-
26.
0sıra bana geldiğinde gün ışığından faydalanılan gib kadar odaya girip karşımdaki masaya yanaştım. kaytan bıyıklı iyi giyimli bir amca başını kaldırıp boydan süzdü önce beni. hafif gülümseyerek "nihayet" dedi.
gülümsedim ama tırstım da amk. sanki altına çekecekmiş gibi bakıyordu. netekim öyle de oldu aslında. adam personel müdürlüğünü muhasebe müdürlüğü ile beraber yürütüyormuş otelde. muhasebe departmanına eli yüzü düzgün adam lazımmış. stajyer maaşı yerine normal maaş öderiz dedi. bilgisayar başı iş. lotus 123 kullanacam. basit, rahat.
hemen kabul ettim. adam elimi sıktı. kendisini dışarıda beklememi daha sonra beraber muhasebeye geçebileceğimizi söyledi. teşekkür edip dışarıya çıktım. -
27.
0buralar değerlenir
-
28.
0rezerve
-
29.
0ankaralılar restoran, bar ve mutfak departmanlarına dağılmışlardı. sarışın çillim fatma resepsiyona geçecekmiş. ankaralılardan tolga, enis ve cem ile aydın sökeli yekta ve ben aynı odaya yerleştirilmiştik. gün içerisinde sadece odada denk geleceğimiz için bir an önce tanışıp kaynaşmayı uygun gördük.
ben muhasebeden yanlarına geçeceğimi söyledim. iki saat sonra odada buluşmak üzere anlaşıp ayrıldık.
muhasebe müdürü beni peşine taktı. ağaçların içerisinde ön büronun çıkıntı gibi zemin katına bitişik ve arkasından bir merdivenle çıkılan muhasebeye ulaştık. kafein bağımlılığımın başlangıç noktası burasıydı işte. kahve ile burada tanıştım. amk!
içeriyi, personeli ve çalışacağım masayı tanıttı. programdan bahsetti. ve arada kasa turları almam gerektiğini vurguladı. kasa turu nedir diye sorduğumda aldığım cevap canımı sıktı biraz. haftanın iki günü müşterilerin kart ile ödeme yaptıkları noktalarda yanımda taşıyacağım pos cihazı ile kasiyerlik yapacaktım. kalan 4 gün boyunca ofiste bilgisayar başında olacaktım. çaresiz kabul ettim. sonuçta rotasyondan iyi idi.
rotasyon her stajyerin 1 er hafta aralıkla departman değiştirmesiydi. ben onun olmayacağı garantisi ile kabul ettim zaten muhasebeyi. -
30.
0gibeyim lan hikayelerinizi. sizi giben kadınları anlatıp duruyosunuz amk
-
31.
0üç harfli varmı lan hikayenin içinde varsa söyleyinde okumayak lan
-
32.
0yazman için illa sövmemizimi istiyorsun ?
-
33.
0genel tanışma ve yapacağım işlerin anlatılmasının ardından tamamen yerleşmem için lojmanlara yönlendirdiler. odaya girdiğimde tayfa oradaydı. yatak kavgası etmeden ranzaları paylaştık. 5 kişi olduğumuzdan bir de tekli yatak atmışlardı odaya. cem oraya konuşlandı. girişte hemen sağdaki ikilinin üstüne ben altına tolga, karşımızdaki ikilinin de üstüne enis altına yekta yerleştik.
tanışma faslını genişletecek muhabbetlere girdiğimizde akşamüstü olmuştu bile. herkes şiftini, çalışacağı yeri, off günlerinde ne tak yiyeceğini anlatıyordu. konu kızlara geldiğinde cem çantasından bir şişe rakı çıkardı. peşi sıra bir havluya sardığı kadehleri. hepimizin gözleri ışıldadı o an.
bardak bulmak için yekta (en küçüğümüz oydu) görevlendirildi. kapıdan sırtına vurarak uğurladık bini. adam gitti de gelmez oldu amk! nereden baksan bir saat bekledik. kapı çaldığında küfrederek açtım. yekta sırıtıyordu. elinde 10 tane bardak!
ben - lan 5 tane yi bulamazsın sanıyorduk biz? diğerleri su için mi?
yekta - hayır. kızlar geliyor.
"kızlar" kelimesinden en fazla 1 saniye sonra tolga arkamda bitiverdi amk!
tolga - vallaha mı lan!?
yekta - evet. sarışın olan var ya..
ben - Fatma!
yekta - evet. Fatma "madem piizleniyorsunuz bizi neden çağırmıyorsunuz lan bebe!" deyip yakama yapıştı dıbına kıyim!
ben - kıyim ne lan!?
cem - buyursun gelsinler lan. daha iyi.
enis - yakacaksınız stajı daha ilk günden doğru mu?
tolga - lan bişey olmaz. amma tırsak çıktın sen ha! -
34.
0ben - tolga, sen Fatma yı tanıyor musun lan!?
tolga - ankara dan tanıyorum abisini. sağlam delikanlıdır. çerkes bunlar. Fatma da deli kızdır böyle.
ben - iyiymiş.
yekta girdi. kapıyı kapattık. cem içkileri servis ederken kapı çaldı. birbirimize bakınırken yekta ayaklanıp kapıyı açtı.
içeriye salındılar yaz sıcağında hafif bir parfüm kokusuyla.
tolga - esti beee.
gülüştük. ayaküstü kızlarla ikinci tanışmalar ve el sıkışmalar gerçekleştirildi. Fatma yanıma oturdu. Anadolu çocuğuyum ben böyle hızlı samimiyetlere alışık değilim, içim bir hoş oldu amk!
az konuşup çok içerek başladık önce. -
35.
0o oran; kahkahalar, ortak paydalar ve doğal bir samimiyetle çok konuşup az içmeye evrildiğinde enis hariç herkesin kolu yanındaki kızın omzundaydı bile.
ömrümde hiç bu kadar mutlu hissetmemiştim diyebilirim.
meğer hayatta yaşanacak daha çok mutluluk varmış. daha geçen sene beyin ölümümü beklerken, şimdi böylesi bir doğuş tam bir piyango mutluluğuydu yorgun bünyeme.
her birini tek tek inceliyordum güler, sohbet eder ve kadehlerini kaldırırlarken. sanki her birini tek tek tanıyor, her birini yıllarca dost edinmiş, her biri ile ayrı ayrı sevgiliymişim gibi hissediyordum. dost bulmak kolay elinde tutmak zordur derdi dedem. kulağıma küpe etmiştim. daha geçen sene kulağımı yırtarak çıkmıştı o küpe.
derin sızı.. ta içimde.. beynimde.
fatmanın sesiyle kendime geldim. "dalmışsın!?"
ben - hmm, hiç sorma. böyle sıcak bir ortam yakalayamayalı baya olmuştu.
Fatma - tadını çıkar o zaman (gülümsedi)
ben - (gülümsedim) öyle yapacağım zaten. -
36.
0lan sonundada sahin k ya bagliyacak
-
37.
0akşam üstü bitti altına geçtik. oda dar geldi sahile indik. kızlar ve enis ayrı muhabbet ediyorlarken tolga hin bakışlarla bizi etrafına toplayıp 96 yazının ilk hatasına start verdi.
tolga - gençler. buradan çıkıp kemere akalım amk!
cem - lan saat kaç oldu? kemer buradan 30 dakika sürer. hem ne yapacaz orada şimdi?
tolga - yol üstünde bir kafe varmış - Kıbrıs kafe! oraya gidelim en azından?
ben - sen nreeden biliyorsun amk Kıbrıs kafeler bilmemneler?
tolga - gelmeden önce istihbarat yaptım handa. senin gruptan bir çocuk şanslısınız deyince ağzına yapıştım. döktü incilerini. staj tekrarına gelmiş o da. buraları biliyormuş.
cem - mekan iyi diyorsan!?
tolga - şahaneymiş abi. arkası dağlar, önü deniz. o taraf zaten faselis miş. altın kumsal dedi.
ben - e iyi o zaman. risk yoksa eğlence yok amk!
tolga - adamımsın.
yekta - ben de varım dıbına kıyim!
cem - olmazsan olmaz yektacım.
güle oynaya dağıldık kızların yanına. tolga özet geçti. Aysel hariç herkes gelmek istiyordu. ayseli de cem ikna etti. -
38.
0rezerved okucan canim gibilinca
-
39.
0nizamiyemsinin önüne kadar sessizce geçtik otelin içinden. kapıdan çıkarken stajyer olduğumuzu, etrafı keşfedip döneceğimizi söyledik. güvenlik görevlisi imzalarımızı alıp el salladı arkamızdan. yolun karşısına geçip kemer tarafında doğru kenardan yürümeye başladık. yol boyunca bol ağaçlık ve seyrek büfe, market vb geçtik. her geçtiğimiz büfeden su, bira, çikolata, cips vs aldık. yürürken zıkkımlanmanın tadı başka oluyordu. daha 1 günlük tanış olduğumuzdan herkes herkesin sorularını cevaplayarak kendisinden bahsediyordu.
-
40.
0ya sabır reserved
-
41.
0alkolün de etkisi ile iyice gevşeyen bünye de olduk olmadık cevaplar vermeye başlıyordu doğal olarak. geçen sene neler yaptığımızdan bahsedilirken ağzımdan kaçırdım koğuşu. herkesi bir merak sardı. karanlıkta boncuk boncuk gözlerini çevirmiş, hepsi bana bakıyorlardı.
cem - ne koğuşu lan!?
fatma - (gülümseyerek) kimi vurdun?
ben - (sıçmış bakışlarla) kimseyi vurmadım lan!? hapishane koğuşu değil!
tolga - askerde miydin?
ben - hayır aga! ... ya uzatmayın amk! daha sonra anlatırım.
aysel - küfür de ediyor bak! kesin hapishanedir.
ben - ne alaka!? ağzım hep bozuktur benim. özellikle içince.
fatma - (gülümsemesini iyice yaymıştı) o da olur.
ben - (gülümseyerek karşılık verdim) asabiyimdir biraz da.
fatma - olsun.
ben - peki.
tolga - e burada sevişin bari siz! biz arkamızı döneriz!
ben - çüş!
fatma - olur!
ben - oha!
gülmeye başladık hep beraber. komik bir şey yoktu amk! yaz heyecanı, hormonlar, alkol vs. -
42.
0fatma koluma girip beni biraz uzaklaştırdı gruptan. cem bağıra bağıra samsun asfaltını söylemeye başlayınca diğerleri de katıldılar şarkıya.
fatma - bak. bence her şey normaldir bu hayatta. herkes bir şeyler yaşar veya pişman olur. veya tekrar eder. bu istisnasız herkese olur. benim için önemli olan şimdidir bir de mümkünse yarın. kalanını salla gitsin.
ben - o kadar boşlamamak lazım bence. sonuçta dünden ders almak yarını iyi yapacaktır değil mi?
fatma - olabilir.. şu an leyladan halliceyim. toparlayamıyorum kafamda.
ben - sağlam içtin.
fatma - değil mi? (gruba dönerek) lan daha ne kadar yürüyeceğiz.. tolga?
tolga - (gözlerini kısarak işaret parmağı ile dümdüz ilerleyen yolun sağındaki ışıkları gösterip) naha şurası kıbrıs kafe galiba. ondan önce mekan yokmuş buralarda ki zaten görmedik.
yekta - hızlanalım o zaman!
yavşak gevşek yürümeyi bırakıp ilerideki ışıklarla aramızdaki mesafeyi kapatmaya başladık. -
43.
0mekana ulaştığımızda işletmecisi kapıda dikilmiş sigara içiyordu. giriş kapısı, karkasının sağı ve solu diz yüksekliğinde çitlerle bitişik tahta bir eşikten ibaretti. köy veya sahil kasabalarının kırsal olanlarında denk geleceğiniz sonradan eklenmiş kablolara asılı duran ampullerle aydınlatılmıştı bahçesi. mekan samimi ve güzeldi. boydan cam duvarlar yine ahşap pervazlarla örülmüş 150 metre kare kadar bir mekana giriliyordu cıvıl cıvıl bahçeden. güle oynaya içeri girdik. bahçede oturalım dedik önce. adam bize arka bahçeyi tavsiye etti. bir gören bir daha oradan vazgeçmiyormuş. birbirimize bakıp onaylaştık. sonra adamın rehberliğinde arka bahçeye geçtik.
şahane iki büyük ağaç aralarında 10 metre mesafe. diplerinde minderler. mekanın arka bahçesi dağlara manzaralı. daha az ampul ve iki büyük mum ışığı loş bir aydınlık yaratıyordu. ağaçlardan iki metre sonra da yerden 1 metre kadar yüksekte ahşap sundurma tarzı bir oturma alanı vardı. adam güneş doğarken oraya geçmemizi önerdi. kabul ettik.
omleti mehşurmuş adamın. yap dedik. içecekler söylendi. oturduk beklemeye başladık. bir yandan da sigaralar yakıldı bir yandan da elimizde kalan loewe biraları kuruttuk. -
44.
0reserved daha açıklamadan sardı amk
-
45.
0omletler gelene kadar kızlı erkekli çiftlere dönüşmüş şekilde oturur hale geçtik. sohbetler koyulaştıkça 1 günlük tanışıklık 10 yıllık arkadaşlığa dönüşüvermişti bile. insan huzuru bulunca olabileceği en iyi insan oluyor bir anda. dert tasa uzaklaştıkça bünyeden insanları daha iyi tanıyor, daha çok seviyorsun. çünkü odaklanabiliyorsun amk sana kendini anlatan kişiye. söylediklerine daha ilgili daha anlayışlı yaklaşırken buluyorsun kendini. iç huzur ah, iç huzur!
cem yaşça benden iki diğerlerinden 6-7 daha büyük olduğundan abileşti yavaşça. görmüş geçirmiş belli. çinçinli. ama henüz tam olgunlaşamamış benim gibi onun da ergen hezeyanları oluyordu alttan alttan hissedilen. her şeye rağmen iyi adamdı.
-
dumbki ananın memelerinden süt sağıp
-
zalinazurt çok yakışıklısın brom
-
ruby çaklıtı takip eden 18 aşağılık yazar
-
dumbki ananın mezarına kazma kürek dalıp
-
kapattigim sekmede ne vardi
-
ramşeytn günaydin başlığı açtın mı
-
beyler kurban kesecem ama
-
senin gibi cenette kul olacağıma
-
e devlet iki asamali giris
-
bi gece kıyıntısı yapak dedik
-
purnalardaki pipiler gercek mi la
-
ferre paylaşsam çaylak atacak
-
günaydın tayfa bulduğu yannana yapışıyor
-
kastamonu ayısı kayra
-
uzun pipililer hangi ırktan
-
19 saattir uyumuyorum neyse
-
beyler bu kutup ayısını yere serecek
-
nurten hülya
-
harbiden sözlük ölmüşs
-
napoli duvar kağıdı duruyor mu
-
tüm kuralları çiğnedim
-
edevlet iki asamali dogrulama nfcli
-
dumbki adlı yazarın bacısı foto attı
-
gran torino dakı kız korelıydı fılıp
-
la bizu kim alabilur
-
otuzbirlencektim isteğiim
-
pikachu son goz doktor git
-
can tayfa hakkında
-
arka deligini genişletseydin
-
suriyeli çocuklar hakkında
- / 2