-
26.
+13 -3allahima binlerce sukur onun gibi selanik kokenli olmayi bana nasip etmis.
-
27.
+14 -5zihnimizden, kalbimizden silmek için her yolu denediler, deniyorlar.
başaramadılar, başaramayacaklar. -
28.
+13 -5nerdesin dost??
Sana hasret sana vurgun gönlümüz
Neredesin mavi gözlüm
Nerde nerde nerdesin dost
Bu gemi bu karadeniz
Sarı saçlım mavi gözlüm
Nerde nerde nerdesin dost
Ararım izini Dolmabahçeden
Bir daha dönmez mi bu yola giden
içimde sen gözümde sen
Sarı saçlım mavi gözlüm
Nerde nerde nerdesin dost
Kurban olam yürüdüğün yollara
Kara peçe yakışmıyor kullara
Nerde nerde nerdesin dost
Uyan bak bizim hallara
Sarı saçlım mavi gözlüm
Nerde nerde nerdesin dost
Bulutlar terinden dağlar kokundan
Sarhoştur sevdiğim Mahzuni bundan
Bir daha gel gel Samsun’dan
Sarı saçlım mavi gözlüm
Nerde nerde nerdesin dost -
29.
+13 -5seri şukuluyorum kardeşlerim.. memleketin bu zor günlerinde birbirimize çok ihtiyacımız var..
-
30.
+11 -3ismini zikretmek bile insanin gozlerinin dolmasina neden olan ulu insan biricik mustafa kemal ataturk icin kelimeler kifayetsiz kalir.
-
31.
+11 -3atatürk ve sakal
atatürk amasya ziyaretinde, çevrenin ileri gelenleri ile bir toplantı yapar.o sırada çok uzun sakallı biri dikkatini çeker ve amasya valisine sorar:
-vali bu adam kimdir
vali:
-paşam kendisi amasya' nın ileri gelenlerindendir. hatırlısı çoktur. şıhtır der
atatürk şıha eliyle işaret ederek sakalını en azından peygamber efendimizin ölçülerinde kısaltmasını ister. şıh emredersiniz paşam diyerek yerine çekilir...
aradan belli bir zaman geçer ve atatürk amasya valisini arayarak şıhın sakalını kısaltıp kısaltmadığını sorar.. vali tedirgin bir şekilde hiç bir ksaltmanın olmadığını söyler..
bunun üzerine atatürk derhal amasya valiliğine bir yazı yazdırır.. yazıda şıhın afu-yon valiliğine atandığı yazmaktadır. ve şıh apar topar si̇nek kaydi tiraşiyla ,atatürk'ün huzuruna çıkar..
atatürkün yakın çalışma arkadaşları bu duruma hayret ederler.. paşam ne yaptında bu adam sakalından vezgeçebildi derler...
atatürk şıha dönerek
-sakalı kesmene sevindim.. ancak afyon valiliği mevzuna gelince ; i̇nançlarini makam ve rütbe uğruna satanlar, yarın nelerini satarlar belli olmaz.. onun için ne seni, ne de vatani güç durumda bırakmayalım der -
32.
+10 -3nutuk, milleti ülkenin geleceğini belirliyecek olan "vahdet-i milliye" (millî birlik) ilkesi etrafında bilinçlendirip kenetlendirerek, millî irade ve millî hakimiyet kavramlarının aksiyona dönüştürülmesi yoluyla, türkiye büyük millet meclisi'nin kuruluşundan cumhuriyet'in ilânına kadar uzanan başarılı bir tarihî akışın hikâyesidir.Tümünü Göster
nutuk, sahip olduğu derin kavrayış, geniş kültür ve köklü tarih şuuru dolayısıyla, toplumun sosyal ve kültürel alanlardaki ihtiyaç ve beklentilerine cevap verecek güçte bir inkilâpçının, milletin özünde var olan büyük gelişme yeteneğine dayanarak gerçekleştirdiği inkılâplarla, türkiye'yi 1839 tanzimat hareketinden beri süregelen yenileşme mücadelesinde, kesin hedeflerine ve çağdaş bir medeniyet sistemine nasıl kavuşturabilmiş olduğunun hikâyesidir.
nutuk, tarihten edinilen tecrübelerin bir ibret tablosu halinde millete maledilmesì geleneğine uyularak ve o gün ulaşılan başarının "asırlardan beri çekilen millî felâketlerin yarattığı uyanıklığın sonucu ve bu aziz vatanın her köşesini sulayan kanların bedeli" olduğuna işaret edilerek bu sonucun özlü bir hitabe ile türk gençliğine emanet edildiği bir eserdir. görülüyor ki, türk milletinin dününü bugününe bağlayan bugününü de yarına bağlayacak olan nutuk, millî tarihimizin dönüm noktası olan bir safhasını, zaman silindirinin aşındırıcı etkilerinden kurtararak gelecek kuşaklar için ölümsüzleştiren bir kaynak eser olmuştur.
görülüyor ki, bu kaynak eser, taşıdığı bütün bu özellikler ile, aynı zamanda türkiye cumhuriyeti'nin tarihin sonsuzluğu içinde geleceğe doğru uzanan akışında, temel ilkeler açısından karşılaşabileceği güçlüklerde de modern çağın gereklerine uygun bütün yenileşme hamlelerinde de kendini memleket hizmetine adamış olanlara her zaman ışık tutabilecek bir dolgunluktadır.
nutuk, niteliği bakımından gerçek bir san'at eseri değildir. askerî, siyasî ve sosyal olayları yeri geldikçe, belgelerle de değerlendiren bir tarihî eserdir. ancak, atatürk, konuşma ve yazma san'atına, kendisini dinleyenleri ve okuyanları, düşüncelerinin peşinde sürükleyebilecek eşsiz bir anlatım gücü kazandırabildiği içindir ki, nutuk, türk hitabet san'atının da doruğuna yükselmiş ve bir şaheser olmuştur.
bilindiği gibi, dil, fizyolojik olarak, zihindeki düşünce faaliyetinin söz kalıpları içinde dış dünyamıza aktarılması olayıdır. dolayısıyla, düşüncenin sadık bir aynası durumundadır. nutuk'un dil ve üslûp özellikleri bakımından incelenmesi, atatürk'ün düşünce dünyasında yer alan fikir çekirdekleri ile, bu çekirdeklerin biribirleriyle olan ilişkilerine, bunları bütünleşmiş bir düşünce örgüsü haline getiren bağlantı noktalarına, ondaki temel düşünce unsurları içinde hangilerinin daha ağırlıklı, hangilerinin ikinci ve üçüncü plânda yer almış olduklarına daha yakından ve objektif ölçülerle yaklaşma imkânını sağlamaktadır.
nutuk'un dili, söz dağarcığı ve cümle yapısı bakımından, atatürk'ün yetiştiği devrin genel dil yapısına paralel olarak, millî edebiyat devrinin temsil ettiği dildir. bu dil, klâgib osmanlıcaya oranla hayli sadeleştirilmiş olan ogünkü yazı dilinin mükemmel bir örneğidir. kelime kadrosu bakımından da çok zengindir. ancak, o devirde daha türkçeden arapça ve farsça'nn kurallarına bağlı kelimeler ile bu dillerden geçme tamlama şekilleri bütünüyle atılamadığı ve resmî devlet yazışmalarının gerekli kıldığı bazı klişeler yer aldığı için, bugüne göre oldukça ağırdır.
ne var ki, eseri yalnız kelime hazinesi bakımından değil de, üslûp ölçüleri ile de değerlendirdiğimizde, nutuk'ta açık ve yalın bir dilin hâkim olduğunu görürüz. bu açıklık ve yalınlık, eserdeki zengin kelime kadrosunun, düşüncelerin akışına uygun bir ustalık ve başarı ile kullanılabilmiş olmasından kaynaklanmıştır. çeşitli kelime türleri ile bunların cümlelerdeki yayılış oranları ve anlatım şekilleri arasında, olayların niteliğine denk düşen bir uyum göze çarpar.
bu durum, düşünceye canlılık, üslûba akıcılık vermiştir. ancak, şunu da belirtmek gerekir ki, atatürk'te dinamik bir düşünce yapısının varlığına işaret eden bu üslûp akıcılığı, asıl gücünü tabiî ve gerçekçi bir söyleyiş biçiminden almış bulunmaktadır. eserde uzun ifadeler için, iç içe girmiş girift cümleler yerine, birbiri arkasına dizilmiş sıra cümleler şeklindeki birleşik cümlelerin yer aldığı görülür. ortaya konan düşüncelerin, çizilen tarihî tabloların ve aktarılan olayların özelliklerine göre, bazan kısa ve keskin çizgili söyleyişlere, bazan da düşüncelerin akışını kolaylaştıran hareketli ifadelere yer verilmiştir. böylece, üslûpta, cümle kuruluşlarındaki ve anlatım şekilerindeki açıklık, sadelik ve tabiîlikten gelen bir mükemmellik ortaya çıkmıştır.
bu üslûbun en belirgin özelliklerinden biri de, yer yer kısa ve özlü ifadelerin ağırlık kazanmış; uzun süren açıklamalardan sonra, düşüncelerin "artık istanbul anadolu'ya hâkim değil, tâbi olmak mecburiyetindedir" örneğinde görüldüğü üzere, mantık gücü ağır basan veciz söz kalıplarına ve kesin yargılara bağlanmış olmasıdır. özet olarak belirtmek gerekirse, nutuk'taki üslûp, tek bir kelimesinden fedakârlık edilemeyecek kadar ölçülü ve tabiîdir. düşünceler derin ve aydınlıktır. kavrayış çok geniştir. atatürk'ün muhakeme ve mantığındaki güçlülük, ona, olayları derinlemesine bir tahlilden geçirebilme yeteneğide kazandırmıştır. bu durum, hiç şüphe yok ki, atatürk'ün üstün zekâsı dışında, tarih şuuru içinde olgunlaşmış bulunan sağlam fikir yapısından ve uzak görüşlülüğünden kaynaklanmaktadır. cumhuriyet'i genç nesillere emanet ederken söylediği : "bugün vâsıl olduğumuz netice asırlardan beri çekilen millî musibetlerin intibahı ve bu aziz vatanın her köşesini sulayan kanların bedelidir" cümlesi, ondaki bütün bir tarihî geçmişi veciz bir şekilde ortaya koyabilecek bir düşünce genişliğinin ve dilinde de buna uygun bir sentez gücünün varlığını ispat etmektedir. -
33.
+10 -3sadık evladınız, emret dünyayı yakalım paşam...
-
34.
+7ortadoğu'da demokrasi istiyoruz diye ayaklanan halkı görünce, kadınlara araba kullanmayı bile çok gören bedevileri haberlerde izledikçe, ülkelerini savunamayıp avrupalı devletlerin sömürüsü altında kanları emilen kuzey afrikalıları gördükçe, bir kere daha şükrediyorum böyle bir ataya sahip olduğumuz için.
ruhu şad olsun. hüzünlendim lan gece gece. -
35.
+8 -2beyler kusura bakmayın bole bir baslıkta kufur olsun ıstemezdim ama eger bu baslık 'am gunu yag' '12.5 falandım ben' sacmalıklarından asagıda kalırsa tutulmaz veya silinirse bırakırım bu sözlugu makara bir yere kadar
-
36.
+9 -3bütün msjlarınızı şukuluyorum kardeşlerim *
-
37.
+7 -1türkiye cumhuriyetinin en büyük lideri. o kadar büyüktür ki 74 sene sonra bile halen birilerinin ödü patlamaktadır. boşuna korkmayın aç gözlü sahtekarlar, o geri dönmeyecek ama siz oraya gideceksiniz. asıl ondan korkun hiç ölmeyecek gibi yaşamayı hayatının merkezine koymuş sözde dindarlar. istediğiniz kadar oranız buranız ağrısın, istediğiniz kadar uzatın gezilerinizi, elbet faturası gelecek bu dünyanın.
shakespeare'den bir özet geçeyim o zaman:
Vazgeçtim bu dünyadan tek ölüm paklar beni,
Değmez bu yangın yeri, avuç açmaya değmez.
Değil mi ki çiğnenmiş inancın en seçkini,
Değil mi ki yoksullar mutluluktan habersiz,
Değil mi ki ayaklar altında insan onuru,
O kızoğlan kız erdem dağlara kaldırılmış,
Ezilmis, horgörülmüş el emeği, göz nuru,
Ödlekler geçmiş başa, derken mertlik bozulmuş,
Değil mi ki korkudan dili bağlı sanatın,
Değil mi ki çılgınlık sahip çıkmış düzene,
Doğruya doğru derken eğriye çıkmış adın,
Değil mi ki kötüler kadı olmuş Yemen'e
Vazgeçtim bu dünyadan, dünyamdan geçtim ama,
Seni yalnız komak var, o koyuyor adama.
ama gözün arkada kalmasın atam. sen hep güvendin türk gençliğine.
http://imgim.com/wallpaper-1421908.jpg -
38.
+6yobaz, gerici kesimin sevmediği dünyaca ünlü türk lideri. haddim olmasa da şu günlerde karşılıklı oturup içmek istediğim tek adam. atam.
-
39.
+6Efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz. En doğru ve en hakiki tarikat, tarikat-ı medeniyedir. Medeniyetin emir ve talep ettiğini yapmak insan olmak için kafidir.
-
40.
+16 -11tatürk'ün büyük bir duyarlıkla kaleme aldığı "Gençliğe Hitabe"si, Nutuk muhtevasının anlamlı bir özeti ve Türkiye Cumhuriyeti'nin Türk gençliğine emaneti niteliğinde olduğundan, bu bölüm, eserde olduğu gibi bırakılmıştır.Tümünü Göster
Eser bugünkü dile aktarılırken aslındaki dil örgüsünün, anlam bütünlüğünün, üslûp özelliklerinin ve tarihî havasının korunmasına elden geldiği kadar özen gösterilmiştir. Bilindiği gibi, Atatürk'ün hitabet dilinde güzellik ve akıcılık sağlayan noktalardan biri de, eş veya yakın anlamlı kelimeler arasındaki ses uyumlarıdır: muztarip ve müfeellim olmak gibi. Bu gibi durumlarda, aynı uyumu sağlayabilecek elverişli karşılıklar aranmış; fakat bulunamadığında, bu akıcılık Türkçe'nin anlatım gücündeki daha başka özelliklerden yárarlanılarak denkleştirilmeğe çalışılmıştır.
Eserdeki üslûp inceliklerinin ve devrin kültüründen gelen tarihî havanın özünden koparılmaması düşüncesiyle, Atatürk'ün Büyük Millet Meclisi üyeleri için kullandığı "Efendiler" hitabı ile, kendi üslûbunun veya o devir resmî yazışmalarının gerekli kıldığı nezaket inceliklerine bağlı zâtışâhâne, zatıalîleri, padişah hazretleri, hazret-i evvel, arzu buyurursanız gibi klişeleşmiş bazı kelime ve söyleyişler olduğu gibi bırakılmıştır. Osmanlı devlet teşkilâtına veya Millî Mücadele devrine ait olup da bugün devamı bulunmayan, tarih terimi niteliğindeki kuruluş adları ile ünvan ve rütbeler değiştirilmeden alınmış; gerekli açıklamalar dipnotlarla verilmiştir : Meclis-i Meb'usan, Harbiye Nezareti, Birinci Ferik, Redd-i ilhak Cemiyefi, Hey'et-i Temsiliye, Kuva-yı Milliye, Kuvve-i Seyyare gibi.
Ancak, Cumhuriyet'in ilk devirlerinde Osmanlıca adlar alıp da sonradan Türkçeleştirilmiş olan makam ve kuruluş adları bugünkü şekilleri ile gösterilmiştir: Erkân-ı Harbiye-i Umumiye Riyaseti: Genelkurmay Başkanlığı, icra Vekilleri Hey'eti: Bakanlar Kurulu, Kabine gibi. Bunların asıl metindeki eski şekilleri, ilk geçtikleri yerlerde yine notlarla belirtilmiştir. Bugün anlaşılması güçleşmiş olan bazı geçici kurul adları da Türkçeleştirilmiştir: istihzaraf-ı Sulhiye Komisyonu: Barış Hazırlığı Komisyonu gibi. Metnin akıcılığını bozmamak için, cumhuriyetten sonra başka adlar verilmiş ve eski şekilleri artık unutulmuş bulunan yer adları, metin içinde yeni şekilleri ile gösterilmiş; eski şekilleri nota alınmıştır. Elazığl Mamuretülaziz, AdıyamanlHısnımansur gibi. Bunlar dışında, sayfa altlarına gerekli ve açıklayıcı daha başka bazı notlar da eklenmiştir. Doğrudan doğruya Atatürk'e ait ólan iki not, yanlarına (*) işareti konarak belli edilmiştir.
Nutuk'ta, zevalî (öğle vakti) esasa bağlı olarak ve rakamlar yanına "evvelde" ve "sonrada" kelimeleri eklenerek verilmiş olan saatler bugünkü söyleyişe göre normalleştirilmiştir : 3 sonrada: saat 15.00'te gibi. Sayın okuyucuların eldeki çeviriyi, gerektiğinde asıl metinle karşılaştırabilmeleri için, sayfaların sağ tarafına 1927 baskısındaki sayfa numaralarını vermeyide uygun bulduk. Eserden yararlanmayı kolaylaştırmak üzere, 1934 baskısında olduğu gibi konu başlıkları da eklenmiştir. Baskıda, Atatürk'ün satır altlarını çizerek özellikle vurgulamak istediği yerler siyah, metin aralarındaki belgeler daha küçük punto ile dizdirilmiştir. Yabancı şahıs adları kendi imlâları ile yazılmış; ilk geçtikleri yerlerde parantez içinde okunuşları da gösterilmiştir. Eserin sonuna bir de şahıs ve yer adları indeksi eklenmiştir. Atatürk'ün 100. doğum yıldönümü dolayısıyla hazırlanmış ve mevcudu tükenmiş bulunan bu eserin Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu, Atatürk Araştırma Merkezi Başkanlığı'nca yeniden bastırılması dolayısıyla sayın Prof. Dr. Utkan Kocatürk'e, Araştırma Merkezi Yürütme Kurulu'na ve Yüksek Kurum Başkanı sayın Suat ilhan ile Yönetim Kurulu üyelerine ayrı ayrı teşekkürlerimi sunmayı yerine getirilmesi gerekli ve zevkli bir borç sayarım. Nutuk gibi hem tarihî değeri yüksek, hem de hitabet gücü bakımından eşsiz olan böyle bir eserin, bugünkü yazı diline kusursuz bir aktarmasının yapıla bildiğini söylemek güçtür. Atatürk'ün aziz hâtırasına küçük bir armağan olarak sunduğumuz bu çeviriyle, eğer eserin severek okunabilecek bir yayınını ortaya koyabilmişsek, kendimizi mutlu sayacağız. Ekgiblerimizin iyi niyetimize ve içtenliğimize bağışlanmasını dileriz. -
41.
+11 -6Gafil, hangi üç asır, hangi asır,
Tuna ezelden Türk diyarıdır.
Bilinen tarih söylememiş bunu,
Kalkıyor örtüler, örtülen doğacak,
Dinleyin sesini doğan tarihin,
Aydınlıkta karaltı, karaltıda şafak.
Yaşanan tarihi gömüp doğru tarihe gidin.
Asya'nın ortasında Oğuz oğulları,
Avrupa' nın Alpler' inde Oğuz torunları,
Doğudan çıkan biz, batıda yine biz;
Nerde olsa, ne olsa kendimizi biliriz.
Hep insanlar kendini bilseler,
Bilinir o zaman ki hep biriz.
Türk sadece bir milletin adı değil
Türk bütün adamların birliğidir.
Ey birbirine diş bileyen yığınlar!
Ey yığın yığın insan gafletleri!
Yırtılsın gökteki gafletten perde,
Hakikat nerede?
Mustafa Kemal ATATÜRK -
42.
+5ADAM...
-
43.
+7 -2Bozkurt bakışlı Büyük Başbuğ!
Mekanın uçmağ, Ruhun Şad olsun!
AKP'li yobazlar ve HDP'li k.rtler sevmez kendisini. -
44.
+5Yüce Önder.
-
45.
+5
Benim bozkurt yurdumda çakalların işi ne?
-
cccrammsteinccc başlığına yazmıcam
-
yannanımın kıllı başı uzadı yine ahhğ
-
felaketi beklemek felaketi yaşamaktan zordur
-
kamyoncu ilacı
-
kaale alinmayan adam cok cirkinsin
-
bu benzine zam getirip sonra niye indiriyonuz
-
kayra bana ozelden komsu kızını
-
artık kayra bahsetmeyı bırak saka olsun
-
focal nickli kayra anayin insta hesabi fln yok mu
-
feyzo sen intihar etmiyo muydun
-
reçetesiz antidepresan var miı
-
köle geldi isten
-
türkiye cezaevleri sürgün yeri amk
-
bicirik ölmüşş
-
kac kiloya artirdin agiriligi
-
sigara içen kad8ndan olmaz aga
-
30 da kaldi fettulah sana bana yazma
-
yannanım aşağı inmiyor
-
dumbki kötü kalpli bir yazar
-
yine sabah sabah içimi buhran kapladı
-
hiç bir kadın 0r0spu değildir
-
pazarda limon satan oc umarım
-
feyzo uplama
-
büfedeki kadın cır cır cır cır konusuyor
-
böyle adamlar ölümden kacmaz
-
feyzo kayradan daha mal
-
kayra denen kralda
-
8 aydır ceza evindeydim
- / 1