beyler şimdi işe gidicem gece 2-3 civarı işten gelmiş oluyorum. okuyan varsa sabaha kadar yazmaya devam edicem.

Liseli muhabbetlerine devam ediyorduk, hamburgerini bitirmişti oda, telefonum masadaydı, bir wcye gidiyim ben, gelince filmlere bakarız dedim. Tamam dedi. Gittim wcye, saçımı başımı düzelttim şu Nur'a bir mesaj çakıyım dedim ve o an yaraklara yan bastığımı anladım telefon masadaydı, direk çıktım baktım masada değil Melis, masaya gittim telefonun yeri değişmiş. Direk telefonu aldım koştum çıkışlara yok hiçbirinde evine doğru koştum bende, yok, yer yarıldı içine girdi kız. Mesaj attım Melis nerdesin filmlere mi bakıyorsun diye, evet dese bir kez daha avmye yardırıcam ama yok, cevap yok. iyi tak yedin dıbına kodumun salağı dedim kendi kendime, eve gidiyorum bak yazdım. Cevap gelmeyince Nur'un attığı mesajlara bakarak eve doğru yürümeye başladım.

Meliste yakın çevreye yaymış olacak ki çıktığımızı bir hayırlı olsun mesajı da Nur'dan gelmişti. Çok önemsemedim, Melisle buluşmalarımızı sıklaştırdık. Bir gün ev boşken eve geldi. Hiç gelmem demedi sana güveniyorum dedi sadece, ee bunu dedikten sonra napılır, yattım yatağıma gel dedim. Çekinerek geldi başını göğüslerimin üstüne koydu bir süre böyle durduk ama ben acayip zevk alıyordum bu işten, sevdiğim kızla sevişmekten çok sarılmaktan daha çok zevk almıştım. Öyle durduk 1-2 saat sonra annemin baskınına denk geldik. Annem bizi öyle görünce 10 saniye filan sustu, elinde bir poşet vardı. Türk kahvesi almayı unutmuşum diyip çıktı evden ardından bizde çıktık.

Telefonumu değiştirmeyi düşünüyordum kaç zamandır. Ailemle konuştum onay verdiler zaten fikir onlardan çıkmıştı. 1-2 gün daha bu telefonla idaire edecektim. Zaten ekranı filan kırılmıştı. Anlattım böyle böyle basketbola başlıyorum, babam bu konuda büyük bir destek çıktı, tanıdığı kim varsa araya soktu başlayacaktım basketbola da, o akşam çıktım berbere saçlarıma şekilde verdim. Sabah gittim okula, Melis beni görmemişti henüz ama bayağı mesaj vardı telefonda ondan olduğunu düşünüyordum. Nur'un mesaj atmayacağı kesindi o ateşli sokak arasından sonra sınıfa girdiğimde arkadaşlar yanıma geldi nasılsın iyi misin ne oldu filan hastayım dedim geçiştirdim ve Nur geldi yanıma.

Utandım dedi utanma dedim. Böylesi daha iyi, bilsinler seni, tanısınlar. Sarıldı bana ve ilk kez öpüştük o gün ve bunu devam ettirdik ara sıra antrenmanlarıma geliyordu. Ailesi ile tanışmakla tanışmamak arasındaydım, yaşımız henüz küçük dedi. Kabullendim, ne diyecektim babasına 16 yaşında, ben kızınla evlenicem filan mı, mantıklı kızdı Melis, ilk maçımıza da çıkacaktık Basketbolda, oda tribünlerdeydi, koça çok yalvardım beni oynat diye ama kenarda mal mal bekleyerek geçti ilk maçım, 20 sayı üstü farkla kazandık, hatta son çeyreğe girerken fark 50 gibi bir şeydi. Koç kötü oynamalarını filan söyledi. Rakibe saygısı vardı, yani bildiğiniz profesyonel maçlar gibi değil bu maçlar çok rahat fark atılıyor. Lise yıllarında basket oynamışlar bilirler. Neyse 2. maç 2 gün sonraydı benim hocam Melis olmuştu, öpüyor sarılıyor beni motive ediyordu. Hayal kuruyorduk. Nur aklımdan tamamen çıkmıştı.

Bekliyorum Melis'i, en sonunda arkadaşlarıyla konuşarak çıktı, beni görünce arkadaşlarını şutlayıp yanıma geldi, gel şöyle yürüyelim dedi. Geç kalma derdim filan yoktu. "Tamam yürüyelim." dedim. Nur'u gördüm, kin ve nefretle bakıyordu. Kafamı çevirdim Melisle yürüyorduk. "Ee nasıl oldun okul değiştirdi mi seni biraz daha." dedi, bir kaç sallama cevap verdim. "Anladım direk konuya girmek istiyorsun sen." dedi. Kafamı salladım.

-Bak hikayeci dedi. Kendini boşuna üzüyorsun, Nur değecek bir kız değil dedi.
Şok olmuş kalmıştım.
Neye göre söylüyorsun ki bunları dedim.
-Sınıfınızdan Can'ı biliyorsun dimi sen dedi. Aramızın iyi olduğu, çoğu zaman maç muhabbeti yaptığım iyi niyetli bir çocuktu bana göre, devam ettirdi sözlerini. Bir kaç zamandır onunla arası çok iyi Nur'un hatta çıkıyor gibi bir şeyler seni üzmemek için Nur gizliyor canda benim için hava hoş diyor dedi. inanmadım. Amacın ne dedim. Amacım yok işte olanları anlattım sana şimdi napıyorsan yap dedi.

Nasılsın ne oldu neden yoksun kaç zamandır dedi, hastaydım dedim ona bakmadan, bu onu kızdırmış olacak ki ben orda değilim dedi, yüzüne döndüm, hastaydım dedim. sinirlendiği yüzünden belliydi, sana geçmiş olsun bile demeyeceksin diyip gitti. Güldüm arkasından, Can'ın tip tip bakışlarına denk geldim sonra, hayırdır dercesine kafamı salladım uzatmadı o da, sonuçta ben çağırmadım Nur'u yanıma, ders fizikti sevmediğim için telefonla oyalandım ve bingo, Nur'dan 7 mesaj, Melisten 20 üstü. Nur'un yazdıklarını okudum önce gelmememin onun yüzünden olduğunu sanmış ve yüzden mesaj yağmuruna tutmuştu beni, bensiz pişman olduğunu filan söyledi. Tam irade plan derken bir de gol pası atmıştı bana Nur, bende sensiz yapamıyorum diyip mesajı yolladım. Melis ise çok merak etmişti, ona özene bözene mesajlar yazıp yolladım. Yani yavaş yavaş niyetimi belli edecektim.

24 mayıs günüydü, tarihi not ettim ve asla unutmam. Çıkışta sokak arasında Can ve Nur'u sarılırken gördüm çekildim köşeye kendimi belli etmeden izledim, doya doya sarılıp öpüştüler. Güldüm, güldüğüm kişi onlar değil bendim. Ulan ne salaktım, gözlerine bakmaya kıyamadığım, elini tutunca kekeleyerek konuştuğum kız şuan bunları yapıyordu. Bende aynısını yapar mıydım, kesinlikle, sadece çok saftım o gün eve geldim kimse yoktu. Telefonu duvara fırlattım yaşadıklarımı düşününce duvara 1-2 kez yumruk attı kendimi yeniden yatağa attım ve hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladım. Tamam amacım gibmekti, bununla çıktım yola, bende yapmalıydım bunları ama zamanı var diye düşündüm işte o zamanı var beni bitirmişti, o arada ki zaman beni ona aşık etti ve dediğim şeyler oldu gözlerine bakamadım. Ellerini tuttuğumda konuşamadım kekeledim. Diğer gün okula da gitmedim. Diğer günde sınavlar başlamıştı ama gibimde de değildi. Telefona da bakmıyordum. Anneme hastayım diyip geçiştiriyordum.

Tamam trend istiyorum desen yeterli

Gidicekti durdurmak için elinden tuttum ardından hemen çektim.
inanmak istemiyorum sana dedim. Çok çaresizdim. Ben seni düşünüyorum hikayeci dedi. Neden diye sordum. Sevdiğin belli Nur'u, olan sana oldu dedi. Seni evine bırakabilir miyim dedim. Neden diye sordu. Konuşmak için vaktimiz olur dedim. Sokağa kadar dedi. Kabul ettim yürümeye devam ettik. Bana her şeyi anlattı. Nur'un amacı da benim üstümden kendini göstermekmiş ilk zamanlar ve bu hiç değişmemiş, bense ilk zamanlarda ki amacımdan çok sapmış ona aşık olmuştum. Pişmanlığımı gizlemedim. Doğru olup olmadığını bilene kadar bir şey söylemeyeceğim dedim.
Sen bilirsin haklısın inanmamakta dedi.
Doğruysa napacağımı bile bilmiyorum dedim.
Bir şey yapma, Nur amacına ulaştı ve kendini gösterdi. Seninde vardır bir amacın çıkarken dedi imalı imalı beynimi mi okuyordu bilmiyorum ama güldüm. Aşık olacağımı düşünmemiştim benimde amacım sadece öyle gönül eğlendirmekti dedim gibişi düşündüğümü düşünmesin diye. O zaman gönül eğlendir sende, Nurla olmasa bile dedi. Etrafta kız yok ki dedim. Aslında aklımdan ibreyi kendine çeviriyor diye düşündüm ama neden gönül eğlendir desin ki diye düşündüm. Melisle konuşurken acısı hafifliyordu aslında Nur'un ama yine de aklımdaydı.

Ama adam kral adamdı sesini çıkarıp sen bana hesap mı soruyorsun demedi, gençliğime verdi. Dükkanının önüne çekti arabayı, Melis seni, sen Melis'i çok seviyorsuın belli dedi. Evet dedim, siz ayrı kalamazsınız bu kadar zaman filan. Yine evet dedim, sende gel bizimle dedi. Şok oldum kaldım, nasıl ? dedim. Gel işte basbaya, ailenden izin al. Gelemem dedim. Neden dedi aklımdan binlerce şey geçti, en basitini söyledim. Ailem izin vermez dedim. Ben konuşurum babanla gel dedi. Yine olmaz dedim. Yediremezdim beyler kendime. Beklerim ben Melis'i dedim. Bak konu maddiyatsa diye girdi, aslında o değildi babamın kazandığı ondan çok sayılabilirdi bile, konu o değildi o da biliyordu, yük olmaktan çekiniyorsan diye giremedi konuya sadece vereceğim tepkiyi az çok biliyordu, tanımıştı beni. Tamam dedi, ben senin için korurum kızımı. Git vedalaş. Yarın gece gidiyoruz. Bir darbe daha indi balyozla indi bu sefer.

Sözümü kesersen giberim bakışını da eklemeyi unutmamak lazım tabii, bu yaşta bunların olması anormal değil, benim bildiğim biriyle olursa bu benim hoşuma gider, kızımın ne yaptığını, nereye çıktığını bilirim dedi. Elbette diyecektim sustum ama dün kızımın yüzünde sevinç değil üzüntü vardı. Yani üzülüyor gibiydi dedi. Başımı önüme eğdim. Kızımla konuşmanı istemiyorum dedi. Neden dedim kestim sözünü ne olursa olsun dıbına koyim diyerek. Üzülmesini istemiyorum dedi. Tamam bir kere üzmüş olabilirim ama yaptığım yanlışın sonuna kadar farkındayım, aylarca onu ikna etmek için uğraşıyorum. Bundan sonra bir daha olursa üzmem, ondan çok ben üzülüyorum dedim. Neden ayrı kaldınız dedi. Evet beyler kafamdan aşağıya kaynar sular döküldü. Kem ettim küm ettim, Melis anlatsın dedim. Senden dinlemek isterim dedi. Ayrılan ben değilim dedim. Tüm topu Melis'e attım, Melis gerçeği anlatırsa adam beni silahla bile tehdit edebilirdi ama anlatmazsa hala şansım olacaktı bunu düşünerek yarın yine konuşabilir miyiz hem siz melisten bugün ne olduğunu öğrenirsiniz dedim. Tamam Hikayeci, görüşürüz dedi. Çok anlayışlı adamdı da o gece uyuyamadım. Acaba melis ne dedi diye.

Eve gittim hemen bir duş aldım ve üstümü değiştirdim. Saçları yapıp zulamı açtım. Bana verilen harçlıkları biriktirdiğim zula, gerekli parayı alıp Melis'in sokağına geldim. "Aşağıdayım." diye mesaj attım. 45 dakika olmuştu. "Çok erken geldin hikayeci." dedi. "Annem markete gönderdi." dedim. Çok komiksin dedi. Hadi aşağıdayım gel çabuk dedim. Geldi beyler ama ne geliş, bu kadar güzel bir kızla gezecektim bu gün, niye bu kadar güzel giyindin dedim. Nedenmiş dedi. Kavga ettiriceksin beni bugün dedim. iltifatlarını neden direkt etmiyosun dedi anlamı kalmıyor dedim. Koluma girmesini filan beklemiyordum. Arkadaştık sonuçta ama o benim niyetimi anlamıştı ve bende onun benden hoşlandığını seziyordum. Telefonum titredi o anda başımdan aşağıya kaynar sula döküldü. Nurla buluşacaktık bugün dicektim az kalsın Melis'e ağzımdan kaçacaktı. Ne oldu bozuldun birden dedi. Yok ya, ne bozulması sana öyle gelmiş dedim, ne yersin dedim. Bilmiyorum ki dedi. Hamburger yedik, sinemaya gidelim mi dedim saatine baktı akşam 6ydı, beni 9'dan önce eve yetiştirebileceksen kabul dedi. Ben uçarım sende sırtıma binersin gerekirse dedim. Manyak dedi.

Tenefüste sınıfa geldi arka sırada oturuyordum beni görünce güldü yanına arkadaşı vardı. Geldi yanıma nasılsın filan diye sordu, anlattım, hastaydım vs vs o sırada telefonum titredi. Baktım Nur'dan mesaj var kapattım direk attım cebe, Melis bana baktı tip tip, Nur'dan geldiğini görmesi imkansızdı ben zor görüyordum o ekrandan, çekti gitti. Arkasından gittim. Nur'da bu olanları görüyordu tabi. Melis'i tuttum kolundan ne oldu diye sordum. Seninle konuşacağız diyip gitti. iyi dedim sınıfa döndüm Nur'un mesajına baktım, bugün beni almaya gelsene okuldan sonra dedi. O günde geçti. Çıkışta sırtımda bir el hissettim döndüm, güzeller güzeli bir kızla karşı karşıyaydım, evet melis gelmişti arkamdan, çıkar telefonunu dedi. Nur'u görmesinden korkarak neden diye sordum. Sen çıkar dedi. çıkardım ekranı görür görmez bir tokat attı.

Nurda üstümü giyindim seni bekliyorum hikayeci gibisinden şeyler yazmış ama cevap alamayınca allah belanı versine dönüşmüş mesajlar, haklıydı da iki kız arasında olmazdı. Nur'a aşıktım, Melis'i seviyordum farkı görebilmişsinizdir umarım ama aşk beni bir kez daha esir almamalıydı, beni hiçbir şeye değişmeyecek bir kız vardı hayatımda, Melis. Her şeyiyle güzeldi. Bırakmayacaktım onu kafaya koymuştum.

Maça çıktık bi baktım ben direkt başlıyorum maça 5teyim, tribünlere döndüm annem babamda vardı ama gülümsediğim kişi Melisti, Maça başladık 7 sayı atabildim sadece ilk çeyrek ikinci çeyrekte biraz oturdum sonra ilk yarının sonlarına doğru aldı, 13 sayı 2 asistle bitirdim ilk yarıyı, melise baktım, annemle babama selam verdim. Arkamda kalan tribünleri göremiyordum. Neyse soyunma odasına gittik yine farklı öndeyiz, koç verdi gazı gönderdi bizi, farkı iyice açın son çeyreği alalım rölantiye bitsin maç filan herkes motive çıktı potalar değişince arkamda kalan tribüne bir baktım Nur, evet, Nur'da beni izleyenler arasındaydı, o kafa karışıklığı ile 3 tane top kaybı yaptım koç beni kenara alırken bi baktım Melis annemle babamın yanına geçmiş orda oturuyor tabi ben iyice heyecanlandım elim ayağım titriyor, koç dedi ne oldu hikayeci iyi misin git tuvalete istersen filan, iyiyim hocam dedim geçiştirdim.

Sokağa geldiğimizde teşekkür etti ve gitti bende evde gidince bana mesaj atarsın diyip eve doğru yürümeye başladım. Aklımda savaş vardı resmen. Telefonum titredi. Açtım Melisten mesaj var evdeyim tekrardan teşekkür ederim diye. Bende yürüyorum yağmur yağacak sanırım dedim. Kıyafetlerin ıslanırsa getir bana ben yıkar ütülerim diye espri yaptı. Gülücük attım gerek yok eve yetişirim herhalde diyemeden yağmur başladı. Yağmur başladı yazdı. Evdeyim yazdım oysa ki eve daha 10 dakika vardı. Yürümeye devam ettim bu sırada telefona hiç bakmadım 1-2 kez titredi, eve gidince cevaplarım dedim, eve gelince telefonu yatağın üstüne atıp üstümü değiştirdim. Yatağa yattım telefonu açtım baktım nurdan 2 melisten 3 mesaj hemen Nur'un attığı mesajlara baktım. oo hayırlı olsun, bu kadar mı yüzsüzsün sen ya yazıyordu. Ne saçmalıyorsun nur? diye mesaj attım ve Melis'e geçtim. Islandın sen dimi, bize yakınsan bize gel babam yok annem kızmaz herhalde, umarım ıslanmamışsındır bunlar vardı. Yok yok evdeyim bir şey olmadı yazdım.

Beynim yapma hikayeci, yapma hikayeci diye tekrar ederken gibim taptaze amcık diye bağırıyordu. Bekledim bir süre ellerini boynuma attı ardından sarıldı. "Seni hiç unutamadım, hep senin olmak istedim." dedi. Nefesi boynuma geldikçe kendimi kaybediyordum ama azgınlıktan değil, sanki eskiye dönüyordum. Yanağıma bir öpücük kondurdu. "Nolur gitme." dedi. "Yaptığımız doğru değil." dedim. "Doğrusu yanlışı umrumda değil hikayeci." dedi. Sesim titremişti, yine alıyordu etkisi altına beni, yine zehrini sokmuştu vücuduma ardından sarılmayı bıraktı. Gözlerimin içine bakıyordu. Dudaklarıma yapıştı yeniden, kokusunu kendisini çok özlemiştim. Attım elimi beline çıkardım ayakkabalılarımı, ellerini boynuma doladı bacaklarını belime. Düşünemiyordum, hepsine hesap veririm diye düşünüyordum sadece.

Buluşmak istiyorum dedim. Ben istemiyorum dedi. Baban onaylı kapına gelirim dedim. iyi tamam buluşalım dedi. Etrafta kahve aradım herkese benden çay demek için. Dedim geliyorum evine doğru, gelme şurda buluşalım dedi. Kabul ettim. Gittim bekliyorum. Geldi, sarılmak istedim izin vermedi, oturdu karşıma konuşacak o kadar şey vardı ki, ama o susmayı tercih etti. Yapma böyle konuş, söv, sitem et ama susma ne olursun dedim. O sırada garson geldi ne alırsınız dedi. Canımı al dedim. Tip tip baktı, Melis olayı toparladı 2 kahve alalım dedi. Garson gitti. Senin sitem edilecek bir tarafın yok şerefsizsin sen dedi, şimdi sitem ettin dedim, ben gidiyorum hikayeci dedi, dur dedim bitmedi konuşmamız

Tatilde tanıştık onunla da, numaramı filan verdim. Sonra yaptığımın yanlış olduğunu anlayınca onunla da arama mesafe koydum mesajları bir daha aç dedi. Bu sefer yapmadım, tamam dedim güveniyorum. Belli güvendiğin dedi. Ne bekliyordun dedim. Bir şey beklemiyordum filan diyip trip attı. Ne yapacağım hakkında bir fikrim var mıydı, yoktu.

Ahmet olayından sonra Melis'i affetmek istiyor muydum hayır.
Melis'in Ahmet'i benden saklaması zoruma gitmiş miydi, oldukça fazla.
Kolunu onun yüzünden kırması, beni kırıp paramparça etmişmiydi, fazlasıyla.

Bak dedim, bunları anlattın, ben eski sevgilimle konuşsam, senin haberin olmasa nasıl hissedersin dedim. Haklısın yapmamam gerekirdi dedi. Bir şey diyemedim. Ben seni 1 kez affettim, sevgime yenik düştüm, şimdi sıra sende, bakalım hangimizin sevgisi daha fazla diyerek vurdu beni zayıf noktamdan.

Düşününce onun affettiği konuyla kendi affettiğim konuyu yan yana koydum ve kıyasladım, açık ara benim yaptığım pislik önde gidiyordu ve o affetmişti.

Kabul ediyorum tamam seni affedicem dedim. Sevinir gibi oldu, ama bir şartım var dedim. Heyecanla ne diye bakarken satranç oynayacağız beni yenersen kabul dedim. Şaşkın şaşkın bakıyordu bana, amacım çok farklıydı burdaki, o yaşıma kadar satrançta yenilmemiştim ama oynamamız lazımdı. Yenemezsem dedi, olmaz dedim. Ya şimdi ne alaka hikayeci diyerek kızdı, şartım bu dedim. Tamam ama bilmiyorum ki dedi. Öğrenirsin yarın oynarız dedim. itiraz etse bile değiştiremedi fikrimi.

Bıraktım evine, akşam yokum dedi. Neden dedim satranç öğreneceğim dedi, güldüm, beni bu yaşıma kadar yenen olmadı dedim. Aslında ilk yenen o olacaktı, ulan neden uzatıyorsun o zaman konuyu diyenlerinizi duymuş gibiyim, beyler ben bu kızı hemen kabul edemezdim. Beni kaybetme korkusuyla satranç oynacaktı ve acemiydi, bol bol düşünecekti, bu da demekti ki sessizce saatlerce ona bakma şansına sahip olacaktım. Bu sırada aramızda ki soğuklukta gidecekti.