-
101.
0sırf ananı gibicem
-
102.
0nıck altıma girip benımde altıma gırmek ısteyen bı yazar :p şaka şaka az pıc deılsın panpa
-
103.
0kimin feykisin lan
-
104.
0katıksız huur çocuğu anasını nedensiz gibtim de ondan bu nefreti
-
105.
0ananın dıbına roket atarım
-
106.
0Dünya kadar eski olan eşcinselliğin kişinin cinsel olarak kendi cinsine ilgi duyması olarak tanımlanabileceğini söyleyen Cinsel Sağlık Enstitüsü Derneği (CiSED) Genel Sekreteri Cinsel Terapist Psk. Gülüm Bacanak eşcinselliği, erkek veya kadın olarak bir insanın libido yönelimi ve doyumu itibariyle yine kendi cinsine sevgi ve cinsel ilişki arzusu ile dönme olarak tanımlarken,Tümünü Göster
“Eşcinsellik bir ruhsal bozukluk mudur?” sorusunun genel hekimlik uygulamasında önemli bir sorun olduğunun altını çizen CiSED Başkanı Cinsel Terapist Dr.A.Cem Keçe, ise “Çünkü ruhsal bozukluk veya anormal davranış, göreceli kavramlardır.
Zira öncelikle normalin tarif edilmesi gerekir. Yaşadığı toplumdaki kişilerin çoğunluğunun değer yargılarını benimseyen ve toplumun geneline uygun davranan birey normal, aykırı hareket eden birey ise anormal olarak adlandırılabilir.
Bu açıdan bakıldığında eşcinsellik anormal bir davranış olarak görülebilir. Ancak ruhsal bozukluk olup olmadığını belirleyen en önemli etken ise; kişinin kendini nasıl hissettiğidir.
Eşcinsellerin kendilerini suçlu, huzursuz, yalnız, depresif, sıkıntılı ve gergin hissetmeleri sık rastlanan bir durumdur. Yani ruhuna ve benliğine aykırı olduğu halde eşcinsel eylemlerini sürdürmek zorunda kalmak veya dürtüyü kontrol edememek kişide ruhsal sıkıntı yaratabilir. Bu açıdan baktığımızda da eşcinsellik bir ruhsal bozukluktur, bir cinsel eğilim bozukluğudur, bir cinsel kimlik bozukluğudur” diye konuştu.
TÜRKiYE’DE EŞCiNSELLiK ORANI YÜZDE 12
ABD’de yapılan araştırmalara göre, erkeklerin yüzde 20’nin, kadınların ise yüzde 18’nin eşcinsel eğilim göstermekte olduğunu ifade eden Dr. Keçe, “2004 yılından beri yaptığımız ve şu an itibarıyla 5000 kişiye ulaştığımız Eşcinsellik Anketi'mize göre ülkemizde eşcinsellik oranı yüzde 12 gibi gözükmektedir.
Ancak konunun hassasiyeti ve gizli eşcinsellerin sayısı göz önüne alındığında bu oranın daha fazla olması muhtemeldir” dedi.
Kişilerin, eşcinsel olduklarını genellikle ergenlik döneminde fark ettiklerinin altını çizen CiSED Genel Sekreteri Cinsel Terapist Psk. Gülüm Bacanak; “Bir kısım eşcinsel eğilimlerini çoğunlukla uzun süren ve çoğunlukla kendileri için tatmin edici olan heterociksüel bir cinsel yaşam sonrası fark edebilir.
Bir kısmı da ömür boyunca bu kimliklerini gizli tutmakta ve eşcinsellikle ilgili düşünce ve duygularını eyleme geçirememektedir. Çünkü eşcinseller toplumda yaygın olan eşcinsellere yönelik kaygı, korku ya da nefret nedeniyle cinsel yönelimlerini bir süre ret ederler ve kendilerini heterociksüel ilişki kurmaya veya karşı cinse ilgi duymaya zorlarlar.
Ama eşcinseller ilerleyen yıllarda, ekonomik ve toplumsal anlamda yer edindiklerinde, kendilerini daha rahat ifade edebilme yetisi kazandıklarında, sosyal konumları ve kişilikleri sağlamlaştıkça, kendilerine güvenleri arttığında, hayatlarını kendi istedikleri doğrultuda yaşama isteklerini eyleme dönüştürmeye ve eğilimlerini açığa vurmaya başlarlar” dedi.
Eşcinselliğin açık ve gizli olarak ikiye ayrılabileceğini ifadede eden Dr.A.Cem Keçe, “Açık eşcinselliği, gizli eşcinsellikten ayırt etmek gerekir. Açık eşcinsellikte kişi, eşcinsel duygu ve dürtülerinin bilincedir, cinsel yöneliminin nesnesi bellidir.
Toplumsal yargı ve baskılardan korksa da, bunalsa da ve bunu kendisi için sorun olarak kabul etse de; bu duygu ve dürtülerin doyurulmasını ister ve uygun eş bulunca kendisine haz veren cinsel eylemleri olur.
‘GiZLi EŞCiNSELLER MAÇOLUK YAPARAK KENDiNi KANITLAR’
Gizli Eşcinsellik (Latent Eşcinsellik) ise; dinamik bir kavramdır ve kişi, benliği tehdit eden ve benlik tarafından kabul edilemez olan eşcinsel dürtü ve eğilimlerinin bilincinde değildir.
Bu dürtülerin hem bilinçdışı güçlü bir etkinlik taşımaları, hem de benliğe yabancı olmalarından dolayı; kişi bir yanda, bilinçdışı yasak ve kabul edilemeyen dürtü ve eğilimler; öbür yanda benliğin bunları bilinçten uzak tutma ve bu dürtülerle savaşma gereksinimi arasında kalır.
Bu çatışma içinde kalan benlik kendisini homofobi, aşırı erkeklik çabaları, maçoluk, aşırı eşcinsellik düşmanlığı gibi değişik savunma düzenekleri ile savunmaya çalışır.
Burada amaç; bilinçdışı olarak, başkalarının kendisini eşcinselmiş gibi görecekleri korkusunu yenmek ve aşırı erkeksi davranışlarla eşcinsel olmadığını kanıtlamaktır” dedi.
EŞCiNSELLiĞiN NEDENLERi NELERDiR?
Eşcinselliğin çoğunlukla zor ve acı dolu bir sürecin sonunda oluşan bir durum olduğuna dikkat çeken CiSED Genel Sekreteri Cinsel Terapist Psk. Gülüm Bacanak; “Eşcinselliğin nedenlerini anlamamız çok önemlidir. Çünkü önemli olan yaygınlaşmasının önlenmesidir. Eşcinselliğin nedenleri şunlardır:
Genetik yatkınlık, hormonsal bozukluklar, çocukluk döneminde şiddete maruz kalmak, tacize ve tecavüze uğramak, çocuklukta karşı cinsle ilgili yaşanmış kötü bir deneyim, ciddi aile sorunları, aşırı otoriter bir babanın varlığı, baba veya figürlerinin çocuğun hayatında olmaması, aşırı duygusal veya içine kapalı bir yapıya sahip olunması, erken boşalma, iktidarsızlık, vajinismus veya disparoni gibi cinsel işlev bozuklukları nedeniyle yaşanan başarısız ve aşırı sorunlu cinsel deneyimler, yanlış yetiştirilme yani erkek çocukların kız gibi, kız çocuklarında erkek gibi yetiştirilmesi, ebeveynler başta olmak üzere yakın çevrede eşcinsel eğilimleri olan kişi veya kişilerin modellenmesi, örnek alınması, kızların daha yumuşak tavırları olan erkekleri, erkeklerin ise daha erkeksi tavırları olan kızları aralarına alma eğilimleri, yazılı ve görsel medyanın eşcinselliği özendirici yayınları vb.”
TEDAVi OLMAK iSTEYENLERiN SAYISI ARTIYOR
Eşcinselliğin heterociksüelliğe yani karşı cinse ilgi duyulması durumuna dönüşme isteği ile ilgili bazı analitik ve varoluşsal yaklaşım, bilişsel ve davranışçı teknikleri içeren cinsel terapilerin mevcut olduğunun altını çizen Dr.A.Cem Keçe; “Cinsel eğilimleri hakkında akılları karışmış veya eğilimlerini değiştirmek istediklerinde tedavi araştıran bireylerin sayısı, son birkaç yıldır etkileyici bir şekilde artmaktadır.
Çünkü cinsel kimlik karmaşasının anlamı ülkemizde çok farklıdır ve bu nedenle kendini ifade etmiş lezbiyen, eşcinsel veya biciksüellerin, kendilerine ve diğerlerine, korku, utanç ve nefretle bakmaları sık rastlanan bir durumdur.
AiLELER RUHSAL BiR HASTALIK OLARAK BAKIYOR
Cinsel rolün cinsel kimliğe uygun olmadığını anlayan ailelerin hemen telaşa kapıldığını söyleyen Gülüm Bacanak, “Aileler eşcinselliği çok ağır ruhsal bir hastalık olarak görüyor.
Bu nedenle ailenin eğitim seviyesine göre çocuklarına yaklaşımları da farklı oluyor. iyi eğitimli bir aile soruna "yardım edin düzelsin" diye yaklaşırken; bir diğer grup ailede "düzeltin ya da biz düzeltelim" diye baskıcı yaklaşabiliyor.
Biz bu aileleri; kişinin duygusal ve fiziksel olarak hangi cinsiyetten kişilere ilgi duyduğunun o kişinin cinsel yönelimiyle ilgili olduğunu ve cinsel yönelim kavrdıbının fanteziler, duygusal bağlanma, cinsel davranış ve kendini tanımlama gibi birçok bileşeni olduğunu, bu nedenle insana saygı çerçevesinde yaklaşılmasını, birlikte yaşadığımız bu dünyayı yalnızca birbirimizi anlayarak güzelleştirebileceğimizi söyleyerek yatıştırmaya çalışıyoruz. Ama hastanın isterse değişebileceğine dair de umut veriyoruz” dedi.
EŞCiNSELLiK VE AiDS
Eşcinsellerin partner anlamında eşlerine daha sadık olduklarını ifade eden Dr.A.Cem Keçe, “Eşcinsellerin toplumun değer yargılarına uygun bir şekilde ve kapalı kapılar ardında özgürce cinsel tercihlerini ortaya koymalarında ve eşcinselliği saygın bir seçenek olarak yaşanmalarında bir sakınca yoktur.
Mesele sınırların aşılması sorunudur. Mesele topluma ve gençlerimize kötü örnek olacak şekilde eşcinsel yaşantının gözler önünde sergilenmesidir. Böylece toplumsal önyargılar oluşmakta ve eşcinseller tek gecelik ilişkilere zorlanmaktadır.
Bu durum, eşcinsellerin AIDS'in heterociksüel nüfusa geçmesinden sorumlu kişiler olarak sıklıkla günah keçisi ilan edilmelerine ve AIDS görülme oranında artışlara yol açmaktadır. -
107.
0Eşcinsellik uzun yıllardır bilim çevreleri de dahil olmak üzere bir kimlik bozukluğu, hastalık, sapıklık gibi olumsuz ifadelerle tanımlanmıştır. 1974 yılında Amerikan Pgibiyatri Birliği ve daha sonra 1992 yılında ICD (International Classification of Diseases) homociksüelliğin ruhsal bir bozukluk olmadığı kararını almışlar ve bu kavramı hastalık sınıflandırmalarından çıkarmışlardır. Ancak bugün bile bu konu, halk arasında, politikacılar arasında ve bilim çevrelerinde tartışılmaktadır. Ancak bilimsel olarak bakıldığında eşcinselliği benimsemiş ve bu kimliği ile barışık olan grupta ruhsal sorunların ya da bir kimlik bozukluğunun olduğunu bildiren bir veriye rastlanmamaktadır. Ancak eşcinsel kimliğinden kurtulmaya çalışan, homofobik ya da baskı altında olan grupta ruhsal sorunlar heterociksüellere (karşı cinse ilgi duyanlara) göre daha yüksek gibi görünmektedir’.Tümünü Göster
Cinsel tercihimiz ne olursa olsun hepimizin zaman zaman terapiye ihtiyacımız var. Pgibolojik destek, tek başımıza başaramadığımız durumlarda kendimizle yüzleşmemizi, bedenimizde ve ruhumuzda birikmiş olumsuzlukları keşfedip onları salıvermemizi sağlıyor. Ancak bir eşcinsel için kendisiyle yüzleşme, kendini kabullenme sürecini atlatmak sorunları halletmeye yetmiyor, bir çok heterociksüelin yaşamında adı anılmayan sorunları da aşmak zorunda.
Eşcinselliğini kabullendiği halde bu konuda sıkıntı duyan kişi terapiye devam etmek isterse çalışılması gerekebilecek konular genelde 4 başlık altında toplanabilir:
1-Eşcinsel duygular ve aşkla ilgili suçluluk duyguları.
2-Aynı cinsten biriyle beraber kapalı bir ilişki kurmanın yaratacağı zorluklar.
3-Eşcinsel ilişkideki cinsel güçlükler.
4-Toplumla ilgili ortaya çıkabilecek çatışmalar.
Açılma Süreci
Gey ya da lezbiyen olduğunu açıklama süreci öncelikle bir kişiye daha sonra da diğerlerine homociksüel olduğunu açıklamayı içerir. Bu süreç içerisinde birey pgibolojik olarak oldukça incinebilir bir yapıya sahiptir. Bunun nedeni diğerleri tarafından kabul ya da reddedilme riskinin yaşanması ve sonucunda bireyin benlik saygısının olumsuz etkilenmesi olarak görülebilir. Devam eden süreçte birey toplumdaki yeni cinsel kimliği ile kendini keşfetme sürecine girer. Genellikle gey toplulukları ile yeni ilişkiler ve becerilerle ilgili pratik yapmaya başlar. Keşfetme süreci sonunda tipik bir biçimde birincil ilişkilerin şekillendiği bir süreç ortaya çıkmaktadır.
Bu ilişkiler sık sık, kısa süreli, kıskançlık ve dalgalanmalarla dolu daha çok heterociksüel ilişkilere benzeyen bir yapıdadır. Son olarak; toplumda tam olarak fonksiyon gören ve uzun süreli bir ilişkiyi devam ettirecek bir bireye bağlanma ile sonuçlanan bir bütünleşme süreci söz konusudur. Elbette bu süreçler ortaya çıkmadan önce birey kendi eşcinsel kimliğine ulaşmalıdır. Eşcinsel kimliğine ulaşma altı dönemi içerir:
Kimlik Karmaşası:
Birey muhtemel olarak heterociksüel bir kimlikle hayata başlar. Çünkü heterociksüellik toplumda oldukça normal sayılmaktadır. Aynı cinse ilgisinin olduğunu fark etmesi ve davranışları bireyin "ben kimim" sorusu karşısında karmaşaya düşmesine neden olur.
Kimlik Karşılaştırması:
Bu evrede birey eşcinsel olabilirim şeklinde düşünmeye başlar. Bu evre, kişinin içinde uyanan duygular nedeniyle heterociksüellikte yaşadığı rahatlığın kaybolması ile sonuçlanır.
Kimlik Toleransı:
Bu evrede birey ‘Ben eşcinselim’ şeklinde düşünmeye başlar. Birey diğer eşcinsellerle iletişim kurmak ve bilgi almak, paylaşmak ister. Bu aşamada diğer eşcinsellerle iletişimin kalitesi ve içeriği oldukça kritiktir.
Kendini Kabul:
Bu evrede ‘Ben homociksüelim’ diyebilmekte ve bu kimliği kabul etmektedir.
Kimlikle ilgili Memnunluk:
Birey dünyadaki eşcinsellerin iyi ve önemli bireyler olduklarını, heterociksüellerin ise aynı şekilde olmadıklarını düşünmeye başlar.
Kimlik Sentezi:
Birey artık ‘bize karşı onlar’ yani eşcinsellere karşı heterociksüeller şeklinde düşünmekten vaz geçer, heterociksüeller içerisinde de iyi ve destekleyici insanların olduğunu kabul eder. Bu son evrede birey toplumsal ve öznel kimliğin bir sentezini yapar. -
108.
0büyük orrospu çocuğudur
-
109.
0anasını açık ara gibtiğim yazar
-
110.
0ananı bacını soyunu sopunu eşini yüreğini inandığını giberim huurnun çocuğu
-
111.
0huur cocugu demiycem ama senin geçmişini giberim aq veledi
-
112.
0en adi huur çocudur yahudidir gaydir bintir
-
113.
0niye kufur ettin nick altimda pic?
-
114.
0beni sevdin herhalde?
-
115.
0çok kaliteli huur çocugu
-
116.
0gibtirsin gitsin böyleleri dedirten bin
-
117.
0googleye face yazan ergen yazarın tekidir
-
118.
0ananın amından hiç çıkmasaydın keşke
-
119.
0huurnun çıkardıgı bi mahlukat amk
-
120.
0özellikleri saymakla bitmez
1-vatan haini
2-huur çocuğu
3-babası belli değil
4-liseli
5-türk değil(ermeni, yahudi veya rum, asıllı olduğunu düşünüyorum)
6-anasını gibmek farz oldu
-
oğlanın biriyle date çıktım 3 bira ısmarladı
-
eskiden sözlüklerde fenomen tipler olurdu
-
anasına sövdüm it gibi hırlıyor mk
-
souki ne haber dost
-
beyler bali li sevgilimi unutmak için
-
aceyip ve joseph evde tanga giyip femboy
-
bugün suriyeli bir kadına 100 tl verdim
-
karneller nasıl
-
taşak gibi film olacak anlaşılan
-
mehdi gelmiştirrrr
-
la 1 ay önce tinderdan tanıştığım başka bir kız
-
kısa süreli ilişki arayan kızlar
-
bu oyunu hatırlayanlar kesinlikle liseli değildir
-
4 yıllık lise hayatım sona erdi
-
son dakika zekeriya beyaz öldü
-
gotcapsivarmı bak hele buraya
-
iran ve israil kardeş ülkelerdiir
-
mezuna kalan imciciler
-
az önce yediğım sucukların eşşek eti olduğunu
-
az önce tinderdan bir kızla eşleştim
-
bu resimde ne anlatılmak isteniyorrr
-
bu oyunu hatırlayanlar liseli degildir
-
herkes bir gün 15 dakikalığınaa
-
ermeni jordi polla
-
souki elleri nasırlı çırak köpek
-
mentollu burun spreyi
- / 1