-
1.
0
-
2.
0
-
3.
0
-
4.
0
-
5.
0bu entryde başlıyor dönmeye ..
not: ateistim.
kırtıl semahı gibi bir türkü veya şarkı ne duydum ne dinledim. - 6.
-
7.
+1 -1Canlı cansız cümlesiz bir nesneden
Gülyüzlü sevdiğim gel gel
Varoluyor bu bir hikmet sultanım
Canana aittir bu bir hikmet sultanım
Kabul etmek cana minnet sultanım
Sevip aşık olmak ezelden bahtım
Yar sana kadimdir ikrarım ahtım
Senin çün bezendi sinemde tahtım
Aha teslim oldum hükmet sultanım
Büryani'yem geldim mürvete düştüm
Canımdan malımdan serimden geçtim
Gerçi ezel aşkın meyinden içtim
Dest-i kudretine lütfet sultanım
Şarab-ı ledünden içenden beri
Ayılmadım gitti mestanesiyim
Bi huş olup serden geçelden beri
Serseri gezerim efsanesiyim
Meylim yok cihanın hiçbir varında
Elimi gezdirdim kizb-i karında
Şem-i ruhsarında aşkın narında
Gece gündüz yanan pervanesiyim
Dertli tellalıdır pazar-ı aşkın
Kulu kurbanıdır kerrar-ı aşkın
Aşkı bünyad eden mimar-ı aşkın
Tamir kabul etmez viranesiyim -
8.
0Semahların KökeniTümünü Göster
Bilimsel açıdan semahların iç Asya töre ve inançlarından kaynaklandığı görüşü yaygındır. Bu görüş yüzyılın başından beri savunulagelir. Son yıllarda söz konusu görüşü doğrulayan kimi ciddi incelemeler de yayınlanmıştır. Elsa Krohn'a göre derviş dansları, Asyalı Şaman dansları, Asyalı kafirlerin dansları ile Tibet'teki kutsal dansların ortak özelliği şudur: Danslar gittikçe artan bir coşkuyla yükselir. Bir evrenin sonunda kesilmeye, bitkinliğe varır.
Grenard ise islam'daki derviş dansları ile Tibet'teki dansların benzerliğine değinir. Verilen bilgilere göre Tibet sınırında dolaşan dilenciler de fırıl fırıl dönerek oynarlar. Tavıları ve yüz ifadeleri de dervişlerinkini andırır.
Asya'nın bu töreni günümüzde değişik bölegelerde değişik biçimlerde karşımıza çıkar.
Semahların eski dönemlerdeki izleri oldukça belirsizdir. Eldeki kimi veriler semahların isa'dan önceki yıllarda oynandığını gösterir. Bizans ve Çin kaynaklarının verdikleri bilgilere göre Hun ve Göktürkler eski çağlarda semahları andıran oyunlar oynarlar. iS 568 de Köktürk Hanlığı'nı ziyaret eden Bizans elçisi Zemarkos böyle bir oyunla karşılaşır. Köktürkler çalıdan ateş yakmışlardır. Bizanslılarca anlaşılmaz Köktürk diliyle birtakım saçma şeyler homurdanırlar. Ziller, trampetlerle olağan üstü bir uyum sağlamışlardır. Gürültü gittikçe artar. Sonunda kötü ruhları ortadan kovmak için yanmakta olan dalların çevresinde bağırarak fırdolayıp dönerler.
Benzer bir gelenek Yakut Türkleri arasında günümüzde yaşar: Yakut Türkleri arasında "ısı-ah" denen bir dinsel tören vardır. Topluca kımız içilir. Birbirinin elinden tutup topluca bir çember oluşturulur. Sonra, hu, hu diye raksa başlanır. Kimileyin şaman tek başına oynar. Dokuz kadın dokuz erkeğin şamana eşlik ettiği de olur.
iS 576 tarihli bir Çin kaynağı ise şunları anlatır: Hükümdar ve soydaşları Çin'de bilinmeyen ve hoş görülmeyen biçimde gök ayini sırasında raks ederler. Ayinin sonunda kadın kamlar davul çalarken Tabgaçlar doğu kesimde yükselen kurban taşına doğru secde ederler.
iS 6.-7. yüzyıllardan kalan Çin kaynakları buna benzer başka örnekler verirler. " Köktürkler bir ayak ile hareketli bir eksen oluşturan bir top üstünde dururlar. Denge sağlamak için kollarını yana kaldırırlar. Öbür ayaklarının yarımı ile fırtına gibi dönerler" Kuzey Çin'de bir mezar taşında bu oynu gösteren bir de çizim bulunur. Çizimde oyuncu sağ ayağı ile bir top üzerinde dengede durmuştur. Arkaya doğru uzanan sol ayağı ile döner gibidir. Açılmış kollarının yenleri uçuşur. Oyuncunun önünde diz çökmüş birisi davul çalmaktadır.
"Döne döne raks eden yabancı kızlar
Döne döne raks eden yabancı kızlar
Gönlünüz sanki bir saz, elleriniz sanki birer dümbelek
Sazlar ve dümbelekler çalınca, kollarınızı açtınız,
Döne döne, durmadan dönerek, kar fırtınası gibi
Tek ayak üstünde sola ve sağa
Hiç durmadan, bin kere döndünüz, on bin kere döndünüz"
Başka bir Çinli Ozan ise bu oyunları şöyle anlatır.
"Güzde daldan düşüp titreyen yaprak gibi
Kışın rüzgarına tutulup döndüler
Sanki gökkuşağı gibi bir hafif kumaş idiler.
Gökte fırtınalı bir rüzgar gibi döndüler
Bu ne zaman başladı ne zaman bitecek? -
9.
0yine katarlanmış aşkın kervanı
çekip de gidiyor dost ellerine
erenler cem olmuş piri civanım
kemer best bağlamış hep bellerine
şah-ı merdan çırakları uyandır
erenler badesini içenler vardır
cemiyet bahçası açtı dolandır
gel bir nazar eyle baka güllerine
hak muhammet ali bir bina kurmuş
muhabbet nurunu kalbe doldurmuş
erenler sırrını bize bildirmiş
yol içinde gizli sır yollarını
gerçek talip olan menzile yeter
birlik divanında muhabbet tutar
cümlesi bir dilden birlikten öter
aşık oldum onların hoş dillerine
genç abdal'ıom şaha dergaha geldim
bir niyaz eyledin darına durdum
hidayet kapısın açılmış gördüm
neler ihsan etmiş hak kullarına
kaynak: musa eroğlu
yöre: mut
kubat : http://tinyurl.com/byswaje
musa eroglu : http://tinyurl.com/a6uatka - 10.
- 11.
- 12.