/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
  1. 51.
    +10
    23.Bölüm
    ...

    Bir oyun parkına geldim. Banklardan birine oturdum. Belki geceyi burda geçirecektim. Bilmiyordum. Kafamı düşünceler sarmışken karşıdan gelen iki evsiz gördüm. Ellerinde plastik torba. Büyük ihtimalle tiner veya bale.

    Bıyık altından güldüm. Aptal herifler. Bir işe girip çalışsalar adam gibi bir yaşamları olurdu. Kıyafetleri bir düşkene göre gayet iyiydi. Hatta benden pek farklı olduklarını söyleyemem. Sadece kirliydiler. Pislik içinde yüzüyorlardı.

    Ama önemsememek iyiydi. Umursamamak. Unutmak. Uyuşmak güzeldi, yoksa neden yapsınlardı ki.

    Gelip yanımdaki boş banka oturdular. Ben ellerimi bacaklarıma dayayıp onlara doğru döndüm. Güldüm. Biri diğerine dirsek attı. ikisi birden hayırdır mânasında bakmaya başladı.

    Korkusuzdum. Belki aptaldım, ama geri dönüş yoktu.

    "Sigaranız var mı?"

    Oğlanlar birbirlerine bakarak güldüler. Arada bir ellerindeki torbadan ciğerlerine o şeyi çekiyorlardı. Oğlanlardan biri konuştu.

    "Paran var mı?" Elimi arka cebime attım. Cüzdanımdan bir ellilik çıkarıp iki parmağımın arasına sıkıştırıp oğlana uzattım. Çocuk parayı elimden doğrulurken

    "Baksana tatlı çocuk seni uçuracak bir şey var elimde. Hemde bilete ihtiyacın yok. istermisin?"

    "Içmayı hep sevmişimdir." Güldüm. "Neden olmasın."

    Çocuk elini pantolununa atıp bir sigara paketi çıkardı. "Al bakalım" dedi be bir paketi bana uzattı. Büyük ihtimalle esrardı. Paketin içinden bir tane aldım. Azıma zütürdüm. Oğlana elimle çakmak ifadesi yaptım. Sigaramı yaktı.

    Şimdi yerine dönmüş plastik torbasından çekmeye devam ediyordu.

    Şimdiye kadar sigara içmemiştim. Esrar içiyordum. Yine güldüm. "Çok aptalım ulan ben" dedim. Sigarayı içime çekirken. Nasıl çekildiğini bilmediğim için keskin bir öksürük geldi, ciğerlerimden. Boğazım yanıyordu. Ama her çekişimde biraz daha az öksürüyordum. Boğazım daha az yanıyordu.

    ...

    Bitmişti. Kafamın hiç bu kadar boş olduğunu görmemiştim. Sanki her şey boşluktaydı. Tertemiz hissediyordum. Kafam rahattı. Bırakın başkasını kendimi bile düşünmüyordum. Gözlerim yavaş yavaş kapanıyordu. Açık tutmak her an daha da zorlaşıyordu. Sanki göz kapaklarımda bir ton yük vardı. Daha fazla dayanamadım. Gözlerimi karanlığa bıraktım.
    ···
  2. 52.
    +10
    31.Bölüm (Seçim)

    "Bu sefer beni dâhil edemeyeceksiniz oyununuza."

    Deniz yine aşağılayıcı yüz ifadesini takınmıştı.

    Sırıtarak "çoktan dâhil oldun bile."

    Haklıydı. ikisinden de hoşlanıyordum. Hatta açık ara Deniz’i seviyordum. Ama onların bir kez daha oyuncağı olamazdım. Başımı omzuma yatırdım. "inşallah canım ya" şeklinde bir bakış attım. Yanımdan kalkıp gitmelerini bekliyordum, ama yapmadılar. ikisi de bana bakmıyordu. Okulun bahçesinde olup bitenleri inceliyorlardı. "Tipik dokuzuncu sınıflar işte" dedim bahçeye bakarak. Kızlar beni görmezden geliyordu. Sinir olmuştum.

    Derken bir bebe geldi, yanımızdaki bank’a oturdu. Bakışları dikkatimi çekti. Deniz’in bacaklarına bakıyordu. Ona da hak veriyorum. Öyle bir bacağa kim olsa bakar. Çocuğa sert bir bakış attım. Gördü ama tepki vermedi. ilk günden kimseyi dövmek istemiyordum. Sinirlerime hâkim olmalıydım. Zorundaydım.

    Deniz çocuğun bakışlarını fark etti. Elini dizlerine koyup eteğini yukarı doğru çekti. Çocuk aralıksız bakıyordu. Denizin yaptığı hareketi görünce çocuk iyice azmıştı. Tabi bende de kayışlar kopmuştu. Ayağa kalkıp çocuğun yanına geldim. Bir sağ yumrukla çocuğu yere serdim. Her şey bir anda olup bitmişti. Çocuk yediği yumruğun etkisiyle ağlamaya, küfürler savurmaya başladı.

    Çocuğa "bir daha sana ait olmayan bir şeye bakma tamam mı genç?" dedim.

    Yüzümde şeytanca bir ifade oluşmuştu. Acımıyordum o çocuğa. Hak etmişti. Denize döndüm oda ben ayağa kalkınca arkamdan fırlamıştı. Kolumdan tutmak istemişti, ama buna engel olmuştum.

    "Ne yapmaya çalışıyorsun sen?" Dedim bağırarak. "bir sıfır öndeyim" dedi Aslıya dönerek. Aslının morali bozulmuştu. Bu kızlardan kurtulmalıydım. Denizin omuzlarından tutup sıkıcı kendime çektim. Aramızda beş cm. ya var ya yoktu. "Şu oyunu bitirin artık çünkü ikinizde kazanamayacaksınız" dedim.

    Deniz yüzünü ekşitti. "Canım yanıyor Alp bırak beni lütfen" dedi. Kafamı sağa sola çevirdim. "Bu sefer olmaz tamam mı? Ben sizin oyuncağınız değilim. Ya bu oyunu şimdi bitirin ya da her ne kadar sizden hoşlansam da unutacağım. Okulumu değiştireceğim. Sizden kurtulmanın tek yolu buysa, öyle yapacağım." Umurumda değil Alp dedi. Seni her türlü bulurum. Nereye gidersen git bu oyunu bitireceğiz. "

    Denizi bırakırken "sen çıldırmışsın" dedim, şaşkın bir ifadeyle.

    Aslı suskunluğunu bozmuştu. "Belki. Ama seni istediğimiz kesin. iki kişiden biri kazanabilir. Hangimizi istediğin senin elinde. Bu oyunu şuan bitirmek istiyor musun?"

    Evet, anlamında başımı salladım. Aslı Denizi kendine doğru kendine çekti.

    "Seç birimizi."
    Tümünü Göster
    ···
    1. 1.
      0
      Rezerve
      ···
  3. 53.
    +10
    36. Bölüm ( Gıcık Herif )

    Elif'in yanına geldiğimde süt dökmüş kedi gibi olmuştum. Bakışlarım sürekli yerdeydi.

    Ne var ne istiyorsun? dedi.

    Ben;

    Sana biraz sert çıktım. Özür Dilemem gerektiğini düşünüyorum. Boğazımı temizledim. Ciddi bir ses tonuyla:

    Özür dilerim.

    Özrüm kabul edilip edilmediğini bilmiyordum. Elif sükûneti tercih ediyordu. Bu kız aşırı zordu. Sanki önünde buzdan duvarlar vardı. Aklıma Game Of Thrones'taki duvar geldi. Hâlen susuyordu. Onun bu sakin tavrı sinirimi bozmuştu. Omuz silkerek her neyse deyip yanından ayrıldım. Derse girmeyi hiç istemiyordum. Bahçede kuytu bir yer bularak oturdum. Canım nedensizce yine ot çekmişti. Ama içemezdim. Sigara belki diye düşündüm. Cüzdanımda 50 lira vardı. Havaya baktım. Açık, bulutsuz, masmavi. Sonra nedensiz ayağa kalktım. Okula doğru yürümeye başladım. Önce tam fark etmedim ama yanlışlıkla çocuğun birine omuzum çarpmıştı. Hiçbir şey olmamış gibi yoluma gitmek istemiyordum. Zaten yanlışlıkla çarpmıştım. Çocuk arkamdan küfür etti. Sinirli bir şekilde gerisin geri döndüm. Çocuğun dibine girdim.

    Küfür etme oğlum vur! Ne kadar sadistçe geliyor değil mi? Bu çocuk kendine vurulmasına neden izin veriyor? Hemen açıklayım. Benim canım yanınca gözüm hiçbir şeyi görmez. Bir nevi onun vurduğu yumruk, tokat vb. sadece tetikleyiciydi. Bunu çok önceden fark etmiştim. Çocuk böyle bir tepki beklemiyordu. Sen bilirsin koçum derken tokadını sağ yanağımda hissettim. Sadece tek bir şansı vardı. Tokat atmıştı. Üstelik ıskalamıştı. Yanındaki arkadaşlarıyla birlikte gülüşmeye başladılar. Etrafımızda meraklı bakışlar hâlâ olacakları izliyordu. Çocuk dalga geçmeye başladı. Şuna bak nasıl vurdum gibisinden. Kendi kaşınmıştı. Çocuğun üstüne atladım. Bu hiddetimin etkisiyle sersemlemişti. Gardını düşürüverdi. Yere düştüğünde yakasından tutup bir yumruk vurdum. Bıraktım. Etrafımdakiler benden böyle bir tepki beklemiyordu. Çocuk cidden sadece konuşmasını biliyordu. Kalabalığı gören öğretmen koşarak geldi. Kalabalıktan müdür geliyor! diye sesler duydum. Yere düşen çocuğa elimi uzattım. O arada müdür de gelmişti.

    Sürekli burnunu silmesi gereken biri gibi konuşuyordu. Ne oluyor burada? Kimseye fırsat vermeden ben konuşmaya girdim. Soğukkanlı bir ses tonuyla arkadaşımız yere düştü. Kendini iyi hissetmiyormuş. Yardım ediyorduk. iyilik meleği kesilmiştim. Kalabalığın gözüne bakıyordum. Hiç kimse sesini çıkarmıyordu. Müdür hâlen o gıcık ses tonuyla konuşuyordu. Sanırım konuşma tarzı böyleydi. Ya da birinin hocaya peçete vermesi gerekiyordu. Dağılın hadi. Bunları söylerken ellerini birbirine vuruyordu. Çocuk bana nefret dolu gözlerle bakıyordu. Bir insanın o bakışlardan ürkmesi gerekiyordu. Aksine bu bakışlar benim hoşuma gidiyordu.

    Deniz çok sıkboğaz ediyordu. Sürekli bizim evdeydi. Okulda telefonla arayıp beni kontrol ediyordu. Bir türlü güvenmiyordu bana. Haklı mıydı acaba? Ama ben bu olaydan acayip sıkılmıştım. Ayrılmak istediğimi söyledim. Yürümüyordu. Önce ağladı, sızladı. Benim onu istemediğim fikrini kabul etmiyordu. Denizin bir heves olduğunu anlamıştım. Aptalca bir heves. Acemice bir şey. Ama bitmişti. Ayrılmıştık.
    Tümünü Göster
    ···
    1. 1.
      0
      Seri seri
      ···
  4. 54.
    +9
    34. Bölüm (Yanlış Karar)

    Gözlerimi zorlukla araladım. Üzerimde birisi vardı. Bütün ağırlığına bana vermişti. Tanıdık bir kokusu vardı. Uyku sersemi olduğum için tam olarak hissedemiyordum. Daha net bir bakış için gözlerimi ovuşturdum. Denizdi. Gülerek bana bakıyordu. "Yatağıma kadar geliyorsan ben öldüm" dedim, boğuk bir sesle.

    Hâlâ gülmeye devam ediyordu. Tek kelime etti.

    "Sayılır"

    Gözleri gözlerimdeydi. Burunlarımız birbirine değiyordu. Öpmek için başımı ileri doğru ittim. Ama o beni iterek doğruldu. Kalçası kasık bölgemdeydi. Neden böyle yapıyorsun? Dememe izin vermeden tokadı patlattı, bana. Ben yüzümü ovuştururken o kalçasını ileri geri hareket ettirmeye başladı. Aklınca bana ceza veriyordu. Ani bir hareketle elimi sırtına dolayıp çevirdim. Vucüduna doğru eğilmiştim. Üstte olmak bana avantaj sağlar diye düşündüm. Birden testislerimdeki tarif edilemez acıyı hissettim. Bu acıdan sonra hiç bir acı bunun kadar kötü olamaz diye düşündüm. Yatağın boş tarafına kendimi bıraktım. Elimi kasık bölgeme zütürüp inlemeye başladım. Var güçüyle vurmuştu. Bu çok ağır değil miydi? Bacaklarını yataktan aşağı doğru indirmişti.

    Boğuk bir sesle:
    "O elinde tuttuğun şey sadece bana ait. Tıpkı senin gibi. Bu bir uyarıydı sevgilim. Eğer o şey başka kişilere kalkarsa o zaman yapacaklarımdan korkmalısın."

    Ağrıyı artık daha az hissediyordum. Bacaklarını yeniden yatağa uzattı. Uzun sarı saçlarını yastığa bıraktı. Bana bakmaya başladı. Ben tepkisizdim. Ona bakmıyordum bile. Kaşlarını çattığını farkettim.

    "Ama yapma böyle ya. Hem dün seni ne kadar merak ettim, biliyor musun? insan bir cevap vermez mi? Tamam affediyorum ama herşeyin bir bedeli var" dedi. Yaklaşık beş dakika boyunca hiç konuşmadı. Sonra birden söze girdi.

    "Kalk hadi annen bizi bu hâlde görürse ikimizde yanarız. Gerçi kapı kilitli ama, olsun."

    Kalkıp hızlı bir şekilde kıyafetlerimi giydim. Ben çıplak hâldeyken vücüduma bakıp güldü. "Ne?" diye çıkıştım.

    "Yok bir şey acele et gitmemiz gereken bir okul var."

    Çantamı hazırladım. Yola koyulduk. Çok geçmeden okuldaydık. Okulun kapısından girdiğimizde benim gözüm Zeynep hocayı arıyordu. Yanımda güzeller güzeli Deniz vardı. Ama o umrumda değildi. Çok geçmeden onu gördüm. Okulun içinde nöbetçi masasına oturmuş bir şeyler karalıyordu. Deniz'e işaret ederek ben oraya gidiyorum dedim. Tabi oda arkamdan. Hocanın karşısına dikilmiştik. Günaydın falan tarzı konuşmaları yaptık.

    Hiç beklemediğim bir anda Deniz beni öptü. Zeynep hoca bu olayı görünce biraz bozuldu. Beni mi kıskanıyordu? Ama böyle bir şeyin olmasına inanmak istemiyordum. Zaten inansam da bir şey farketmeyecekti. Zeynep hocadan özür dileyerek Deniz'i kolundan tuttuğum gibi bir köşeye çektim.

    Sinirli bir ses tonuyla "amacın ne senin kızım?" Dedim.

    Yanaklarını şişirdi. "Canım çekti lan salak. hem öpemez miyim? Sevgilimsin ne olucak?" Bir nevi haklıydı ama hocaya rezil olmuştum. Sanırım kadınlar arası bir savaştı. O erkek benim gibisinden. Bilmiyorum, ama ben böyle düşünmüştüm.

    Ona baktım. "Tamam hayatım. Kabalık ettim, Üzgünüm" dedim.

    Önemli değil canım. Beni bir kez öpersen ödeşebiliriz. Orda yanağına ufak bir buse kondurdum. Sınıfıma gittim. Son ders Edebiyattı. Ders bittikten sonra çantamı almış çıkıyordum ki o mükemmel sesi duydum.

    "Alp bakar mısın?" Ona doğru döndüm. "Buyrun hocam" dedim.

    "Ya buralarda güvenebileceğim bir kasap var mı? Biliyorsun buraya taşınalı kısa zaman oldu. Geçen eve giderken kayboldum. Sana zahmet olacak ama bana eşlik eder misin?" dedi.

    "Ne demek hocam. Her zaman" dedim. Deniz'in dersinin bitmesine bir saat vardı. O zamana kadar dönerim diye düşündüm.

    Önce kasaba uğrayıp et aldık. Ardından fırına uğrayıp Ekmek aldıktan sonra Hocanın kaldığı apartmana geldik. ikinci kata kadar torbaları taşıdım. Çantasından anahtarı çıkardı. Kapıyı açtı. Elimden poşetleri alırken

    "içeri gelmek ister misin?" Dedi. Bu teklifi benim için bulunmaz bir teklifti. Belki de içerde...

    "Tabi neden olmasın" dedim, sırıtarak. Ayakkabılarımı çıkarıp bir köşeye koyduktan sonra eşikten içeri girdim. içerden bir ses "sağdan ilk oda canım" dedi.
    Koridorda en fazla iki kişi yanyana durabilirdi. Sağdaki ilk odaya girdim. Ev gerçekten iyi döşenmişti. Geniş bir salonu vardı. Pencerelerden içeri süzeleb ışık ortamı daha da güzelliştiriyordu. Tek kişi yaşayan biri için bu oda fazlaydı. Bu düşüncelerimi yine içerden gelen ses bozmuştu.

    "içecek bir şey ister misin?"

    Çekingen bir ağızla "mümkünse bir su alırım hocam" dedim.

    "Tabi hemen getiriyorum. Kendi evinde gibi rahat et" dedi. Koltuklardan birine yerleşirken parkelere çarpan tok, topuk sesi gittikçe yükseliyordu.

    Şimdi yanında bambaşka bir Zeynep vardı. Ona öğretmen gözüyle bakmam imkansızdı. Elinde tuttuğu bardaktan sular damlıyordu. Saçlarını yanlara salmıştı. Onun olmadığı çok belli olan bir t-shirt giymişti. Sağ tarafı omuzundan aşağı düşmüştü. Şeffaf renkteki sütyenin ipi rahat bir şekilde kendini belli ediyordu.

    Salaş tarzı beni çok fena etkilemişti. Elideki suyu alıp içtim. Belki içimdeki ateş söner diye. Yine mi kızarıyordum ben? Evet sanırım, domates gibi kıp kırmızı olmuştum.

    Yine utanmıştım. Ama benim karşıma böyle çıktığına göre o da bana karşı boş değildi, diye düşünüyordum. Keşke düşünmeseydim.

    Aramızda 35-40 cm. vardı. Elimi beline dolayıp kendime çektim. Hiç beklemediği bir hareketti bu. Dudaklarına yapıştım. O da bana karşı tepkisiz değildi. Dudaklarını hareket ettiriyordu. Sevinmiştim. Ama sonra birden beni itti. "Ne yapıyorsun sen" dedi. Öyle bir tokat vurdu ki cidden yere kapaklandım. Bu ne güç be yavrum, diye geçirdim içimden.
    Seri bir şekilde ayağa kalkıp başımı yere eğdim. "Çok özür dilerim hocam" dedim.

    "Çık evimden" dedi. Seri bir şekilde evi terkettim.
    Tümünü Göster
    ···
    1. 1.
      -1
      Bro sen ne yaptın be
      ···
  5. 55.
    +8
    35.Bölüm (Okul Değişikliği)

    Artık bu okulda kalmam saçma olurdu. Zeynep hocanın yüzüne bakamazdım. Konuyu Deniz'e açtığımda önce kızdı, ağladı, gitmemem için yalvardı. Ama ben kafama eseni yapardım. Bunu biliyordu. Ona sadece okulu değiştireceğimi söyledim. Sebebini sorduğunda ise hep konuyu değiştirdim.

    Yeni okulum otobüsle yarım saat mesafedeydi. "Yeni okul, yeni insanlar, yeni kızlar" diye geçirdim içimden. ilk gün imajı çok önemliydi. Burdaki okulu seçmemin sebeplerinden biri Asudenin burda olmasaydı. Diğer bir sebebi ise serbest kıyafet giyilmesiydi.

    Okul bizim okulun iki katıydı. Daha çok kız ve daha güzelleri. Ama hiç arkadaşım yoktu. Asude'yi bulmalıydım.

    Bir köşeye çekildim. Elimi cebime attım. Telefonu çıkardım, rehberden Asude'yi buldum. Aradım. Bir kaç kez çaldıktan sonra telefon kapandı. Ardından bir mesaj geldi.

    "Dersteyim."

    Okula girdim. Müdür yardımcısının yanına gitim. Nakilim gelmemişti. Ama müdür yardımcısı derslere girebileceğimi nakilin üç dört gün içinde geleceğini söyledi. Müdür yardımcısına rica ettim. 11/D sınıfına girebilmek için. "Orada arkadaşım var" dedim. O kadar sert bir adam değildi.

    "Tamam ama uslu dur" dedi. Sırıtırak odadan çıktım. Nöbetçi öğrenci dokuzuncu sınıftan bir kızdı. Yanına gittim. Kaşlarımı bükerek "pardon 11/D sınıfı nerede acaba?" Dedim.

    Kız onunla konuştuğumda kızarmıştı. Yazık ya, diye geçirdim içimden. Eski hâlimi hatırladım. Bu kızdan farksızdım. Kız tek kelime etmedi. Masadan kalkıp yüremeye başladı. Arkasından'da ben. Bir dakika kadar yürüdük. Sınıf kapısını önüne geldiğimizde, kız "burası" deyip kapıyı gösterdi. Kıza teşekkür ettikten sonra kapıyı çaldım.

    "Giriniz."

    Kapıyı açtım. içeri girdim. Sadece en ön boştu. Orda da bir kız oturuyordu. Yanına oturduğumda toplandı. Güzel kızdı. Ama o sınıfın en güzeli arka tarafta oturan "Elif" adında bir kızdı. Koyu siyah saçlarını arkadan toplayıp topuz yapmıştı, Giydiği kıyafetler gerçekten diğerlerinden farklıydı. Kıyafetleriyle ben burdayım, diyordu. Gözlerim bir yandan Asude'yi arıyordu. Onu gördüğümde ufak bir gülümseme atıp önüme döndüm. Ders bittikten sonra kalktığım gibi Asude'nin yanına gittim. Zaten whatsapp'tan yazışıyorduk, sürekli.

    Havadan sudan muhabbet etmeye başladık. Çok geçmeden yanımıza Elif geldi.

    "Asude canım dışarı çıkmıyor muyuz?"

    Konuşmasında trip sezmiştim. Büyük ihtimalle yakın arkadaşlardı. Ve ben kıskanılan taraf olmuştu. Asude'nin ellerinden tuttum.

    "Hadi kalk bana etrafı göster" dedim.

    Elif hala o sinir bozucu ses tonuyla "ben sadece onu çağırmıştım, ama" diye çıkıştı. Bu kızın fena kuyruğuna basmıştım. Benden Nefret ettiğini düşünmeye başlamıştım ki, ediyordu.

    Çok fena bozulmuştum. Asudenin sırasına oturmuştum. Asudenin sırası duvar dibindeydi. Elif Hemen dibimizdeydi. Bir hışımla ayağa kalkıp Elif'i kolundan tutup duvara yapıştırdım. Aramızdaki mesafe çok azdı. Nefesini hissedebiliyordum. Beni itmeye çalıştı ama gücü yetmedi. Kaşlarımı kaldırıp sinsi bir gülüş attıktan sonra

    "Benimle bir sorunun varsa halledelim."

    Cümlem bittiğinde kızı bıraktım. Bir kaç adım geri çekildim. Bana nefret dolu gözlerle bakmaya başladı. Cidden çok korkunç bir bakıştı. Elif'in ilk ve son kez bana o şekilde bana baktığını biliyorum. insan o bakışı gördükten sonra korkuyor.

    Başını sağa solo hareket ettirdi. "Seninle bir sorunum olsa söylerim Bay ego" dedi.

    Gülürek "bana egolu diyene bakın hele pis cadı" dedim.

    Çok şaşırmıştı. "Gerizekalı" dedi.
    Sonra Asude'ye dönerek "Yeni arkadaşınla sana iyi eğlenceler."
    Bunu söyledikten sonra sınıfı terketti.

    Asudeye döndüm. Elimi çırparak "buna ne oluyor?" Gibisinden bir hareket yaptım.

    Asude söze girdi. "Elif'in annesiyle babası ayrılmak üzereler. Morali bozuk kızın. Sende üzerine gidince sinirleri bozuldu."

    Sözündeki sitemi sezmiştim. Özür dilemeleydim. Dışara çıktım. Gözlerim Elif'i arıyordu. Ağaçların ardında duruyordu. Oraya doğru koşar adım yüremeye başladım.
    Tümünü Göster
    ···
  6. 56.
    +7 -1
    Arkadaşlar hikayenin bazı yerleri doğru bazı yerleri kurgu her hikayeci tam olayı aktaramaz size, şimdi Yen'i hikayemiz gerçek yaşadığım bir olay saf aşk mı olsun ki ben bu olaylardan sıkıldığım için bu mutsuz sonu sizlere aktardım yoksa oyun sektörü ile parayı kırmam mı olsun?
    ···
    1. 1.
      +2
      Aga sen aşkdan devam et oyunu falan geç. Gerçek hayatta yüzümüz gülmüyor zaten bu tür şeylerle mutlu oluyoruz. düpe düz yalnızız yani
      ···
    2. 2.
      +1
      aşktan devam et panpa böyle hikayelere ihtiyacımız var
      ···
    3. 3.
      0
      Oyun sektörün
      ···
    4. 4.
      0
      Oyun sektörün
      ···
    5. 5.
      +1
      aslıyı bırak beni gib pnp
      ···
    6. 6.
      +1
      Aşk sex gibiş
      ···
      1. 1.
        0
        Bencede
        ···
    7. diğerleri 4
  7. 57.
    +8
    Bölüm 28

    Kız "Ne yani kardeşin... " lafı kızın ağzına tıkarken devam ettim.

    "Geberteceğim onu."

    Kız "onun olduğuna emin misin? Dedi.

    Elim telefonun ekranı üzerinde kayarken "bu fotoğrafları o çekti. Başka kim olabilir ki?" Dedim.

    Haklıydım. Hesap 13 yaşındaki kardeşim Buğra'ya aittti. Kız kendini tutamayıp gülmeye başladı.

    "Seninle Pardon yani kardeşinle konuşurken kardeşin bana evlenme teklif etti."

    Başımı omzuma yatırdım. Bakışlarımı masumlaştırdım.
    "Sen de kabul ettin değil mi müstakbel karıcım?" Dedim. Omzuma dört parmağıyla dokunup beni iterek "Ya hayır etmedim" dedi. Kızın daha adını bilmiyordum ama flört etmeye başlamıştık.

    Nasıl bu kadar rahat oluyorlardı. Bilmiyorum. Beni deneyimlerim ve aldığım destek bu kadar vurdumduymaz yapmıştı belki, peki ya onları. Belki tek yaptıkları bana uyma çabasaydı.
    "Baksana ya ben senin adını bile bilmiyorum" deyip elimi uzattım. "Ben Damla" dedi.

    "Memmun oldum Damlacım" dedim. Oda başını salladı. Yeni kıyafetlerimle YKM'den çıktık. Kutayı'n yanına geldik. Bütün yemekleri yemişti. Masaya oturduk. Ben Damlanın telefondan sözde kendi profilime bakıyordum. Damla Kutaydan benden daha iyi anlaşmıştı. Gözümün önünde cilvelişiyorlardı. Öksürerek burda oldağımı hissettirdim. Kutay Damlanın telefon numarasını aldı, Vedalaştık. Sinema'ya iki bilet aldık. Girdik.

    Sinema iki buçuk saat kadar sürdü. Kutay gel şurdan ayakkabı alacağım Nike'a falan bakalım dedi. O yorgunlukta birde ayakkabı bakmaya girdik. Mağaza da bizden başka kimse yoktu. Benim gözlerim o güzel yüzü görünce fal taşı gibi açıldı. Kız çok güzeldi. 20-23 yaşlarında vardı. Ablam yaşındaydı. Ama çok güzeldi be. Kızın yanına gelince yaka kartını gördüm.

    "Kezban"

    Böyle bir güzelliğe böyle bir isim. Ah be ablacım. Kuzen ayakkabı bakarken kız yanımaza geldi. "incecik sesiyle yardımcı olabilir miyim?" Dedi. Kısa boyluydu. O zamanlar boyum 1.77 falandı. Boyu anca göğsüme gelirdi. Burnunda ufak bir hızması vardı. Makyajı kusursuzdu. incecik bir yapısı vardı. Damlaya çok benziyordu. Yani vücut olarak. Kezban'a imâlı imâlı bakarak

    "Bence ben size yardımcı olmalıyım."
    ···
    1. 1.
      0
      hızlı yaz amk
      ···
  8. 58.
    +7
    42.Bölüm (Kavga)

    Karşımda Deniz vardı. Elinde benim çantamı tutuyordu. Gülümsüyordu. Ta ki içerde Aslıyı görene kadar. Bir an da yüzü düştü, rengi atmıştı. Sinirlendiği zaman onu tanıyamıyordum. Sanki tanıdığım sevecen Deniz gidiyor, yerine bir cadı geliyordu.

    Hışımla beni kenera itip Aslının yanına geldi. Deniz "senin ne işin var burada sürtük" diye tısladı. Aslı ona cevap vermiyordu. Elini göğsünde birleştirmiş gülüyordu. Deniz istediği cevabı alamayınca bu sefer Aslının topuz yaptığı saçını eliyle kavradı. Böyle bir hareket beklemeyen Aslı, önce afalladı, sonra deli gibi bağırmaya başladı. Deniz Aslının saçını tuttuğu için Aslı hareket edemiyordu. Aslının kafasını kendine doğru yaklaştırdı. Canı yandığı için buna karşı koyamazdı. Deniz "bir anlaşmamız vardı. Sen anlaşmayı bozdun. Günah benden gitti" deyip, Aslının saçını bırakıp bana döndü."

    Aslı yalvarmaya başladı. "Ne olur Deniz yapma. Çok uğraştım, ondan uzak kalmaya. Ama olmuyor. Onu seni onun sevdiğinden daha çok seviyorum. inan çok uğraştım. Ama bir insan vucüdunun parçasını çıkarıp atamaz ki."

    Aslı bana dönüp devam etti. "Alp ne olursa olsun. Ben seni hep sevdim. Seveceğim." Bu kelimeleri söylerken gözlerinden süzülen yaş benim canımı yakmıştı. Önümde duran Denizi itip var gücümle koştum. Aslıya sarıldım. Elimi saçına atıp "Aslım. Ağlama lütfen. Benim canım seninkinden daha çok yanıyor. Lütfen."

    Arkamdan Konuşan Denizin konuşması o büyülü ortamı bozmuştu. "Bu çok sevdiğin Aslı varya hani. O Turgay denen çocuğun altına yattı. Hadi bakalım. Onu şimdi de eskisi kadar sevebilecek misin?" Bunu duyunca annemin elindeki cam bardağı yere düşürüşünü, yüzünün aldığı ifadeyi gördüm. Şok geçiriyordu. Aslıya sarılmayı bırakıp kollarından tutup hızlı bir şekilde sarstım. "Doğru mu bu?" Diye bağırdım.

    Aslı yüzünü düşürüp bana bakmayı kesti. Susuyordu. Susmak kabul etmekti. Sadece susuyordu. Ona o kadar sinirlenmiştim ki ne yapacağımı bilmiyordum. Aslıyı bıraktım. Aslı sessiz sessiz ağlarken ağzından o dört kelime döküldü. "Bana zorla sahip oldu." Beynimden vurulmuşa dönmüştüm. Deniz de en az benim kadar şaşırmıştı. Bilmiyordu. Elimi duvara sert bir şekilde vurdum.

    "Bunu ona ödeteceğim."

    Koşar adım odama girdim. Beyzbol sopası almıştım, lazım olur diye. En uygun zaman buydu. Yatağımın arkasından sopayı aldım. Yeniden kapıya döndüm. Deniz hâlen olduğu yerde kalmıştı. Aslı ağlıyordu. Annem ona sarılıyordu. Onları önemsemeden kapıya doğru yürüdüm. Annem elimdeki sopayı görünce "Oğlum yapma" diyebilmişti. Çoktan kapıya ulaşıp dışarı çıkmıştım. Benim ne kadar sinirli olduğumu biliyordu. Ve beni durduramayacağınıda. Bu özelliğim babama çekmişti. Sinirlendiği zaman gözü kimseye görmezdi. Kendi karısı dahil.

    Telefonu alıp mahalleden bir kaç kişiyi aradım. Çok iyi çocuklardı. Birbirimizin arkasını her zaman kollardık. Durumu anlattığım zaman seve seve yardımcı olmak istediklerini söylediler. Dışarı çıkıp biraz yürüdükten sonra sokağın başına geldim ve beklemeye başladım. Çok geçmeden bir opel astra yanaştı. içinde bizim çocuklar vardı. Arabaya binip Çocuğun mahalleye gittik. Ben ilk ve son defa o kadar sinirli olduğumu hatırlıyorum. Çocuğun evinin yerini bizim çocuklar çok önceden öğrenmişti. Ben ondan dayak yediğimden belli diş biliyorlardı. Çocuğun evinin önüne geldik. Arabadan koşar adım indim. Apartmana girip, üç nolu kapıyı çaldım. Çok geçmeden kapı açıldı. Çocuk beni görünce önce güldü. "Ne oldu ? Yediğin dayak az mı geldi?" Dedi. Konuşmasını arkamdan gelen Boranın sesi kesmişti. "Bakalım kim kimi dövüyor?" Turgay benim arkadaşları görünce kapıyı kapatmaya çalıştı. Ama ben atik davranıp ayağımı kapının arasına koymuştum. Çocuk "anne" diye bağırmaya başladı. Annesi içerden gelirken bizim çocuklar çoktan kapıyı açmış, Turgayı paket edip binanın çıkışına sürüklemeye başlamıştı. Annesi çok korkmuştu. Onu içerde tutmak için Anahtarı alıp kapıyı kitledim ve cebime atıp binadan çıktım. Annesinin feryat figan bağırıyordu. Ağlıyordu. Kapıyı yumrukluyordu. Çocuğunun başına gelecekleri hissetmişti.
    Tümünü Göster
    ···
  9. 59.
    +6
    29.Bölüm (Dayak)

    Bu sözleri ben mi söylemiştim?

    Kutay şaşırmış bir şekilde bana bakarken, Kezban

    "Bana hangi konuda yardımcı olabilirsin? Söyle bakalım" deyip kollarını göğsünde birleştirip benim ne söyleyeceğimi beklemeye başladı.

    Masum bir ifadeyle. "Kulağına söyleyebilir miyim?" Dedim.

    Neden olmasın" dedi.

    Kulağına eğildim. Kulağının önüne düşen saçlarını tuttum. Arkaya doğru nazikçe ittim.

    "Seni gördüğümde on saniye hiçbir şey düşünemedim. Senden başka." Kız benden bu cümleleri beklemediğini yüz ifadesinden anlayabiliyordum. Kulağından uzaklaşıp tam gözlerinin içine baktım.

    "Bir insana aşık olup olmadığınızı ilk on saniye belirler." dedim. Kızın hiç düşünmeden reddetmesi gerekiyordu. Yaşça ondan küçüktüm. Hem de çok küçük. Vücut yapım 18 gösteriyordu, ama yinede yeterli değildi.

    "Üzgünüm ama nişanlıyım ben" dedi, elindeki alyans'ı göstererek.

    Yazmadan önce neden eline bakmadım ki diye, kızdım kendime. Yüzümü düşürerek "Benimki çocukça bir umut zaten" dedim. Masum ifade takınmak her zaman işe yarardı.

    Başımı çenemden tutup kaldırdı. Bu hareket hep korkutmuştu, beni. Çünkü arkasından bir yalan gelebilirdi. Yalandan korktuğum kadar hiçbir şeyden korkmadım.

    "Hem birini tanımadan nasıl sevebilirsin ki ablacım?"

    Ne, ne, ne? Uzun zamandan belli ilk defa her kuşun etinin yenmeyeceğini anladım. Eli hâla çenemdeydi. Elini tutup aşağı çektim. Hızlıca mağazadan çıktım. Arkamdan Kutay. Reddedilmek koyuyor ya, diye düşündüm. Çıkışa doğru yürürken biri arkamdan seslendi. Döndüm. 20-25 yaşlarında bir adam "Sen Alp Soylu'sun" değil mi?" Dedi.

    "Evet" dedim.

    Çocuk sağ kolundan öyle bir yumruk çıkardı ki ben hayatımda öyle yumruk yemedim. Deniz'in sevgilisinden yediğim solda sıfır kalır. Yere düştüm. 1 dakika kadar kendime gelmeyi bekledim. Çocuk benden hesap sormak için bekliyordu.

    Benimle işi bittiğine emin değildim. Çok sinirlenmiştim. Kalktığım gibi çocuğun kasık bölgesine vurdum. Benden aşırı uzundu. Kafa atamazdım. Atsamda işe yarayacağından emin değildim.

    Azımda tuzlu bir şeyler hissediyordum. Tüm bunlar olurken Kutay karı gibi hiçbir şey yapmadan beklemişti. Çocuk yere devrilmiş kıvranıyordu. Dudağımdan aşağı ince bir çizgi halinde kan akıyordu.
    ···
  10. 60.
    +4
    Yarra yedin alp
    ···
  11. 61.
    +3
    Rezerved delibal misin aq
    ···
  12. 62.
    +3
    Her zaman derim tadında bırakalım arkadaşlar, saf aşk bir hikaye yazıyordum ve teknik sorunlardan Para kazanmaya döndüm bakalım hayırlısı geceye kadar 10 part yazıp sizi bölümsüz bırakmamaya çalışıcağım gece yeni başlığı açarım.
    ···
    1. 1.
      0
      Bekliyoruz
      ···
  13. 63.
    +3
    20 dakika oldu.10 dakika da bir part atıyorum demişsin. Eksini veriyorum ve okumayı burda kesiyorum. gibik liseli
    ···
    1. 1.
      0
      Üstte söyledim ben, 5 kişi rez alınca devam edicem dostum. Notpad de hazır hepsi.
      ···
  14. 64.
    +2
    aşktan devam gerçekleri anlat bizde mutlu olalım sende
    ···
  15. 65.
    +2
    panpa sorunlu kız bölümünde neden tak diye başka konuya geçiyor amk beynim yandı
    ···
    1. 1.
      0
      Aynen amk noluyor
      ···
  16. 66.
    +1
    Denizle 9. Sınıf kızla devam ettirsene panpa hikayeyi
    ···
    1. 1.
      0
      Rezervasyon
      ···
  17. 67.
    +1
    Yanlış kopyala yapıştır yapmışsın panpa * )
    ···
  18. 68.
    +1
    Guzel yaziyon devam
    ···
  19. 69.
    +1
    gia sandım bi ara amk ajskdldş
    ···
    1. 1.
      0
      Dediğim gibi gia babadır.
      ···
    2. 2.
      0
      Bende amk dedim yan çarı herhalde
      ···
  20. 70.
    +1
    vallan çok ekşınlı geçiyor ama aslı kirlendi deniz çöp tak oldu amk ben olsam en başından aslıyı öpmezdim gibtir ederdim kızalrın oynuna gelmem
    ···
    1. 1.
      0
      Aaynen katılıyorum sana
      ···