/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
  1. 1.
    +1
    Kayalıklara çarpan dalgaların sesini dinleye dinleye sonunda özel yerime gelmiştim. Normalde burada insan olmaması gerekiyordu ama 6 yıl içinde çok şey değişmiş anlaşılan.

    Bir kız kayalığın tepesine oturmuş ağlıyordu. Ağacın dibine sessizce çöküp sigaramı yaktım. Karanlıkta yüzünü seçmek zordu. Tanıdık birisi olup olmadığını merak ediyordum. Ama rahatsız etmek istemiyordum.

    Hayatta güçlü olup ağlamayı becerebildiğim herkesten uzaklaştığım tek yerdi burası. Burda eskiden kimseyi istemezdim. Kimse bulmasın diye çok uğraşmıştım.

    Ama anlaşılan ben gittikten sonra başkalarına sığınak olmaya devam etmişti. Bu tepe sığınaktı benim için. Herşeyden kaçtığım yer. En güçlü rakibimle yüzleştiğim yerdi yani kendimle.

    Beş dakika boyunca oturdu. Farketmedi beni. Ama sigaranın ateşini görmüş olacak ki kim var orada diye korkarak bağırdı.

    Beklemedim böyle bir şey olacağını, ne kadar aptalım ıssız bir yerde sessizce bir kadını izliyorum. Eğer bir kadın olsam bende korkardım.

    Telefonun ışığını açıp suratıma dikti. Gözlerimi acıttı bir anda bu kadar yakında olduğunu farketmemiştim. Sadece sesini duyuyordum bir de biraz karanlıkta zar zor da olsa seçebiliyordum.

    Işık yüzünden onu hala görmemiştim oysa ki çok merak etmiştim kim olduğunu. Oda benim gibiydi burayı seçmişti. Belki biraz konuşurum diye düşündüm. Ama anlaşılan o hala korkuyordu.

    Kimsin sen? Ne zamandan beri buradasın? Niye beni izliyorsun? Neden bir şey demiyorsun? Lütfen git burdan korkuyorum?

    Bunları söylerken ben hala yerde oturmuş sigaramı içiyordum.

    Sakin ol ve şu flashı yüzümden çek artık. Eskiden buraya gelmeyi severdim. Uzun zaman sonra tekrar geldim bu şehre ve ilk uğradığım yer sığınağımdı. Korkutacağımı düşünmedim benim hatam. Gidebilirsin ben oturacam biraz daha.

    Hala korkuyordu. Flashı yüzümden çekti. Sonunda yüzünü görmüştüm. Güzel bir kızdı en azından ortalamanın üstünde bir kızdı. Gitmek istiyorum ama diğer tarafa doğru yürü ve orda kal dedi.

    Sakince kalkıp sigaramı bir kere daha içime çektim. Sonra yere atıp ayağımla ezdim. Bunu yaparken ödü patladı buna eminim. Sakin bir şekilde diğer tarafa geçtim.

    Koşarak uzaklaştı. O uzaklaşırken ışığın kaybolmasını izledim kısa sürdü 3-5 saniyede ağaçların ardında kaybolup gitti.

    O gittikten sonra tecavüzcüye benzeyip benzemediğimi düşündüm. Aslında yakışıklı adamım. Niye böyle bir şeyi zorla yapacağımı düşündü ki?

    Tahmin etmesi zor değil. Sapık gibi oturup onu dinlediğim için olabilir. Hatta gece karanlık bir yerde kim bilir inancı yüzünden neler düşündü. Belkide şeytan olduğumu düşünmüştür yada in cin :/
    ···
  1. 2.
    0
    okumadim xd
    ···
    1. 1.
      0
      Kör oldum demen gerekiyordu ama buda iyi panpa :/
      ···
  2. 3.
    0
    Eski defterleri kapat evlat
    ···
    1. 1.
      0
      Tamam paşam
      ···
  3. 4.
    0
    Kayalığın aşağısında denizin taşı döverken çıkardığı sesi dinliyordum. Burası benim ağlamama sebep oluyordu. Yine ağlamaya başlamıştım. Geçmiş aklıma geldikçe daha çok acı çekiyordum. Aslında sadece anı yaşarım ama burası benim için geçmişe ışık tutan bir yer gibi.

    Yanıma başımda sen neden ağlıyorsun sesini duymam ile kendimi az kalsın aşağıda buluyordum. Düşsem parçamı toplamak zorunda kalırlardı.

    Nasıl oluyormuş dedi. Sanırım gülümsemişti. Ah evet yakışıklı olduğumu söylemiştim. Aksi takdirde bir kız gecenin bir saatinde tanımadığı bir adamın yanına ormanın ıssız bir köşesinde uçurumun köşesine oturmaya gelmez dimi? Hele de güzel bir kız.

    Neyse.

    - Kindar birisin anlaşılan?

    + Değilimdir ama aklımı aldın az önce. Hakettin yani.

    - Geri niye geldin?

    + istenmiyorum anlaşılan. Hızlı karar verdim. Birine zarar verecek bir tipin yok aslında ama korktum işte.

    - Vay be yakışıklı olmak nelere kadir. Tecavüzcü olsak elimizden kaçırdığımız kızı bize geri getiriyor. Tip algısı mı? Yani cidden mi? Sadece tipime baktın ve ha tamam yakışıklı bu eli yüzü düzgün iyi bir vücudu var. Bundan zarar gelmez mi? Bence gelse de gelmesede senin için farketmez çünkü hoşlandın. Bir kere de farklı olun ve düzgün birisi olduğunuzu gösterin ben de herşeyi bırakayım. Ama yok olamayacaksınız.

    Gördün mü zarar gelmez. Tipi iyi olan bir insan niye böyle bir şeyle uğraşsın ki? istese zaten yüzlerce kızla konuşur tabi birazcıkta zeka lazım gerçi çoğu kız için oda önemli değil. Kıyafet ayakkabı ve kolundaki saate bakılırsa paraya da ihtiyacın yok. Tip bazen çok şey anlatır. Evet senden hoşlandım ama sebebi tipin kıyafetin yada giyinişin değil sığınağım dedin buraya. Ve sonradan tanıdım seni oda var birazcık. Bu şehre yabancı değilsin pek çoğu kişi tanıyor seni illa tipe vurma herşeyi.

    Ve kalkma zamanı geldi benim için. Bunca hakeret, çok bilmişlik ve saçma sapan bir konuşmadan sonra onun kalkması gerekirdi ama tanıdı işte...
    ···
  4. 5.
    0
    Ben kalkınca konuşmaya başladı.

    - Seni her zaman merak etmiştim. Efsane gibiydin. Bunca senedir neredeydin? Bir anda iz bırakmadan çekip gittin. Sana ulaşmaya çalışan herkesin eli boş kaldı. Bu şehir seni unutmayacak biliyorsun bunu. Ne diye bu kadar sevildiğin bir ortamdan çekip gidersin ki sanki?

    Kafamı çevirip gökyüzüne baktım. Sonrada yürümeye başladım. Arkamdan geliyordu. Peşimi de bırakmayacaktı. Geri dönmek bir hataydı. 6 yılımı geçirdiğim o köye dönmek geçti aklımdan ama artık dönemezdim. Hiç bir yere ait olamıyorum. Her yer beni itiyor sadece.

    Şehre yürümeye başladık. Evet başladık. Beni yalnız bırakmayacaktı. Kendi kaşınıyordu. Aklıma kalacak bir yerimin olmadığı geldi. Anlaşılan bugün misafiri olacaktım.

    + Kalacak bir yere ihtiyacım var bir süre sonra gidecem kimsenin beni duymasını ve geldiğimi bilmesini istemiyorum. Söylemezsin umarım?

    - Sokağa çıkmadan durabileceksen kimse öğrenmez ama ben tam çarşının içinde oturuyorum. illaki gören eden olacak seni yani...

    + Sormadım say. Beni görmedin duymadın. Efsane olarak kalmaya devam.

    Ne efsaneyse artık. Bir kasabaydı eskiden burası. Benden sonra koca şehir oldu. Küçük spor salonum geldi aklıma. ilk vurduğum yumruğum. Hayatımın eskisi gibi olmayacağını göstermişti bana. Ama ben salak farkedemedim. Herşey o defter yüzünden oldu. Şimdi hayatım bir zindana döndü. Peşimden koşan binlerce sponsor firma ve annemin ölümüne sebep olan o olay.

    Bir anda kendimi otobüsün önüne attım. Son anda durdu. Burun buruna geldik sadece 10 cm. Niye durdun ki şimdi şoför dayı ez geç işte. Manyağın biri yüzünden zamanından olmaya değer mi?
    ···
  5. 6.
    0
    Şoför çıkıp. Bağırmaya başladı. Ama kapşonum, şapkam, gözlüğüm hepsi takılı değildi. Çantamda duruyordu.

    Adam beni görünce küçük dilini yutmuş gibi. Alp dedi. Sonradan Mustafa dayı olduğunu farkettim. Bu adam niye hala şoförlük yapıyordu ki? Ben ona iyi bir iş bulmuştum. Herşey değişmiş anlaşılan.

    Evladım delirdin mi? Ya ezseydim seni? Çıldırdın mı sen? Döndün demek. Bütün dünya seni arıyor be oğlum. Neredeydin sen? Niye bıraktın gitti herşeyi.

    Dayı çok soru sormasan. Çok sevdiğim bir adamsın da işte neyse.

    + Uzun hikaye Mustafa abi. Beni şehre kadar zütürüverir misin?

    - Tabi olum. Soru mu buda atla atla.

    Baş belası peşimden bindi dolmuşa. Allahtan boştu son seferini yapıp dönüyordu anlaşılan.

    Şapkamı kapşonu ve gözlüğü taktım. Sonra kulaklığı geçirip uyumak için çantamı baş belasının dizine koydum. Yattığımdan 20 dakika sonra saçımla oynamaya başladı. Gülümsedim. Görür görmez elini çekti. Bu sefer sırıtmaya başladım. Gözümü açmadım ama sanırım kızarmıştı.

    Şehrin ortasında inerken Mustafa abiye tembih ettim ama anlatacaktı kesin. Beni bulmaları sadece an meselesiydi. Ringler seni çağırıyor Alp. Tutamadın yine sözünü. Annen kavga edişini cennetten izleyecek bu sefer.
    ···
  6. 7.
    0
    Ev çok sadeydi. Yaşlı bir teyze kapıyı açtı. Sanırım büyükannesi yada anneannesi oluyordu bu kadın. Bu arada baş belasının adını bilmiyordum hala. Sormadığım ve söylemediği aklıma geldi.

    Kadın anlamsızca yüzüme baktı. Baş belasını görünce kızım bu kim diye sordu. O da içeri geçince anlatırım büyük anne diyerek cevap verdi.

    içeri geçip kanepeye oturdum. Hala yüzümü kapatıyordum. Evde başka birisi yoktu sanırım sadece ikisi vardı. Büyük anne ile konuşmaya başladılar sanırım mutfakta. Duymuyordum seslerini ama baş belası kim olduğumu anlatıyordu o kesin.

    Kadın içeri geçip oğlum yüzünü kapatma da kimsin bir görelim dedi.

    Hepsini çıkarıp ona bakınca. Demek sensin gerçekten.

    Ses etmedim. Biraz soru sordu geçiştirmekle yetindim. Yerimi hazılarmaya gittiğinde baş belası. Ben deniz söylemediğimi farkettim dedi.

    Memnun oldum. Ee baş belası sen ne yapıyorsun bu şehirde? Okuyor musun yada başka bir şey?

    Brian laf açınca yüz üstü üniversitesini falan anlattı. Olmak istediği şeyler yapma k istedikleri vs.

    Büyükanne yerin hazı evladım yoldan gelmişsin dinlen istersen biraz dedi. Kadın aç mısın yorgun musun vs derken kendini yedi bitirdi. Sanırsın baş bakanı ağırlıyor evinde.
    ···
  7. 8.
    0
    Ertesi sabah 4 gibi ayağa kalktım. Herkes yatıyor olunca uyandırmadan dışarı koşuya gitmek için hazırlandım. Cüzdan ve telefonu aldım yanıma çıktım sokağa kapşon kafamda gözlük var bide kapşonun altında şapka var.

    Tanınmamak için düştüğüm duruma bak anasını satayım. Caddeye çıktığımda herşeyin değişmiş olmasına rağmen şehrin hala her sokağını avucumun içi gibi bildiğimi farkettim.

    Her şeyin başladığı taks salonunda önünde marketten aldığım suyu içiyordum. Geçmişe takıldı kafam tamamıyla. O taks salonundan adımımı atmamam gerekiyordu. Belkide annem ve babam yaşıyor olurdu. Bide bin abim vardı tabi kendi halinden memnun olan tek adam benim sayemde kazandığı mevkisinin parasının sefasını sürüyor hala. Bense vicdan azabı çekmeye devam ediyorum.

    En iyisi herşeyi en başından anlatmak.
    ···
  8. 9.
    0
    19 yaşındayım o zamanlar. Okumamış sefalet içinde sürünmekten korkuyordum. Ne yaparsam yapayım basmadı kafam uğraştım didindim ama ben dövüşçü olmak istiyordum. Ailem istemiyordu. Ama ben istiyordum. Okuyupta olucağım hiçbir meslek beni kendine çekmiyordu.

    Her şey bizim çocuklarla işten çıktıktan sonra gittiğimiz barda başladı. Bizimkiler kazandıkları üniler ile hava basıyordu. Ben mekan sahibi Rıfat abiyle dertleşiyordum.

    Küçük bir yerdi benim şehrim. 40 bin bile yoktu yazlık ile dolmuş taşmış bir yer. Yazın kalabalık olsa bile kışları kuş uçmazdı. Hiçbir özelliği olmayan tek eğlencemizin gece gittiğimiz sade ve bar tarzı canlı müzik yapan Cafe gibi bir yer olması hep kanıma dokunurdu. 19 senedir kurtulamadım şu amk yerinden.

    Rıfat abi tutardı beni bu şehirde değilse çoktan herkesi arkamda bırakıp çekip gitmiştim buradan. Tabi gencim kanım kaynıyor o zamanlar bu fikirlerin bana mantıklı gelmesi normal. Kolay mı amk bilmediğin yerde çalışmaya gidip düzenini kurmak.

    Allahtan böyle bir hata yapmadım. O gün Rıfat abiyle dertleştim baya bi gece 2 gibi çıktım ben. Bizimkiler hala oturuyordu orda nede olsa biri tıpı diğeri mühendisliği iki tanesi de hukuğu tutturmuştu. Zorunluluk yüzünden adam yok diye yanımda gezdirdiğim pekekentler işte. Amk şehrinde ne bir kız ortamı var ne de düzgün taşşak muhabbeti yapıcağım birisi. Yoktu bir kafa dengi adam işte. Kendi kendime hiçliğin ortasında saplanıp kalmış gibiydim. Şehirdeki herşey yapmacıktı. Erkekler karı gibi dedikodu yapar kızlar kendilerini tanrı sanırdı. Tövbe tövbe. Neyse kısacası saçma sapan bir ortam şehirdeki her kız ile yatıp kalktım ama hepside aslında zor durumdan takıldığım insanlardan ibaret.

    Böyle şehrin ta dıbınakoyayım ben. Yıl 2020 o zamanlar bundan tam 10 sene önce.

    Eve yürüyordum. Pek bir şey içmedim 5-6 saatte 6bira içtim sanırım yada daha fazla. Ama o zamanlar bira bile çarpardı. Çakır olmuş. Yürüyordum eve gidip uyusam diye bakıyordum. Evin sokağına döndüğümde ayağım çarptı yere yığıldım.
    ···
  9. 10.
    0
    Sendeledim. Kaldırım yaşını kırmışlar onuda söküp kaldırımın ortasına koymuşlar ben kendimi düşünürken ezbere yürüyordum dikkat etmediğim için koskoca taşı görmedim. Keşke göreydim. Bulamazdım defteri en azından.

    Yerde gözümü açtığımda gözümün önünde deri kaplı kalın kapkara bir defter vardı. Kalkarken üstümü silkeledim sonra defteri aldım.

    Dışına baktım ilk önce baya temizdi aslında. Yeni gibiydi. içinde 100-120 sayfa kadar yazı yazıyordu. Tahmini oda. Ama şimdi tam 137 sayfa olduğunu ve neredeyse her sayfada yazan herşeyi bildiğimin garantisini veririm.

    ilk sayfada başlık olarak güzel bir el yazısı ile imkansızlık yazıyordu. Sonraki sayfada ise bir adam hayatını anlatıyordu. Biraz göz gezdirdim ama ilk başlarda okumak gelmedi içimden eve geçip kitaplığa fırlattım okurum bir ara diye.

    Ertesi sabah kalktığımda annem yanıma geldi kahvaltıdan sonra. Biraz konuşalım yürüyüşe çıkalım mı dedi. Her şeyden çok şu kadını sevdim hayatta ben. Bir tek o anladı beni bi tek o sevdi koşulsuz samimi bir şekilde. Yeri geldi bağırdı yeri geldi çağırdı. Yeri geldi dizine yatırıp kocaman adam dahi olsam dizinde ağlamamı sağladı. Dert ortağımdı o benim. Belkide tek aşık olduğum kadın. Sanırım annemden başka birini asla bu kadar sevemem. Hiçbirzaman onun gibi beni seven birisi çıkmayacak. Ve ben onu kaybedeli tam 6 sene oldu.
    ···
  10. 11.
    0
    Annem biraz sınav hakkında konuştu. Kazanamadım diye moralin düşmesin tekrar girersin yada babanın işini devralırsın falan dedi. Biraz konuştuktan sonra moralim düzelmiş gibi yaptım sadece.

    Eve geçtiğimizde. Odama attım kendimi senem aramıştı bide Mehmet dün gece için kusura bakma gibisinden bir şey yazmıştı.

    Telefonuda bir kenara fırlattım. Sonra gözüme o defter ilişti. Yapacak bir işim yoktu. Defteri elime alıp okumaya başladım. Kimin yazdığını ve ne yazdığını baya merak ediyordum
    ···