1. 76.
    0
    yazacagim merak etmeyin. isler yogunlasti sadece.
    ···
  2. 75.
    0
    devdıbını tek seferde yazıp, yakın zamanda sonlandiracagim hikayeyi okuyanlar, takip edenler sagolsun varolsun.
    ···
  3. 74.
    0
    --spoiler--

    -düştün be olm sadece bişey yok. nefes al.
    +abi... nasıl..
    -lan nerde kaldı dıbına koydugumun ambulansi. emre nefes al, hepsi gececek.
    +nasıl..
    -nefes al, geçecek. hepsi gececek.
    +tamam..kan
    -nefesl al. hepsi gececek

    --spoiler--
    ···
  4. 73.
    0
    Her sabah uyandığında yatağın boş tarafında sevdiğini arayan, sürekli kızın tarafında yatan muhtemelen kokusunun son zerrelerini burnuyla tarayan bir adam. Banyo dolabının arkalarında kalmış ruju buldugunda 1 gun boyunca elinden hic birakmadan tuttu. O kadınların vucudu parlak gosteren garip losyonlarından bi siseyi de. Kısacası bu evdeki her seye her esyaya bu aşkın ruhu sinmişti. Bana kalsa emreyi alıp, orayı ateşe vermek en doğrusuydu. Ama bizim cocuk icin bu ev, kokusu, rengi, dokusu, esyasıyla bir aşk müzesiydi artık. Böyle olduğu gibi kalsın istiyor, birçok kez niyetlenip bahara sergileyemediği gitar performası için provalar yapmak istiyor – ki bu gitar fobisini de anlatacagim-, soz verip yapamadigi yemekleri yapmak istiyor, artık su bulasıkları yıkamak istiyor, camasirlari makineye atıp asmak istiyor, baharin kanepesine oturup o calisirken onu rahatsız edip kendini opturmek istiyor, ozetle icindeki butun pismanliklari orada yok etmek istiyordu.
    ···
  5. 72.
    0
    Aklımca bu garip çocuğa bir reçete yazdım ilk önce bu evden çıkarmak gerekiyordu Emreyi. iki aşığın günlerce beraber boyadığı bu ev, ceplerindeki son parayı birleştirip aldıkları ahşap mobilyalarla, otobüsle ikeaya gidip sırtlanılan o hüzünlü mirasla doluydu. Her objenin bir hikayesi vardı, geceler boyunca o hikayeleri dinledim ben. Ailesiyle iliskisi pek olmayan, hic bir kadına aşık olmamış, hayattaki en kıymetlı varlıgı bu karşımdaki caresiz cocuk olan ben geceler boyunca ağladım. Hayatımın hicbir doneminde ağladığı hatırlamıyorum o günlere kadar.
    ···
  6. 71.
    0
    size nasıl bir hüzünden bahsettigimi trajikomik bir ornek ile aciklayayim. bu cocugun pgibolojik durumu artık oyle bir noktaya gelmisti ki. camasir makinesinin program bitti melodisi bile bünyesinde en haşin ayrılık şarkısının etkisini yapıyordu. buzdolabının kapagı açık kaldığında çıkardığı ikaz sesi de öyleydi. Elimden hiçbir şey gelmiyordu, ne oldu oğlum diye sorduğumda "her şey onu hatırlatıyor abi bana, ben bununla nasıl başa çıkacağım" dedi. o anda içimden tamam durumu kabullenmiş, en azından delirmiyor dedim. ciddi anlamda aklını kaybedeceginden endiselenmis, bir sekilde doktora gitmemiz gerektigini dusunmeye baslamistim. bir kaç gün iyi gecti, bu sırada islerini cok bosladigi icin musterieriyle birer birer arası bozuldu. alacaklarını alamadı, borcları birikti. ailesiyle inceden bozusmaya basladi, allahtan bu donemde ablası devreye girdi. olabildigince cok konustu onunla. yegeni en buyuk eglencesiydi, telefonda konusuyorlar, hatta saklambac dahi oynuyorlardi.
    ···
  7. 70.
    0
    cok guveniyordu Bahar'a, geri donecegine olan inancı hic azalmadı. olabildigince teskin etmeme ragmen hic azalmadi. oysa bahar da üzülmesine ragmen kendine yeni bir hayat ciziyordu, bunu hepimiz goruyorduk. mantıklı olan emrenin de aynı seyi yapmasaydi. akıla, bilime saygısı olan boyle pozitif bir adam nasil bu hale gelmisti. oysa deneysel acidan baktigimizda bir onceki iliskisi de 6 sene surmustu, agladigini bile hatirlamiyorum. kesin bana soylerdi aglamis olsa. ama simdi gozumun onunde agliyordu. hic gocunmuyordu, bir tek ailesine durumu olabildigince caktirmamaya calisiyor, vakur bir yapmacıklıkla telefonda iyiyim raporu veriyordu. telefonu kapatır kapatmaz single malt viskisini cikarıp matemine kaldıgı yerden devam ediyordu.
    ···
  8. 69.
    0
    bi ara okurum rezervi
    ···
  9. 68.
    0
    okuyanlar bir ses etsin, bu anlardan sonrası pek hüzün dolu yalnız birakmayin
    ···
  10. 67.
    0
    ofis olarak kullandıkları yere geçip oturduk. sessizce oturduk. o sessizlik artık öyle bir noktaya gelmiş olacak ki bizimki yine o ince suratını kaldırmadan konuşmaya başladı. gözyaşları depresyon uniforması olan eşofman altını ıslatıyordu. "biliyor musun" dedi. "ben bazen düşünüyorum, başka kadınlar, başka erkekler midem bulanıyor". Neden? diye sormuş bulundum. "Bilmem, ama hissediyorum işte öyle". Uzunca bir süre daha sustuk. Dışarıya çıkmayı teklif ettim, kabul etmedi. Bahar'ı görürüz belki dedi. O dönem Bahar bir arkadasiyla moda'ya tasinmisti. bu emre'yi daha da üzmüstü. evlenme teklif etse kabul edilecegi tarihten tam olarak 17 gun sonra terkedilmisti Emre. nasıl bir kader? "galiba benim kaderim kuzey cepheli" demisti bir kere güzel kardesim.
    ···
  11. 66.
    0
    karşılıklı hezeyanlar ve isyanlar bu temaslar boyunca devam etti, emrenin gözyaşlarının hiç dinmeyeceği artık açıktı. Konuya müdahil olma zamanımın geldiğini hissettim. Kadıköy'e Emre'nin yanında bir süre kalmak için karşıya geçtim. kapıyı açtığında özenle sildiği gözleri tekrar canlandı, "kardeşim" diyerek sarıldı boynuma. hemen ağlamaya başladı tekrar. burnumun sızladığını hissettim, artık ne bu ağlamaların mantıksızlığını, ne kara sevda denen fenomenin varlığını ne de aşkı sorguluyordum. bana sarılarak ağlayan bir insan vardı karşımda. neredeyse gözleri küflenmiş, evde ağlanıp Bahar'ın kokusunun zon zerrelerinin aranmadığı köşe kalmamış. çok kilo vermişti, bir de sigarayı bırakmış bahar hep kızardı buna, gerçi biz de kızardık çok içiyorsun diye. sigarayı bıraktığını öğrenince eyvah dedim içimden, yine bilmediğin konulardan soru çıktı. ben hayatım boyunca hiç sigara ya da tütün içmedim.
    ···
  12. 65.
    0
    ayrılık sürecinin şokunun ardından karşılıklı ufak tefek de olsa temaslar başladı, uzaktan izledim olan biteni. ama bir yandan Emre üzerindeki endişelerimi de koruyordum. tüm bu yabancısı olduğum durum dünyadaki bana en yakın insana dair olan kaygımın dışında aşk, sevgi, kadın, erkek, ilişki gibi temel beşeri kavramları anlamayı da içeriyordu. Emre bi gece telefonlaşmasında "o kötü günlerde dünyanın bana hediyesiydi Bahar, bir mucizeydi. simdi nasıl olur da aynı dünya onu benden almaya kalkar?" demişti. gercekten iki insanın kurdupu duygusal ilişki böyle bir hediye miydi? evrenin, allahın, doğanın ya da başka bir irrasyonel varlığın?
    ···
  13. 64.
    0
    sehir disindayim bir suredir islerim dolayisiyla, tabi ki yazacagim.
    ···
  14. 63.
    0
    YAZACANMI DEVAMINI
    ···
  15. 62.
    0
    koca 6 yılı beraber gecirdikleri evde yalnız kalmak çok koydu bizimkine. evin ağlamadığı köşesinin kalmadığından bahsetti. açıkçası ben bu sürecin bir yerde son bulacagına olan inancımı hep korudum. nasil olsa aglayacaktı, üzülecekti, belki biraz icki icecekti ama unutacakti. normal olanın, mantıklı olanın bu oldugunu düsünüyordu insan aklı. Emre'nin beni yine şaşırtacağını anlamam pek uzun sürmedi. üzüntüsü her gecen gün, her gecen an daha da arttı. Bahar'a isyanı kadar sevgisi de artıyordu sanki, nefes almayla esdeger sayılan bir insandan ayrılmak gercekten kötü olmalıydı ama hakikaten nefes alıp vermekle sevmek aynı sey olabilir miydi? benim icin cevaplamasi imkansiz bir soru. Emre icin bunun cevabı evetti. ben hala bu durumun gecici bir histeriklik olduguna inancimi koruyordum bu aralar, ta ki bizimkinin bir gece "biz yeniden yapabiliriz" demesine kadar
    ···
  16. 61.
    0
    başlayan yabancılaşmanın önünü artık alamadılar. ikisi artık bir hayatı paylaşmıyordu. alınganlıklar arttı, kavgalar arttı, tahammülsüzlük arttı. değişmeyen tek şey Emre'nin koşulsuz sevgisiydi. benim garip kardeşim sevgisiyle tüm bu zorlukların üzerinden bir süper kahraman gibi geleceğine olan inancını çok uzun bir süre yitirmedi. Bir kara gün geldi çattı o kadar saçma sapan bir sebepten kavga etmişler ki Emre bana neden olduğunu hiç anlatmadı bile. aralarında bir ayrılık konuşması olmuş, Emre artık birbirlerini mutlu edemediklerini söylemis, bunun pismanligini surekli yasadi. cocukca bir hareket oldugunu ama bu hareketin sorumlulugunu da tasimasi gerektigini biliyordu. Bahar onu hic affetmedi bu hareketinden dolayi, evini de bir sure once ayirip yakin bir arkadasinin yanina tasinmisti.
    ···
  17. 60.
    0
    --spoiler--

    beni görünce yüzünü önündeki kağıda çevirdi tekrar. makinalasmis gibi, robot gibi, hissizce su cumleleri okudu " Yüz yıl oldu yüzünü görmeyeli, belini sarmayalı, gözünün içinde durmayalı, aklının aydınlığına sorular sormayalı, dokunmayalı sıcaklığına karnının. Yüz yıldır bekler beni bir şehirde bir kadın. Aynı daldaydık, aynı daldaydık. Aynı daldan düşüp ayrıldık. Aramızda yüz yıllık zaman, yol yüz yıllık. Yüz yıldır alacakaranlıkta koşuyorum ardından…"

    --spoiler--
    ···
  18. 59.
    0
    reserved
    ···
  19. 58.
    0
    Sıklaşan kavgalar üzerine beraber çalışmama kararı aldılar, Emre işi gücü ve bunun maddi manevi yüklerini üzerine alırken, haklı olarak bugüne kadar yalnızlıktan daha doğrusu yalnız bırakılmaktan şikayetçi olan Bahar, bizimkini derin bir kuyuya ipsiz attı. Oysa en az benim kadar Emre'yi tanıdığına, o garibanın böyle bir durumda ne yapacağını hiç bilemeyecek kadar naif ve tecrübesiz olduğunun farkında olduğuna adım kadar emindim. Bahar belki de bunu bir ders vermek için yaptı. Bir konuşmamızda bir kitapta alıntılayarak şunları demişti "bana zamandan söz ediyorlar. gelip size zamandan söz ederler. yaraları nasıl sardığından, ya da her şeye nasıl iyi geldiğinden. zamanla ilgili bütün atasözleri gündeme gelir yeniden. hepsini bilirsiniz zaten, bir işe yaramadığını bildiğiniz gibi. Dahası onlar da bilirler." Geri dönüp bu konuşmaya hatırladığımda Bahar için çoğu şeyin çok önce bittiğini anlıyorum. Neden Emre'den o an ayrılmadı ben sormadım, o yine söylemedi. Eski bir alışkanlık olduğu için mi, gelecek korkusu mu, aşk denen mantıksızlık mı, Emre'nin çok önceleri bahsettiği o "kardeş gibi sevme" durumu mu?
    ···
  20. 57.
    0
    Emre'nin insanlara karşı duyduğu önkoşulsuz güveni yitirmesi, ve asabiyeti tam da bu Bahar'dan ufak tefek ev işleri için azar yemeye başladığı zamanlara denk gelir. Önce yakın çevresindeki insanlara karşı şüphe duymaya başladı, ben bizzat bu konudan çok çektim. Durup durup "benimle ilgili bir şikayetin var mı?" diyip durmasına ne cevap vereceğimi düşünmekten yorulmuştum. Bu tutarsızlaşma, dengesizleşme hikayesi Emre'nin bütün hayatını alt üst etmeye başladı 1 gün iyi 1 gün kötü giden ilişkisinde kimi zaman istikrarı yakalar gibi oldu, beraber tatillere gittiler, gecelerde yıldızlara baktılar... Zaman ilaç olacak ve yine olacağız diye düşünüyordu Bahar. Emre için ise zaten sarıldıkları anda her şey toz pembe oluyordu. Bahar acaba o dönemde zamanın bu ilişkinin katili olacağının farkında mıydı? Ne ben sordum, ne o söyledi.
    ···