/i/Sözlük İçi

sözlük içi.
  1. 1.
    +1
    Çandarlı’nın boğdurulduğu 1453’ten, 16. yüzyıl sonuna kadar iktidar olan 48 vezir-i âzamın sadece dördü Türk-Müslüman soyundandır. Bu durum Fatih ile başlamak üzere Osmanlılığın “milli” kimliğini ne kadar çok yitirdiğinin göstergesidir. Bu vezir-i âzamların üçü ayrıca hadım edilmiş olmak üzere hepsi kendi ailelerinden koparılmış Hıristiyan kökenlilerdir.

    Osmanlı geleneği kendini Müslüman-Türk halktan öylesine ayırmıştır ki, Saray erkanının din değiştirmiş veya değiştirmiş görünen Hıristiyan kapıkullarından oluşması bir yana, kendi geçmişleriyle bağları canlı pek çok ünlü Osmanlı büyüğü ile karşılaşırız. Birkaç örnek vermek gerekirse; Vezir-i âzam Mahmut Paşa, 1457’de Sırbistan’da büyük Voyvoda olan Mihail Angeloviç’in kardeşidir. Vezir-i âzam Hersekzade Ahmet Paşa, Hersek Dükü’nün kardeşidir. Meşhur Sokullu Mehmet Paşa Peç Başpiskoposu’nun kardeşidir.

    Etnik ve dini köken elbette ki kişinin niteliğini belirlemekte ölçüt değildir; ancak burada, birilerince bize “ceddimiz”, “Türklük ve islam’ın doruğu” diye tanıtılan devletin, hiç de böyle olmadığı ve yaşadığı dönüşüme ilişkin çok önemli bir gösterge ile karşı karşıyayız.

    Osmanlı geleneğinde Türk, “daima olduğu gibi kaba köylüyü temsil eder”. Buna rağmen illa ki onun Türklüğünden söz edecek olursak, bu “Türklük”; ezici çoğunluğu Hıristiyan veya sonradan Müslüman olmuş annelerden doğma padişahlar ve yine istisnalar hariç devşirme bir devlet bürokrasisi, Türklüğü küçümseyen ve aşağılayan bir kültür örgüsünün oluşturduğu bir hanedan devletinin, “Türklüğüdür.”
    ···