/i/Sözlük İçi

sözlük içi.
  1. 1101.
    +1
    Rezerved
    ···
  2. 1102.
    +1
    "bu gece de görüşebiliriz istersen?"
    "işim var gelemem.."
    "haa..iyi.."
    "... "
    "iyi madem ya..yarın.. yarın konuşuruz.."
    "... görüşürüz... "
    "görüşürüz (:"
    ceyda ile yanımdan hışımla kalkıp gittiğinden beri konuşmuyorduk, yani, en azından o benle
    konuşmuyordu sanırım..ben hala orçun modundaydım..
    "acaba bana posta mı koyacak?" diye düşündüm.. olur mu olur.. olursa ne olur.. üzülür müyüm?
    üzülürüm tabi lan.. ceyda o..biricik sevgilim..
    bu düşünce bir den vücudumu sarıp terli sırtımı ürpertti..
    ama böyle bir şey olmazdı herhalde..
    muhtemelen, içinde kalan bir kaç şeyi söyleyecek, belki kısa bir nutuk çekecekti.. klagib hatun
    halleri..
    tabi bunu ceyda da görmek garip, ama şikayet ediyor da değilim.. yoksa ciddi ciddi hatunu uzaylı
    sanacağım valla..
    ertesi gün oldu,
    http://fizy.com/#s/1ajek9
    alt sınıfla dersime girdim,
    bilerek erken gitmedim ki konuşmamız öğlene kalsın, sabah sabah mülakata girecek halde
    değildim..
    tabi arada biraz soğukluk var biraz malum, ceyda beni görünce her zamanki gibi boynuma
    atılmadı, bu kez inadına yapar gibi, ona ben sarıldım,
    ayrılıp yüzünün önüne gelen saçlarını sevecenlikle kulağının arkasına ittirdim,
    "naber canım?"
    böyle bir giriş beklemeyen kız afalladı,
    "i..iyi?"
    "nerde oturuyorsun?"
    sırasına gittik, yanına oturdum, hoca da az sonra geldi zaten,
    benim sanki hiç bir yokmuş gibi davranmam, hoşuna gitti mi bilemiyorum ama epey şaşırttı onu,
    arada devamlı tuhaf tuhaf bana bakıyor yandan.
    ben de kafamı çevirdim, göz göze gelince gülümseyip yanağından makas aldım sevecenlikle..bu
    da dayanamayıp, hala şaşkın bir vaziyette gülümsedi..
    dersin kaynama sıcaklığına yaklaştığı klagib anlardan birinde bana dönüp,
    ···
  3. 1103.
    +1
    sahi, iyi de neden daha fazla izliyordum ki onu?
    sonunda zincirinden boşalıp sınıfın ortasında ağlamasını filan mı bekliyordum?
    ya da bana doğru bakıp, gözleriyle başka mesajlar daha vermesini mi?
    ya da herhangi bir şey..
    neden hala önemsiyordum tepkilerini?..
    suçluluk duygusu muydu?
    yoksa vicdan azabı mı?
    belki de, katilin cinayet mahalline dönme arzusunun, gönül cinayetine uyarlanmış haliydi benim
    düşüncelerim..
    cinayet mahalline mi dönmek istiyordum?
    ne için?
    yakalanayım diye mi?..
    okul çıkışı, herkes birbirine "seneye görüşürüz" esprisini yapıp iğrençleşe dursun, ben kolumda
    ceyda ile, alper ve nurettin e de iyi yeni yıl dileklerimi iletmiş, servislere doğru ilerliyordum,
    yolu yarılamıştım ki arkadan gevrek bir ses beni durdurdu,
    "delikanlı?..delikanlı.. basketçi?"
    nihayet üzerime alınıp döndüm ki, bizim karete kid bedenciyle karşılaştım,
    "aa hocam merabalar (: ( pff..)"
    "naber" deyip elini omzuma koydu, "seçmelere gelmedin hani?"
    "eeüü hocam.."
    "bak vallahi sen kaybediyorsun ona göre.. kastın da kastın kendini yahuu?" deyip şakadan
    azarladı..
    aq kurtulamıcam galiba bu adamdan ben..
    aslında, niye kurtulmak isteyeyim ki?
    "hocam kusura bakmayın cidden, yoğundum o ara dersler filan.."
    "hadi canım sende" deyip ti ye aldı beni, gözü ceydaya kaydı, ben de baktım, bizim kız saf saf
    gülümsüyor,
    "merabalar hocam" dedi sevimli sevimli,
    "merabalar hanım efendi, senin dersine de giriyorum değil mi bu yıl?"
    "evet hocam, 1. sınıfım ben (:"
    "haa diyorum gözüm bir yerden ısırıyor"
    muallak az değilsin sen zaten, bir kızları bir de basketçileri gözden kaçırmaz.. fetiş midir nedir..
    baktım hatunu zütürüyorlar, lafa girdim,
    "şey, hocam, şimdi katılma imkanı var mı?"
    "şimdi? kafana taş filan mı düştü evladım?"
    ···
  4. 1104.
    +1
    "(: yok yani, eğer hala gelinebiliyorsa.."
    "geç kaldın geeeç.. seçmeler bitti, antrenmanlar yapıldı, maçlar başladı, günaydın" deyip omzumu
    kavrayan elini iyice sıktı..
    "eh madem.." dedim güya pişman göründüm..
    "iyi seneler hocam" dedik sonra neşeyle,o da bize iyi seneler diledikten sonra yeniden servisler
    yönünde hareketlenmiştik ki, karete kid seslendi,
    "hişt, bana bak, basketçi"
    "e..evet hocam?"
    "salı-perşembe, 5-7 arası antrenmanlar, kapalı salonda"
    "nasıl?"
    "haftaya salı göreyim senide"
    "aa, sağolun hocam (: , gelicem (:"
    ceyda ile bakıştık,
    "hadi hayırlı olsun, basketçii (:"
    "dalga geçme be (: öff.. gebericem resmen ya.."
    "ee sen kaşındın?"
    "neyse ya..sevdiğim şey sonuçta.."
    sevdiğim şey de, lan haftanın 5 günü de spor yapılmaz ki aq..düşüp kalmasam bari oralarda..
    http://fizy.com/#s/1agu5b
    vee..yılbaşı gelip çatar..
    peki bu özel günde,bile isteye kendini yurda kapamış 20 küsür erkek ne yapar?
    ne yapmaz ki?
    baştan söyleyeyim, dansöz gelmedi (:
    ama roman ekibi bulmaz, klarket, keman, darbuka, ne varsa geldi..
    yurt yöneticilerinden, ve bilumum insandan izinler çoktan alınmış, her şey düşünülmüş, bütün
    detaylar halledilmiş, çocukları kutlamak lazım..
    yemek-tv salonundaki fazlalıklar bir kenarıya yığılmış, saldalyeler, masalar, yeniden düzenlemiş,
    camlara karı gibi spreyler filan sıkmışlar,
    yarım metre var yok, ışıklı bir çam ağacı var ki epey "züte sokma" esprisine konu oldu kendisi..
    içki çeşitlerine girmeyeceğim hiç, sayıp tanımlamak için apayrı bir paragraf lazım, hayatımda ilk
    defa gördüğüm şişeler, renk renk içecekler, kokteyl malzemeleri..
    ···
  5. 1105.
    +1
    işin garibi, bugün mecliste bile, koca koca, kravatlı, takımlı adamlar birbirini dinlemeyi
    beceremezken, o gece sözü kesilen kimse olmamıştı neredeyse, bunda kafaların güzel olmasının
    verdiği mülayimlikte etkili olmuş olabilir tabi ama sonuçta oldukça keyifli bir kaç saat daha
    geçirmeyi başarmıştık, hem de minimum enerji harcayarak..
    gece boyu en çok duyulan söz ise şüphesiz "aynen aga aq" idi..
    sabaha karşı merdivenleri birbirimizi ite çeke çıkıp odalarımıza zıbarmaya gittik, kendimi yatağa
    attığımda salak salak gülümsediğimi fark ettim..ohh ulan..ne eğlenmiştik be..önce bedenen, sonra
    manen coşmuş, ibretlik sohbet ve paylaşımlarla muhabbetin dibine vurmuş, yeri gelmiş
    gülmekten nefessiz kalmış, yeri gelmiş efkarlanmıştık..
    yeni yıla nasıl girersen öyle geçer derler ya,
    geçen yıla nasıl girdiğim malum, nasıl geçtiği de tabi.. (sürtünme katsayısı)
    bu yıl da girdiğim gibi geçerse, muhtemelen elizabete talim edeceğim ama fena halde abaza
    ortamı kasacağım sanırım (:
    ne olursa olsun, bu kadar çok sevimli abazayla bir arada olmak, o topluluğun bir parçası olmak
    güzeldi..iyi çocuklarız lan biz aslında..valla bak..pamuk gibi adamlarız..üzüyorlar bizi.. (:
    panpalar son bir part daha atayım sonra kaçacağım, gaza gelmiştim ama pilim bitti (:
    http://fizy.com/#s/3wl5x2
    dönemin son haftası gelip çatmıştı..
    aslında tam şöyle genel bir değerlendirme yapmalık part bu ama, onu yarın geceye erteliyorum,
    onun yerine hikayeyi ilerletelim, zaten yeterince geri kaldı..
    sınavlar yaklaşınca, adettendir, tüm dönem konuşmadığınız, hatta selamlaşmadığınız tiplerle bir
    anda samimi olursunuz, bunlar böyle kültür mantarı gibi sağdan soldan biterler, zira ya sizden not
    isteyeceklerdir, ya da yine sınavlarla ilgili bir takım menfaatleri filan vardır, vardır da vardır yani..
    ···
  6. 1106.
    +1
    Rez okucam
    ···
  7. 1107.
    +1
    Suraya rez yazam kaybetmeyem
    ···
  8. 1108.
    +1
    Ayrac 21
    ···
  9. 1109.
    +1
    Şurda bi rez alam
    ···
  10. 1110.
    +1
    Park edeyim okurum
    ···
  11. 1111.
    +1
    Rez baba
    ···
  12. 1112.
    +1
    kenardan rez
    ···
  13. 1113.
    +1
    Rezzzzzzzzzz
    ···
  14. 1114.
    +1
    bu ne amk adamin anisi benim hayatimdan uzun
    ···
  15. 1115.
    +1
    48888888
    ···
  16. 1116.
    +1
    z bir an afalladı, "acaba okan bana aralarındaki şeyden bahsetmiş miydi? ama bahsetmiş olsa,
    böyle bir soru sormazdım değil mi?"
    düşündü, sonra konuştu nihayet,
    "yaaani, öyle, muhabbetimiz vardı tabiğğ"
    hadi ya? demek muhabbetiniz vardı? o kadar yani?
    ha ha..kıza bak lan.. beni yemeye çalışıyor ayak üstü.. tabi, muhabbetin vardı diye bilelim ki, senin
    de hem kısmetin kapanmasın hem de gizliden gizliye rahatça benim ağzımı arayabilesin arada
    canın istedikçe, merak ettikçe.. demi?..
    ama yemezler güzelim.. sevgili olma aşamasına geldiğin, senden hala duygu dolu şekilde
    bahseden ve aranızdaki gerçekleri paylaşmaktan çekinmeyen bir adama bu yapılmaz..
    çocuk, seni bırakırken, en az beni bıraktığı kadar üzülmüş belli ki, senin havalara bak.. muhabbeti
    varmışmış..
    yanına bırakır mıyım lan?
    bırakmam..
    "hımm..e, okan hoş sohbet adamdı tabi" deyip güldüm, "hatta ülke değiştirmesi bile bu özelliğini
    köreltmemiş"
    "öyle mii, orda da ortdıbını bulmuştur inanıyorum ki (:"
    "aynen, keyfi yerinde çok şükür" dedim ve öldürücü darbeyi indirdim, "bir de kanadalı bir manita
    yapmış ayıptır söylemesi.. çok şeker bir kız, sevindim onun ikisinin de adına, gayet iyi gidiyormuş
    ilişkileri, e tabi okan yakışıklı çocuk, hem karakteri yerinde, bla bla bla bla afdsagfdsagsgsfdgs... "
    ben konuşmaya devam ettim ama öylesine, zira ceylinin "manita yapmış" tan sonrasını
    duyduğunu sanmıyorum..
    o dakikaya kadar şeker kız candy i oynarken, birden bire düşen yüzünü keyifle seyrettim.. demek
    muhabbettiniz vardı ha.. muhahahaha..
    neyse, ben lafımı bitirdim, tabi ceylinin de bir şeyler demesi gerekiyor..ama kitlenmiş salak, sonra
    konuşmak aklına geldi,
    "aa ne güzel.. yakışıyorlardır eminim..ben de sevindim.. onun adına.." dedi yapmacık bir şekilde,
    "neyse tsigalkocum, benden de selam söylersin arada konuşursanız gene, notlar için teşekkür
    ederim" dedi hemen ardından.
    ···
  17. 1117.
    +1
    Bir ürperti geldi.. nasıl yani..
    “Ceyda, saçmalama.. sakın..yani..bak,”
    “yok yok.. kendime zarar vermeyeceğim..” dedi yine gülümseyerek, artık ağlaya güle, yaşlarla da
    ıslanmış olan yüzü iyice dramatik bir hale gelmişti.. ifadeler, duygular karışmış, anılar, hatıralar
    dağılmış,
    Soyguna uğramış bir evin yatak odası gibiydi yüzü.. çekmeceler yerde.. yorgan, çarşaf
    dağılmış.. kıyafetler etrafa saçılmış…bir cümbüş…eğlencelisinden değil, acı vereninden bir
    cümbüş.. kaos..karmaşa…
    “en azından fiziksel olarak” diye devam etti.. elimin üzerindeki eli sıklaştı.. bakışları donuklaştı..
    “yarın sevgililer günü..” dedi… “rezervasyonları iptal etmem gerekecek..ama hediyeni verebilirim
    hala” deyip yine hastalıklı şekilde güldü..
    içim fokurdamaya başlamıştı.. düdüklü tencere gibi, korkunç bir basınç dalgası hissediyordum
    içimde, sanki, biraz koyversem kendimi, patlayacağım.. paramparça olup dağılacağım.. Kulaklarım uğulduyordu.. rakımı yüksek dağ geçitlerinden geçerken kulaklarınız basınçtan tıkanır,
    sonra da siz yutkuna yutkuna onu açmaya çalışırsınız ya hani..(izmir-manisa arası çok olur bu)
    işte ben de sanki bu baskı ve ağırlıktan kurtulmak ister gibi, bir biri ardına yutkunuyor, yanmaya
    başlayan yüzüm ve boynum için serinletici, Allah vergisi bir esinti diliyordum..
    “yok.. çok..çok özür dilerim.. ceyda..gitmeliyim ben.. yoksa ağlamak zorunda kalacağım.. beni öyle
    görmeni istemem..”
    Elini elimden çekti..ama gözlerini yüzümden çekmedi.. yeniden hıçkırıklara boğulup oturduğu yere
    sinerken, bu sefer hem terk eden, hem de kalkıp giden bendim.. ayağa kalktım.. sonra güya vicdan
    yapıp omzunu sıvazladım..(ne kadar pekekentim aq..kendime sinir oldum bak şu an..) sonra da
    onu orada, öylece, darmadağın bırakıp uzaklaştım..
    Attığım her adımda, az önceki anların baskı ve kasvetinden de uzaklaşıyordum.. artık yeni bir
    hayat vardı önümde.. başka biri olma şansı..ve Ceyda, bu yolda vermem gereken son
    kurbandı..son.. artık düzgün bir adam olacaktım.. değişecektim..
    ···
  18. 1118.
    +1
    “napıcaz seni bilmiyorum” dedi, sonra da histerik bir gülüş koyverdi..ben de gözlerim dolu dolu bir
    “hasgibtir bana” gülüşü attım..” kıhh” diye bir ses çıkarır ya insan, kafasını sağa sola oynatır
    hafifçe, sırtı dikleşip söner bir saniyeliğine.. güler…insan, böyle de güler..ama aslında böyle
    gülerken “hasgibtir” çeker..
    Hasgibtir..“kim, nasıl mutlu edebilir ki seni?” dedi, tatlı tatlı.. hala ağlıyor, bir yandan da resmen mantıklı
    mantıklı konuşmaya, bir şeyleri anlamaya çalışıyordu..
    “herhalde ben belamı arıyorum.. mutluluğu filan değil.. yoksa, senle gayet mutlu sayılırdım..”
    Ben de mantıklı bir şekilde cevap vermeye çalışmıştım..
    Lan sanki ayrılık konuşması değil de, benim sorunum üzerine bir açık oturum yapıyormuşuz gibi
    hissediyordum.. hani, birazdan da “bir telefon bağlantısı alalım” filan dense şaşırmazdım heralde
    (:
    Bu ilk defa oluyordu..
    Her şeyiyle farklı, marjinal bu kızın, ayrılık seansı da kendisine özgü oluyordu.. konuşarak,
    anlaşarak, yorumlaşarak ayrılıyorduk resmen.. zıplayıp giden, lanet eden, beni bırakma diyen bir
    taraf yoktu…
    “seni her zaman çok sevdiğimi biliyorsun değil mi?..bunu da senin hoşuna giden şekilde
    göstermeye çalıştım hep.. omza başını dayayıp yıldızları izlemeler, geceleri aşk dolu
    mesajlaşmalar filan, sana göre değildi.. değil mi?..”
    Bir şey diyemedim..
    “ben de kuralına göre oynadım senin de beni sevmen için..ama olmadı.. gene olmadı…sen
    kimseyi sevemezsin be tsigalko..”
    “bunu ilk kez duymuyorum” dedim.. gene karşılıklı bir “hasgibtir” gülüşü çektik..
    Eliyle uzandı.. elimi tuttu..ne yapıyordu? Daha demin “bitti” dememiş miydim ben? Yeniden
    başlayabilmeyi mi umuyordu? 30 saniye sonrasında?
    “daha önce hiç böyle hissetmemiştim..” dedi.. “ sen belki fark edemedin, ama ben seni ciddi
    anlamda sevdim.. hastalık derecesinde sevdim..sen.. sanki ruh eşim gibiydin.. şimdi kafana
    koymuşsun, gideceksin, belli…ama bu beni mahveder.. iyice hesapladın mı olacakları?”
    http://fizy.org/#s/2b7d3x
    ···
  19. 1119.
    +1
    194 de kaldim
    ···
  20. 1120.
    +1
    “sana değil lan, ceydaya..”
    “hee.. şey meselesi demi?”
    “neden gelmek istemedi ki aq?”
    “istemez istemez olum? Herkes bu tarz şeylerden hoşlancak diye bir şey yok, demek ki o
    sevmiyor.. herkesin karakteri, düşünce yapısı farklı, belli ki o senin gibi düşünmüyor..ne
    bozuluyon kıza?”
    Tolga az züt değilsin sen ha..hem alttan iğneyi batırıyor, hem de güya demin “sağlam değil”
    dediği kızı koruyor gibi görünüyor.. zütelek (:
    Daha fazla uzatmadım, kafa karışıklığımla baş başa kalıp kendime acı çektirmeye devam ettim..
    kendimi pokemondaki zaydek gibi hissediyorum aq..kafam hep karışık..hep karışık..hep..
    Tolga hıyarı da sağ olsun hiç yardımcı olmuyor, sırf ceydadan hazzetmediği için tabi..o an
    anladım ki, başlangıçta bu çocuğun nefretini kazanırsanız sonrasında ön yargılarını kırmak çok
    zor oluyor.. neyse ki beni başta olumlu karşılamış, yoksa kesin düşman olurduk aq :p
    http://fizy.com/#s/3gkhhh
    Pazartesi günü okula gittim allahın şubatında hava tak gibi sıcak, o kazağı giymeseydim
    iyiydi..artı, ben zaten genelde ilk
    haftaları asarım, ama kayıt işinde sıkıntı çıkınca, hem de şöyle bir ne var ne yok diye bakmak için
    gittim bu sefer,
    Ve bu kez şunu net olarak fark ettim ki, ne zaman düzenimin dışına çıksam, normal
    alışkanlıklarımdan farklı bir şey yapsam, muhakkak başıma tuhaf ve normalde istesen olmayacak
    cinste tesadüfler gelmekte..evet evet..benim olayım bu beyler,
    Hatta okurken siz de bunu kolayca tespit edebilirsiniz, tsigalko ne zaman her zamanki rutininden
    farklı bir şey yapsa, illa ki olumlu ya da olumsuz bir acayiplikle karşılaşıyor, sanki hayatının akışı,
    kaderinin dokusu bozuluyor..
    ···