/i/Sözlük İçi

sözlük içi.
  1. 1226.
    +2
    Hiiişşt..aloouu?
    ………
    Yarak gibi hissediyorum..
    Ve daha da kötüsü, tıpkı onun gibi, dikine hareket ediyorum..
    http://fizy.com/#s/1v7109
    Okulun girişinden taksi ayarlayıp ebrunun çıkmasını bekledim, 10-15 dakika sonra, elinde
    poşetlerle (okula girip elinde poşetle çıkıyor? Ne var lan onların içinde..kitap filan
    mı?..yoo..bambaşka bir şey de olabilir..her şey olabilir..poşet lan o? içini nasıl görücen gibik?
    Taksiciye, “abi siyah golfü takip edelim” deyince adam başladı gülmeye, ben de gülüyorum, hem
    salaklığıma gülüyorum, hem de sanki film çeviriyor gibi oldu aq..lan izlerken “klişe” diye dalga
    geçtiğim şeyi gün gelip de kendinin yapacağını nereden bilebilirsin..
    Tabi bu iş öyle filmlerdeki gibi de kolay olmuyor, taksici takip etmeye başladı başlamasına da, elli
    tane soru sordu, artık ne kadar ciddi ne kadar gır gır bilemiyorum..”başımız belayı girmesin
    kardeş” den başladı, “hee, ama kız arkadaşına da güvenmen lazım koçum” a kadar gitti,
    uzun süre arabayı takip ettik, nihayet kordonun iç taraflarında bir otoparka park etti elinde
    poşetlerle indi, ben de taksiciye anasının amı gibi para bayılıp teşekkür ettikten sonra yaya
    takibime devam ettim (ıssız adamı izlerken o takip sahnesinde herkes gülümserken benim
    resmen yarılmamın sebebi bu olaydır (: )
    Kordondaki kafe-barlardan birine geçip oturdu..şimdi, ben en tak yesem bilemedim..dikilsem,
    dikilemem, adamlar hemen “buyruueenn beyefendiiee” diye laf atıyor, e geçim otursam, kesin fark
    eder, karşıda beklesem, lan orası da kafenin uzantısı..ha..evet lan..karşıda bekleyebilirim..oradan
    bir masaya oturur keserim? Demi? Aynen..
    Geçtim denize yakın olan tarafta masalardan birine, görüş açım fena değil, ama benim de
    görülme riskim var aq..hay sokucam ya..inşallah bu tarafa çok fazla bakmaz..
    ···
  2. 1227.
    +1
    Bir yandan fark edilmekten tırsarken, bir yandan da, “ne tak yiyorum lan ben?” diye kendime
    soruyorum, “burada ne işim var?”..”merak..tabi abi..merak sadece..başka ne olacak..gerçi insanın
    başına da ne gelirse ya meraktan ya şeyden..lan sen insan mısın ki başına bir şey gelsin?
    Hayvan herif!..doğru abi, haklısın..”
    bekledim..insanlar uzun zaman sonra görünen güneşin ve nispeten güzelleşen havanın etkisiyle
    kendini sokağa atmıştı, kafeler tıklım tıklım dolu, yürüyüş yolları cıvıl cıvıl, arabalar vızır
    vızır..şehir kaynıyor..
    Sonunda..
    Koyu renk oduncu gömleği, üzerinde uygun bir ceket, altında dar paça kot, düzgün taranmış
    saçlar, kirli sakal, yakışıklı bir yüz..
    Tüm bunların oluşturduğu organizma ebrunun masasına gitti, selamlaşıp gündeki teyzeler gibi
    öpüştüler, sonra eleman masaya oturdu..daha oturur oturmaz heyecanlı heyecanlı bir şeyler
    konuşmaya başladılar, ebru ellerini kollarını oynata oynata, bir yandan gülerek, elemansa, daha
    sakin görünmekle beraber, o heyecanı paylaşan bir şekilde, sıcak bir gülümsemeyle konuşuyor,
    arada uzanıp ebrunun koluna filan dokuyor, gülüşüyorlar..
    Lan..nasıl sinir oldum bilseniz..niye sinir oldum ki?..
    Ya aslında sinir oldum çünkü, eleman bir kere büyük aq..resmen büyük lan..bildiğin abi..en az 25
    filan vardır, ebrunun bu yaştaki adamla işi ne? Zaten kendi de küçük kadın gibi olmuş aq..o
    makyaj, kıyafet filan (e az önce güzel olmuş diyodun ya zerzevat?)..
    http://fizy.com/#s/1ah2hy
    Zaman sanki ağırlaşmış gibiydi..
    Daha fazla izlememe gerek yoktu..yeterince gıcık olmuştum..hem zaten, ne sanmıştım ki? Ben
    onu öyle gib gibi bırakıp kaltağın tekine giderken, o sonsuza kadar külkedisi modunda, ezik ve
    ızdıraplı takılacak değildi ya? Eh işte..bulmuştu prensini belli ki..
    Neden toparlanmasına, ayağa kalkmasına, hayatını yaşamasına bu kadar bozulmuştum ki? Öyle
    yaralı ve incin mı kalmalıydı?
    ···
  3. 1228.
    +1
    Ulan ne kadar yavşak, ne kadar bencil, ne kadar şerrrefsiz bir adamım ben be..hayatını
    mahvettiğim yetmezmiş gibi, bir de öyle, onarılmamış şekilde kalsın istiyormuşum resmen
    gizliden gizliye..ne yani, sonradan da hava mı atacağım bununla?
    Övünecek miyim? “hahahaa işte bakın ağalarr, bu benim “hayatını gibtiğim kız” zaaaa xd” …
    Belki de beni taparcasına sevmesine kendimi o kadar kaptırmışım ki, başka kimseyi sevemez,
    başka kimseyi düşünemez sanmıştım.. hani, benimle olamasın ama beni de bırakmasın
    mantığı.. beni hep sevsin, ama ulaşamasın..ben de o ara başkalarıyla günümü gün edeyim, gönül
    eğlendireyim..ama orada, bir tane sadık ve salak aşığım hep olsun..
    Lan..bu nasıl hastalıklı bir düşüncedir? Nasıl saplantılı bir mantıktır.. bildiğin karı işi lan bu?
    Bildiğin kadın kafası yaşıyorum oğlum ben? muallak miyim? Hormonum mu bozuk, genetiğim mi
    hatalı anlamadım ki aq..bu nasıl insanlık lan..
    onlara içecekleri henüz gelirken (kola içiyor amk sütleri..) ben de hesabı istemiş, kalkmaya
    hazırlanıyordum, tam masadan kalkmış yola adımımı atmıştım ki, ebru, laf arasında gayri ihtiyari
    benim tarafıma dönünce, beni fark etti..
    bir saniyeden kısa bir süreliğine de olsa aramızda bir düşünce köprüsü kuruldu, o köprüden, o
    kısa zamanda akan şeyleri hissedebilseydiniz, küçük dilinizi yutardınız..
    sonra o önüne döndü hemen, yüz ifadesini tam olarak okuyamadım o mesafeden..ama
    neşesinden bir şey kaybetmiş gibi durmuyordu, şen şakrak konuşmaya devam etti karşısındaki
    “adam” ile..
    ben de yoluma dönüp, kös kös uzaklaştım oradan.. aslında hiç bulunmamış olmam gereken bu
    andan ve mekandan kaçtım..
    ha bu arada, az önce yukarda Ceyda için “kaltak” dediğimi fark etmişsinizdir.. evet, ben de fark
    ettim..
    bu akşamlık benden bu kadar panpalar,
    yorumlarınızı esirgemeyin,
    görüşmek üzere ;)
    takip eden panpalara selamlar (:
    yorumlarınız için teşekkürler, az dediğiniz partları çok zor şartlar altında yazdığımı bilmenizi
    isterim :p
    ···
  4. 1229.
    +1
    hafta sonuna kadar aşırı yoğunluk görünüyor, hatta geçen gece haber verecek zamanım bile
    olmadı,
    en kötü ihtimalle cumartesi gecesi devam ederiz diye düşünüyorum, erken gelirsem * sürpriz
    olsun, ama bir sıkıntı olmadığı takdirde hafta sonu gene epey ilerleriz diye düşünüyorum.
    hepinize sevgiler, iyi geceler,
    not: * *
    iyi akşamlar panpalar,
    yarın akşam bu saatlerde yüklüce gireceğim yine,
    pazar gecesi, derbiden sonra, saat 22.30 sularında görüşmek üzere,
    takip edenlere tekrar teşekkürler, bahiscileri de ayrıca öpüyorum ;)
    @ genclerhayrola güldürdün panpam, ama cidden bu aralar pek çok özel durumla karşı
    karşıyayım, 1-2 hafta içinde rutine döneriz diye düşünüyorum,
    o zamana kadar bu şekilde devam ettirmemiz lazım,
    keşke baştan beri bu kadar teferruatlı yazmasaydım la şimdiye bitmiş olurdu.. şimdi bir de günlük
    münlük de işin içine girdi, taku yedim (yedik) (:
    dediğim gibi, yarın görüşürüz, 9-10 part değil en az 25-30 part hedefliyorum, hayırlısı ;)
    selamlar panpalar,
    dün gece sözlükteki problem nedeniyle yazamadım, saat 11 e kadar denedim ama "sözlüğümüz
    geçici olarak kapalıdır" uyarısı çıkıyordu hep,
    kısmet bu geceyeymiş,
    kemerlerinizi bağlayın, başlıyoruz ;)
    Nerede kalmıştık (: ..
    Gördüğüm manzaradan sonra süklüm püklüm yurda dönmüş, yoktan yere okula gittiğim için
    kendime lanet etmiştim.. gibecem kaydını..bir sonraki hafta yapardım? Sanki tabakhaneye tak
    yetiştiriyoruz anasını satayım.. acelen ne?..
    O hafta bir daha okula adım atmadım.
    Bu arada yaklaşan bir sevgililer günü mevcut, Ceyda ile henüz plan yapmadık, iyi ki de yapmadık
    zira kafam çok karışık, yapılan planları bozma ya da içine sıçma eğilimim var, o bir şey demedi,
    herhalde ben ayarlıyorum sanıyor.. zaten kızlar bu tarz şeyleri gününden önce konuşmayı pek
    sevmez, evlilik yıl dönümüdür, işte yok bilmem ne günüdür, şudur budur.. bunları genellikle tam o
    gün aniden hatırlamış gibi yaparlar,
    ···
  5. 1230.
    +1
    ve hele ki siz unuttuysanız da, kendileri bütün bir yıl boyunca
    bu günü düşünmüş gibi davranıp ağzınıza sıçarlar..
    Tabi sevgililer gününü unutmak ya da hatırlayamamak pek kolay değil malum (: o yüzden bir
    şeyler ayarlamaya başlasam iyi olur.
    Hafta içi gönüllülerle huzur evi ziyaretinde bulunduk, Ceyda gelmedi..
    Öncesindeki geceki çaktırmadan aklına girmeye çalışmama ve ısrarlarıma rağmen orada
    bulunmanın kendisini kötü etkileyeceğini söyleyip durdu. Biraz derine inip, kendi ailesinden
    kaybettiği bir büyüğünü filan mı hatırlatıyor diye sordum ama kıvırdı.
    Kızın “dedeler” e karşı fobisi var aq..
    Yaklaşık 20 kişilik sevgi pıtırcıkları grubuna buluşma yerinde dahil olmuş, mekana doğru
    ilerlemeye başlamıştık. Herkesle tokalaşmak ve isim isim selamlaşmak mümkün olmadığı için
    nilay beni gruba şöyle bir tanıttı, ben de hepsine gülücük dağıttım.
    Sıradan bir topluluk,bir iki kişi dışında kız ya da erkek bazında dikkatimi çeken olmadı, hatta en
    dikkat çekici tipler yine bizleriz diyebilirim. (nilay-tolga – biraz da ben :p) bizim haricimizde grubun
    en kıdemlisi (artık nasıl bir örgütlenmeyse bilemiyorum işte, sosyal sorumluluk projesi bilmem
    nesi..) olduğunu tahmin ettiğim gamze diye bir kız var, hoş sayılır, kirli sarı diye tabir edilecek
    renkte düz saçlara sahip, bakımlı hatun, enerjik, gülüşü filan ışıldıyor böyle, belli ki çok iyi bir
    insan evladı (: (benim zıddım işte)..sonra ömer diye bir çocuk var, bu da klarnetçiymiş, orada
    küçük çaplı bir şeyler de sunmayı planlıyor,
    “yumuşak çalıyorum, çok hoşlarına gidiyor” diyor, daha önceki ziyaretlerde de çalmış. ince, uzun
    boylu top sakallı
    doğuştan cool ama muhabbetçi bir adam, kasıntı değil.
    ···
  6. 1231.
    0
    Elde ev yapımı pasta-börekler, kurabiyeler, yanında çeşit çeşit içecekler, hediye atkılar,
    eldivenler, bereler, kalemler, daha önceki ziyaretlerden tembihlenmiş küçük istekler ve
    yüzümüzde gülücüklerle, kim bilir kaç zaman yaşamış, ne anılara, hatıralara mazhar olmuş
    çınarlarla dolu bu kasvetli mekana adımımız atmıştık.
    insanın içi bir tuhaf oluyor be beyler..70 ini, 80 ini geçmiş , sükunet içerisinde, dünya denilen
    limandan kalkacak son gemilerini bekleyen bu kabullenmiş topluluk.. nineler..dedeler.. büyük
    amcalar.. onlar da bir zamanlar bizim gibi gençti?
    Bir zamanlar,
    Onlar da bizim gibi ne cenderelerden geçti..
    Neler yaşadılar.. neler gördüler.. kimleri sevdiler.. kimleri üzdüler.. sevildiler..
    Arkadaşlar edindiler.. dostluklar yetiştirdiler.. çocuklarını, torunlarını, hatta torunlarının çocuklarını
    gördüler..
    Neydiler?..neler ettiler..
    Nihayetinde şimdi mutlak huzuru, bizlerin “huzur evi” dediği bu yerde beklemekteler..
    çok tuhaf oluyor insanın içi.. çok..
    sen de, ben de, biz de böyle olacağız (Allah o kadar ömür verirse tabi)...
    artık sadece ailemin bildiği iyi çocuk tarafımı, burada da gün yüzüne çıkarmış, yüzümde
    gülücüklerle içecek dağıtırken düşündüm..
    dünya malına bu denli düşkünlüklerimizi düşündüm…küçük hesaplarımızı, oyunlarımızı,
    triplerimizi, aldatmacalarımızı düşündüm..
    kırdığımız kalpleri, düşmanlıkları, yok yere kendimizin ve başkalarının hayatlarına vurduğumuz
    darbeleri, sıktığımız kurşunları düşündüm..
    havamız kimeydi Allah aşkına? Derdimiz neydi? Gün gelecek, belki böyle bir yerde, ya da kendi
    evimizde, yüzümüze gülümseyecek, bize “nasılsın amcacım?” diyecek bir genç ruha hasret,
    yorgun ve eskimiş halde anılarla baş başa kalacak olan yine bizler değil miydik?
    öyleyse nedendi bu anlamsız çaba? Bu kişisel, duygusal savaşlar..
    müziksiz olmuyor değil mi? (:
    http://fizy.org/#s/3wkukm
    Kendi hayatımı düşününce utanmaya başladım..yalanlar üzerine kurduğum ilişkilerimi ve dişe
    dokunur tek bir iş yapmaksızın,
    ···
  7. 1232.
    +1
    bir baltaya sap olamadan geçirdiğim 20 yılı düşündüm.. insan,sonunun yaşlılık ve ölüm olduğunu bile bile, nasıl bu kadar açgözlü, arsız ve acımasız
    olabiliyordu?
    Tek çocuklarını trafik kazasında kaybetmiş ve buraya da daha rahat bakım alabilmek amacıyla,
    kendi isteğiyle yerleşmiş, 70 küsürlük bir çiftle sohbet etme imkanı buldum. Zaten onlar da birileri
    gelse de bir şeyler anlatsak diye bekliyor olacaklar ki ( (: ) yakaladıklarını sohbete boğuyorlardı,
    tıpkı diğer huzur evi sakinleri gibi.. olsun..boğsunlar..en tatlı zahmetti bu..zaten bu yüzden burada
    değil miydik?
    Onların yer yer hüzünlü, yer yer eğlenceli hatıralarını dinliyor, ben de kendi hayatımın,
    anlatılabilecek kısımlarından kuplelerle kendimi tanıtıyor, sohbetlerine ortak oluyordum. 30 unda
    kaybettikleri oğlundan bahsederken hala gözleri dolan teyzenin eli saçlarımdan, sırtımdan
    ayrılmadı, ben de onlara destek verdim, omuzlarını sıvazladım.. zordu evlat acısı.. doğrudur..ben
    bilemem.. kimse de bilsin istemem zaten.. bilmeyelim biz öyle bir acıyı hiç.. allah sıralı ölüm versin..
    Bütün yaşadıklarının ardından, hala burada böyle sevgi dolu, el ele, diz dize oturan ve birbirinden
    artık ne maddi ne manevi ne de cinsel hiçbir beklentisi olmadığı halde bu denli birbirine bağlı olan
    bu iki çınar, gözlerimi yaşartmıştı.. içimde insani bir şeylerin kıpırdadığını hissettim..bu his beni
    hüzünlendiriyor, kendimle daha da sert şekilde yüzleşmeme neden oluyor, beni zorluyordu.. belki
    de Ceyda bu yüzden gelmek istememişti.. valla ben de utanmasam ağlayacaktım anasını
    satayım..ne güzel bir aşk lan bu…bu nasıl bir sevgi…nedir yahu böyle birbirinize bağlayan sizi?..
    Ben hiç tadabilecek miyim acaba bu denli bir sevgiyi?
    ···
  8. 1233.
    +1
    Daha fazla dayanamadım yanlarında, ikisine de sarıldım, ellerini öptüm, hafifçe dolan gözlerimi
    çaktırmadan elimin tersine silip, başında küçük bir kalabalık toplamayı başarmış, etrafındakileri
    güldürüp duran tonton bir amcanın yanına doğru ilerledim, boş gitmedim tabi, bir yandan da
    kurabiye tabaklarını servis ettim,
    Askerliğini “topçu” birliğinde yapan ilhan dede, atıcılığını oldukça marifetli şekilde sergiliyor, hem
    kendisi tok bir sesle kahkaha atarken, bizim iyilik meleklerini de kıkırdatıyordu..
    Yaşlı adam, umulmadık şekilde esprili ve geyikçi çıkmıştı, hikayelerinin bazılarını aklıma
    kaydettim, sonra birkaç hafta bizim tayfayla bu geyik aramızda devam etti (:
    Az önceki duygusal halimden sıyrılıp, mezarlığa ya da ölü evine değil, belli bir yaşın üzerindeki
    insanların, sakin ve mutlu bir yaşam sürdüğü bir yere geldiğimi hatırladım, kendime telkin ettim.
    Bir süre bu hal hatır sorma, dert ve neşelere ortak olma faslı sona erdi, ömerin klarneti ayyuka
    çıktı,
    Bazılarını benim de bildiğim, ama çoğunun ne olduğunu anlamadığım eserleri icra etmeye
    başladı, eleman ciddi anlamda profesyonel diyebilirim, enstrümanı resmen konuşturuyor..
    sözlerini bildiğimiz bestelere hep bir ağızdan eşlik ettik, slow başlayan bu mini resital, şen şakrak
    son bulmuş, biz de yaklaşık 2.5 saatin ardından, arkamızda mutlu ve muhtemel sevgi ekgibliği, bir
    süreliğine de olsa önemli ölçüde giderilmiş bir kadife yürekli insalar topluluğu bırakmış şekilde
    huzur evinden ayrılmıştık..
    http://fizy.org/#s/1302x8
    Herhangi bir gününüzün öğleden sonra maksimum 3 saatine mal olacak olan ama vereceği huzur
    ve vicdani rahatlamanın bu kadar kısa sürede pek az şey tarafından verilebileceği bir etkinlikti.
    Benden de size tavsiye beyler, arada bu tarz etkinliklere katılın, insana, unuttuğu, yoğun (!)
    hayatının karmaşalarında kaybettiği insanlığını hatırlatması açısından son derece etkili, son
    derece faydalı.
    ···
  9. 1234.
    +1
    Ve o gün, ben de insanlığımı yeniden hatırlamıştım adeta.. harbi, niye ki bütün bu savaşım?
    Kendimi zorlayışlarım? Kimden intikam almaya çalışıyorum? Kimi kandırıyorum?..
    Gönül oyunları ve pgibolojik savaşlardan ibaret olan ikili ilişkilerimi gözümün önüne getirdim
    tekrar, sonra bir vuruşta paramparça ettim hepsini..
    Daha fazla oyun, yalan, intikam, savaş yoktu…bu hayat benimdi..ve ben, kendim için
    yaşayacaktım.. başka kimse için, başka kimseye zarar vermek ya da mutlu etmek için
    değil.. kendim için..ve, beni mutlu edeni, beni seveni sevecektim.. sırtını döneni değil..
    Gruptan ayrıldıktan sonra tolga ve nilay kibarlık olsun diye beni de davet etti, birazdan gidecekleri
    kafeye, ama örnek çiftimizin, bu duygusal günün ardından biraz yalnız kalması gerekiyordu
    bence..o yüzden ben de kibarca reddettim tekliflerini, bahanelerimi sıraladım, “peki madem (:”
    deyip salıverdiler beni..
    Ruhum gibi, bedenim de azat olunca, o tanıdık yola düştüm yeniden.. yurda doğru, uzun ve
    arındırıcı bir uyku çekmek için ilerlerken, geleceğimi yeniden ve daha insani şekilde
    biçimlendirmeye karar vermiş ve buna binaen, ilk iş olarak da bana sadece manevi ve cinsel
    tatmin sağlayabildiğini artık açıkça görebildiğim Ceyda dan ayrılmayı kafama koymuştum..
    Bu iş 1-2 gün içinde bitmiş olacaktı..
    Sonra..
    Sonrası kader.. kısmet..şans..
    O günü ve sonrasındaki ikinci yüzleşmeyi nasıl anlatırım bilemiyorum.. günlüğümde de epey
    saçmalamışım zira.. elimden
    geldiğince yazmaya çalışacağım..ama epey zor..
    çok zor beyler..
    birini sevmek zor, evet doğrudur,
    birinin sizi sevdiğinden emin olmak zor..
    sevdiğinizin sizi reddetmesi.. daha da zor..
    ama inanın bana, en zoru, ama en zoru,
    sizi seven birini hayatınızdan çıkarmak, sevgisini reddetmek, buna mecbur kalmak..
    ···
  10. 1235.
    +1
    ben reddedildim..hem de bir kere filan değil ha! Defalarca.. çok hayal kırıklıkları yaşadım, çok
    savaş, yarış kaybettim..
    ama hiç biri, sizi seven birini reddetmek ya da bir ilişkiyi bitirmek kadar zor değil..en duygusuz
    huur çocuğu bile olsanız bir şekilde canınızı yakmayı başarıyor bu durum, felçli sinirleri bile
    harekete geçiriyor, çürümüş kalpleri bile canlandırıyor..
    bu şeyin zıddı, yani olumlu versiyonu ise, hiç şüphe yok ki gerçek aşktır.
    Ama bugün, benim yüzleşmem gereken kısım, her zamanki gibi olumsuz olan kısım..
    madalyonun karanlık tarafı..
    Bu gün yine beni seven birine “git” diyeceğim..eh, alışkanlık oldu artık, “sen bağışıklık
    kazanmışsındır amın oğlu” diyeceksiniz, ama öyle değil..
    Ve bu sefer son.. söz veriyorum.. kendime, kalbime, beynime, ruhuma.. söz..bir daha asla cellat
    olmayacağım.. gerekirse o bıçağın altına ben yatarım, ama elime almam..bir daha gönül katili
    olmak yok..
    Düşünün beyler, daha olayın öncesinde bile böyle kendimi sakinleştirmeye çalışırken, bir de onun
    gerçekleştiği anı ve sonrasını düşünün..
    Size nasıl aksettirdiğimi biliyorum.. ceyda, bu güne kadar ilişki yaşadığım kızların arasında en
    “hafif” görüneniydi, şimdi, hepiniz (hepimiz) de bekliyoruz ki, buna oranla, ayrılması, kurtulması en
    kolay ve sorunsuz olanı da o olacak.
    ···
  11. 1236.
    +1
    Ama bazı şeyler göründüğü gibi değildir.. kadınları ve bazılarının “hafif görüntüsünü hafife
    almayın”, aldanmayın..
    Sevgililer gününden bir gün önceydi..(amma zaman seçmişim değil mi? Ee madem bu son
    cinayet, o zaman en esaslısı da bu olmalı.. zira artık emekli oluyorum.. tövbe filan edicez..)
    Ceyda ile okulda görüştük, yukardaki çardağa, yani klagib cinayet mahallime zütürdüm onu da..
    Kız, bu aralar biraz uzak kalışımız ve benim ona şu “huzur evi meselesi” nedeniyle kızgın
    olduğumu düşündüğü için temkinli görünüyordu.. hatta gergin sayılırdı...
    Yo hayır.. sana kızgın değilim Ceyda..sen de bana kızma…lütfen kızma..
    Oturduk, onu yola dik uzanan banka oturtmuş ben de her zamanki gibi çapraza
    oturmuştum…klagib ritüeller.. daha önce mine ve
    ebrunun sevgilerinin sonunun geldiği yerde, aynı şekilde.. aynı pozisyonda..
    Bütün bu benzerlikler ve tekerrür beni rahatsız etti.. takıntılı bir seri katil gibi hissediyordum..
    “konuşmamız lazım” dedim..
    Kız, kesilmeye zütürüldüğünü anlayan kuzunun huzursuzluğuyla yüzüme bakmaya başlamıştı..
    acaba başına gelecekleri anlamış mıydı?
    “konuşalım?” dedi rengini oturtamadığı bir sesle, omuz silkti.. rahat görünmeye çalıştı..
    şimdi yeniden hamle sırası bendeydi.. acaba direkt, bodoslama mı girseydim? Yoksa gene sol
    elimle sağ kulağımı mı tutacaktım?
    http://fizy.org/#s/2b7d41
    Ceyda, ne olursa olsun, dobra bir kızdı..benim de en azından bu seferlik, sona yakışır bir biçimde
    dobra olmam gerekirdi sanırım..bunu ona borçluydum..
    “Ceyda..sence ilişkimiz ne durumda?” dedim..
    Dobralık telkini boşa gitmişti..
    Kızın dudakları titredi, “nasıl yani?” der gibi bir bakış attı, başını öne doğru uzatmış, tek kaşını
    hafifçe kaldırıp soru anlamı yüklemişti..
    “nasıl yani?” diyordu mimikleriyle..”bu da sorulacak soru mu?” “ne demekti şimdi bu?”…
    Ses gelmeyince yeniden konuştum,
    “son zamanlarda..biraz..sıkıntımız var gibi?”
    ···
  12. 1237.
    +1
    “bence yok” dedi, adeta laflar ağzından fırlamıştı.. yaydan fırlayan ok gibi aceleci ve keskin..
    Beni biraz olsun görememeye hatta benle mesajlaşamamaya bile tahammülü yokken, ona, ondan
    tümüyle kopmak istediğimi nasıl söylerdim?..allah kahretsin.. mine ve ebru, olacakların farkında
    değildi..bu yüzden bu, söyleme kısmı nispeten kolay olmuştu..
    Oysa bu kız biliyor…başından beri biliyor zaten..bu riski alarak beraber oldu benle.. hatta
    suçlarımdan birine ortak bile oldu..
    şimdi, ben onun her zaman içten içe bildiği, kuşkulandığı şeyi, gözlerinin içine baka baka nasıl
    söyleyecektim?..nasıl..
    “Ceyda…bizim ilişkimiz.. başından beri sağlıklı değil..ben.. bunu biraz geç fark etmiş olabilirim ama
    sonuçta..”
    Devam edemedim..
    Kız yüzünü ellerinin arasına almış, hıçkırmaya başlamıştı…evet.. korktuğu başına gelmişti
    işte.. zaten daha fazla söze ne gerek vardı? Tsigalko, yine yapacağını yapmıştı.. huylu huyundan
    vazgeçer mi?
    Durdum biraz..
    Bir süre sonra yüzünü ellerinin arasından çıkardı.. gözlerini sildi, kızarmış yüzü, çarpılmış
    mimikleri ile içimi parçalıyordu..
    Keşke fırlayıp gitseydi mine gibi..
    Ya da sövüp saysaydı, hakaret etseydi, aşağılasaydı ebru gibi..
    Ama yapmadı.. yapamadı..yapamazdı…çünkü zaten o, her şeyin farkındaydı.. kendine mi kızsın,
    bana mı kızsın.. kime, nasıl kızsın?..
    “Ceyda.. böyle yapma…özür dilerim ben.. beceremedim gene değil mi…senin gibi birini bile idare
    edemedim..”
    Kuzu gibi bakıyordu.. küçük hıçkırıklarını bastırmaya, dolan gözlerini küçük parmaklarıyla sildi..
    O ateş parçası gibi, alev alev, yanan, ciksi, baştan çıkarıcı, tehlikeli kadın gitmiş, yerine bir kedi
    yavrusu gelmişti..
    Diyorum ya, keşke bağırsaydı, küfretseydi, basıp gitseydi de, böyle bakmasaydı yüzüme..
    Gözlerindeki derin hayal kırıklığı ve başarısızlığı, sakin bana da beni yansıyor gibi geldi..
    “özür dilerim.. olmuyor..zaten..bir daha bu işlere gireceğimi sanmıyorum ben.. yeterince insan
    üzdüm.. seni üzdüm..”
    Yaşlar yanaklarından süzülürken, nihayet ilk konuştu,
    ···
  13. 1238.
    +1
    “napıcaz seni bilmiyorum” dedi, sonra da histerik bir gülüş koyverdi..ben de gözlerim dolu dolu bir
    “hasgibtir bana” gülüşü attım..” kıhh” diye bir ses çıkarır ya insan, kafasını sağa sola oynatır
    hafifçe, sırtı dikleşip söner bir saniyeliğine.. güler…insan, böyle de güler..ama aslında böyle
    gülerken “hasgibtir” çeker..
    Hasgibtir..“kim, nasıl mutlu edebilir ki seni?” dedi, tatlı tatlı.. hala ağlıyor, bir yandan da resmen mantıklı
    mantıklı konuşmaya, bir şeyleri anlamaya çalışıyordu..
    “herhalde ben belamı arıyorum.. mutluluğu filan değil.. yoksa, senle gayet mutlu sayılırdım..”
    Ben de mantıklı bir şekilde cevap vermeye çalışmıştım..
    Lan sanki ayrılık konuşması değil de, benim sorunum üzerine bir açık oturum yapıyormuşuz gibi
    hissediyordum.. hani, birazdan da “bir telefon bağlantısı alalım” filan dense şaşırmazdım heralde
    (:
    Bu ilk defa oluyordu..
    Her şeyiyle farklı, marjinal bu kızın, ayrılık seansı da kendisine özgü oluyordu.. konuşarak,
    anlaşarak, yorumlaşarak ayrılıyorduk resmen.. zıplayıp giden, lanet eden, beni bırakma diyen bir
    taraf yoktu…
    “seni her zaman çok sevdiğimi biliyorsun değil mi?..bunu da senin hoşuna giden şekilde
    göstermeye çalıştım hep.. omza başını dayayıp yıldızları izlemeler, geceleri aşk dolu
    mesajlaşmalar filan, sana göre değildi.. değil mi?..”
    Bir şey diyemedim..
    “ben de kuralına göre oynadım senin de beni sevmen için..ama olmadı.. gene olmadı…sen
    kimseyi sevemezsin be tsigalko..”
    “bunu ilk kez duymuyorum” dedim.. gene karşılıklı bir “hasgibtir” gülüşü çektik..
    Eliyle uzandı.. elimi tuttu..ne yapıyordu? Daha demin “bitti” dememiş miydim ben? Yeniden
    başlayabilmeyi mi umuyordu? 30 saniye sonrasında?
    “daha önce hiç böyle hissetmemiştim..” dedi.. “ sen belki fark edemedin, ama ben seni ciddi
    anlamda sevdim.. hastalık derecesinde sevdim..sen.. sanki ruh eşim gibiydin.. şimdi kafana
    koymuşsun, gideceksin, belli…ama bu beni mahveder.. iyice hesapladın mı olacakları?”
    http://fizy.org/#s/2b7d3x
    ···
  14. 1239.
    +1
    Bir ürperti geldi.. nasıl yani..
    “Ceyda, saçmalama.. sakın..yani..bak,”
    “yok yok.. kendime zarar vermeyeceğim..” dedi yine gülümseyerek, artık ağlaya güle, yaşlarla da
    ıslanmış olan yüzü iyice dramatik bir hale gelmişti.. ifadeler, duygular karışmış, anılar, hatıralar
    dağılmış,
    Soyguna uğramış bir evin yatak odası gibiydi yüzü.. çekmeceler yerde.. yorgan, çarşaf
    dağılmış.. kıyafetler etrafa saçılmış…bir cümbüş…eğlencelisinden değil, acı vereninden bir
    cümbüş.. kaos..karmaşa…
    “en azından fiziksel olarak” diye devam etti.. elimin üzerindeki eli sıklaştı.. bakışları donuklaştı..
    “yarın sevgililer günü..” dedi… “rezervasyonları iptal etmem gerekecek..ama hediyeni verebilirim
    hala” deyip yine hastalıklı şekilde güldü..
    içim fokurdamaya başlamıştı.. düdüklü tencere gibi, korkunç bir basınç dalgası hissediyordum
    içimde, sanki, biraz koyversem kendimi, patlayacağım.. paramparça olup dağılacağım.. Kulaklarım uğulduyordu.. rakımı yüksek dağ geçitlerinden geçerken kulaklarınız basınçtan tıkanır,
    sonra da siz yutkuna yutkuna onu açmaya çalışırsınız ya hani..(izmir-manisa arası çok olur bu)
    işte ben de sanki bu baskı ve ağırlıktan kurtulmak ister gibi, bir biri ardına yutkunuyor, yanmaya
    başlayan yüzüm ve boynum için serinletici, Allah vergisi bir esinti diliyordum..
    “yok.. çok..çok özür dilerim.. ceyda..gitmeliyim ben.. yoksa ağlamak zorunda kalacağım.. beni öyle
    görmeni istemem..”
    Elini elimden çekti..ama gözlerini yüzümden çekmedi.. yeniden hıçkırıklara boğulup oturduğu yere
    sinerken, bu sefer hem terk eden, hem de kalkıp giden bendim.. ayağa kalktım.. sonra güya vicdan
    yapıp omzunu sıvazladım..(ne kadar pekekentim aq..kendime sinir oldum bak şu an..) sonra da
    onu orada, öylece, darmadağın bırakıp uzaklaştım..
    Attığım her adımda, az önceki anların baskı ve kasvetinden de uzaklaşıyordum.. artık yeni bir
    hayat vardı önümde.. başka biri olma şansı..ve Ceyda, bu yolda vermem gereken son
    kurbandı..son.. artık düzgün bir adam olacaktım.. değişecektim..
    ···
  15. 1240.
    +1
    Yüzümde anlamsız bir gülümsemeyle mühendislik kantinine girerken, bulutların arasından çıkan
    güneş göz kırptı.. aydınlanan girişte, elinde parlak kılıcıyla, kar beyazı atının üzerinde şaha
    kalkmış, üstü başı parça parça ve dağılmış haldeki kara kuru şeytanı köşeye sıkıştırmış heybetli
    bir melek figürü gözümün önüne gelir gibi oldu..
    iyi tsigalkonun dönüşü muhteşem olmuştu..
    gibicem bu fizy i de haa..tak ettiler versiyon yapalım derken amk salakları..
    14 şubat..
    Havanın “yağsam mı? Yoksa açsam mı lan?” düşünceleri arasında bir türlü karar veremediği, bir
    çiseleyip, bir parladığı, yarı ıslak bir Salı günü..
    Düne kadar, bu özel günün, kendisine özel anlamlar ifade ettiği, sevgilisi olan bir adamdım..
    bugün sapım.. tamamen kendi tercihim,
    öğlen biten dersimin ardından yurtta oturmuş, kupama doldurduğum çay eşliğinde play station
    oynuyorum. Manchester city de darius vassel in, frimpong un filan olduğu zamanlar, iki de
    transfer yapmışım.. takım yakıyor ortalığı..
    Tolga odada değil, bütün gün-gece yalnızım bugün.. günlüğümü yazarım..ps oynuyorum işte..
    çayım biterse doldururum gene..tv salonuna iner diğer sap kardeşlerimle geyik muhabbeti
    yaparım..iyi ya..ne var olm.. takılıyoruz..
    5-0 lık m’boro galibiyetinden sonra sıkılıp kolu bir tarafa bırakmıştım ki telefonum titredi..
    Mesaj gelmiş, nilaydan..
    “iyi misin?” diyor.. sanırım tolgadan haberi almış.. tolga da dün gece benden öğrenmişti malum,
    önce kızgın numarası yapmış, sonra “ee ben demiştim abi” moduna geçip üstüme gelmiş, en
    nihayetinde benim üzgün ve bir şeylere yeniden başlama çabasında olduğumu görünce kankalık
    görevini yerine getirerek bildiğim dostane tolgaya dönüş yapmıştı.
    Epey dertleştik, karşılıklı fikir alışverişiyle, hayatımı masaya yatırdık, geleceğime dair, kendisinin
    de dahil olduğu planlar yaptık..
    Evet, işte ben buyum..her daim ilgiye, pohpohlanmaya, arka çıkılmaya, teselli edilmeye muhtaç
    bir muhallebi çocuğu! Yes!
    ···
  16. 1241.
    0
    Benim bu olmam lazım, binliktir, Kazanovalıktır, jigololuktur (:p) filan bana göre değil, ne diye
    girmişim ki ben bu toplara?
    Benim süt çocuğu olarak devam etmem lazım, en pastörizesinden…
    Yoksa çok zarar veriyorum.. kendime..etrafıma.. böyle yürümez..bir gün ağzım yüzüm kayar,
    ondan sonra belamı bulmuş olurum
    işte..en iyisi bir an önce doğru yola dönmek.. demi?
    Nilaya cevap attım,
    “gayet iyiyim (: size de iyi eğlenceler ;)”
    Temiz bir mesaj.. takılmanıza bakın, beni rahat bırakın demek istiyorum öz olarak.
    Tekrar mesaj geldi,
    “istersen bize katılabilirsin bak?”
    Bizim deli kızın gene sevecenliği tutmuştu..ne işim var amk benim sizin aranızda sevgililer
    gününde?
    “yok artık canım (: hadi, bak tolgayı ihmal etme sonra gece hıncını benden alır :p”
    “iyi madem.. konuşalım bir ara ama?”
    “tamam konuşuruz, hadi bb”
    Noktayı koyduğumu umuyordum ama buna rağmen bir kez daha telefonum titredi, içimden hafifçe
    küfrettim, kızım manitanla ilgilensene yeaa.. anladık iyi arkadaşsın, eyvallah..
    Mesajı açmamla dona kaldım, Ceyda yazmış,
    http://fizy.org/#s/1ah6hs
    “şimdi kol kola ıslanıyor olabilirdik bizim bankımızda”
    ….hay anasını ya..ne diyon sen Ceyda?..ne diyebilirim ki?..sinirim bozulmuştu birden..ceyda
    vazgeçmiyordu..gurur yapmak zaten ona göre değildi..ama ısrar etmek de faydasız değil miydi?
    Cevap yazmadım..telefonumu da kapattım..gittim bir bardak daha çay koydum, tv salonuna inip
    zevksiz italya kupası maçını izleyerek günümü muhteşem bir şekilde değerlendirmeye devam
    ettim..
    Sonraki günleri Alper-nilay ve diğer çocuklara iyi olduğumu ve konuyu artık kapatmamız
    gerektiğini söyleyerek geçirdim..lan sanki terk edilen benmişim gibi davranıyorlar..belki de
    kafadan sakat olduğumu nihayet anladılar da, acıdıkları için teselli ediyorlar..bilemiyorum..
    ···
  17. 1242.
    +1
    Grupça eve çıkma işini konuştuk, 5 kişilik evi nerden bulucaz bilmiyorum..3+1 filan bile küçük
    gelir.. hani iki kişi salonda yatar desek, o iki kişi kim olacak aq? Madem eve çıkıyorsun, o zaman
    herkes kendi odası olsun ister yani.. kalabalık olmanın dezavantajını yaşacak gibi duruyoruz..ama
    avantajı da var tabi bu durumun, o da daha geniş bir araştırma halkası
    oluşturabilmemiz.. şimdiden etrafı soruşturmaya başladık, hepimize yetecek bir ev (barınak :p)
    arıyoruz..
    Dubleks villalar var ama onların da kirası çok pahalı aq..7-8 kişilik onlar..2-3 tane ona boş kalır,
    taku takuna para vermeyelim dedik..e başka adamlar bulsak yanımıza, bu sefer de otel gibi
    olacak amk evi..8 kişi eve mi çıkılır? Az daha kassak futbol takımı kurucaz kodumun yerinde..
    Neyse bakalım.. şöyle 4+1 filan bulabilsek diyoruz..ama çok az var öyle de okula yakın.. genelde
    şehrin kıyılarındaki büyük sitelerde var o tip büyük evler..
    ···
  18. 1243.
    +1
    Sonra Cuma günü geldi..hatırlamak bile istemediğim, ama her bir ayrıntısını da kaydetmekten
    geri duramadığım o kara Cuma..
    Cuma sabahı, ilk blok dersin ardından koridorda alperi gördüm, ne haber gibisinden yanına gittim
    ki biraz moralsiz olduğunu fark ettim,
    “hayırdır bro ne iş ;) ?”
    Ters ters baktı, “duymadın sen daha demi?”
    şaşırmıştım, “neyi?”
    Gözlerini etrafta gezdirdi boş boş.. sonra konuştu,
    “Ceyda gidiyor abi..”
    “ne?! Ne demek gidiyor?”
    “okuldan ayrılıyormuş..”
    “o..oh..a…neden?”
    “bilmem? Belki kendisine sorsan daha iyi olur?”
    Alper ilk defa bana karşı tavırlı görünüyordu.. neden? çünkü bir arkadaşı okuldan ayrılıyor ve
    bunun sebebi…bir Dakka lan..yok artık!..benim yüzümden değil tabi ki! Böyle saçmalık mı olur
    aq?..
    “nerde şimdi Ceyda?”
    “kaydını sildirme işleriyle ilgilenecekti, kantinde olabilir şu an..”
    Hemen fırladım..
    Bir alt kata inmiştim ki ceydanın kızlar tuvaletinden çıktığını gördüm, hemen seslendim,
    “Ceyda!?”
    Döndü, beni görünce bir anlığına gülümsedi…hafif ve buruk..
    “duyduğum şeyin doğru olmadığını öğrenmeye geldim” dedim kararlı ama endişesini
    gizleyememiş bir sesle..
    burada olanlar bir ses verse? kimse yok mu yoksa amk çok yalnız hissettim bir an (:
    http://fizy.org/#s/2b7d3v
    Gene aynı sıkıntılı gülümsemesinin eşliğinde sordu, “ne duydun ki sen (: ?”
    “Ceyda….bir yere gittiğin filan yok? Değil mi?”
    “hıı..o mesele..”
    Elini havada şöyle bir salladı, sanki önemsiz bir şeyden bahsediyormuşuz gibi..
    Dik dik bakıp cevap bekledim, konuştu,
    ···
  19. 1244.
    +1
    “evet…doğru duymuşsun.. ayrılıyorum..”
    “nedenn?!”
    "bilmem…bana göre değil sanırım.. yapamayacağımı anladım.. seneye…dershane filan.. tekrar
    hazırlanırım..”
    “ya..ya..saçmalama gayet iyiydi notların filan..hem, daha ilk dönemdennasıl anlayabiliyorsun sana
    uygun olmadığını? Alan derslerinin a sını bile almadın?”
    Dudakları titremeye başlamıştı.. hala inatla gülümsemeye çalışıyordu, ama ağlamak üzere
    olduğunu hissettim.. midem
    kıvranmaya başlamıştı…işler kötüleşecek..
    “anladım işte…anlar insan..”
    “Ceyda..bak.. çok..çok saçma bir şey yapmak üzerisin şu anda..2 yıl kaybettirecek bu sana
    bilmem farkında mısın? iyice düşündün mü?”
    “yeterince şey kaybettim ben zaten..2 yıl koymaz..”
    Kitlenip kalmıştım.. dizlerim titremeye başladı.. pencere tarafına doğru sürükledim ikimizi,
    bacaklarımı usulca yanan kalorifere yaslayıp sıcaklığından güç almaya çalıştım..
    “saçmalıyorsun..” dedim defalarca.. papağan gibi..
    “kalamam artık tsigalko mümkün değil” dedi.. artık gülmek için kendini zorlamıyordu.. gözleri
    dolarken, ben de iyice güçten düştüm..
    “ne demek mümkün değil ya?” diye mivayladım..”benim yüzümden mi?”
    Göz yaşları süzülürken, bir “hasgibtir gülüşü” attı yine..
    “evet.. senin yüzünden (:”
    Ellerimi teslim olur gibi kaldırdım..”salak mıs…saçmalama Ceyda.. böyle.. böyle bir şey mi var
    ya?” dedim iftiraya uğramış gibi..
    Gözleri parladı,
    “sen kal dersen kalırım ama”
    “kal!!” diye haykırdım resmen..”kal! kal! Nereye gidiyorsun ya..yüreğime mi indireceksin?”
    Ağlaya güle konuştu gene,
    “umurunda mı bu kadar?”
    “herhalde umurumda, deli misin sen?..kal.. gitme.. duydun mu? Bak kal diyorum!”
    “peki kalırsam.. yeniden “biz” olacak mıyız?”
    Palm face yaptım.. kalorifer peteğine verdim tüm ağırlığımı, sıcak demirler bacaklarımı
    acıtıyordu..oha ya..ne oluyor olm?..kesin kabus görüyorum…böyle bir şey mantık çerçevesine
    dahil olamaz.. mümkün değil..
    ···
  20. 1245.
    +1
    “Ceyda…”
    “olacak mıyız? Olmayacak mıyız?”
    “ya manyak mısın sen? Ne alakası var bununla yaptığın şeyin? Böyle anlaşma mı olur? Sen her
    sevgilinden ayrıldığında şehir mi değiştireceksin böyle?..yaptığın şeyin mantıklı tek bir noktası
    bile yok.. kendine gel tamam mı? Bir yere gitmiyorsun.. gerizekalı!”
    Koyvermiştim artık bende.. sinirden sesim ve bedenim titremeye başladı..
    “sen herkes değilsin.. söyledim sana.. neler paylaştım.. neler anlattım…sen farklıydın.. farklısın..”
    “o anlattıkların bende kalacak söz veriyorum..sen de kal.. burada kal..”
    “biliyorum.. sana güvenip inandığım için konuştum zaten onları.. sana inandığım için sevdim
    seni.. değişebileceğine inandım..”
    Aslında değişmiştim zaten.. hayatımı düzeltmeye, artık gerçek sevgiler üzerine ilişkiler inşa
    etmeye çalışıyordum.. ceyda beni tedavi etmiş olabilirdi..ama olay şu ki, sizi tedavi eden ilaç,
    dünyanın en muhteşem icadı bile olsa, iyileşince artık ona ihtiyaç duymazsınız ki artık?
    Ceyda bunu kabullenmek istemiyordu.. beni iyileştiren panzehir olarak, onu hayatımın sonuna
    kadar kullanmamı istiyordu.. artık ihtiyacım olmadığına inanmıyordu.. bile bile devam etseydim,
    bu da başka bir bağımlılık, başka bir hastalık olmaz mıydı?
    “Ceyda lütfen gitme..ama.. bizim işimiz bitti bu saatten sonra..ben farklı bir hayat istiyorum.. daha
    sakin.. yalnız hatta.. evet.. yalnız olmak istiyorum bir süre..kim bilir belki de muallak filanımdır ha?”
    Güldü gene, sonra iyice buruştu yüzü.. tamamen bıraktı kendini.. üzerime yüklendi.. sarıldı.. başını
    göğsümde hissettim.. hıçkıra hıçkıra konuştu.. bizden bahsetti.. başka şeyler de söyledi ama
    onları yazamayacağım amk çok utanıyorum zaten şu an, ter bastı resmen…yalvardı desem
    kısaca, çok mu egoist görürsünüz beni?..
    Onu kibarca kendimden uzaklaştırdım, gözlerini sildim, dağılan kırmızı saçlarını kulağının
    arkasına sıkıştırdım..
    ···