/i/Sözlük İçi

sözlük içi.
  1. 176.
    +3
    "merhaba?" dedim, kendimden beklemeyeceğim derece kendine güvenen bir ses tonuyla..az
    önce nerdeyse kekeleyen çocuk kaybolmuştu..
    bu da hemen neşeli bir ses tonuyla,
    "merhaba" deyip gülümsemeye devam etti..
    beyler sanırım bu tarz, aşırı güzel olmasa da sevimliliği ön planda olan hatunlara karşı bir zaafım
    var aq..yani bir nevi güzelliği ve ciksapaliteyi, tatlı bir yüz ifadesine değişebiliyorum o zamanlar,
    zira öyle olmasaydı zaten ebruyla çıkıyor olurduk herhalde..
    neyse,
    biz muhabbete başladık, ben gene klagib low level esprilerimle girdim, biraz hatunu da dener
    gibiyim, diyorum işte "grup pek sarmadı galiba?" filan, böyle jest mimik yapıyorum, klagib bir
    yavşağımsı çocukceğiz modundayım yani.. illa her cümlemde bir ince espri geçmek zorunda..ne
    mallık aq..şimdi gibseler öyle konuşmam karı kızla..
    bu da epey konuşkan bir kız çıktı, bir de o pozitifliği de var tabi, ben iyice rahatladım, zira
    muhabbet tıkanmıyor, ben soruyorum o soruyor filan, zaten nilayın çoğunu anlattığı şeyleri bir de
    ondan dinledim,
    yalnız biz o ara epey bir uçmuşuz, bu hızlı yürüyor, ben de acayip hızlı yürürüm hatta bu yüzden
    devamlı posta koyuyordu bana arkadaşlar "amk sakin ol" "nereye koşuyon aga" gibisinden..
    bu akıl etti, "kızları ektik galiba" filan diye, sokak lambasının birinin altında biraz durduk arkada
    kalan grubu bekledik, o ara biz konuşuyoruz, daha doğrusu o konuşuyor, ben de izliyorum bunun
    yüzünü, valla ışıkta vuruyor ya aq, kız da zaten sarı, bildiğin parlıyor sevimli hayalet casper gibi..o
    an içimde bir sıcaklık hissettim *..kıza karşı, nasıl diyeyim,
    ···
  2. 177.
    +2
    yani aşk, filan değil, biliyorum (en acısından hemde) ama böyle bir sempati, ne bileyim hafiften bir
    hayranlık, hoşlaşma hissettim. ama emin olun ayşen e olan duygularımın 10 da biri bile değildir,
    onun ilk zamanlarımın tarifi yok beyler, kelimelerle ifade edilecek cinsten değil yani..
    şarkılara devam, bunu çok severim
    http://fizy.com/tr#s/1agxpb
    neyse, öbür kızlar-çocuklar yaklaştılar, tabi ben o ara istemeden tüm gece eğlendiğim okan ı filan
    satmış oldum ama kızdığını sanmıyordum.
    kızlar yaklaşınca huur * ceylin hemen kendine özgü o havalı ses tonuyla "ooh valla siz
    koptunuz gittiniz yaa" deyip ufak bir kahkaha koyverdi, diğer kızlar da o tarz şeyler deyince
    baktım mine biraz utanır gibi oldu, bir şey demeden gene sırıta sırıta döndü, ben de biraz
    utanmışım, bu sefer biraz daha yavaşça gene konuşa konuşa konuşa önden gidiyoruz,
    kız jean christophe - grange hastası, ben de delisiyim, oradan da epey muhabbet oldu,
    şimdi, entel pekekentler gibi görünmek istemem ama kaldırabileceğini düşündüğünüz hatunlarla
    kitap-müzik muhabbetine girin beyler, yani gidip ceren kaşarıyla o muhabbete girilmez tabi, kız
    "ne diyon ya aalla allaa" der, taşak geçer.. ama hak eden, sindirebilen hatunla girin yani,
    çünkü oradan hareketle epey ortak nokta bulabiliyorsunuz, kitaptan müziğe, müzikten sinemaya,
    sinemadan da hayat felsefesine varıncaya değin epey bir dallanma oluyor, bunu kullanın derim.
    ben çok kitap okurum, özellikle de pgiboloji üzerine aşırı derecede okumuşluğum var, eğer
    dışardan bölümü olsaydı kesinlikle pgiboloji okurdum, bundan korku hikayelerimden birinde
    bahsetmiştim, okumuş olanlar varsa bilir.
    ···
  3. 178.
    +4
    neyse,
    biz gene konuşurken kayışı koparmışız farkında olmadan, taa yurtların bulunduğu sokağın başına
    kadar geldik bunla,
    gece saat epey olmuş, biz hemen hemen yalnızız orda,
    bu "ya biz gene unuttuk bunları" deyip kıkırdadı,
    "tamam burda bekleyelim madem" dedim. bekledik bekledik gelen yok aq..
    sonra bu dedi, "ya bir arayalım bari şunları" diye,
    ben tel i çıkardım, nilayı arıcam, bu dedi "dur benden arayalım, bedava var" filan. neyse orda bir
    şeyler oldu, ben gene bir binlik ettim, espri mespiri, bunun telefon numarasını alıverdimm..
    vay anasını lan.. heyecanlanmıştım yine.. niye?
    kızları aradık,
    doğum günü yapacaklarmış, bizimki "aah doğru ya, tabi bu gece daha bizim kutlamamız var,
    aklımdan çıkmış benim" deyip yüzüme manidar manidar gülümsedi,
    eh..adamın aklını başından alırız evvelallah * . tabi benim ki de ne derece yerinde bilinmez..
    ben dedim, "madem öyle beklemeyelim onları ben seni yurda bırakayım"
    "tamam" dedi, "nasılsa gece beraberiz onlarla".
    bunu yurdun kapısına zütürdüm bıraktım, teşekkür etti, sarıldık, gündeki kibar teyzeler gibi
    öpüştük. bunu uğurladıktan sonra geri döndüm sokağın başına doğru gidiyorum, ama içimde filler
    güreşiyor beyler.. çok karmaşık duygular içindeyim..
    neyse baktım karşıdan bizim kızlar geliyor, okan da onlarla, diğer serhat merhat kaybolmuş alayı,
    kızlar herhalde bu durumu farkettiğimi anladılar,
    "yaa işte, bizi sattı beylerimiz, neyseki okancım, centilmen erkeğimiz bize eşlik etti" diye yine grup
    adına vurucu konuşmayı yaptı ceylin, diğer hatunlar da benzer şeyler söyleyip kıkırdadılar, okan a
    baktım bin bin, gülecek gülemiyor
    ···
  4. 179.
    +5
    neyse sıcak bir veda eşliğinde bu kızları da yurda geçirdik, ben nilayla sarıldım, o ara okan ın da
    ceylinle "kibar teyze öpüşmesi" modunda olduğu da gözümden kaçmadı *
    kızların hepsi yurduna girdiğinde, biz gene kankamla, karanlık ve soğuk sokaklarda başbaşa
    kalmış, oradan yaklaşık 15 dakika uzaklıktaki yurdumuza doğru yürümeye başlamıştık..
    gecemizin son şarkısı ve son partı,
    http://fizy.com/tr#s/16w1o9
    yurda yürürken okan la biraz, "nispeten daha özel" konuşma fırsatımız oldu, biz yurtta filan da
    devamlı beraberiz ama etraf kalabalıkken her şey konuşulmuyor malum.
    ondan önce davranıp, o mine konusunu açmadan ben ceylin konusunu açtım,
    "biraderimm? ne işş?" diye gırgırlı bir giriş yaptım,
    bu yok mok dedi, "oğlum, kız güzel sonuçta aq, herkes nasıl hissediyorsa ben de aynı
    hissediyorum yani, güzel kızı herkes beğenir" deyip geçiştirdi. ben "yoo ben senle aynı düşünmüyorum mesela" deyip gülerek sıkıştırmaya çalıştım ama kendi
    kazdığım kuyuya düşmüştüm,
    "evet kanka belli o zaten, ne iş bu sarı kız?"
    sarı kız deyince aklımıza inek geldi aq yattık yerlere gene gülmekten..lan bu adamlayken hep
    böyleydik işte, sanki içmeden sarhoş, çakırkeyf gibiydik..muhabbetlerimiz öyle akıcı, öyle gırgır,
    öyle içtendi..hele bir de içerken ki muhabbeti düşünün beyler *
    yalan söylemedim,
    "hoş kız abi" dedim.."hoş, iyi..ama yok yani..benden tövbe o işlere biliyorsun..ben takılırım, olursa
    gezer dolaşırız..ama yok yani..bitti o işler..aynı kazığa iki defa oturamam ben..daha ilkinin bile
    tam olarak kıçımdan çıktığına emin değilim.."
    gene ciddileşmişti muhabbet..
    -"bir şekilde geride bırakmak zorundasın be kanka, yani biri öyle diye, bütün kızlar öyle olacak
    değil ya? belki bu senin kendini kurtarman için verilmiş bir şanstır sana?"
    -"abi aynı riski bir daha alamam ben..diyorum ya, takılırım işte..bağlanmak yok..zaten sadece bir
    hoşlantı, bir beğeni var yani, hani şu senin ceyline olan cinsinden * "
    gene güldük biz, bu enseme bastı tokadı filan..
    ···
  5. 180.
    +2
    "iyi bakalım.. takılın..takılın da, bence bu kız farklı, yani daha olabilir gibi"
    -"hassgibtir ordan, aynısını ayşen e de söylüyordun, amk şom ağızlısı.."
    böyle deyince biraz bozuldu bu, herhalde ayşen konusunda benim o derece dağılmamda kendi
    verdiği "olacak bu iş" telkinlerinin de etkisi olduğunu düşünüp kendini de suçluyordu..
    ben mevzuyu değiştirdim,
    -"ee kanka bak ben anlatıyorum açık açık, sen sanki bir şeyler gizliyorsun, bak ayıp oluyor haa"
    dedim, tekrar topu ona attım.."ne iş ceylin le? doğru söyle bak?"
    bu gene inkar etti,
    "abi ceylin le alakası yok, evet bir durumlar var ama onla alakalı değil, anlatıcam bir ara geniş
    zamanda söz"
    yurdun önüne gelmiştik, ben de daha fazla üstelemedim,
    gece biraz daha takılıp yattık,
    karanlık odamda, yatağımda tek başına kalmışken, bu sefer diğer gecelerin aksine beni boğmak
    için bekleyen karabasanlar ve kötü anılar yoktu.. minenin yüzü aklıma geldi.. evet, onun hayali beni
    savunuyordu..
    telefonu çıkardım, numarayı bir test etmek lazımdı,
    "selam? nasıldı partiniz?"
    ···
  6. 181.
    +6
    mesajı gönderip, heyecanla beklemeye başladım..nihayet gecelerimin zindana dönüşmesinin
    önüne geçecek, biraz olsun güzel düşünmemi sağlayacak bir meşgalem olmuştu artık... oldukça
    hoş bir meşgale hemde..
    takip eden panpalarıma iyi geceler,
    yarın gece görüşmek üzere, öptüm gözlerinizden ;)
    selamlar arkadaşlar,
    bu gece milli maç dolayısıyla gene ara verelim, zaten aşırı yorgun hissediyorum.
    yarın arayı kapatmaya çalışırım.
    takip eden panpalarıma iyi geceler, yorumlarınızı paylaşmayı esirgemeyin *
    @428 olum dışardan beni de okuyunca bu kadar komik mi görünüyor lan yerlere yattım *
    yarın görüşmek üzere ;)
    iyi geceler arkadaşlar,
    15 dkya geliyorum, 3-5 part atıcam inş.
    şarkımız gelsin önce,
    http://fizy.com/tr#s/1tgwjw
    gecenin karanlığı, yatağımın sıcaklığı ve beni üzerimdeki yorgandan daha çok ısıtan başka bir
    sebep daha,
    mine nin cevabını beklerken yeniden hayatımda bir şeylerin, bir nebze de olsa yoluna
    girebileceğini düşünmüştüm,
    ···
  7. 182.
    +5
    düşerken tutunabileceğim bir dal, zifiride önümü aydınlatan bir fener gibi bir anda, hiç
    beklemediğim şekilde karşıma çıkan bu uçarı kızla, gerçekten de bir şey yaşayabilir miydik?
    ben böyle düşüne durayım, beynimin içinden tatlı hayallerimi bölen, itiraz dolu uğultular yükseldi...
    "sen kaybedensin oğlum istenmeyensin..
    tam gene kaotik düşüncelerin ağına dolanmak üzereydim ki telefonumun titreyişi beni o kötücül
    anıların arasından çekip kurtardı,
    "iyi geceler * . daha yeni bitti, sınavlar öncesi epey eğlendik bu gece * ) . sen yaptın?"
    hımm..
    ilk mesajlaşma için fazla iyimser ve coşkulu.. tıpkı yüz yüzeyken olduğu gibi... acaba, herkese
    karşı mı böyle?
    ben de fazla iyimser davranıp, "iyi ya napayım, seni düşündüm" yazabilirdim ama henüz o level e
    gelmedim beyler.. daha az önce re-spawn olmuşum zaten, elimde su tabancasıyla gezer gibiyim..
    "iyi olmuş ya, ben de kutluyorum arkadaşınızın yeni yaşını * . bizde çıkar çıkar çıkmaz yurda
    geldik, biraz oturduk, geceyi kritik ettik filan * (burada bir yavşama var dikkatinizi çekerim) o
    zamanlar elimden gelen en iyisi buydu beyler . şimdi de ne yapsak da şu hafta sonu geçmese
    diyoruz * "
    bu mesajı yolladım,
    yollar yollamaz da pişman oldum..lan,
    ···
  8. 183.
    +1
    kız ne güzel senli benli konuşuyor, sen niye salak gibi biz miz diyorsun aq? hadi onu geçtim, gibik
    arkadaşının doğum gününden sana ne?
    ama ne yapayım beyler.. ayşen yüzünden o kadar alışmışım ki böyle dolaylı yazışmaya..
    resmen biri bana: "gel beni gib tsigalko" dese,
    ben, "ya işte evet yani nasıl da gibişiyorlar o ferrelarda, sen hiç gibiştin mi?" diyeceğim..o derece
    mallık var..
    neyse, dediğim gibi, öyle konuyu dağıtıp sen-ben den uzaklaştırdım diye pişman oldum.. bunun
    mesajı bekliyorum..
    mesaj geldi,
    eh beklediğim kadar olmasa da kötü etmişim beyler..
    "tamam söylerim * .sorma, bizde onu konuştuk, şu sınav haftaları çok stresli, ben de hiç gelemem
    strese ama bir idare etmek zorundayım * . doğru biz de konuştuk geceyle ilgili, iyi oldu valla hem
    insanlar tanışmış oldu hem de eğlendik * "
    evet gördüğünüz gibi bana her hangi bir soru, pas vb. atılmamıştı bu mesajda. çünkü ben az
    öncekini resmen taça vurmuştum.
    biraz daha edebiyat yapıp iyi geceler diledim,
    o da yurda bıraktığım için tekrar teşekkür etti ve tanışmaktan memnun olduğuna dair kibar
    cümleler kurdu.
    o gece uyudum.. evet aq nihayet uyudum şöyle az biraz huzurla da olsa..
    ···
  9. 184.
    +2
    ve artık uyuyabilmeye başlasam da iyi olurdu çünkü final haftası gelip çatmıştı, her ne kadar bu
    sefer vizelerdeki parlak performansıma ulaşamayacağım kesin olsa da en azından sıçmamak
    için, hadi sıçtın, sıvamamak için biraz uyku ve notlara da bir miktar göz gezdirmek gerekliydi..
    yurt ortdıbını bilenler beni anlayacaktır,
    beyler o haftasonu çalıştım filan evet, ama yani, hani çalışmak haricinde de başka ne yapılırsa
    yaptım anasını satayım,
    toplu ferre seansından tutun * uzun eşşeğe, çiğ köfte partisinden tutun da koridorlarda hentbol
    topuyla yakar top oynamaya varıncaya dek ne kadar hayvanlık, hurdalık, hırdavatlı, eğlence
    varsa yaptık..
    pazartesi sabah 10 da ilk sınava bir girdim ki, hamur gibiyim aq..
    he he ulan şimdi yazarken hala gülüyorum ya..
    bu kritik ama zütümüze salladığımız sınav haftası boyunca, elbette ki kendince ağlar örmekle
    meşgul olan kader, yine rahat durmayacak ve belki de bir çok olayın fitilini ateşleyen o manidar
    sahneyi gözlerimin önüne sunacaktı..
    çarşamba günü,
    sınav saat 10 da gene ama ben biraz erken gelmişim ki az daha bakabileyim zira yurtta kop kop
    devam ediyor..
    boş sınıflardan birine girdim, daha doğrusu boş sandığım sınıflardan birine,
    ···
  10. 185.
    +2
    tabi neler göreceğimden haberim yok aq..sabah sersemliğinin de etkisindeyim hala, daldım
    sınıfa...
    bir baktım sınıfın ortasında üç tane zenci çıkarmışlar malafatı öyle duruyorlar... *
    neyse, poor a da selam olsun ;)
    arkadaşlar,
    o an 10 saniye içinde gördüklerim ve hissettiklerim üzerine, zorlarsam şöyle 40-50 sayfalık bir
    kitap yazabilirim diye düşünüyorum..
    ayşen ve ozan, tahmin etmiş olmasınız,
    gayet bariz, rahat şekilde öpüşme halindeler, hani benim şu ayşen i her ders kestiğim sırada..cam
    kenarı, kapıdan girince tam karşısı..ya 4. ya 5. sıra olmalı...
    tamam.. çıkıyor olabilirler, sevgililer, daha önce de öpüşmüş olabilirler.. hatta belki düzüşmüş bile
    olabilirler..ama hayır.. benim gözlerim, en azından bunları görmeyi haketmiyor olmalıydı..o kadar
    da vurmamak lazımdı.. ölmemiş miydim ben zaten? ruhumun ölüsüne de mi saygısı yoktu bu
    lanet talihin?..haa tabi ya..eh..biraz canladık ya, biraz, belki kırıntı kadar mutluluk tattık ya,
    neyden kırıklandığını bile hesabetmeksizin.. kabahat ettik aq..benim neyime?
    derin bir nefes aldım, biraz sesli almış olmalıyım ki bunlar bir an bana doğru dönüm sonra hemen
    ayrıldılar.. hoş benden çekineceklerinden değil ama işte, sonuçta sınıfın bir elemanıyız, kim olsa
    aynı tavrı gösterirlerdi her halde.. *
    ···
  11. 186.
    +5
    fazla gelmişti beyler.. yüzümün kızardığını hissettim, dalgınlıktan ta sınıfın ortasında görmüştüm
    onları ve eğer şimdi dönüp gidersem, resmen "bravo elinize sağlık, beni öyle bir gibtiniz ki
    zütümden, bakın hala oturamıyorum" demek gibi olacaktı..
    zaten yeterince kazanmışlardı..bir kez daha kazanmalarına izin veremezdim..
    bir-iki saniye kala kaldım öyle stun yemiş hero gibi, ne yapacağıma zorlukla karar verebilmiş ve
    duvar kenarında, en arka sıralardan birine gömülmeyi düşünüyordum ki, kafamı o tarafa çevirir
    çevirmez bu kez de önceden beraber oturduğumuz sırada gözlerini bana dikmiş sinsi sinsi
    gülümsemekte olan ebruyu gördüm..
    beyler bildiğiniz ambale olmuştum..az önce gözümün önünde sömürülmekte olan ayşenin
    dudakları.. üstüne ebru nun manidar, ince ve canımı acıtmak için var gücüyle saldıran bakışları..
    sanki, "ne oldu bak, gördün mü? sevdin de ne oldu, çatır çatır zütürüyor şimdi bir başkası" der
    gibiydi.. nefret dolu diyemem, çünkü zaten benden hoşlandığına dair %90 olan düşüncelerim o
    bakışlarla %100 e vurmuştu.. olsa olsa.. kızgınlık.. evet evet, kızgınlık ve başa kakarcasına
    bakışlar..
    alay edercesine.. pişman oldun mu? dercesine..
    aldığım tüm bu ruhsal darbelerin ardından, her şeye rağmen gözümü karartıp, başkası tarafından
    oynatılan bir kuklaymışcasına, sabit ve sert hareketlerle duvar kenarının en arka sırasına varmayı
    başardım..
    en büyük sıkıntımın uykusuzluk olduğu o çarşamba sabahı, başka türlü duyguların, hesapsızca
    ağzıma sıçması epi topu 10 saniye sürmüştü.. fazla değil..
    gözlerimin yaşardığını hissetmiştim,
    ···
  12. 187.
    +3
    yüzüm resmen alev alev yanıyordu.. suratımın ortasına osmanlı tokadı yesem, belki anca o kadar
    yanardı canım..
    tamam.. alışıyorsunuz beyler, kabulleniyorsunuz bir yerde.. ama olmaz ki? böyle gözüne
    sokarcasına, zorunda mıyım ben onların aşk cıvıltılarını görmeye? zorunda mıydı kaderim,
    kalbinden deşilmiş bedenimi, achilles in hector a yaptığı gibi yerlerde sürüklemeye?
    derin nefes ala ala, zorlukla kendimi toparladım..bir kaç metre önümde ki ebrunun dalgalı
    kahverengi saçları nihayet artık bulanık görünmemeye başlamıştı ki, sınıfa başka insanlar da
    geldiler ve beni o ölümcül üçkenin yalnız bir köşesi olmaktan kurtardılar..
    onları o şekilde görüşüm,
    ebrunun bana attığı o küçümser bakış..
    sakinleşip kafamı toparladığımda bir karar aldım.. dersmiş, sınavmış, notlara göz gezdirmeymiş
    filan yalan olmuştu zaten..
    evet,
    bir karar,
    özgüvenimi geri kazandıracak,
    beni düştüğüm yerden kaldıracak,
    dostu düşmana, reddedene, reddedilene, kendimi gösterecek,
    berin düştüğüm bataklıktan belki bir süreliğine de olsa kurtaracak bir karar,
    ne yapıp edip mine yi tavlamalıydım..
    anlaşıldı.. başka türlü çıkmayacaktı bu aşkın acısı..
    belki de, kendi üzüntülerimi başkalarını üzerek silmem gerekiyordu üzerinden..
    kendiminkinin acısını unutmak için başka ruhlar acıtmak,
    başka kalpler kırmak..
    başka gözleri ağlatmak..
    ya da kim bilir.. belki de bu şekilde bulacaktım aradığım ebedi mutluluğu?
    kimseyi üzmek zorunda filan da kalmayacaktım..
    herkes kendi mutlu olduğu insana kavuşmuş olurdu belki de..
    ama denemeden bilemezdim..
    ve diyorum ya..
    ne pahasına olursa olsun mine yi düşürmek zorundaydım kollarımın arasına..
    rahattım, çünkü sanki daha fazla kaybedeceğim bir şey yokmuş gibi geldi.
    ···
  13. 188.
    +4
    ve yine o an, aklımın köşesindeki "ya o da olmazsa?" sorusunun cevabına karşılık gelecek
    şekilde, "intihar eden insanları artık anlayabiliyorum.." diye mırıldanmıştım.
    gözlerimi tekrar sınıfa çevirdiğimde nilayın kapı önünde birileyle lak lak ettiğini gördüm,
    evet..hedefe giden kutsal yoldaki sadık destekçim olacaktı..bunu yapmaya istekli gibi
    görünüyordu..ama peki ya hazır mıydı?
    sonrasında, her iki taraf adına da yaşanabilecek acılardan sorumluluk almayı göze alabilecek
    miydi?
    yoksa o gece, biraz da beni kızdırmak için bilerek mi o "çöpçatan kız" ayaklarına mı yatmıştı?
    hepsini bir bir görecektim bakalım..bu savaş daha bitmemişti, kazanılması gereken bir gurur,
    onarılması gereken bir ruh vardı hala,
    .
    .
    benim ruhum..benim gururum..
    http://fizy.com/tr#s/1ajgie
    sınavda kağıtta yazılanları bile okuyamayacak kadar kötü durumdaydım..
    çıkışta, bom tak bir vaziyet içerisinde, nilayın yanına gittim,
    bir sorun olduğunu suratımdan anlamıştı *.
    "ne oldu, ya kötü müydü sınav?"
    "boş verdim nerdeyse.."
    "aa, sen??"
    "kızım uzatma işte.."
    azımdan çıkıvermişti..normalde nilay a karşı her zaman sevgi doluydum zira o da bana fazlasıyla
    destek oluyordu..lan insanın kardeşi olsa o kadar nazını çekmezdi be.."
    bu, ben kızacağını, ya da trip atacağını sanarken tam tersi,
    "tamam tamam, anladım baya kötü geçmiş" deyip sıcak sıcak gülümsedi..elini omzuma attı,
    teselli etmeye çalıştı.
    -"başka bir problem yok demi?"
    beklediğim fırsat olabilirdi,
    -"yok da..ya şu sarışın kız..neydi adı *" diye sordum sanki unutmuş ya da önemsiz bir şeyden
    bahsediyormuşcasına,
    -"evet, tamam mine. ne olmuş ona?" deyip bu sefer "ben de yedim" dercesine gülmeye başladı..
    -"yo hiç, sorayım dedim.."
    bu cevap vermedi..
    ···
  14. 189.
    +2
    bu sefer ben,
    "ya biz onla biraz fazladan zaman geçirdik filan ya hani.. o yüzden"
    dedim,
    gene tık yok, sadece gülüyor..lan illa ağzımdaki baklayı çıkarttıracak.. kadın milleti değil mi? hepsi
    aynı"
    "benle ilgili bir şey dedi mi diye merak ettim?"
    bu sefer bu gene patlattı kahkahayı,
    "oo şimdi anlaşıldıı.. beyimiz aşık mı oldu yoksa?"
    "ya saçmalama ne aşkı öyle iki muhabbetle.. öyle her gördüğüm güzel kıza yazsaydım.."
    -"eeeee?"
    iyice üstüme gelmişti, kendi kaşındı;
    -"eh o zaman şimdiye biz de ya sevgili ya da görüşmüyor olurduk" deyip ayarı yerleştirdim.
    benden öyle bir lafı beklemediği birden ağzı yüzü değişti, yanaklar pancar * ..
    -"hımm eh teşekkür ederim, ben güzel kız mı olmuş oluyorum o halde... peki çok teşekkür"
    deyip savuşturmaya çalıştı..
    ben ısrarla yüzüne bakmaya devam ettim, evet, artık üzerimdeki baskıyı ona atmıştım, utanmam
    ya da çekinmem gereken bir durum bırakmamış keza zaten son derece coşmuştum, ezilme sırası
    ondaydı..
    -"ee, bahsetti mi benden? diye sormuştum??"
    biraz tereddüt ettikten sonra,
    "ya öyle genel konuşuldu tabi, gece hakkında.. senin için de kibar çocukmuş filan dediler, kızı
    yurda bırakmışsın ya"
    -"hadi yaa * ee başka"
    -"ya o kadar işte yani öyle..bir de bizim kıza biraz kızdılar, daha yeni tanıdığın çocukla niye öyle
    kopup gidiyorsun filan diye"
    -"allah allahhh? niye len yicez sankii..kim diyor bunu?"
    -"boşver kimin dediğini de, işte, tamam kabul biraz muhabbetini döndü * " deyip gene utangaç
    utangaç güldü..
    ben konuşmanın kontrolünü ele almam neticesinde istediğim cevaba ulaşmış ve sinyali de
    almıştım.
    -"iyi bakalım.." dedim.
    ···
  15. 190.
    +5
    evet beyler,
    sevgilisi olmayan,
    pozitif, hoş, eğlenceli bir kız..böylelerini zaten fazla boş bırakmazlardı ki işte tam bu noktada da o
    boşluğu dolduracak olan eleman ben olacaktım. kendi kendime her ne pahasına olursa olsun işin
    peşinde gitme sözü vermiş olsam da, insan pgibolojisi neticesinde, birazcık zütü sağlama almak
    istemiştim. bu konuşmanın sebebi de oydu zaten..eğer benden hiç bahsetmemiş, hiç lafım
    geçmemiş olsaydı işim zor olacak demekti.
    ama dedim ya, içerdeki zorunlu ajanım nilay * bana gereken tüyoları uçurmuştu bile,
    tam masadan kalkarken öldürücü soruyu da sordum,
    -"nilay..ne diyorsun?"
    önce anlamamazlıktan gelmeye çalıştı..ama sonra pis pis gülmeme dayanamayım,
    "olabilir..diyorum ;)" deyip, ebeveyn misali "aah bu gençlerrr" moduyla kafasını salladı.
    .
    .
    arkadaşlar, şunu da söyleyeyim..kızlar böyle şeyleri bizim tahmin ettiğimizden çok daha fazla ve
    detaylı konuşuyorlar emin olun.
    ben inanıyorum ki o gece nilay, tıpkı mine yi bana döşediği gibi, ona da beni işlemişti, bütün
    olumlu özelliklerimi ve "gözde bekar"lık modumu da üzerine eklediyse *, bu iş içten içe, pozitif
    yönde epey ilerlemiş demekti.
    şimdi görev sırası yeniden bendeydi, akşama, bu sefer saçmalamadan, güzelce ve doğrudan
    amaca yönelik bir mesajlaşma gerçekleştirmeliydim.
    kafamda bu senaryoları tasarlaya tasarlaya yurda vardım..gene o ölü toprağından sıyrılır gibi
    olmayı başarmıştım..
    arkadaşlar son partımız,
    bu gece gene iyi yazdım diye düşünüyorum,
    şu güzel parçayla veda edeyim
    http://fizy.com/tr#s/18x6xn
    akşamı zorla geçirdim,
    bir an önce gece olsa da ben de harekata başlasam diye içim içimi yiyor, sanki her daim çişim
    varmış gibi,
    tabi okan, tolga filan farkettiler ama adamlar da alıştı artık benim bu acayip hallerime, allahtan
    elimi kolumu yatağa bağlamıyorlardı "amk deli bu" diye..
    gece 10 gibi ilk mesajımı çaktım,
    "selam, nasıl gidiyor sınavlar?"
    -"selam * iyi bakalım ya, benim takvim biraz daha yoğun malum alttan dersler de var 2-3 tane * "
    ···
  16. 191.
    +3
    "hadi ya, ben seni çalışkan kız diye düşünüyordum :p"
    -"yok ya nerdee * gezip tozmaktan derse vakit mi kalıyor :p"
    (ne gezmesi len bu bakayım?? *)
    -"hazır gezmeden bahsetmişken, sen benim dediğim kafeyi görebildin mi?"
    -"yok gidemedim daha, hafta sonu giderdim aslında ama ders çalışcaz diye yurtta durduk, gene
    çalışamadık orası gerçi * "
    evet, şimdi en kritik mesajdaydı sıra;
    -"eğer bu hafta sonu da çalışamayacaksan (burada gülücükler var) ve başka bir programın da
    yoksa (kibarlığını gibeyim) gidelim mi?"
    piiuuu..
    üzerimden gene yük kalkmıştı,
    amk bu ilk açılışlarda hep çok zorlanırdım o zamanlar.. neyse ki sonunda doğrudan, dimdirekt
    olarak onu bir yere davet etmiş, yani aslında bir nevi çıkma teklif etmiştim (gavurlar take out
    diyorlar sanırım buna).
    bu mesajın cevabı, tahmin edeceğiniz üzere biraz daha geç geldi,
    "-olabilir aslında ama bilmem ki çalışabilir miyim, çalışmaz mıyım? gerçi ikinci hafta salı dan
    başlıyor sınavlarım"
    lan.. hani cevap aq..
    diyorum ya, hepsi aynı.. yani temelde aynılar, sadece dozajları farklı..
    "-yani? gelebilecek misin? * bak eğer çalışacaksan cidden bölmek istemem(istemem..), sadece
    sen öyle "zaten çalışamıyoruz" deyince önereyim dedim (..yan cebime koy).
    "tamam ya, gidelim madem * ne zaman, nerde buluşuruz?"
    -"cumartesi akşam 6 da uygun mu senin için? yurdun önüne gelirim"
    -"uygun, ya illa gelmene gerek yok oraya kadar, çarşıda da buluşabiliriz?"
    -"benim için gelmek sorun olmaz, ama sen diyorsan ki "fazla dolanma kız yurdunun etrafında" o
    zaman bir şey diyemem * "
    -"yok yaa öyle demek istemedimm * tamam o zaman, cumartesi 6 da * "
    -"cumartesi 6 da * . iyi geceler.."
    -"sana da iyi geceler * "
    o günün daha çarşamba olduğunu göz önüne alırsanız,
    varın benim o iki günü nasıl geçirdiğimi siz hayal edin beyler *
    takip eden kardeşlerime iyi geceler,
    ···
  17. 192.
    +5
    görüşmek üzere. yorumlarınızı ekgib etmeyin ;)
    arkadaşlar bu gece aşırı yorgun hissettiğim için yazamayacağım yine,ama yarın akşam bütün
    haftanın acısını çıkarmayı düşünüyorum.
    bütün haftaya bedel bir gece olabilir, takip edenler çekirdeğini, birasını çerezini alsın gelsin *
    zira ben öyle yapacağım, bakalım kafam güzelken neler kaçıracağım ağzımdan ;)
    iyi geceler, sevgiler hepinize.
    iyi geceler arkadaşlar,
    az önce geldim eve, en geç bir saate başlayacağım.
    bu gece sabahı ederiz, nevaleler hazırdır umarım *
    şarkımızla başlayalım,
    http://fizy.com/tr#s/1ne1ws
    ..cuma günü, haftanın son sınavından çıkmış, yurda varmıştım. nedeni bilinmez bir heyecan
    duygusu, git gide içimi sarmaya başlamıştı beyler. her ne kadar yağmalanmış, yorulmuş ve
    yıkılmış olsam da, belli daha yüz üstü yere kapaklanmamıştım. bu buluşma eğer hala beni
    heyecanlandırabiliyorduysa, içimde aşka, sevgiye karşı hala bir parça inanç kalmış demekti..
    cuma günü nilay la da konuştuk biraz, dedim böyle böyle, kızı davet ettim, cumartesi akşamı baş
    başa (diye umuyorum lan artık!) şu hep beraber gittiğimiz bizim mekana zütüreceğim.
    o da “iyi yapmışsın, bu işler fazla uzatmaya gelmez” demiş, beni yüreklendirmeye çalışmıştı.
    aslında o ara ayşen mevzusu için anahtar olabilecek bir şeylerden bahsetmişti..bu işler fazla
    uzatmaya gelmez..
    yani acele etmek gerekir diyordu, daha tanışalı 1 hafta olmuş olan kızı dışarı çağırmakla iyi
    yapmışsın diyordu…vay aq..
    beyler lisede işler hiç böyle yürümezdi? ben 2 yıl boyunca arkadaş muhabbeti yaptığım hatunla
    bile çıkmıştım..orda böyle 1 haftada 3-5 günde olayı bitirmeye çalışanlara “yarak kafaya bak” ya
    da “amk görmemiş abazası” şeklinde hitaplarda bulunurduk biz
    ···
  18. 193.
    +3
    eh demek ki buralarda racon böyleydi ve belki de ben, ayşen i de o yüzden kaybetmiştim. kim
    bilebilir?
    aklımdan bunları geçirirken yine ayşen i (hala ayşen i) düşündüğümü fark edip içten içe kendime
    küfrü bastım. “oğlum senin amacın ne lan? yeni bir insanla yeni bir ilişki mi? yoksa eski bir yaranı
    bantlama derdi mi?”
    bütün heyecanıma, içimdeki, sanki kalbim göğsümden yukarıya fırlayacakmış gibi hissetmemi
    sağlayan mutluluğa rağmen, yine ve yine, tekrar tekrar ve zamansızca aynı acılara saplanıyor,
    üzerime yapışan bu balçığı bir türlü tamamen silip atamıyordum.
    neyse ki yurtta okan ve tolga nın muhabbetleri iyi geldi de yeniden ertesi güne konsantre
    olabildim..
    cuma gecesi yine mesaj attım mine’ye, nasıldı hafta gibisinden, o ara çaktırmadan da yarın ki
    sözleşmemizi onaylattım filan.
    yarın büyük gündü.. belki de artık benim de hakkımın olduğuna inandığım mutluluğa doğru attığım
    en somut adımın olduğu gündü..
    cumartesi,
    beyler inanamazsınız ama akşam 6 daki buluşma için öğlenin 11 inde kalkıp hazırlanmaya
    başladım, duş, traş, saçlara jöle, aynaya bakış, en güzel kıyafet kombinesinin hangisi olabileceğini arama
    maratonu, parfüm, aynaya tekrar bakış..
    bu şekilde sanırım 1-1.5 saat geçirdim. "çok kasıyorsun be oğlum, diyeceksiniz"..farkındayım.
    yaşım 18, kasarım ben..
    daha sonra, kankalarla son moral motivasyon telkinlerinin ardından yurttan çıkıp çarşıya indim,
    saat 2 ye doğru filandı sanırım, bizim mekana gittim,
    adamlar artık aşina zaten yüzüme, "hoş geldin kardeşim" filan diyorlar. bizim muhabbetimizin iyi
    olduğu elemanı buldum hemen, tuttum çektim kenarıya, dedim "abi akşam için bana bir masa
    rezerve lazım"
    kafenin en güzel masası olduğuna inandığım
    ···
  19. 194.
    +3
    içeri tarafta, görüş alanının hem geniş, hem de duruma göre sanki o an orada başka kimse
    yokmuşcasına bir his uyandıran şekilde olduğu, iki sütun arası, bir tarafı cam, karşılıklı, 2 şer kişi
    genişlikli bütün koltuklara sahip, yan tarafında yapay sarmaşıklarla örülü bir pervaz, kızı oturtmayı
    planladığım koltuğun gördüğü duvarın üzerinde de karanlık, yağmurlu bir sokakta el ele yürüyen
    çift konulu bir natürmont bulunduran masayı seçtim.
    tarif biraz garip oldu evet ama başka nasıl anlatabilirim bilmiyorum. neyse,
    adam dedi, ne zaman gelirsin, "dedim abi valla 7-7.30 arası gelmiş oluruz en geç, tutabilir misin?"
    tamam ya sorun olmaz, deyip göz kırptı.. tecrübeli pekekent işi anlamıştı sanırım, gerçi
    anlaşılmayacak gibi de değil, adama bir "abi sevgili adayımı getiriyorum bu gece, kral olmam
    lazım" demediğim kalmıştı.
    kafeden çıktım.. işlem tamamdı, aklımda akşam açabileceğim konular, yapabileceğim espriler
    uçuşa uçuşa aşıklar yoluna girdim..bu soğuk sayılabilecek kış günü, cumartesi öğlen iki de böyle
    avare avere dolaşan, benden başka deli yoktur sanırım..
    itiraf ediyorum ki bir ara aklıma böyle ufakçiçek miçek gibi şeyler ayarlamak geldi ama sonra
    aniden zınklayıp "lan mallaşma amk salağı" diye kendimi yine payladım.
    ne çiceği böceği aq..kabul etmem gerekir ki o aralar cidden pgibolojim bozukmuş biraz. kıza ilk
    günden evlenme teklif edicez sanki, oldu olacak bir de alyans ayarlayaydım..
    akşam muhtemelen yemek yenmezdi, kafe öncesi biraz yollarda geziş, kafede oturuş, çıkışta
    biraz geziş, yurda bırakış..ana plan bu şekildeydi.
    restoranın birine girip bir şeyler yedim. o ara telefonum titredi, hayırdır inş. deyip açtım, mesaj,
    ebrudan??
    "fizikçinin nereye kadar işlediğini biliyor musun?"
    ebenin dıbını biliyorum diye mesaj atacaktım ama vazgeçip telefonu cebime attım tekrar.. ulan
    sen bana 1 aydır selam bile vermiyorsun, üstüne benle resmen gözlerinle taşak geçiyorsun,
    ···
  20. 195.
    +5
    sonra da bu mesaj..ya hakikaten bu kadınlar doğuştan ayarı bozuk olarak geliyorlar dünyaya..
    başka açıklaması yok.
    bu tatsızlık biraz sinirimi bozsa da önümdeki güzel geceye konsatre olmuştum ve hiç bir şey beni
    bundan alı koyamacaktı.
    beyler bir de şu durumu biraz konuşmak istiyorum, hani şu, sapken hepten sap olma, ama bir
    manita yapınca da sanki tüm kadınların aniden sizi ayartmaya çalışacak gibi hareketler yapması
    olayı var ya..işte bu yüzde yüz test edilip kanıtlanmış bir gerçek.
    eğer aklınız varsa ve sevgililerinizi gerçekten sevmiyorsanız, bu durumu kullanarak tarzan misali,
    daldan dala, sonsuza kadar sıçrayabilirsiniz..
    çünkü kadınlar, güzel erkekleri değil, güzel kadınlarla beraber olan erkekleri isterler..
    onu çalmanın, onu ele geçirmenin, o zaferin tadı bambaşkadır onlar için..e tabi siz de gibişinize
    bakarsınız, bir kaybınız olmaz yani..
    ama diyorum ya, sapsanız, sapsınızdır.. forever alone
    http://fizy.com/tr#s/1ah2i2
    yemekten sonra çaydı maydı derken, saat 5 küsür olmuş hava kararmıştı.
    dışarı çıktım, yavaş adımlarla kız yurduna doğru ilerliyorum. bu kızlar da özel yurtta kalıyorlar,
    bizim sınıfın filan da çoğu orda. amk ayşeni fakirdi herhalde, neyse
    saat altıya biraz daha varken yurdun önündeydim.
    mineye mesaj attım,
    ···