-
201.
+3"ben yurdun önüne gelmek üzereyim * " diye, aslında gelmiştim ama, alacaklı gibi kızı acele
ettirmek istemedim aq.
bu da "tamam beş dakikaya iniyorum" yazdı.
dıbına koduğumun yurdunun önünde 15 dakika bekledim beyler,
tam yine mesaj atacaktım ki, bina kapısından çıkanlar olduğunu farkettim, dikkatli bakınca buna
benzeyen birini seçtim ama tam emin olamadım, neyse bunlar çıkışa imza atıp kapıdan çıktılar,
kalabalık grup ters yöne yöneldi, biri de bana doğru geliyor. yaklaştı bir baktım harbiden mine,
ama, kızı öyle bir boyamışlar.. öyle bir boyamışlar ki beyler.. yani aklınız durur dıbına koyayım ya
(eminim ki kendi fikri değildi, o yüzden boyamışlar diyorum). lan o gece benim gördüğüm sade,
neredeyse makyajsız kız, bildiğin gelin nedimesine dönmüş..
güzel olmuştu evet, ama ben o akşamki halini daha çok sevmiştim açıkcası..
sıcak bir selamlaşma oldu, gülümsedik, sarıldık kibarca, kibar teyze öpüşü fiks zaten.. çok hoş
olmuşsun dedim.
naber, iyidir filan konuşurken, tabi bu da salak değil ya, benim alık alık baktığımı farketti ve o an,
bana "evet abi işte seveceğin kız böyle olmalı, bu olmalı" dedirten şeyi yaptı,
"makyaj biraz abartı olmuş demi? (güldü) valla zorla sardılar başımı, boyama kitabına döndüm
be,normalde pek tarzım değildir yani"
beraber gülüştük, ne kadar rahattı lan? benim asla konusunu bile açamacağım bir konu hakkında
kendi kendini alaya almıştı. ve bu hareketi, zamane huurlarının zütlerinin kalkıklığıyla
kıyaslandığında gerçekten bulunmaz bir nimet, insanın içini ısıtan bir samimiyetti.
yok mok dedim, iyi olmuş.. güldü bu gene "boşversene yaa" dercesine, -
202.
+4sonra ben "demek başına üşüştüler ha" diye ihtiyatsızca sorunca, kızı biraz utandırdım sanırım,
gerçi o söylemişti ama biraz da ağzından kaçtı diyebilirdik, zira, öyle 5-6 yardımcı eşliğinde bir
geceye hazırlandırılıyorsanız, o geceyi epey ciddiye alıyorsunuz demektir.
ve kızların erkekleri pek ciddeye almıyor olması gerekir, daha ziyade onları süründürmeleri, ya da
tam tersi sadece gibiş sokuş için bedenini kullanmaları, (gezip tozma için de cüzdanlarını tabi)
yaygın davranış şeklidir.
onu biraz tarif edeyim,
dediğim gibi, epey makyaj yapmış, pembe parlak ruju, allıkları, göz kalemleri, göz farları, fondöten
midir nedir, onlar..
üzerinde siyah bir mont, daha sonra kafede gördüğüm, enlemesine rengarenk çizgili hoş bir
kazak, altında kotu. ayağında botlar.
bu arada kız cidden neredeyse benim kadar varmış aq..neyse ki bende de botlar vardı ama o an
"lan yazın topuklu problem olmasın" filan diye düşünüp, içimden salak salak gülüyorum.
doğmamış çocuğa don biçmede üzerime yok yani..
başında kazağıyla uyumlu bir bere vardı, kaşkolu yok, bende de tam tersi sadece kaşkol var.
yolda zorla verip boynuna sardırdım;
"bak sonra hasta filan olursan, onun vebaliyle yaşayamam haa * "
aşıklar yolundan geçtik, bu yine gülen gözlerle bakınıyor, ışıklar yüzünden, gözlerinden yansıyor,
onu daha da özgür, daha da esrarlı hale getiriyorlar.
fazla iyi bu kız.. kalben.. ruhen..
konuşa konuşa kafeye geldik, mekanın epey hoşuna gittiğini hissettim.
bu "nasıl oturalım" filan derken, ben çoktan önüne düşmüş, ona rezerve masaya doğru eşlik
ediyordum bile.. bana yardımcı olan çocukla selamlaştık, gene göz kırptı..lan ne göz kırpıyorsun
aq, sanki hatunu, beraber sinsine planladığımız bir tuzağa çekiyoruz da, iş artık olmuş bitmiş gibi.
neyse masaya oturduk, bu baya şaşırdı, inanılmaz hoşuna gitti..bir şey demedi ama gözleri
parladı resmen, yüzünde değişik bir gülümseme oluştu..ben kendimle gurur duyuyorum tabi.. ince
ve düşünceli erkek tsigalko. -
203.
+3içersi sıcaktı, montlarımızı çıkardık, kaşkol için teşekkür etti..
ne içersin? diye sordum,
bu dalgın dalgın menüye bakınırken de "buranın sıcak çikolatası harikadır, tavsiye ederim" dedim.
beyler harbiden de müthiş yaparlardı, ayrıca üstünde köpük tarzı bir şeyler de oluyordu, nasıl
beceriyorlar bilmiyorum ama o mekanın karakteristik içeceğiydi diyebilirim bunun için.
"tamam o zaman ondan alayım ben de, denemiş olurum" deyip gülümsedi,
ben de aynı tercihle ona eşlik ettim.
rahat olmaya çalışıyordum,
tanıdık mekan,
tanıdık yüzler,
tanıdık masa,
resmen ev sahibiyim..ama mümkün değil beyler..siz istediğiniz kadar ev sahibi olun, karşınızda
real madrid var aq..
http://fizy.com/tr#s/1klrnu
içecekler geldi, bunun epey hoşuna gitti o köpüklü möpüklü bardak, dedim "ya sen iki senedir
buradasın, nasıl bilmiyorsun burayı?"
"ben merkezin bu tarafından fazla gezmedim , daha ziyade kordona gidiyoruz, ya da x e (şehrin
çok ünlü bir yeri, o yüzden söylemesem daha iyi, bilmeyen bin yoktur zira). buralara ilk defa senle
geldim ne yalan söyleyeyim. aslında ayağımın dibindeymiş * "
ben de bir şekilde muhabbeti sıcaklaştırma çabasındayım ama gel gör ki gün boyun aklımda
tekrarladığım her şey, sınav kağıdını önünde bulan bir öğrenci misali, uçup gitmişti yine..
sonra, "tavla bilir misin?" diye sordum buna, ortak bir şeyler yapabilmek babında, hem belki
muhabbete biraz daha renk gelir, ortam biraz daha samimileşir diye düşünmüştüm. olur tabi dedi,
ne acıdır ki, tavlayı alıp masanın üzerinde açmıştı ki aklıma malum kişi, onunla olan oyunumuz,
verilen sözler ve o gecede o masada kalan anılarım geldi -
204.
+3dizerken biraz sorun oldu, o dizmeyi bilmiyormuş ben de heyecandan unutmuşum, adın ne desen
3-5 saniyede zor cevaplarım aq..
neyse ilk eli oynadık bir şekilde, tahmin ettiğim gibi muhabbet samimileşmiş, kırılan her taşta, iyi
denk gelen her zarda biz, hem üslup hem de ruhen biraz daha yaklaşmıştık birbirimize.. öyle
asker arkadaşı muhabbetine dönmedi tabi abarmayalım * (dıbına koyim ben senin canım
kardeşim filan)
dediğim gibi biz o ara yine bir yandan konuşuyoruz, ailelerimizden bahsettik biraz, mine tek
çocuk, annesi ev hanımı babası çocuk doktoru, kütahya merkezde, sakin, mutlu bir yaşam
sürdüklerine hiç şüphe yok. mutlu bir ailenin mutlu ve pozitif çocuğu..iyi yetiştirilmiş, şımarık değil
ama biraz çatlak olabilir.
ben, tsigalko, bursa çocuğuyum *. annem devlet memuru, babam mimar, küçük bir kız kardeşim
var, çalışan ailenin çocuğu olmamdan ötürü daha ziyade anneanne tarafından büyütülmüş,
fazlasıyla elbebek, gülbebek yetişmiş, yine klagib, ortalamanın üzerinde mutlu olan bir ailenin
biricik oğlu.
ordan burdan derken, onlara olan özlemlerimiz, yabancı bir şehirde onlardan ayrı yaşıyor
oluşumuz vb. konularla ortam biraz duygusallaştı..
sonra ordan nasıl becerdim bilmiyorum ama sevgili durumları muhabbetlerine geldim aq..
harbiden eğer nasıl becerdiğimi hatırlıyor olsam burada tavsiye açısından paylaşacaktım ama
hatırlayamıyorum.
kurt adamların ay ışığında dönüşüm geçirip, sonra da yaptıkları şeyleri hatırlamaması gibi, ben de
her halde o duygusal atmosferde dönüşüm geçirerek, normalde açmayı kolay kolay
beceremeyeceğim ve hatta utacağım mevzuları kolayca açmıştım. ve malum şimdi nasıl
becerdiğimi anımsayamıyorum.
neyse, gecenin benim (ve aslında onun da) adıma en kritik dakikaları da başlamış oluyordu
böylece..
alkollü olduğum belli oluyor mu beyler? -
205.
+23. biramı demin devirdim, daha sabaha kadar yolu ve benim de bench de 6 kutum daha var ;)
bu şarkının zamanı geldi sanırım,
http://fizy.com/tr#s/21vtrh
ortam bir andan değişmişti,
yasaklı konularına mı girmiştim? söylememem gereken bir şey mi söylemiştim?
hayır.. ortam değişti ama konu değişmedi.. malum ben ayşen in usta manevralarına alışmışım, bu
duygusallıktan bizi koparacak bir şey bekliyordum, ama yapmadı..
işte o an bu özel masanın büyüleyici atmosferinin kendisi göstermesi için birebirdi.. sadece o ve
ben vardık..o an o kafede..o şehirde.. hatta belki de bütün dünya üzerinde.. sadece ikimiz.. bizim
sözlerimiz, bizim bakışlarımız, hala tavla oynamaya çalışan utangaç ve beceriksiz ellerimiz..
tavla o saatten sonra mundar oldu beyler zaten..
göz göze gelmiş, derin mevzular hakkında neredeyse fısıltıyla..ve heceleyerek konuşuyorken..
ortalık mortal kombat ın "finis him" leri gibi kop koyu olmuştu.. başka bir şeyi ne görmek ne de
duymak istiyorduk o an..
"ben..bu konularda pek iyi değilim aslında" dedi..
gene o umursamaz, uçarı gülümsemesini takınır sandım.. yapamadı..buruktu yüzü..
"üniversitede kimseyle çıkmadım henüz" işte bu sefer gülümsemeye benzer garip bir ifade
oluşturabilmişti yüzünde -
206.
+5ama hayır ben buna inanmazdım, bu kız ha? kimseyle çıkmayacak? hadi canım..
kızların klagib yalanlarından biri.. biraz kızmıştım içten içe, benim bunu yemeyeceğimi biliyor
olması lazımdı, ama sonra,
"sadece lisede nispeten uzun bir şey yaşadım, ama çocuktuk o zamanlar ya.."
sanki şimdi 30 unde bir kadınmış gibi konuşuyordu, öyle çıkmıştı sesi de. ve bu kez beni
inandırmıştı da...
beyler, eğer bir kız size "daha önce kimseyle çıkmadım" diyorsa, en az 5-6 kişiyle çıkmış
demektir (kezban değilse tabi).
ama bir kız size 1 kişiyle çıktım diyorsa, 1 kişiyle çıkmıştır..
çünkü birinde, "ben bişey yapmadım ya, benim haberim yok" diyen.. yalancı bir gönül suçlusu,
öbüründe ise yaşadıklarını kabullenmiş cesur bir kadının sözleri vardır..
.
.
"neden?" dedim şaşırarak, "sen mi istemedin?" dolaylı olarak güzel olduğunu hissettirmiştim yine,
ana böyle şeylere pek kafa yoran, hesapçı bir kız değildi o..
"bilmem, diyorum ya, pek beceremem yani.. oldu bazı şeyler ama olmadı da..zaten ben de
istemedim. koluna takılacak biri olmadan da yaşayabilir insan * " -
207.
+7bu sefer tamamen silkinmiş, meydan okuyor gibiydi,
"orası öyle tabi canım" dedim.."ama insan, bir noktadan sonra, yoruluyor.. elinden tutan biri olsun
istiyor. ona ana babasından, dostundan farklı gözlerle bakan, onu bir başka anlayan, bir başka
seven..ona karşı kendini farklı hisseden ve farklı hissettiren biri olsun istiyor"
"doğru" dedi.."ama işte nasıl emin olacaksın ki doğru kişiyi bulduğundan?"
"ne kadar inanıyorsan, o kadar eminsindir"
artık tavla filan kalmamıştı ortadan,
ben konuşurken heyecan ve duygu yoğunluğundan dalıp elime taşların 3-5 tanesi almış
oynuyordum, mine de bir yandan konuşmaya çabalarken bir yandan da az önce kırdırmamaya
çalıştığı taşlarını şimdi üst üste dizmiş kule yapıyordu dalgın dalgın.
elimdeki taşlardan birini, onun yaptığı kulenin üstüne koydum..
gülümsedi.. gülümsedim..
beceriksiz ellerimizle biraz daha yüksettik kuleyi.. gözlerimiz, sanki bir diğerininkinin arkasını
okumak ister gibi bakıyordu..
anlamıştım beyler,
bu kız, bana karşı zaten boş değildi..ilk geceden beri..ya ben?..muhtemelen hayatım boyunca
yaptığım en doğru şeyi yapıyordum şu anda. -
208.
+6iki yalnız,
ama yine de artistliğinden, havasından ödün vermeyen iki yalnız insan.. yaşına başına
bakmadan, "gerçek sevgi" diye nitelendirdiği ve artık yalnızca masallarda olan bir efsaneyi
kovalayan iki insan..
o gece, masada adeta ellerimizi koyacak yer bulamadan, saatlerce konuştuk.. arada konuyu
değiştirdim sıkmamak için..ama bütün yollar oralara çıktı,
yalnız ve eşini arayan, karamsar bir ruh, bir diğeriyle karşılaşınca böyle mi olurdu?
mine nin o neşeli ve gamsız görüntüsünün altında aslında ne kadar kırılgan ve duygusal bir kız
olduğu anlamıştım o akşam..
ve o,
hiç geri adım atmadı, kaçmaya, konuyu çevirmeye, savsaklamaya çalışmadı..ben konuştum..o
konuştu..
o kadar derine indik ki o gece, öyle felsefe yaptım ki ben.. öyle özlü sözler.. öyle benzetmeler..
öyle betimlemeler..
öyle güzel bakti ki o o gece, öyle güzel kaçırdı ki arada bakışlarını.. öyle güzel destekledi ki
tanımlamalarımı.. öyle güzel yorumladı ki yalnızlıklarımızı..
işte öyle güzel bir gece oldu beyler.. öyle güzel..ve öyle unutulmaz.. -
209.
+4kafenin kapısından çıktığımızda, biz kağıt üzerinde hala "iki arkadaş-birbirini yeni tanıyan iki
insan"dık.. ama ruhlarımız bizden çok daha erken davranmıştı.. kaşkolumu gene boynuna
sardım.. aşıklar yolunun karanlığına daldık..iki kişilikti artık yalnızlığımız..
hava biraz ılımıştı,
garip ama gece, akşama göre biraz daha sıcaktı..ya da ben fazla ısınmıştım bilmiyorum.
banklardan birinde oturmayı teklif ettim,
"hava soğuk ama, ne dersin biraz oturalım mı?"
"olur" dedi, "o kadar da soğuk değil zaten, hem senin kaşkolun beni korur * "
güldük..
ben geliyorum şimdi deyip yanından ayrıldım, o an anlam verememiştir ama 1 dakika sonra
yanına elimde profiterollerle dönünce
"aa ne gerek vardı ya.. çokta severim yalnız profiterolü" deyip teşekkür etmişti,
"biliyorum" dedim.."sevdiğini söylemiştin"
gene bir sessizlik..
"müzik dinlemek ister misin?" diye sordum,
tabi dedi..
telefonun kulaklığını taktım, birini ona verdim,
fonda şunun http://fizy.com/tr#s/12qrn6 eşliğinde, elimizde profiteroller, soğuğun da etkisiyle epey
boş olan aşıklar yolunun ağaç altındaki bir bankında sessiz sedasız dalıp gitmiştik..
eline uzanıp tutmak geldi içimden..ama yapamadım..
gece, planladığımdan da iyi geçmiş, dahası ben artık planı filan boş vermiştim.
mine ise artık benim için ele geçirilecek bir kale, tavlanacak bir kız , bir intikam ve kendini
kanıtlama aracı olmaktan çıkmıştı. -
210.
+6bu geceki o konuşmalarından seveceğim kadından başkası olamazdı..
ama tuhaf..
bunca güzel şeye rağmen hala tuhaf bir his içimi kemiriyor, kilitleyip üzerine yükler yüklediğim
kapalı sandıkları açmaya zorluyordu..
mine yi yurda zütürürken, içerden, tanıdık, bet bir ses sordu
"aradağın kız bu mı sahiden?"... "aradığın aşk?... bu mu sahiden?"... "emin misin,... sahiden??"...
kız yanımda olmasaydı kendime bir tokat patlatmaktan geri durmazdım herhalde..
"harcayacak olma onu?.."... "bu sen değilsin..bu aşk değil"
yurda vardık,
bu güzel gece ve sohbet için bana teşekkür etti, sarıldık.. fazladan 2-3 saniye daha. yine
kapısından girene kadar takip ettim gözlerimle ve o yine tam girerken bana doğru baktı..
göremedim ama gülümsemiş olmalıydı.
işte şimdi işin zor kısmı başlıyordu.. knor hazır çorba kıvamındaki duygularım eşliğinde yurda
doğru 20 dakikalık bir yürüyüş.
bu işin olmaya çok yakın olduğunu hissettim,
ama işte sanki, o kadar da heyacanlı değildim artık. neden? rahatlamış mıydım? ayşen le de bu
noktalara gelsek, gene mi aynı şekilde hissedecektim... bak hala ayşen diyorum... mine güzel
kız... kalbi de güzel... sahi ozan şerefsizi nasıl o kadar çabuk ayarladı onu?... nilay bu işler
beklemeye gelmez demişti... okan rahat ol abi, kendin ol demişti... sahi okan en konuşacaktı
benimle, kaynadı çocuğun mevzular... nilayla okan da yakışır aslında... lan çok mu geciktim
acaba yurda?... amaan sanki bir şey diyorlar..""aradığın aşk bu mu tsigalko?""... -
211.
+4kafamda filler gibişe dursun,
ben odama çıkan merdivenleri arşınlamaya başlamıştım, bu gece birileri kendisine hesap
verecekti yine..
odama varınca telefonu çıkarıp masaya koyarken kontrol ettim, bir mesajım var.. mine den
başkası değildi;
"vardın mı yurduna?"
beni düşünüyordu o..ve ben, hala neleri düşünüyordum... tüm gücümle onu sevmeye çalışmam
gerekirken hemde..
kız işleri beyler,
atla deve değildir.
tabi ben bunu şimdiki aklıma, o yaştaki halime söylesem kesin gibtiri yerdim..
gece okanla boş etüt odasında durumları konuşuyorduk.. etüt odası boş çünkü millet sınavlara
kendi odasında ya da arkadaşlarının odasında, kafa kafaya hazırlanıyor ya da koridorlarda şişe
kapaklarıyla maç yapıyor..
-"abi çok güzel işte ya..koçumsun, bak bu sefer kesin olacak demiştim de kızmıştın bana"
-"ya okan, iyi güzel de abicim daha bir şeyin de olduğu yok yani, tamam güzel geceydi filan ama,
kız biraz ürkek bu konularda yani, tecrübesiz.. yanlış bir şey yapmak istemiyorum ben"
-"nasıl yani?"
-"ya ne bileyim..bir kere, ben emin miyim? önce bir onu sormam lazım kendime"
-"kanka, kusura bakma ama eşşeğin dıbına su kaçırıyorsun şu anda..lan daha emini mi var be,
10 saat önceden hazırlanmaya başladın aq buluşmaya yarağım?"
-"abi o benim her zaman ki halim ama?"
-"ya bak tsigalko.. bence sen fazla ciddiye alıyorsun bu işleri, oğlum bugün takıldığın kızla, yarın
evlendirmeyecekler ki seni? sen bir takıl bakalım, gez toz, gittiği kadar.. olmuyorsa olmaz.. çok
gözünde büyütme abi..bak ayşeni de büyüttün büyüttün... "
bakışlarımı görünce sustu.. sonra, -
212.
+3"ya anladın işte ne demek istediğimi, kusura bakma o örneği verdiğim için..ama demek istediğim,
çok kasma yani..lan kız olsan anlayacağım, adım kaşara çıkacak diye korkuyor diyeceğim ama
erkek adamsın be abicim, takılıcan, olmadı mı geçicen.."
-"sen öyle mi yapıyon kanka?" dedim ters ters..amk tabi bekara karı boşamak kolay gelir.." hem
bu kız öyle takılıp bırakılacak türden değil, eğlenmelik değil yani..o yüzden yüzde yüz emin olmak
istiyorum, çünkü sonradan onu üzmek istemem"
ben hem onu tersleyip hem de böyle salak salak konuşmaya devam edince bu kızdı,
-"iyi kanka ne tak yersen ye..ama emin değilim ayağına gül gibi kızı da kaçırıp bu sefer de
mineee mineee diye ağlarsan ben karışmam haberin olsun.."
lafı koymuştu beyler.."sigara içip geliyorum ben" dedi..e tabi, gibtin belamı, yak şimdi zevk
sigaranı okan efendi..
o çıkınca ben de kendi kendime kalıp biraz daha düşündüm.. aslında haklıydı lan... nedir yani?
takılıcaz işte.. kız iyi kız, güzel kız.. öyle sömürücü şıllıklardan da değil.. olursa olur, olmazsa da
olduğu kadar yaşadıklarımız kar kalır yanımıza..
http://fizy.com/tr#s/1k3cpy
uzun bir kaç gece,
finaller,
mine ile mesajlaşmalar,
nihayet kafamdaki ufak pürüzleri, kendi telkinlerimle gidermiş, artık onu sevmeye hazırdım.
dahası, her mesajında daha da sevimli geliyordu gözüme, hatta çarşamba günü okulda da
karşılaştık, aynı sınava girecektik,
yine gayet sıcak bir selamlaşma oldu, diğer dıbına koyduğumun gibi soğuk soğuk hallere
girmiyordu * *
tüm bu güzel gelişmelere rağmen, malum ikiliyi kantinde, sınıfta, koridorda el ele, dip dibe
görünce içimi tarifsiz bir nefret ve acı kaplamaya devam ediyordu.
ben 4 sene bu huur çocuklarının sevişmesini nasıl çekecektim lan? -
213.
+3belki de ayrılırlardı? beter olsunlar..
bu arada hepimizi üzen acı bir haber aldık..oda arkadaşım tolga nın kuzeni trafik kazasında vefat
etmişti. çocuk son 2 sınavına giremeden gitmek zorunda kaldı, kuzeni bundan sadece 2 yaş
büyükmüş ve bildiğin kardeş gibilermiş.. resmen perişan oldu...
onun yaşadığı acıya bakınca, kendi sahte acılarımdan utandım.. neler yaşıyorlardı insanlar..ne
büyük acılar vardı..
babasını kaybeden evlatlar vardı.. evladını kaybeden babalar..
şifa bekleyen hastalar vardı.. asla şifa bulamayacak olan sakatlar..
bu soğukta dışarda uyuyan insanlar vardı.. bizim yağarken sevindiğimiz karın, yağmaması için
dua eden evsizler...
utandım beyler.. sert gerçekler utandırmıştı beni..
.
.
perşembe günü son sınavımdan çıkmış,
önceki geceden hazırladığım valizimi yüklenmiş, bursa otobüsüne binmiştim.
3 hafta tatil.. anne yemekleri.. anneanne sevgisi.. bazı taşların yerine oturması, bazı acıların
unutulması ve nispeten yeni bir sayfa açmak için yeterli bir süre..
annem ayşen i sormuştu 1-2 kere telefonda.. geçiştirmiştim. şimdi yol boyu onlara söyleyeceğim
muhtemel yalanları ve bahaneleri düşünmem gerekecekti..
yılın ilk yarısı biterken, "ne çok şey yaşamışım" diye düşündüm.. üniversite..büyütüyordu
insanı..ama daha almam gereken çok yol, tatmam gereken çok acı, yaşamam gereken çok çok
fazla karmaşa ve duygu bunalımı vardı..ve ben bunların hiç birinin farkında olmadan,
mutlu mutlu mine ile mesajlaşıyor, geleceğime umutla bakıyordum..
işeyeyim bi, idrar kesem infilak edecek aq.. -
214.
+3http://fizy.com/tr#s/1ajbal
hayal kurmak güzeldir,
ama pek azı gerçek olur.
3 haftalık kesintisiz tatil planım, biri, o dıbına röveşata attıklarımın yüzünden olmak üzere iki
dersten kalmam ve dolayışıyla bütünlemelere gelecek olmamdan ötürü yatmıştı..
işin iyi tarafı, mine yi görebilecektim zira bizim tembel tenekenin de 3 tane büt ü vardı.
evdeki bir buçuk haftada, artık orta okullu olan kardeşimle bol bol eğlenip vakit geçirmiş,
anneannemin dizinde, elinden elma-mandalina yemiş, annemle bol bol gırgır yapmış, babamla
gezip tozmuştum.
bizimkiler beni çok özlemişlerdi, babamı çok severim ben beyler, ama çok fazla vakit
geçiremezdik işleri yüzünden. benim gelişim dolayısıyla patronundan izin almış, bir hafta boyunca
o avm senin bu mekan senin gezip durduk, bazısında tüm aile de bize eşlik etti.
bilardo challenge ını kabul ettim, elime verdi, ağzıma sıçtı, dalgasını geçti..hayvanat bahçesine
gitti "lan tsigalko, şurdaki maymun sana çok benziyor oğlum hişşt bak bak" diye taşağını filan
yaptı..piknik yaptık, fener maçı izledik, küfrettik.
ağır fenerliyimdir ben bu arada *
annem, kız konusunu açtı, güzel bir dille, "beni arkadaş olarak görüyormuş" filan diye anlattım,
geçiştirmeye çalıştım. mevzunun tamdıbını sıçıp kadını üzmeye gerek yoktu..ama ana yüreği,
yine de oğlunun acısını farketmiş olacaktı ki o da oyunuma ortak olup,
"aman be oğlum, zaten daha ilk yıldan ciddi kız ciddi kız diye saplanıp ne yapacaksın? gez toz
eğlen, daha ne kızlar görürsün" diye çapkınca öğütlerde bulunmuştu.
anneanne..seni çok seviyorum canım benim..
bebişim, sana da orta okul üniforması çok yakıştı be * fıstık olacak bu kız ilerde, başım belada.. -
215.
+6mine.. aradığım mısın? bulduğum musun bilmiyorum..ama tek bildiğim bizim ortak bir sevgiyi hak
ettiğimiz, ve eğer senin hislerini de yanlış çözümlemediysem, kendi adıma bunu sağlamak için
elimden geleni yapacağım...
okan.. aslan kardeşim.. ikinci hafta bir büt de sana kısmetmiş demek * ben de varım merak etme,
gene işimiz iş..
tolga.. başın sağolsun kardeşim..
ebru.. üzgünüm senin için..
ceren... neyse cereni gibtir et..
nilay, iyi ki seni tanımışım, mineyle evlenirsek nedimesi sensin * bir de kızdan kanka olmaz derler
peehh..
ayşen, ozan... huur çocuğusunuz..
ikinci hafta, yani bütünlemelerin 1. haftası, çarşamba günkü sınavım için salıdan sabahından yola
çıkmıştım,
nilay ve mine nin bütü var, erken gelmişler, ben de o yüzden sabahtan çıktım ki salı akşamı
takılabilelim.
yeniden şehre gelmiştim,
kızlar öğlen sınava girmişler, akşdıbına da biz sözleşmiştik, buluştuk.
nilay, bizi baş başa bırakma amacıyla, "ben gelmem istiyorsan?" filan demişti ama ben ısrar ettim,
onun varlığının zararı değil faydası olurdu bize.
bu kez başka bir yere zütürdüm bunları,
akşam boyunca oldukça eğlenceli bir masa oldu. e oğlum senin yarın sınavın var, ne işin var karı
kızla derseniz, beyler.. çalışıyoruz lütfen ;)
nilay, garip bir kızdır. böyle çok sakin, utangaç gibi görünür ama en ummadığınız anda en
ummadığını şeyi yaparak sizi cesaretine şaşırtabilir, -
216.
+3o gece yine bir medeni cesaret örneği gösterek, yan masadaki, hiç tanımadığımız gruba "beraber
tabu oynasak iyi olurdu" gibisinden bir laf attı,
nitekim tabu oynandı, hayatımızda görmediğimiz insanlarla bir anda kahkahalar arasında kelime
tahmin etmeye çalışırken bulduk kendimizi *
çok güzel bir geceydi o da, renkli ve farklı.. zaten hala hatırlıyor olmam bunu gösteriyor. gece
boyu, o şamatanın arasında, hemen karşımdaki mine ile gözlerimiz onlarca defa buluştu birbiriyle,
onlarca kez gülümsedi dudaklarımız.. sanki biz, gece içince gece yaşıyor gibiydik, o eğlencenin
arasında, o kalabalık ve gürültünün içinde, herkesten habersiz, yine çok ama çok şey paylaştık
içten içe..
çarşamba günü gibtiğimin sınavına girip dönüş için biletimi almıştım,
bursaya döndüm ve bir sonraki hafta salı günü olacak olan diğer bütünlemem için çalışmalar
başladım.
o ara okan a ulaşmaya çalıştım ancak msn de göremediğim gibi, mesajlarıma da cevap
vermemişti.. adam kendini kaptırmış beyler, ya it gibi çalışıyordu, ya da it gibi geziyordu.. neyse,
ben ona sorardım her türlü bunun hesabını.
mine ile mesaj trafiğimiz epey ilerlemişti, bizimkilerinde de gözünden kaçmayan bu durumu
"arkadaşlar yeaa, sınav şeyleri" falan filan diye savuşturdum. zira artık aşk hayatımı onlarla
paylaşıp, biten ya da başlayamayan her ilişkinin ardından içten içe onları da üzmeye gerek
olmadığını düşünmüştüm.
"karı gibi her taku anana babanı mı anlatıyon lan?" derseniz, haklısınız. ama öyle yetişmiştim,
süt çocuğu sayılırdım. o zamanlar rulez buydu beyler, utanacak değilim.. şimdiki halimden daha
çok utanıyorum hatta..
mesajlaşmalarımızın birinde, bir gece, yine kontrolsüz şekilde epey duygusala bağlamıştım. o
zamanlar etkisinin farkında olmadığım, -
217.
+3"seni iyi ki tanımışım".."seni çok özledim".."valla büte kaldığıma sevindim" gibi laflar da etmiştim.
kız bütün bunlara mantıklı cevaplar üretmeye ve o kadar çabuk teslim olmamaya çalışsa da artık
baya baya kendini kaptırmıştı..iyi geceler mesajları "tatlı rüyalar" dilekleriyle süslenirken,
sabahları "günaydın canımm" lı olmaya başlamıştı.
tarafsız bir gözle bakıldığı zaman, bizim artık flört ün son aşamalarında olduğumuz ve artık iki
taraftan birinin resmi teklifiyle bağlanacak bir ilişki olduğu rahatlıkla görülebilirdi.
ben biraz şaşırmıştım aslında o zamanlar, lan nasıl bu kadar kolay olabiliyor? diye. ama şimdi
düşününce anlıyorum ki, e zaten bu işler büyütülecek, memleket meselesi yapılacak şeyler değil.
e birde sanırım ben, o anki yaralı stayla olmanın da verdiği duygusal derinlikle, özellikle o ilk
buluşmamızdaki tavırlarım ve konuşmalarımla kızı epey etkilemiş olmalıyım.
laf aramızda, iyi edebiyat yaparım.. hele yüz yüzeyken işe jest ve mimiklerim de girince epey
inandırıcı olabiliyorum. sayısal okuyup mühendis oldum, ama bütün lise ve üniversite yıllarım
boyunca "sen kendini harcıyorsun oğlum.. adam şair ya" gibi yaklaşımlara maruz kaldım. sözel
yeteneğim sayısala göre çok daha üstündür ki aslında okuduğum mühendislik dalı da buna yatkın
(zaten bilerek seçtim). o yüzden ilk sene hariç pek zorlandığım söylenemez. bizim robot kafalı salt
sayısalcıların döküldüğü ezber derslerinde ortalığın dıbına koymuştum övünmek gibi olmasın.
neyse, kendimi çok övdüysem lütfen aşağılayın biraz, zütüm kalkmasın sonra..
salı günkü sınavım için pazartesi akşamından yine şehre gelip yurda yerleşmiştim, bir daha
dönmeyecektim artık, bu kadar tatil yeterdi.
o gece, yarın ki sınava bulutların üzerinde girmeme sebebiyet verecek, ve sizlerin artık tahmin
edebileceği bir gelişmeyi yaşadığım gece olacaktı.. -
218.
+5biraz kafamı toplayayım, diyalogları anımsamak istiyorum zira önemli.. biraz sallamak zorunda
kalabilirim, şimdiden anılarımdan ve sizden özür diliyorum..
gece yerleşip, yurttaki tiplerle lak lak ettikten sonra boş odama çekilmiştim tekrar..
tolga yoktu zaten.. öbür hıyar da nerde bilmem..
yatağa uzandım..ama uykum yok, ben öyle karanlıkta tek başına yatıp tavanı izlemeyi, o sırada
da hayaller kurmayı severim.. gerçi, kim sevmez ki?
ne kadar zaman geçti bilmiyorum, mesaj geldi,
mine yazmış, "sınavında başarılar tsigalkocum"
ekrana baktım bir süre boş boş.. nilay ın "bu işler yavaş davranmaya gelmez" diyen sesi
kulaklarımda çınladı..
haklıydı, bu daha fazla uzatmanın alemi yoktu..
muhabbete nasıl girdim hatırlamıyorum,
ama asıl olayın koptuğu kısımlar az çok aklımda,
buna kızmıştım..bir nevi trip de denebilir.. açık olmamakla suçlamış, üzerine gitmiştim.. arada
birbirimize böyle yaptığımız oluyordu, tatlı tatlı kışkırtmalar ve karşı tarafa, aslında ikimizinde
bildiği gerçeği söyletme çabaları..
ama bu gece epey ileri gitmiş, resmen kıza çemkirmiştim.. kendimi de acılı, bahtsız ve "zaten
kimse beni sevmiyor aq, ölsem daha iyi" moduna getirmiştim. -
219.
+5bir mesaj attım buna,
"insan sevdiklerinin kıymetini bilmeli.. vakit varken.. hala vakit varken ona, onu ne kadar sevdiğini
söylemeli bence. ama biz yapamıyoruz bunları mine, sen yapabiliyor musun? sen de
yapamıyorsun.. insanlar çok tuhaflar. aşk, sevgi, sanki yasaklı bir kelime gibi, sanki ayıp gibi..
hayır, asıl ayıp olan, günah olan, yanlış olan şeyleri o kadar kolay söyleyebiliyoruz ki..mesela çok
kolay bağırıp çağırabiliyoruz birbirimize, küfredebiliyoruz, iftira edebiliyoruz, beddua edebiliyoruz.
hemde bağıra çağıra, göğsümüzü gere gere,
şimdi söylesene bana mine? hangisi ayıp? ağzına geleni söyleyip insanların kalplerini ve ruhlarını
yağmalarken hiç ama hiç çekinmezken, gırtlağımız yırtarcasına bağırırken, dünyanın belki de en
güzel duygusu olan sevgiyi söylemeye sıra gelince neden susup kalıyoruz?"
bu,
"haklısın, sonra kaybedince, elimizden yitip gidince anlıyoruz yaptığımız hatayı. sanki her zaman
yanımızda olacaklarmış gibi, kendimizi kasıyoruz, ufacık bir sevgi sözcüğünü bile çok görüyoruz,
hayatımızın anlamı olan insanlara. onlar nasılsa farkındadır diye avutuyoruz kendimizi, ama bir
kez olsun, acaba bizim ağzımızdan duymak istemezler mi? bu duygularımızın gerçekliğini diye
sormuyoruz kendimize.
bence insanlar henüz ellerinde sevgileri ve sevebilecekleri şeyler varken, onlara sıkı sıkıya
tutunmalı."
top bana atılmıştı, sonra ben, konuyu biraz daha ikimize indirgeyip neredeyse kızı suçlama
noktasına geldim, ne cesaretle bu kadar üstüne gidiyorum hayret.. valla şimdi olsa yapamam. kız
orda "sen ne diyon lan amın oğlu" dese, cevap veremem yani..ama demek ki o ışığı almış
olmalıyım ki böyle bastırıyorum -
220.
+4hayır bir de bende ki de mallık, sen söylesene ne tak diyeceksen?
neyden sonra artık ben bunu çok fena sıkıştırdım bir yerde..bir 10-15 dakika filan mesaj gelmedi..
dedim herhalde gibtiri çekicek.. korktuğumu hissettim beyler..
daha az önceye kadar hislerime ortak sandığım kızı, bir an için de olsa kaybetme korkusu
sarmıştı benliğimi.. anladım ki, türlü duygularla boğuşurken, farkında olmadan ve belki de onun
bana bağlandığından fazla bağlanmıştım bu masum kıza..
derken telefonumun ışığı yandı.. heyecanla mesajıma tıkladım.. artık kaçacak yeri yoktu..ve
neredeyse bir cevap vermek zorunda bırakmıştım onu..
"anladım, yeryüzünde herkesin bir parçası kayıptı, ve bazılarımız o kayıp parça uğruna bütün
tamamlanmışlığına rağmen yarım, kalabalıklara rağmen yanlız, bütün ritmlere rağmen sağır
olabiliyordu ve o eşsiz parça bulunamadığı sürece sürgün göçebeydik ve huzursuzduk.
bulamadıkça, bulunamadıkça eksiliyorduk, eskiyorduk binalar gibi.
"parçaları kaybolmuş puzzle" gibi artık insanlar derler.. "kiminin kalbi, kiminin ruhu, kiminin beyni
yok.” oysa herşeyim vardı benim tek eksiğim "sendin", sen gelince tamamlandı içim,
huzursuzluğumun rüzgarı dindi, duydum yeryüzünün gökyüzünün gerçek sesini. uzatıp elimi
gördüm ışığının rengini.
gökyüzünü, alabildiğince mavi...
seni seviyorum.."
http://fizy.com/tr#s/1ajgij
-
ccc rammstein ccc günaydın diler 28 06 2025
-
sabah su yerine sigara çekip
-
kılışlar cehabenin başına tekrar gelsin
-
iki haftadır osbir yok amg
-
6 cm diye ortalarda geziyordum
-
uçan keke
-
arada memesini elleyeceğim kız kanka
-
sigara icen insan biraz salaktir
-
kayra kadın versiyonuna kayardım
-
şuan evde olsam
-
şöyle pırıl parlak 1 femboy bulsam
-
ccc ramstein ccc dayak yemek istemiyorsan derhal
-
kızlar nude atarken neden dilini çıkartıyor mk
-
the vikings bile kurtaramaz beni bundan sonra
-
olm bu kilicdaroglu niye geri gelmeye çalışıyor
-
the vikings üye alımları neden kapanıyor
-
elmas bilmem ne
-
pembe kılsız oğlan femboy
-
yil 2025 sariyerde elektrik yok internet kegib
-
geçen gün 255 lira harcadığım kız kankam
-
hepiniz şaka yaptınız
-
bu chatgpt sadece bana mı bu kadar iyi davranıyor
-
sozluge gelmis en iyi kız
-
çayda lipton kadında ipdon reisliği
-
kafam bavul gibi
-
chpye simdi kayyum atarmi sizce dexer
-
türkiyedeki besinlerin hem pahalı hemde
-
eskort dediğin kızın senden
-
ruby seni bu sözlüğe getiren ne oldu
-
vikings abiiiiii
- / 2