1. 56.
    0
    --spoiler--

    "bi kere msn de konusurken bana odasının fotografını gondermisti, hatirliyor musun hazirliktayken su senin almancı kuzen kitap gondermisti kapagı kabartmalı olan saatlerce seyretmistik "alice im wunderland". tam olarak bir şeyi 15 yıl sonra böyle izledim abi. inanilmaz bir seydi seni en kıza zamanda bu kızla tanıştırmak istiyorum, türkiyeye ne zaman doneceksin?"

    --spoiler--
    ···
  2. 55.
    +1
    rezerved
    ···
  3. 54.
    0
    Ooo ask dolu bir hikaye, alirim dostum.
    ···
  4. 53.
    +1
    Artık beraber çalışma konusunda da sıkıntılar yaşamaya başlamışlardı. Bu hissettikleri temel farklılık birbirlerine olan sevgilerini de mi yutacaktı? Tahammül edememelik, belki sabrın bitmesi önce Bahar'ı vurdu biraz. Emre'yi mutfaktaki bardaktan dolayı bile azarlamaya başladı. Bizimki çok şaşırdı bu duruma muhtemelen bir yerlerde hala bu şaşkınlığı yaşıyordur. Neden diye sormaya başladı. Nasıl olur da yıllardır benimle yaşayan, bana aşık olan kadın birden bana böyle davranmaya başlar. Oysa benim saf kardeşim tüm bu olanların bir süreç olduğunu hiç farkedemedi. insanın kendi doğasındaki nankörlüğün uğramadığı bünyelerden birinin, unutulmayı, yalnız bırakılmayı, yok sayılmayı öğrenmesi çok acı olacaktı.
    ···
  5. 52.
    0
    devam panpa
    ···
  6. 51.
    0
    --spoiler--

    Bana, Viyana'da ağlayarak ben seni kardeşim gibi seviyorum dedi. (2008)

    --spoiler--
    ···
  7. 50.
    +1
    Bahar evi terketti dedi. Yalan söylemeyeceğim hiç şaşırmadım. Emre'nin süregelen umursamaz tavırlarının durumu buraya getireceğini çok önceleri görmüştüm, ona göre iki insan eğer birbirini seviyorsa şikayet edilecek hiç bir şey olmamalıydı. Oysa Bahar iki insan eğer birbirini seviyorsa şikayetlerini önce birbirlerine söylemeli diyordu. Bu garip kutuplaşmanın yarattığı çekime sanırım aşk deniyor. Bu iki insanın arasındaki aslında bu muydu? ikisi de çok güzel ya da yakışıklı değildi, vücutları ne manken ölçülerinde ne de atletik ve kaslıydı. Dolayısıyla bir tensel çekimden bahsetmekte pek mümkün değildi. işin içine bu temel görüş ayrılıkları da girince durum dışarıdan izleyenler için iyice içinden çıkılmaz hale gelmeye başladı.
    ···
  8. 49.
    0
    Bu mucizevi düzen ne kadar devam etti, tam olarak ne oldu asla bilemeyeceğiz. Bir gün Emre'nin telefonuyla uyandım, o dönem Harbiye'de bir şirkette çalışıyordum. Akşam için beni Kadıköy'e çağırdı, şaşırdım. Çünkü bizim yabani beni pek insan içine sokmazdı, belki de yabanilik değil de beni hayatının hakemi olarak gördüğünden. Anladım ki evde Bahar olmayacak, bu sorun olması demek.
    ···
  9. 48.
    0
    Önceleri her şey mutlu bir aşkın film seti gibiydi. Kendilerine eşyalar alıyorlar, mobilyalarını taşıyorlar. Akşam üstleri mutlu mesut Bahariye-Moda turları. Yoğurtçu parkında vakit öldürmeler, keşfettikleri kahvaltıcı da uzuuuun hafta içi kahvaltıları. Rüya gibi bir genç çift hayatı. Para da kazanmaya başlamışlardı, işletme ekonomisine dair ilk fikirleri oluşmuş, muhasebe kavramıyla tanışmışlardı. Otoparka bakan boy pencerenin önünde çiçekleri vardı, benjamin, gül, Bahar'ın teyzesinin hediyesi o garip ama sürekli çiçek açan bitki, ev çamı ve aloe veralar...
    ···
  10. 47.
    0
    @47 panpa eglenceli olmasi gibi bir derdim yok, dileyen okusun dilemeyen okumasin
    ···
  11. 46.
    0
    bilader tak gibi yazıyosun az eğlenceli hale getir millet okusun
    ···
  12. 45.
    0
    Kadıköy'e geçiş süreci bence ikisi için de dönüm noktasıydı. Emre kendini iş yapmanın heyecanına kaptırmıştı, oysa Bahar gördüğüm kadarıyla farklı beklentiler yüklemişti Emre'ye, aslında biraz da kendisine. E haliyle 4 senelik bir ilişki, yaşlar 30'a yaklaşmış, bundan sonraki hayata dair ufak girişimler yapılmalıydı. Neden yapılmalıydı diyorum? Tamamen alışkanlık, etrafımızdaki hayat da hep bu şekilde ilerlemiyor mu? Bize dayatılan bu değil mi? Türkiye'de bir erkeğin hayat şeması, mezun ol-askere git-işe gir-evlen düzeninden ötede değil, doğal seleksiyonun mirasçısı kadınlar da bu düzeni tamamlamış erkekleri ellerinden kaçırmadan kapatma peşinde. Bu yazdıklarım tamamen benim kişisel düşüncelerim. Ne Emre'nin ne de Bahar'ın. Onları böyle düzen kalıplarının insanları olarak tanımanızı asla istemem. Çünkü öyle değillerdi.
    ···
  13. 44.
    0
    devam panpa
    ···
  14. 43.
    0
    bi süre sehir disinda olacagim, donunce devam ederim
    ···
  15. 42.
    0
    aksam devam edelim o halde
    ···
  16. 41.
    0
    okuyan vardir umuyorum arada bir ses edin de bilelim
    ···
  17. 40.
    0
    bugunluk bu kadar yazmis olalim yarin devam ederiz.
    ···
  18. 39.
    +1
    --spoiler--

    Bir gün geldim eve. Emre, Bahar'ın ev arkadaşını çağırmış. Almış kızı karşısına, koymuş başını dizlerine yatıyor. Çok harbi bir kızdı, hala görüşüyorum. Annesi gibi bunun başını okşuyor. Bizimki “anlatsana, gülerken hala gözleri kayboluyor mu?” diye sorunca kızcağız başladı ağlamaya. Onu duyan Emre zaten dünden hazır ağlamak için. Ulan benim de burnum bir sızlamaya başladı. 3 kişi, bir Mayıs öğleden sonrası, pencereden içeriye giren dikdörtgen aydınlıkta zırıl zırıl ağladık. Başım ağrımaya, midem bulanmaya başladı 32 yaşımda hayatımızda böyle şeyler olacağını hiç düşünmemiştim. Keşke o an o dakika Emre'yi alıp bir silkeleseydim, yapamadım. Çocukken bile ağladığını görmediğin, 20 senedir tanıdığın insanın ağladığını görmek bir çok şeyi yapmamı engelledi. Kendimi bu yüzden hiç affetmedim, hiç de affetmeyeceğim.

    --spoiler--
    ···
  19. 38.
    +1
    Bu geçirdikleri çalkantılı süreç her ilişkide olduğu gibi sadece iki kişilik kalmadı. Önce benim gibi yakın arkadaşlar paydaş oldu, daha sonra ablalar, sonra aileler. Misyonlar yüklenmişti artık, Bahar için pek önemli değildi bu doğal görevlendirmeler. Bizimki için ise neredeyse kutsal bir durumdu bu genişleyen ilişkiler ağı. Kadıköy'e taşınmaya karar verdikleri dönem benim Emre'yi en çok eleştirdiğim dönemdi. Aradığında sesinin tonundan heyecanlı olduğu çok belliydi. Bahar ile kendi işlerini kurup Kadıköy'e taşınacaklarını sanki benim eleştirimden korkup bir anda söyledi. Hayırlı olsun diyebildim. Bilmiyorum okuyucu ne der ama, benim gibi tarafsız bir ilişki fakiri birlikte olan iki insanın hayatlarının tümünü beraber geçirmelerinin, yani her anını her saatini anlamsızlığı çok açık değil mi? Sanki sürekli eleştirilen tüketim toplumunun duygusal alana sıçramasıyla aynı şey. Bu sezdiğim tehlikeyi Emre'ye söyleyemedim, keşke söyleseydim. Beni ne tuttu hiç hatırlamıyorum.
    ···
  20. 37.
    0
    Dışarıdan bakan biri olarak Bahar'ın şikayetleri netti: konuşabilmek, daha fazla iletişim kurabilmek, beraber olabildiğince çok şey yapmak istiyordu. Gündelik endişelerden, hayat planından uzakta durmayı tercih ediyor, Emre'ye duyduğu sevgiyi kimi zaman gizliyor, kimi zaman açıkça ortaya koyuyor ancak bir türlü dengeyi tutturamıyordu sanki. Bunu bizimki de hissetmeye başlayınca ilk sendelemelerini yaşadılar. Emre için birisi güvenilir olduğu andan itibaren onu üzecek, şaşırtacak hicbir şey yapmaz. Güvenini kazanmak zordur, kazandıktan sonrası ise çok daha zor. Bu nedenle hayatının hiç bir döneminde etrafında çok fazla insan olmadı, olamadı. Kimi zaman kendisi izin vermedi, kimi zaman insanlar dayanamadı.
    ···