-
1126.
+1sıradan kalktı, sırasına oturana kadar yaylanan biçimli kalçasını izledim, bir yandan da az önceki,
cool takılayım derken aniden züt oluşu sonucu geçirdiği ambaleyi düşünerek bu keyfimin üzerine
krema ve fındık parçacıkları serpiştirdim..
şimdi diyorsunuzdur, "lan salak herif, kız sana söylemek zorunda mı her şeyi, niye sinir
kasıyorsun, triplere giriyorsun?" orası öyle tabi..ama o zaman gelip ağzımı da aramasın
arkadaşım! öyle sözde cool havalara da girmesin..ne ki efendim, kendisi çok güzel olduğundan
ötürü, asla sevmez, asla aşık olmaz, kimse ona ulaşamaz..
tevekkeli değil, bir ara okan harbiden çok durgunlaşmıştı..kim bilir neler çektirdi çocuğa, nasıl
oyaladı.. zaman kaybettirdi..en nihayetinde de, umulmadık bir şekilde kaybeden kendisi oldu..
bu düşüncelere dalmış, kendime az önceki akrepvari sokuş için tebrik ederken, sol tarafımda beni
izleyen bir çift göz hisseder gibi oldum.. halbuki görüş açımın tamamen dışında.. malum oldu
diyelim.., kafamı çevirdiğimde, ayşenle göz göze geldik, ben öyle aniden dönünce bir an şaşkınlık
geçirdi, hemen kaçıramadı gözlerini, ben de kaçırmadım..ne kaçırcam aq? inadına bakarım
hatta..
neyse.. böyle 2-3 saniye göz göze durduk, sonra bu önüne döndü..
ben de..
al sana ilginç bir tesadüf daha..
hepinize iyi geceler panpalar, görüşmek üzere, -
1127.
+1öğrencileriyle bir araya gelmeleri sonucu oluşan sinerjiyi, mümkün olan en güzel şekilde
değerlendirmek istiyordu,
hem ziyaret, hem ticaret hesaabıı..
diyorum ya,
insanoğlunun elektriklenme, diyalog kurma ve kendini pazarlama hevesi, en zorlu durumlarda bile
azalmıyor, asla geri planda kalmıyordu,
bu kendini zeki sanan genç arkadaşlar da, her daim yeni limanlar tanımak, yeni denizlere açılmak
adına, full donanımlı, hazır tekneler gibi, bu kaynaşma günlerine, hazır ve nazır geliyorlardı..
ben mi?
ben ilk hafta sınava gittiğim dört günde de aynı şeyleri giydim, saçlarımı taramak şöyle dursun,
daha da çorba yaptım.. karmaşık halleri hoşuma gidiyor.. tıpkı benim gibiler (:
beni görüp gülümseyen, selam verenlere, uykulu gözlerimle göz kırpmakla yetindim,
pek fazla kimseyle konuşmadım,
necoyla sınav öncesi son tüyoları paylaşırdık sadece..
arada nilay gelirdi masaya,
o kadar..
ilk hafta taşaklı dersler buldozer gibi üzerimden geçip beni asfalt gibi yola yapıştırıvermişti..
iki tane büt üm olur muhtemelen.. üç olmaz herhalde lan.. neyse.. bütte giberim her türlü de..tatil
gibe dönecek gene..
hafta sonu, sınav zamanı benim tavsiyeme uyarak pek fazla iletişime geçmediğimiz ceyda ile
buluştum,
bebeye zor gelmişti daha ilk yıldan, dur bakalım güzelim.. daha filmin yazıları yazıyor..
klagib karakterine ters biçimde, oflayıp puflayan, kaygılı görünen sevgilimi teselli ettim, muhabbeti
başka yönlere kaydırdım *
"canım, arkadaşlarımla tanıştırıcam seni ne dersin?"
"olur, kim onlar? (:"
"tolga var, zaten onu biraz tanıyorsun, benim oda arkadaşım, bara filan gelmişti bir iki kere
benle..bir de onun kız arkadaşı nilay var, o da yakın arkadaşım, bir akşam öyle ikiye iki çıkalım,
birbirinizi tanıyın? (:" -
1128.
+1"haa tolga mı.. olurr, bana uyar"
"neden öyle dedin?"
"nasıl dedim?"
"haa filan yaptın böyle?"
"yok, tolgayı tanıyorum ya zaten, o yüzden şey ettim (:"
"hee..iyi bakalım.. daha da tanışırsınız.. işte.. nilay seni çok merak ediyor"
"hımm ben de onu, gerçi görmüşlüğüm var ama, muhabbeti nasıldır bilmiyorum tabi, hoş kız ;)"
"öyledir, muhabbeti de hoştur, takılırsınız işte"
"tolga onu nasıl ayarlamış hayret"
"niye?" dedim yüzümü buruşturup, niye lan, tolga gayet yakışıklı çocuk, karakteri de düzgün,
nilayla gayet uyumlular, yakışıyorlar..
"yakıştıramadın mı?" dedim tekrar, kızdığımı hissediyordum,
"yok bee, ondan değil, şey ya biraz.. tolga, böyle nasıl diyim, biraz artist :p"
"allah allah.. hiç de öyle değildir, sen yanlış gözlemlemişsin.."
"ya iyi çocuktur illaki de, biraz kasıntı gibi, hani, nasıl olmuşta o kıza açılmış, tavlamış filan diye
şey ettim.. sanki böyle kimseye yazmaz gibi bir hali vardı da"
vay vay vay.. tespitlere bak sen..
evet, tolganın öyle karı kız delisi olmadığını ben de biliyorum..ve evet, nilaydan gerçekten
hoşlandığı için, başlarda biraz kastığı da doğrudur,
buradan okuyan kız varsa eğer, onlar için bir tüyo gelsin, -
1129.
+1sırf bazı bin kurularının sizin saf duygularınızla oynamasına izin verdiniz diye, tıpkı sizin gibi saf
ve sizi gerçekten sevebilecek genç adamların kalplerini ve umutlarını sonsuza dek kırmaya
hakkınız yok..
akıllı olun..
ayık olun..
giberler..
ceydayı tolga hakkındaki ön yargılarından ötürü biraz azarladım, söyledikleri hoşuma gitmemişti..
kankam lan o benim..
ama nispeten de hak verdim, ilk bakışta hatalı gibi görünen, ama oldukça esaslı bir gözlem
yapmıştı yine..
ayrıca tolganın da ceydadan pek hazzettiğini söyleyemeceğim.. beraber takılacağımız gece belki
işleri biraz yoluna koyabilirim,
en yakın arkadaşımın, sevgilimle hoşnutsuz olmasını istemem (her ne kadar, tolganın kızmak
için, ceydanın beni başkasının elinde çalmış olması gibi haklı sebepleri de olsa).
ilk hafta uğradığım tecavüzün ardında, kalan sınavlardan zevk almaya çalıştım, bu bölüm
nispeten daha iyi sayılırdı, eğer kötü niyete ve huur çocukluğuna kurban gitmezsem 3 te 3
gelebilir..
ikinci haftanın perşembe sabahı ceydayı uğurladım, garajlardaki, klagib "ayrılış öncesi sevgili
halleri"nden her zaman nefret etmişimdir, ama utana sıkıla bu senaryonun baş rolünde bu kez
ben oynamak zorunda kaldım..
hüzünlü öpüşmeler,
uzun sarılışlar,
mahzun bakışlar,
el sallamalar,
daha otobüs kalkar kalkmaz gelen,
"şimdiden özledim" mesajı..
fazla klişe değil mi bunlar hayatım?..senden daha iyisini beklerdim..
akşdıbına da benim arabam vardı bursaya,
son sınavımın icabına bakıp,
yurtta gördüğüm tiplere iyi tatiller dileklerimi ilettikten sonra, bavullarımı bagaja atmış,
kamil koç un cam kenarı koltuklarından birine yerleşmiştim,
kulaklıklarımı kulağıma takmış, kızıllaşmış havanın laciverte, şehrin betonarmesinin de kırsala
dönüşmesini huzur ve dinginlik içinde izlemiştim.. -
1130.
+1baba ocağı.. anne yemeği.. aile şefkati..
yeniden geçmişimden bir parçaya dönüşeceğim günler başlıyordu,
ben onu artık neredeyse yok olmuş, tamamen çözünüp gitmiş sansam da, içimde kalan o parça,
her zaman olduğu gibi ortaya çıkması gerektiği gibi, gerektiği anda beliriveriyor ve bu naif aileyi,
biricik oğulcuklarının hala tıpkı yetiştirdikleri gibi saf, pürüzsüz ve kirlenmemiş olduğuna
inandırıyordu..
babam yine garajda karşıladı beni,
"oo hoşgeldin papaz efendii"
saç sakal birbirine girmişti malum..
"naber baba (:" deyip sarıldım, elimdekilerden ağır olan ikisini aldı,
"iyi oğlum, kestirmemişsin ya saçlarını?"
"hee, öyle uzasınlar bakalım (:"
"bir toplattırsaydın üstlerini filan?"
"amaan boş ver ya, gitsin işte gittiği gibi (:"
arabaya atladık,
son gelişimden bu yana, kendi tarafımızda yaşanan maceraları anlata anlata yol aldık.. tahmin
edeceğiniz gibi bizimkilerin en büyük macerası, benim en sakin günüm gibi filan kalıyordu,
ben ise olan bitenleri epeyce kırpmak, sansürlemek zorunda kalarak ve çoğunlukla derslerden
bahsederek anlatabildim,
"evet ya baba, çalışıyorum (nah) bakalım..iyi gelcek sınavlar inşallah"
"aferin babası.. çalış, çalış da bir an önce bitir okulunu..ona göre hayata erken atılırsın, avantaj
olur" -
1131.
+1hee..tak var hayatta.. atılayım hemen..
harbi lan, daha erken belki ama, şöyle bir düşünüyorum da,
yarın bir gün bu okul bitince filan ne olacak?
hayatın kendisi de, böyle okul yaşamı gibi gençlik dizisi tadında geçecek değil ya?
olsa olsa dram, korku, gerilim filan olur aq bu ülkede yaşayacağın hayattan..
aklımda, zamanlaması erken de olsa, yeni bir kapı açan babamın, klagib nasihatlerini dinleyerek,
aklımda yeşeren yeni sorularla eve doğru yol aldık..
sahi beyler..ne zaman adam olacaktım ben? okul bitince mi? askere gidince mi?
adam olur muydu benden?
daha neyi istediğinin bile farkında olmayan, hayatı dalgalar arasında sürüklenen pet bardak gibi
oradan oraya savrulup duran, dengesiz, sadakatsiz, güvensiz, ruhsuz ve gayesiz bir adam mı olur
lan.. böyle adamın ben taa dıbına koyayım..
dönemin sonuna geldik panpalar,
ikinci dönemden itibaren günlüğümden de yardım alarak yazacağım, öyle şeyler okudum ki beni
gülmekten nefessiz bıraktılar, lan ne salak adammışım ya zamanında * (:
iyi kötü, 1.5 yılımı sizlerle paylaştım, kaldı geriye 2.5..
sayılı gün çabuk geçer derler, bir gün bir de bakmışsınız ki, tsigalko mezuniyet gecesini, okulunun
son günlerini yazıyor.. hayat işte..
o zaman da akıyordu..
şimdi de akıp gidiyor..
akan hayatın sürükleyici etkisine direnip, kendinizi deforme etmeyin..
akıntıya bırakın ruhunuzu,
kalbinizi..
bırakın gitsin, zütürüldüğü yere.. emin olun dalgaların sizi atacağı en kötü kıyı, en berbat liman
bile, onlara direnip de parça parça olmanızdan iyidir..
hayat bir denizse eğer,
dost olun onun dalgalarıyla.. düşman olmayın.. savaşmayın, sevin birinizi.. sörf yapın kıvrımlarının
üzerinde, dibe dalıp altından çıkın, şakalaşın onlarla.. sırf prensiplerinizden taviz vermeyeceksiniz -
1132.
+1diye, dimdik dikilip de, yüzünüze şamarını yemeyin, aksine, sırtınıza alın, itici gücünü, açın
kollarınızı..bırakın kendinizi..uçursun sizi..sonunda kıyıya çakılacağınızı da bilseniz, sırf o
özgürlüğün ve teslimiyetin keyfini yaşamak için bile buna değer..
yarın gece için affınıza sığınıyorum, burada olamayacağım,
belki sizleri, sizin istediğiniz şekilde seven birileri olmayabilir şu an hayatınızda,
ama seven birileri mutlaka var,
aileniz var bir kere,
sonra, arkadaşlarınız var,
hatta, bence, şu "bakışlarını bir türlü üzerinize alınmaya cesaret edemediğiniz gizemli kız" da
seviyor olabilir sizi?
ben varım, tabi lan, seviyorum sizi,
sonra siz varsınız, birbirinize sahipsiniz bu başlığın altında..sanaldan da olsa, biraz argoyla
karışık, baya baya seviyorsunuz birbirinizi *
hepinizin sevgililer günü kutlu olsun,
tsigalko sizi seviyor ve sizleri kucaklıyor ;)
siz de sevdiklerinizi kucaklamak için geç kalmış sayılmazsınız,
http://fizy.com/#s/124umm
selamlar panpalar,
bu son bir kaç gece için yine affınıza sığınıyorum, hafta sonu toptan yazıp en az 20-25 part
atmayı düşünüyorum sıkıntı olmazsa, bu aralar epey kontrol dışı şeyler yaşıyorum, kayıplarımızı
telafi edicez ;)
yorumlarınız için teşekkürler, hepinize sevgiler
selamlar panpalar * ,
partları word e yazıyorum, pazar bu saatlerde topluca gireceğim sıkıntı olmazsa,
kopyala yapıştır olayı nedir bilmiyorum, buradan mı bir esinlenme olmuş, tam anlayamadım ama
neyse (:
sonuç olarak yazan arkadaş da kötü niyetli değildir diye düşünüyorum, ama başkalarının anılarını
kendininki gibi göstermektense, kendi anını yaşayıp, kendi ağzınla anlatmak daha güzeldir diye
düşünüyorum ;)
hepinize tekrar sevgilerimi sunuyorum,
yarın gece 20.00 gibi 2. yılın 2. dönemine startı veririz, görüşmek üzere
selamlar panpalar, söz verdiğim gibi, tam vaktinde buradayım,
partları atmaya başlıyorum ;) -
1133.
+1Günler geçiyor..
Hele ki o günlerin niteliği, “tatil günü” ise, sanılandan çok daha hızlı bir şekilde geçme
eğilimindedir panpalar, bilirsiniz.
Finallerin sonuçlarını, banko tatil olan ilk haftanın sonlarına doğru öğrenmeye başlamış ve beni
şaşırtan şekilde, en az 2-3 tane bütünleme beklediğim 1. Haftadan sadece bir dersten büte
kalmıştım.
Beni sinir edense, hepsini hallettim diye düşündüğüm ikinci haftada da bir tane bütümün
kalmasıydı, anlayacağınız tatil yine bin olmuştu.
Bizimkilere okanın amerika teklifinden biraz bahsettim, babam konuyu açtığıma beni pişman
edecek derece taşak geçti sağolsun (:, zenciler menciler, allah ne verdiyse girdi. Ben konuyu
ciddiye bindirmeye çalışınca da, kırıcı olmayan ama kesin bir dille” henüz sırası olmadığını”
söyleyerek açık kapı bırakmaksızın reddettiler. Daha küçük müşüm, o kadar da uzun boylu
değilmiş, eşşeğin kulağına su kaçırmamak lazımmış vb..
Amerika hayalim başlamadan bitmişti anlayacağınız.. okanı gene buraya bekleyeceğiz belli ki.
Ceyda ile pek mesajlaşmadık, daha ziyade geceleri msn den konuştuk. Ailemleyken, mal gibi
elimde telefonla dolaşmak hoşuma gitmiyor, zaten mesaj olayına pek sıcak bir adam değilim, bir
de bizimkilerleyken ve onlarla zaman geçirmek varken elde fık fık telefonla oynamak çok abes
kaçar doğrusu.
Siz de bu hataya düşmeyin derim, ailenizin yanındayken onlarla ilgilenin, onların ilgilerine karşılık
verin, sonra uzaklaşınca ya da kaybedince değerini anlıyorsunuz, geç kalmayın. O mesaj
attığınız, geceleri uğruna uykusuz kaldığınız binlerin, kevaşelerin hiç biri yarın yanınızda
olmayacak, onların uğruna ailenizi ihmal etmeyin..
Neyse,
On günlük kesintisiz bir tatilin ardından ilk bütünlemem için okula gittim, sınava girip, dıbına
koyduktan sonra aynı gün geri dönüp 6 gün daha bizimkilerle kaldım.
Bu süre zarfında aklıma daha önceden gelen ama bir türlü hayata geçirmeye fırsat bulamadığım
“günlük” fikrini de uygulamaya koydum, aynen, artık bir günlüğüm var (: -
1134.
+1Gerçi hiçbir zaman tam anlamıyla günü gününe yazamadım, günlükten ziyade, işime gelince içimi
döktüğüm saçma sapan bir şey haline geldi, ilk birkaç hafta hevesimi aldıktan sonra. Öbür türlü
sürekli yazmak zor aq..karı işi..ben dayanamam o istikrara (:
Yine de, o güne ışık tutması açısından oldukça iyi bir kaynak oldu benim açımdan, o mavimsi
yapraklı, bordo kapaklı, iki kapağını birbirine bağlayan uyduruk “sözde asma kilidi” ile, bu defter
parçası, benim geçmişimin bir parçası. O yıllardaki ruh halimi ve düşünce yapımı bana öyle güzel
aktarıyor ki, bazen ağlanacak halime güldüğümü hissediyorum.. nereden nereye..ahh
tsigalko..sen adam oldun, daha da olacaksın, ama öyle kolay değilmiş o yolları geçmek öyle..
hangi parçalarını bıraktın, kaybettin karanlık koridorlarda, kimlerin nelerini çaldın karambollerde,
kumpaslarda..
Ağaç dallarının takıldığı kazağı yırtması misali, hangi dallara takıldın, nerelerinden yaralandın..
kimleri yaraladın..
Kolay olmadı.. hiç kolay olmadı..ama başardın..
başardın mı? Kim bilir..
sevgili günlüüük (hayır böyle bir salaklık yapmadım tabi ki)
açıkcası yazacaklarımı oradan direkt kopyalayabilirdim ancak anlatım dili oldukça fark ediyor ve
hikaye üzerindeki hakimiyetim de kayboluyor o yüzden ayrıntıları oradan almakla beraber yazım
dilini 2012 model tsigalkonunkiyle sürdürmekte fayda var.
Klagib bir Cuma gününü anlattığım günlüğümün ilk safyasında, komşunun ikizlerinin saçlarımı
onlara vermem gerektiğini söyleyerek ağlamaları (3 er yaşında, iki sarı, tombalak şey),
anneannemle pazara gidişimiz, babama karşı hala trip atışım filan (amerika meselesi) yazıyor,
ayrıca sessiz sırdaşımı da pek istikrarlı ve stabil bir adam olmadığım konusunda daha en
başından uyarıp “hani günlük dediğime bakma, haftalık, hatta aylık bile olabilir bu” diye ayarı
veriyorum.
ilk haftaki sınavımdan döneli bir gün olmuş, ikinci bütüm ise haftaya Çarşamba..amk nurdan hoca
senin.. -
1135.
+1fazladan 5-6 gün daha takılırdım eğer taku takuna bırakmamış olsaydı..ne ki efendim,
nasılsa bütünlemesi var bunların diye bırakıyorlar işte, 5 puan ekleyeceğine, 5 puan daha
eksiltiyor ki, itiraz etmeye de yüzümüz olmasın..ahh ah..hoca milleti işte.
O hafta sonu, bizimkilerle avm lere gittik, pirinç handa oturduk,
Çoğu genç adamın ailesiyle vakit geçirmekten utanma derecesinde hoşnutsuz olduğunu
biliyorum.. ergenlik yapmayın dıbına koduklarım, ne yani, sap sapa ya da gibindirik manitalarıyla
takılan okul arkadaşlarınız ola ki sizi annenizle kol kola, babanızla omuz omuza görür diye mi
tırsıyorsunuz? Bırakın bu işleri..
Ben ailemletakılmaktan hiç gocunmam, öyle karizmam çizilir diye korkmam, canım ulan onlar
benim?
Tabi tüm bunları yaparken, bazı sorumluluklarımı neredeyse tamamen ihmal etmem ise bu iyi
özelliğimin kötü bir yan etkisi olsa gerek..
Ceydayı taa pazartesiye kadar ihmal ettim farkında olmadan, kendimi muhallebi çocuğu rolüne o
kadar kaptırmışım ki, bir ara gerçekte ne olduğumu bile unutabilmişim.. canavar, ailesinin yanında
insana dönmüş, sakinleşmiş, temizlenmiş ve dinginlemişti..
Pazartesi salonda oturmuş babamla tavla atarken mutfaktan dönen annem, odamdan telefon
titreşimi sesi geldiğini söyledi, mesaj filandır diye düşündüm, “tamam şu el bitsin bakarım” diye
geçiştirdim -
1136.
+1O ara unutmuşum, oyun bitti, (üstada 5-3 le boyun eğdik maalesef (: ) üzerine
mevyeler yendi, muhabbet bilmem ne derken, nihayet çişim geldi de anca işemeye giderken
odamın olduğu tarafa yolum düştü, hatta tam banyodan çıktığımda yine telefon titremesi sesini
duymasam hala daha aklıma gelmezdi.
Gittim bir baktım, oha! 12 cevapsız arama, bir sürü mesaj..ne oluyoruz lan??
Baktım, tamamı ceydadan, mesajları hiç okumadan direkt kendim mesaj yazdım?
“ne oldu ya? Hayırdır?”
Cevap olarak telefonum yeniden çalmaya başladı, lan açsam mı açmasam mı şimdi, içerde
bizimkiler bekliyor odanın kapısı açık, konuşucam ama rahat edemem yani öyle bir ortamda, bir
de muhtemelen posta yiyeceğim, çünkü bu durum beni bir nevi rüyadan uyandırdı, günlerdir
unuttuğum, ihmal ettiğim tarafımın ve onun sorumluluklarının farkına varmamı sağladı,
Birkaç kez titredikten sonra nihayet kararımı verip telefonu açtım,
“alo?” dedim tırsak şekilde, birazdan cırlamalar başlardı herhalde, ama onun yerine miyavlayan
bir sesle karşılaştım,
“nerdesin sen kaç gündür..tek bir mesaj atmadın, benimkilere cevap vermedin.. geçiştirdin..”
“aşkı…ee canım, ailemleyim ya, onlara zaman ayırı..”
“ya ne olursa olsun tsigalko, tek bir adam gibi mesaj bile atamaz mıydın? Bir kere 3-5
dakikalığına da olsa arayamaz mıydın? Hiç mi boş vaktin olmadı?”
“canım (fısıltıyla) bunları konuşmuştuk?”
“ne konuştuk ya..daha az görüşürüz dedik sadece, ailelerimize zaman ayırmak için, hiç
görüşmeyiz demedik ki? Sen günlerdir hayatında ben yokmuşum gibi davranıyorsun? Bu kadar
kolay mı senin için bensiz bir dünya?”
“saçmalama.. saçmalama bak.. canım.. evdeyim ben şimdi tartışmayalım, ben arıycam seni
tamam mı? Bizimkiler duymasınlar şimdi, elli çeşit soru sorarlar”
“sorsalar ne olacak ya, devlet sırrı mı saklıyorsun? Senin kız arkadaşın olamaz mı?”
“ya tamam bak, ceyda, sonra konuşa..”
“istemiyorsan hiç konuşmasak da olur, sen gayet iyi idare ediyorsun zaten!”
Öff…lan sus işte sonra arıycaz diyoruz? -
1137.
+1“tamam bak ben yarın arıycam seni dışardayken o za..”
“bir özür dilemek bu kadar zor mu ki yarına erteliyorsun?”
“ne için ö…”
“ama doğru sen ne yapar ne eder beni haksız çıkarırsın zaten, özre gerek kalmaz, her zaman ki
huyun!”
işte güzel bir tespit daha, tebrikler ceydacım..
“ya..(burada hitap karmaşası yaşıyorum, zira aşkım, canım, bitanem, kızım ya da direkt olarak
ceyda diye hitap edersem koridorda dolanan kardeşim ya da odada oturan babam ya da mutfakta
anneannemle takılan annem duyabilir, sonra sorularr sorularr..) tamam sorry (bunu duysalar da
anlamazlar ehehe) yarın arıycam söz, herşeyi konuşuruz şimdi kapatmam lazım..”
Daha da konuşuryordu, zorlukla kapatabildim, biraz yüzüne kapatır gibi oldu hatta ama neyse,
yarın nasılsa hallederim,
Tam odanın çıkışına yöneldim ki, annemin koridordan geçmekte olduğunu gördüm, acaba
duymuş muydu?
“kimi arayacakmışsın yarın bakalım?” dedi tatlı tatlı, yanıma gelip yanağımı okşadı, ve bende az
önceki sorumunda cevabını almış oldum,
“bir arkadaşım ya anne..”
“hıı, nasıl bir arkadaş (:?”
“normal arkadaş işte bee, çakal hep aynı şeyi yapıyorsun haa” deyip gıdıklamaya başladım,
“
kız arkadaşın var mı?” diye sordu bu sefer..
Bir an düşünüdüm şöyle bir.. geçen seneki trajediden sonra onlara bu tarz şeylerden bir daha
bahsetmemiştim hatta bu ayşen olayında da onları dahil ettiğim için sonradan sonraya pişman
olmuştum biraz.. kocaman adamdım ben.. özel hayatımın özelliği bana ait olmalıydı.. bense
bebeler gibi resmen “aneey, babeyy, seviyireeemm” diye kucaklarına atlamıştım..
Ve bir de üzerine başarısız olunca, utancımdan bir daha bu mevzulara girmeye yüzüm de olmadı
açıkcası.. onlar da pek sormayınca bu güne kadar sıkıntı olmadı,ama işte şimdi annem karşımda,
soran, anlayışlı gözlerle bana bakıyor ve güven veren bir biçimde ve eski kurtlara yakışan bir
tecrübeyle gülümsüyordu.. -
1138.
+1Ee, anneler anlar..
Babalar genelde o kadar ayrıntıya girmedikleri için ya farketmezler ya da geç farkederler, ama,
Anneler anlar..
Kızının evin içinde süzülüşünden, sofraya tabağı koyarken elinin titreyişinden, kendince bir şarkı
söyleşinden..
Anlar..
Oğlunun gizlemeye çalıştığı bir telefon konuşmasından, üzerine biraz gidince başını utangaçça
eğip, sırıtışından, bilgisayar başında yüzünde salak bir gülümsemeyle yazışmasından, geceleri
fazladan uykusuz kalışından..
Anlar..
Belli ki benim annem de bir şeyleri (ben her ne kadar son zamanlarda iyice yokmuş gibi
davransam da) anlamıştı, az önce duydukları da bunu katmerleyip, nihayetinde bana laf uzatmak
için bahanesi olmuştu..
Ben de gülerek baktım yüzüne,
“var” dedim, “ne olmuş?”
Güldü,
“bir şey olmuş demedim be oğlum (:”
“babama söyleme, her şeyi gırgıra alıyor”
“şakasına yapıyor be oğlum hayret bir şeysin”
“ya biliyorum da, bir de sonra herkese söyler, ne halamlar kalır, ne yengemler, ne de babannem
kalır duymadık.. sanki evlendik”
iyice gülmeye başladı,
“biliyorum biliyorum, öyle işte o da biraz, tez canlı mı derler, ne derler (:”
“tamam işte söyleme sen..”
“tamam tamam, nasıl kız anlatsana bana biraz bakalım, adı ne? Nereli?”
“anlatırım bir ara ya, yarın akşam kahve içerken”
“iyi madem, onunla mı konuşuyordun demin? (:”
“ee..evet..bir kaç gündür arayıp sormadım diye üzülmüş işte.. yarın gönlünü alırım..”
“hıı iyi bakalım, aman oğlum öyle yapışkan bir kız filan değil demi? Zillilerden hayır gelmez”
“yok..yok be anne.. çok iyi kız..ama sen de çok ciddiye alma yani şimdi, daha genciz, takılıyoruz
öyle”
“tamam tamam takılın da, kandırıyor kızlar sonra bak ;) kapıverirler”
“(: hehehe, beni öyle kolay kandırabilirler mi sence? Kimin oğluyum ;)”
“(: iyi bakalım.. adı ne adını söyle bari”
“yarın konuşcaz ya işte bee”
“söyle be merak ettim valla” tip tip gülümseyip omuzlarımı sıktı, annem beni her zaman kolay
kandırmıştır, sevecen oyunları hep işe yarar, gene dayanamayıp söyledim, -
1139.
+1“..ee..ebru.. ebru adı..”
Ne?..ne dedim ben?
http://fizy.com/#s/13sl9n
“ebru..ne güzel ismi varmış (:, nasıl kız, kumral mı? Sarışın mı? Öyle kara kuru esmer değildir
inşallah?? Nereli?”
“aanneeeğğ!”
“tamam tamam, söyleyiver onları da be merak ettim, yarın gene anlatırsın?”
“öff…kumral, izmirli, tek çocuk, saçları dalgalı, uzunca boylu, 1.70 filan, böyle senin sevdiğin
tarzda, beyaz yüzlü, gözümü alıyor filan..hah, tamam mı? Rahatladın mı?” deyip sinirli sinirli
güldüm..
Ben öyle atar yapınca benimki iyice koptu,
iyi aferin oğluma (: boylu poslu akbacık kız demek :p”
“hee öyle..”
“resmi var mı? Ne zamandır geziyorsunuz beraber?”
“anneeaa, yarına bir şey kalmadı!”
“tamam tamam (: hadi içeri gidelim gel”
“babama söylemek yok bak”
“tamam dedik ya aa aşk olsun”
“aferin..akıllı ol” deyip sarsaladım şakadan, içeri gittik..
Peder bey, “nabıyonuz çatlaklar” minvalinden laf attı, oradan ben gittim anneannemin kucağına
atladım, kardeşim geldi boynuma zıpladı filan derken, işte öyle bir sevgi yumağı şeklinde bir
akşamı daha geride bıraktık..
Diğer akşamlardan farkı ise, annemin artık bir sevgilim olduğunu biliyor olmasıydı,
işin tuhafı, resmen otomatik şekilde ve “allah söyletti” derler ya, işte öyle, tam anlamıyla ebruyu
anlatmıştım anneme..
Neden?..
Ceydayı ona uygun bir gelin olarak görmüyor muydum?
Ebruyu ona uygun bir gelin olarak mı görüyordum?
Herhangi birini gelin olarak gördüğümden emin miyim?
Gelin olarak görmek ne demek lan?..
Yatağıma uzanıp bu kez kendi odamın tavanını seyre dalarken, tüm gece yaptığım bu abuk
hareketin sebeplerini düşündüm, kendimi bazı şeyleri farketmeye zorladım, ama değişen bir şey
olmadı,
Ceydayı seviyordum, onunla sevgiliydim,
Öyleyse neden? Neden, ebrudan bahsetmiştim? Ebruyu hiç sevmişmiydim ki? Sevmemiştim bile
belki..ama neden o zaman.. gibicem neden? Bu nasıl bir bilinç altıdır, nasıl bir düşünce yapısıdır
ulan? -
1140.
+1Yemin ediyorum o zamanki halimin bu yaptıklarını şimdiki kafa yapımla biliyor olsam, kendimin
ağzını burnunu kırardım..
Huzursuz şekilde uykuya daldım.. yarın ceyda ile sert geçecek bir mülakatım vardı belli ki..ha bu
arada, o gamsız ve cool geçinen ceydanın da bu derece duygusala bağlayıp trip atması hatta
azarlama boyutuna varmasına da ayrıca şaşırdım.. belli ki ne kadar rahat takılmaya çalışırsa
çalışsın, benim ilgisizliğime dayanamıyordu..
Bununla övündüğümü filan düşünüyorsanız büyük hata yaparsınız.. kendimi lanet bir uyuşturucu
gibi hissediyorum.. hastayım.. hasta ediyorum.. hastalığın ta kendisiyim.. hayatı sadece am züt
meme olarak görüyorsanız, şüphe yok ki bu durum size keyifli gelir, ama ben öyle de
göremiyorum..
Bülbül gibi şakıyayım derken, kendi sesini de kaybeden kanarya gibiyim.. ağzımdan ne çıktığını,
kafamdan ne geçtiğini artık ben bile bilmiyorum.. bıçağın sırtında, sınırın ortasında, iki kadının
arasında.. kalıverdim.. fena halde aşikarım.. savunmasızım ve duygusal olarak neredeyse
çıplağım.. utanıyorum beyler.. çok utanıyorum..
Ertesi gün ceyda ile konuşup olayı tatlıya bağladım, işin garibi, tıpkı onun da tahmin ettiği gibi, ne
yapıp ne edip, bin bir türlü duygu sömürüsü ve demogojiyle olayı kendi lehime çevirdim ( “ya
ceyda burada ailem söz konusu, onların yanındayken onlarla ilgilenmezsem hele de onları böyle
ayda yılda bir görebilirken, ayıp olmaz mı? Hiç anlayışlı değilsin!”) ve o bunu engellemek adına
hiçbir şey yapamadı.. telefondan bile yetmiştim -
1141.
+1Aramızda biraz sıkıntı olduğu aşikar, her ne kadar olayı tel den halletmiş gibi görünsekte yüz
yüze olunca durum farklı oluyor.
Tolga ve nilay da birbirlerine kavuşma maksatlı erken geldiler şehre, bu benim beklediğim fırsattı,
zira en kısa zamanda bizimkilerle ceydayı bir araya getirmek istiyorum, özellikle de tolganın ön
yargısını kırmak için önemli bir şans, dediğim gibi, en yakın arkdaşlarımın kız arkadaşımla soğuk
olmasını asla istemem..
Pazar gününe buluşmayı ayarladım, tolga başta kesin bir dille reddetse de yalvar yakar ikna
ettim, “abi ayıp ediyorsun, olur mu öyle şey, biz kanka değil miyiz, yakışır mı?” vb. söylemlerle
damardan girerek kalbini yumuşatmayı başardım,
Bu Pazar, yani tatilin son günü, uzun süredir arzuladığım dörtlü takılma olayı gerçekleşecekti,
umarım tolga hıyar hıyar davranıp ortamı soğutmaz, nilayınsa merağına yenik düşüp samimi ve
içten görünmeye çalışacağını düşünüyorum, en azından ilk akşam için..
Beni çok zor durumlarda bırakabilecek olan bu tanışmayı neden kendi ellerimle ayarladığıma
gelirsek,
Bunu da bir çeşit test olarak görüyorum.. imtihanlar arasında bir imtihan.. bilhassa da benim
için..o gece durumu idare edebilme katsayım, insan ilişkilerinde ne derece başarılı olabildiğimi
kendime kanıtlamanın bir yolu.. bakalım bu sınavı verebilecek miyim, verebilecek miyiz?
Bu Pazar.. anlamsız hayatımın bir başka büyük günü daha..”küçük adamlarda büyük gün ler
bitmez”.. ve ben kendimi karınca kadar küçük ama onun kadar yararlı olmanın yakınından bile
geçemeyecek iğrenç bir parazit, böcek gibi hissediyorum.. insanların mutluluklarını emen,
duygularını ve umutlarını sömüren, kan ve göz yaşıyla beslenen korkunç bir yaratık…
bu gecelik benden bu kadar panpalar, epey ilerledik, kaşla göz arasında 3 haftalık arayı da
atlatıverdik,
sıkıntı olmadıkça ve fırsat buldukça yazmaya devam edeceğim biliyorsunuz, -
1142.
+1Belki de sevgilisinin yanında hep böyledir de ben ilk kez gördüğüm için yadırgamış olabilirim, ama
belki de sırf ceydayı denemek ve tepkilerini ölçmek için de yapıyor olabilir, sonuçta nilay zeki bir
kız sayılır (sizden bizden zeki olmasın) ve onun da insan karakterlerini analiz etmede normalden
yukarıda bir yeteneği olduğunu biliyorum. Sevgilimi küçük çaplı bir sınava tabi tutmuş olabilir.
Tolga desek, o gece başında morali bozuk bebeler gibiyken sonra cool takılmaya çalışırken
kasan zibidiler gibi davranmaya başlamış, nihayetinde rahatlayıp tanıdığım tolgaya benzer
davranışlar sergilemeye başlamıştı. Nilayın aşırı ilgisinden pek şaşırmış ya da hoşnutsuz
görünmüyordu, o da sohbetten vakit bulduğu anlarda pıtırcıklaştı.. vvııyy aq, ne kadar banalsiniz
lan.. cıvık şeyler sizi (:
Ben de sevdiklerime karşı sevgimi göstermekte oldukça iyiyimdir ama bunu daha farklı ve etkili
yollarla yaparım, yani bütün gece “aşkuum, böcüğümm, bebişiim” deyip karşımdakini
gıdıklamaktansa, çaktırmadan dudak kenarına ya da boyunla kulağın birleştiği tatlı kıvrımlara
kondurulan birkaç öpücük ve manalı gülümsemelerin eşlik ettiği dokunuşlar fazlasıyla yeterli
olurdu doğrusu. Olayı bel altına çekmeyin, yaptıkları cinsel manalı değil, sadece sevgi gösterisi,
zira siz cinsel manalı olanları da biliyorsunuz ;)
Sohbetin bir aşamasında nilay, tolgayla bir sosyal sorumluluk projesinde “gönüllü” olduklarını
söyledi (hadi yaw, benim niye haberim yok)
Huzur evi, çocuk yetiştirme yurtlarına geziler düzenleyen, ilk okullarda öğrencilere, hijyen, kitap
okuma alışkanlığı, öz güven, faydalı alışkanlıklar hakkında bilgiler veren, milli eğitimle anlaşmalı
bir sivil toplum örgütünün çatısı altındaki
projelerden ve onlarda almaya başladıkları görevlerden bahsetti,
“ne zamandır üyesiniz siz ya, benim hiç haberim yok? Tolga niye sölemiyon lan?”
“olm sen ne anlarsın o işlerden”
“hadi len, sanki sen darüşşafaka hemşiresi olarak doğdun -
1143.
+1Nilay;
“2-2.5 ay filan oldu, finaller yüzünden epeydir pek ilgilenemiyorduk, bu hafta içi huzur evine
gezimiz var, ona katılıcaz bakalım, siz de gelsenize sahi ya,? Çok güzel bir şey yapmış
olursunuz?” dedi,
Ben, tolganın şakadan küçümseyişine inat olarak,
“geliriz tabi, ne var? Güzel oluyordur ya, ben çok severim yaşlı insanları (:”
“aynen ya, tsigalko görsen, o kadar mutlu oluyorlar ki..pasta börek de zütürüyoruz, hem yemek
hem sohbet, çok tatlılar”
“altın günü misali desene (:”
“he he (: öyle biraz..ya anlamıyorum nasıl bırakıyorlar insanlar kendilerine yıllarca bakan anne
babalarını oralara, nasıl bir vicdan, benim elimden gelse orada yatar onlara bakarım” biraz
duygusala bağlamıştı,
“ya nilaycım, çoğu kendi isteğiyle kalıyordur orda, bir sürü yaşıtı insanla beraber, keyifleri
yerindedir yani?”
“öyle bile olsa, insan çocuğunu özler, kim bilir ne zamanda bir görebiliyorlar..ben kendi aileme
asla böyle bir şey yapmam, ne olursa olsun, yeter ki yanımda olsunlar”
“aynen..ama büyük de konuşmamak lazım, hayatın seni nereye sürükleyeceğini bilemezsin”
“off tisgalkoo çok duygusuzsun hee (:”
“ne alaka ya, ben sadece ihtimallerden bahsediyorum, yoksa sen ailesini benden daha çok seven
birini daha bulamazsın zaten ;)”
yalan da değildi hani.
“oo ana kuzusu senii, duydun mu ceyda? Bak ne diyor tsigalko :p”
Benim kız sevimliliği elden bırakmadan, “iyi ya işte, anne babasını seven adam, ilerde yuva kurup
aile babası olduğunda da
kendi ailesini sever, ben de çok önem veririm aileme (:”
“vaay çok iyi ya” deyip sırıttı nilay, “o zaman bu Çarşamba ikinizi de bekliyorum tamam mı?”
“geliriz ya, demi ceyda?”
Ceyda biraz duraksadı, sonra yüzüne sıkıntılı bir ifade ekleyip,
“bilemiyorum ya, beni çok duygulandırıyor o tarz ortamlar, çok geriliyorum…”
“aa ne var işte iyi ya, onlarla zaman geçirmek seni duygusal açıdan da rahatlatır, bir sonraki
haftaya da çocuk esirgemeye gidicez, maneviyatınız artıcak sayemizde :p” deyip durumu gırgıra
aldı, -
1144.
+1ama ceydanın sıkıntısı gümbürtüye gitmeyecek kadar yüksek seviyedeydi,
“cidden ben emin değilim gelip gelmeme konusunda, söz vermeyeyim.. çünkü çok şey
oluyorum..ne bileyim, üzüyor ya beni o tarz yerler..ama güzel bir şey tabi gitmek..”
Müdahale ettim,
“canım, gideriz ya beraber ne var, değişiklik olur, hem nilayın dediği gibi maneviyatımız artar ;)”
“bakarız ya..neyse artık konuyu değiştirelim” deyip sıkıntıyla gülümsedi,
Bu şekilde davranması hem beni hem de nilayı şaşırtmıştı, nilay bozuntuya vermemiş gibi
göründü, fake bir gülüşten sonra muhabbeti başka alanlara yönlendirdi, tolga ise bana imalı bir
bakışla, yüzlerce kelimeyle ifade edilebilecek bir takım düşüncelerini özet halinde sunmuştu bir-iki
saniye içinde..
Bu bakışı kızların fark etmemiş olması için dua ettim, zira tolganın gözlerinde okuduklarım
“görüyorsun değil mi tsigalko?
Bu kızın içinde zerre maneviyat yok, seni eşyaya tapar gibi istedi, aldı, şimdiyse sadece seninle
olmak ve gülüp eğlenmek istiyor, her türlü sıkıntıdan, elemden hatta bu tarz duygusal
aktivitelerden bile kaçınıyor. Onun tek derdi, seninle gününü gün etmek, kaygısızca yaşamak,
sadece işine gelen şeyleri görmek ve gamsız bir şekilde, rahat tavırlarla her türlü kederi yok
sayarak, madalyonun öbür yüzünün varlığını bile inkar etmek..” tarzı şeylerdi, (bu kadar kombine
konuştuğunu sanmıyorum aslında olsa olsa “takıldığın kıza bak amk salağı” diyordur, ama ben
onu kendi stilimde çevirerek algıladım tabi (: )
Haklıydı aslında.. hayır, yani nasıl bir insan, sevgili ve arkadaşları eşlik ettiği halde bu tarz bir
etkinliğe katılmak istemez ki? Niye katılmaz yani..
O an için pek fazla üzerinde durmasam da bunu bir kenara yazdım, eminim ki diğerleri de öyle
yaptılar.. -
1145.
+1Bu küçük gerginliğin ardından sohbet gene havasında devam etti, nihayetinde gecemiz sona erdi,
nilayı yurduna, ceydayı da minibüse zütürdük, tolgayla baş başa kalıp yurda yürümeye
başladığımızda, kesin laf sokar diye bekledim, ama çocuk hiçbir
şey demedi. Bu sefer ben,
“abi eyvallah arıza çıkarmadığın için, sandığın gibi bir kız değilmiş demi?” deyip cesuru oynadım,
Kafa sallayıp, “yani işte..iyi ya, takılırsınız, nasılsa sen onu da bir şekilde postalarsın” deyip
vicdansızca saldırdı,
“kanka ayıp ediyon ama..”
“yok be olm..ben olması muhtemeli söylüyorum..ha, olmaz inşallah, hayırlısı neyse o olsun zaten,
ama ben seni biliyorum, o kızla, yani ee yenge ile, bilemiyorum, 1 ay daha sürer mi?..”
“değiştim ben tolga, ceyda ile kafalarımız uyuşuyor, ilk defa beni anlayan birini buldum,
mutluluğumu baltalama aq..”
“e hadi inşallah bakalım..ben de isterim senin mutlu olmanı aga, ayıpsın..”
“eyvallah.. olucam kısmetse..”
“hea şu an değilsin yani?”
“kelime oyunu yapma aq..”
“cidden abi, mutlu musun sen şu an? Hayır yani dışarıdan bakınca, hiç de öyle aradığını bulmuş,
filanmış gibi görünmüyor da..”
“olum..ne yapayım, halay mı çekeyim masaların üzerine çıkıp?..”
“valla işte, ben dışarıdan bakan biri olarak yorum yapıyorum sadece, biz senle 1.5 senelik
arkadaş sayılırız, 1 senedir de aynı odada yatıp kalkıyoruz, artık daha ağzını açmadan ne
diyeceğini, elini oynatmadan ne yapacağını anlar oldum, o yüzden darılmaca gücenmece olmasın
ama, ben sizin ilişkinizi çok da sağlam görmüyorum..ha, inşallah beni yanıltırsınız tabi, hatta
bunları bilerek seni gaza getirmek için söyledim de farz edebilirsin ;)”
“pff.. ayrılınca zütüne kına yakarsın”
“lan o kadar konuştum onu mu anladın gibik?”
“tamam tamam kes.. kafam bozuldu zaten..”
“ohoo bro sen de amma alıngan çıktın ha..tamam aq demiyoz bişey..”
-
ccc rammstein ccc günaydın diler 22 07 2025
-
yaş oldu 23 daha ağız tadıyla bir kere
-
operayı baleyi s2me daşşama süreyim sanat budur
-
bu ülke pkkyı bitirmek istemedi
-
ucan kedi niye böyle oldu
-
şu ayının başlığını tiksinçe taşıyın aq
-
biz türküz diyo
-
ucan pedi
-
çevremde kız yok
-
sıcak ülkelerde yaşanmaz
-
mastırşefte hiçbiri adana kebabı yapamadı amg
-
iki dk d vitamini alayım dedim
-
çayda lipton daha fazla panpa yazarsan
-
karga takunu yemeden uyandık
-
orkid molped bunlar çöpe atılmamalı
-
kadınları regl olduğunda
-
bugün maşşallah 1 lt redbull gömdük
-
vampir misin testi
-
motogibletten anlayan baksın
-
doğu türkistandakileri gündeme almayın
-
sözlük neden bu kadar sessizzzz
-
maxosmana ne oldu
-
başa geldiğimizde kıbrıs ile türkiye arasına
-
che guevara zippo çakmak aldım
-
hindistanda neden hiç sokakta
-
bıcı bıcı yaparım dalinle mis gibin kokarım
-
olum napacam ben biri bişey söylesin
-
işten nasıl kurtulcam
-
nickimin yanına miyav koy dedik
-
gazzede çocuklar ölüyor mu ölmüyor mu
- / 1