-
51.
+10 -3nutuk, milleti ülkenin geleceğini belirliyecek olan "vahdet-i milliye" (millî birlik) ilkesi etrafında bilinçlendirip kenetlendirerek, millî irade ve millî hakimiyet kavramlarının aksiyona dönüştürülmesi yoluyla, türkiye büyük millet meclisi'nin kuruluşundan cumhuriyet'in ilânına kadar uzanan başarılı bir tarihî akışın hikâyesidir.Tümünü Göster
nutuk, sahip olduğu derin kavrayış, geniş kültür ve köklü tarih şuuru dolayısıyla, toplumun sosyal ve kültürel alanlardaki ihtiyaç ve beklentilerine cevap verecek güçte bir inkilâpçının, milletin özünde var olan büyük gelişme yeteneğine dayanarak gerçekleştirdiği inkılâplarla, türkiye'yi 1839 tanzimat hareketinden beri süregelen yenileşme mücadelesinde, kesin hedeflerine ve çağdaş bir medeniyet sistemine nasıl kavuşturabilmiş olduğunun hikâyesidir.
nutuk, tarihten edinilen tecrübelerin bir ibret tablosu halinde millete maledilmesì geleneğine uyularak ve o gün ulaşılan başarının "asırlardan beri çekilen millî felâketlerin yarattığı uyanıklığın sonucu ve bu aziz vatanın her köşesini sulayan kanların bedeli" olduğuna işaret edilerek bu sonucun özlü bir hitabe ile türk gençliğine emanet edildiği bir eserdir. görülüyor ki, türk milletinin dününü bugününe bağlayan bugününü de yarına bağlayacak olan nutuk, millî tarihimizin dönüm noktası olan bir safhasını, zaman silindirinin aşındırıcı etkilerinden kurtararak gelecek kuşaklar için ölümsüzleştiren bir kaynak eser olmuştur.
görülüyor ki, bu kaynak eser, taşıdığı bütün bu özellikler ile, aynı zamanda türkiye cumhuriyeti'nin tarihin sonsuzluğu içinde geleceğe doğru uzanan akışında, temel ilkeler açısından karşılaşabileceği güçlüklerde de modern çağın gereklerine uygun bütün yenileşme hamlelerinde de kendini memleket hizmetine adamış olanlara her zaman ışık tutabilecek bir dolgunluktadır.
nutuk, niteliği bakımından gerçek bir san'at eseri değildir. askerî, siyasî ve sosyal olayları yeri geldikçe, belgelerle de değerlendiren bir tarihî eserdir. ancak, atatürk, konuşma ve yazma san'atına, kendisini dinleyenleri ve okuyanları, düşüncelerinin peşinde sürükleyebilecek eşsiz bir anlatım gücü kazandırabildiği içindir ki, nutuk, türk hitabet san'atının da doruğuna yükselmiş ve bir şaheser olmuştur.
bilindiği gibi, dil, fizyolojik olarak, zihindeki düşünce faaliyetinin söz kalıpları içinde dış dünyamıza aktarılması olayıdır. dolayısıyla, düşüncenin sadık bir aynası durumundadır. nutuk'un dil ve üslûp özellikleri bakımından incelenmesi, atatürk'ün düşünce dünyasında yer alan fikir çekirdekleri ile, bu çekirdeklerin biribirleriyle olan ilişkilerine, bunları bütünleşmiş bir düşünce örgüsü haline getiren bağlantı noktalarına, ondaki temel düşünce unsurları içinde hangilerinin daha ağırlıklı, hangilerinin ikinci ve üçüncü plânda yer almış olduklarına daha yakından ve objektif ölçülerle yaklaşma imkânını sağlamaktadır.
nutuk'un dili, söz dağarcığı ve cümle yapısı bakımından, atatürk'ün yetiştiği devrin genel dil yapısına paralel olarak, millî edebiyat devrinin temsil ettiği dildir. bu dil, klâgib osmanlıcaya oranla hayli sadeleştirilmiş olan ogünkü yazı dilinin mükemmel bir örneğidir. kelime kadrosu bakımından da çok zengindir. ancak, o devirde daha türkçeden arapça ve farsça'nn kurallarına bağlı kelimeler ile bu dillerden geçme tamlama şekilleri bütünüyle atılamadığı ve resmî devlet yazışmalarının gerekli kıldığı bazı klişeler yer aldığı için, bugüne göre oldukça ağırdır.
ne var ki, eseri yalnız kelime hazinesi bakımından değil de, üslûp ölçüleri ile de değerlendirdiğimizde, nutuk'ta açık ve yalın bir dilin hâkim olduğunu görürüz. bu açıklık ve yalınlık, eserdeki zengin kelime kadrosunun, düşüncelerin akışına uygun bir ustalık ve başarı ile kullanılabilmiş olmasından kaynaklanmıştır. çeşitli kelime türleri ile bunların cümlelerdeki yayılış oranları ve anlatım şekilleri arasında, olayların niteliğine denk düşen bir uyum göze çarpar.
bu durum, düşünceye canlılık, üslûba akıcılık vermiştir. ancak, şunu da belirtmek gerekir ki, atatürk'te dinamik bir düşünce yapısının varlığına işaret eden bu üslûp akıcılığı, asıl gücünü tabiî ve gerçekçi bir söyleyiş biçiminden almış bulunmaktadır. eserde uzun ifadeler için, iç içe girmiş girift cümleler yerine, birbiri arkasına dizilmiş sıra cümleler şeklindeki birleşik cümlelerin yer aldığı görülür. ortaya konan düşüncelerin, çizilen tarihî tabloların ve aktarılan olayların özelliklerine göre, bazan kısa ve keskin çizgili söyleyişlere, bazan da düşüncelerin akışını kolaylaştıran hareketli ifadelere yer verilmiştir. böylece, üslûpta, cümle kuruluşlarındaki ve anlatım şekilerindeki açıklık, sadelik ve tabiîlikten gelen bir mükemmellik ortaya çıkmıştır.
bu üslûbun en belirgin özelliklerinden biri de, yer yer kısa ve özlü ifadelerin ağırlık kazanmış; uzun süren açıklamalardan sonra, düşüncelerin "artık istanbul anadolu'ya hâkim değil, tâbi olmak mecburiyetindedir" örneğinde görüldüğü üzere, mantık gücü ağır basan veciz söz kalıplarına ve kesin yargılara bağlanmış olmasıdır. özet olarak belirtmek gerekirse, nutuk'taki üslûp, tek bir kelimesinden fedakârlık edilemeyecek kadar ölçülü ve tabiîdir. düşünceler derin ve aydınlıktır. kavrayış çok geniştir. atatürk'ün muhakeme ve mantığındaki güçlülük, ona, olayları derinlemesine bir tahlilden geçirebilme yeteneğide kazandırmıştır. bu durum, hiç şüphe yok ki, atatürk'ün üstün zekâsı dışında, tarih şuuru içinde olgunlaşmış bulunan sağlam fikir yapısından ve uzak görüşlülüğünden kaynaklanmaktadır. cumhuriyet'i genç nesillere emanet ederken söylediği : "bugün vâsıl olduğumuz netice asırlardan beri çekilen millî musibetlerin intibahı ve bu aziz vatanın her köşesini sulayan kanların bedelidir" cümlesi, ondaki bütün bir tarihî geçmişi veciz bir şekilde ortaya koyabilecek bir düşünce genişliğinin ve dilinde de buna uygun bir sentez gücünün varlığını ispat etmektedir. -
52.
+10 -3sadık evladınız, emret dünyayı yakalım paşam...
-
53.
-13Bir adamı olduğundan fazla büyütüp insanların gözünde haksız yere yüceltirseniz,
gün gelir de gerçekler ortaya çıktığında ani bir değer kaybı, düşüş ve önemsizleşme başlar. Siz M.kemal'i haksız yere övmezseniz, doğruları saklayıp vicdansızlık yaparsanız sürekli tartışmalar olur. Gerçekler bilinsin. Can Dündar M.kemal ateist bir diktatör deyince kimse gık çıkaramıyor biz deyince neden aslan kesiliyorsunuz bakim *
Anlayın artık, Süfyan devri bitti. Bizim derdimiz, Peygamber övgüsü almış Fatih Sultan Mehmet dururken, içkici ateist bir diktatörün çocuklarımıza örnek gösterilmesidir. Ben çocuguma kur'anı inkar bir adama ata dedirtmem.Öyle soysuz ve onursuz biri olamam. -
54.
+7 -5başlığı kapatıyolar çünkü anası giblmiş terörist huur çocuğunun teki gelip olmadık şeyler konuşuyor sinirleniyoruz. kapalı kalması en iyisi
-
55.
+9 -3bütün msjlarınızı şukuluyorum kardeşlerim *
-
56.
+7 -5seni silmeye çalışanları hayattan sileriz
-
57.
+7 -5yüzyılın lideri !
-
58.
+7 -4bastığı toprağa kurban olduğum ...
-
59.
+7 -4Atatürk'ün Gençliğe Hitabesi
Ey Türk Gençliği!
Birinci vazifen, Türk istiklâlini, Türk Cumhuriyetini, ilelebet, muhafaza ve müdafaa etmektir.
Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temeli budur. Bu temel, senin, en kıymetli hazinendir. istikbalde dahi, seni bu hazineden mahrum etmek isteyecek, dahilî ve haricî bedhahların olacaktır. Bir gün, istiklâl ve Cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için, içinde bulunacağın vaziyetin imkân ve şerâitini düşünmeyeceksin! Bu imkân ve şerâit, çok nâmüsait bir mahiyette tezahür edebilir. istiklâl ve Cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler. Cebren ve hile ile aziz vatanın, bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir. Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler. Hattâ bu iktidar sahipleri şahsî menfaatlerini, müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler. Millet, fakr ü zaruret içinde harap ve bîtap düşmüş olabilir.
Ey Türk istikbalinin evlâdı! işte, bu ahval ve şerâit içinde dahi, vazifen; Türk istiklâl ve Cumhuriyetini kurtarmaktır! Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur!
Mustafa Kemal Atatürk
20 Ekim 1927 -
60.
+1 -10konu kilit
-
61.
+2 -9yaşadığı dönemin 4 büyük katliam mümessili diktatöründen biri
http://imgim.com/daha-onc...-karikaturleri_361787.jpg -
62.
-11azılı din düşmanı olan bir tarihi şahsiyet
-
63.
+8 -2beyler kusura bakmayın bole bir baslıkta kufur olsun ıstemezdim ama eger bu baslık 'am gunu yag' '12.5 falandım ben' sacmalıklarından asagıda kalırsa tutulmaz veya silinirse bırakırım bu sözlugu makara bir yere kadar
-
64.
+7 -33g (g)eldikleri (g)ibi (g)iderler en sevdiğim sözdür. Ata'm
edit : şakirtin biri eksi vermiş ananın dıbına sok onu o.ç -
65.
+7 -3bursa söylevi
"türk genci, devrimlerin ve cumhuriyetin sahibi ve bekçisidir. bunların gereğine, doğruluğuna herkesten çok inanmıştır. yönetim biçimini ve devrimleri benimsemiştir. bunları güçsüz düşürecek en küçük ya da en büyük kıpırtı ve davranış duydumu, 'bu ülkenin polisi vardır, jandarması vardır, ordusu vardır, adalet örgütü vardır' demeyecektir. hemen araya girecektir. elle, taşla, sopa ve silahla; nesi varsa onunla kendi yapıtını koruyacaktır. polis gelecek, asıl suçluları bırakıp suçlu diye onu yakalayacaktır. genç, 'polis henüz devrim ve cumhuriyetin polisi değildir' diye düşünecek, ama hiçbir zaman yalvarmayacaktır. mahkeme onu yargılayacaktır. yine düşünecek, 'demek adalet örgütünü de düzeltmek, yönetim biçimine göre düzenlemek gerek!' onu hapse atacaklar. yasal yollarla karşı çıkışlarda bulunmakla birlikte bana, ismet paşa'ya ve meclis'e telgraflar yağdırıp, haksız ve suçsuz olduğu için salıverilmesine çalışılmasını, kayrılmasını istemeyecek. diyecek ki, 'ben inanç ve kanaatimin gereğini yaptım. araya girişimde ve eylemimde haklıyım. eğer buraya haksız olarak gelmişsem, bu haksızlığı ortaya koyan neden ve etkenleri düzeltmek benim görevimdir!' işte benim anladığım türk genci ve türk gençliği!''
6 şubat 1933 / bursa atatürk köşkü -
66.
+7 -3atatürk'ün öldüğü gün i̇stanbul üniversitesinde ders okutan alman profesör derse girdiğinde öğrencilerin üzgün halini görünce yüreği parça parça olmuş üniversite rektörüne telefon ederek;
-bugün ders veremeyeceğim ne yapayım? diye sordu.
-sizin memleketinizde büyük bir adam ölünce ne yapılıyorsa onu yapın. dedi. yabancı profesörün cevabı şu oldu :
-almanyada hiç bu kadar büyük adam ölmedi -
67.
+6 -3upupupupupupup
-
68.
+6 -3upupuppupupup
-
69.
+6 -3Dünyanın en büyük anti emperyalisti. Rahat uyu atam.
-
-
1.
0yıllarca fetullahın kucağında gezip bop eşbaşkanıyım diye hava atanların atatürk'ü sevmemesinin esas sebebi...
-
1.
-
70.
+6 -3adam gibi adam!
-
sabaha kadar içmek
-
kaliteli dondurma varmı alayım 20 kg
-
isten cikcam simdi iki bira patetes alcam
-
tayyibe bir hastalık gelse
-
burasi sefalet benim atolyemin sara hastasi kizi
-
ibrahim tatlıses abdullah uçmak yorumu
-
macunu biten gpuya macun yerine döl sürülür mü
-
iki dk güneş alayım dedim
-
6 yıldır sözlüğe girmiyorum biri özet geçsin
-
mematiden inci sözlüğe sesli mesaj
-
marwen kes
-
bu devirde peygamberlik tutmuyor
-
mutlak butlan fln ne
-
1000 dolar versinler ben de yakarım
-
bakir ya da iliskisi olmayan kardeslerim
- / 1