-
401.
+3başta tolga ve ebru olmak üzere, bilen arkadaşlarım vizelerin ortasında bile spora devam etmemi
yadırgasa da, bu benim için bir iç disiplin meselesi. zamanı yönetmeyi, onu iyi kullanmayı
öğreniyorum, bazen pastanın bazı dilimlerinden fedakarlıklar yapmak gerekiyor (hele ki böyle
sınav zamanları) ama altından kalkamayacağım bir durum olmamalı..
panpalar bir sorun var sanırım sözlükte, partları giremiyorum tam olarak
neyse bakalım, şimdilik word e yazıyorum, ilerleyen saatlerde tekrardan atmayı deneyeceğim
:) panpa anlıyorum ama bir sıkıntı var, sebebini anlayamadım, baksana boş geliyor entryler..:/
..böyle zamanlar hep ilk özveriyi uykumdan yapmışımdır, evet, 8 yerine 6, gerekirse 6 yerine de 4
saat uyurum.. uykunun beni hantallaştırmasına izin vermemeliyim.. tabi tamamen uykusuz
kalmak da olmaz, vücut direncimi korumam lazım..
sonra, dünyanın en anlayışlı kız arkadaşı ebru sayesinde birlikte geçirdiğimiz zamanlardan kesinti
yaparak o cephedeki birliklerimi benim için vazgeçilmez olan alanlara kaydırıyorum, -
402.
+3tüm bunların yanı sıra, sizlerin de bildiği gibi, benim o ara bazı özel problemlerim de mevcut.. hala
kayıp kişiliğimi arıyor, artık gerilla sistemine dönmüş olan içimdeki savaşı tamamen sona
erdirmekle uğraşıyorum. ayrıca alperle yaptığımız o malum derin konuşmada kafama takılan ve
beynimi kurcalayan şu “gerçenten sevmiş miydi? yoksa sadece gurur mu yaptım?” meselesi de
var tabi..
buna da bir cevap üretmem lazım, aksi takdirde artık yüzünü bile görmek istemediğim tipleri
günün büyük bölümünde aklımın içinde tepişirken seyredeceğim..
neyse ki kader, bu tip anlarda bana yeni kapılar açmakta her zaman cömert davranıyordu.. yeni
kapılar açıyordu ki, ben, mutlak kötülüğe ve karanlığa olan yolculuğumda pes etmeden
ilerleyebileyim..
işte o kapılardan biri de, alperin eski bir konuyu ısıtması sayesinde açılıvermişti yine..
http://fizy.com/#s/2jxi15
artık iyice samimi olmamızın verdiği rahatlıkla omzuma hafifçe patlatıp yanıma oturmuştu,
"kanka, sana şu bahsettiğim eskişehir gezisi teklifim hala geçerli ;) sözde sınıf öncesi filan
yapacaktık ama, kaynadı arada, arkadaşlar bekliyor hala * "
farklı bir şehir? yine farklı insanlar ve farklı bir evde yaşanacak başka bir gece daha mı?
aslında deminden beri dediğim gibi, farklılık tam olarak da ihtiyacım olan şey, çünkü başkasının
belki de uzaktan bakarak gıpta ettiği şeyler artık bana sıradan ve hatta bunaltıcı gelmeye
başlamıştı, sevgiliden, dostlardan, aileden gizlice yapılacak bir kaçamak, grinin hakimiyetindeki
yaşantıma belki biraz renk katabilirdi.. -
403.
+3peki ben, biri ile ciddi anlamda sevgili, diğer ikisiyle de baya baya flörtte ama yapmacık şekilde
mesafeli bu ilişkiler silsilesini hangi cesaretle ve nasıl böyle sorunsuzca yürütebiliyordum?
bu kadar hassas dengelerin ve bende olduğuna daha önce şahit olduğunuz "eşşek şansı
tesadüfleri"nin mevcut olduğu bu ortamda, nasıl bir gözü kararmışlık ve yüreklilikti sergilediğim?
harbi manyak mışım beyler.. öyle böyle değil hemde..
bu hafta, cuma günü geceden eskişehir e gidiyoruz,
alper, ilayda, ceyda, ben ve arabayı kullanacak olan henüz tanışmaya vakıf olamadığım, yalnızca
adını bildiğim çocuk..
iki üç gece önceden, telefonumu ve odamın ışığını kapatıp yorganın altına büzülerek,
yakınımdakilere uydurmama gereken muhtemel yalanları, gittiğimde nasıl bir ortamla
karşılaşacağımı, yolculuğu ve daha pek çok rahatsız edici detayı düşünmeye başladım..
tolgaya gerçeği söyleyecektim, tek şartım ise o gerçeği nilayla paylaşmamasıydı.. kızların ağzı
durmaz malum..
ebruya da tam olarak olmasa da gerçeği söyleyecektim yine, şehir dışındaki bir arkadaşıma, yine
bir başka arkadaşımın kullanacağı hususi araçla gideceğimi güzel bir senaryo ve inandırıcı bir
dille destekleyerek sunacaktım önüne,
çok da zor olmaz diye düşünüyordum, zira sırlarla dolu diğer tayfam ile, beraberce şehirler arası
yolculuk yapacak kadar yakın olduğumuzu düşünmüyordu.. gerçi, benim de bu konuda
şüphelerim var ya, neyse..
evet bu arada ebru artık alper ve diğerlerini biliyor, herhangi bir arkadaş grubumu tanıtır gibi
anlattım.. tabi hemen tanışmak istedi, geçiştirmekle yetindim çünkü bu aşamada henüz böyle bir
şey çok tehlikeli olur. öncelikle ceyda ile aramızdaki saçma sapan şeyi bitirmem gerek. -
404.
+3ve bu gezi, bunun için biçilmiş kaftan!
nasıl becereceğime gelince,
şimdi düşünün beyler,
iki seçenek var evde kalacağımız geceler boyunca,
ya ceyda ile aramızda bir yakınlaşma olmaz, ve böylece ben de buna dayanarak onu ve kendimi
"biz bir şey yaşamadık yeaa" tarzı bir düşünceye inandırabilirim.. yine de ebruyla tanıştığında
epey kalbinin kırılacağını düşünüyorum, alper dediği gibi ise hele durum, çok daha sıkıntılı
olabilir.
bu seçecek, ebruya karşı olan vicdanım açısından olumlu, ancak ceydaya karşı olan açısından
olumsuz bir durum yaratıyor.
ya da, o gece ya da gecelerde, ceyda ile biraz fazla samimi olacak, alkolün ve gecenin etkisiyle
kendimizi kaybedecek ve ben gene muhtemelen sürtünme yolu ile elektrik üretimi
gerçekleştireceğim.. sonrasında ise, bu güne kadar bir evin içinde kalıp da yakınlaştığım tüm
kızlar gibi, o da benden kaçacak.
yani bir düşünün, ceyda ile sürtüştük, kız sonra yüzüme bakmadı, elif ile beraber uyuduk, sonra
muhabbet kesildi.. ayşenle tepiştik, ne arayan var ne soran malum..
ee, demek ki bu işlerin raconu bu beyler, ya da ben uyurken filan çok acayip osuruyorumdur,
kızlar dayanamayıp kaçıyor da olabilir..
neyse..
bu seçenek ise, ebruya karşı olan vicdanımın ağzına sıçarken, ceydadan kurtulmanın daha kolay
yoluymuş gibi görünüyor. -
405.
+3bir parçam, "tak mu vardı şimdi yani aq, ne işin var oralarda" dese de, ondan daha büyük bir
parçam "iyi olum işte, memleket görürsün, insan tanırsın..hem belki çakış yaparsın ;)" diyerek
diğer felaket tellalı sesi bastırıyordu..
beyler, siz de farketmişsinizdir ki, geçen yıldan bu yana epey büyük bir kişilik bölünmesi ile karşı
karşıyayım..bir yanda beni devamlı uyaran bir iç ses, öbür yanda artık neredeyse içimden fırlayıp
karşıma dikileceğine inanmaya başladığım "öteki ben"..bu iki taraf geçtiğimiz yıl kıyasıya
savaşmış, o savaş, beni de, etrafımdakileri de tüketmişti..
neyse ki artık savaş bitti, sınırlar çizildi..sorun ise, savaşı kazanan tarafın yanlış taraf-kaybetmesi
gereken taraf olduğu düşüncesini bir türlü aklımdan atamamam..
@2904 selamlar panpam, yalnız olmadığımı bilmek güzel ;)
http://fizy.com/#s/2b7lea
sonra bir de şu hala uzlaşmaya varamadığım konu var tabi..alperin istemenden de olsa yarattığı
kafa karışıklığı, hala beynimin içini tırmalamakla meşgul. bu gezinin bana iyi geleceğine olan
inancımın nedenlerinden biri de kafamdan bu konuyu uzaklaştıracak olması. çünkü bu benim için
çok kritik beyler, bilemezsiniz..ve cevabı öyle lap diye bulunabilecek bir şey de değil..yaşayarak
görebileceğim bir şey ancak...
sabırlı olmalıyım..age of empireste, adım adım explore edilen haritalar gibi, kendi içimdeki bu
oluşumu da deşifre etmem gerek..sabırlı ve son derece dikkatli olmalıyım, en ufak bir subjektif
yaklaşım, beni tamamen yanlış yönlendirebilir ve yanlış sonuca zütürebilir..
umarım ayşeni gerçekten sevmişimdir... ve beni bu denli kızgın-nefret dolu hale getiren şey de
ona sahip olamama duygusu, ona olan sevgimin büyüklüğüdür.. -
406.
+3aksini düşünmek bile istemiyorum..bu bozukluğun (binlik diyerek övmeye çalıştığımız kaypaklık
hali) içimde default olarak bulunduğunu düşünmek bile beni ürpertiyor... onca sene iyi çocuk
tsigalko olarak yaşa, sonra birden bire, öyle şeyler olsun ki hayatında, bir an da bir kaç kızı idare
etmeye, arkadaşlarına menfaatleri için değer vermeye ve insanları küçümser tavırlara girmeye
başla..
yo..bunun orjinal halim olduğuna inanamam.."öteki ben" dediğim şeyin aslında gerçek kimliğimi
temsil ederken, gerçek sandığım kişiliğimin sadece onu gizlemek için üzerine örülüvermiş bir kılıf
olduğu düşüncesi çok ama çok acı..20 yılı, yalandan mı yaşadım yani ben şimdi?
bugün, o gün..
sabahtan alt sınıf ile derse giriyorum..
alperle bir kez daha konuşup okeyleşiyoruz..
ceyda tuhaf haller içinde.. sanki uzun zamandır olmasını beklediği bir şeyin artık gerçekleşmek
üzere olmasının verdiği bir rahatlık ve kendinden eminlik var hareketlerinde.. bugün, çok da
samimi ve pozitif davranmıyor bana.."nasılsa zütürücem oğlum ben seni önümüzdeki gecelerde.."
mi diyor acaba kendi kendine?
zütür ceyda.. zütürdüğün yere gelirim..ama sonrasında o yolu yalnız dönersin..
ayşegülle oturuyoruz gene.. bana o kadar içten davranıyor ki, neredeyse utanıyorum
yapmacıklığımdan ve hesapçılığımdan.. ders filan çoktan beridir yalan zaten..ne için geldim şu
sınıva, neler becerdim.. -
407.
+3demek ki o kadar da basit değilmiş.. öyle kategorilere ayırmamak gerekiyormuş..
işte o yüzden, kadın, erkek fark etmeksizin, her bir insana ayrı stratejilerle yaklaşmalı ve onu
fethedilmeye değer görüyorsanız, farklı yollar denemelisiniz demektir..
ve işte o yüzden.. sakın bana "kadınları çözmek için 100 altın kural" vb. kitaplarla gelmeyin..
kuralları kendiniz belirlersiniz.. kendiniz uygularsınız..
ve bu kurallar, karşınızdaki her insan için farklılık gösterir.. bunları oluşturmak ve düzenlemek ise
zamanla alışacağınız bir şey..
unutmayın, siz kendi annenize karşı katıksız ve saf bir sevgi besleyip, komşunuzu ferre
malzemesi yaparken, komşunun oğlu da boş durmadı..
acı ama gerçek..
peki biz, asıl hedefimiz olan, hormonlarımızın ve yaşam felsefemizin gereği kazanmamız gereken
dişileri nasıl elde edeceğiz? bu kadar kafa yoracak bir durum var mı ortada? kendimizi bu denli
harap etmeye değer mi? bu kaleleri ele geçirmek sahiden bu kadar zor mu?
hım.. elbette her insanın, -en şekerden olanının bile- kendine göre zorlukları vardır..ama en zor
kapıları bile açmanıza yardımcı olabilecek, bir takım temel anahtarlar da vardır..
işte biz de bu nedenle, karşımızdaki kadınları özel olarak ele alacak, ama onlarla etkileşimimizi,
genel anlamda, her 10 insanın 9 unun üzerinde işe yarayan taktiklerle başlayacağız -
408.
+3pozitif olun.. gülümseyin..gülümsemek hala bedava..
kendinizi kasmayın.. hele hoşlandığınız kıza karşı hiç kasmayın.. demesi kolay tabi, diyorsunuz,
haklısınız..ama inanın bana, dışardan çok kötü görünüyor..
bunun yerine ona düzgünce, adam gibi selam verin, gülümseyin.. eğer hıyar değilse o da
gülümser.. böylece siz de biraz gevşersiniz..
konuşun.. demin de dediğim gibi, "günaydın!" iyi bir seçim olabilir ya da sıradan bir "selam" bile
işinizi görecektir..bu kelimeleri o kadar uzun zamandır kullanmıyoruz ki, artık onların gücünü
unutmaya ve hatta küçümsemeye başladık.
şahsen ben, kız olsam * , yalnız olsam ve biraz göz aşinalığımın olduğu eli yüzü nispeten düzgün
bir çocuk, -sınıfımdan olabilir, minibüsümden olabilir, yakından bir yerlerden gelip benimle aynı
ortama girmesi yeterli- bana gülümseyerek selam verse, "günaydın" dese,
hoşuma gider.. hele bir de gün içinde bir şekilde pozitif muhabbet, belki de ufak bir tanışma,
isimlerin öğrenilmesi, çıkışta dilenen bir başka güzel dilek daha (iyi akşamlar-görüşürüz vb.) olsa..
bu durumda ne olur dersiniz? cevabı, bir şekilde sormuş bulunduğum kızların ağzından duymak
ister misiniz?
"yani, o gece yatağıma uzanınca öyle bir aklıma gelir illa ki..etkilenmiş olmam gerekmez, sonuçta
karşı cinsten yeni biriyle tanıştım..iyi de birine benziyor.."
evet..zor mu?
insanlar selam vermekten, onların gözlerinin içine bakmaktan, onlara gülümsemekten ve adam
gibi bir iki laf etmek o kadar zor mu beyler? -
409.
+3saat on civarı olmalı, gece yolculuklarını severim, ama sadece babamın arabasında ya da kamil
koç otobüsündeyken.. hiç tanımadığım ve şöförlüğünü bilmediğim bir yaşıtımın arabasındayken
değil..
içimdeki tek sıkıntı yolculuğun kazasız belasız geçip geçmeyeceği.. diğer şeyleri o kadar da
takmıyorum aslında..yok yeni insanmış, yeni ortammış..pek utangaç bir adam sayılmam, kendime
güvenim de sonsuz..ee o halde gittiğimde karşılaşacaklarım hakkında kaygılanmama gerek yok,
değil mi? gidebilsek (ve dönebilsek) yeter.
çocuklarla buluştuk, cihan denen elemanla da tanıştım orada, uzunca boylu, esmer, sıradan ve
pozitif görünüşlü bir tip, sizden bizden biri gibi yani.
ben önde gidebilirim dememe rağmen alper arkada kızlarla kalmam konusunda ısrar etti,
muhtemelen ceydanın işi..
arka koltuğun solunda, şöför mahallinin arkasında ben, yanımda-ortada ceyda ve en sağ köşede
de alper in suratsız sevgilisi ilayda.. yerlerimize yerleştik, araba çalıştı. tanıdık yollardan,
bilinmedik bir yöne doğru ilerlemeye başladık.
yolculuk yaklaşık 7 saat sürecekmiş, eskişehir merkeze gidiyoruz. sabaha karşı orada olacağız.
bordo fiat palio ile yola çıktıktan 5 dakika sonra ilayda kulaklıkları takıp kendi dünyasında
kaybolmayı seçti..biz arkada ceyda ile, önde de alper cihan ile çene çalmakta, arada birbirimizin
muhabbetlerine dahil oluyoruz filan.. ortam beklediğimden güzel, eleman da iyi kullanıyor, bir
rahatsızlık hissetmiyorum, sordum:
"dostum sen, ne zamandır araba kullanıyorsun, baya iyisin * ?"
"geçen yıl aldım ehliyeti ama epeydir kullanıyorum ya, 1 senedir resmi, bir kaç senedir gayriresmi
diyelim ;)" -
410.
+3kütahya sınırından biraz sonra biraz mola verdik, kızları uyandırdık, alper gözlerini dinlendirmeyi
bıraktı, ben de biraz hareket edip kaskatı olan vücudumu gevşetmeye çalıştım, sağ tarafım felç
olmuş durumda. anladım ki şu "kızın erkeğin omzunda uyuması" fantezisi sadece filmlerde
romantik, gerçek hayatta ise kısmi felce neden oluyor, uzun süreli denemeyin.
"yolun yarısından fazlasını geldik sayılır"
"iyi ya, heralde sabah 6 gibi filan orda oluruz?"
"aynen"
"napıyorlar, beklemezler herhalde?"
"yok uyanık olur onlar, biliyorlar ne zaman geleceğimizi"
erkekler arası konuşmayı bitirip yeniden yola çıkmak için yerlerimize geçtik, ceyda;
"ayy uyumuşum yaa * rahatsız olmadın inşallah?" diyerek sevimlilik yapmaya çalıştı, ben de her
zamanki gibilesi centilmenliğimle,
"yok yok önemli değil * " diyerek kızın cesaretini tazeledim.
yolun geri kalanında kimse uyumadı, bu kez ben biraz dalmışım sanırım, gözlerimi açtığımda
ceyda ile koyun koyuna vaziyette hafifçe ışımaya başlamış bir havanın aydınlığında, sıklaşmaya
başlamış yerleşim birimlerinin içinde ilerliyorduk. uyandığımı gören alper,
"az kaldı abi ;)" dedi. eskişehire sınırını geçmişiz sanırım.
başımı doğrultup çıldır çıldır bana bakan ceyda ile de göz göze geldik, gülümsedi, "uyusaydın ya
az daha * " dedi -
411.
+3hatta yanağınıza değen saçlarının ne kadar da yumuşak olduğunu bile o an fark edebilirsiniz,
dudaklarının aslında ne kadar güzel olduğunu.. size duyurmak için yırttığı sesinin kedi yavrusu
gibi inceldiğini..
tabi tüm bunların keyfini, yanınızda olmasını istediğiniz kişiyle beraberken sürebilirsiniz..
yanınızda olmaması gereken biriyle değil..
her ne kadar ben kendimi rahatlatmış ve "amaaan ne olcak aq sanki, erkek adamsın" moduna
sokmuş olsamda, içimden bir parça, bu gece tüm bu yakınlaşmaları yaşayacağım insanın ceyda
değil ebru olması gerektiğini sitemkar bir sesle duyuruyordu beynime..o an yanımda ceyda değil
ebru olsun isterdim evet.. onunla kulak dudağa gelmek, onun dalgalı saçlarının arasına
gömülmek, beline sarılmak, bütün gece dans etmek, arada gözümüzü karartıp çılgınca öpüşmek..
bu geceyi ve buna benzer geceleri yaşamam gereken insan bu denli belliyken benim burada
elalemin kızıyla ne işim var aq..
tahmin edeceğiniz gibi, o gece ceyda normal performansını da aşarak adeta laf makinesi
mertebesine ulaştı.. normalde zaten gevezedir, amk o gece susmak bilmedi..
bense onun sıcak nefesi boynumu her yaladığında biraz daha gevşedim.. yavşaklık duygusu
yavaş yavaş kontrolü ele aldı.. -
412.
+3gurup sahneye çıktıktan sonra bir süre daha masada kaldık, slow başlamışlardı, sonra mfö dür,
aynadır derken klagiblerden bir girdiler, yavaş yavaş tava geldik, kendimizi müziğe kaptırdık..
henüz masada olduğumuz dönem boyunca, bir yandan sürekli kulağımın dibinde bir şeyler
anlatan ceydayı dinliyormuş gibi yapıp, bir yandan da masamızı gözlemlemeye devam ettim..
recep, uğur çok mutlu görünüyorlardı, misafirlerine en iyi şekilde ev sahibi yapmanın verdiği bir
gurur ve bir yanlarında manitaları, bir yan da kafa dengi adamlarla olmanın verdiği huzur
yüzlerinden okuyordu.. hele uğur un o mayışık gülümsemesi var ya, ahaha ulan ne adamdı bunlar
da be..iyi çocuklardı iyi..
ben tam olarak ne konuşulduğunu anlamasam da, fondan gelen elektro, bass ve mekanın
uğultusuna ilaveten bizim masamızda da tatlı bir uğultu var.. herkes bir birine bir şeyler
anlatmaya, anlatılanı almaya çalışıyor, suratlarda hep o aynı dingin gülümseme..lan bana bile bir
an o kadar sıcak ve huzurlu geldi ki ortam, mayışmışlıkla kafamı yan çevirip deminden beri
cıvıldayan ceydaya doğru, içten gülümsemeyle bir bakış attım..
bu ben öyle aniden dönüp gülümseyince biraz afalladı, hoşuna gitti, "ne oldu" gibisinden gülerek
başını sağa sola salladı, buna doğru eğilip şakadan takıldım,
"ne anlatıyon kız sen deminden beri bıcır bıcır bakayım?? * "
"üff duyulmuyor demi doğru düzgün :p"
"bir tek lisede ergenlik sivilceleriyle başının dertte olduğu kısmını duyabildim :p"
"yaa çok fenasın, bir sürü şey söyledim onu mu duydun bi tek * " -
413.
+3"haha ne bileyim,bir tek o dikkatimi çekti şimdi hiç eser kalmamış malum, artık ergen olmadığın
sonucunu çıkarabiliriz burdan, her ne kadar henüz çömez olsan da * "
"hıı bana diyene bakın, sanki kendisi 4. sınıf :p"
"o günleri de görürüz, ne acelesi var ;)"
"görür müyüz?"
"görürüz..bir de bakarsın, göz açıp kapayıncaya kadar geçer gider.. liseye kaydolduğum günü bile
dün gibi hatırlıyorum ben..6 sene olacak.."
ben o an için ortamın duygusallaşmasını nostaljiye yordum, ancak ceyda "görürüz" lafımdaki
çoğulluğu "o ve ben" olarak algıladığı için o derece dalıp gitmiş meğer..
başını omzuma yasladı.. elini tekrar elimin üzerin atıp sıktı, "görürüz evvelallahhh * " deyip
delikanlı raconu yaptı, gülüştük..
eğleniyor gibi gözüksem de, işlerin benim için biraz daha zora girdiğini hissedebiliyordum.. alper
haklıydı sanırım, bu kız o kadar da hafif olmayabilirdi, bana karşı olan duyguları samimi ve ciddi
bir boyutta olabilirdi.. oysa ben onu biraz oyalanıp egomu tatmin ettikten sonra bir şekilde bir
kenarıya fırlatmayı ve dönüp arkama bile bakmamayı düşünüyordum..
tıpkı bana yapıldığı gibi..
ama eğer böyle şirin şirin davranmaya devam ederse, bu pek de kolay olmayacak..
insanlar üzerinde güven verici, ondan da ötesi, beklenti yaratan bir etkim var(mış).
özellikle son bir kaç yıldır bazı özelliklerimin farkına vardım, insanlar bana fazlasıyla güveniyor ve
benden bir şeyler bekliyorlar. sadece duygusal anlamda değil yanlış anlaşılmasın, her anlam..iş,
aşk, aile, eş-dost.. etrafımda bir şekilde bağlı olduğum herkes benden bir şeyler bekliyor.. uçağı
uçurması beklenen pilot gibi, gemiyi kıyıya yanaştırması beklenen kaptan gibi, takımını
kurtarması beklenen 10 numara gibi..
beni fazlaca ciddiye alıyorlar ve çok bel bağlıyorlar..ama ben bu kadar büyük beklentiler içerisine
girilebilecek bir adam olduğumdan pek emin değilim.. şimdiye kadar bu beklentilerin çoğunu boşa
çıkarmamış olmam, bu güveni sağlayabilecek potansiyelde olduğum anldıbına gelmez.. -
414.
+3beni prens zanneden annem, anneannem ve ailenin diğer büyükleri, akrabalar, mühendis
arkadaşlarım, kendi bölümümüzün şefi, formenler, hatta üretim müdürü.. hepsi yanılıyor.. bana
güvensiz yaklaşan ender insanlara "amaan bakma sen ona" diyor, beni avutuyorlar.. kendimi,
vurup kaçtığı çocuktan, abisinin arkasına saklanarak korunan arsız çocuklar gibi hissetmemi
sağlıyorlar.. oysa benim gerçekte ne olduğumu sadece bu "aldırış etmemem tembihlenen"
adamlar biliyor..
uzun süreli bir işi ya da ilişkiyi, ciddi derece bir sorumluluğu kaldıramayacağımı tahmin
edebiliyorlar.. bense inadına, normal bir insanın 5 misli zorlanarak ve sıkıntıdan zütümde
başımda elli çeşit hastalık pörtleterek de olsa, beni bilmeyenlerin zaten yapabileceğime inandığı,
ne mal olduğumu bilenleri ise şaşırtacak şekilde, girdiğim her taşın altından dik çıkıyorum..
inadına..
sanırım babamın gözünde ancak, askere gidip sağlam dönünce gerçekten büyümüş olacağım..
gerçekten adam olacağım..
şefe gelince,
gibmişim onu...
ceyda ya güven vermiştim..
nasıl yaptığımı bilmeden, farkında olmadan.. tamamen kontrolümün dışında, bir nevi default
olarak. oysa ben başından beri yavşak adamı oynamaya çalışıyordum.. hayatın tadı böyle
çıkardı, öyle değil mi? aşık çocuk olmak, iyi çocuk olmak bize göre değildi.. kırıyorlardı sonra..
kalbimizi, ruhumuzu parçalıyorlardı..o kırıp parçaların bir kısmını çalıp zütürüyorlardı.. sonra biz,
bir şekilde, hani olmaz ya, ama oldu diyelim, yapıştırsak bile, toparlasak bile kırıklarımızı..bu sefer
de ekgibleri fark ediyorduk..hem yamalı..hem ekgib yamalı bir garabet olup çıkıyorduk
nihayetinde..
iyiden iyiye klagib olan, tanıdık müzikler çalmaya başlayınca, tıpkı mekan gibi masamız da
hareketlendi.."eleee güne karrrşııı yapayalllnızzz böyleeede olmaaaazzz kiiii" ellerimizi havaya
attıra attıra, cırtlak seslerle eşlik ettik nakaratlara. -
415.
+3sonra bir kez daha o salona gittim, alper,
"aga sıkılınca değiştiririz demi?" diyordu.
"ayıpsın kanka, yalnız giblerimize dikkat edelim, girmemesi gereken deliklere girmesin
hahahohahahaohohoh"
ahlaya ohlaya gibişen bütün salon kahkahaya boğulmuştu..
sahne tekrar gözlerimin önünden gitti, içimden yükselen korkunç gülme, hatta haykırarak gülme
isteğine karşı dudaklarımı ısırmaya başlamıştım..
zaten kalabalığın da arasındayız.. iyice sıcak bastı amk, neler düşünüyorum lan? düşündüğüm
şeylerin komikliğine mi güleyim, yoksa bunları yaratan bilinç altımdan mı tırsayım bilemedim..
kalabalık bir kez daha gözden kayboldu..
yeniden salondaydım, noel baba recep, manitasını yere köpekleme yatırmış üzerinde ata biner
gibi zıplıyordu.. noel babanın ren geyiği
sonra "deeeh" deyip kızın kıçına bir şaplak attı, bana doğru dönüp uğura ait olduğunu bildiğim
ama şu anda onun yüzünde görmekte olduğum mayışık gülümsemeyle (amk herşey birbirine
girmiş beynimi gibeyim) yüzüme bakarak "ho ho hooooo, mutlu noellerrr" dedi.
o son sahne de benim kayışımın kopuşu oldu, grup ciks salonu kaybolup bar geri geldiğinde
kahkahamı tutmak için geç kalmıştım *
benim sesli gülüşümü duyan sadece zütümün dibindeki ceyda olmuştu tabi, o gürültüde başka
duyan olduysa da kimse giblememiştir zaten.. insanlar bardayken gülebilirler, doğaldır..
ama durup dururken güldüğümü bir tek ceyda biliyordu, bunun farkında olarak kafamı ona doğru
çevirince jiggliypuff gibi kocaman olmuş gözlerle şaşkın şaşkın gülümseyerek bana bakmakta
olduğunu gördüm, -
416.
+3"ahaha ne oldu be demin öyle neye güldüm"
manyak olduğumu düşünüyor..
"ya aklıma bir şey geldi, o yüzden * "
"hımm neymiş o söyle de ben de güleyim ;)"
"ya eski bir anı, bir an gözümün önünde canladı işte, boşver * "
"iyi bakalım hadi öyle olsun.. çok komiktin ama, birden bire hıhaha yaptın, tırstım :p"
sevimli hallere bürünerek başını okşadım, "kıyamamm korktun mu sen? * "
belimi saran kolu sıklaştı, başını göğsüme doğru gömerek, "eveet, beni senden korur musun? :p"
diyerek vıcık vıcık sevimliliğimize ortak oldu..
amk..
gecemiz sona ermiş, sıcak ve kalabalık bardan, artık nispeten boşalmış ve oldukça soğumuş
sokaklara kendimizi atmıştık..
epey içip, özellikle son bölümde baya da dans ettim, ettik, rakınrol bile yaptık sanırım, ceydanın
hayali bir eteği iki yanından tutup çekiştiriyormuş gibi yaparak dans edişi çok komikti.. komik
olmayansa gecenin finaline doğru aramızda geçen bir sahne oldu..
danstan yorulmuş bir şekilde birbirimize yaslanmışken, nasıl olduysa, birbirimizi, birbirimize dik
dik bakarken bulmuştuk..3..5..8..10 saniye... ceydanın irileşmiş gözleri, ciddileşmiş yüzü ve sonra
yüzün yumuşayıp, gözlerin kısılışı..bir avucunun yanağımı kavrayışı.. birbirimize doğru ağır çekim
yaklaşışımız..
eğer ortada herhangi bir dana olsaydı, işte onun kuyruğunun koptuğu an, bu an olabilirdi..
ama olmadı, o büyülü (kara büyülü diyelim) an omzumda hissettiğim ağırlıkla bir an da
buharlaşmıştı, şaşkın bir şekilde kafamı arkaya doğru çevirince, alperin bir kolunu benim, diğerini
ceydanın omzuna yaslayıp ağırlığını üzerimize vermekte olduğunu gördüm, benle göz göze
gelince göz kırptı,
"naaptınız gençler, nasıl gidiyor geceniz ;)"
"iyidir genç ;) seninkini sormalı, piste gelmedin?"
şakadan üzerimize yüklenmeye devam ederek, "eeiiyi benimde yaaa biz gözcülük yapıyoruz
agaa, gelip size sataşayım dedim ;)"
gülümsemeye çalıştım.. alper kafayı bulmuştu, afiyet olsun, ilaydayla ne konuştular bilmiyorum, -
417.
+3ama belli ki bir sonuca vardırmışlar ki, bizimki, bir diğer görevinin (ceydayı benden koruma)
başına geçebilecek gücü kendinde bulabilmiş.. tabi kızın haberi yok bu durumdan, alpere e
içinden tam öpüşmek üzereyken araya girdiği için küfrediyordur muhtemelen ama sadece o
kadar..
oysa ben, alperin asıl niyetini bilen kişi olarak çok daha zor durumdayım.. çocuğa ayıp oluyor..
kıza ayıp oluyor.. ebruya ayıp oluyor..aq..ne güzel unutmuştum, kendimden geçmiştim deminden
beri, gene hatırladım şimdi bak yediğim haltları.. -
418.
+3alper bizle biraz daha lak lak edip bir iki nakarata bağıra bağıra eşlik ettikten (ve dolayısıyla arayı
soğuttuğundan) emin olduktan sonra yeniden masasına dönmüştü.. zaten 10-15 dakika sonra da
geceyi noktalamıştık..o andan sonra ceydanın bir kaç utangaç bakışından başka bir etkileşim
olmadı, alper için görev tamamlanmıştı "targıt nötralayzt"...
dışarı çıktığımızda ise gecenin çılgın fikri noel babadan geldi,
"ee beyler, napıcaz şimdi, nasıl yapalım kalma işini?..hepimiz aynı eve tıkışmayalım ne dersiniz?"
alper,
"ee nasıl yapıcaz?"
noel baba,
"kanka, ben diyorum ki, siz, bizim evde yatın gene, uğur ve benim odamda yatarsınız, şimdi ev
geniş ama 8 kişi sıkışmaya gerek yok.."
alper,
"ee siz naapcanız? olur mu aga öyle?"
noel,
"biz kızların evine gideriz ya, (uğurun sevgisinin ismini söyledi)'in evine gidicez.. yani yer varken
tıkışmayalım.. yanlış anlama bak öyle satıyomuş gibi filan yani aga ayıp edersin ;)"
alper,
"yok la, ;) tamam madem ama öyle ayrı ayrı.. evinizi gasp ettik * "
n.b,
"olur mu kanka öyle şeyy..bu gece çok içtik, geçe kaldık.. nasılsa yarın gece de burdasınız, o
zaman beraber oturur bir şeyler çeviririz oyun moyun ;)"
recep böyle deyince aklıma gene grup ciks geldi, bu sefer kendimi tutmayı başardım ama *
alper,
"tamam kanka madem..siz uyanınca gelirsiniz artık, biz bilmiyoz sizin yerinizi.."
"tamam kanka, yatak uyuyak, hızlı gece oldu"
(nah uyuyacaksınız amk köftehorları.. grubu küçülttük desene sen şuna * )
çocuklar bizi önce kendi evlerine bıraktılar, sonra da kendi istikametlerine yol aldılar..
alper elinde anahtarlar kapıyı açarken bir yandan da gülümseyip sadece benim duyabileceğim
şekilde mırıldanıp bana göz kırptı,
"nah uyuyacaksınız muallakler ;) biz de uyumayız"
eh..bilemiyorum valla alper.. uyurlar mı, uyumazlar mı? uyur muyuz, uyumaz mıyız?
görünen o ki bu tuhaf gece henüz sona ermemişti.. -
419.
+3takip eden panpalara iyi geceler, sabah için güzel bir parça oldu diye düşünüyorum, kusuruma
bakmazsınız ;)
bu arada ayşegülle ilgili sorular gördüm, o neden gelmedi gibisinden,
panpalar, zaten gelmeyecekti o, yani ben bir ara düşündüm çağırmayı ama sonra hemen
vazgeçtim. zaten o kız bizim, yani alper in tayfadan değil, ben, ceyda, alper, ilayda ve iki tane
daha sap kız var, 6 kişiyiz okulda takılırken, geziye de şöför cihan ve dördümüz gittik.
yarın gece, yani bu gece * görüşmek üzere, umarım bu sefer sözlükte sorun filan olmaz..
takip eden kardeşlerime selamlar,
00.30 gibi başlarız panpalar, bir kaç part atarım gene
..eve girdik..
normalde dışarıdan bakan gözlere göre (ki bu gözlere örnek olarak diğer çocukları verebiliriz)
bizler bu gece bizleri bir arada bırakanlara müteşekkir olması gereken ve birazdan başlayıp
sabahın ilk ışıklarına kadar öpüşüp koklaşarak, sevişerek bu güzel geceyi en faydalı şekilde
değerlendirecek olan iki mutlu çiftiz..
fakat kazın ayağı öyle değil işte amk..
mutlu muyuz bilmiyorum, ama çift olmaktan, huzurlu olmaktan ve müteşekkir olmaktan epey
uzağız diyebilirim.
zira alper ile ilayda arasında tuhaf bir durum var,
sonra alper, bana karşı biraz gergin gibi (birazdan arkadaşlarından birini gibeceğimi düşünüyor,
normal)
ceyda ile benim arada tuhaf bir oluşum var,
alper, ceydaya ne dese bilemiyor, o cephede de durum tuhaf..
tüm bunlara ek olarak ilayda ve ceyda evin içine geldiğimizden beri bir şeyler set up yapmanın
peşinde gibi, aralarında yarı telepatik bir iletişim var, üzerinde konuştukları konuyu az çok tahmin
edebiliyorum..
alperle salona geçip kanepelerin üzerine attık kendimizi,
"offfuuff.. kanka yorulmuşum haa"
"olm masadan kalkmadın lan, asıl ben yoruldum, bütün gece dum tıs dum tıs ;)"
"hehe ne güzel oynuyodun aga öyle"
"tabi laan, rakınrolcu adamız biz, kanımızda var * ..sen de epey içtin galiba, kafa nasıl? bir
milyon? iki? üç? * " -
420.
+3sevişmeyi sadece türk erkeği ister, türk kızı ise işte.. başı filan ağrımıyorsa.. rica minnet.. sanki
lütfediyormuşcasına sevişmeyi kabul eder..(!)
ciksten sadece türk erkeği zevk alır, türk kızı ise.. işte.. rica minnet.. yani ona kalsa hiç aklına bile
gelmez yani..(!)
sadece türk erkeği aşık olur, türk kız ise..eh..iyi çocuk, beni de seviyor yani..iyi madem..der (!)
mi acaba?
evet,
dedikleri bu, çünkü beyler, maalesef hemcinslerim bu konuda o kadar gözünü karartmış ve
kendini kaybetmiş durumda ki, e artık kızlar da bu duruma şartlanmışlar..
halbuki onlar da en az sizin kadar istiyor size dokunmayı, soluğunu boynunuzda gezdirmeyi..
sevmeyi, sevişmeyi.. keyif almayı.. keyif vermeyi..
ama biz bu olguları o kadar sahiplenmişiz ve üzerine o kadar çok düşmüşüz ki, sanki bunu
"sadece erkekler" yaparmış gibi görünmeye başlamış..
anlayacağınız, kendi bindiğimiz dalı, yine biz kendimiz kesiyoruz..
işte tüm bu duygu ve düşüncelerimiz ışığında, ceydanın da sonuçta bir türk kızı olduğu gerçeği,
benim kontrolü ele almakta zorlanmayacağımı bana gösteriyordu..her ne kadar benimle o yatakta
ayıp bir şeyler yapmak için yanıp tutuşsa da ve tüm bu sahneyi onca emek vererek hazırlayan
kendisi olsa da,
-
ccc rammstein ccc günaydın diler 13 07 2025
-
cinsel delik
-
ferre altincisi nereye gitti
-
ufuk ramoyla aran nasıl
-
kaç lira verseler bunu silkerdiniz beler
-
kaptan körk anurcuk uğruna herşeyi
-
taytlı karı görüp mancığına bakmayan
-
ülkü ocaklarında molotof eğitimi veriliyor mu
-
ulkuculer artik ahmet kayayi gizli gizli degil
-
ulku ocagina gidip demli cay isticem
-
ulkenin gelmisini gecmisini mahveden soz
-
kokoreçin tadını merak edenler toplaşsın
-
bakircan sinemada
-
aledimin boyu tam olarak bu
-
ramo sende arkadan vuruk var mı
-
size wo bist du derdim de siz ondan da
-
mcdonals admininin sifresi 123456
-
anneannemin atalarindan kalma
-
speed denen maymunu seyredenler
-
bir tane karı kalmıştı onu da kaçırdınız
-
zalinazurt ve kayra baris gorusmesi
-
speedin türkiye yayını
-
coskun irzadusmanoglu adamdir
-
mancık kokusuna doyduk
-
burada vakit geçireceğinize
-
dünyanın çöplüğü türkiye
-
oo cumartesi gecesi başlık acan yok
-
türk telekoma geçilir mi
-
bakircan geri döndü
-
ayakkabı bağcıyı bağlayamıuorum
- / 2