/i/Sözlük İçi

sözlük içi.
  1. 251.
    +4
    "öff ebru iyi ki bir şey istedim ha, hem kabul et senin de işine geldi zaten * "
    ben öyle deyince bir duraksadı.. evet, işine gelmişti.. neden bilmiyorum ama bu iki kız arasındaki
    elektrik hiç bir zaman tutmamıştı, eh ben de maşallah, yangına körükle gitmiştim..
    "ne için kızgın sana? sana kızacak kadar muhabbeti var mı hala onun senle?"
    beynim son hızla çalışıyordu..ne uydurabilirdim?..
    "verdiğim bir sözü tutmadım..o yüzden sanırım.."
    söylediklerim bahane üretmekten çok, cevaplanması daha da zorlaşan sorulara neden oluyordu,
    "ne sözü? senin kaç gündür üzerindeki sıkıntı bu mu? hani dedem hastalandı filan demiştin?
    tsigalko bak bana yalan söy... "
    "ebru lütfen!"
    hata yapmıştı.. biliyorsunuz, en haksız olduğum durumlarda bile bir şekilde duygu sömürüsü
    noktalarını tespit ederek kendimi haklı çıkarmakta, nihayetinde de üzerime varmakta olan kişiye
    en sonunda özür bile diletmekte üzerime yoktu.. daha önce nilaya ve mineye de yaptığım bu
    taktik, muhtemelen bana değer veren tüm kadınlar üzerinde işe yarayabilme özelliğine sahipti..
    yüzümü asıp önüme döndüm.. kendi kendime söylenmeye başladım.."bununla bu bir arada
    söylenir mi? hastalık üzerinden yalan mı atılır?" gibisinden.. halbuki yalan atmıştım evet..
    ebru yanlış hamle yaptığını daha sözler ağzından ilk çıktığında anlamıştı..
    "tamam.. kusura bakma, onu söylemek istemedim..ama,"
    "ama ne ebru? ama ne? ne dediğinin farkında mısın sen? sağol ya.." dedim sinirli sinirli gülerek..
    yüzünü ekşitip önüne döndü o da..
    hem beni üzdüğünü düşündüğü için, hem de nilaya veripte tutmadığımı söylediğim sözün ne
    olduğunu öğrenemediği için pişman olmuştu..
    http://fizy.com/#s/1dl8el
    tehlikeyi o zamanlık savuşturmuştum..
    ilk üç haftada neler olduğundan bahsediyordum evet..
    ···
  2. 252.
    +4
    böyle yazınca zütüm kalkmış gibi hissedilsin istemiyorum, sadece kendi gözlemlerimi
    aktarıyorum, belki de durum benim gördüğümden farklıdır, kız herkese karşı aynıdır, ben kendi
    kendime üstüme alınıyor da olabilirim, şimdilik bilemiyoruz..
    tolganın olduğu buluşmada da bana epey samimi davrandı, ben de grubun tamdıbına samimi
    davranarak tolganın durumu garipsemesini önlemeye çalıştım, sonuçta adam biliyor benim
    sevgilimin olduğunu,
    peki ben neden onlar bilsin istemiyorum?
    pekekentin tekiyim de ondan sanırım.. işte beyler.. benim hayatımın kırılma noktaları da
    bunlardır.. sevgilim vardır, ama etrafımdaki potansiyelleri de asla kaybetmek istemem,
    sevgilim yoktur, benden hoşlanan ya da kendi hoşlandığım kızı "ya daha iyisi denk gelirse lan?"
    diye düşünerek, tam olacak kıvama kadar getirmiş olup da istemem..
    kötü bir huy..
    özellikle de karşınızdaki sizi çok ciddiye alıyorsa, onun için çok çok kötü bir durum.. masum
    kızımız, tsigalkoyla flörtleştiğini ve her geçen an masallardaki, fransız filmlerindeki gibi bir aşka
    yaklaştığını düşünür ve benim işi ağırdan alışımı, çekingenliğime yorarken, ben ise ise sadece,
    ucunda balığın çırpındığından emin olduğum oltamı ağır ağır ve keyifle çekmekte olan bir
    balıkçıdan başka bir şey değilimdir.
    balığı ise yakaladıktan sonra tekrar suya atan cinsinden hemde..
    hani ayşegülün benim için neden ilgi çekici olduğunu ilerde anlayacağım demiştim ya,
    şimdi anlıyordum,
    tıpkı mine gibi, ceyda gibi ayşegül de bir balıktı benim için.. önce yakalanacak, sonra tam "yaşasın
    beni yiyecekler" dediği andan geri bırakılacak bir balık..ona ceydadan daha fazla ilgi göstermemin
    sebebiyse, daha önce de bahsetmiş olduğum klagib erkek pgibolojisidir,
    e zira ceyda zaten çoktan kovaya girmiş bile, resmen denizden üzerime kendisi atlamış,
    ben yakalanması ve çekmesi zor olan balığın peşindeyim,
    3. haftanın sonunda, ayşegülle o cuma, tüm günü beraber geçirip iyice muhabbetimizin artması
    sonucu onu dışarıya davet etmiştim.. bekar bir adam gibi..
    ···
  3. 253.
    +4
    cumartesi, gittiğimiz hoş kafede birbirimizi iyice tanıma fırsatı bulmuş, dönüşte de yurduna
    bırakarak centilmen erkeği olmuştum..
    işte o haftanın pazar günü, tolgayla masada oturmuş çılgınlar gibi içerek, kıyasıya konuşmamızın
    nedeni de benim bu kötü huyum ve neticesinde yaptıklarımdı..
    ha bu arada ebruya gelince,
    onun ne olduğunu hala bilemiyorum..ama balıklardan biri olmadığına eminim..belki de geyik-
    antilop gibi bir şeydir..ya da çok daha başka bir şey..
    son bir part daha gireyim, sonra kaçacağım panpalar
    http://fizy.com/#s/12ho4o
    tolgadan bir şey saklamam..o nilayla arkamdan kurdukları tezgaha rağmen sonradan bana büyük
    güven sağlamıştı, zaten o olayda da pek suçu yoktu her iki tarafında anlattıklarına göre.
    hayatımın akışının bu denli hızlanması ve yeni insanları da katılımıyla iyice parçalanmasından
    ötürü tolgayla adam gibi oturup konuşamamıştık bir türlü, anlatacak çok şey vardı..
    nilayın bana anlattıklarından başlayıp, önceki gün ayşegülle olan buluşmama kadar her şeyi, o
    sırada içimden nelerin geçtiğini de ekleyerek en ince ayrıntısına kadar anlattım..bu hem dinliyor,
    arada yorumluyor, zaman zaman aklına geldikçe kendi de bir şeyler anlatıyordu..
    en sonunda sordum,
    "abi ne biçim adam oldum ben böyle yahu..sen de biliyorsun işte? böyle miydim? bebenin
    tekiydim lan..masumiyetimi kaybetmişim gibi geliyor.."
    "şimdi kardeşim, o ayşen olayı seni hırpaladı en başta biliyorum yani..hani kim olsa
    hırpalanır..ama sen olayı sonradan savaşa dönüştürdün resmen, bütün kadınlara savaş açtın
    abi..misal mine? kızla o kadar güzel gidiyordunuz, yok yere bıraktın? şimdi bak ebru var, gene
    onun arkasından işler yapıyorsun..onu da harcayacaksın belli..olm kiminle savaşıyorsun, kendini
    kime kanıtlamaya çalışıyorsun anlamadım ki? yani bir tane kızla olmadı diye diğer hepsinden
    intikam alamazsın ki?"
    ···
  4. 254.
    +4
    lan gerizekalı, hoşlanan sensin zaten, elemanın haberi bile yok, buna rağmen onun gelmesini
    bekliyorsun, araya bir sürü köprüler filan koyuyorsun.. afedersin ama mantığını gibeyim,
    özgüvensiz kişiliğine sıçayım..
    sonuç olarak iş olmadı beyler,
    kız da fena değildi, bence o çocuğa fazlaydı bile * * eğer bir şekilde tanışsaydılar ya da kızın
    ondan hoşlandığından haberi olsaydı, kesinlikle o da evet derdi diye düşünüyorum.
    ama ruhu bile duymadan gayet güzel bir kızdan ve güzel bir ilişkiden mahrum kaldı.. farkında bile
    olmadı..
    ama siz farkında olun, ayık olun arkadaşlar.. çevrenize düzenli aralıklarla rutin taramalar
    yapmaktan kaçınmayın..kim bilir, belki bir yerlerde bir çift göz farklı amaçlarla sizi izliyor olabilir..
    nilayın heyecanlı halleri karşısında ben de sevindirik oldum..ne de olsa iki arkadaşımın arasını
    yapmaya çalışıyorum,
    tekrar sordu neredeyse haykırarak, "ya nolur söyle bak bir şey mi dedi benim hakkımdaa * "
    "bilmem, belki de demiştir * ..benim sana diyeceğim ise, eğer içinde bir şeyler varsa işin peşini
    bırakmaman.. gurur yapma kızım, insan şu hayatta kaç kere seviyor?"
    "üff.. çok kafamı karıştırdın ya sen şimdi * " bir yandan gülüyor, bir yandan yalvaran bakışlarla,
    daha fazlasını söylememi istiyor, zira daha fazlasını bildiğimi anlamış durumda..
    ···
  5. 255.
    +4
    ne güzel yeni insanlar tanırım işte, şehir görmüş olurum..hem sonra, ceyda filan..:)
    alper aklımdan geçeni okumuş gibi, ceyda konusunu açtı, aslında zaten açılmasını beklediğim bir
    mevzuydu bu, az önce gayet rahat ve samimi olan çocuk, konu bu durumlara gelince epey
    temkinli bir hal almıştı,
    benden hala çekiniyor..bu kötü bir şey değil.. biraz ağırlık ve mesafe her zaman iyidir.. alperle farklı
    boyutta pek çok şey paylaşmış olabiliriz, ortak noktalarımız, bu güne kadar tanıdığım bütün
    insanlardan daha fazla olabilir ama bu arkadaşlık "enseye tokat, züte parmak" tan farklı olmalı, ne
    de olsa birbirimizi tamamen anlayabilecek civardaki az sayıda insandan biriyiz birbirimiz
    için.. ilişkiyi yozlaştırmamak lazım..
    neyse, bu mevzuya girmeye çalıştı,
    "abi, bir de ben sana bir şeyden bahsetmek istiyorum, geçen gece içtiğimi gece hani..o zaman
    söyleyecektim aslında ama kendi derdime dalmışım.."
    "hayırdır paşa buyur?"
    "abi, şimdi senin, bir şekilde ama severek ama sevmeyerek yürüttüğün bir ilişkin var.. artı bir de bu
    ceyda ve ayşegül meselesi var.."
    sanki bilimsel bir makaleden bahsediyormuşuz gibi yüzümü ciddileştirip bilge bir tavır takındım..
    ···
  6. 256.
    +4
    "kibarlık olsun diye sormuyorsun değil mi? * "
    "aşk olsun be aga, daha nasıl içten çağırayım? * "
    "öyle olsa iyi olur valla alper, çünkü çok bunaldım bu aralar, şu vizeler beni bitirdi, bir hava
    değişimine ihtiyacım var.."
    "helal be, geleceğini biliyordum * "
    eh, bu aralar birimizin kuyruğu gibi olduk zaten aq..
    "kim kim gidicez?"
    gözleri bir an düşünceli bir hal aldı..
    "ben, ilayda, ceyda, sen.. birde bizi zütürecek olan arkadaş var işte cihan, 5 kişiyiz"
    bizi zütürecek derken? what the fuck is going on? otobüs yeterince hızlı ya da konforlu değil mi?
    "hım..abi başkasının arabasıyla gidicez diyorsun da, nasıl güvenicez?"
    "kanka adam sürüyor bea.. sıkıntı olmaz yani rahat ol * zaten kız arkadaşı anadolu üniversitesinde
    okuyor, ayda 1-2 kere gidip geldiği yol ;)"
    kendi şehrimden ve okuduğum şehirden başka bir şehir,
    babamdan ya da kamil koç otobüsü şöförlerinden farklı bir sürücü,
    içindekileri tanımadığım başka bir ev,
    çok mu fazla başkalık var dersiniz? heyecan olsun derken işin takunu çıkarmak da var
    yani.. gazetelerin 3. sayfa haberleri gözümün önüne gelir gibi oldu "üniversite öğrenciler ölüme
    uçtu.." "5 genci aşırı hız soldurdu.."
    hay dıbına koyayım ya, neleri düşünüyorum ben böyle salak salak? ah anne ah..hep senin
    yüzünden, yok böbreğini alırlar yok bilmem ne..iyice karı kılıklı yapmışsınız beni..
    gidiyoruz ulan..
    ···
  7. 257.
    +4
    "işte, ben şey diyecem sana.. ayşegülü pek tanımıyorum..onu bilmem, ama ceyda nın sana
    karşı..ee..nasıl diyim, ciddi olması muhtemel düşünceleri var.."
    günaydın.
    "öyle mi?" dedim, şaşırmış gibi yaparak.
    "anlamışsındır ya sende.. neyse işte.. biraz konuştuk senin hakkında.. önceden tabi..ben senin
    sevgilin olduğunu bilmiyordum tabi o ara, ben de biraz gaz verdim sanırım.. öyle yani.. kız, öyle
    sıradan bir şey düşünmüyor yani..hem ceyda biraz hafif gibi görünür ama sağlam kızdır
    yani.. bakma sen, o senin yanında coşuyor öyle.. illa ki bir sebebi vardır, herhalde sen öyle
    tiplerden hoşlanıyorsun diye düşünüyor.."
    sağlam kız mı? dostum bana daha ziyade taze kaşar gibi gelmişti ama? allah allah.. hadi hayırlısı
    bakalım..
    "aslında tam tersi" deyip güldüm.. "ben daha oturaklı kızları severim"
    "hımm.. valla işte, neyse abi.. benim senden ricam, eğer senin ciddi bir düşüncen yoksa kıza daha
    fazla yaklaşmaman, yanlış anlama sakın abi, ne demek istediğimi anlamışsındır.. sonuçta bizim
    tayfadan o da..birbirinizi harcarsanız hoş olmaz malum"
    alper haklıydı, beni tek şaşırtan ise ceyda ve onun hisleri hakkında vardığı kanılardı,
    "peki ya ayşegül?" dedim yine pis pis gülerek, "ona ulaşım serbest mi? ;)"
    bu da yarı çekingen şekilde gülmeye başladı, "ya abi, ceyda ya ulaşım serbest, öyle anlama da,
    işte..ne demek istediğimi farketmişsindir be * "
    "anladım anladım ;)"
    ···
  8. 258.
    +4
    "ayşegülü pek tanımıyorum bu arada..ama biraz tuhaf bir kız, nasıl diyeyim, biraz yosmalık var
    gibi :p daha tam çözemedim yani..bir gariplik var ama hayırlısı diyelim * "
    beni şaşırtan bir gözlem daha..
    oysa ki ben kendi kodlamam uyarınca, ceydayı nispeten hafif, ayşegülü ise tam tersi düzgün bir
    kız olarak kaydetmiştim zihnime..
    ama alperin gözlemleri aksini söylüyordu..
    acaba arkadaşı olduğu için ceydayı mı kayırıyordu? yoksa benim gözlem ve analiz metotlarımda
    ekgib ya da yanlış bir nokta mı vardı?
    bu çocuk son zamanlarda epey kafamı karıştırmayı başardı, önce ayşen mevzusu... şimdi bu..
    olaylara değişik bir perspektiften, farklı bir açıdan baktığı kesin..benim henüz göremediği bir açı..
    panpalar son partı olsun birazdan gireceğim part, yorgunum gene bu akşam.. inşallah yarından
    sonra güzel günler bizi bekler..
    http://fizy.com/#s/1wsnyr
    sonraki gün seyahatin detayları da netleşti, dördümüz bir araya gelip konuştuk filan, ceyda benim
    gelmeyi kabul etmemden ötürü epey heyecanlı göründü, belli ki önceki buluşmada ayşegülle
    bilerek yakınlaşmama karşı verdiği tepkiyi unutmuştu bile..
    planlar yapılır ve sözler verilirken, bir yandan da bahaneler bulunmalıydı..sanırım birilerine
    bahane uydurması gereken tek kişi bendim..
    ebruya, tolgaya..hatta belki aileme..
    yine yalan mı söyleyeceğim?
    önce tolgaya hiç bir şey söylememeyi düşündüm, ne de olsa artık onunda bir ilişkisi ve
    düşünmesi gereken başka insanlar vardı.
    ···
  9. 259.
    +4
    bir kez daha anlıyordum ki gerçekten çok kötü bir sınıfa düşmüştüm beyler.. resmen seçmece
    tiplerin arasına atılmıştım.. yani bilerek yapsan denk getiremezsin o kadar idiotu bir araya aq..
    küçük bir sohbetin ardından cihan, kız arkadaşına gitmek üzere aramızdan ayrıldı, biz yol
    yorgunları ise bize gösterilen yerlere uykuya dalmak üzere kendimizi bıraktık..
    yok mok uyumam diyordum ama çok yorulmuşum beyler.. yatış o yatış..taa öğleden sonra
    uyandım.
    bu ilk günün büyük kısmının uyku ve tanışma ile ziyan olacağı belliydi zaten. günün gecesinde ise
    eğlencemize başlayacak ve pazartesi sabahına kadar sürdürecektik.
    evet, bu gece, yani cumartesi ve bir sonraki gece buradayız, ardından pazartesi öğlen yola çıkıp
    akşdıbına da şehrimize geri dönmüş olacağız. haftanın ilk günü okula gitmekten feragat etmiştik
    böylece.
    ben başkasının evinde filan aşırı derece rahatsız olan bir tipim beyler, çok çekinirim, daha
    öncesinde kendime ait olmayan evlerde geçirdiğim geceler bunun aksini kanıtlamaz çünkü
    oralarda bulunma sebeplerim çok başkaydı biliyorsunuz. burada ise çok daha arkadaşça bir
    ortam var ve ben her ne kadar sıcak ve samimi olarak bahsetsem de, yabancı bir ev beni her
    zamanki gibi son derece germekte.
    evin üç odası ve bir salonu var, normalde uğur, recep ve başka bir eleman daha kalıyormuş
    ancak o bu haftasonu için ailesinin yanına gitmiş, alperle filan ortak arkadaş değiller.
    alper, bu ikisini dershanede tanıyor, 2 yıl aynı yere gitmişler, ve tahmin edebileceğiniz gibi alperin
    geçen yıl yaşadığı zor zamanlarda da yanında bulunan insanlardan ikisi onlarmış.
    ···
  10. 260.
    +4
    derken ceyda masadan kalktı, beni de peşinden sürüklemeye çalışarak, "gel sahneye doğru
    yaklaşalım" dedi, çocuklar gibi "yoh ben gelmiim yea" demek istemedim, mecbur gidicem..
    ayakta sallana sallana, sarhoş ve sarmaş dolaş insan kalabalığı bizi bekliyordu.. aralarına
    karıştık..
    bir kaç saniye sonra masamızın iki çifti daha bize eşlik etti.. kafamı çevirip geriye baktım.. alper
    ve ilayda masada kalmıştı.. belli ki onları çözmesi gereken bazı şeyler var hala aralarında..
    ceydanın eli belime dolandı.. dönüp gülümsedim, o da ışıl ışıl bana bakıyordu.. dikkatlice
    inceleyince, aslında bana karşı hareketleri bir süredir, cinsellikten ziyade samimiyet ve
    duygusallık üzerine kurgulanmış gibiydi..o sarılıştan fesat bir şeyler çıkarmak (tamam benden
    hoşlandığını biliyorum ama, obaa bana verecek lan buu şeklinde düşünmek sapıklık olur yani..)
    ancak kötü niyetli bir adamın işi olabilirdi.. yoksa zaten durum fesattı da ben mi kendimi
    kandırıyordum aq..bilemiyorum.. akşam görücez artık..
    "akşam görücez"..diye düşününce, aklıma tuhaf bir imge geldi.. birden bire sallanarak şarkılara
    eşlik ettiğim pist gözümün önünden kaybolmuş ve bu sabaha karşı buyur edildiğimiz öğrenci
    evinin geniş salonu aklımda canlandı..
    epey geniş..ne bileyim, böyle 4 çiftin grup ciks yapabileceği kadar geniş..
    lan birden gülesim geldi aq..hemen o tuhaf sahne gözlerimin önünden kayboldu.. gene
    pistteydim, ceyda ile kol kola sallanıyorduk...
    ···
  11. 261.
    +4
    kulak kabarttım, koridordaki kaloriferlerden birine yaslanmış, başındaki iki üç elemana dert
    yanıyordu.. çocuklar bunu teselli etmeye filan çalışır gibiydi..
    kalbim yerinden hopladı, lan yoksa?!
    heyecanımı saklamaya çalışarak sınıfa girdiğimde, ayşen in, çengel burun ve bir kızla daha
    sıranın birinde yüksek fısıltılarla konuştuğunu gördüm, ayşen in yüzü epey bozuk görünüyordu,
    ağladı, ağlayacak..
    şu, duygularımın yüzüme vurması olayı belki de en çok o an zor durumda bırakırdı..ama tabi
    bunun kontrolü üzerinde çalışmamış olsaydım. bir süredir, beni surları olmayan orta çağ şehirleri
    gibi savunmasız bırakan bu özelliğimi artık kontrol edebiliyor, dahası yönlendirebiliyordum..
    böylece yüzünden anasının kızlık soyadı bile belli olan bir adamken, yavaş yavaş "pokerface"
    denen tipe dönüşmeye başlamıştım.
    hakkını verelim, bu konuda en büyük yardımcım ebru oldu (tabi farkında olmadan), zira kız bu
    konuda doğuştan yetenikliydi, biliyorsunuz, ebru ve ifadesiz suratı ;)
    gidip benimkinin yanına oturdum, selamlaştık, öpüştük.. sınıf henüz boş sayılırdı, erkenci olan
    belli kesim gelmişti sadece..ve o belli kesimin içinden nefret ettiğim ayşen-ozan ikilisinin arasında
    bir takım olumsuz gelişmeler yaşanıyor gibiydi. malum, az sayıdaki tayfa bunları çember içine
    aldıysa.. muhakkak bir şey var demekti..
    beklentimi ve sevincimi gizlemeye çalışarak ebruyla havadan sudan konuşmaya çalıştım..
    bir süre sonra sınıf doldu, nihayet hoca da geldi, herkes yerli yerine oturunca fark ettiğim bir detay
    yeniden kalbimi gümbürdetmeyi başardı
    ···
  12. 262.
    +4
    anlayacağınız
    ebruylayken olduğu gibi 2 ye 2 takılma durumları yalan olacak..
    ebru demişken, tolganın bu tepkisinin sebebi, biraz da ebruya (nilayla işi bağlamasına yardım
    ettiği için) olan sempatisi ve kendini borçlu hissediyor oluşu olabilir..
    yine de tolga hala benim 1 numaralı kankam ve seneye eve çıkma konusunda konuşup hemen
    hemen anlaşmış bulunuyoruz..bu konuda ilerleyen bölümlerde detaya gireceğim..
    bir başka yakın arkadaşım, alper var..
    beni biraz daha farklı bir biçimde algılayabilen, benimle benzer geçmişe sahip, tolga ve okan ın
    aksine epey hareketli, ama yine, iyi kalpli bir adam olan alper..
    beraber eğlendiğim, pek çok şey paylaştığım bir çocuk. onunla olmak keyifli, dertten, tasadan
    uzak ve her zaman yeniliklere açık bir durum. sayesinde pek çok insan tanıdım, onlardan biri,
    şimdi sevgilim oluyor.
    alper bu duruma epey şaşırmış olmakla beraber, en azından artık rahatsız olmuyor, sonuçta ne
    olursa olsun, artık birilerini aldatmak zorunda kalmayacağım ve ceyda ile yaşadığımız şeyin de bir
    adı olacak. böylece o da "yanındaki kızı koruması gereken adam" görevini yapabilmiş olacak.
    ilayda ile ayrıldılar.. çok da üzülmedim açıkçası.. kız, takımın pas trafiğini yavaşlatan selçuk şahin
    gibi dıbına koyim.. aradan çekilmesi iyi olacak.. böylece alperle bir araya geldiğimizde artık daha
    az kasarak ve daha çılgınca takılabiliriz... ben, çılgın sevgilim.. isimleri lazım olmayan bir kaç
    çılgın kız daha..her seferinde yeni yüzler.. yeni ortamlar..
    bir de sınıfta yeni bir elemanla tanışmış, ben de tanıştım, nurettin diye bir çocuk.
    artık ilayda ile oturmadıkları için (hatta mümkün olduğunca birbirlerinin olduğu tarafa bile
    bakmıyorlar), sınıfın dolu olduğu bir gün bu çocuğun yanına oturmuş, öyle muhabbet olmuş filan..
    normalde belki dikkatini bile çekmeyecek bir adamla, böylece arkadaş olmuşlar..
    bu nurettin dediğim çocuk, tam bir karikatür aq..saçlar kıvırcık, sakallar kıvırcık, siyah çerçeveli
    gözlükler, sevimli bir surat..
    ···
  13. 263.
    +3
    "..ya işte olm adam daha ilk günden teklif etmiş aq.." kısmını duydum,
    dedim "noliyi lan? kim kime teklif ediyo?"
    konuşan da, daha önce bahsetmediğim, bizim tayfanın (eski tafya da denebilir) 4. elemanı* neco.
    necati, kısa boylu ama kalıplı bir eleman, pek fazla konuşmaz, hani böyle her grupta vardır ya,
    muhabbet arasında "demi lan aga?" diyip banko onayını alabileceğin, arada elini omzuna
    atacağın, ensesini tutacağın, varlığı pek ortamı etkilemeyen, ama olmazsa da "lan keşke o da
    burda olaydı, iyi olurdu" diyebileceğiniz tipten bir çocuk. iyi çocuktur..
    dedim neco "noldu ya anlat bakam?"
    aslında gibimde değil de, kafa kıyak tabi, makaraya ortak olayım dedim sadece, aq ne bileyim
    mevzunun beni direkt ilgilendiren bir olay olduğunu..
    "ha aga geldin mi? naptınız la bensiz içmişsin?"
    "ya okan la az takıldık işte, anlat sen anlat merak ettim"
    "şey.. senin kıza teklif etmiş de sınıftan biri, daha ilk tanıştığı gün, onu söyledi bana ben de tolga*
    ya anlatıyordum işte böyle iş mi olur gibisinde, seni bekliyordum söylemek için zaten"
    beyler,
    benim o an şarteller bi gitti geldi.. hani böyle ani voltaj dalgalanmalarında olur ya, elektirik bir an
    gider, sonra gelir, florasan filan varsa ortamda, yavaş yavaş kırpışa kırpışa yanar sonra
    tekrardan..aha işte tam da öyle oldu..
    masalardan birine tutundum, sakin kalmaya çalışıyorum ama inanın öyle bir dolmuşum ki, half-life
    deki duvar delen silah gibi..bir an bıraksak kendimi haykırıp delip geçicem ne varsa önümde:
    ···
  14. 264.
    +3
    banka tünedik..iyice birbirimize sokulmuştuk. başını, omzuma yasladı..bu hareketi oldum olası
    sevmişimdir beyler..içim yine sıcacık olmuş, soğuk daha az işlemeye başlamıştı resmen.
    ellerini ellerimin arasına aldım,
    -"biz hiç kavga etmeyelim olur mu?"
    salakça bir söz biliyorum..ama o yaştaki bir ufaklıktan daha fazlasını bekleyemezsiniz ki..ellerine
    aldığı güvercinin, aniden uçup gitmesinden, sıcaklığının avuçlarını terk etmesinden korkan küçük
    bir oğlan çocuğundan ne bekleyebilirsiniz?..
    -"sen iyi birisin tsigalko..çok düzgün bir çocuksun.."
    bir şey diyemedim..
    -"olgunsun..gerektiğinde de çocuklaşmayı biliyorsun..nasıl olmuşta bu zamana kadar yalnız
    kalmışsın anlamadım..seni tanıyan bir daha unutamaz ki?.. insan senden hiç sıkılmaz ki?.."
    dıbına koyayım ağlatacak beni..rüzgarın yönünü değiştirmeyi denedim,
    "o kadar iyi tanıyor musun ki beni?..belki de aslında çok kötü biriyim, ne biliyorsun? nasıl emin
    olabiliyorsun?" dedim, yarı ciddi yarı şaka..
    "bilmiyorum,emin değilim" dedi.."ama inanıyorum..sen söylemiştin, inandığımız kadar eminizdir
    diye..inanıyorum tsigalko..belki de büyük bir hata ediyorum ama, çok inanıyorum.."
    bu lafların üzerine daha fazla konuşulmazdı beyler..sözün bittiği yer diye bir şey varsa, işte orası
    burasıydı..ellerini dudaklarıma zütürdüm, sevgiyle, bir kuşun kanadını öpercesine öptüm..
    "bu ellerin bir daha üşümesine izin vermeyeceğim.."
    @652 onu söylemeyeyim, hikayenin dokusunu bozmayalım,
    @655 inanılacak gibi değil demi...
    @657 benimle aynı frekansta düşündüğün için teşekkür ediyorum kardeşim *
    arkadaşlar, son iki partımız olsun bu gecelik,
    http://fizy.com/tr#s/1ai7br
    ···
  15. 265.
    +3

    tüm partları atıcam sözlükte bulunsun hikaye

    ···
  16. 266.
    +3
    http://fizy.com/tr#s/1d78il
    "seni ezmeye çalıştığım kısım hariç genelde doğru düşünmüşsün ebrucum*. ben seni neden
    ezmek isteyeyim ki? kaldı ki istesem bile bunu yapabileceğimden şüpheliyim,malum sen gayet
    kendine güveni olan aklı yerinde, eli ayağı düzgün bir kızsın sonuçta. kimseye tahammül etmek
    zorunda değilsin, kimseye de kendini ezdirmezsin.
    senin yalnızlığının türü nedir bilmiyorum, o konuda bir şey diyemem. bana gelince, evet benim bu
    sınıfta takılmaktan keyif aldığım tek insan sen değilsin, başkalarıyla da mutlu zaman
    geçirebiliyorum. gönül ister ki sen de böyle yapabilsen. o zaman benim de üzerimdeki baskıyı
    azaltmış olursun belki biraz?! gerçi bilmiyorum belki de öyle bir baskı kurduğun filan da yoktur,
    ben kendi kendime gelin güvey olmuş olabilirim. sonuçta sen kimseden çekinmeyen, hatta
    insanların çekinmesi gereken, rüzgar gibi esen, şimşek gibi çakan bir hatunsun, kendini kaptıran
    benimdir belki de?? değil mi?
    neyse ya, umarım sorunların çözülebilecek boyuttadır, yoksa biliyorsun 4 sene geçmez bu
    şekilde, senin adına üzüldüm canım.
    sana da iyi geceler, başarılar"
    ironiyse ironi, taşaksa taşak.. tsigalkonun iyi niyetini suistimal etmeyeceksin arkadaşım..
    o gece gene uyuyamadım anasını satayım.
    hani reklamın iyisi kötüsü olmaz derler ya, o hesap.. ayşen yetmezmiş gibi ebru da girmişti
    beynimi içine. kendisine karşı en ufak bir his beslemiyor olsam bile, yine de oradaydı
    işte..gözlerini dikmiş, soran gözlerle bakıyordu yüzüme yüzüme..
    ertesi sabah gene okul vardı malum
    ···
    1. 1.
      0
      Up up up up
      ···
  17. 267.
    +3
    resmen nevrim dönmüştü.. işte benim de tersim böyleydi beyler.. sevgi ve nefret, sakinlilik ve öfke
    arasındaki çizgim çok incedir..
    gene hemen gelmedi mesaj, 5 dakika sonra, ki o ara okan beni endişe ile izliyor,
    -"ya anlayamadım ben ne demek istediğini, kafam durmuş resmen, eski bir muhabbetle ilgili bir
    espiri filan mıydı, cidden hatırlayamadım?"
    off! diye bağırdım.. okan, "ne demiş lan?" dedi, baktı mesaja.. sonra bir iki saniye durup, "olum
    onu gördüğümüzden emin miyiz lan?" dedi,
    "okan" dedim, "ben onu 100 metreden, 100 kişi arasında tanırım.. kaldı ki sen de söyledin o
    olduğunu, hadi ben hayal gördüm, sen de mi yanıldın??"
    -"yok ne bileyim yani aşırı salağa yatmış yani de, sanki hiç haberi yok gibi?"
    beyler, oydu.. bundan 100 de 1000 eminim..
    -"yok kanka" dedim
    dur daha ben yazıcam buna,
    -"seni az önce ziraat atm sinin önünde gördüm?!"
    gene geç gelen bir cevap,
    -"aa ne alaka ya, ben yurtta uyumaya çalışıyorum? hatta artık uyusam diyorum, yoksa gene yalan
    olucak benim okul"
    http://fizy.com/tr#s/1ai60h
    ···
  18. 268.
    +3
    mesajlarla girmeye çalışıyorum, direkt yazmıyorum ""aklını başına al"" diye. öylesini hak
    ediyorsun sen, hak ettiğini vereyim,
    ebru çok sinirime dokunmaya başladın haberin olsun, erkek değilsin, senle kavga edecek halim
    yok, ama bir daha selamımı bile alamazsın bunu net söyleyeyim böyle devam edersen. haa "çok
    da umrumda sanki" diyorsan, aynen devam edebilirsin ama ben hiç bir şey kaybetmem güzelim,
    bir kaybın kazancın var mı yok mu sen düşün, taşın ondan sonra da hareketlerine çeki düzen
    var..bu benden sana son bir "arkadaş" tavsiyesi..
    ben bunu yazarken o kadar kasmışım ki, artık 10 dakka damı yazdım 15 dakkada mı, o ara iki
    kere daha telefon titredi,
    biri cerenden, biri ebrudan olmak üzere iki mesaj daha gelmiş,
    ceren, "ne oldu işine gelmedi gene demiiğğ"
    ebru, "uyudun her halde?"
    yazmış.
    ben de yukardaki yollayıp beklemeye başladım... aslında tamamen yavşaklık niyetiyle yazışmaya
    başlamıştım ama içimdekileri kusmama bahane oldu resmen, daha iyi oldu böylesi..
    o mesajdan sonra bir de cerene laf yetiştirecek gücüm kalmadığı için onu gibtir etmeye karar
    verdim. okulda, "uyuya kalmışım sorryy" derdim anlayacağı dilden, olur biterdi.
    ···
  19. 269.
    +3
    ebru,
    "arada sana bir çay ısmarlıyim de biraz kendine gel" dedi, hala o sıcak gülümsemesini ve
    anlayışlı tavrını devam ettiriyordu.
    "tamam içelim, saol" dedim.
    korktuğum başıma geldi, ilk iki ders uyuyarak geçti beyler.. hatta hoca benim üzerimden espiri
    filan bile yapmış, millet gülmüş etmiş, ama uyandırmamışlar..ben farkında değilim. tenefüste okan
    -necati, eski tayfadan kızlar filan başıma dikilmişler, gülüşe gülüşe, "hoop kaptaan geldik artık,
    uyan tsigalko, vardıkk" filan diye taşak yapıyorlar.
    güç bela kendime geldim, ebruya, "gidip bi yüzüme su çarpıyim çıkalım" dedim.
    tuvalette, aynaya bakarken gördüğüm yüz bana epey yabancı geldi beyler.. göz altlarım, hatta
    üstleri de şişmiş, kıpkırmızı, sulu.. yüzüm filan ısılık gibi olmuş böyle, kafamı montun üstüne
    koydum ondan olsa gerek, ağzım yüzüm kaymış, burnum büyümüş.. bildiğin cin çarpmışa
    dönmüşüm aq..saçımı başımı hiç sormayın zaten, amatör küme futbol sahalarının kale arkası
    çimleri gibi..
    biraz çeki düzen vermeye çalıştım kendime,
    tuvaletten çıktım, ebru koridorda bekliyor, geldi yanıma, destek olur gibi yaptı şakadan
    "yürüyebilcen mi?" deyip güldü
    ···
  20. 270.
    +3
    "hastayım galiba, dokunmayın bana bu gece" dedim. iyice gömüldüm yatağa..
    biraz daha sürdü gürültüleri, sonra toplandılar çıktılar odadan, ışığı filan söndürdüler, giderlen
    gene tolga seslendi "hacı bak gelmeye karar verirsen net deyiz tamam mı?"
    "tamam sağolun" dedim yorganın altından.
    nihayet karanlıkta başbaşaydım kendimle..
    o ara gene biraz dalmışım.
    ne kadar zaman geçti bilmiyorum ama telefonun titremesiyle uyandım..
    mesaj ayşenden,
    "çok özür dilerimm ben her şey için :'("
    ne demekti şimdi bu?
    bir an, sadece ufak bir an içimdeki köz haline gelmiş, kapkara, odunlaşmış kalbim içten içe
    tutuşur gibi oldu..
    "nasıl yani?" yazdım yolladım, aq , edebiyat yapacak dermanım kalmamıştı.. elim ayağım
    titremeye başlamıştı yine..ne demekti şimdi bu?
    ···