/i/Sözlük İçi

sözlük içi.
  1. 126.
    +4
    tamam belki ilk kez bu kadar sevmiş, bu derece yoğun, neredeyse elle tutulabilir bir sevgiyle
    bağlanmıştım birine,
    ama yo hayır..bu, reddedilme acısı değildi,
    bu terkedilme acısı hiç değildi,
    aldatılma acısı bile değildi,
    ben,
    bir yarış atı gibi,
    bir koşu tavşanı gibi,
    resmen bir başkası ile yarıştırılmış,
    ve o yarışı kaybetmiştim..
    o an neye ne kadar üzüldüğümün hesabını tutmam mümkün değildi, ama sonradan anlamıştım
    ki,
    ben ne ayşenle başlamadan biten gelecek hayallerime,
    ne gönülden sevdiğim birini elde edemeyişime,
    ne de ona bir başkasının sahip olmasına üzülmüştüm,
    aslında ben, kendime üzülmüştüm,
    kırılan gururuma, yok edilen öz güvenime üzülmüştüm..
    ayşen?
    benim hatasız, kusursuz, biricik prensesim?
    nasıl yapabilmişti bunu? beni, nasıl olmuşta bir başkasıyla kıyasıya yarıştırmıştı?
    neye göre tercih etmişti onu?
    daha mı yakışıklıydı benden?
    daha mı zengin?
    yoksa daha mı çok sevmişti?
    daha mı fazla istemişti ayşen'i?
    mümkün olabilir miydi ki böyle bir şey? daha fazla sevilebilir miydi bir insan, daha fazla sevebilir
    miydi bir insan, benim ayşen'i sevdiğimden
    eğer sadece reddedilmiş olsaydım, bir şekilde aşkımı kalbime gömer ve acımı içimde yaşardım,
    zira ben gurursuz olamazdım pek fazla, daha da yalvaramazdım.. yavşaklık edemezdim..
    aldatılsaydım eğer, tokadı basar, öfkeyle çeker giderdim en fazla..ve o kadar da koymazdı zaten,
    ···
  2. 127.
    +5
    ama peki ya bu? bu yapılan? nasıl bir plan, nasıl bir izan?
    ben, tercih edilmeyen olmuştum.. kaybeden..şimdiki deyimimizle loser..hem de en ağırından belki
    de..
    http://fizy.com/tr#s/1aj5e9
    aslında bunları, öğrendiğim sırayla yazmam gerekir ama fazla uzatmak istemiyorum artık malum
    kişilerle ilgili acı dolu sahneleri,
    sonradan öğrendiğime göre, ozan ayşenden önce sınıftan 3 kıza daha ağır şekilde yazmış,
    sınıfın en güzel hatunu olan (tabi o ara benim gözüm bile görmüyor orası ayrı) ceylin e teklif
    edecek cesareti bile bulamayıp (inanılmaz bir havası vardı, yanına yaklaşmaya korkarsın)
    vazgeçmiş, beste diye ufak tefek ama sevimli bir hatundan ağır posta yemiş, en son da bizim
    ebru tarafından resmen taşak oğlanına çevirilmişti,
    yani benim ölüp bittiğim, üzerine kusur konduramadığım, yedi kıtanın prensesi ilan ettiğim ayşen,
    beyefendinin 4. tercihiydi..tabi bundan kızın haberi var mı? orası kuşkulu. ben bile olayların iç
    yüzünü 2 sene sonra öğrendiğime göre, onun hiç bilmiyor olması normaldi..
    öte yandan ozan pekekenti, ebruya sulanırken bir yandan da ayşenle görüşüyormuş zaten,
    numarasını filan almışmış, ben de o bayram dönüşü daha ilk pazartesi, önlü arkalı otururken "ne
    ara o kadar samimi oldu lan?" bunlar diye düşünüyordum ya,
    meğer ayşen, tıpkı benle yaptığı gibi onunla da tatil boyunca mesajlaşmış olmalı,
    ve tabi şehre bir gün erken gelmesinin sebebi de ozanla buluşmaktı..(hatta ben içten içe bir
    şeylerden kuşkulanmıştım hatırlarsınız)
    ···
  3. 128.
    +7
    nihayetinde, ayşen, kendisini yere göğe sığdıramayan aşık prens tsigalkoyu değil,
    daldan dala konan, her çiçeğe dadanan eşşekarısı, huur çocuğu ozan ı seçmişti.. olay buydu
    işte.. haticeye değil, neticeye bakmak lazımdı..
    ama inanın, ben bugün artık gibimde bile olmamakla birlikte, hala daha neden benim yerime onu
    tercih ettiğini tam olarak anlayabilmiş değilim.
    aklıma gelen en önemli ihtimal çocuğun izmirli olması, benim de bursalı olmam dolayısıyla,
    ozanın onu daha fazla gezdirip, daha fazla yedirip içireceğini düşünerek menfi bir tercih yapmış
    olmasıydı (bu arada lokasyonla ilgili epey spoiler oldu tabi ama olsun, olay ege bölgesinde
    geçiyor işte, fazla eşelememek lazım * ).
    yani başka bir makul neden düşünemiyorum açıkçası,
    tabi şimdi bunları, böyle rahatça sakin kafa ve kendime olan güvenim yerindeyken
    söyleyebiliyorum,
    ama o zamanlar, inanın tamamen kendimi kaybetmiştim beyler,
    yetersiz, istenmeyen, yenilmiş, tercih edilmeyen, ezik, çapsız bir adamdım ben.. ozan benden
    üstündü, bir şekilde öndeydi benden ve rüyalarımın kadınını elimden alabilecek kadar da
    güçlüydü..
    acıtasyonu bırakıp o güne dönmek gerekirse,
    evet daha göreceklerim bitmemişti beyler, daha kabusum yeni başlıyordu, kara perşembenin
    henüz yazıları yazıyordu,
    ···
  4. 129.
    +3
    ayşen ve ozan, ilişkilerini benden, dolayısıyla sınıftan gizlemek istemişlerdi muhtemelen (en
    azından ilk zamanlarını). ama bu talihsiz tesadüf, hem onları hem beni hem de orada bulunan
    sınıf üyelerini şaşırtmış,
    beni ayriyetten dağıtmış, onları da, artık gizleyecek bir şey kalmadığı için rahatlatmıştı..
    sinema salonunun girişine doğru ilerlerken, grubun tüm muhabbeti bu çiçeği burnunda ilişki
    oluvermişti, nilay yanıma sokulup:
    "-vaay demek bunlar da çıkıyormuş ha, sınıfımızda ilk çiftler oluşmaya başladı" diye sırıtıp
    farkında olmadan çam ormanı devirmişti,
    tabi ben robo modda olduğum için bunlar bir kulağımdan girip diğerinden çıkıyor adeta,
    neyse salona girdik,
    film başlayacak,
    bizim grup gidip en arka iki sırayı neredeyse kapattık,
    ayşen ve ozan ise ortalarda bir yerin duvar kenarına oturmuşlardı, ayşen, duvar ile mert erkeğinin
    arasına, sıcaklığına ve güvenli ortdıbına sığınmıştı. heralde döner bıçaklarıyla filan dalıcam
    sanıyordu içten içe, yuva gibi sığındı oraya...
    film de, aq tam da konuya oturan cinsten..ilk yarıyı izledik, millet cıvıl cıvıl oldu böyle, aşk meşk,
    harika gidiyor ama sonunda ağzımıza sıçılacak belli yani..
    ···
  5. 130.
    +6
    film arası gene bizim grup kaynatıyor, en arkanın en dışındayım, yanımda iç tarafta okan var,
    onun yanında diğer kızlar filan, sapların büyük bölümü bizim bir önümüze oturmuşlardı.
    amk bu sınıfın erkeklerini hiç bir zaman sevmemiştim zaten.. gibtiğimin köylüleri*..
    neyse, o ara kaynaşma, muhabbette filan herkes, okan film boyunca yaptığı gibi yine arada
    omzuma dokunuyor,
    en son eğildi, "abi sakin tamam mı, konuşucaz," diyip beni teskin etmeye çalışıyor ki ben zaten
    sakinim aq..sakinden de öte, resmen ölüyüm..ama sanırım o bunu fırtına öncesi sessizlik olarak
    yorumlamıştı o ara,
    ha bu arada, sonradan ondan öğrendim ki, adam meğer bütün o abuk subuk hareketleri ben
    onları görmeyeyim diye yapmış, hani şu önüme geçmeye çalışma, görüş açımı daraltma çabaları
    filan.. kardeşim benim.. düşünceli kardeşim.. aslan kardeşim..
    öndeki saplar bir şeylere gülüyorlar filan,
    sonra içlerinden en kıl olduğum gibiklerden bir tanesi dönüp,
    "agaa gördünüz mü, ozanla ayşeni? hohahahah olm adam çakıyor yaaa, çakışlardaaa hohaha
    pompala bebeğim parçala ozan" tarzı cümleler kurmaya başladı, yanındaki diğer elemanlar da
    gülerek destekliyorlar bu durumu,
    tabi adam benle ayşen' in arasındaki muhabbeti ne bilsin? o aklı sıra hayvanlığına bizi de ortak
    etmeye çalışıyor, biz de onlara katılıp hep beraber "ooohh çakış varr, parçala yavrumm" diye
    tempo tutucaz diye düşünüyor, hani erkeğiz ya biz, bin muhabbeti filan yapıcaz ya aklımız sıra..
    amın oğlu.. allahın davarı..
    ···
  6. 131.
    +5
    tabi ben bu lafları da duyunca iyice betim benzim atmış heralde, artık yüzümün şekli muşmulaya
    mı benzedi, tavuk zütüne mü benzedi, at yannanına mı döndüm bilemem, okan,
    "tamam aga sus, önüne dön" diye postayı koydu bu gibilmişe, tabi çocuk hala farkında değil, ben
    öyle yamulup, okan da tersleyince
    "ne oldu aga, tsigalko ne oldu? neyi var abi?" gibisinden bir şeyler sormaya başladı,
    okan,
    "bir arkadaşından kötü bir haber aldı demin, hadi dön abi sen önüne uzatmayalım" deyip kesti
    mevzuyu, bir yandan da sırtımı sıvazlamaya devam ediyor yetim okşar gibi aq.."
    bu bin, "haa aga geçmiş olsunn" deyip önüne döndü, ama önde hayvanlar gene aynı
    muhabbetteler, "oobaa çaakk vurrr, yürrü bee" gibisinden, güya durumla dalga geçiyorlar yani..
    okan kulağıma eğildi,
    "hay aq ya.. nerden geldik amk filmine, gibeyim şu barzoların da muhabbetini, aga sen bozuntuya
    verme daha fazla sık dişini" diyor.
    beyler,
    kendinizi benim yerime koymanızı isteyeceğim, sadece bir dakikalığına,
    o loş sinema salonunu,
    ···
  7. 132.
    +4
    bir kaç sıra önünüzde, başka bir erkek ve duvar arasında oturan "hayatınızın kadını" yerine
    koyduğunuz ve az önce külliyen ağzınıza sıçmış kızı,
    ve onun arkasından abaza huur çocuklarının yüzünüze karşı döndürdüğü şu muhabbeti
    düşünün, hayal edin..
    zor değil mi?
    çok zor.. çok zor be beyler..
    http://fizy.com/tr#s/124wmq
    filmin ikinci yarısını resmen bir sis perdesi arkasından izledim, buğulanmış gözlerim, bulanmış
    beynim..finalle birlikte de dağıldım beyler,
    ağlıyordum,
    okan ikimizin adına gruba iyi akşamlar diledi, benim gözlerimden süzülen yaşları kimse görmeden
    oradan beni kaçırdı, sonradan diğer binler de gruba, okanın salladığı "arkadaşına bir şey olmuş"
    mevzusundan bahsetmiş olmalıydılar, sorun olmadı yani sonradan.
    neyse biz apar topar çıktık salondan, ben sessiz sessiz ağlıyorum, çok hafif bir hıçkırığım var,
    çıktık dışarı, az kenara yürüyüp o beton çiçeklikler vardır bilirsiniz, onlardan birine oturduk,
    bu beni teselli etmeye çalışıyor, mendil filan veriyor..aq karı gibi hissediyorum kendimi..ama elde
    değil beyler..tutamıyorum ulan..akacak kan durmuyor damarda,
    ben böyle hıçkırıdururken birden celallendim, sesim kısık, aynı fino köpeklerinin havlaması gibi
    çıkıyor,
    ···
  8. 133.
    +3
    "neden abi neden?" dedim hırlama ve ağlama karışık.. ciğerden konuşuyorum resmen çünkü orası
    yanıyor.. adeta ateş yutmuş gibiyim..
    "neden? bunu hak edecek ne yaptım ben?..reva mı?..yazık değil mi abi.. günah değil mi?..ne
    istedi benden? ne yaptım ben ona... gitmiş.. şerefsize... ne yaptım ben? neyi yapamadım?..adam
    huur çocuğu... biz yapmadık diye mi?... biz yavşak değiliz diye mi?..hak mı bu?.."
    hıçkıra hıçkıra, kegib kegib, genizden.. isyan ediyorum.. zehirli bir yaradan akan kanın isyanı
    gibi.. kopkoyu... ağır ve ağrılı bir isyan.. öyle atar damar kesiği gibi fışkırırcasına değil.. cinnet
    getirircesine değil... sızıntı şeklinde isyanım.. çok derin bir yaradan gelen, iç kanamanın eseri bir
    sızıntı..
    2-3 dakika öyle sayıp söydüm ben, bu çaresiz aq..karı değiliz ki alsın göğsüne yaslasın, saçımı
    okşasın..
    neyse o ara grupta kapıdan çıkmaya başladı, salon boşalıyor artık iyice,
    bu beni biraz daha duvar kenarına çekti, insanlar halimi görmesin diye,
    ben de göz yaşlarımı sildim, artık akmıyorlardı zaten, akması gerekenler akmıştı, gözlerimden
    değil, ruhumdan, kalbimden, parça parça edilmiş, dağlanmış ciğerlerimden..
    o ara bizim gruba ozan ve ayşen in de karışmış olduğunu gördüm,
    herkes gayet neşeliydi,
    herhalde tebrikleri kabul ediyorlardı...
    ···
  9. 134.
    +5
    biz orada duvar kenarına sığınmış bir halde, karanlığımız içinde kaybolmuş bir halde
    dururken, gruptaki büyük çoğunlukta bizi ya görmeden, ya da görmek istemeden dağılıp gitmişti
    zaten,
    sadece nilay ve bir arkadaşı yanımıza geldi,
    önce durumu biraz sordular, sonra geçmiş olsun dilediler, okan idare ediyor tabi o ara konuşmayı,
    benim için gecenin son karanlık karesi ise, nilayın omzunun üzerinden gördüğüm, ozan ve ayşen
    in birbirlerinin beline dolanmış elleri ve gecenin içinde kayboluşlarıydı..
    "sizi öldürmeyen şey, güçlendirir"
    günler geçiyordu..
    ben ise, enkaz haline gelmiş bir ruhsal halin üzerine bir de her gün onların yan yana oturdukları
    sıradaki gülüşmelerini, öpüşüp koklaşmalarını izlemek zorunda kalıyordum.
    bu zor zamanlarımda hem okan hem de nilay bana destek oldular,
    bu arada nilayla aramız epey iyi olmuştu, derslerde beraber oturuyorduk,
    bu arada tabi siz, "ulan okanla o kadar kankasınız niye beraber oturmuyorsunuz?" diyebilirsiniz
    ama ikimize de kızlardan sıra gelmiyordu beyler, okan hem oturaklı hem yakışıklı bir bin
    olduğundan herhalde her gün, yanındaki boşluk için gizli bir savaş ve yarış yaşanıyor olmalıydı..
    çocuk da bana tam bir şeylerden bahsetmeye başlayacaktı ne güzel, benim olaylar başladı,
    takumu temizlemek zorunda kaldı..
    ···
  10. 135.
    +5
    günler geçer, yılbaşı yaklaşırken, ben okan ın kankalığı, nilay ın ilgi ve şefkatle karışık temiz
    arkadaşlığı sayesinde biraz biraz toparlanmaya başlamıştım.
    tabi kız benim bu halimin sebebini bilmiyordu, ben ona anlatana kadar (biraz daha ilerde bir
    zaman) beni doğuştan acılı bir hüzün ve kasvet abidesi olarak görmüş olmalıydı.
    nilay ın benden hoşlandığını düşünmedim çünkü dediğim gibi kız son derece arkadaşça hatta
    neredeyse abla şefkatiyle yaklaşıyordu.. melankolik ve umutsuz aşık ebrudan sonra, doğrusu
    nilay ın varlığı çok ama çok iyi gelmişti..
    yıl başına iki hafta kala, artık herkes ufaktan plan yapmaya başlamışken, ceren beni hatırladı,
    yanıma gelmeyeli uzun süre olmuştu, bu konuyu açıp dalga geçmeye çalışınca da,
    "aman öyle bir dolanıyordun ki, dedim herhalde bu çocuğun anası babası öldü.. selam vermeye
    korktum resmen ayol" deyip kahkahayı koydu,
    "belki de gerçekten öldü, ne biliyorsun?" diye ayarı verdim,
    bu sefer bu, "hadi canım..yok öyle bir şeyy?" diye titrek titrek sorup surat büzünce ben de
    gülmeye başladım..
    "allah korusun, uzun ömürler versin onlara, onlar benim canım" deyip mevzuyu sıcaklaştırdım.
    kıza huur muamelesi yapmadan normal şekilde konuşmaya çalıştım, beni şaşırtacak şekilde o
    da mantıklı mantıklı konuşmaya başlamıştı.
    ···
  11. 136.
    +5
    o an ceren in aslında bir nevi nabza göre şerbet veren, girdiği kabın şeklini alan bir tip olduğunu
    anlamıştım.
    siz aklı başında, centilmen erkeği oynarsanız, bu huur da hemen hanım hanımcık, aklı başında
    bir kız oluveriyordu,
    eğer her lafında ayar vermeye çalışan, devamlı inceden bel altı espri çalışan (en tuhaf
    özelliklerimden biri olsa gerek) bir bin gibi davranırsanız, o da ağzını bozuyor ve tam bir paçoz
    travesti moduna geçiyordu.
    ben de iki modu değişmeli kullanarak bunu daha da fazla kışkırmaya başlamıştım, öyle ki kız artık
    günlük neşe kaynağım haline dönüşmüştü bunu kızdırmak,
    önce güzel güzel konuşmaya başlıyor, gayet medeni şekilde sohbetimizi ediyor, sonra aniden, en
    beklemediği anda seviyeyi düşürüp bunu önce tuzağa çekip, sonra tekrar ciddi erken modunda,
    dalgasına sanki kınıyor, ayıplıyormuş gibi yapıyordum.
    "yaa ama sen başlatttınnn!", "ben demiyorum kii sen diyosunn", "yaa çook pisliqqsiiin" tarzı
    şakadan kızma ve omzumu yumruklama seansları artık klagib haline gelmişti.
    gün boyu bütün bu pgibolojik destekler (okan-nilay- arada bir eski tayfa) ve cereni kızdırarak
    ayalta kalan bendeniz,
    gece olup yatağıma yattığımda, tüm ışıklar sönüp kendimle baş başa kaldığımda,
    her gece,
    ama her gece,
    ···
  12. 137.
    +4
    tekrar tekrar kendimle hesaplaşıyor,
    sorguya çekiyor,
    ve kendi kendime lanet ediyordum,
    her gece
    hem de her gece..
    sadece ben ve ben..kaçacak hiç bir yer, sığınacak hiç kimse yok,
    sen kaybedensin tsigalko.. ben kaybedenim.. tercih edilmeyen..
    gecenin son iki partı ve son parçamız panpalar,
    http://fizy.com/tr#s/1ajcsx
    yılbaşı önemliydi,
    biraz moral bulmayı umuyordum,
    önce okanlar, nilaylar filan hep beraber takılırız diye düşünmüştüm ama nilay evine gidecekmiş,
    tipik ev kızı işte..öyle barlarda, bahçelerde yılbaşı kutlayamayan türden..televizyon karşısına
    kurulup, ailecek gibko şarkıcı ve komedyenler, fındık fıstık, belki tombala eşliğinde, bıyıklı bir baba
    ve sevecen bir anne (varsa bir de kardeşler) ile beraber 10 dan geriye, mutluymuşcasına sayarak
    kutlanan yılbaşılar..
    ···
  13. 138.
    +5
    benimde de bunlardan bir kaç tane oldu zamanında.. yani..herkesin olmuştur, olmalıdır da..ama
    18 yaşına gelmiş bir üniversite öğrencisinin artık o kısmı aşmış olması gerekir beyler..
    okan istanbulda arkadaşlarına gidecekti, bana da teklif etti, ama istemedim..bu ruhsal ve fiziksel
    çöküntüyle istanbullarda işim yoktu.. dalağımı böbreğimi çaldırır, tinercilere donumu kaptırır
    gelirim diye düşünüp istemedim.. tabi ona böyle demedim aq *
    görünen o ki, odamda, varsa oda arkadaşlarım, yoklarsa da biram ve çerezimle kendi başıma
    takılacak, büyük ihtimalle de gece 12 den önce uyuyacaktım..
    odada bir gün bu muhabbeti açtım, dedim "beyler siz ne yapmayı düşünüyorsunuz?" filan diye.
    adamlardan beni kurtaran cevabı almıştım,
    "aga valla biz burayı donatmayı düşünüyoruz, şöyle rakı-bira-vodka-meze-esrar, yan odadan da
    büyük tv yi getirecez, hatta karı bile çağırabiliriz" deyip kahkahayı basmışlardı.
    iyi dedim, beni de yazın ;)
    eh..nihayetinde, belki en yakın erkek ve kız arkadaşlarım yanımda olmayacaktı, ama yine de
    felekten bir gece olacak, kafalar dumanlanacak, muhabbet coşacaktı..iyi.. buna ihtiyacım vardı
    beyler..
    yılbaşından 2-3 gün önce artık herkesin olayı hemen hemen netleşmişken, bir gece cerenden bir
    mesaj aldım,
    naber, iyidir, gibi geyik muhabbeti kısmından sonra asıl mevzuya geldik,
    "yılbaşında ne yapıyorsun canımm?"
    ···
  14. 139.
    +2
    yazmıştı,
    ben de hiç düşünmeden,
    "takılıcaz arkadaşla" yazıp yolladım,
    karşılığında 8-10 tane üzgün surat artı, "pekii size iyi takımalar o zaman canım!!" yazık yollamış..
    vay amk..
    ne oluyoruz lan?
    buna benzer bir şey yazıp yolladım, hatta " kızım erkek arkadaşlar" filan diye de ekledim *..
    gelen cevap daha da şaşırtıcı, bu sefer 8-10 tane gülen surat,
    "hımm tamam canımm yaa ben de tahmin ettim zaten erkek erkeğe olcaaanızı daa, azcık laf
    çarpiyim didiimm"
    ne alaka aq? neye laf çarpıyorsun? karım mısın, anam mısın, yoksa sevgilim misin?
    tam yine böyle taşağa saracak bir mesaj atıyordum ki,
    boynuzlu ve genelde dürtükleşerek imalarda bulunmayı seven sevgili dostumuz şeytan, bir kaç
    ufak dürtme sonucunda şu tarz bir mesaj atmama sebep oldu?
    "sen napıcan peki? benim planım da kesin değil yalnız.. kendi başıma da kalabilirim ://"
    ···
  15. 140.
    +3
    uzun süre sonra bir mesajımın cevabını bu şekilde heyecanla bekliyordum, hem de en alakasız
    insandan gelecek bir cevabı..
    telefon titredi,
    ne yaptığımı ben de tam bilemeyerekten, tuhaf hislerle mesaj kutumu açtım,
    "ya biz de arkadaşlarla kutlucaz, bizim yurttaki kızlardan birinin sınıf arkadaşının evi var, öyle yani
    bir kaç kişilik karışık bir grubumuz var. ben seni de çağırmayı düşünüyordum ama ne yapalım
    artıkk sen arkadaşlarınla kutluycakmışsıınn * ))"
    karışık grubu okuyunca aklıma malum şeyler geldi koptum aq..
    normalde benim bu tabirin üzerine gidip taşak geçen bir mesaj atmam gerekirdi, ama yine çok
    fazla düşünmeksizin ve hesap yapmaktan uzak bir şekilde,
    "e bi çağırmayı deneseydin bari?" yazıp yolladım..
    binler size bir şey söyleyeceğim ama takunu çıkarmadan gülün, o mesajı yazıp yolladıktan sonra
    cevabı beklerken gibimin kalktığını hissettim. *
    evet, dalganızı geçtiyseniz devam ediyorum *
    neyse.. cevap geldi,
    "hımm ee çağırayım o zamaan? gelir misin kii? * "
    hemen tuşlara abandım,
    ···
  16. 141.
    +2
    oyun başlamıştı,
    ve ben, yine bağlayıcılıktan ve aşkın katılığından uzak, sevdiğim tarzda, yani free kurallarla
    oynayacaktım.. tıpkı lise günlerindeki gibi..
    "aslında iyi bir teklif, gelmeyi düşünüyorum ama sanki pek gönülden olmadı, öylesine mi söyledin
    yoksa kız? yoksa amacın beni tuzağa çekip dalağımı böbreği almak mı?"
    daha ilk hamlede istediğimi almıştım,
    "ya gel be işte alla allaaa * ) çok kalabalık olmıcak zaten, diğer kızlar filan da iyidir yanii senle de
    iyi anlaşıyoruz, baya kopıcaz"
    -"eh tamam madem bu sefer gerçekliğine inandım * . yarın okulda konuşuruz ne zaman
    buluşulcağını filan"
    -"tamam, önce bi kordon yapalım diyoruz, gece de biraları alıp eve geçerizz"
    binler o gece gene uyuyamadım, kendimi sorguya filan da çekmiyordum bu sefer, sadece arada
    bir tavana bakarken sırıttığımı fark edip kendi kendime "amk delisi, mal mısın oğlum sen, mal mal
    gülüyon" diye posta koydum.
    ···
  17. 142.
    +5
    sabahı böyle ettim, uykusuz,
    aşktan mı?
    acıdan mı?
    hiç sanımıyorum..
    okulda cerenle konuştum, bunun arkadaşı olan kızlardan biriyle de tanıştım.. keş, paçoz bişey..
    o akşam planda değişiklik olmazsa 4 kız 3 erkek olacağımızı öğrendim (bir tanesi çift).
    bu da demektir ki, ceren, paçoz ama çanağı sağlam bir arkadaşı, tipini bilmediğim bir başka kız
    ve yine bilmediğim bir başka sap ile beraber olacaktım. çifti gibtir edin, onlar muhtemelen
    odalardan birinde gibişirlerdi zaten..
    akşam 4 gibi buluşup biraz kordonda takıldık, ama herkes gelmemiş, o diğer sap, çift, ceren ve
    ben,
    diğer eleman temiz bir çocuğa benziyordu, muhabbeti kurdum. inşaat okuyormuş, adı ya
    sebahattin ya selahattin, çok da önemli değil zaten gibtir edin..
    ama hava it gibi soğuk olduğundan fazla dayanamayıp oradaki kafelerden birine kaçıp eve gitmek
    üzere diğer gibiklerin iştirakini bekledik,
    akşam 7-8 gibi marketin birinden, muhtemelen tamamı heba olacak bir 35 lik, yetmeyeceğini
    düşündüğüm miktarda bira ve durumu kurtaracak şekilde vişne suyu ile votka almış, eve doğru
    yürümekteydik,
    hava artık tamamen kararmış,
    insanlar cicilerini giymiş evden çıkıyor, kutlamaya gitmek üzere,
    biz amklar da eve gidiyoruz ellerimizde poşetlerle..
    ···
  18. 143.
    +5
    neyse,
    evde kızlar daha önceden meze filan hazırlamışlar o üç kız beraber kalıyormuş zaten.. cips ,
    çerez bilmemne de vardı, yani gıda yönünden sıkıntı olmazdı,
    benim açımdan tek merak edilen, gecenin sıkıcı bir arkadaş toplantısı mı, yoksa farklı
    atraksiyonlara sahne olacak çılgınca bir yılbaşı akşamı mı olacağıydı.
    umarım ceren huurluk yapıp beni orda züt gibi bırakmazdı..bu düşünceler aklımdayken gecenin
    gidişatı konusunda ilk sinyali, alınanları tezgaha dizerken ceren in belime dolanan eli verdi..bir
    yandan tek eliyle güya bana yardım ediyor aq, bir yandan da benim kalçayı çektirip kendininkiyle
    yanlamasına toslaştırıp kıkırdıyor,
    "ya bi rahat dur kızım" diye kalayladım bunu bir yandan gülerek, ensemden saçımı çekip gitti, "biz
    içersini düzenliyoruz, biraz incin minderler filan" diye de ekledi.
    diğer binlerden saf olan odada kızlara yardım ederken öbür çiftin erkeği de hatunuyla daha
    şimdiden ortalıktan kaybolmuştu aq..
    böylece mutfakta ben ve erekte olmuş küçük tsigalko baş başa kalmıştı.
    malzemeleri dizer, bardakları ayarlarken bir yandan da kendi kendime soruyordum,
    "ne işin var lan senin burda?..sen misin buradaki? yoksa birilerine, bir şeylere kızıp dönüşmeye
    çalıştığın bir başkası mı?"
    ···
  19. 144.
    +6
    ne olursa olsun sürprizlere gebe bir gece diye düşündüm..bir şeyler değişecek,
    birileri değişecek,
    ben değişeceğim..
    takip eden panpalarıma iyi geceler,
    doğru acısını çıkaracağız demiştik, ama zaten dolu dolu yazdım diye düşünüyorum,
    bir sıkıntı olmazsa yarın gece, bu kez biraz daha erken saatlerde uğrayıp bir kaç part atıcam, bu
    hafta ilk 3 gün ar-ge denememiz var, o nedenle daha erken gelip yazmaya çalışacağım,
    gözlerinizden öpüyorum, yorum ve düşünceleriniz ekgib etmeyin, benim için değerliler..
    @329 kimse okusun diye bir kaygım yok kardeşim, sadece yazıyorum, inci sözlük bana bir hak
    vermiş ve ben de bunu kullanıyorum.
    dileyen okur, dileyen okumaz, kendi bileceği iş.
    bu arada iyi akşamlar herkese,
    bu gece erken başlıyorum dün belirttiğim gibi. şarkımız gelsin,
    http://fizy.com/tr#s/1ai0hb
    mutfakta işimi bitirip içeri gittim,
    hepimiz salondayız, ev 2+1 di sanırım.
    salonda biri tam tv yi cepheden gören, diğeri de ona dik şekilde uzanan iki tane uzun koltuk var,
    "l" şeklindeler yani, yerlerde filan da minderler, puf muf.
    çift minderlerden birinde neredeyse kucak kucağa oturmuş, gülüşüyor,
    ···
  20. 145.
    +5
    saf eleman tv ye dönük koltukta iki hatunun arasında, muhabbet ediyorlar, ceren de öbür koltuğa
    yanlamasına uzanmış..
    ben de gelince onun koltuğun önündeki minderlerden birine attım kendimi, muhabbet filan.. ortam
    güzel, ev sıcakmış katalitik var salonda 2 tane, evde 3 tane katalitik varmış toplam amk
    zenginlerine bak..(biri de gece çiftimizin gibişeceği odada olsa gerek)
    neyse, öyle biraz zaman geçirdikten sonra tv yi açtık,
    amk yerinde dışardan dahil olan bir tek benim, yani grubu en az tanıyan. sade cerenle
    konuşuyorum, biraz çekingenlik oldu tabi öyle tanımadığım ev mev..
    kızlar gittiller servise başladılar, içecekler, yiyecekler, alayı odanın ortasına toplanmaya başladı,
    herkes minderlere indi. o ara diğer iki sapla da biraz daha muhabbet şansım oldu, üç beş espri
    yaptık gibiklere, bozuntuya vermeyip güldüler *
    nihayetinde biralar açılmış, çerezler dökülmüş, bol kahkahalı muhabbetler başlamıştı, tabi orada
    bulunan erkekler olarak bizim 1. görevimiz espirili cümleler ve anılarla kızları güldürüp
    eğlendirmek (aq). ama pek de şikayetçi sayılmam, zira ortam kaynaştı bu sayede, evin diğer
    kızıyla da tanıştık, sıradan bir tip. yalnız o paçoz hatun beni pek sevmedi gibi hissettim, özellikle
    de üzerinden bir kaç tane hafif şiddette taşak çevirince içten içe baya gıcık oldu bile diyebilirim.
    ceren huursu da tam tersi, ulan arkadaşınla taşak geçiyorum, sen benden çok eğleniyor
    gülüyorsun *
    ···