+1
40 Sayısı
40 sayısı, büyük sayılar arasında en büyüleyicisi olarak Orta Doğu’da, özellikle de iran ve Türkiye’de yaygın biçimde kullanılır.[27] Yüklendiği anlamlarla birlikte kullanılan, taşıdığı çeşitli değerleri mitolojik dönemlerden ve kutsal dinlerden alan 40, hazırlama ve tamamlama sayısı göreviyle karşımıza çıktığı gibi çokluk bildirme ifadesi olarak da kullanılmıştır. Hayatın her safhasına giren 40 sayısının çeşitli ritüellerde, büyü ve sihir yapımında [28] da kullanımı yaygındır.[9]
40, beklemenin, hazırlığın, denemenin ve cezalandırmanın sayısıdır. Kitabı Mukaddes’te kurtuluş yolu boyunca büyük olaylar, bu sayıya bağlanmıştır. 40, böylece beşeri olaylarda Tanrı'nın aracılığının karakteristik bir özelliği olarak karşımıza çıkar. Olaylardan sonra meydana gelecek olan bir diğer olayın işaretidir.[29] Bu şekilde bir tamamlama söz konusudur.
Buradan hareketle kutsal kitaplara baktığımızda 40 sayısının birçok yerde geçtiğini görürüz. Kitabı Mukaddes’teki Eski ve Yeni Ahit’te 40 sayısının geçtiği yerleri gösterirsek: Saul gibi Davut ve Süleyman da 40 yıl saltanat sürmüştür. isa, öldükten sonra dirilerek 40 gün süreyle havarilerine göründü. Tanrı, israillileri 40 yıl çölde dolaştırdı. Tanrı, günahkâr insanoğlunun 40 gün 40 gece yağmurla cezalandırılacağını söyledi. isa, iblis tarafından zütürüldüğü çölde 40 gün 40 gece oruç tuttu .[28]
Kurân-ı Kerîm’de ise 40 sayısı, dört yerde geçmektedir. Bakara Suresi’nin 51. ayetinde Hz. Musa’nın Sina Dağı’nda kırk gün tutulduğu anlatılır, Maide Suresi’nin 26. ayetinde yoldan çıkmış bir kavme mukaddes yerlere girmelerinin 40 yıl haram kılındığından bahsedilir, Araf Suresi’nin 142. ayetinde Hz. Musa’ya Sina dağında verilen kırk günlük süreye değinilir ve Ahkaf Suresi’nin 15. ayetinde ise kişinin kırk yaşına geldiğinde olgunlaşacağından bahsedilmektedir.[28]
Müslümanlar arasında Hz. muhafazid’e 40 yaşında peygamberlik verilmesi, O’na ilk bağlananların 40 kişi olması, kişinin malının 40'ta 1'ini zekât olarak vermesinden dolayı 40 sayısı daha da önemli bir yere sahip olmuştur. Schimmel’e göre islami gelenekte 40’ın bir diğer önemi de Hz. muhafazid’in adının başında ve ortasında bulunan “mim” harfinin sayısal değerinin 40 olmasıdır.[30] Schimmel, Allah’ın Hz. Adem’in çamurunu 40 gün yoğurduğuna, dünyanın sonu yaklaştığında Mehdi’nin 40 yıl yeryüzünde kalacağına, yeniden dirilişte göklerin 40 gün boyunca dumanla kaplanacağına ve dirilişin 40 yıl süreceğine inanan halkça tutulan gizemci geleneklerin de var olduğuna dikkat çekmiştir.[31][28]
Emine Gürsoy Naskali ise Ülker veya Süreyya yıldız grubunun Mezopotamya’da 40 gün süreyle gözden kaybolduğun hatırlatarak, bu kayboluşun Babil’de 40 sayısının endişe, beklenti ve sabır ile anılmasına sebep olduğunu dile getirmiştir. Bu yüzden 40 günlük bekleme süresinin Mezopotamya kültüründen kültürümüze geçmiş olabilme ihtimalini ileri sürmüştür.[32][28]
Kutadgu Bilig’te 40 sayısı, insanın olgunluk yaşı olarak gösterilmiş ve bu yaşla ilgili uyarılarda bulunulmuştur. Divanü Lugati’t Türk’te “qırq” maddesinde 40 sayısının zamanın uzunluğunu anlatan bir atasözünde kullanıldığını görüyoruz. “qırq yılda bay çıgay tüzlinür: kırk yıla kadar zengin ile yoksul bir olur çünkü ya ölüm gelecek ya da zaman değişecektir.” [33][28]
Halk inanışlarında da 40 sayısının çeşitli kullanış şekilleri mevcuttur. Doğumdan sonra anne ile çocuğun 40'ının çıkması beklenir. 40 gün dolduktan sonra 40'lama töreni yapılır. 40 hamamında çocuk, son kurna suyuna bir altın, ya da bir anahtar 40 defa batırıldıktan sonra yıkanır. [34] Başka bir inanışa göre 40'lı iki çocuk yan yana getirilirse “40 basması” olur ve 40 basması olan çocuk çelimsiz kalır.[35] Yine doğumdan ya da ölümden sonra “40 mevlidi” uygulaması yapılır, beklenen 40 günün geçmesine “40 uçurma” denir. Ölümden sonra ölünün 40'ının çıkması beklenir ve sonunda 40 aşı (40. gün yemeği) verilir. Boratav, yas süresinin çeşitli yörelere göre değiştiğini; fakat en yaygın olanının 40 gün olduğunu belirtir.[28]
Halk arasında çeşitli amaçlarla ziyaret edilen türbe, ziyaret gibi kutsal sayılan yerlerin etrafında tutulan dileğin gerçekleşmesi için 40 defa dönme ya da bir şeyin 40 defa söylendiğinde gerçekleşeceğine dair inanışlar vardır. Yağmurun yağması ve fazla yağan yağmurun kesilmesi için yapılan ritüellerde 40 sayısı kullanılmaktadır. Kuru bir dereden 40 adet taş toplanır, toplanan taşlar okunarak torbaya konur. Bu torba dere veya çayda suya atılırsa yağmur yağar. Yağmur çok yağarsa, çakıl taşı torbasının sudan çıkarılması ile yağmur kesilir. Başka bir törende uzunca bir iplik alınır, her defasında bir kelin adı söylenerek bir düğüm atılır. Düğümler atılırken dua okunur. 40 kelin adı sayıldıktan yani 40 düğüm atıldıktan sonra iplik saklanmak üzere sandığa konursa yağmur kesilir.[36][28]
Büyücülükte sayıların rolü büyüktür. Öyle ki, büyüsel bir pratikte belli bir sayı adedinin yerine getirilmemesi başarısızlığın nedeni olarak ileri sürülür. Hemen hemen her batıl inancın ve büyüsel pratiğin bünyesinde yer alan değişik değerde sayılar vardır: örneğin “3 kere tükürmek”, “4 yol ağzına gömmek”, “7 evden iplik toplamak”, “40 gün yıkamak” gibi… Genellikle 3, 7, 9, 40, 41, 99 gibi sayılarda büyüsel ve mistik bir güç olduğuna inanılır.[28]
40 sayısı, tasavvufi terminolojide "olgunlaşma" sayısıdır. Abdalların sayısını genelde 40 olarak belirtilir. Bunların 22’sinin Şam’da 18’inin Irak’ta ya da 22’sinin erkek 18’inin kadın olduğuna inanılır. Alevilik ve Bektaşilik geleneğinde dört kapı ve40 makamla kulun Tanrısına yaklaşacağı inancı vardır. inanışa göre bu 40 makamdan birisi dahi ekgib olursa ibadet tam olmaz. Hacı Bektaş-ı Veli, şeyhinin dergâhında üç yıl hizmet ettikten sonra, şeyhinden emanetleri ve icazeti alır. Şeyhi ona 40 yıl hüküm verir ve onu Anadolu’ya yollar. Yunus Emre, Taptuk Emre’ye 40 yıl hizmet etmiştir. Abdal Musa, Kaygusuz Abdal’ı 40 neferle Mısır’a ve hacca göndermiştir. Özellikle dünyayı idare eden ve 40'lar olarak bilinen halk erenleri tasavvufta bir hayli anılmaktadır. Alevi Bektaşi inanışına göre, Hz. Ali 40'lar meclisinin başındadır ve 40'lar meclisi, 40'lar şerbeti, 40'lar meydanı gibi deyimler hep bu kaynağa aittir. Nefis tezkiyesi için çekilen inzivanın 40 gün sürmesi, 40 sayısının tasavvufî açıdan önemine işaret eder. 40 sayısının “erbain”, “çile” gibi tasavvufi terimlerle de değeri artmış ve bu anlamlarıyla şiirlerde sıklıkla kullanılmıştır.[9]
Tümünü Göster