/i/Sözlük İçi

sözlük içi.
  1. 76.
    +6
    mine.. aradığım mısın? bulduğum musun bilmiyorum..ama tek bildiğim bizim ortak bir sevgiyi hak
    ettiğimiz, ve eğer senin hislerini de yanlış çözümlemediysem, kendi adıma bunu sağlamak için
    elimden geleni yapacağım...
    okan.. aslan kardeşim.. ikinci hafta bir büt de sana kısmetmiş demek * ben de varım merak etme,
    gene işimiz iş..
    tolga.. başın sağolsun kardeşim..
    ebru.. üzgünüm senin için..
    ceren... neyse cereni gibtir et..
    nilay, iyi ki seni tanımışım, mineyle evlenirsek nedimesi sensin * bir de kızdan kanka olmaz derler
    peehh..
    ayşen, ozan... huur çocuğusunuz..
    ikinci hafta, yani bütünlemelerin 1. haftası, çarşamba günkü sınavım için salıdan sabahından yola
    çıkmıştım,
    nilay ve mine nin bütü var, erken gelmişler, ben de o yüzden sabahtan çıktım ki salı akşamı
    takılabilelim.
    yeniden şehre gelmiştim,
    kızlar öğlen sınava girmişler, akşdıbına da biz sözleşmiştik, buluştuk.
    nilay, bizi baş başa bırakma amacıyla, "ben gelmem istiyorsan?" filan demişti ama ben ısrar ettim,
    onun varlığının zararı değil faydası olurdu bize.
    bu kez başka bir yere zütürdüm bunları,
    akşam boyunca oldukça eğlenceli bir masa oldu. e oğlum senin yarın sınavın var, ne işin var karı
    kızla derseniz, beyler.. çalışıyoruz lütfen ;)
    nilay, garip bir kızdır. böyle çok sakin, utangaç gibi görünür ama en ummadığınız anda en
    ummadığını şeyi yaparak sizi cesaretine şaşırtabilir,
    ···
  2. 77.
    +6
    heyecanlı değilim, heyecandan daha tuhaf bir duygu var içimde.. huzura yakın diyebilirim. zira
    birazdan onun güzel, güleç yüzünü görecek, sarılıp saçlarının kokusunu içime çekecek, pembe
    yanaklarına tatlı bir buse konduracak ve hesapsız, yalansız, oyunsuz, arada duvarlar ya da gizler
    olmaksızın,
    kasmaksızın, harika bir gün geçireceğim.
    evet, huzurluyum.. elimi beline dolayacak olmaktan, omzuma yaslanacak olan başından, sadece
    bana özel bakışlarıyla gözlerimi, kendi mavi denizlerine hapsedecek olmasında dolayı
    huzurluyum.
    mutlu olacağım ben.. daha da önemlisi, mutlu edeceğim..
    öğleden sonra 2 gibi yurdunun önünde buluştuk, her seferinde, bıraktığımdan daha güzel
    buluyordum onu karşımda beyler.. sanki gittikçe açılan, allaşan bir gül gibi, gözlerimin önünde
    büyüyor, değişiyor, daha ad büyüleyici hale geliyordu.
    bana doğru yaklaşırken, biraz önce "heyecanlı değilim ben yea" diye artistlik yapan benliğim
    resmen yerle bir olmuştu. karnımda bir gıdıklanma hissettim, ciğerlerime çektiğim hava, yine tatlı
    tatlı yakmaya başlamıştı göğsümü..
    gülümsedik karşılıklı, naber filan demeye gerek yoktu zira gözlerimizle vermiştik birbirimize
    selamımızı, geldi, sarıldık.. başını boynuma doğru yasladı.. öyle kaldık biraz..
    sonra biraz geriye doğru ayrılıp, sevecen gözlerle yüzümü süzdü.."özlemişim seni * "
    elimi yanağına zütürüp usulca okşadım, "ben de canım.."
    koluma girdi,
    ···
  3. 78.
    +6
    hala biraz kızgındım, tam ağzımı açıp soracaktım ki, "çok mu kıskançsındır?" diye, elini elimin
    üzerinde hissettim..o temas, bütün kızgınlığımı alıp zütürmüştü bir anda..ona doğru döndüm,
    gülümsedim..bu kez ciddi bir soru yerine, kızdırır gibi sordum,
    "kıskandın mı yoksa beni hemencik? * "
    gülümsedi.. elimi daha sıkı sıkmaya başladı.."kıskandım" elini yüzüme zütürdü, alnıma dökülmüş
    saçlarıma dokundu, geriye itti.. gene o sıcacık gülümsemesi eşliğinde,
    "jölesiz daha güzel * "
    "bir daha sürmem o zaman * "
    "sürme * "
    biz böyle sanki, saygın biri, komiğimize giden bir şey söylemişmiş de, gülmemek için kendimizi
    zor tutuyormuşuz gibi tuhaf bir hal içindeyken kahveler geldi.. benimkini bu sefer getiren kıza
    doğru dönmedi bile.. sanırım o içten içe mesajını vermişti zaten, "sözde bir tehdit" olarak gördüğü
    hemcinsine..ah be mine.. sanki bulunmaz hint kumaşıyım aq..
    2-3 saat orada takıldık, bu, biraz yanımda oturduktan sonra "yüzünü göreyim ya" deyip karşıma
    geçti, ellerimiz masanın üzerinde birleşik vaziyette, zaten yeterince konuşulmuş "sınavlar" ve
    "hava durumu muhabbetleri"nden farklı, bize özel şeyler konuştuk.
    o hava durumu muhabbetleri de fiksdir zaten aq..yapana ayrı tav olurum ama ben de bugün bile
    hala yaparım yani.. boşuna dememişler "havadan sudan konuşmak" diye
    ···
  4. 79.
    +6
    "tamam gidelim o zaman" deyip gülümsedim,
    elimi omzuna attım, o da yine belime dolandı, minibüslere doğru yöneldik.
    bir an ebru buralarda mı diye baktım ama etrafta ebru mebru gözükmüyordu..
    eh..şikayet ediyor da değilim..bizi görmesi iyi bile oldu..ee ne demişler, bir musibet, bin nasihattan
    yeğdir..
    benim onca, kendimi ondan uzaklaştırma çabamdan çok daha etkili olmuştur, bizim mine'yle olan
    aşk-sevgi dolu sahnemiz..
    nihayet biraz olsun kendime gelmiş,içime huzur akmaya başlamış bir halde, mine ile dertleşmeye
    gidiyordum,
    kim bilir, belki de içerdi benimle *
    ...
    arkadaşlar, bu gecelik burada bitirelim,
    hepinize iyi geceler, görüşmek üzere *
    ha bir de şu şarkıyı tekrar vermek istiyorum,
    gece yatağınıza uzanıp ışıklar söndüğünde, eğer hikayeme ortak olduysanız ve değer
    verdiyseniz,
    dinleyin,
    ve uygulamaya geçirin..varsa bir ihtimaliniz..çünkü şimdi tam zamanı beyler..dün geride
    kaldı..yarın ise hiç olmayabilir,
    bugün, tam zamanı..
    http://fizy.com/tr#s/1agyo2
    selamlar arkadaşlar,
    on dakikaya başlıyorum, bu gece erken başlayıp erken bitirelim, değişiklik olsun ;)
    belli ki, hayat bana gül bahçesi vaat etmemiş.
    ···
  5. 80.
    +6
    peki tahmin edin karşı takımda, tam da bu özelliklerine kıl olunabilecek kim var?? kim var? bildiniz
    tebriklerr *
    ilk devre bir tane basket atabildik, onu da tunaya ben attırdım bauns pasla rahat bir pota altı
    sağlayarak. bu gibiklerde 1 tanesi hariç hepsini serhat lavuğu attı. şutla attı, turnikeyle attı..iki
    kişiyi çarşılayıp attı..ama bildiğin zütü yırtılmış durumda,
    herif eski kulüp sporcusu, kondisyon filan eyvallah da, e tabi öyle 4 e 1 gibi oynayınca da bir
    şekilde motor hararetleniyor.
    baktım bu molada nefes nefese..ben de aşırı sinir olmuşum o artist hallerine, bir de kenarda 5-10
    kişi toplaşmış ooo mooo çekiyorlar. "dur hele" bakalım dedim.. biraz biz de kendimizi zorlayalım,
    paslanmış mıyız..
    o ara çocuklar bana biraz sitem ettiler "aga sen kullan şut filan işte rahatken, paso pasa çalışma"
    gibisinden, ben de "tamam, ben serhatı birebir savunacağım siz diğerleriyle bir şekilde yan yana
    takılsanız yeter" dedim.
    ikinci yarıya başladık, top elimde, azıcık sürüp direkt cepheden salladım potaya orta mesafeden,
    soktum.
    pota altından bir daha başladık, gene biraz daha sürdüm, bu sefer sağ çaprazdan * biraz daha
    uzak bir mesafeden salladım, o da içerde
    ···
  6. 81.
    +6

    yok mu aq okuyan

    ···
    1. 1.
      0
      Yaz amk yaz yaa biz okuyoz
      ···
    2. 2.
      0
      var allahın belası adam hala var okuyan
      ···
  7. 82.
    +6
    işte o suçluluk duygusuyla da sana mesaj attım zaten biliyon.. bence serhat sana o kadar nefretle
    dolmuş ki, seni yalnız bırakmak için yaptı bunları, sanırım başardı da, bir süreliğine.."
    yüzüm gerçekten korkunç hallere bürünmüş olmalı..
    "bak tsigalko.. bunları sana kavga et, olay çıksın diye söylemiyorum.. yalvarırım..sadece, bil
    istiyorum ve beni de o zamanki saçmalamalarım için affet istiyorum.. lütfen bak.. benim de başımı
    belaya sokma..hı?"
    vay anasını serhat ya neler dönmüş..
    bu laf tam da gediğine oturuyor olsa gerek..
    sen, huur çocuğu serhat efendi..
    bana kin güt,
    beni gizlice takip et, sinsice, yılan gibi komplo kur,
    en yakın arkadaşıma şantaj ve duygusal baskı yap..
    beni yalnız bırakmak için sınıfı ve kızlar tayfasını kendi yanına çek..
    arkamdan kuyular kaz...
    kıs kıs gül..
    hem den ben kendimi duvarlardan duvarlara vururken..
    ve tüm bunlara karşılık tsigalko sakin olsun he?
    ananı gibtim çocuk...
    sonra gün boyunca anlattıklarının tek kelimesini duymadım.. hatırlamıyorum da..hatırladığım tek
    şey, saç telimin ucundan, ayak tırnağıma varıncaya değin, tüm vücudumu, daha önce
    hissetmediğim ve tarif edilemez tarzda bir nefret kapladığıydı..
    ···
  8. 83.
    +5
    bilinmezlikler..belki kötü şeyler..
    sanıyorum hayatım boyunca asla tek bir duyguda stabil kalamayacak, hep en az 2-3 duyguyu bir
    arada yaşamak zorunda kalacaktım..bu ise devamlı ama devamlı beynimi ve bedenimi, kayalara
    vuran dalgalar gibi aşındıra aşındıra yontacak..nihayetinde, beni aslında hiç olmadığım bir şey
    haline getirecekti..kaya, kum olup gidecekti..
    alkolün verdiği umursamazlığın ve çakırkeyifliğin bile baskılayamadığı bu karmaşık hisler
    arasında,
    cuma için mine yi
    pazar için de okan ı beklemeye başlamıştım..
    o gece uzun bir aradan sonra dua ettim..allahım..lütfen..biraz olsun mutlu olmama, sadece
    "mutluluk" dene o ulaşılması güç duyguyu yaşamama izin ver..yalvarırım izin ver..
    arkadaşlar,
    epey şey paylaştık gene bu gece, baktım, 5 saat ve 6,5 kutu bira olmuş..
    takip eden kardeşlerime iyi geceler,
    yarın gece görüşmek üzere
    iyi geceler arkadaşlar,
    00.00 gibi başlarız gene
    şarkımız gelsin önce,
    http://fizy.com/tr#s/1aiv6s
    günlerden cuma,
    mine ile birbirimize açılmamızın ardından ilk buluşmamız,
    birbirlerine kalplerinin en kuytu köşesinden gelen sözlerle mühürlenmiş, iki müzmin yalnızın ilk
    buluşması..
    ···
  9. 84.
    +5
    öbür kaltak hemen atıldı, "yok yaa gerek yok valla" diye, ulan sana mı sorduk? yolda muhabbet
    sırasında bunla da tanıştım ama pek giblemedim tabi, benim gözüm dünyayı görmüyor zaten..bu
    da aklı sıra gıcıklık mı yapıyordu ne tak yiyordu anlamadım.
    bu öyle diyip kız da nezaketen "cidden gerek yok beklemene" filan deyince, ne yapayım bende,
    yavşak değilim ya..zaten züt soruyla gelmişim bin bir bahaneyle tanışmışım, ben de üsteleyecek
    yürek nerde?
    içimden söve söve bindim minibüse, o gece gene tavanı seyrettim sabaha kadar..
    hafta sonu bizim tayfadaki çocuklardan en yakın olduğuma bahsettim konudan,
    abi ben anlamıştım zaten, paso o tarafa bakıyordum dedi, güldü.
    dedim la ne yapayım, biraz taktik ver, bir şeyler paylaş, ben harbiden kaptırdım galiba kendimi,
    kız sınıf arkadaşın, muhabbeti de bir şekilde kurmuşsun, artık işin zor kısmı geride kaldı, her
    şekilde bahane bulursun, dışarı filan da çıkardan mı 1-2 kere, zaten olacağı varsa olur kanka,
    dedi.
    doğru, ama ben şehirde yabancıyım bir tak bildiğim yok ki?..
    neyse hafta sonu bunla çıktık dışarı, adam şehrin yerlisi.. öğretti bana 2-3 mekan, aklıma yazdım.
    ne var yani ayıp mı aq, bir arkadaş olarak onu dışarı davet edeceğim, bu kadar basit.. bunda ne
    ayıp var ne de günah, seviyorum beyler, duyguların en saf ı, en asili..
    bu ara bizim tayfadaki binlerden biri de msn den bizim sınıfta olan ama ilk hafta gelmeyen bir
    hatunla tanışmış, diyor onu da alırız gruba filan, o ara tabi facebook macebook yok, yonja diye
    gibik bir şey var, bilirsiniz..
    her neyse, tabi ben ayşenden hoşlanıyorum filan ama o ara da mecbur gruba uyacaz diye yine o
    4 e 4 grupla takılıyorum, gruba alırız dediği de o grup işte..
    hafta sonu geçmek bilmedi, yahu insan okul başlasın, sabah erken kalkayım, okula gideyim ister
    mi? istermiş.. yemin ediyorum sabahın altısında kalkıyordum saçımı başımı düzelteceğim diye..
    ···
  10. 85.
    +5
    işte, tsigalko.. fırsat bu fırsattı.. altı pasta kaleciyle karşı karşıya kalmışsın, yanında da en
    güvendiğin takım arkadaşın var, vur, gol olsun..
    şarkılara devam,
    http://fizy.com/tr#s/1qukrm
    bu sefer dedim ki, "benim bildiğim güzel bir kafe var, (okan öğretti tabi) orayı görmek ister
    misiniz?"
    aa olur tabi filan dedi o şirin sesiyle gülümseyerek..ben o ara uçuyorum..oldu bu iş lan, olacak, ilk
    defa sevdiğin biriyle birlikte olacaksın..ne gaza gelmişim ama..doğmamış çocuğa takım elbise
    biçmişim resmen..
    neyse arkadaşı geldi bunun, hoş bir kız, iyi dedim okanın da canı sıkılmaz, öbür tipsiz kancık da
    gib gibi oturur..rövanşı almış olurum..
    kafeye gittik, biz okanla it gibi ıslanmışız ama..ben hemen kapşonluyu çıkardım üzerimden, ayşen
    elimden aldı, masanın yan tarafındaki kaloriferin üzerine koydu.."hasta olacaksın yaa neden
    şemsiye filan almadın?" diye muzip muzip azarlıyor beni..beni düşünüyor beyler! benim için
    endişeleniyor?!
    o masada bir muhabbet döndü ki..anlatamam, şehirlerimizden, lise hayatımızdan, üniversiteyi
    nasıl bulduğumuzdan, sınıftan, ondan, benden bizden, havaların bozukluğundan* , her şeyden
    ama her şeyden konuştuk..3 saat mi oturduk, 4 mü? bilemiyorum..ama sevdiği kitapları, izlediği
    filmleri, yediği yemekleri, hoşuna giden rengi, evcil hayvanının ismini..pek çok şeyi öğrendim,
    o da beni öğrendi..
    o gün o masada benim için sadece o vardı beyler, gerisi teferruattı, ve inanın havadaki aklımın
    tek dileği, bu durumun onun için de öyle olmasıydı..
    telefon numarasını aldım, yurduna bıraktım, bırakırken sarıldım, gündeki teyzeler gibi
    yanaklarımızı tokuşturarak öptüm (arkadaşça tabi malum)..bilemiyorum ki daha iyisi olabilir
    miydi? kendi yurduma kadar adeta havada yüzerek geldim diyebilirim, ayaklarımın yere değdiğini
    hissetmedim bile..
    o ara biz kafedeyken ebrunun attığı 3 mesajın da farkına ancak gece vardım tabi..
    ···
  11. 86.
    +5
    neyse açtım konuştuk filan, nerdesin diyor, dedim merkezdeyim, geziyoruz arkadaşlarla..
    ama sesim öyle bir çıkmış ki, müsamere çocuğu gibi coşkulu-mutlu, bizim kurt hemen soruyu
    patlattı,
    "haa nasıl arkadaşlarmış acaba bunlar?"
    "sınıftan arkadaşlar ya anne, öyle takılıyoruz bakalım"
    "iyi iyi, tamam oğlum, çok geçe kalma sen de tamam mı?"
    "tamam annem, hadi öpüyorum"
    "hadi ben de öptüm, selam söyle arkadaşına"
    ulan annem bile taşşağa alıyor beni görüyor musunuz? "arkadaşına".. bu kadar mı belli acaba
    aşk zevzekliğinin üzerimdeki etkisi? yoksa oltayı boş attı da dolu mu gelsin diye bekledi diğer tüm
    annelerin yaptığı gibi?
    fazla düşünmedim,
    kızları yurda doğru zütürmeye başladım, bu gene koluma girdi beyler, benim de adımlarım yine
    havada yüzmeye başladı haliyle..
    gözde ye de gecedeki katkılarında ötürü adam akıllı selam verip yalandan da olsa sarılarak veda
    ettim,
    ayşenle ise her zamankinden biraz daha fazla sarılı kalmıştık birbirimize, ipek gibi saçlarının
    çilekli kokusunu alabilecek kadar fazla..
    ···
  12. 87.
    +5
    beni çok eziyorsun tsigalko farkında değilim sanma ama sandığından fazlasıyım emin ol. yanlış
    anlama sana kızdığım filan yok, sadece gereksiz insanlarla gereksiz samimiyetten kaçınmaya
    çalışıyorum. yalnız sana kendimi yakın hissediyorum ve bunun bazen seni bunalttığının da
    farkındayım. benimle takılmak zorunda değilsin, sonuçta senin birlikte olmaktan keyif aldığın daha
    fazla insan var.
    madem konu buralara geldi, ben artık seni daha fazla engellemek ya da kısmetini filan kapatmak
    istemem. bir daha selamlaşmasak bile olur, en fazla yalnız kalırım, canı sıkılır bir süre, sonra da
    bir şekilde alışırım işte.
    yarınki quizde başarılar, iyi geceler"
    bu mesaj hala sim de kayıtlı durur.
    ilk okuduğumda bariz bana ayar veriyor sandım, sinirim tepeme çıktı..aq biz iyi davrandıkça
    kabahat işlemişiz yani..
    ama sonradan baktım ki kız aslında inceden inceden kendini acındırmaya çalışıyor, sübliminal
    mesaj mı ne var ya hani öyle bir tak gibi işte.. ironi yaparak anlatmaya çalıştığını tersten
    söylemek ister gibi,
    ama yine de mesajı fazlasıyla sert bulduğum için biraz oynamaya karar verdim..az önceki acıyan
    halim yerini "haa. demek öyle!" diyen kızgın ergen moduna bırakmıştı,
    ben de buna güzel bir iyi geceler mesajı döşeyeyim de içimde kalmasın dedim..
    son şarkımızı ve son iki partımızı paylaşıp gidicem..
    ···
  13. 88.
    +5
    sonradan "hadi ben seni yormayayım canım tekrar geçmiş olsun" falan filan gene böyle içinde
    sosyal mesaj ve espirik* barındıran son bir mesaj daha atıp okan a döndüm. mesajları ona da
    okumuştum. dedim abi bu kız neden hala böyle yapıyor? acaba ben mi pasif kalıyorum yoksa o
    mu fazla nazlı.. anlayamadım.
    o da "valla evet aslında hala fazla kasıyor gibi, ama sen de çok belli ettin be abi aşık olduğunu,
    kız biliyor her türlü elinde olduğunu, e azıcık nazını yapacak tabi, onun da keyfi o"
    -"haklısın kanka ama elimde değil ki be, o duyguları gizlemek kolay mı aq? mızrak çuvala sığar
    mı? rol yap desen, onu hiç beceremem zaten..oof of..çekeceğim var galiba benim."
    -"olsun sen kendini böyle koyverme olm, bu iş her türlü olacak zaten, bırak o da kızlığını biraz
    yaşasın işte.. sonradan bunları hatırladığınız gülersiniz halinize, dalga malzemeniz olur ;)"
    lan ben bu adamı da harbiden seviyordum ha, yani insanın arkadaşı, dostu olacaksa böyle olmalı
    aq..senin derdine ortak olmakla yetinmemeli, üstüne bir de moral motivasyon vermeli. bir kez
    daha o masada onunla oturduğum için kendimi şanslı hissettim, aslan kardeşim benim..
    neyse biz epey 50 lik devirip yarım kilo da işedikten sonra yurda doğru yola koyulduk,
    birazdan duyacaklarımı ve dönecek muhabbetleri tahmin bile edemezdim, yarı sarsak adımlarla
    yürürken..
    yurda geldik,
    ben odaya yöneldim, okan "aga ben bi su çarpiyim yüzüme aq kafam döndü" dedi.
    neyse, geldim odaya baktım bir muhabbet dönüyor
    ···
  14. 89.
    +5
    "kim lan o?" diyebildim, tıkanmış dişlerimin arasından..
    "ya şey.. hani bizim sınıfta ozan var ya? * benim balıkesirden arkadaşım, o işte.. bugün daha ilk
    konuşmasında söylemiş, demin de beni arada dert yanıyor aq..mal herif"
    ben şöyle bir silkindim, bugün nasıl konuşmuş olabilirdi ki lan?
    "olum" dedim, "ayşen bugün okula bile gelmedi ki? ne ara konuşmuş aq!"
    necati bir duraksadı, "ne ayşen i abi, ebrudan bahsediyorum ben ya?"
    oufffsss... o anı anlatmak için "üzerimden yük kalktı" lafı hafif olur herhalde.. yani o yükün
    ağırlığını gelin de siz düşünün beyler..
    tabi bir de o ara sadece tolga, diğer oda arkadaşım* ve okan ın bildiği ayşen meselesini de açık
    etmiştim farkında olmadan.. neyse,
    "haa..ee tamam anlat sen, ne oldu sonra?"
    -"ya abi işte bu aradı, diyor ebruya teklif ettim ama resmen posta koydu, sizin yurttan bi çocuk
    var, galiba o da hoşlanıyormuş ebrudan, o yüzden olmadı herhalde, dedi bana"
    yok ebesinin amı..al şimdi de kızdan hoşlanan biz olduk..ne alakası var ya?
    ama gerçi insanlar da haklılar, zira dışardan bakınca bir kız ile bir erkek paso züt züte
    dolaşıyorsa, kesin erkek yazıyor demektir.. gibeyim şu bağnazlaşmış toplumsal kalıplarımızı da
    algılarımızı da..
    ···
  15. 90.
    +5
    bakın burada ne bir şey demek istiyorum,
    hayatta iyi ve kötü şeyler her zaman ama her zaman hep ardarda gelir.. sırayla hatta.. önce
    peşpeşe iyi şeyler, sonra da peşpeşe kötü şeyler.
    kaç tane olay olduğu duruma göre değişir ama genel prensip budur yani. ve bu ikisinin arasındaki
    fark ise;
    iyi şeylerle fazlaca mutlu olduğumuz için, onların ardarda geldiğini fark etmez ve nasıl geçip
    gittiklerini anlamaaz- olanlar için tanrıya şükretmeyiz, kötü şeyler ise ise bizi fazlaca mutsuz ettiği
    için sanki bitmek bilmezler ve bu kez tanrıya sitem etmekten geri durmayız..
    o nedenledir ki, insanların ağzından hiç bir zaman "ohh çok şükür, her işim rast gidiyor" cümlesini
    duymaz, tam tersine hep "allahım bütün kötülükler beni mi buluyor?" u işitiriz..
    aslında çoğu zaman iki durumunda yaşanma süresi ve sıklığı birbiriyle aynıdır..
    herr neyse,
    sanırım tipik erkek pgibolojisiyle olaya yaklaşabiliyor olsaydım bu olanlar benim için harika şeyler
    anldıbına gelirdi.. zira başka zaman beni yolda görse dönüp bir daha bakmayacak hatunlar * şimdi
    kırk yılın başı birine aşık olduk ya, inadına bana saracakları tutuyordu..
    zaten hep öyle olmaz mı? manita yaparsınız, etrafınız cicişten geçilmez, bira ara sap kalırsınız,
    bu sefer de etrafınızda kimse olmaz..ya hep, ya hiç yani..
    ···
  16. 91.
    +5
    bu kızlar konusunda bu şekilde "bana yazılıyorlar" diye emin konuşmamın haklı dayanaklarını da
    buraya sırası geldikçe yazacağım, zira daha öndceki entrylerde de dediğim gibi, her taku üstüne
    alınan andavallardan değilim.. ayran gönüllü hiç değilim..
    gibko bir cevap yazdım bu hatuna,
    ama susturmaya yetmedi, ulan maç izliyorum be maç..
    2-3 mesaj sonra ağzındaki baklayı çıkardı,
    "ya baksana, okula başlayalı 2 ay oldu ama ben yurttan dışarı pek çıkamadım, hala yabancıyım
    şehre, sen kesin gezmişsindir şimdi her yerini, bir ara bana da öğretir misin? * )"
    böyler bu mesajların emoca versiyonda yazıldığını hayal edin, yukardaki entrylerde taklit etmeye
    çalıştım yazış şeklini ama mümkün değil aq, beynimi gibti resmen. normal insan yazısına çevirip
    yazıcam mecbur.
    ben de "yok ben de gezemedim ya pek, vaktim olmuyor, yurtta takılıyoruz genelde" yazdım
    savuşturayım diye, bu sefer demesin mi,
    "hadi ya, o zaman daha iyi, beraber öğreniriz işte"
    o ara gol mol oldu, 10 dakika filan dönmedim buna, acayip kafam kızmıştı..
    sonra bu gene yazdı,
    "canım orda mısın?"
    canını giberim senin..ne canı? canım ne?
    ···
  17. 92.
    +5
    biraz kafamı toplayayım, diyalogları anımsamak istiyorum zira önemli.. biraz sallamak zorunda
    kalabilirim, şimdiden anılarımdan ve sizden özür diliyorum..
    gece yerleşip, yurttaki tiplerle lak lak ettikten sonra boş odama çekilmiştim tekrar..
    tolga yoktu zaten.. öbür hıyar da nerde bilmem..
    yatağa uzandım..ama uykum yok, ben öyle karanlıkta tek başına yatıp tavanı izlemeyi, o sırada
    da hayaller kurmayı severim.. gerçi, kim sevmez ki?
    ne kadar zaman geçti bilmiyorum, mesaj geldi,
    mine yazmış, "sınavında başarılar tsigalkocum"
    ekrana baktım bir süre boş boş.. nilay ın "bu işler yavaş davranmaya gelmez" diyen sesi
    kulaklarımda çınladı..
    haklıydı, bu daha fazla uzatmanın alemi yoktu..
    muhabbete nasıl girdim hatırlamıyorum,
    ama asıl olayın koptuğu kısımlar az çok aklımda,
    buna kızmıştım..bir nevi trip de denebilir.. açık olmamakla suçlamış, üzerine gitmiştim.. arada
    birbirimize böyle yaptığımız oluyordu, tatlı tatlı kışkırtmalar ve karşı tarafa, aslında ikimizinde
    bildiği gerçeği söyletme çabaları..
    ama bu gece epey ileri gitmiş, resmen kıza çemkirmiştim.. kendimi de acılı, bahtsız ve "zaten
    kimse beni sevmiyor aq, ölsem daha iyi" moduna getirmiştim.
    ···
  18. 93.
    +5
    tabi böyle yazamadım oraya... ahh ah..şimdiki aklım olsa..ama diyorum ya, çok toyuz be beyler..
    fazla iyiyiz.. fazla safız, aman kimse kırılmasın, üzülmesincilerdeniz..
    neler yazdım hatırlamıyorum ama mesajlaşmanın sonunda mutsuz değildi diye hatırlıyorum..
    muhtemelen tutamayacağım bazı sözler vermiştim küçük huurya..
    gecenin son iki partı olsun,
    http://fizy.com/tr#s/3e3b3h
    az önce söylediğim gibi, vizeler geldi, o ara ayşenle filan hiç çıkamadık ama epey mesajlaşıyoruz,
    aq doğru düzgün görüşememek beni çıldırtıyor resmen, yanağım yanağına değmeyeli, kolu
    koluma girmeyeli günler geçmiş..adam gibi gözlerinin içine baka baka konuşamamışım bile kaç
    gündür..
    bir gün iki sınavımız vardı, biri saat 1 de biri ta 5 te..
    ilkine girdik, ikincisini bekleyeceğiz tabi, lan o ara benim aklımda bir şimşek çakmasın mı? dedim
    oğlum işte al sana görüşme fırsatı, git sınav saatine kadar ders çalışma ayağına kızla takıl??
    tam aklıma gelen müthiş planımı * uygulamak adına bu yönde harekete geçmişti ki, okan geldi
    "abi acıktım ben, gel bir şeyler yiyelim he?" dedi.
    tabi yeterince samimi olduğumuz için, kırılmayacağını bildiğimden, aga dedim ben böyle böyle,
    kızın yanına gideyim de biraz zaman geçirelim, kaç gündür doğru dürüst konuşamadık dedim.
    o da bu sefer, "tamam ya, iki dakka da yeriz ordan da geçersin işte, daha 2-3 saat vakit var
    sınava" deyince, üsteleyemedim daha fazla, "iyi aq dedim..gene hangi kızı gösterecen bana
    doğru söyle? * "
    ···
  19. 94.
    +5
    anaa.. resmen karşımızda kolları molları çaprazladı böyle, çocuk gibi somurtuyor, ebru,
    "ne oldu ozan gene ya, sen neden böyle yapıyorsun? ben da anlamadım valla" gibisinden yarı
    giblemez yarı çocuk gönlü alırcasına cümleler filan kuruyor.
    ahaha, masada panayır var resmen.. kocaaa eşşek kadar adam, bebek taklidi ve çocuk
    somurtkanlığıyla kendini acındırmaya ilgi çekmeye çalışıyor. yemin ediyorum o an içten içe de
    utandım yani bir erkek olarak.. adam dediğin kendini o durumlara düşürmemeli abi, insanda biraz
    yüz olmalı, onur olmalı.. kızdan postayı yemişsin işte, hala daha zütünden ayrılmıyor, bir de
    bebeklik yapıyorsun yanında.
    bu böyle "banane banane" tarzı hareketlere devam edince,
    "aman tamam ya, ben anlayamadım seni zaten bir türlü" deyip "deli midir nedir?" dercesine güldü
    ebru.. acayip mimiklere girdi.
    o ara biz okanla masa altından birbirimizi tekmeliyoruz paso , zütümüzle gülecez, gülemiyoruz,
    ağzımız zaten tavuk dolu, gözlerimden yaş gelecekti nerdeyse.. o ortamın ve masadaki
    atmosferin reziliğini görmeniz lazımdı beyler.. vallahi utandım ya..
    sonradan tabi inanılmaz makarası döndü bu olayın yurtta, hatta necatiyle okan tekrardan temsilini
    filan yaptılar odada, hayır ben de neden bu kadar sevindim adamın gibilmesine anlamadım yani,
    sonuçta hiç bir türlü beni ilgilendiren bir mevzu değil..ama maksat zütlük olsun işte..
    sınavlar bitti,
    bayram için evlere dağılıyoruz artık, o ara ayşen le mesajlaşmalara devam, o gün gidemedim tabi
    yanına, masadaki olaylar yüzünden aklım birbirine girmiş.
    şeker bayramıydı herhalde.. öyle olması lazım çünkü bana,
    ···
  20. 95.
    +5
    sınıfa girdim, duvar kenarındaki klagib yerlerimden birine oturdum, normalde çantayı filan koyar
    derse 1-2 dakika kala gelirdim ama bugün canım dışarı çıkmak istemedi, midem bulanır gibiydi,
    soluk borumdan yukarıya doğru anlam veremediğim bir basınç, bir üşüme.. ellerim buz gibi
    olmuştu ama yüzüm filan yanıyor.. arada ürperiyorum..lan böyle bir duygu yok aq beyler.. aşk-
    neredeyse elle tutulabilir, gözle görülebilir bir şekilde etkisine almıştı beni. böyle sanki aldığım
    nefes yetmiyor, daha fazla alasım var, boynum ensem ateş gibi, ciğerlerim gıdıklanıyor resmen..
    dayanılır gibi değil.
    tabi bunlara ek olarak da sebepsiz bir mutluluk, gülümseme hissi, hani sanki ayağa kalksam
    ayaklarım havada yüzecek o derece bir his, ha uçtum ha uçacağım.
    ben böyle heyecandan geberedururken, sınıf da dolmaya başladı. bizim tayfa filan geldiler,
    onlardan bir süre sonra ebruyla okan geldi, hafif garipsedim bu durumu ama hoşuma da gitti, lan
    dedim okan şu hatunu ayartsa da başımdan alsa, hem yakışırlar birbirlerine ne güzel, ikisi de
    güzel tipler sonuçta.
    ben bizimkine gel yanıma gibisinden işaret ediyordum ki ebru geldi çat diye oturdu bile yanıma
    aq..benim el havada kaldı o an..neyse dedim içimden,
    "okan mı gelcekti?" dedi ebru,
    "yo ya tamam önemli değil" diye geçiştirdim..
    o ara ayşen de geldi, sırasına oturana kadar bunu izledim, baktığımı görünce gülümseyip el
    salladı, ben de göz kırptım. ebru önce ondan tarafa sonra bana tip tip bakıp "allah allah??"
    dercesine ağız büktü. "ne var?" dedim. "hiiç, bu kızla mı şeysin sen?"
    -"seni ilgilendirmez" diye postayı koydum anında. kaşını gözünü oynattı sustu kaldı ondan sonra
    da..
    ···