/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
  1. 1.
    +3
    Arkadaşlar ilginizi çekeceğini düşündüğüm ve soluksuz okuyacağınız bir hikaye yazıyorum. Burada parça parça sizlerle paylaşacağım.

    Bugün işten çıkınca akşama kadar sahilde oturdum düşündüm düşündüm ve düşündüm. Karanlık çöktüğünde eve gitmeye karar verdim Genellikle sokağın en karanlık tarafında yürürüm. Yalnızım ve konuşabileceğim kimse yok. Bir görünmezlik pelerinim var gibi. insanlar benim farkıma bile varmıyor ama ben her gün saatlerce onları gözlemliyorum.

    Sonunda eve varmıştım. Çalışma masam çok ıncıntı yine. Aslında eski bir yuvarlak yemek masasıydı. Yer yer cilaları sökülmüş, üzerinde kalem ve maket bıçağı izleri olan son derece eski bir masa...

    Masaya baktığımda aylardır üzerinde çalıştığım bir projemin ne kadar berbat ilerlediğini görüyordum. Birbirine girmiş kablolar, lehim telleri, bantlar elektronik devre kartları ve üniversitedeyken yaptığım çirkin bir robot paramparça olmuş hayatımın bir özeti gibiydi. Mesleğimi çok sevmeme rağmen işimi sevmiyordum. Çalıştığım şirkette, sisteme hizmet etmesi için tonlarca bilgiyle yüklenmiş bir köle olduğumun bilincindeydim. Ben de hobi olarak geceleri bu eski masanın üzerinde işim dışında çalışmalar yapıyordum. Birkaç şey atıştırdıktan sonra masamı topladım ve tüm malzemeleri sıralı bir şekilde numaralandırıp kaplara koydum.

    Daha sonra kendime bir çay yapmaya karar verdim. Isıtıcıdan bardağa döktüğüm sudan çıkan buharı izlemek bana inanılmaz bir huzur veriyordu. Sanırım her insan gibi ben de hala ilkel içgüdülere sahiptim. Ateş, kaynayan su ve buhar görmek bir enerjiyi yönlendirebildiğim için kendimi önemli hissettiriyordu. Geçmişte insanların buharın gücünü görmesi ve buharlı makineleri icat etmesiyle birinci sanayi devrimi gerçekleşmişti. Buharlı trenler, buharla çalışan makineler gerçekten çok etkileyiciydi. Bu yüzden teknolojinin hayatımızın her anına girdiği günümüzde evinde çirkin bir robotla yaşayan bir elektrik mühendisi olmama rağmen hala kupamdan çıkan buharı izlemekten keyif alıyordum. Çayımı demleyip bilgisayarımı açtım ve sonunda o ucu bucağı olmayan sanal hayatımı yaşadığım evrene giriş yaptım.

    Bu evrende gerçek dünyadakinden çok daha önemli biriydim ...
    (Devam edecek)
    ···
  2. 2.
    0
    Her ne kadar oturduğum sandalyeden gelen ıslak demir kokusu rahatsız edici olsa da birazdan sanal arkadaşlarımla tartışacağım konular beni heyecanlandırıyordu.

    Basit şekilde tasarlanmış bir forum sitesinde yorgunluktan uyuyana kadar çeşitli projeler üzerinde konuştuğum arkadaşlarım vardı.Çoğu mühendis, yazılımcı veya bu konulara ilgili kişilerden oluşuyordu. Yarın hafta sonu olduğu için sabah erken kalkmama gerek yoktu. Bu yüzden bugün biraz uzun konuşacaktık.

    Her ne kadar çalıştığım şirkette mutsuz olsam da sanal çalışma arkadaşlarımla oluşturduğum ekiple çok ama çok garip bir konu üzerinde uğraşıyorduk : Biyo-Nano- Nesnelerin interneti.
    ···
  3. 3.
    0
    Biyo- Nano Nesnelerin interneti yani IoBNT kısaca insan vücudu ve çevresindeki elektronik cihazlar arasında bir ağ ve sensörler arasında haberleşmeyi sağlayan yeni bir teknolojinin adıydı. insan vücudu ve nano sensötlerin işbirliği ile vücut içi algılama ve çalıştırma uygulamaları oluşturulabiliyordu. Bu uygulamalar ile kişi sağlığı ilgili bilgilerin toplanıp internet yoluyla bir dış sağlık kuruluşunailetilmesi yine ilaçların sentezi ve salınması gibi aynı sağlayıcıdan gelen komutlar yürütülebilirdi. Ayrıca birçok hastalığın temelinde olan endokrin ve sinir sistemlerine dayalı organlar gibi iç organlarımız arasındaki iletişimde oluşan arızaların onarılabileceği veya önlenebileceği vücut içi bağlantı kontrolü uygulamaları yapılabiliyordu. Biz ise tam olarak bu konuyla ilgileniyorduk. Ekibimde bir biyomedikal mühendisi, bir tıp hekimi, bir yazılımcı, benimle birlikte üç tane elektronik mühendisi ve bir de yazar bulunuyordu.
    ···