/i/Sözlük İçi

sözlük içi.
  1. 426.
    +3
    "azgın ve gibişken türk erkeği" olarak, bu yangının ilk kıvılcımını ben çıkarmalıydım..
    sonra birden aklıma elifle geçirdiğimiz masumane gece geldi.. acaba dedim.. eğer orada bir
    kıvılcım çakmış olsaydım, o gece farklı mı olurdu?
    elif, "kankamın eski sevgilisi, olmaz öyle şey" ayaklarını bırakıp bana karşılık verir ve sabaha
    kadar çatır çatır sevişir miydik?
    olamaz mı?
    olabilir *
    şimdi ise bu ana odaklanmalıydım..
    saniyeler akıp giderken, yapmam gerekene artık karar vermiştim.. tedirgin gülümsemem, yerini
    daha rahat, içten olmaya çabalayan bir gülüşe bırakırken, elim, ceydanın, kulağının arkasından
    kurtulmuş bir kısım saçına uzandı, onlara dokundu, kibarca tekrar eski yerine doğru ilerletti.. kızın
    nefes alış verişi hızlanmış, gülümsemesi donuklaşmış, tıpkı bar da öpüşmek üzere olduğumuz o
    andaki gibi yavaş yavaş ciddi ve ateşli yüz ifadesi yüz hatlarına akmaya başlamıştı.. elim
    saçlarından yanağına, oradan da boynuyla omzunun birleştiği o tatlı kavise yöneldi,
    yüzlerimiz ise aynı yerde, birbirine yaklaşmadan duruyordu, ben, ona yaklaşmamış, onun da
    bana yaklaşmasına izin vermemiştim..
    kalp atışlarının gümbürtüsü odayı doldurmaya başlarken ve tam ceydanın da elleri bana doğru
    uzanırken, boynundaki elimle hafifçe yüklenip yatağa yanlamasına uzanmasını sağladım, ağır
    çekim..
    beyler afedersiniz ama bi sıçıp geleyim izninizle..
    :) böyle yazacağınızı tahmin ediyordum binler,
    bir şeyler atıştırdım, geldim.
    gecenin son 3 partını da paylaşıp bu seferlik noktayı koyalım
    ···
  2. 427.
    +3
    bir kaç saniye tuhaf tuhaf yüzüme baktı.. gene o zamanın donduğu klagib bakışmalarımızdan
    birini yaşıyorduk..
    "bence sen şu mevzuyu kafandan atmalısın dediğim gibi.. yoksa asla rahat olamazsın.. kendini
    kasa kasa çatlayacaksın" dedi azarlar gibi,
    "ben mi kasıyorum kendimi?" dedim savunmaya geçerek.. "alakası yok.."
    "evet kasıyorsun.. odaya geldiğimizden beri ne kadar alakasız konu varsa konuşmanın sebebi de
    bu... kasma.." dedi, yüzü, ben daha olayı idrak edemeden yüzüme yaklaştı.. dudaklarını
    benimkilere bastırır, elleri yüzümü çember içine alırken, bir bacağı da çoktan üzerime çıkmıştı..
    bu gecelik bu kadar panpalar,
    takip ettiğiniz için teşekkürler, yorumlarınızı ekgib etmeyin,
    görüşmek üzere *
    @3071 eyvallah panpam ;)
    iyi akşamlar panpalar, bu gece fener maçına gidiyorum, birazdan evden çıkıcam,
    bu günlük yazamayacağım, yarın gece yine beraberiz inşallah, görüşmek üzere *
    iyi akşamlar panpalar,
    harika bir geceydi, golü attığımızda tribünden düşüyordum aq * herhalde bir insan daha fazla
    mutlu olamaz lan, "fener kümeye" diye bağıran o amın oğullarını 90+5 te züt etmenin verdiği
    mutluluğu daha bana hiç bir kadın veremedi *
    bu gece saat 01.00, en geç 01.30 gibi gelip hikayemize kaldığımız yerden devam edeceğim.
    yorumlarınız için teşekkürler, şu oranlı, tahminli entrye yarıldım *
    ayrıca taklitlerimden sakınınız :p
    ···
  3. 428.
    +3
    "şaşırdın mı? şaşırdın?..sen?..ama ben hiç şaşırmadım tsigalko biliyor musun? ve seni, tahmin
    ettiğinden çok daha iyi tanıyorum.. basketbol ayağına düşürdüğün kızları da biliyorum.. başarısız
    ilişkilerini de biliyorum..şu anda sevgilin seni kim bilir nerede sanarken benimle kucak kucağa
    burada olmanın sebebini de biliyorum.. gördün mü? seni, en az senin kadar tanıyorum, sence
    aptala benzer bir halim var mı benim? her şeyini araştırdım, hem de her şeyini.. zaten o yüzden
    seninle aynı yataktayım şu anda.. seni değiştirebilirim tsigalko... düzeltebilirim.. anladın mı? böyle
    olmak zorunda değilsin.. olmak istemediğin şeyi olmak için zorluyorsun kendini... zorunda
    değilsin.."
    ao...
    sıçtık..
    başım dönüyordu.. ceydanın yüzüme doğru uzanan elleri hedefini bulamadan kendimi yana attım,
    yatağa devrildim..
    ne diyor lan bu kız..
    ···
  4. 429.
    +3
    ertesi gün çok daha eğlenebildiğim bir gün olmuştu, sonuçta artık kasmıyordum, kafama
    takmıyordum, yine bara gittik, doyasıya coştuk, eğlendik, saatlerce dans ettik ceyda ile, bir ara o
    kadar koptuk ki, etraftakiler filan okey çekmeye başladılar, resmen filmlerdeki gibi..iki deli birbirini
    bulmuş, nükleer bir etki yaratıp, yükselen mantarsı toz bulutu gibi, tüm dikkatleri üzerilerine
    çekmişti..
    bu kızla beraber romayı bile yakardık biz.. kendimi gibik fransız filmlerindeki uçuk çiftler gibi
    hissediyorum..
    biraz içip kafayı da bulunca sokakları birbirine kattık, sanırım bizim çocuklara da zor anlar
    yaşattık, ama onlar da geniş adamlar olduğu için engellemekten ziyade ortak oldular, o gece
    üniversite caddesindeki bizim o gubidik hallerimizi görenler için eve gidildiğinde konuşup
    gülünecek komik bir anı olduk..
    alper ve ilaydayı bıraktığımızdan daha kötü bulmamız ise bu gezi adına tek olumsuz şeydi
    diyebilirim.. sanırım alper tekmeyi basacak bir kaç gün içinde..ama adam da haklı aq..o sıfat çekilir
    mi bir ömür.. hatunun yüzü her daim memnuniyetsiz, her daim kavgalı..bu hikayeyi okumak gibi bir
    hataya düşen kız var mıdır bilmiyorum, ama varsa onlara direkt olarak bir tavsiye (sizlerin
    aracılığıyla da en-direkt olarak verilebilir tabi); dünyanın en güzel kızı ya da kadını olmanız bile,
    bir erkeğin somurtkan bir yüzü ömür boyu çekmesini sağlayamaz..
    yani en iyi ihtimalle bir taraflarınız buruşuncaya kadar çeker, sonra ilk fırsatta taça atar sizi..
    ···
  5. 430.
    +3
    ve tam tersi ise, sadece pozitif, güler yüzlü bir kız olarak bile, fiziksel yeterlilikleriniz pek iyi
    durumda olmasa bile* sizlere layık, kıymetinizi bilecek ve sizi gerçekten mutlu edebilecek hayat
    arkadaşları bulabilirsiniz kendinize ki çevremde de epey örneği vardır, hepinizin çevresinde
    vardır..
    hem tipsiz* hem de somurtkan olanları ise dildoya.. öhm şey.. allaha havale ediyorum..
    gece, ev sahiplerimizin söz verdiği gibi topluca bir şeyler yaptık, "okey döndük"
    hayatım boyunca oynadığım en kötü oyundu diyebilirim, 3 ü bir kaç kez 9 olduğunu iddia ederek
    gerekli serilerde kullanmak istedim *
    hiç öyle sarhoş olmamıştım..ama o kadar da çok içmemiştim oysa ki..yani, daha yüksek skorlu
    gecelerim olmuştur..ama bu sarhoşluğu arttıran başka bir etmen vardı.. biliyorum..ekstra bir
    sarhoşluk..
    pazartesi sabahı, çocuklarla vedalaşık bizlere gösterdikleri misafirperverlik için teşekkür ettik,
    şöförümüz cihan da, sevgilisiyle yeterince düzüşmenin verdiği rahatlık yüzünden okunur bir
    şekilde bize katıldı (uzak mesafe ilişkisi zor iş be beyler). arabaya binip şehrimize doğru yol
    almaya başladık.. akşama oradayız..
    yolun büyük kısmını ceyda ile el ele gittik, bana laf atmak için arkaya döndüğü anlardan birinde
    bizi öyle gören alper in yüz ifadesi unutulmaz cinstendi.. ilayda la molalar dahil hemen hemen hiç
    konuşmadılar.. desenize..buraya son derece karışık duygular içinde gelen 4 kişinin hisleri,
    sonunda bir limana demir atmayı başarmıştı..bir ilişki bitiyor, bir diğeri başlıyordu... kader..
    ama uzaklarda bir yerde,
    grubun epey dışında,
    bambaşka bir limanda,
    bitmesi gereken bir ilişki daha vardı,
    ···
  6. 431.
    +3
    sorulmuş, cevaplayayım bu arada, ceyda ile cinsel münasebetimiz * olmadı, ama olmuş kadar
    oldu diyebilirim, daha çok hoşuma gitti hatta, sonrasında püsürüyle uğraşmak zorunda
    kalmıyorsun. yabancı ülkelerde durum nedir tam bilemiyorum, sadece iki kere kısa süreli olarak
    yurt dışına çıktım. ama muhtemelen orada gençler sevgilileriyle tam anlamıyla gibişebiliyorlardır,
    burası ise türkiye beyler, gibersiniz üzerinize kalır, zaten kolay kolay vermezler de,hadi verdiler
    diyelim, elli tane teranesi var ondan sonra..
    o yüzden bakmayın siz, sürttürmek filan da iyidir, iki dakika zevk alıcam diye kafanızı allak bullak
    ettiğinize değmez, ayık olun, amerikada yaşamadığınızı bilin,ona göre hareket edin. ;)
    http://fizy.com/#s/12810x
    nihayet şehre ve pause lediğim hayatıma geri dönmüştüm. tuhaf, ama eskişehirde geçen bu
    haftasonu, bana kendimi adeta farklı bir boyutta hissettirmiş, sanki geride hiç bir şey
    bırakmamışım, buranın dışında bir hayatım yokmuş gibi düşündürmüştü.
    gözlerimin açık olduğu bir rüya gibiydi bu hafta sonu, sonunda ise, her rüyada olduğu gibi bundan
    da uyandım malum.
    pazartesi günü uyuyarak geçirdikten sonra, gece ebruyla buluştuk. beni çok özlediğini söylüyordu,
    gece boyu yapmadığı şirinlik kalmadı,
    "kız, bir hafta sonu yokum diye böyle oluyorsa, ara tatillerde napıcan sen * , acaba arada böyle
    özletsem mi kendimi bir kaç gün? :p"
    "üff ne var ya, özledik işte, bir de bugün yanımda böyle bir boşluk filan..alışık değilim * sen
    özlemedin mi?"
    güzel soru..
    ···
  7. 432.
    +3
    o gece, uzun bir aradan sonra tavanı seyretmiştim yine.. diğer odanınkinden pek de farklı
    sayılmaz, ben daha ziyade oraya alışkındım ama, bu da aynı.. tavan tavandır işte *
    yurt servisinin içinde tolgayla yan yana yol alırken, vefalı dostum bendeki sıkıntıyı farketmiş olmalı
    ki sordu,
    "noldu la daha kendine gelemedin herhalde, daha bana anlatacakların var ona göre ;)"
    "iyiyim ya..anlatırım kanka.. zaman bol.."
    "sen bir şeye mi bozuldun yoksa yorgun musun aq?"
    "yorgunum be abi.. neye bozulcam"
    "ne biliyim, bi durgunluk var da üzerinde.."
    "uyumamaya çalışıyorum.."
    "aynen lan..şu gece oturmalarını azaltmak lazım, öğlene kadar ayılamıyorum sonra"
    tolga benim uykusuzluğumun gerçek nedenini henüz bilmiyordu..ona olanları henüz tam
    anlamıyla anlatmamıştım..bu gece yapacağım harakiri den de haberi yoktu tabi.. söyleyip de aynı
    sitemleri duymak istemiyordum..bu benim hayatım.
    araçtan indim, beynimi oyan düşüncelerle dalgın dalgın sınıfa giden koridora girdiğimde beni
    büyük bir sürpriz beklediğini nereden bilebilirdim?
    ozanın sitem dolu sesi yankılanıyordu, "ne istiyor bir bilsem anlamıyorum ki abi! her şeyimi
    verdim ya..her şeyimi!"
    ···
  8. 433.
    +3
    ama ortaya yepyeni bir soru çıkmıştı bu sefer.. yepyeni bir "sorun"...
    cevaplanan sorum, yani "acaba ayşeni gerçekten sevmiş ve bana attığı kazık yüzünden mi böyle
    kötü etkilenmiştim? yoksa zaten benim tak yoluna giresim vardı da, bu olay bahanem mi
    olmuştu?" sorusu, nihayet cevabını bulmuştu..
    benim ayşeni sevdiğim filan yoktu beyler.. yani, sevmiştim tamam ama, öyle aşık filan
    olmamıştım.. sadece, biraz fazla hoşlanmıştım.. aşık olan alperdi.. onun, sinem e olan aşkı,
    katıksız, yalansız ve tamamen gönüldendi..,işte bu yüzden, kız ona hayatının kazığını dahi atmış
    olsa, başına kötü bir şey gelsin istemez, geldiğinde de üzülürdü.. zaten o olaylar neticesinde, en
    çok o üzülmüştü...
    oysa bana bakın! ayşen mutsuz olacak diye, neredeyse zil takıp oynayacağım!
    uzun süredir cevaplandırmaya çalıştığım, ama bir türlü objektif yaklaşamadığım bu soruyu,
    böylelikle ortadan kaldırmış oluyordum..
    hayır, ayşene en başında bile aslında aşık olmamıştım..
    ve evet, benim, içimdeki şerefsizi ortaya çıkarmak için sadece bir bahaneye ihtiyacım vardı ve,
    tıpkı franz ferdinand ın avusturya-macaristan tahtının veliahtını vurması, nasıl "sözde" savaş
    nedeniyse, ayşenin bana attığı kazık da, benim sözde bin olmaya çalışma nedenimdi..
    olmayan bir şeyi yaratmaya çalıştığım filan yoktu benim.. zaten olan, ama sevgi dolu aile ortamı
    ve iyi geçirilen bir ergenlik dönemi nedeniyle üzeri kapanan, körelen bazı özelliklerimi ortaya
    çıkarmaya çalışıyordum sadece..
    tsigalko bunca zamandır sadece özüne dönmeye çalışıyormuş...
    bu ani keşfimden ötürü, sevinsem mi, üzülsem mi bilemedim..
    ···
  9. 434.
    +3
    ama kaygılanmam gereken başka bir mevzu vardı şu anda önümde.. ebru ile olan ayrılma
    planım..
    eğer ayşen ve ozan ayrılma durumuna gelmişse, ve ben de tam bu olayın üzerinde ebru ile
    köprüleri atacak olursam... aman allahım, bunun ne kadar korkunç şekillerde yorumlanabileceğini
    düşünemiyorum bile... of of of..evlerden ırak..
    hay dıbına koyayım ya..ne olurdu bir hafta sonra filan kavga etseydiniz? hem o zaman durum tam
    tersi anlaşılırdı ve ayşen kaltağı zor durumda kalırdı..
    oysa şimdi ihale bana kalmıştı..
    ilişkimizi ve onun sözde kusursuzluğunu neredeyse tüm sınıf bilirken, böyle bir olayın ertesinde
    bu ilişkiyi bitirmek, hem ebrunun hem de insanların kafalarında, benimle ilgili, asla düşünmelerini
    istemeyeceğim türden yargılar oluşturabilirdi..
    gerçi kimin ne dediği çok da gibimde değildi ama, beyler..ne olursa olsun, orası benim sınıfım..ve
    böyle bir durumun üzerine, orada 2.5 sene daha geçmek bilmez yani..o yüzden aptalca bir
    hareket yapmamam lazım.. insanların bana karşı en azından nötr olması lazım.. eğer şu anda ve
    şu durumda ebruyla ayrılacak olursam, içten içe herkes bana kin güdüp "vay huur çocuğu
    vaayy" diyecektir..
    kendime acımıyorsam bile anneme babama acıyorum..her ne kadar, gözümde değersiz
    insanlardan gelecek olsa da, bu tarz düşüncelerin hedefi olmayı hak etmiyorlar..
    diyorum ya..bir soru cevaplanıyor, yerine hemen daha zor bir başkası geliyordu başıma..
    şimdi ne halt yiyecektim ben beyler?
    panpalar, söz verdiğim üzere bir kaç part attım, gidip işleri yetiştirmem gerek. anlayışınız ve
    yorumlarınız için teşekkürler,
    görüşmek üzere *
    ···
  10. 435.
    +3
    geceki buluşmamızda da önce biraz hasret gidermiş, sonra da genel mevzulardan konuşmaya
    başlamıştık. bir şekilde konuyu ebru-ben ve ceyda üçgenine getirdim.. evet doğru tahmin ettiniz,
    tavsiyeyi isteyeceğim kişi, ceydadan başkası değildi..
    bu sabah sınıfta yaşananları detaylıca anlattım, sonra da fikrini sordum,
    "yani, ceyda, biliyorsun, şimdi ben böyle bir şey yaparsam, tamamen yanlış anlaşılacak.. ebrudan
    ayrılmam şu aşamada zor görünüyor.."
    kız biraz düşündü.. sonra gülümsedi..ben, onun yanında bu derece rahat konuşabildiğim için hem
    şaşırıyor, hem de seviniyordum, nasıl bu kadar anlayışlı olabiliyordu?
    "hımm..o zaman onun senden ayrılmasını sağlarsın? ;)"
    "nasıl yani?"
    "bizi anlat?..geçirdiğimiz geceyi, aslında nerede olduğunu? zaten bunları duyunca.."
    içim titremişti.. karşımdaki tehlikeli güzelliğe baktım..tam bir suç ortağı..
    "... iyi dedin de..onu söylemesi de kolay değil ki?"
    "sadece doğruları söyleyeceksin sevgilim?..belki de ilk defa ona karşı tamamen dürüst olacaksın,
    bir de böyle düşün.. ;)"
    içimden biraz kızmakla beraber söylediklerine hak verdim.. doğru.. ebruya karşı pek çok kez
    samimiyetsiz davranmıştım.. daha çıkmaya başladığımızın 2. günü, geceyi başka bir kızla
    geçirmiş, bunu da güya vicdan yaparak, yarım yamalak ve çarpıcı gerçeklerini örterek
    söyleyebilmiştim.. daha sonra da pek çok kez, yazın, sırf kendi rahatım ve bencilliğim adına ufak
    ufak yalanlar ve kaçamaklarıma devam etmiş, bu yılın başlamasıyla beraberse, onu iki ayrı kızla
    önce düşünsel, sonra da biriyle fiziksel olarak aldatmıştım..
    ···
  11. 436.
    +3
    bu iki kızla da epey anımız var..
    biraz canlılık gelsin ;)
    http://fizy.com/#s/1agyjt
    minenin arkadaşı elif vardı hatırlarsınız..hani şu siyah-beyaz uyumunun yakıştığı, tehlikeli
    güzellerden..
    kendisini, aramızda geçen gecenin ardından bir kaç kere daha gördüm, sınav zamanları ya da
    akşama kadar süren derslerin çıkışında filan..
    beni gördüğünde selam veriyor, ayıp olmasın diye iki kelime konuşuyoruz ama hatunun benden
    pek hazzetmediğini biliyorum..kankası mine ile olan olaylı ayrılığım mı, yoksa aynı koltukta kafa
    kafaya geçirdiğimiz o gece mi buna sebep oldu bilmiyorum ama yüzünde, beni ne zaman görse
    "ah seni senii.." tarzı hesap soran, onaylamaz bir ifade var..
    neyse, pek de gibimde değil doğrusu..
    sonra, ayşen two var bir de, hayatımda ilk defa canlı "am" görmeme vesile olduğunda ötürü,
    kendisine burada* yer vermesek olmazdı diye düşünüyorum. tabi o amı gibememem beni epey
    kızdırmıştı, orası ayrı.
    o gubidik gecenin ardından kendisini bir kez daha görme fırsatı buldum:
    karşı kaldırımda
    yanımdan nasıl uçarak geçtiğini tarif bile edemem..muhtemelen o beni çok daha erken gördü, zira
    ben o ara ebru ile ilgileniyordum, eminim ki değiştirilebilecek bir yol olsaydı, yolunu değiştirirdi
    kesinlikle..
    rezilliğin daniskası..bir erkekle, ya bu duruma hiç gelme, ya da geliyorsan da sonunu böyle
    getirme... "gerizekalı kız" mantığı..etrafa hava yapayım derken az daha postu deldiriyordu..
    yine de hayatıma girdiği için pişman değilim, güzel dakikalar geçirdik, sağolsun..
    ah..evet.. ayşegül..
    çözülmesi gereken bir başka problem daha.. fazlaca yakınlaştığım bir kadın daha..
    ebruyu zihnen aldattığım bir diğer kız..
    ceydadan epey farklı ama,
    oldukça farklı..
    ···
  12. 437.
    +3
    misin? sarıldığım adam sen değil misin? bana sarılan, beni öpen sen değil misin?..nasıl bu kadar
    soğuk kanlı olabiliyorsun?..ben anlayamıyorum artık.. artık..bir şey diyemiyorum.." burada
    büsbütün kontrolünü yitirip ağlamaya başlayınca yanına geçtim, biraz olsun acısını dindirmek
    maksadıyla kolundan tuttum,
    "dokunma bana!" diye haykırdı.."dokunma.. nasıl bir adamsın sen ya..nasıl bir düşünce yapın var,
    kafan nasıl çalışıyor..ne düşünüyorsun bunları yaparken?... daha çıkmaya başladığımızın akşamı
    yedin aynı haltı... sonra nasıl bir daha... ne... ne bir de, ne diyorsun? olmaması gereken şeyler
    oldu ha... allah kahretsin... allah kahretsin.."
    donakalmış bir şekilde, karşımda ağlaya ağlaya, kah fısıldayarak kah bağırarak, sesi dalgalana
    dalgalana beni yerin dibine sokan kızı izliyordum..
    "ne düşündün bunları yaparken... hiç mi düşünmedin... nerden gördüm seni?? nerden
    sevdim.. nerden bileyim ruh hastası olduğunu! hastasın sen.. hastasın, normal insan yapmaz
    bunu.. yapmaz, yapamaz!... bu aldatmaktan filan da öte, sen, sen resmen bana acı çektirip o
    şekilde mutlu oluyorsun... ben.. kendi elimle kurban oldum sana resmen... onca adam varken seni
    buldum... "
    tıkanmıştı artık.. dolan burnu yüzünden hem konuşup hem nefes alışını ağzından yapıyordu, daha
    fazla konuşamadı.. kesildi..bir kez daha elimi uzatır gibi oldum, zorlukla "dokunma" dedi
    yine.."allah belanı versin senin.. hayatımı, bütün hayallerimi mahvettin.."
    sendeleyerek kalktı.. ayağına taş bağlıymış gibi ağır adımlarla ilerledi,
    arkasından kalktım, yanına yetiştim, "ebru"
    ···
  13. 438.
    +3
    "yok, ben.. ceyda ile buna aynı anda şey ediyordum da.."
    ohaa der gibi el hareketi yaptı,
    "işte.. bunla da epey ilerlemişti.. sonra ceyda ile çıkınca, buna biraz mesafe koymuştum.. işte bu
    gün sordu, neden soğuk davranıyon filan diye.. söyledim ben de böyle böyle.. hani çaktırmadan
    güya..ama bozuldu tabi kız.."
    tolga gözlerini ve ağzını yuvarlaklaştırmış bir şekilde dinledikten sonra,
    "aga, bak elimi yumruk yapıcam, karşıdan koşa koşa gelip yanağını çarptırıver, beni yorma
    hemi?"
    güldüm, devam etti,
    "amk çakma kazanovasına bak yaa..olm bak bir gün bu kızlar seni yolarsa hiç karışmam, hatta
    arada ben de çakarım iki tane haberin olsun.."
    "yok be abi.. düzeldim artık ben.. aradığımı buldum ;)"
    "eeh, hadi inşallah * "
    aşağı inip yemek yemeye karar verdim, sonra tolgaya dönüp neşeyle bağırdım,
    "bugün cuma!"
    "ee?"
    çat!
    enseye tokadı geçirmiştim,
    "ee si, enseyi kapa oğlummm * " deyip kaçtım odadan, homurdanması geldi,
    "koyim sana emi.."
    panpalar son bir mini part girip yatıyorum, ilginize teşekkürler *
    gece oldu, neco geldi,
    yurttan çıktık doğru biraaaneye *
    sempatik dişsiz murat abi, bilhassa beni olmak üzere uyardı grubu,
    "baa bagın, cok gec kalıyoonuz, bu gece o kadan gece galmaayın emi, dışarda galıversiniz valla
    erken uyucem ben.."
    "tamamdır abim, ayıpsın ;)"
    yani, evet pek geçe kalmazdık bu gece, zira sap sapa içiyoruz, artı acı bir mevzuda yok
    muhabbeti uzatacak, yani en azından ben ve tolga adına yok..kim bilir, belki de bu gecenin dert
    sahibi necatidir, bilemeyiz.. *
    mekana gittiğimizde artık sıfatlarımıza alışık olan mekan sahibi bizi gülümseyerek selamladı, ulan
    adam çoluğundan çocuğundan çok bizi görüyordur herhalde *
    içeri geçtik, tam masala seçiyoruz, ana! bir baktım, son derece tanıdık iki tip daha içerde, oturmuş
    gevrek gevrek muhabbet ediyorlar,
    ···
  14. 439.
    +3
    kutsal bir ittifağın doğuşu ve doğuşun gerçekleştiği içki masası, dediğim gibi birbirlerini o an için
    farklı seviyelerde tanıyan, ama özünde, hemen her erkek gibi aynı acılara ve aynı zevklere sahip
    olan beş adam.. onların hesap ederek ağızlarından dökülen cümleler, o cümlelerin yerini alan
    hesapsız dertleşmeler..
    ..sıfatlar yavaş yavaş kayar, önceleri dersler-hocalara sövme-okul üçgeninde, sonrasında futbol-
    iddia civarında dönen muhabbetin karıya kıza, nihayetinde yaşanan başarılı-başarısız ilişkileri
    gelişi gerçekleşirken, düşündüm..
    "şu masada okan da olabilirdi.."
    evet.. iyiden iyiye, küçük çaplı bir sürüye dönüşmemize neden olacak olsa da, 6. bir kişi olarak
    okanın da burada olmasını isterdim.
    sürü diyorum, zira biz erkeklere kalabalık hemcins gruplarıyla takılmak pek yakışmaz, bu genelde
    kız pgibolojisidir.. zira ne kadar kalabalık olurlarsa o kadar güçlü ve etkili olduklarını
    düşünürler.. cheerleader sendromumu ne diyorlar buna.. barney stinson icadı sanırım * *
    yine de güzel bir takım olabileceğimizi o ilk an ki kasmaların geride kalmasından sonra
    anlamıştım..kim kime hava yapıyordu aq? tamam, sen gene havanı yaparsın, dışarda, okulda,
    orda burda ama, eğer gecenin bir vakti, birahanenin birine devrilmiş efkar dağıtıyorsan eğer,
    orada kimse kimseye hava yapmaz, yapamaz işte.. geldik, çünkü ya çok dertliyiz, ya da çok
    neşeli..ya da alışkanlığımız olmuş belli ki..
    ···
  15. 440.
    +3
    tolgaya baktım "napıcaz?" der gibi,
    "ya beyler.. şimdi, kız arkadaşı olanlar var malum.. yani onlar birlikte geçirmek ister.. malum.. (:"
    "e aga, benim de var sevgilim, ama bak ben bizzat bu planlamanın başındayım.. abii, kızlarla her
    zaman birlikteyiz zaten, her allahın günü çıkıyoruz, ediyoruz..ama bir daha böyle bir tayfa gelmez
    bak, efsane olacak eğer tam katılım sağlarsak, harbi diyorum bak, askerlik anısı gibi anlatırsınız
    ilerde (:" diye hevesle ikna çabasına devam etti utku..
    kapı bir kere daha aralandı,
    meşur abilerimizden en meşuru, boynunu içeri uzatıp,
    "la, dalyaraklar, yan çizmek yok demi?"
    güldük,
    "abi valla kızlar var ne yapa... "
    "la başlatmayın kızlara olm, yıkıcaz diyorum babuş"
    vay aq..ne yapsak ki..
    "beyler, katılım durumu ne peki şu an?"
    "aga 15 kişi filan banko..bir 5-6 tane sizin gibi muallak var işte, karı kız diye tutturan..bir kaç tane de
    eve gitsem iyi olur diyen bebe var.. kandırmaya çalışıyoruz.. kalın işte be aga..lan bir daha gelir
    mi böyle ortam.."
    çocuk haklıydı..
    yurttaki ortam ve kaynaşıklık çok iyiydi.. diyorum ya, zaten 40-45 kişilik yurt, artı babamızın çiftliği
    gibi kullanıyoruz aq..bi karı atmadığımız kaldı, eğer olaki dansöz filan getirirlerse, o da olmuş
    olacak..
    hatta yurtta yaşanan maceraları anlatmaya kalksam, oradan da bir hikaye çıkar.. neyse..
    epey şaşkın ve kararsız şekilde, nihayet şu cevabı verdik tolgayla,
    "tamam beyler..biz kızlarla görüşelim madem.. durumu açıklayalım.."
    "ooohoo aga kılıbıklık etmeyin yaa"
    "yok olm, sadece söyleyip tepkilerini ölçücez işte..sen bizi %75 oldu kabul et.."
    "aynen" dedi tolga
    "%75 yeterli değil hacu (:"
    "ya utku bak sana bir anal gireriz şimdi burda, yeterli olur, tamam diyoz ya len (:"
    "tamam aga bak, valla.. sonradan sonraya kaytarırsanız bir daha odama uğramayın.. bundan
    sonra halı sahayı da gelenlerle aramızda yaparız ona göre"
    "tamam bin tamam konuşucaz hadi (:"
    sonunda tatmin olup odadan çıktılar.. tolga konuştu,
    "hehe..ne tak yicez lan..(:"
    ···
  16. 441.
    +3
    oysa ceyda beni çözmeyi başarmıştı... bir kaç hafta içinde..
    ömürünü bu işlere adayıp kafa patlatarak geçiren, edebiyatçılara, pgibologlara bir kez daha
    acıdım.. yazık..yüz yıllardır, kadınlarda varlığına dair hiç bir geçerli kanıtın bulunmadığı, tamamen
    kendi yarattıkları bir gizemi çözmeye uğraşıyorlar..
    oysa ben hayatı basit yaşamayı severim.. erkek dediğin de böyle olmalı..
    horoza sormuşlar,
    "tavuk mu yumurtadan çıktı, yoksa yumurta mı tavuktan?"
    "valla ben polemiğe girmem, giber geçerim" demiş..
    akıllı hayvan..
    kurnaz..
    işte biz de horoz gibi olmalıyız.. ciddiyim... polemikler, ince hesaplar, taktikler bize göre değil..biz
    gibişimize bakmalıyız.. çünkü karşı tarafın anladığı dilden konuşmaya en çok yaklaştığımız
    zamanlar, bu tarz zamanlar..
    bilinenin aksine, kalbimizi, ruhumuzu ve daha bir sürü romantik zımbırtıyı değil, gibimizi
    konuşturduğumuz zamanlar..bu dilden anlıyorlar.. onlara bu gerekiyor..
    4s kuralından haberdar olmayan kaldı mı?
    belli ki, hala kadınların gizemini (!) çözebileceğine inanan ve ağzında her daim bir adet gül, elinde
    klagib gitar, arka cebinde tek taş ile gezen bazı romantikler hariç herkes duydu bu kuralı..
    işin kötüsü ise,
    o romantiklerden etrafımızda çok fazla var,
    ve "sizi anlıyoruz, değer veriyoruz" ayağına kadınlarımızı çalıyorlar..
    bizim kadınlarımızı!
    gül
    gitar
    tek taş
    iyi düşünün bakalım.. bunlar neyi ifade ediyor..
    her birinin bir gizli anlamı ve özel tanımı var..
    tek bildiğim ise, en etkilisinin sonuncusu olduğu ve bazen ne gitara ne de gül e gerek
    kalmadığıdır..
    iyi düşünün..
    ···
  17. 442.
    +3
    "neyse şimdi epey samiminiz maşallah" deyip hepimizi yine masaya yıktı.
    neyse,
    muhabbet böyle şen şakrak sürdü, yemekler yendi, sonrasında üzerine turuncu kantinde bir de
    çay keyfi yapıldı, derslerimize dağıldık.
    neco sordu,
    "harbi aga napıcanız ya siz? (:"
    "valla kanka, benim işim nispeten kolay, ceyda anlayışlı kızdır da, nilay tolgayı oyabilir (:"
    "hadi ya..öyle bir kız mı nilay? hiç öyle görünmüyor?"
    "tersi pistir" deyip sırıttım..
    http://fizy.com/#s/1ah0jn
    neyse biraz ilerleyelim,
    önce ceyda ile o akşam ki mesajlaşmamızdan bahsedeyim,
    ben daha ne diyeceğimi düşünedururken, ceyda bana yılbaşı için ne "plandığımızı" sordu, şurda
    kalmış 5-6 gün..
    dedim ki "bir şey planlamadım, yarın bir konuşmamız lazım"
    şimdi, cumaya konuşsam (beraber olduğumuz gün), epey geç kalmış olucam zira zaten
    haftasonu malum gün..
    mecbur, yarın konuşmam lazım..öyle üzerimde bir çekince filan yok, misal böyle bir şeyi ebruya
    yapacak olsam, herhalde ortadan çatlardım..o da beni çatlayan yerlerimden şişlerdi..
    şimdiyse, ceydanın bir şekilde fazla trip atmayacağına inanır haldeyim..bu inancı oluşturan her
    neyse bilmiyorum ama kıza karşı bir sevgi azalması yok bende..sadece biraz şüpheliyim
    hallerinden..yani, eğer o şüphe de tutmazsa, zaten tam gaz gideriz biz, bir daha da hiç bir şey
    ayıramaz..
    ertesi gün oldu,
    öğle arası kızla buluştuk, durumu izah ettim,
    mümkün olduğunca güzel bir dille ve rahatlığımı gizleyerek (hatta çok sıkıntılı taklidi yaparak)
    durumun kendi açımdan zorluklarından bahsettim,
    ···
  18. 443.
    +3
    "erkeklerin bazen böyle bir araya gelmesi gerekir bebeğim..bunlara da ihtiyacımız var..hayat
    bizim için sadece kadınlardan ibaret değil ;)"
    sözümü hiç bölmeden dinledi, az önceki, ona özgü enerjik hali kaybolmuştu..düşünceli gözlerle
    masayı taradı, nihayet yüzüme baktı, ne tepki vereceği benim için müthiş önemliydi ve sanırım bu
    kez harbiden heyecan yaptım..bakalım ceyda bu engelin üzerinden atlayabilecek miydi?
    http://fizy.com/#s/3fxaqo
    konuştu,
    "anlayabiliyorum..ama beraber olsak çok güzel olurdu.." deyip buruk şekilde gülümsedi..
    "biliyorum..ceydacım..yani, biz henüz bir plan yapmamıştık malum..eğer öncesinde sana söz
    vermiş olsaydım asla dönmezdim ama ne bileyim..öyle de bi eğlensek, çok güzel olacak..bir
    salonda kuduran 25 erkeği düşünsene, kendilerinden geçmiş, ellerde biralar, bağıra bağıra şarkı
    söylüyoruz..tribün atmosferi gibi..kaynaşık, sıcak.."
    güldü,
    "(: ııımm hayal etmesem daha iyi, bana bir tane kuduran erkek yetiyor da artıyor bile"
    gene beni överken utandırmayı başarmıştı..gerçi kudurukluk ne derece bir övgü sözcüğüdür
    bilemiyorum..
    "neyse işte..güzel olucak yani..bak, bunu fazlasıyla telafi edebilirim, hani mesele özel günlerde bir
    arada olmaksa, bir sürü özel gün var, hatta bir tanesi daha pek yakınlarda ;)" deyip 14 şubatı ima
    ettim
    ···
  19. 444.
    +3
    suskun halde gülümsemeye devam etti, o kadar sevimli ve masum bakıyordu ki, resmen köpek
    yavrusu gibi lan.. oracıkta üzerine atılıp sarasım, öpesim geldi ama kantin kalabalığından
    çekindim..
    bir de kalkmış bu kızı deniyorum bilmem ne aq..pff tsigalko.. yemin ederim deli gibmiş seni..
    "ee" dedim, "bir şey demiycek misin?"
    omuz silkti,
    "ne diyim aşkım..sen kararını çoktan vermişsin (:"
    trip atar gibi bir tonda söylememişti ama yine de emin olmak istedim,
    "ceyda, ama böyle deyince kötü hissediyorum kendimi.. üzüldüğünün farkındayım, hatta yaptığım
    şeyi odunluk-hanzoluk olarak da görsen haklısın..en az senin kadar ben de üzülüyorum ama
    diyorum ya, bir yandan da... ya..öyle bir kalabalıkla eğlenmeye ihtiyacım var..sen, senin yerin ve
    seninle eğlenmemizin yeri bambaşka..ama bu da ayrı bir şey.. anlatabiliyor muyum.. ikisi farklı... "
    eli yüzüme uzandı, sevgiyle okşadı,
    "sen mutluysan, ben de mutluyum sevgilim..ama bunun acısı çıkar demedi deme" tehlikeli bir
    gülümseme takındı.. kadınların sonradan "acı çıkartmak" da üzerine yoktur, doğru..
    oyuna ortak oldum,
    "ne istersen alabilirsin benden" dedim tehlikeli bir sesle devam ederek, elim masanın altından
    bacaklarına gitti..
    elini yüzümden çekip,
    "yok canım öyle çok bir şey istediğim yok.. sadece, bunu tamamen yutmuyorum, onu bilsen yeter"
    dedi,
    bacağının iç tarafını hafifçe sıktım, bir an huylanıp kasıldı.. gülümseyerek dik dik bakmaya devam
    ettim,
    "ne istersen" dedim tekrar.."bu bir hataysa, emin ol kendimi affettirmek için her şeyi yaparım"
    yutkunup gözlerini, gözlerime doğru kaldırdı, kendiminkinin yarım metre uzağındaki kalbinin
    gümbürtüsünü hissedebiliyordum,
    ···
  20. 445.
    +3
    huh.. şaşkınlığımı gizlemeye çalışarak, işi geyiğe vurdum,
    "şair takılıyoruz (: ?"
    "ee seni de öyle tavlamadım mı? ;)"
    kaşlarım havaya kalktı istemsizce..
    "ben de ne var ki bu kadar?"
    eli yeniden yüzüme gitti,
    "aslında dikkatle bakmazsan görülemeyecek bir şey.. sıradan bir erkek çocuğusun işte..ama
    senin ruhundaki o karamboller..o gözlerinden sızan melankolik hallerin, hem böyle mutlu-hem de
    aynı anda kaotik bir görüntün var ya..hah işte..o aslında biz kızların peşinden koştuğu yegane
    şey.. zira biz hep kavga, kan, gözyaşı arıyoruz.. bizi manevi anlamda becerecek adamları
    seçiyoruz.. sanki inadına yapar gibi.."
    şaşkın halde dinlemeye devam ettim,
    "..kabul edelim ki, sen bu aşk meşk konularında pek de iyi bir adam sayılmazsın..ha tamam diğer
    yönlerden insanlığına kimse bir şey diyemez ama.. çapkın herifin tekisin.. seninle olan kadına
    sadece keder ve elem verirsin.. buna rağmen senden kopamaz o kadın çünkü zaten içten içe
    istediği de budur..sen şu, aynı evin içinde elli türlü aşk oyunu ve entrikaların döndüğü dandik türk
    dizileri nasıl bu kadar tutuyor sanıyorsun? onları kim izliyor sence? biz acı düşkünü kadınlar..
    güya hep mutluluğu arıyoruz, ama aslında sadece acıyla besleniyoruz.."
    http://fizy.com/#s/1ai0f4
    oldukça cesur itiraflar..
    "bunun genel olduğuna emin misin?"
    "bilmem..bu sadece benim gözlemim ve düşüncelerim... "
    "peki sen de mi bu yüzden..şey yaptın bana..ee.."
    "aşık oldum?"
    "yani..öyle iddalı bir kelime kullanmak istemedim :p"
    "haklısın..aşık olduğum konusunda..ama sebebi bu değil..sebebi, senin bana benziyor
    olman..daha ilk anki tavırlarından bile kolayca anladım, ama emin olmak zaman aldı..o yüzden,
    ben de sana kendimi hemen göstermedim..acemi çapkın numarası yaptım..anladın mı? sen beni
    ilk aslında ilk kez, eskişehirdeki o ilk gecemizde tanıdın ;)"
    oooh mayy gaad...
    ···