemem lazım mıydı lazımdı. Tüm sinirimi ondan çıkarmıştım, o özürümü kabul edecek miydi etmeyecek miydi bilmiyordum. Bir kaç öpüşme sarılma derken Melis'i bıraktım yine evine eve geldim. Babamla annem bir şeyler konuşuyor dedim ne oldu.

    Babam baktı bana gel bir şeyler konuşacağız önemli dedi. Ne diye sordum, ailecek bir karar vermemiz lazım, önemli dedi. Taşıncak mıyız acaba diye düşününce bile korktum fakat öyle olmadı. Babam işlerinin yolunda gitmediğini, bu yüzden kemeri biraz sıkmamız gerektiğini söyledi bize, anneme göre hava hoştu da benim kız arkadaşım vardı amk.
    Tümünü Göster
    ···
  13. 138.
    +6
    Bu güne istediğim her şeyi almışlardı, ne istediysem anında elimdeydi, babam beni bu konuda uyarmıştı hala unutamadığım 2 sözü var, ara sıra yine söyler.

    -işin ucunda ölümde olsa yalan söyleme.
    -Ne istersen alırım ama benim param olduğunu unutma, ne zaman kendi paranı kazanırsın o zaman övün.

    Bense bu laflarladan sonra asla babamın parasıyla övünmedim. Kendi paramı kazanınca dedim hep ve bir şey istediğimde almadılarsa itiraz etmedim, bazen babamın işleri kötü oldu bazen almak istemediler hepsinde anlayışlı davrandım fakat bu sefer iş farklıydı, babama eyvallah tamam dedim ama konuşmam lazımdı, annem mutfağa gider gitmez baba kız arkadaşım var benim dedim. Oda ne demek istediğimi anlamış gibiydi.

    Bakarız sen sıkma canını dedi. Baba dedim nedir bu işlerin kötü gitmesi filan, sorma işte yaza düzelir dedi. Hayırlısı dedim geçtim odama, kızla buluşurken cebimde para olurdu genelde, şimdi o paranın yarısıyla geziyordum. Bunu ona anlatmakla anlatmamak arasında kaldım, anlatsam sana yük mü oluyorum der diye korktum, anlatmasam durum kötüydü, Melis'in bir huyu vardı hatta 1-2 kez kavgasını etmiştik, diğer kızlardan farklı olarak hesabı bana ödettirmeyi sevmezdi, evlenince sen ödersin filan derdi ama bende o güne kadar ona hesap ödettirmemiştim.

    Gittiğimiz yerleri de değiştirme şansımız yoktu. Babamın yanına gittim çalışmak istiyorum baba dedim. Nerden çıktı şimdi bu okulun var dedi. Bilmiyorum bulurum herhalde bir iş dedim. Adam üzüldü ama sabretmesini biliyordu. Detayları anlatırsın bana dedi. Melis'e de bahsetmedim iş meslesinden, okula gitme zamanım da yaklaşıyordu.
    ···
  14. 139.
    +5
    iş aradım, okuldan çıkış saatim 16.00'ı buluyordu, eve geliş derken 16.30'da filan işe gidebilirdim ancak ve geceye kadar çalışamazdım, Melis'e vakit ayırmam lazımdı. 4 saat filan çalışabilirdim yani, çoğu yerden red yedim bu yüzden en sonunda bir büfe buldum. Gittim konuştum sahibiyle, iyi bir adam olduğu belliydi. Beni görünce şaşırdı.

    Söyle delikanlı dedi.

    Ne var ne yok anlattım, gel yarın işe başla, alacağın ücret çok olmaz baştan belirtiyim dedi. Olsun dedim, çıktım, en azından günlük Melisle geçireceğim vaktin parasını karşılardı, babama aktardım detayları, üzüldü ama belli etmedi. Sık dişini yaza kadar dedi. Gururla da baktı, yazın ne olacaksa diye düşünmeye başladım.

    Okula gitmeme bir gün kala işe başladım, Melis'e de mesaj yoluyla anlattım her şeyi, salak bir kız değildi anlamıştı her şeyi, benim içinse yapma hikayeci dedi. Senin için değil ne alakası var filan dedim. Ziyarete gelebilir miyim filan dedi. Patron ne der bilmem ki dedim. O olayda öyle kapanmış oldu, genelde tepsileri filan toplardım, servisi yapardım. Ara sıra tost basardım, görevim bunlardan ibaretti, bir fırlama vardı yaşı 19du o zamanlar hala konuşuruz, Boş vakitlerimizde hep bize ruslara naptığını anlatırdı, gerçek miydi bilmiyorum. Hep taktik verirdi bize, ulan bunların erkekleri ayyaş, karılarına vakit ayıramıyorlar, karıya 2 tatlı söz söyle açıyor bacaklarını sana, kaç tanesinin bacağını açtım filan yardırırdı. Hala bilmiyorum doğru mu söylüyordu yalan mı.
    ···
  15. 140.
    +4
    Benimse Melisimden başkasını gözüm görmezdi, okul da başladı, Beratla konuştum, bunu söylemeseydin sağlam dayak yiyecektin dedi, yaptığımdan sonra alttan aldım uzatmadım mevzuyu, Melisle yeniden yan yanaydık, yorgundum ama belli etmiyordum. iş yorucuydu ama bir o kadar da keyifli geliyordu.

    Akşamları Melisle en fazla 1 saat takılabiliyorduk, sonra eve gelip yatıyordum zaten, Martın da sonu geliyordu, Nisan gelince Melis'in doğum günü aklıma geldi, geçen sene kutlamamıştım, bu sene bir şeyler yapmam lazımdı, bir kaç zaman dışarı çıkmayalım da diyemezdim, napacağımı şaşırmıştım. Bunlar olurken yine müdür yardımcısı çağırdı.

    Gittim buyrun hocam dedim, sen gelmişken söyleyim dedi. Dinliyorum dedim, Melisle aranızda ki ilişkiyi aileniz biliyor olabilir fakat burası okul, atarım ikinizi de dedi. Tamam ben sorun değildim de, Melis büyük sorundu. Ne yapayım ayrılayım mı kızdan dedim. Okulda uzak dur dedi. Yan yanada mı oturmak suç dedim. Senin bileceğin bir şey o dedi. Tamam o zaman suç değil dedim, bana göre suçsa napacaksın dedi.

    içimden sövmeye başladım buna, kaç tane kız erkek yan yana oturuyor. Bize mi çattınız dedim. Ben diyeceğimi dedim dedi. Her şey üst üste geliyordu. Müdür yardımcısının kini geçmemişti bana belli. Bende onu sevmiyordum zaten.
    ···
  16. 141.
    +8
    Derse girmişti bizimkiler, açıkladım durumu hocaya geçtim yerime, Melis ne oldu filan dedi, anlattım yer değişimi olacak filan diye, istemese bile kabul etmek zorunda kaldı, bir arka sıraya geçtim diğer ders, Ebru geçti bunun yanına, benim yanımda da Egemen diye bir çocuk oturuyordu artık. Saçlarıyla filan oynuyordum Melis'in derste derken arama yapıldı beyler.

    Bu bizim müdür yardımcısı başta, 4-5 hoca aramaya katıldı, amaç kesici alet vs vs şeyler, bize baktı önlü arkalıyız, bişey diyemedi amın evladı, Egemenden tesbih çıktı onu aldı, kızların makyaj malzemeleri filan güme gitti. Ciddi ciddi okulun sonları gelirken Müdür yardımcısı şansını epey zorluyordu.

    Sadece nefret eden ben değildim yani ondan, Egemende sövüyordu, ulan babam vermişti onu bana diye, babasıyla ayda yılda bir görüşürlerdi, babasının işi yüzünden ne olduğunu bilmiyorum, yani bir hatıra olarak saklıyordu, tenefüste gel gidelim alalım şunu dedi, beni sevmiyor daha kötü olur dedim. Sen kapıda beklersin dedi. Gittik, çocuğa bağırıyor da bağırıyor, en sonunda tesbihi fırlattı kapıya doğru, tesbih parçalandı, Egemende bastı küfürü, seni disipline vericem diye tehdit etti, bağırışmalara hocalar geldi, bende daldım içeri, Egemen'i sakinleştirmek için. Olmadı sakinleşmedi, ailesi filan çağırıldı fakat haklıydı Egemen, o eşya onun değildi ve vermesi gerekiyordu.
    ···
  17. 142.
    +6
    Beni de suçladı arada, sustum, hiçbir şey söylemedim, atacaktı çünkü bir şey daha olsa belliydi, sadece Egemen'i sakinleştirdim, annesi filanda Egemen'i haklı buldu, 1-2 hoca alttan aldı, çünkü onlarda biliyordu Egemen haklıydı, müdür yardımcısı bir gib yapamadı yani.

    Çıkışta Melis'imi eve bıraktım yine, sonra eve gittim, üstümü giyindim ve yine iş, ara sıra Melis'e mesaj atıyordum. Bugün çıkmasak mı dedi, neden dedim, kötü hissediyorum kendimi dedi, olur dedim. Tüm para cebimde kalacaktı. Zulaya atardım, doğum günü yaklaşıyordu, 26 Nisan.

    işte de fırlamayla arayı iyi tutuyordum, tavsiyeleri yağdırıyordu, ulan bak kız milletine yüz vermiceksin, onları köpeğin yapıcaksın, küfür ediceksin onlara filan diyordu, kafayı yemiş bu diye geçiştiriyordum. O gün işte daha uzun kaldım, sonuçta Melisle buluşmayacaktık, çalıştığım saate göre alacaktım parayı, ki öylede oldu, patron sevmişti beni, her işe koşuyordum ben onu yapamam demiyordum, kendim oluyordum rol yapma gereği duymuyordum. iş varsa yapıyordum yoksa, patron girince yapıyormuş gibi bir hale bürünmüyordum.

    Diğer gün yorgun argın okula gittim yine, bu müdür yardımcısı ilk dersten girdi, artık telefonun okulda kapalı olması gerektiğini, açık telefon görürse alacağını söyledi, çıktıktan sonra herkes küfür etti arkasından ben sustum, okulun son günleriydi, gevşememizi mi istemiyordu ne yapıyordu, çok üstümüze geliyordu, okulun son günleri dayan diyordum kendi kendime.
    ···
  18. 143.
    +7
    Melis kapattı telefonunu direk ben kapatmadım, o kurallara uyardı, ben yine uymadım. Sende kapatsana dedi, yok dedim. O günde geçti, Melis yine akşam çıkmak istemedi, özel gününde bu o yüzdendir dedim geçiştirdim, işte aklım kaldığı için 1-2 aksaklık çıktı, patron sert bir dille uyardı, kendimi işime verdim sonrasında, mesajlaştık gece, özel bir nedeni var mı dedim. Üstüne gittim bayağı kestirip attı, iyi geceler dedi. Yazdım cevap vermedi, sinirime dokundu bu, geçiştirdim yine kendimi teselli ede ede.

    Sonra sinirlendim ne kadar mesajımız varsa sildim. Mesajlar bölümü boş kaldı diğer gün baktığında fırça atacaktı, bende uygun bir dille ona kızdığımı anlatıp kurtulacaktım. Okula gittik diğer gün, istemedi telefonumu, bu sefer soğuktu biraz, 2.derste arama yaptı yine soktuğumun müdür yardımcısı, Melis'in telefonu da açıktı benimde, fakat telefonlar üst üste gelince Melis'in telefonunu benim telefonum zanetti, benim telefonumda kilit vardı, Melis'inkinde de vardı, fakat açtı telefonu, evet benim telefonum değildi, Melis'in telefonuydu baktığımda, gittim koşarak, benim telefonum değil o dedim, mesajlarını okucam dedi, kan beynime sıçradı, aldım telefonu elinden benim telefonum değil dedim gösterdim telefonumu, kilidi açtım baktı mesajlara, mesajlar boş afferim hazırlıklısın dedi. Elimde ki telefonu istedi, mesajları okumaya hakkınız yok dedim. Buna sen karışamazsın dedi. Kendi telefonumu da aldım, Melis'in telefonunu bi cebime, kendi telefonumu bi cebime geçtim oturdum. Ver telefonları dedi, yok dedim. Atarım dedi, atamazsın dedim. Yetki benim dedi, yetkiyle yapacağın bir şey yapmadım dedim.
    ···
  19. 144.
    +4
    telefonun açık dedi, tamam cebimdeydi sonuçta filan dedim. Kızdı gitti, telefonları da bıraktı, o günden sonra arama filanda olmadı bunu da belirtiyim, gibtirdi gitti odasında takıldı, neyse telefonları bıraktı gitti, Melis'in telefonu cebimdeyken titredi, Tuvalete gitmek için izin istedim, gittim, Telefonu açtım baktım Cenk, Ahmet'e cevap vermemişti ama Cenkle konuşuyordu, okudum tek tek mesajları, mesajların bazı kısımlarında beni anlatmıştı, olumlu. Olumsuzların olumsuzuna geliyorum şimdi. Ondan önce ki gece bana cevap vermemişti biliyorsunuz, bana cevap vermedikten sonra, 2 saat bu cenkle konuşmuştu. Bana günaydın yazdığı saate baktım, bu bebeye yazdığı saatten 2 dakika sonra, ilk günaydın dediği o olmuştu. Seven bir insan için yıkımdır bu.

    şimdi telefonuna bakmadım izlenimi veremezdim, çünkü kendisine gelen mesajı açmıştım bir kere, ben derste arkasında saçlarıyla oynarken o cenkle mesajlaşıyordu, aslında bende maldım göremiyordum bunu, sınıfa girdim zil çaldı, gittim verdim telefonunu mesajlarına baktım kusura bakma diye, hiçbir şey söylemedi aldı telefonunu, ne bir açıklama yaptı ne bir şey, telefonla uğraşmaya devam etti sadece, öğleye kadar direndim, sonra bastım gittim eve, mesaj filanda atmadım. işe erkenden gittim, dalgındım yine patron çağırdı odasına nedir oğlum bu dalgınlığın dedi, renk vermedim dersler filan dedim geçiştirdim, bugün okulda olman gerekmiyor mu senin dedi. Erken çıktım dedim, anladı bir şeyler var, gelmedi üstüme.
    ···
  20. 145.
    +6
    Bizim fırlama ile lafladık, anlattım her şeyi, ben sana ne dedim dedi. Haklıydı amk çok yüz vermiştik. Boşver şimdi onu sen, kızlarla yakın ol bakıyım ne dicek dedi. Daha çok soğur herhalde dedim. Lan ne soğuyacak belki kıskandırmak için yaptı seni dedi, baştan anlattım olayı, mesajları görmem tamamen tesadüftü dedim. Haklısın dıbına koyim, kız mutlu oluyor onunla konuşurken belli dedi. Baktı yüzüm bozuluyor. Dost acı söyler sıkma canını dedi. Baktı düzelmiyorum kalk karıya gidelim dedi. Yüzümde gülümseme oluşmuştu.

    iş güç derken mesaj geldi, baktım Melisten açtım ayrılmak istiyordu, neden diye sormadım yeniden attım telefonu cebe bir gib yazmadım, gözlerim doldu doldu içime attım, en son patron ben bugün erken çıkacağım diye geldi yanımıza bana baktı, gözlerim dolmuş ama çok iyi gizliyorum, Hikayeci senin dün ki alacağını vermedim sen gel odama dedi.

    Aslında vermişti, hayırdır dedim gittim odasına, ne oldu niye ağlıyosun dedi, ağlamıyorum dedim. Ailevi mi kız mı dedi, ikisi de yok dedim. ikisi de var anlaşılan dedi. Bir şey demedim, otur şöyle dedi. Oturdum, ben yanımda dürüst adamlar çalıştırırım sende onlardan birisin, güvendiğim zaman senin sorunun benim sorunumdur, senin yapacağın yanlış beni etkiler, benim marka değerimi düşürür, profesyonel açıdan düşünürsek böyle ama bir de duygusal açıdan düşünürsek ben sana güveniyorsam ne olduğunu bilmem gerekiyor dedi. Başladım anlatmaya, babamın işlerinin kötü olmasından tutun, Melis'e kadar. Melis'i anlatırken oda daldı gitti. Ulan dedim o kadar mı kötüydü durumum aslında öyle değilmiş, hemen hemen aynılarını yaşadım dedi, mesaj geldi baktım melisten, sadece ayrılmak değil, lütfen bundan sonra ayrılığı kabul edecek bile olsan mesaj atma, kendine iyi bak yazmış.
    ···