-
1.
+1Sevgili arkadaslar uzunca bir süredir yazıp yazmamak arasında kaldığım bir hayat kesitini sizlerle paylaşmak istiyorum. Bunu neden inci sözlük aracılığıyla yaptığımı hikayenin sonunda açıklayacağım. Umuyorum hayatın, insanın değerini anlamak için bir fırsat olarak gördüğüm bu hikaye sizin için de benzer duyguları uyandırır. Başlayalım.
-
2.
0çok fazla insanı beklemeyeceğim, elbet bir şekilde birileri görür ve okur ben de görevimi yerine getirmiş sayarım kendimi
-
3.
0içimde tutmak istemediğim her şeyi yazarak ifade etmeye başladığım ilk günü hatırlıyorum. Bursa Anadolu Lisesi'nin yatakhanesindeki ilk günümdü, 11 yaşında bir Anadolu şehrinden az ötesindeki çok daha büyük bir kente okumaya gelmiştim. Ranzanın alt katında yatarken yüzüme bakan ahşap plakaya “evimi çok özledim” yazdım. Ranzanın üst katından ince, uzunca bir surat aşağıya doğru sarktı “ne yazdın oraya, Emre ben”. Güzel kardeşim ile böyle tanıştım.
-
4.
+17 senelik anadolu lisesi günlerimizi çok detaylı anlatmayacağım, ancak öyle bir dostluk kurduk ki yediğimiz içtiğimiz ayrı gitmedi. Onun parası geldiğinde ben aldım, benim param geldiğinde o aldı, çok akıllı çocuktu, her şeyi çabucak öğrenirdi, Galatasaray'ı çok severdi.
-
5.
0Lise'den sonra ben Ankara'da, Emre istanbul'da okumaya başladık. Üniversite hayatımız boyunca sürekli birbirimizle görüştük. Defalarca Esat'taki iğrenç evimde, defalarca Beşiktaş'taki o iğrenç evde birbirimizin misafiri olduk. Ankara'da Limon, istanbul'da Bronx sıklıkla gittiğimiz mekanlardı. Dönemin hit şarkılarından paylaşalım bizim gibi 30+ arkadaşlar çok net hatırlayacaktır.
http://www.youtube.com/watch?v=qE7SgQHlGCE -
6.
0anlat panpa dinliyok
-
7.
+1partları uzun yaz böyle sıkarsın milleti.
-
8.
+1olabildiğince akıcı anlatmaya çalışıyorum, acemisiyiz bu işlerin anlayışınıza sığınarak devam edeceğim
-
9.
+1Üniversitenin ilk yılları kadınları tanımaya başladığımız yıllardı, yatılı okumanın en büyük dezavantajı kadınların varlığına çok geç uyanmamızdı. Belki de hayattaki en büyük eksiğimiz buydu. Kafamız çalışıyordu, mantığımız işliyordu ama kadınlar mevzu bahis olduğunda, ne aklın ne de mantığın anlamı vardı.
-
10.
+1ikinci dönem yeni başlamıştı, Ankara'da iğrenç bir soğuk, minibüslere ayakta insan alınmadığı yıllar. inşallah hala öyle değildir. Nokia 5110 telefonum çaldı, o döneme göre biraz demode kalmıştı ama öğrenci şekli, işimizi görüyor. http://galeri.uludagsozlu...m/21/nokia-5110_12247.jpg
Emre arıyordu. Açtım telefonu, hatır sorma faslından sonra “manita yaptım oğlum ben” dedi. -
11.
+1@12 ikinci nesil olmanin konuyla ne alakasi var panpa?
-
12.
+1gri ekran olayindan dolayı yazdıklarım gidiyor sürekli, notepad ile yazıp geniş parcalar halinde aktaracagim
-
13.
0Bu kızla ilişkisi üzerinden çok fazla yorum yapmayacağım. Çünkü çok yakınen takip edemedim ama bütün üniversite hayatını bu kızla geçirdi Emre. Çok mutluydu, evleneceğim diyordu. Kız da aynısını diyordu. Ama işte galiba planlamak ile hayata geçirmek çok farklı şeyler. iki tane birbirine çok uygun insan bir hayatı kuramıyor, bir şeyler ekgib kalıyor. Emre'nin neredeyse 6 yılın sonunda en ufak bir ayrılık konuşması dahi yapmadan ayrıldığı, bir kez bile karşılıklı herhangi bir şey için kavga etmediği bu kızcağız size ileride anlatacağım o acı günün ertesi günü evlendi. Acı bir tesadüf mü, yoksa kaderin kuzeye bakan cephesi mi bilemiyorum. Bu detaylar, Emre'nin ikinci ve son ilişkisinin hangi temeller üzerinde ilerleyeceğinin özeti belki de, üniversite sonrası yıllara geçelim. Benim de mezun olup istanbul'a yerleşeceğim, Emre'nin kendi hayatını, aslında çevresindeki tüm insanların hayatını etkileyecek Bahar ile tanışmasının zamanlarına...
-
14.
0bugunluk burada kestim yarin devam edecegim
-
15.
0Benim mezuniyetim biraz dertli oldu, bizimki zamanında bitirdi okulunu hemen bir işe girdi. ilk yaşadığı ilişkinin ilk ayrılığı da aşağı yukarı bu zamanlara denk geliyor. O kız okulu bitirip iş hayatına girince biraz değişti sanıyorum, bizimki değişikliklere hiç ayak uyduramaz. Yatılı okurken bir kere odamızı değiştirdiler, o hiç değiştirmedi hep aynı odaya girdi en sonunda herkes razı oldu. O oda 7 sene boyunca bizim kaldı. Hiç kavganın olmadığı, kötü sözün olmadığı o ilişki, her şey bu kadar düzgün olamaz diyen bir ilahi güç tarafından bitirildi belki de. Yaklaşık 1 sene Emre inceden tripli şekilde bir hayat yaşadı, ben o dönem Ankara'da okulu bitirmeye çalışıyordum. Telefon konuşmalarımızda, msn muhabbetlerimizde sürekli "nasıl başka bir kadını sever insan" diye sorardı. Benim gibi kadınlarla ilişkisi müsteşar seviyesinde olan, sarhoş olunca ancak kadınlarla gecelik bile değil 1 saat süren ilişkiler yaşayan birisi için hiç bir anlamı olmayan bir soruydu. Ama Emre benden çok farklıydı.
-
16.
0Güzel yazıyosun panpa devam et
-
17.
0içten gelen bir samimiyet var okunmalı.
-
18.
0devam et panpa okunur bu...
-
19.
02006'nin sonlarina dogru Emre iş değiştirdi, hayatini degistirecek karari verdiginin o anlarda hic farkinda degildi. hic birimiz degildik. iteleye kakalaya okulu bitirdim ben de, diplomami alir almaz Istanbul'a geldim, isim hazirdi. sariyer'de her seyden, her yerden uzak bir ev tuttum. Emre Beşiktaş'ta arkadaslariyla yaşıyordu, çok makara çocuklardı arada gidip geliyordum. Emre yeni işinden memnundu, çok yoğun çalıştığını söylüyor, ama patronlarinin ve işyerindeki tek arkadaşı duygu'nun yaklaşımını çok sevmiş olacak ki hiç gocunmadığını anlatıyordu. haftasonları mesailer, bitmeyen işler, projeler. Çok az görüşebiliyorduk, 1 seneyi geçmişti istanbul'a geleli. Bir akşam bu beni aradı, seninle çok acil konuşmam lazım hemen gel. Mecidiyeköy Match Cafe'de buluştuk. "Bir kız var" dedi. Ben hemen "işyerindeki Duygu mu" dedim. "Yok lan deli misin, o benim arkadaşım, bu onun üniversiteden bi arkadaşı" dedi. Ben daha bir şey sormadan bu başladı anlatmaya. "Şimdi bana gülmeden, o alaycı ve ayıplayan bakışları atmadan dinle. Bu kızı bir kere gördüm sadece. Ama bayadır internette konuşuyoruz, garip birisi. Onun da başından benimki gibi çok uzun bir ilişki geçmiş neden bilmiyorum kendimle ilgili hissettigim ekgiblerin büyük çoğunluğu onda var, onda olmayanlar da bende var. Sence bu hep konuştuğumuz denge değil mi?" dedi. O bahsettiği bakışları atmamak için çok çabaladım. Ama gözündeki o parlak ışık beni gerçekten etkiledi. Bursa'da kültür parkta yağmur altında izlediğimiz deplasmandaki Leeds United maci bitince bile böyle mutlu bakmamıştı Emre. "Bir kere gördüğün, dijital ya da sanal mı desem bir karaktere aşık oldum mu diyorsun sen şimdi?" dedim. "Bana hediye bir takvim yapmış" dedi.
-
20.
+1--spoiler--
Gece yatmaya gideceğim, bunun kapısının önünden geçerken inceden ağlama sesi duydum. içim yine cız etti. Lan daha geçen gün ne güzel maça zütürdün beni, Sneijder gol atınca uzun süre sonra güldün. Piizlendik bir güzel maç öncesi yine sokakta bütün arkadaşlarınla. Ne güzel makaralar döndü eski yolculuklar, tribünler, deplasmanlar. E feneri de yendiniz işte be oğlum. Neden bu kadar hüzün?
--spoiler--