1. 151.
    0
    http://www.ted.com/talks/...s_about_the_universe.html
    ···
  2. 152.
    0
    @53 gerekli ayarı vermiş huur çocuğu yobazlara haberi görüpte geçiştiren huur çocukları varsa @53 ü okusun.
    reyizin şerefine bir up !
    ···
  3. 153.
    0
    hala ateisttir. saygılarımla.
    ···
  4. 154.
    0
    adamdır adam.
    ···
  5. 155.
    0
    evrenin genişleme hızı o kadar
    kritik bir orandadır ki, big bang' ten sonra
    birinci saniyede bu oran eğer, yüz bin milyon
    kere milyonda bir daha küçük
    olsaydı, evren şimdiki durumuna gelmeden kendi içine kapanarak çökerdi.

    stephen hawking
    ···
  6. 156.
    0
    ortaokulda tembelin tekiymiş lan
    ···
  7. 157.
    0
    @11 hep böyle mal mıydın sonradan mı oldu
    ···
  8. 158.
    0
    allah a vs teklif ederse böyle olur işte amk salağı sen kimsinde allahı inkar ediyon uruspu çocu
    ···
  9. 159.
    0
    1 - Einstein öldü, yaşasın Hawking!

    Yaşayan en önemli teorik fizikçi, matematikçi ve kozmologlardan (evrenbilimci) birisi, hatta birincisi olarak kabul edilen Stephen Hawking, 8 Ocak 2015’de 73 yaşına girecek.

    Kozmolojiye yaptığı sıra dışı katkıları; satış rekorları kıran popüler bilim kitapları; ölümcül hastalığına karşın, tıp bilimine adeta meydan okurcasına, 50 yıldan uzun bir süredir ‘Azrail’e çalım atarak hayata tutunmayı başarması; insanoğlunun geleceğine dair yaptığı karamsar yorumları, ve, bu konuda mutlaka kaale alınması gereken (başta ibrahimi dinler olmak üzere, metafizik sistemlerin birçoğunun diskurlarının önemli unsurlarından olan kıyametçi (apokaliptik), finalist, katastrofik tınılar ve motifler taşıyan) kozmik uyarıları; kozmolojik argüman ve hipotezlerini, olup bitenlere sürekli olarak faal ve müdahil olan bir Yaratıcı argümanına yer vermeden kurmaya gayret etmesiyle öne çıkan Hawking, tüm zamanların en popüler bilgini olan Einstein’ın ölümünden (1955) sonra, bilim insanları Pantheon’unun zirvesine yerleşmiş olan yeni ilmi idol ve pozitivist ikondur.
    ilerleyen satırlarda, doğum gününe 3 ay olan bu sıra dışı ‘bilimselci figür’ün hayatının önemli dönemeçleriyle, müktesebatının satır başlarını mercek altına alınacaktır.

    Stephen William Hawking, ‘idollerim ve kahramanlarım’ dediği Galileo Galilei’nin ölümüyle, Sir Isaac Newton’ın doğumundan tam 300 yıl sonra, 1942’de Oxford’da dünyaya açtı gözlerini.

    Oxford Üniversitesi Kolejini bitirdikten sonra, çok sevdiği kozmoloji alanında akademik kariyer yapmak amacıyla, Cambridge Üniversitesi’ne gitti. 1669’da Sir Isaac Newton’ın da oturmuş olduğu Cambridge Üniversitesi Matematik Bölümü Lucasian Profesörlük makdıbına 1979’da atanan Hawking; Einstein’ın, kelimenin gerçek manasıyla, son nefesini verene değin büyük bir tutkuyla üzerinde çalıştığı (Kâinatın bütün süreçlerini, olgularını ve problemlerini açıklamaya muktedir olacağı öngörülen) Birleştirilmiş Alan Kuramı (Her Şey’in Teorisi) hakkındaki en ufuk açıcı argümanlar ve hipotezlerden bazılarını ortaya atan teorik fizikçi olarak dikkatleri çekti.
    ···
  10. 160.
    0
    2 - Einstein’in ardında bir ömür tükettiği Büyük Birleşik Teori'ye doğru cesur bir hamle

    Hawking’in; ortaya atıldığı 1900 – 1955 döneminde, sadece fizik ve kozmoloji gibi doğal bilimler dediğimiz o devasa şemsiyenin müşterek çatısı altındaki disiplinlerde değil; sosyal bilimlerde; ve, bilimkurgu, fantastik kurgu ve çizgiroman başta olma üzere edebiyatın bütün alt kırılımları, başta çizgi film olmak üzere film endüstrisi, tv dizileri, reklâmlar, müzik endüstrisi, posterler, kitap illüstrasyonları, pullar, ex-librisler, ev mefruşatı, giyim-kuşam, moda, makyaj, mimarlık, çevre düzenlemesi, plâk zarfları gibi mecra ve disiplinlerde de radikal bilinç dönüşümlerine neden olan Görelilik Teorisi (özellikle de bunun Kâinata uyarlanmış genel bir çözümü olan Genel Görelilik Teorisi) ile Kuantum Mekaniği Teorisini, kara delikler hakkındaki hipotezleri temelinde birleştirmesi, onun, kozmolojiye, Einstein’den sonraki en büyük katkıyı yapan kişi olarak anılmasına yol açmıştır.

    Bunu yaparken de, meslektaşları Jacob David Bekenstein (1947), Yakov Borisovich Zel'dovich (1914 – 1987) ve Alexei Alexandrovich Starobinsky (1948) ile birbirini ilham veren, etkileyen, tetikleyen ve bütünleyen işbirlikleri gerçekleştirmiştir. Bunlar, 1970'lerin ortasından itibaren, 2-3 nesil kozmolog, teorik fizikçi, kuantum fizikçisi, çekirden fizikçisi, astro fizikçiyi derinden etkilemiştir.

    Einstein, Genel Görelilik Teorisi'nde (1915), kütle çekim kuvvetinin 4 boyutlu uzay-zaman sürekliliğini distorsiyona (deformasyon, çarpılma, bozulma) uğrattığını iddia etmişti.
    ···
  11. 161.
    0
    3 - Hawking’in kara deliklerin mimarisine katkısı evrenbilime ışık tutuyor

    Hawking'in kara deliklere yaklaşımı gerçekten çok sıra dışıydı. 1974'de bilim dünyasına teklif ettiği, ve, 'Hawking Işıması' diye nitelenen buluşuyla o, kara deliklerin de, aynen kara cisimler gibi, kuantum dalga mekaniği çerçevesinde, ışıma yaydığını ileri sürmüştür. Hawking'in bu hipotezine kadar, hem kozmoloji ve teorik fiziğin, ve, hem de, bazı durumlarda bilimin önünü açan spektaküler imajinasyonların ve sezgilerin mucidi olan bilim kurgu ve fantastik kurgunun, (Einstein’ın, ‘yaratıcı sezgi, ilmi gayretten önemlidir’ lâfı hatırlansın) kara delikler hakkında iddialarının özeti şuydu:

    'Kara delikler; hareketin ve zamanın durduğu, madde ve enerjinin, bilim tarafından tarif edilen o kestirilebilir ve deterministik mimarisini ve muhtevasını kaybettiği, evrene hükmeden tabiat yasalarının (fizik kanunları) geçerli olmadığı farklı (paralel) bir boyuta referans veren fenomenler; adeta Salvador Dali’nin ‘uçuk – kaçık’ dünyasından fışkırdığına hükmedilebilecek olan fantazmagorik ve gerçeküstü uzay-zaman süreksizliği, ya da, kozmik distorsiyondur. Konunun bazı uzmanlarıysa, niteliği hakkında kanıtlanmış, gözlemlenmiş, deneyimlenmiş hiçbir bilgiye sahip olunamamış (verili bilgilerimiz çerçevesinde konuşulacak olursa, hiç bir zaman da olunamayacak olan) böylesi meçhul ve adeta metafizik bir fenomene, uzay-zaman gibi bildik evrene özgü vasıfların, içeriklerin yakıştırılmasının da problemli olduğuna işaret ederler.

    Hawking; yukarıda da altı çizildiği üzere, kara delik olgusunu ‘de-mistifiye’ etmiş, onu, metafizik tepetaklaklığından kurtarıp, ayakları üzerinde dikilen bir ‘ilmi argüman’ haline getirmiştir. Hawking'in bundan sonraki adımı, Genel Görelilik teorisiyle, Kuvantum Dalga Mekaniğini, Big Bang'den kara delik'e kadar uzanan bir tekillikler silsilesi içinde birleştirmesidir. Zamanın ve uzayın doğası hakkında, Einstein'dan beri dillendirilen en parlak tekliflerden olan bu teorik yaklaşıma, Roger Penrose’un da katkısı oldu.

    Teorik fizik ve kozmolojide oldukça sıra dışı ve devrimci bir ilmi sıçramaya referans veren bu yaklaşımla birlikte, evrenin kendisinden doğduğu kabul edilen Büyük Patlama ‘öncesi’nde, sırasında ve sonrasında yaşandığı varsayılan kimi süreçler, aynen bir kara deliğin içinde gerçekleşenler gibi modellenmişti. Bundan önce, o güne değin Büyük Patlama öncesi, sonradan dağılarak evreni oluşturacak olan bütün o enerjinin (ve tabii ki de maddenin); ‘kozmik yumurta’ dediğimiz sonsuz küçük o ‘primordial (ilksel) çekirdek’in; sonsuz bir basınç ve sıcaklık altındaki o ‘evren öncesi-zaman öncesi-uzay öncesi’ embryio fazının ‘olay ufku’nu aşamadığı kabul edilirken; Hawking ışıması hipoteziyle birlikte, bu olay ufkunun o kadar da aşılamaz olmadığını ortaya koymuştu..

    Evrene dair olan bu radikal zihni dönüşüm; 'olağanüstü (neredeyse sonsuz) çekim kuvveti yüzünden, ışık dahil, evrendeki hiçbir şeyin cazibesinden kurtulamadığı kozmik oluşumlar’ oldukları varsayılan kara delikler hakkında serdedilen bu gibi konvansiyonel yaklaşımların yıkılmasına neden olmuştur. Bir diğer deyişle, Hawking Işıması bize, kara deliklerin, aslında sanıldığı kadar da kara olmadığını, zîrâ, bunların belli belirsiz bir elektromanyetik ışıma yaydığını ileri sürer. Buna göre, bütün karadelikler; sahip oldukları kütle ve enerjiyi bahse konu ışımayla eninde sonunda (kara deliğin büyüklüğüne göre, birkaç zepto-saniyeden, yânî, saniyenin trilyonda birinin milyonda birinden (10 üzeri eksi 21 mertebesidir bu), birkaç milyar yıla değin olan geniş bir entervali kucaklayan bir aralıkta) kaybetmeye yazgılı olduğundan, yok olmaya mahkûmdurlar (1).

    Kara deliklerle Kâinat’ın başlangıç evresi arasında kurduğu bu ‘radikal kozmogonik (evrendoğumsal) analoji’yle, evrenin oluşması hakkındaki teorilerini Big Bang anı öncesine kadar taşımaya ‘cür’et eden’ Hawking, yaptığı bahis konusu spektaküler hamle sayesinde (kozmolojide, kendisi gibi, ‘Yaratıcı argümanı’nı kullanmamayı tercih eden radikal ya da ılımlı ateistlerce) bilimin sınırlarını metafizik ve ilâhiyatın aleyhine genişleten ‘çağdaş Einstein’ olarak selamlanmıştır.

    ‘Yaratıcı argümanı’nı kozmogoni ve kozmolojisine dahil etmemesi, onun, örgütlü dinlerce hiç de hayırhah karşılanmamasına ve, yer yer de, bir ‘günahkâr’ olarak yaftalanmasına yol açmıştır. Onun, sistemli şüphecilikten (metodik skeptizm) önce deizme, ardında da ateizme geçişi, bardağı taşıran son damla olmuş, ibrahimi gelenekten neşet eden 3 Semavi dinin Ortodoks inananları, tepkilerini onu tekfir etmeye ve lânetlemeye değin vardırmışlardır. Hawking’in rahatsızlığının, burada özetlemeye çalıştığım entelektüel gayretlerine karşılık verilmiş ilâhi bir ceza olduğu, aynı çevrelerin çokça dilendirdikleri bir iddiadır. Öte yandan, Hawking’in rahatsızlığı da, bağımsız bir başlık altında incelenmeyi hak edecek denli sıra dışı bir seyir izlemiştir.
    Tümünü Göster
    ···
  12. 162.
    0
    4 - Hastalığı ilâhi bir ceza mı, yoksa sıradan bir durum mu?

    ‘Hawking, hastalığı hakkında en çok spekülasyon üretilen insanların arasında en ön sıralardadır’ dendiğinde, mezkûr problematiği bilinenler, çok da yanlış bir hüküm dillendirmemiş olduğunda birleşeceklerdir.

    1963 yılında, henüz 21 yaşında çok genç bir akademisyen adayıyken, Amyotrofik Lateral Skleroz (ALS), ya da , daha popüler olan adıyla, Motor Nöron hastalığı teşhisi konulan Hawking’e doktorların biçtiği ömür 2 – 3 yıl kadardı. Buna karşın o, söz konusu teşhisten sonra, 2-3 yıl değil, 50 yılı aşan bir süre yaşamayı başararak, doktorlarının kendisi hakkındaki medikal öngörüsünün çöplüğü boylamasına neden olmuştur. Öte yandan Hawking, vücudundaki kaslarının neredeyse tamdıbının peyderpey kontrolünden çıkmasıyla birlikte, her geçen gün daha da zorlaşan bir hayatı sürdürmek zorunda kalmıştır.

    1985’te sesini de kaybeden Hawking, kendisi için özel olarak dizayn edilen elektrikli iskemlesine monte edilen bir bilgisayar aracılığıyla iletişimine devam etti. Bu iletişim için kullandığı ve hareket ettirebildiği yegâne uzvu olan parmağını da kontrol edemez hale gelince, bu sefer de boyun kasları üzerinden düşüncelerini bilgisayarına aktararak paylaşmaya başlayan Hawking, artık bu imkânını da kaybetmek üzeredir. Bu yüzden de uzmanlar, beyin dalgalarına ya da göz bebeklerinin hareketine duyarlı bir bilgisayar üzerinden iletişim kurabileceği yeni bir sistem üzerinde çalışmaya başladılar.

    Hawking’in hastalığı, yukarıda da değinildiği üzere, Müslüman, Hıristiyan ve Yahudi inanç dairelerinin mütedeyyinlerince, Yaradan’ın ona verdiği bir ceza olarak yorumlanmaktadır. Onun, tıbbın kendisine biçtiği 2 – 3 yıllık ömre karşın, 51 yıldır yaşaması; ama bu sırada da olağanüstü eziyetlere katlanmak zorunda olması, dindarların kendisiyle ilgili yargılarını dayandırdıkları maddi zemin olmaktadır.

    Çektiği onca eziyete, katlandığı onca acıya karşın Hawking, benzer kimi durumlarda olduğu üzere, mistifiye olacağı ve metafizik öğelere daha fazla yaslanacağı yerde, zaman içinde dengeli bir deizmden, önce temkinli ateizme, ardından da, Richard Dawkins kadar olmasa da, tezlerini daha net dillendirdiği daha net bir tanrıtanımazlığa evrilerek, ibrahimi geleneğin inananlarının ‘ilâhi ödeşme’ olarak sundukları durumu çok da umursamadığını ifşa eden bir çizginin mümessili olmuştur.
    Tümünü Göster
    ···
  13. 163.
    0
    5 - 'BÜYÜK ANLATILAR' vs. 'küçük anlatılar' (2)

    insanlığın idrakinin, hayal gücünün ve tasavvurunun; varoluşa dair olan sayılamayacak kadar çok güncel, aktüel, lokal problem karşısında yarattığı ‘küçük anlatılar’dan oluşan neredeyse sonsuz büyüklükte bir 'küçük anlatılar koleksiyonu' vardır.

    insanoğlunun bahse konu yaratıcı melekelerinin potansiyeli, sadece 'küçük anlatılar koleksiyonu'na katkı vermekle sınırlı değildir hiç kuşkusuz. insanlığın entellektüel hazinesinin bir de ‘BÜYÜK ANLATILAR CÜMLESi’ vardır. Gündelik dertlerimizi aşan, varoluşumuzu, ve , giderek de evrenin tamdıbını anlamlandırmamıza hizmet eden entelektüel, ideolojik, mental, imani-itikadi ve spiritüel olgulardır bahsedilen bu ‘BÜYÜK ANLATILAR CÜMLESi’.

    ‘BÜYÜK ANLATILAR CÜMLESi’ ile 'küçük anlatılar koleksiyonu arasındaki farklar ‘dereceye değil, mahiyete dairdir’. Her şeyden önce, ‘BÜYÜK ANLATILAR CÜMLESi’nin unsurları, ‘zamandan ve mekândan bağımsızdır (münezzeh)’; diğer bir deyişle onlar ‘tarih ve coğrafya dışıdır’. Bunların iddiası, kendi içinde tutarlı oldukları, ve, hakkında konuştukları olgular setini açıklamaya ve anlamlandırmaya ehil, mümeyyiz ve muktedir olduklarıdır. ‘BÜYÜK ANLATILAR CÜMLESi’nin unsurları mitle, dinler, kadim ahlâk öğretileri, kadim spirüalist sistemler, 'yeni bir hayat, yeni bir insan, yeni bir dünya, yeni bir varoluş tasavvuru' olan, ve, bunun içinden konuşup, buna değin tekliflerde bulunan siyasi-ideolojik sistemler ve, bilimlerdir.

    ‘BÜYÜK ANLATILAR CÜMLESi’nin her bir unsuru, ilgilendiği varlık alanını ekgibsiz kuşatmak, ve, onu, rakip 'BÜYÜK ANLATILAR'a göre daha mükemmel açıklayarak, problemlerine daha etkili çözümler üretmek iddiasıyla varlık alanına çıkmışlardır. Bunlar, kuşattığını deklere ettiği alana dair konuşmaya çalışan diğer 'BÜYÜK ANLATILAR'a karşı saldırgan bir müdafaa hattı kurarak, onları, olabildiğince bahse konu ilgi alanına sokmamaya çalışırlar. Bunun, market ekonomisinin aktüel fazının unsuru olan günümüzün post-modern insan aklının, çok rahat kavrayacağı anlaşılır gerekçeleri vardır: 'hayat alanına ‘yabancı unsurlar’ı sokmamak, onlarla giriştiği yarışta, ipi en önce göğüslemek için uğraşmak; rekabette daima önde olmak!'. Bu dinamiklerin motive ettiği süreçte, 'RAKiP BÜYÜK ANLATILAR'a gerektiğinde acımasız davranmayı bilmek esastır.

    ‘BÜYÜK ANLATILAR CÜMLESi’nin mitoloji, teoloji, felsefe ve bilim gibi alt kümelerinin kapsadıkları ögeler arasındaki ilişkiler alanının sorunlar, anlaşmazlıklar, çatışmalar ve birbirini inkâr hamleleriyle dolu olmasının arka plânı böyle de okunabilir (3).
    Tümünü Göster
    ···
  14. 164.
    0
    6 - Stephen Hawking'in teolojiyle imtihanı

    Bilim, felsefe ve din arasındaki ilişkiye Hawking’in verdiği cevap; kabaca, pozitivist-bilimselci şablona uyan bir çerçevede cereyan eder. Ünlü kozmolog; bilim geliştikçe, dinin iştigal sahasının daralacağını zımnen dillendiren bahis konusu anlayışların içerisinden konuşmaktadır. O, doğrudan doğruya ‘Tanrı yoktur’ dememesine karşın; Birleştirilmiş Alan Kuramı’nın (Her Şeyin Teorisi) tamamlanmasıyla birlikte; hayata, varoluşa, evrene dair meçhul kalmış bütün noktaların aydınlanacağını, cevaplanmamış tek bir soru bile kalmayacağını dilendirmektedir satır aralarında. Bu durumun, ‘Yaradan’ inancını ve dine olan ihtiyacı da ister istemez ortadan kaldıracağı, Stephen Hawking’in metinlerinde kendisini ele veren izleklerdendir.

    Stephen Hawking’in evreni ‘sonlu’, ama ‘sınırsız’dır. Varoluşun sınırsız oluşu, aynı zamanda, hem uzayın ve hem de zamanın sınırları olmadığı anldıbına gelir. Bu durumda da, ‘sınır koşulları’ dediğimiz kritik tekillikler (kara delik içi, ya da, Big Bang anı öncesi) girer devreye. Bunlar, zamanın ve mekânın olmadığı ‘prosesler’dir. Pozitivist, bilimselci prizmalardan bakıldığında; felsefe, mitoloji, teoloji ve bilim gibi 'BÜYÜK ANLATILAR'ın, işin içine ‘Yaradan idesi’ni katmalarının en meşru görüldüğü faz işte bu ‘Büyük Patlama öncesi’dir.

    Ancak, bu sırada, ne zaman ve ne de mekân olmadığından, buna dair argümantasyon yapmak, ciddi problem alanlarına taşıyabilir bizi. ‘Öyleyse,’ der Stephen Hawking, ‘zamanda ve mekânda sonlu ama sınırsız olan evren, kendi kendisine vardır, kendiliğinden ortaya çıkmıştır ve kendiliğinden de var olmaya devam edecektir. Varlığın (bütün mevcudat, Kâinat) varoluş kipine geçişine, boşluktaki (Big Bang öncesi vasat; hiçlik?) kuantum dalgalanmaları neden olmuştur (4).

    Bilimin, varoluşun bütün evrelerini açıklamaya, din de dahil olmak üzere, diğer bütün 'BÜYÜK ANLATILAR'dan çok daha ehil olduğunu savunan Hawking; bu ifadede kristalize olan bilimselci, pozitivist kozmolojisi ve kozmogonisini, binlerce yıllık atesit – materyalist damarın modern ve sofistike bir versiyonuna dayandırmaktadır. Bu durum, onun, dindarlarca affedilemez bir günahkâr ve cehennemlik bir iblis olarak algılanmasına neden olurken; dine şüpheyle yaklaşan, ya da onu bütünüyle hayatlarından çıkaranların nezdinde ise bir rol modeli ve lâ-dini, dünyevi bir ikona haline getirmektedir.

    1981’de, Vatikan’da, Papa 2. John Paul’ün de arasında olduğu çok seçkin bir topluluğa konferans veren Hawking, yukarıda özetlemeye çalıştığımız tezlerini paylaşmış ve Papa tarafından da onurlandırılarak ödüllendirilmiştir. Papa’nın ona, ‘dediklerinizi itirazım yok, yeter ki, Yaratılış, yani Büyük Patlama anı öncesine dair konuşmayın’ deyişi inançlı Katolik çevreleri çok rahatsız etmişti.

    Dini bütün Katolikler, inançsız bir bilim addıbına Vatikan’da konferans verdirdiği ve ona karşı çok hayırhah davrandığı için Papa’ya gönül koyarken; Militan ateistler de, Hawking’in, ‘Tanrı yoktur ve bütün varoluş sadece ve yalnızca maddeden ibarettir’ demediği için onu teistlerle uzlaşmacı bir çizgiye savrulmakla suçlamışlardır.

    Hem ateistlerin ve hem de köktenci mütedeyyinlerin eleştirilerine katılmıyor ve; bilim ve din gibi iki çok önemli 'BÜYÜK ANLATI'nın küresel prestije sahip sözcülerinin, varoluşu kuşatırken, birbirini alenen ötekileştirmemesi ve tekfir etmemesine olumlu anlamlar yüklüyorum.
    Tümünü Göster
    ···
  15. 165.
    0
    7 - Hawking Dabbet’ül Arz olabilir mi?

    ilâhiyatçı ve eski siyasetçi Yaşar Nuri Öztürk, Hawking’i Dabbet’ül Arz olarak vasıflandırmıştı.

    Müslümanların, kıyamet alâmeti olarak kabul ettiği topraktan yapılma bu mahlûk, ‘islâmi eskatoloji’de (kıyamet bilimi) insanoğlunun dünyadaki yaşamı tamamlandığında, topraktan çıkarak hükmünü icra edecek bir varlık olarak tasavvur edilmiştir.

    Bu topraklarda yaşayan bilim ve düşünce insanları, şimdiye değin Hawking’in yarattığı ilmi literatüre doğrusu 'elle tutulur, gözle görülür' metaforuna denk düşebilecek mertebede bir katkı sağlayamadılar. Öte yandan, son 20 yıldır Kemalistlerle ulusalcıların göz bebeği durumunda olan bir modernist-batıcı ilâhiyatçının, Hawking’e yönelik küresel lânetleme ve tekfir etme sürecine Dabbet’ül Arz şeklinde fevkalâde orijinal bir katkı vermesinin de enteresan olduğunu teslim etmek durumundayız.
    ···
  16. 166.
    0
    O yeah
    --spoiler--

    --spoiler--
    ···
  17. 167.
    0
    ateyiz adam çarpılmış beyler
    ···
  18. 168.
    0
    huur çocuğu
    ···
  19. 169.
    0
    dehadır reizz
    ···
  20. 170.
    0
    büyük insan.
    deha.
    fizikcilerin peygamberi.
    ···