-
351.
+2dediğim gibi, biz vizelerden 2 gün önce artık sınav temposuna girmeden önce, son son bir yerlere
gidelim dedik..ama önceki akşamdan da biraz limoniyiz... çok ciddi bir durum değil.. sebebi, klagib
dizi tripleri *..yani.. aslında sebep benim biraz ilgi kaybım,
ve o bunun farkında,
bu triplerse, ilgi çekme, dumanı azalan nargileyi közleme çabasından başka bir şey değil..
görünürde bir şey yok beyler..ama bilirsiniz depremler de, görünür de bir şey olmayan arazilerin
derinindeki fay hatlarına müteakiben ayyuka çıkar..
şu, hani sevgililer gününün son bölümünü kutladığımız kafe vardı ya, canlı müzikli olan.. oraya
gittik gene.. canlı müzik var,
bu sefer karşılıklı oturmuş, bir nevi evcilik oynuyoruz.. konuşmalar biraz resmi, trib havaları var, o
yine bana bozuk takılıyor hafiften, ama biliyorum ki yanına geçip boynundan bir öpücük alsam,
olmadı iki sarılsam, bir şekilde kaynatacağız..
ama yapmadım..
o takılıyor,
ben de takılıyorum..
benim oyununa gelmeyişim, tam ters etki yaparak bu sefer onu kışkırttı.. ufak laf sokma çabalarını
da en yavşak üslubumla, üzerine sevimlilik kiranesi çekerek savuştururken, bu, bu kez başka bir
hamle yaparak aynen şöyle dedi,
"baterist çocuk da yakışıklıymış yalnız.."
hımm..
deminden beri ilgi alanında olan orkestra bir anda menziline girmişti.. hafifçe gülümseyip oyununa
ortak oldum bu kez, kendime güvenin ve rahatlığın verdiği rahatlıkla * arkama doğru dönüp şöyle
bir göz atayım dedim ki, -
352.
+1lan bin harbiden yakışıklı?
benden yakışıklı..beni geçtim, etrafımdaki 10 adamın da 9 undan yakışıklı..ha kime göre neye
göre dersiniz bilemem de, yani ben beğendim lan adamı *
biraz o güvenim kaybolmuş şekilde önüme döndüm..o anlık etkiyi hissedip yarattığı efektten
oldukça mutlu oldu mine hanım..
ben de,
"öyleymiş valla, alalım mı onu sana?" dedim gülerek, söz de olayı cıvıklaştırmaya çalışıyorum..
ama kız yemedi beyler..biz yine hafif limoni konuşmaya devam ediyoruz, fakat gözleri iki de bir
oraya kayıyor... yani, öyle bir şey olamaz ama, harbiden de ciddi ciddi bakıyor, çocuğu süzüyor
gibi geldi..ben tekrar döndüm arkama..zavallı cücüklünün bir taktan haberi yok, dım tıs dım tıs
takılıyor..
bu laf arasında bir yine övüyor elemanı..yok "sakalı yakışmış" yok "gömleği çok güzelmiş bak,
sen de bu şekilde giyinsene?"..
bir ara hareketli bir parçaya başladılar, bu kendini kaptırmış gibi yapıp "off..çok iyi çalıyor ya
cidden.." filan yapınca ben iyice sinir oldum beyler..
bir kaç lafıma da yansıdı..
"canım istiyorsan ben sizi tanıştırayım sonra da siz takılın, ben yurdumun yolunu biliyorum nasıl
olsa" filan dedim güya gülerek filan ama..o gülüş o gülüş değil yani..
bu istediğini almaktan memnun..kendinin ne kadar değerli olduğunu bir kez daha, kafama vura
vura bana hatırlattığı için kendisiyle gurur duyuyor olmalı..
benimse bunun altında kalmamam lazım beyler..en azından ilişkimin sağlığı ve kontrolü
için..tamam, o küçük şakasını yaptı, dalgasını geçti, eğlendi..
ama şimdi sıra bende olmalı..bir şekilde, aynı formatta misilleme lazım...
http://fizy.com/tr#s/1d69kg
allah yardım etti herhalde beyler..yani aslında yardım mı etti pek de emin değilim, ama o zaman
öyle göründü bana.. -
353.
+1ben iyice sinir olmuş, sağa sola bakınadururken, alt katta (yani orkestranın olduğu kat, biz asma
katın kıyısındayız böyle.. aşşağıyı net görebiliyoruz) tam kafamı masadan sağa çevirip bir miktar
aşağı açı yapınca görebildiğim, mekanın kapıya en yakın, duvara dayalı "l" şeklinde koltuklu bir
masada, sarışın bir hatun gördüm.
yalnız epey sarışın yani, epey beyaz tenli, saç rengi ve ten rengi gülşenin şu son haline benziyor,
ya da seçkin piriler e de benzetebiliriz..tek farkı bu hatunun doğal olarak o saç rengine sahip
olması..
o tarafa doğru bakmaya başladım, çünkü kız cidden değişik bir tipti, farklı bir güzelliği vardı ve
dikkat çekiciydi.
mine o yöne baktığımı görünce kafasını çevirip masada oturan kız grubuna baktı,
"olta mı sallıyorsun?" deyip kıkır kıkır güldü..bu girişimimi ciddiye almamıştı..
ben laf arasında bakmaya devam ettim, ta ki malum hatunla göz temasını kurana kadar,
işin tuhafı, o teması da kurduk beyler *
şimdi burada konuyu biraz kesip güncel bir toplumsal problemden bahsetmek istiyorum;
beyler fok balık çok yal...
elbette konumuz bu değil * ... konumuz yine kızlar-kadınlar..ve onların her geçen gün değişen,
teknolojiye ayak uyduran abuk subuk huyları.. facebook meselesi değil.. erken bir tahmin oldu bu,
daha sonra bunu da konuşacağız hikaye aralarında detaylıca,
konumuz kızların eline artık, doğuştan otomatik ve fiks olarak yapışık vaziyette geldiğine
inanmaya başladığım telefonlar.. evet bildiğiniz cep telefonları lan..
özellikle üniversiteliyseniz,
gidin, kampüsünüzün kafesinde bir masaya oturun..bir çay söyleyin kendinize, simit alın..
sonra da etrafa bakınmaya başlayın.. masaları gözlerinizle tarayın..ve yalnız kızların bulunduğu
masalara odaklanın -
354.
+15 üzerinde ya da 10 üzerinde değerlendirme yapmanızı isteyeceğim, yapan olursa sonuçları
paylaşabilir,
değerlendirme konumuz ise, masada yalnız başına oturan kızlardan kaçının elindeki telefonla
uğraştığı..
evet, olay bu beyler..
masalarında yalnız otururken..
sokakta yalnız yürürken..
tuvalette yalnız sıçarken..
her hangi bir şekilde bir yerde yalnız başına bir şey yaparken, elindeki telefonla,
mesajlaşan,(aslında büyük çoğunluğu mesajlaşıyormuş gibi yapan) kızları görmüyor musunuz
zaten?
her daim,
sanki ellerine yapışmış gibi değil mi? kafalarını asla kaldırmıyor.. dış dünya ile asla kontak
kurmuyorlar.. yolda yürürken hele..ya mesajlaşıyorlar,
ya da sizin karşıdan geldiğinizi görünce telefonlarını ceplerinden çıkarıp "az önce gelen(!)" mesajı
okumaya başlıyorlar..
dediğim gibi.. masaları kontrol edin.. yalnız kızları bulun.. eğer o an için elinde telefon yoksa bile,
sizinle göz göze geldikten sonra çok yüksek ihtimalle çantasının ya da cebinin bir yerinden çıkarıp
o "az önce gelen (???)" mesajı okumaya başlayacaklardır.
eğer bu oran yarı yarıyadan aşağı çıkarsa züt capsimi koyacağım aq..
şaka bir yani, size bu konuda bir anımı da paylaşayım,
bir gün ikinci öğretimlerle derse girmiş, gece minibüsle merkeze dönüyorum.. minibüse bindim, ilk
başta epey tenha, kimse yok, en önde oturan bir hatun var, hoşumsu, onu da kestim girerken,
sonra da hafif arka çaprazındaki tekli koltuğa oturdum.. yarım açıyla kesmeye devam ediyorum..
bu tabi beni gördü hem girişte bakarken hem o ara..
sonra cebinden telefonu çıkardı.. -
355.
+1gecenin karanlığına tezat, beyaz ışıklarla aydınlatılan minibüsün içinde, telefonunun ekranının
camdan yansıma yapıp gözüktüğünden habersiz, telefonunun mp3 playerine girip çıkmaya
başladı... * belki 15-20 kere tekrarladı bu hareketi, sonra telefonu indirdi,
1-2 dakika sonra bir daha...
ben tabi gülmemek için dudaklarımı ısırıyorum... salak, az önce "hoş hatun" diye içimden geçen
düşünceler bir anda "mal aq" ya dönüşmüş durumda..
ha gerçi muhtemelen o da beni beğenmedi, ama o mallık da nedir yani aga?
gibicez mi seni?
yani evet aslında temelde amaç o uzun vadeli düşünürsek ama,
yani otobüsün ve insaların içinde güvendesin be bebeğim... o kadar kasmana gerek yok kendini...
mp3 gireee çıkaa... *
neyse beyler, buradan nereye bağlayacağım diyorsunuz muhtemelen... bağlayalım,
sene 2005... bu hareketler yaygın değil pek..insaların birbirine göstermek için kıçını yırttığı i
phoneler filan yok tabi, bundan kelli, benim kestiğim ekstra sarışın hatun da, ne eline telefon
aldı... ne de gözlerini kaçırdı..
bir kaç kontaktan sonra, hiç tanımadığım ve aramda en az 8-10 metre olan bu güzellikle,
masamda-karşımda da bir kız oturuyor olmasına rağmen, 1-2 dakikada bir, bir kaç saniyelik
uzunluklarla ciddi ciddi bakışmaya başlamıştık..
http://fizy.com/tr#s/18jj7n bu şarkıyla ya-rock lara gelelim biraz *
..mine durumu biraz daha fark etti tabi..zeki sevgilim benim..ama hala ciddiye almak niyetinde
değil, zira o daha çok bana odaklı olduğu için hatunun da bana baktığını fark etmiyor..
neyse bir ara ben mineye dönükken bu sefer o kafasını o masaya doğru çevirdi..ve bir kaç saniye
öyle kaldı..sonra bana dönüp, -
356.
0"vay vay..o da bakıyor yalnızz" diye dalga geçmeye çabaladı... nedense bu çabayı, az önce
benim içten içe sinir olurken ki çabama çok mu çok benzettim beyler..
ben tekrar gözlerimi aşağı masaya çevirdim, kızla artık epey epey bakışıyoruz, 3 saniye 5 saniye
8 saniye... oha lan.. sonra ben utanıp önüme döndüm.. gerçi kız, "masasında kız varken başka
kızlara bakan şu huur çocuğunun sıfatını iyice aklıma kazıyayım da, ilerde insanları uyarırım"
diye de düşünmüş olabilir tabi bilemem... * amaan..ne düşünürse düşünsün, benim işime yarıyor
muydu?
yarıyordu..
neyse ben önüme döndüm.. minenin hala gülmeye çalışan ama epey düşmüş yüzüyle
karşılaştım..
"ya siz baya baya hoşlaştınız sanki? gidip bir tanış istersen?" deyip az önce benim yaptığım
savunmayı tekrarladı, ben de,
"olur valla, sen bateristi al, ben de onu alayım, bu gece onlarla getirelim gecenin sonunu..iyi fikir?"
beyler..
morardı.. morardı aq..sen misin benimle it dalaşına giren? sağından atar solundan geçerim
bebeğim...
bu arada kız arkadaşım için içimden bu şekilde düşünüyor olmamdan da anlayacağınız
gibi.. gidişat pek iyi değil..
neyse..bu karşılıklı kıskandırma biraz daha devam etti..bir yarım saat kadar sonra bu kalkmak
istedi..
kalktık mekandan, hala yüzümüze gülüyoruz ama müthiş de bir soğuk savaş
halindeyiz.. amerikayla rusyadan farkımız yok..
tam kapıdan çıkarken, ekstra sarışınla bir kez daha göz göze gelmemiz ve onun, ben çıktıktan
sonra da boynunu çevirip camdan dışarıya bakması vurduğum son ve bitirici darbe oldu, mine,
"şuna bak ya.." dedi sinirli sinirli gülerek.."şimdi içeri girip saçını başını dağıtacağım haberi
yok.. hala bakıyor.. boynun kopsun emi.." dedi..
gülüyor ama, bildiğin sinirden..rap rap yürümeye başladı hızlı adımlarla.. yetiştim koluna girdim; -
357.
+1"hayatım, neden öyle diyorsun, o bizi arkadaş sanmıştır. malum öyle mesafeli mesafeli
takılınca.. kızma ablasıı" diye oyunumu sürdürdüm.
istese o kendine has absürd tepkilerinden biriyle beni bozmaya çalışabilirdi, ama yapmadı... ben
de böylece hem onun başlattığı oyunu kazanmış, hem de son son lafı sokmuş oldum..
biz, içten içe birbirini çok seven..ama o sıra ağız dolusu saydırmakta olan, dışardan görünüşü "kol
kola, mutlu bir çift" olarak yolumuza devam ettik,
onu yurduna bıraktım, savaş belli ki bitmemişti.. soğuk soğuk bir "iyi geceler" dedi,
ben de, "hadi artık çalışmaya başla" dedim yaklaşan vizeleri kastederek..bu, "git işine ya"
dercesine yan yan güldü.. küçük gamzeleri ortaya çıktı bu gülüşle... sadece onlar değil.. benim
içimde, sevgiyle alakası tartışılır bazı hisler de ortaya çıkmıştı bu geceki bütün bu ukala
tavırlarından sonra... "dur bakayım" dedim, "saçına ne gelmiş öyle?"
durdu, dönüp saçına doğru bakmaya çalışırken çenesinden yakaladım... bir elimi de beline
doladım.. tüm gücümle kendime yapıştırıp dudaklarımı, dudaklarına tutkuyla bastırdım...
karşılık vermedi, karşı koydu hatta, biraz mücadele etti..ama kurtaramadı kendini ellerimin
arasından.. koyverdi kendini..o da inadına saldırdı dudaklarıma.. daha öncekilerden farklı, hiç
olmadığı kadar tutkuyla, hırsla, neredeyse sevgisiz ve hayvanca öpüşüyorduk (yurdun kapısının
önünde oluyor bunlar aq)..öyle ki dudaklarımın acıdığını hissettim, dillerimiz içerde birbiriyle
güreşedururken, bir kaç kez dişlerimiz birbirine çarpıştı..ne kadar kaldık o savaş-seviş halinde
bilmiyorum ama en nihayetinde aniden kurtuldu dudaklarım, dudaklarında.. resmen savruldum
aq..
karşımda durmuş nefes nefese ve kızgın bir ifade ile beni süzerken ellerini beline koydu.. çenesini
yukarı kaldırdı, o gecenin son cümlesini söyledi -
358.
+3"sana da iyi çalışmalar..hayvan.." bunun ardından yüzünde ürkmüş bir gülümsemeyle hızlıca
yurdun giriş kapısından içeri daldı..bu kez kapıdan kayboluşunu izlemedim..
ne de olsa artık hayvandım ben..insanlara özgü duygusallıklara gerek yoktu...
doğru, hayvanlık etmiştim... ama onun da hoşuna gitmişti...
ve bizim, o cicili bicili, tamamen mantık ve sevgi çerçevesinde başlayan birlikteliği, nasıl
becerdiğimizi anlayamadan oldukça farklı çizgilere kayıvermişti..
:) beyler yine harikasınız, sizlerin bu doğal tepkilerini okumak apayrı bir keyif gerçekten..
sabahlarız demiştik, yazmayı planladığım kısmı daha erken bitireceğim sanırım, 3 orta uzunlukta
partla bu geceyi bitiririz diyorum.
zira yine kanımda olmaması gereken maddelerin konsantrasyonu artmaya başladı, sonlara doğru
iyice kendimi kaybedip afdsgasgfdsgsfdgsfg ammmıınıı gibeeeüüüinn filan yazmak istemiyorum
buralara *
http://fizy.com/tr#s/1t38tv
sınavlar..sınavlar..
beklediğimden iyi geçmiş olmaları, iyi geçmiş oldukları anldıbına gelmezdi..
aşk meşk işlerinin peşinde koşarken, epey boşlamıştım doğrusu..
okan reyizle sınav haftasının ortasında bir gün msn de karşılaşma fırsatı buldum..önce bu
durumlardan bahsedeyim mi diye düşündüm..ama sonradan da dedim ki, "lan 10 bin
kilometreden bile herife dert taşımayayım şimdi, iyice güzin ablaya döndürdük adamı"..
aslında anlatsam hoşuna bile giderdi, ama gerek yoktu beyler... okan yoktu artık..ve benim onsuz
yaşamaya da alışmam lazımdı, fena da gitmiyordum doğrusu..
ebrunun uyuşuk sevgilisinden ayrıldığını öğrendim... benim için pek de haber niteliğinde bir olay
değildi gerçi, zira daha işin başından belliydi öyle olacağı.. -
359.
+1nilayla arama biraz mesafe koydum..bir kaç kez üstü kapalı atıfta bulunmasına rağmen durumu
geçiştirdim.. şimdi onunla uraşacak halim yoktu..o..bana bir yanlışta bulunmuştu... ve ben klagib
savunmalardan dinlemek istediğimi sanmıyordum. en azından şimdilik.. ilerde eğlenceye ihtiyacım
olursa diye bu mevzuyu elimin altında bulundurmam daha iyiydi.. öyle ya, canım sıkılırsa ya da
kafama eserse, teybe kaset koyar gibi, bu konuyu onun önüne koyup, karşımda utana sıkıla,
kızara bozara ezilmesini ve kendisini savunmaya çalışmasını izleyebilir ve zevkle kendimden
geçebilirdim *
sınav haftalarının ertesinde, serhat, direkt benle muhattap olmaksızın, ortaya konuşurcasına,
ama bariz benim de duymamı isteyerek basketbol la alakalı bir konudan bahsetti bir gün,
bu gittikten sonra onu dinleyen necatiye durumu sordum,
"ne diyor la bu yarak? kimle maç ayarlamış gene aq.."
necati anlatmaya başladı,
"abi biliyorsun son maçta kapalıdaydık, bir de epey coştuk malum, olay duyulmuş,bu maç olayları
filan bizim dekanın kulağına gitmiş, bizim bedenciyle konuşmuşlar öyle, besyo nun takımıyla
bizim mühendislik fakültesini karşılaştırmak istiyorlar. hem onlar açısından hazırlık olur, hem de
okul da etkinlik-spor olsun maksat" -
360.
+1ooo
beyler,
üniversitenin besyo takımıyla maç ayarlamak? inanılır gibi değil... türkiyenin amerikayla dünya
kupası finali yapmasının bize indirgenmiş haki gibi bir şeydi bu.
zira üniversitenin basketbol takımı, oldukça ciddi ve yatırım yapılan bir takım olup, bildiğin gerçek
disipline bir basketbolculardan oluşuyordu..
yani tamam o kadar abartmayalım da, biz matematikti, kimyaydı, fizikti zütümüzü yırtarken, bütün
gün spor dersi alan, antrenman yapan, kondisyonu yerinde, fundamentali sağlam, yani bildiğin
basketçi adamlarla kapışacağız lan..oha.
bunu duyunca epey heyecanlandım, serhatla aynı takımda oynamama olayını bile unuttum
resmen... hatta "lan ya beni takıma almak istemezlerse" diye ekstra bir korku bile hissettim..
besyo ile maç beyler..
kapalıda..
kim bilir kaç seyirciye karşı.. salon dolar muhtemelen... hocalar gelir... dekan izleyecektir
mutlaka..lan..
bir iki gün daha böyle heyecan ve belirsizlik içinde geçtikten sonra bizim yavşak beden eğitimi
hocamız * hepimize haber yollayıp bizi sınıftan dekan ın adıyla toplattırdı, üni de öyle "şunu şu
çağırdı" deyip dersten almak kolay değil, aq profun dersinden almaya çalış bakalım sıradan bir
hocanının adıyla, nasıl gibtir çekiyorlar adama..
ama tabi söz konusu dekan olunca bir gibim diyemediler, yine de zütelek fizikçi biraz ağız burun
bükmedi değil..
neyse biz toplandık, baktım, 1-2 tane tanımadığım tip de var, 10-12 kişiyi bulmuşuz yani..
bedenci başladı konuşmaya.. aklı sıra gaz veriyor,
yok işte, "şöyle fırsat çocuklar, böyle fırsat çocuklar" "mühendislik fakültesinin reklamı olur
çocuklar" cart çocuklar, curt çocuklar..lan amk ülkesinde de herkes kendini fatih terim, aydın örs
filan zannediyor.. -
361.
+3neyse bu epey motive etti bizi kendi çapında... dedi maç 2 hafta sonra, haftada üçer günden 6
tane idman yapıcaz sizinle.. birbirinizi tanıyın edin..
pff..
işin içine kulüpsel disiplin girmişti sanki?..pek hoşlanmam böyle şeylerden... keza iyi başarılar
yakalayan lise takımımızın bile antrenmanları basket topuyla şişlemece oynamakla geçtiğinden
ötürü, alışkın olduğumu söyleyemem bu sisteme.
aman neyse ya..6 tane antrenman işte.. ölmem ya..
ha tabi bir de şu serhat biniyle aramızda olan sıkıntı var.. hocanın da haberi var..ama bireysel
konuşmak yerine
"arkadaşlar aranızda da birlik olmanız lazım.. dargınlık vb. yoktur aranızda amaa(!) varsa da onu
bir süreliğine erteleyin derim"..
eh... söz konusu spor olduğunda... tamam lan... ben ertelerim... ama unutmam... bu kaçıncı aq...
artis pekekent..
antrenmanlar, mine ile yüksek dozajlı etkileşim barındıran buluşmalar, yurtta gırgırlar geyikler
derken...
iki hafta geçivermişti beyler..
maçtan 1 hafta önce, a4 kağıdına basılı bilgisayar çıktıları mühendislik fakültesinin her yanını
donatmış, mühendis adaylarını, arkadaşlarının vereceği bu zorlu sınavda onlara destek olmaya
çağırıyordu... dedim bunu da kesin serhat organize etmiştir aq... varsa yoksa karı kız düşürme
çabası..e tabi benim tuzum kuru, konuşuyorum demi? * -
362.
+1neyse ne diyordum.. nihayetinde, maç günü geldi çattı beyler... bakalım peri masalı burada da
devam edecek miydi? yoksa kapitalist sistemin zalim çarkları arasınd...
neyse gibtiredin o cümleyi..
maçımız var beyler.. desteğinizi bekliyorum ;)
@1299 kardeşim aslında nispeten haklısın, ama büyük üstat kazım koyuncu bir şarkısında der ki
"güzeller çok var ama, meyil birine olur"
eğer gördüğümüz her güzele aşık olmaya programlı olsaydık, biz, erkekler olarak bugün sokakta
ağzımızın sularını akıta akıta walking dead modunda karı kovalıyor olurduk..
çok güzel kız var,
güzel kız çok var,
ama gönül birini seviyor..ve o an, dünyanın en güzeli, senin için o oluyor.. daha doğrusu, zaten
dünya "o"ndan ibaret oluyor.. ;)
maç günü, salona geldik..tam tahmin ettiğim gibi, tamamen dolmuş.. yetmemiş bir de plastik
sandalye ayarlamışlar hocalar için filan aq...
beyler bugün ya onurumuzla savaşıp kaybedeceğiz, ya da rezil olacağız... kazanmak gibi bir
ihtimal ise rüya gibi zaten..
yalnız şöyle bir bakıldığında ilk 5 imiz, bana göre son derece sağlam, gard da serhat ve ben yine,
3 numarada berkant, 4 numarada endüstrinin tek temsilcisi kerem ve pivotumuz, 1.92 lik inşaatçı
emir ali... yedekler olcay, necati, bekir, tunahan ve 2 eleman daha..bu arada antrenmanlar bana
takılan daimi lakap da mrsiç oldu, reyiz o ara fenerde ortalığı gibip atmakta, ben de ağır fenerli
olaraktan, bir de mevkidaş olunca, arkadaşlar bahşettileri işte *
son derece motiveyiz soyunma odasında filan,"yapıcaz, edicez, beyler bencillik yapmadan, abi
topu emir e indirin o halleder gerisini, tsigalko senden en az 5 üçlük bekliyoruz koçumsun" falan
filan.. muhabbet gırla.. bedenci geldi bize ayarı verdi sonra tabi.. -
363.
+2salona bir çıktık biz.. ananı.. ulan tüylerim diken diken oldu be..200-250 kişilik bir kalabalık var hiç
yoksa, içim içime sığmıyor, canım oynamayı çok istiyor... artık maç başlasa diye bekliyorum..
bekliyoruz..
o güne kadar haklarında epey şey duyduğumuz ama pek görmediğimiz karşı takım da parkeye
çıktı... açık mavi-beyaz formalar.. enine çizgi..ha bu arada, mühendislik fakültesinin de forması
var artık beyler * )...
besyonun eski formalarını bize lütfetmişler muallakler...
neyse..
düz lacivert.. biraz karışabilirdi belki ama yok, beyaza yakın onlar.. bizimki çok koyu..
diyorum ya herifler sahaya bir çıktı.. space jam ı izlediniz mi bilmiyorum..ilk izlediğim
animasyonlardan biridir, kitabı da vardı resimli *
aha işte aynen o space jam gibi olduk aq..beyler.. adamların takımda 1.90 ın altında adam yok..e
aq niye şaşırıyorum ki? olması gereken o zaten? lan bizim pivot kadar gard... adam beni
savunacak, boyu 1.90 küsür, kilo artık yüz küsür mü ne... bir de sizeliler..bir de sizeliler.. sıçtık
yani..o bütüüün morall motivee alayı buharlaştı daha adamları görür görmez..
heriflerin takım boy ortalaması 1.95 filan en az..bizim en uzun adamımız o kadar değil...
neyse maç başladı..ama biz olayın farkındayız..bir kere kesinlikle dış şut atamayız bu adamlara,
bloğu koydular mı parkeye sinek gibi yapıştırırlar...
pota altında emirle ikili oyun oynayamayız.. adamların 4 ve 5 numarası +2 metre... ,,
tek çıkar yol var beyler..tek bir çıkar yol.. içeri bol bol penetre edicez.. faul alıcaz.. adamlar zaten
dokundu mu uçarız muhtemelen, o açıdan pek problem olmaz, hakem var ama tırt.. bizim
uçtuğumuzu görünce basacak faulü, basacak faulü..biz de gibicez serbest atışlarla... -
364.
+1ne kadar iyimserim lan demi *
ha bir de... tribünde mineyi aramayın boşuna... geçti o devirler...
maç 8 er dakikadan 4 periyot, 4 faul alan çıkar.. diğer basketbol kuralları, yarısaha ihlallerine
varıncaya kadar alayı geçerli..
maç başladı, adamlar da 9-2 lik seriyle başladı, bizim artiz bedenci hemen molayı aldı,
lan varsa sırf o mola alma hareketini yapabilmek için bile bizim sayı yememizi istemediysen adımı
değiştiririm amk...
neyse biz konuşuyoruz, sıkıtı belli.. fazla uzun kalıyorlar bize karşı.. çok uzunlar beyler.. adam
elinde topu şöyle bir havaya kaldırdı mı, bizim değmemiz için zıplamamız filan gerekiyor.. komedi
filmi aq..
bu sefer dedik ki biz de uzunlarına faul yapalım madem? en azından çöp kutusuna kola şişesi
atar gibi pota dibinden kolay sayı bulamazlar..
hücum olaraksa tamamen penetre üzerine kuruluyuz ki bu benim bir gibim yapamadığımı
gösteriyor, top sürmekten acizim aq *
serhat bini inanılmaz delici, faul atışları iyi.. emir ve berkant zaten kulüplerinde gard, hepsinin hızı,
deliciğiliği ve bilek yumuşaklığı, karşılarındaki adamlara göre çok daha iyi durumda..ama işte
boy... disiplin.. taktiksel bilgi... şeftali gibi amcığımızı gibecekler beyler... çatırr çatırr gibecekler..
ilk periyot, durum beklediğimiz kadar kötü değil... 8 sayı gerideyiz sadece ( * ) ve taktiğimiz, fena
halde tutmuş durumda.. gelin görün ki ben henüz sıfır sayı ile benchde oturmaktayım... -
365.
+1ikinci periyot başladı, bizim hırslı baltalardan oluşmakta olan yedeklerin bir kısmı oyunda (300
spartalıdaki arkadialılar diyebiliriz bu yedekler için) daha ilk saniyeden tuna faul yaptı atış
halindeki adama..aha dedim.. hepten yarağı yiyecez anlaşıldı...
fakat beni epey şaşırtan bir şekilde, yedekler amatörlüklerinin de verdiği gazla, bizden çok daha
iyi uyguladılar bu savunma taktiğini, bu karşımızdaki takımın, aslında 4 tane uzunu var doğal
olarak, bir tanesi, ve takımın en skoreri bu maçta yok beyler, nasıl örnek vereyim bilmiyorum
ama, o herif dıvayt havırd sa, diğer 3 uzun ömer aşık aq... bildiğin balta yani.. artı 3. numaralı
gardları ki epey iyi şutörmüş o da, yine ekgibler arasında.. özellikle uzun ekgibliği, canlarını çok
yaktı çünkü amk malları serbest atış atamıyor lan??
ben o bebe halimle geçsem en az 10 da dokuz sokarım, deve gibi herifler paso 2 de sıfır, 2 de
sıfır... bu nasıl profesyonellik ey ahali? okul yönetimi, duy sesimi..
bizim çocuklar korkunç ve hayvanca savunma yapıyorlar.. tabi bununda bir bedeli var, ben
devamlı bizim tunayı, bekiri, olcayı filan yerde yuvarlanırken görüyorum.. adamlar resmen dayak
yiyor..ben oturup seyretmek zorunda kaldığım için kuduruyorum resmen... hiç böyle hayal
etmemiştim dıbına koduğumun!!
2. periyotta sonlara doğru tuna ve necati 2 şer faul alıp çıkmak zorunda kaldılar, emir ve ben
girdik oyuna..
serhat içeri penetre yaptı, bana bir dış şut hazırladı, üçlük çizgisinin gerisinde topu aldım, lan
dedim rahat, sokarım..o anda böyle bir anda, güneş tutulması gibi, üzerime bir şey uçup bütün
dünyamı kararttı..
yerdeyim... çanağı da kırdım sanırım..
3 lüğe faul çaldılar benim o dramımdan sonra, blok muhtemelen temiz, ama zaten fark 10 sayı,
heyecan olsun diye vermişlerdir, zaten bi takta anlamıyor amk hakemleri işte.. onların
hakemliğinde ne olacak.. gibikler..
3 te 3 soktum, devre biterken daha ilk sayılarıma yeni kavuşuyorum...
oyunda kaldım beyler..iki faul daha aldım, 4 sayı daha yazdım.. -
366.
+2serhat da aynı şekilde..bir de emir
2 de 1 attı ve biz, bu dönem boyunca, bir allahın sayısını yemeden, 10 küsür sayı geriden gelip
devreyi 2 sayı önde bitirmeyi başardık..
başardık da..
takım revire dönmüş aq... 3 kişinin 2 şer 1 kişinin (olcay salağı) 3 faulü var..4 de gibtiri yiyorsunuz
malum... e milletin düşüp kalkmaktan her tarafı bere..
baktım yan da besyo koçu develere fırça üzerine fırça fırça üzerine fırça...
biraz kısaltıcam aq..aslında bu maça ben kitap yazarım da..uykum geldi.. sizi de sıkmaktan
hoşlanmıyorum...
3. periyot boyunca aynı taktikle devam ettik ancak adamlar toparlanıp 5 sayı öne geçtiler..bu
arada onlar 2 uzun + 1 kısa forvet bir de asıl oyun kurucularını 4 faulden kaybedip (çok biniz * )
son periyoda 4 oyuncu eksiğiyle girerken biz den de devam edemeyeceğini söyleyen bekir ve 4
leyen olcay ekgib durumda..
fakat her şeye rağmen bir sorun var.. adamlar artık bizim taktiği çözmüş durumda ve o atılan
develerin bize hayrından çok zararı oldu.. zira olayı çakozlayan besyo koçu da 4 hatta 5 kısaya
dönünce, bizim onların baltalığından faydalanma gibi şansımız kalmamıştı..
son periyot..
skor..38-43 olması lazım yazın bir yere, yanlış hatırlıyor olursam gibertirsiniz..
rakibin taktik değişikliğine karşı, biz de hocamızdan bağımsız, aramızda konuşup taktik
değişikliğine gittik,
e beyler, biz üç periyottur devamlı penetreyle oynuyor muyuz? oynuyoruz..
kaç tane dış şutumuz var.. neredeyse sıfır...
kaç tane dış şut isabeti var... sıfır...
e aq..biz her türlü züte gelecek miyiz, böyle devam ederse.. gelicez..
o zaman bir de böyle deneyelim, yenileceksek öyle yenilelim...
hücumda, her zamanki düzenimizi aldık...
serhat, ben, berkant, kerem, emir..
bombalama zamanı.. -
367.
+2savunmadaysa, biraz daha kontrollü, ama agresifliğe devam.. zira karşımızda artık nispeten
boyumuza göre rakipler var..
son periyot, rakibin top kaybı üzerine, benim 3 lük isabetimle başladı..
adamlar tempoyu arttırma çabasında, çünkü bizim kondisyonumuz onlar kadar iyi değil ve
zütümüzü de yırtmışız hali hazırda.. yorulduk zaten...
aldıklarını atıyorlar, aldıklarını atıyorlar.. koç kenardan yırtınıyor, nafile... kızdılar... ve vurup
geçmek istiyorlar... ancak şans yanımızda..
ard arda setlerde, bir kaç hücum sonunda ard arda 2 üçlük, bir de üçlüğe faulden 3 de 2
sokuyorum..8 sayı...
emirden orta mesafe şutlar... 6 sayı...
serhat son nefesiyle deliyor..bir 6 sayı filan da ondan...
kerim, 4 ledi çıktı aq senin..
ve nihayetinde son 2 dakikaya, inanılmaz bir efor, rakibin sinirinin bozulması ve şansımızın da
yardımıyla 58-50 önde giriyoruz..
şunu da belirteyim.. beyler,
ya biz harbiden iyiyiz, ya da adamları fazla büyütmüşüz..her ne kadar dıvayt havırtları olmasa da,
ve biz zütümüzü parçalamış olsak da, yenilmeyecek bir takım değiller...
son iki dakikada, sadece 2 sayı isabetlerine karşılık 6 sı benden 10 sayıyla karşılık verince,
aha buraya yazıyorum: tam tdıbına 16 sayı farkla 68-52 kazandık...
okulun medar-ı iftiharı, beden eğitimi ve spor akademisinin yıldızlı kadrosunu o gün orada
kapalıya gömerken, gözümün önünden akan kareler, bizim dekanın zıplayıp kimyacı ile çak
yapışı.. benim serhatı sırtıma alıp sahayı turlamam... rakip koçun bizim bedenciyi tebrik edişi
(sanki bir tak yedi amk)... bütün takım altta kalanın canı çıksın yapışımız... ve daha peek çok
bulanık resim, bolca uğultu -
368.
+3bugün gidin sorun...
o mühendislik takımı bence orada hala efsanedir ;)
bütün bu şok edici olaylardan sonra, kaderim, asıl şok edici gelişmeyi, maçın sonuna saklamıştı..
basket maçlarından kurtuluyorsunuz beyler... sanırım tüm yazı boyunca yetecek kadar yazdım,
ve nihayetinde bu, bizi gelmek istediğimiz noktaya, tam da üzerine getirdi zaten...
son partımız olsun bu gece,
pek iyi bir yerde kesemeyeceğim, fazla küfür etmezseniz sevinirim *
maçtan çıktık, lay lay lay loy.. ölüyoruz ama.. birbirimizim kucaklarında gidiyoruz..
o ara rakip koç geldi.. bizim takımı tebrik ediyor.."çocuklar.. ders verdiniz, bizimkilere hafife
almamak gerektiğini öğrettiniz" bilmem ne..gibtir lan züt..
çatır çatır domalttık işte..16 sayı lan? boru mu amın oğlu?
son periyottaki oyunumdan sonra, nasıl taks maçlarında son raundlar akılda kalırsa, ben de öyle
akılda kaldım, biz gülmekten ağzımı otoban olmuş şekilde soyunma odalarına doğru ileriyoruz, bir
baktım bizim sınıftan kızlar, çığrışıp duruyorlar, yanlarından geçerken, daha hiç selam bile
vermediğim tipler "helall ben tsigalkooo" "mrrsıççç mırrsıççç" diye cıbır cıbır ötüşüyolar... ünlü
oldum aq *
ben şaşkın ve aşmış derece mutlu bir modda, artık odaların kapısına iyice yaklaşmışken, tribün
merdivenlerinde iki tane kızın el sallar gibi bir takım hareketlerini gördüm göz ucuyla, sonra bunlar
iyice yaklaştılar, direkt üzerime geliyorlar lan? gülümseyip el ettiler gene, ben arkamı döndüm
bakıyorum lan kime yapıyorlar, bana mı yapıyorlar? diye.
bana yapıyorlar lan? * -
369.
+3kızlar iyice yaklaştı, kapının önünde karşılaştık ama.. beyler.. kızlar.. kızlar da ne kız..ne kız..
dıbına röveşata çakayım, şu zütümün piştiği koltuktan kalkamayayım ki..kadın değil, resmen
hükümet ulan, bildiğin devlet.. hele bir tanesi, tanrıça..
epey heyecanlanmış bir vaziyette, tip tip baktım kızlara gülerek, kaşlarımı "ne ayak?" dercesine
havaya diktim ki uzun boylu olan (benden uzun muallakler..1.80 var..) "merabaa" dedi, hafiften boyun
kırarak, benim seviyeme eğilmeye çalışıyor *
meraba? dedim yine gayet şaşkın... herhalde birini soracaklar..aq bu kızların benle ne işi olur?
yolda görseler bir daha bakmazlar..
biraz daha tarif etmek istiyorum lan..
biri uzun, dediğim gibi, benden bir kaç santim uzun..ama botu var ayağında bilemiyorum..her türlü
giber sonuçta.. kız, bildiğiniz tanker beyler... bildiğiniz tanker.. attan filan öte, bildiğin deve.. yüz,
vücut.. muhteşem.. normalde burada edebiyatın allahını parçalamam gerekiyor biliyorum ama
inanın betimleyecek kelime bulamıyorum.. biraz da kafamın tam yerinde olmamasından mütevelli
olabilir..
ama şunu net söyleyeyim, üniversite hayatım boyunca, bir şekilde kontakta bulunduğun en güzel
hatun.. bakın bunu hala şu an söyleyebiliyorsam, varın artık siz hayal edin bu kumral güzeli..
altında kalınca siyah taytı (ki o zamanlar böyle ayağa düşmüş değil o moda.. daha doğrusu moda
değil.. cesur işi.. epey cesur işi..) ayağında botlar, sırtında gri süveteri..lan kız.. bildiğin rüya gibi,
serap gibi bir şey.. gerçek olamaz ... -
370.
+5ben ona odanlanmaktan öbürüne pek konsantre olamadım ama o da mükemmel kızın, ortalama
üzeri güzellikteki yancısı modunda, orta boylu, yine tiki giyimli, daha açık kumral.. güzel yüzlü bir
hatun..
neyse..
ben hafiften heyecanlanmış şekilde, "eee?" gibisinde bir hareket yaptım gülerek, çok komik bir
atmosfer oluştu...
normalde böyle şeyleri yapmayacağını beklediğiniz tiki fıstıklar, muhteşem bir basket maçı
sonrası, maçın adamı olan havalı (ya bıraakk) çocukla tanışmaya çalışıyor... biz genelde tam tersi
durumlara alışık olduğumuz için, e haliyle durum komik geliyor...
nihayet bu elini uzattı, "meraba tekrar" dedi gülerek.."ben ayşen... "
ayaklarımın altındaki salon dönmeye başlamıştı...
kabus... bu..kesin kabus olmalı.. hapsolduğum... ve asla kurtulamayacağım, devamlı kendini
tekrarlayan bir kabus...
iyi sabahlarr panpalar *
söz verdiğimiz gibi, sabahı ettik gene başlık altında..
yarın gece görüşmek üzere, yorumlarını ekgib etmeyin.. çok da küfür etmeyin.. yaşlı başlı
adamım, dokunuyor lan *
@ montlasic,
oraya daha döneceğiz panpam, daha işimiz var, benim hayatımdaki hiç bir hikaye yarım kalmadı,
kalmaz, minenin ki de kalmayacak
-
ccc rammstein ccc günaydın diler 09 07 2025
-
sürekli nikli başlık açan hicapsız
-
arvenin deliğini istiyorum agalar
-
ateist olmakla gercekten gurur duyuyorum
-
adolfhitlerincakmasi çaylak yemiş sinyal çaktı
-
bu karıların delik rengini sır gibi saklaması
-
arwenciğim rengini sorduk kokusunu sorduk
-
sözlük reisi olduğum gerçeğini
-
buna niye ingiliz kürdü diyorlar panpalar
-
kamyoncu abi arkana binsem beni alamanya zütürsen
-
dekolteye kulah sokan sapik maras dondurmacisi
-
olm bu grok a fahri inci sözlük adminligi
-
gençler ayıptır söylemesi kukulu
-
3000 den fazla entry yazan sözlük üyesi
-
arabayı çalıştırdım eve gidiyom
-
ramşteyn tatava yapmba kardeş
-
zamane kızlarıyla evlenilmez aga
-
ben küçükken testereli katil vardı mk
-
şu şarkının masumiyetine içtenliğine bakar mısınız
-
cift yarik deneyindeki gozlemeci
-
eskort için para biriktiriyordum
-
habiscan o profil resmi getçek mi
-
dünyanın ve evrenin lideri
-
marketteki kizin eli elime degdi
-
karanlıktan korkmayı özledim
-
dumbii nerede huur çocukları
-
ruby kopege suratini yalatiyor
-
hapise giren kahraman olarak çıkıyor
-
sabah sabah sözlüğe giriş yaptım gelen mesaja bak
-
kilosu 6 liraya karpuz mu olur mk
- / 2