1. 26.
    +1
    şuan yaşamakta olan en iyi türk şairi. tartışmasız.
    ···
  2. 27.
    -1
    kardeşi vardır abdürrahim karakoç.abi kardeş islamcıdır..
    ···
    1. 1.
      0
      alakası yok kardeşim
      ···
  3. 28.
    +1
    sezai karakoç bir kıza aşık olur,ama bunu ne o kıza ne de başka birine anlatabilir. kız bi şeylerin farkındadır ama emin değildir.en yakın arkadaşı sezai karakoç'un şiire olan merakını biliyordur ve bir davete katılması için ısrar eder.o da kıramaz ve katılır. programı sunan da o arkadaşıdır. gecenin sonuna doğru söze başlayan arkadaşı, aralarında da güzel şiirler yazan birinin olduğunu söyler ve sezai karakoç'u sahneye davet eder. sıkıla sıkıla çıkar karakoç ve mona rozayı okumaya başlar. kız da ordadır ve nişanlanmıştır. emindir artık emin olamadıklarından. bakışırlar bir süre, sonra karakoç daha fazla dayanamaz ve koşarak sahneyi terkeder. kız arkasından koşar hemen. yetişir karakoç'a.parmağındaki yüzüğü göstererek der ki; "bir tek sözüne bakar, çıkarıp atarım".sezai karakoç da "artık senin aşkın benimkine yetişemez" der. o gece kız intihar eder. sezai karakoç hala evlenmemiştir...

    mona roza

    mona roza, siyah güller, ak güller
    geyvenin gülleri ve beyaz yatak
    kanadı kırık kuş merhamet ister
    ah, senin yüzünden kana batacak
    mona roza siyah güller, ak güller

    ulur aya karşı kirli çakallar
    ürkek ürkek bakar tavşanlar dağa
    mona roza, bugün bende bir hal var
    yağmur iğri iğri düşer toprağa
    ulur aya karşı kirli çakallar

    açma pencereni perdeleri çek
    mona roza seni görmemeliyim
    bir bakışın ölmem için yetecek
    anla mona roza, ben bir deliyim
    açma pencereni perdeleri çek...

    zeytin ağaçları söğüt gölgesi
    bende çıkar güneş aydınlığa
    bir nişan yüzüğü, bir kapı sesi
    seni hatırlatıyor her zaman bana
    zeytin ağaçları, söğüt gölgesi

    zambaklar en ıssız yerlerde açar
    ve vardır her vahşi çiçekte gurur
    bir mumun ardında bekleyen rüzgar
    işıksız ruhumu sallar da durur
    zambaklar en ıssız yerlerde açar

    ellerin ellerin ve parmakların
    bir nar çiçeğini eziyor gibi
    ellerinden belli oluyor bir kadın
    denizin dibinde geziyor gibi
    ellerin ellerin ve parmakların

    zaman ne de çabuk geçiyor mona
    saat onikidir söndü lambalar
    uyu da turnalar girsin rüyana
    bakma tuhaf tuhaf göğe bu kadar
    zaman ne de çabuk geçiyor mona

    akşamları gelir incir kuşları
    konar bahçenin incirlerine
    kiminin rengi ak, kimisi sarı
    ahhh! beni vursalar bir kuş yerine
    akşamları gelir incir kuşları

    ki ben mona roza bulurum seni
    i̇ncir kuşlarının bakışlarında
    hayatla doldurur bu boş yelkeni
    o masum bakışlar su kenarında
    ki ben mona roza bulurum seni

    kırgın kırgın bakma yüzüme roza
    henüz dinlemedin benden türküler
    benim aşkım sığmaz öyle her saza
    en güzel şarkıyı bir kurşun söyler
    kırgın kırgın bakma yüzüme roza

    artık inan bana muhacir kızı
    dinle ve kabul et itirafımı
    bir soğuk, bir garip, bir mavi sızı
    alev alev sardı her tarafımı
    artık inan bana muhacir kızı

    yağmurlardan sonra büyürmüş başak
    meyvalar sabırla olgunlaşırmış
    bir gün gözlerimin ta içine bak
    anlarsın ölüler niçin yaşarmış
    yağmurlardan sonra büyürmüş başak

    altın bilezikler o kokulu ten
    cevap versin bu kanlı kuş tüyüne
    bir tüy ki can verir bir gülümsesen
    bir tüy ki kapalı gece ve güne
    altın bilezikler o kokulu ten

    mona roza siyah güller, ak güller
    geyve'nin gülleri ve beyaz yatak
    kanadı kırık kuş merhamet ister
    aaahhh! senin yüzünden kana batacak!
    mona roza siyah güller, ak güller

    not: dörtlüklerin baş harflerinden kızın adı çıkmaktadır..
    Tümünü Göster
    ···
  4. 29.
    -1
    kendisini kelebeğe benzettiğim şahıs sürekli ölecekmiş gibi
    ···
  5. 30.
    0
    (bkz: kırık bir verlaine)
    ···
  6. 31.
    0
    mona roza1!!!
    ···
  7. 32.
    0
    en güzel aşk şiiri yazan adam kralsın üstadsın
    sana mona rosayı yazdıran kadın utansın be
    ···
  8. 33.
    0
    sürgün ülkeden başkentler başkentine - http://www.youtube.com/watch?v=yj8aFTvXfYo

    Senin kalbinden sürgün oldum ilkin
    Bütün sürgünlüklerim bir bakıma bu sürgünün bir süreği
    Bütün törenlerin şölenlerin ayinlerin yortuların dışında
    Sana geldim ayaklarına kapanmaya geldim
    Af dilemeye geldim affa layık olmasam da
    Uzatma dünya sürgünümü benim
    Güneşi bahardan koparıp
    Aşkın bu en onulmazından koparıp
    Bir toz bulutu gibi
    Savuran yüreğime
    Ah uzatma dünya sürgünümü benim
    Nice yorulduğum ayakkabılarımdan değil
    Ayaklarımdan belli
    Lambalar eğri
    Aynalar akrep meleği
    Zaman çarpılmış atın son hayali
    Ev miras değil mirasın hayaleti
    Ey gönlümün doğurduğu
    Büyüttüğü emzirdiği
    Kuş tüyünden
    Ve kuş sütünden
    Geceler ve gündüzlerde
    insanlığa anıt gibi yükselttiği
    Sevgili
    En sevgili
    Ey sevgili
    Uzatma dünya sürgünümü benim

    Bütün şiirlerde söylediğim sensin
    Şuna dedimse sen Leyla dedimse sensin
    Seni saklamak için görüntülerinden faydalandım Salome'nin Belkıs'ın
    Boşunaydı saklamaya çalışmam öylesine aşikarsın bellisin
    Kuşlar uçar senin gönlünü taklit için
    Ellerinden devşirir bahar çiçeklerini
    Deniz gözlerinden alır sonsuzluğun haberini
    Ey gönüllerin en yumuşağı en derini
    Sevgili
    En sevgili
    Ey sevgili
    Uzatma dünya sürgünümü benim

    Yıllar geçti sapan olumsuz iz bıraktı toprakta
    Yıldızlara uzanıp hep seni sordum gece yarılarında
    Çatı katlarında bodrum katlarında
    Gölgendi gecemi aydınlatan eşsiz lamba
    Hep Kanlıca'da Emirgan'da
    Kandilli'nin kurşuni şafaklarında
    Seninle söyleşip durdum bir ömrün baharında yazında
    Şimdi onun birdenbire gelen sonbaharında
    Sana geldim ayaklarına kapanmaya geldim
    Af dilemeye geldim affa layık olmasam da
    Ey çağdaş Kudüs (Meryem)
    Ey sırrını gönlünde taşıyan Mısır (Züleyha)
    Ey ipeklere yumuşaklık bağışlayan merhametin kalbi
    Sevgili
    En sevgili
    Ey sevgili
    Uzatma dünya sürgünümü benim

    Dağların yıkılışını gördüm bir Venüs bardağında
    Köle gibi satıldım pazarlar pazarında
    Güneşin sarardığını gördüm Konstantin duvarında
    Senin hayallerinle yandım düşlerin civarında
    Gölgendi yansıyıp duran bengisu pınarında
    Ölüm düşüncesinin beni sardığı şu anda
    Verilmemiş hesapların korkusuyla
    Sana geldim ayaklarına kapanmaya geldim
    Af dilemeye geldim affa layık olmasam da
    Sevgili
    En sevgili
    Ey sevgili
    Uzatma dünya sürgünümü benim

    Ülkendeki kuşlardan ne haber vardır
    Mezarlardan bile yükselen bir bahar vardır
    Aşk celladından ne çıkar madem ki yar vardır
    Yoktan da vardan da ötede bir Var vardır
    Hep suç bende değil beni yakıp yıkan bir nazar vardır
    O şarkıya özenip söylenecek mısralar vardır
    Sakın kader deme kaderin üstünde bir kader vardır
    Ne yapsalar boş göklerden gelen bir karar vardır
    Gün batsa ne olur geceyi onaran bir mimar vardır
    Yanmışsam külümden yapılan bir hisar vardır
    Yenilgi yenilgi büyüyen bir zafer vardır
    Sırların sırrına ermek için sende anahtar vardır
    Göğsünde sürgününü geri çağıran bir damar vardır
    Senden ümit kesmem kalbinde merhamet adlı bir çınar vardır
    Sevgili
    En sevgili
    Ey sevgili
    Tümünü Göster
    ···
  9. 34.
    0
    mona roza !!
    ···
  10. 35.
    0
    siyasi görüşü ne kadar bana ters olsa da yaşayan en büyük türk şair olduğu reddedemem.
    ···
  11. 36.
    0
    mona rosa şiirinde anlatılan hikayenin o efsanenin çoğu kısmı doğrudur fakat esas kız intihar etmemiştir evlidir ve çocukları vardır... ama yine de efsane bir şiir. her ne kadar ikinci yeni çizgisinde yazsa da düşünceleriyle bu grupla bağdaştırılmaması doğrudur yaşayan önemli türk şairlerinden biridir...
    ···
  12. 37.
    0
    mona roza, siyah güller, ak güller
    geyvenin gülleri ve beyaz yatak
    kanadı kırık kuş merhamet ister
    ah, senin yüzünden kana batacak
    mona roza siyah güller, ak güller

    ulur aya karşı kirli çakallar
    ürkek ürkek bakar tavşanlar dağa
    mona roza, bugün bende bir hal var
    yağmur iğri iğri düşer toprağa
    ulur aya karşı kirli çakallar

    açma pencereni perdeleri çek
    mona roza seni görmemeliyim
    bir bakışın ölmem için yetecek
    anla mona roza, ben bir deliyim
    açma pencereni perdeleri çek...

    zeytin ağaçları söğüt gölgesi
    bende çıkar güneş aydınlığa
    bir nişan yüzüğü, bir kapı sesi
    seni hatırlatıyor her zaman bana
    zeytin ağaçları, söğüt gölgesi

    zambaklar en ıssız yerlerde açar
    ve vardır her vahşi çiçekte gurur
    bir mumun ardında bekleyen rüzgar
    işıksız ruhumu sallar da durur
    zambaklar en ıssız yerlerde açar

    ellerin ellerin ve parmakların
    bir nar çiçeğini eziyor gibi
    ellerinden belli oluyor bir kadın
    denizin dibinde geziyor gibi
    ellerin ellerin ve parmakların

    zaman ne de çabuk geçiyor mona
    saat onikidir söndü lambalar
    uyu da turnalar girsin rüyana
    bakma tuhaf tuhaf göğe bu kadar
    zaman ne de çabuk geçiyor mona

    akşamları gelir incir kuşları
    konar bahçenin incirlerine
    kiminin rengi ak, kimisi sarı
    ahhh! beni vursalar bir kuş yerine
    akşamları gelir incir kuşları

    ki ben mona roza bulurum seni
    i̇ncir kuşlarının bakışlarında
    hayatla doldurur bu boş yelkeni
    o masum bakışlar su kenarında
    ki ben mona roza bulurum seni

    kırgın kırgın bakma yüzüme roza
    henüz dinlemedin benden türküler
    benim aşkım sığmaz öyle her saza
    en güzel şarkıyı bir kurşun söyler
    kırgın kırgın bakma yüzüme roza

    artık inan bana muhacir kızı
    dinle ve kabul et itirafımı
    bir soğuk, bir garip, bir mavi sızı
    alev alev sardı her tarafımı
    artık inan bana muhacir kızı

    yağmurlardan sonra büyürmüş başak
    meyvalar sabırla olgunlaşırmış
    bir gün gözlerimin ta içine bak
    anlarsın ölüler niçin yaşarmış
    yağmurlardan sonra büyürmüş başak

    altın bilezikler o kokulu ten
    cevap versin bu kanlı kuş tüyüne
    bir tüy ki can verir bir gülümsesen
    bir tüy ki kapalı gece ve güne
    altın bilezikler o kokulu ten

    mona roza siyah güller, ak güller
    geyve'nin gülleri ve beyaz yatak
    kanadı kırık kuş merhamet ister
    aaahhh! senin yüzünden kana batacak!
    mona roza siyah güller, ak güller
    Tümünü Göster
    ···
  13. 38.
    0
    sessiz müzik şiirini okuduktan sonra diğer şiirlerini -serbest şiirlerini sevemem diye, fakat bu istisna şiiri çok sevdiydim- okuma hevesi kalmadı. kitabını almak da nasib olmadı. bir kere rüyama girdi. kendisine uzunca bir mail göndermiştim lakin cevap verilmedi, herhalde işi gücü çok üstadın, ama üzüldüm tabii. şiir anlayışını sevmesem de her şeyden evvel önemli bir mütefekkirdir.
    ···
  14. 39.
    0
    ii. yenici miydi neydi
    ···
  15. 40.
    0
    gibimin entellerine bak neyin peşindesiniz lan yannanlar
    ···
  16. 41.
    0
    oha amk daha önce neden entry girmedim lan bu başlığa
    üstad benim şu anda okuduğum fakülteden mezundur
    monarozayı burda aşık olduğu kıza ithafen yazmıştır
    ···
  17. 42.
    0
    Çocukluğu Ergani, Maden ve Dicle ilçelerinde geçen ve 1938 yılında Ergani’de 3 ay ilkokul öncesi ihtiyat sınıfına devam eden Sezai Karakoç, ilkokulu 1944'de Ergani’de bitirdi. Daha sonra Maraş Orta Okuluna parasız yatılı olarak kayıt oldu. 1947'de burayı bitirerek Gaziantep’te yine parasız yatılı lise öğrenimine başladı. Gaziantep Lisesi'nden 1950’de mezun oldu. Felsefe okumak istediği için istanbul’a gitti. Babasının isteği ilahiyat Fakültesiydi. Kendi parasıyla okuyamayacağını anlayınca, o zaman parasız yatılı kısmı bulunan Siyasal Bilgiler Fakültesi sınavına girdi. Sınav sonuçlarını beklerken de Felsefe bölümüne kayıt yaptırır. Şayet sınavı kazanmazsa felsefe tahsili yapacaktı.

    Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi kazanarak başladığı yüksek öğrenimini 1955’te fakültenin mali şubesinden mezuniyetle tamamladı. Mecburi hizmet sebebiyle Maliye Bakanlığı’nda Hazine Genel Müdürlüğü Dış Tediyeler Muvazenesi Bölümüne atandı.

    Daha sonra Maliye müfettişliği sınavına girdi ve kazanarak ve 11 Ocak 1956’da müfettiş yardımcılığı görevine başlar. 1959 yılında istanbul’da Gelirler Kontrolörüdür. Bir ara Ankara çağrılıp Yeğenbey Vergi Dairesinde görevlendirilirse de kısa bir müddet sonra yine istanbul’daki görevine döner. Görevi icabı Anadolu’yu çok gezer ve birçok il, ilçeyi inceleme, tanıma fırsatı bulur. 1960 - 1961 yıllarında yedek subay olarak yaptığı askerlik görevinden sonra istanbul’daki görevine kaldığı yerden devam etti. 1965’ten 1973’e kadar birçok kez istifa etti. 1973’ten bu yana da hiçbir resmi görev almadı.

    istanbul'da Diriliş Yayınları ve Diriliş Dergisi'ni kurdu. 1990 yılında “Güller Açan Gül Ağacı” amblemiyle Diriliş Partisi'ni kurdu. Yedi yıl Partinin Genel Başkanlığını yürüttü. Ancak parti 19 Mart 1997’de 2 genel seçime girmediği için kapatıldı. 2006 yılında kültür bakanlığı özel ödülü ile ödüllendirildi. Bakanlığa, ödülün para kısmının kültür sanat işlerine harcanmasını, diğer kısmınınsa posta ile bildirdiği adrese yollanmasını rica ettiği bir mektup yolladı. 2007 yılında Yüce Diriliş Partisi'ni kurdu ve halen partinin genel başkanlık görevini yürütmektedir. 2007 yılının Nisan ayından beri her cumartesi akşamı, Yüce Diriliş Partisi istanbul il Başkanlığı'nda değerlendirme konuşmaları yapmaktadır. Bu konuşmalar partinin internet sitesinden canlı olarak yayınlanmaktadır.
    Tümünü Göster
    ···
  18. 43.
    0
    (bkz: tanım yapmış lan)
    ···
  19. 44.
    0
    @1 şukuyu da aldın bu arada *
    ···
  20. 45.
    0
    laf etmeyin muallakler
    ···