1. 1.
    0
    bugüne dek başımdan geçen trajikomik olayları, düşünce dünyamı, belirsiz aralıklarla aklıma geldikçe bu başlığa düşeceğim
    ···
  1. 2.
    0
    vazgeçmek. belki de hiç doğmamış olmak. arif olmak. sorular, cevaplar, belirsizlik, sebep-sonuç çıkmazları. başkalaşım
    ···
  2. 3.
    0
    her ne kadar göreceli olsa da, maddi bir zenginlik içinde dünyaya gelmedim. sıradan bir gecekonduda rahme düştüm ve doğdum. çocukluğuma dair hatırımda kalan en eski anı, evimizin çaprazındaki ev sahibimizin bahçesine gidip tavuklarını kovalıyor olmam. benim adıma her şeyin başlangıcı da o sanırım; elimdeki bisküvileri ilk önce tavuklara atıp, sonra onları korkutmam
    ···
  3. 4.
    0
    bir huzursuzluk, şüphecilik o günlerden beridir hep benimledir. yaşamımdaki öz beni bir başka hayat yaşamaya itemedi. hep kendi isteğim doğrultusunda yaşadım -en azından denedim- hayatı. bir çıkarım söz konusu olsa dahi isteksiz olduğum her şeyden kaçındım.
    ···
  4. 5.
    0
    4 yaşındayken oynadığım basit mekanizmalı oyuncak robotun verdiği hazzı hiçbir şeyden alamadım
    ···
  5. 6.
    0
    rezerveddin.
    ···
  6. 7.
    0
    sonu gelmeyen, gri ve serin bir akşamüzeri gibi dışarısı; bir an önce bitsin diye beklersin, somurtkan bir yüz ifadesine bürünürsün fakat geçmez, bitmez. deneyimlediğim hayatı da o sinir bozucu taktan akşamüstlerine benzetiyorum; renksiz ve kasvetli.
    ···
  7. 8.
    0
    sevgilimin elleri ellerimde caddede yürüyoruz konuşmadan. O ne düşünüyor bilmiyorum ama ben yalnız ve kaybolmuş hissediyorum. içime hüzün doluyor. Ne oluyor lan. Yanımda sevgilim, salına salına yürüyoruz, daha ne? intiharı düşünüyorum. intihar etme düşüncesinin dayanılmaz ağırlığını tahayyül ediyorum. Neden şu an burada değil de üç tablet ağrı kesici ile bir şişe ucuz şarap içip mutlak huzura ermiyorum? Herhalde yaşamak ağır basıyor olacak ki boş veriyor ve her şey yolundaymış gibi sıradan rolüme geri dönüyorum. birbirimizi öpüyoruz, barda arkadaşlarla buluşuyoruz. her zamanki sıradan muhabbetler dönüyor ve ben bir gün daha ölemiyorum
    ···
  8. 9.
    0
    Şöyle de yadsınamaz bir gerçek var; ulaşabildiğimiz ne olursa olsun, huzur kadar erdemli değil.
    insanları gözlemlemek başlı başına bir iş; en nihayetinde me’leyen koyunlar değiliz.
    Erdemin bizi nereye sürükleyeceği pek açık bir mevzu değildir, kara delikte bir o yana bir bu yana savrularak ilerleriz erdemlerimiz uğruna; her ne kadar yara alsak da yılmayız. bir amaç uğruna veya bir istek doğrultusunda o yöne doğru yol alırız
    ···
  9. 10.
    0
    bir de Sevgi pek kutsal bir erdem değildir. Sevgisiz olma durumu da yücedir kimi zaman. Sevmiyorum, hatta bazı bazı nefret ediyorum insanlardan. Doğadaki en akıllı varlıklar olarak, en aşağılık varlıkların da biz olduğumuz gerçeğiyle yüzleşmeyi daha ne kadar gözardı edeceğiz bilmiyorum. ütopyalarda yaşattığım bir dünya gerçek olamayacak bunu biliyorum. belki gün gelecek Vicdan, onur, haysiyet, gurur yalnızca sözlüklerde geçen kelimeler olarak yer edecek. insan ne ile yaşar? sahiden, yaşamsal özelliklerimizi idame ettirmek için ihtiyacımız olan ne? su ve ekmek dışında ne uğruna yer kaplarız? tolstoy'un öyküsünde Nasıl ki Simon'un koyun postu paltoya sahip olamadan da mutlu olduğu, ön yargı beslemediği bir insanlık portresi gerçeklik barındırmıyorsa, kendi adıma Polyanna'yı oynamamın da bir anlamı kalmıyor. izliyorum uzaktan uzaktan. Bazen yaklaşıyorum. Çoğu vakit ölüm soğukluğunda uzağım. Bir sokak addıbının da dediği gibi sadece onlar biliyor görüyor, biz değil
    ···
  10. 11.
    0
    yegane görevimiz iyi bir varlık olmak mı yada bize biçilen rolleri oynamak mıydı toplum içerisinde? Neden yaşıyordum şu an? bir başkasının beklentilerini karşılamak için miydi bunca tasa, bir başkasının daha zengin olması için miydi geçen bir nefeslik hayatım? Hayır buna müsaade etmedim. savaştım kendimle, fakat kabul etmedim bu baskıları. En azından denedim
    ···
  11. 12.
    0
    üniversite hayatı... ülkenin dört bir yanından gelen, onlarca farklı yaşam kültürüne sahip insanların bir araya gelmesi. evet insan profilinin özeti bu üniversite hayatında. kimse bir diğerinin yaşamsal önem verdiği bir şeyin farkında değil belki de okula gelene dek. benim de herkes kadar tabularım vardı, ön yargılarla yoğurulmuş. zaman içinde insanların yansımaları sen oluyorsun, birçok etmenle harmanlanıyorsun. üniversite bu yüzden üniversite değildi benim için. yeni bir yaşam formu, bir dünya, bir farkındalık oldu
    ···
  12. 13.
    +1
    neden intihar etmeyiz? çeşitli birçok sebebi olmakla birlikte şahsi görüşüm, yaşama içgüdüsünün ağır basmasıdır. intihar etmek düşüncesini onlarca kez kurguladım fakat sonunda dediğim gibi yaşamak ağır basıyor. düşüncelerimle paralel olarak ismet özel'den bir alıntı yapayım: “40 yaşıma kadar hep intiharı düşündüm, ama 40 yaşımdan itibaren insanların intihar etmeye değmeyeceklerini düşünmeye başladım. bana göre intihar, geride kalanlara yönelik ağır bir suçlamadır. bu mesajı verebileceğin tıynette insan olmadığını düşününce de intihar etmiyorsun"
    ···
  13. 14.
    0
    beynimi gibtin amk.
    ···
  14. 15.
    0
    insanoğlu birçok olmayan şey/şeyleri yoktan yaratmıştır tarih boyunca. aşk da bunlardan bir tanesi. insanlar, aşk diye yaratılan olguyu hiç var olmamış bir duygu yoğunluğuna benzetip, onun üzerinden dünya kuruyorlar. gereksiz türlü saçmalıklara girişiyorlar. ne uğruna? hiç
    ···
  15. 16.
    0
    Bir gece. Devam ediyor. Havada yağmur var. O; saf ve berraktır. Yağmur arınmaktır, paklanmaktır. Akıp gitmek için can atan kirleri alır zütürür, görünmez kılar. Can yanıklarını da alır yağmur. Ona kendini bırakırsan olmak isteğin yere gidersin o kesilene, durulana dek. Çarpık düzen , yanlışlar, hatalar, pişmanlıklar, ahlar, vahlar kaybolurlar. Sokaklarda yaşayan bir çocuğun, para bulduğunda yüzüne takındığı gülümsemesidir o anlarda her şey
    ···
  16. 17.
    0
    Ölmek diyorum...
    Ölmek sadece kalbin kan pompalamamasıyla ya da soluk borusundan hava akışı olmaması sebebiyle sonuçlanan bir eylem sonucu mudur?
    Bazı insanlar yazarın da dediği gibi bilinen tarihten önce ölmüşlerdir aslında. ve yine onun da söylediği gibi, ölmek çoğu insan için aldatmacadır. Ölecek bir şey kalmamıştır geriye.


    eskiden ingiliz şovalyeleri kendilerini simgeleyen bir dövme yaptırırlardı. bu dövmeler onlar için şeref ve onuru simgeliyordu. erdemlerini kaybettiklerini düşündüklerinde kendilerinden kurtulurlardı. intihar etmelerinin sebebi, ruhlarının ölmesinden sonra bedenlerinin de yok olmasını istemeleriydi. ruhu körelmişlerin dünyasında, yaşamak zor zanaat
    ···
  17. 18.
    0
    Tavuklardan da pek hoşlanmıyordum esasen, yine de ilgimi çekiyorlardı bir bakıma. Bir de küçük bir bigibletim vardı babaannemin doğum günümde hediye ettiği, üç tekerli bir ‘’mobil’’di. Çocukluğumu; bigiblet üzerinde, parkta kuş, bahçede tavuk peşinde koşarak, geceleri mızmızlanarak geçirdim işin aslı. Çok paramız yoktu, mutluyduk. Ciddi söylüyorum. En azından, eskiye dair anılarım, o günlere ait anlatılanlar ve o günlerin fotoğraflarına bakarak bunu söylüyorum. Şimdi o günler geride kaldı. Canımı sıkan bir sürü gereksiz yaşanmışlıklar araya girdi. Şimdi mutsuzum. Gecekonduyu özledim. Mahalledeki kedileri kovalamayı özledim. O lanet tavukları dahi özlüyorum. Elimdeki yiyeceklere saldırmalarını, çekişmelerimizi, yorulduğumda bir köşeye oturup elimdeki ekmek parçasını isteyerek onlara vermeyi özledim. Belki de sadece tavukları özledim. Kahrolası tavuklar
    ···
  18. 19.
    +1
    yaşadığım toplumdan çoğu vakit ifrit oluyorum. canlı yaşdıbını ucuz gören, faşizan, şovenist insanlardan tiksiniyorum. kendi soy ağacını bilmediği halde ırkçılık yapan basit insanlardan bahsediyorum. evet o sensin biliyorum. yetiştiğin çevrenin, toplumun etkisinde kendi kişiliğini olgunlaştıramayan, kendine dayatılanlarla kafatasçılık yapan zavallı insan "aptallara göre insanlar; ırk, cinsiyet, milliyet, yaş, statü, renk, dil ve din başta olmak üzere sekizden farklı kategoriye ayrılır. oysa olay bu kadar karmaşık değildir. insanlar sadece ikiye ayrılırlar. iyi insanlar ve kötü insanlar"
    ···