+15
-1
Merhaba arkadaşlar, sizi yıllar önceye, Kanal D’de sihirli annem’in olduğu, En iyi Arkadaşım dizisinde Hamdi Alkan’ın ‘’uhahhauh’’ diye kikirdediği, okulda sabahları sıraya girip andımızı okuduğumuz yıllara zütüreceğim.
Soğuk bir Aralık sabahıydı, andımızı okuyup içeri girmiştik. Öbek öbek toplanan öğrenciler kalorifer peteklerine sarılıyorlardı. Ben ise sırama oturmuş, birazdan derse gelecek sınıf öğretmenimizin bir önceki gün verdiği ödevi yapıyordum. Ödevimin son kontrollerini yaparken öğretmenimiz girdi sınıfa.
Klagib sabah merasimi gerçekleşti;
-Günaydın!
-sağ ol.
Öğretmenimiz vakit kaybetmeden derse başlamak istiyordu, ‘’Dün verdiğim ödevi herkes sırasının üstüne açıp koysun.’’ Dedi. Sonra tahtaya o gün işleyeceği yeni üniteyi yazmak için döndüğünde tebeşir aradı öğretmenimizin gözleri, bulamadı. Akabinde ‘’Biri gidip tebeşir getirsin yan sınıftan.’’ Dedi. ilkokulda bu tür görevlere gitmenin ne kadar önemli olduğunu herkes bilir. Ben de can atıyordum böyle bir şey yapmak için. Bir ok gibi fırladım sıramdan, ‘’ben giderim öğretmenim’’ dedim. Yıllardır bunun hayaliyle yaşıyordum. Sınıftaki Suat’ı yollardı hep öğretmen bu tür işlere. Bu sefer Suat’tan önce davrandım ve öğretmen de ‘’hayır’’ demedi. Işık hızıyla çıktım sınıftan, kralın verdiği görevi layıkıyla yerine getirmeye çalışan şövalye gibi hissediyordum. Hem kızlar şövalyelerden hoşlanırdı. Bizim sınıftaki Tülay da hoşlanırdır herhalde…
Yan sınıfın kapısına askeri bir disiplinle iki kez tıklayıp içeri girdim;
‘’dersinizi böldüğüm için özür dilerim’’ faslından sonra tebeşir istediğimi belirttim öğretmene. ‘’Bir tane var, onu da ben kullanıyorum’’ dedi, başından savarcasına. Boynumu büküp sınıfımıza doğru dönüyordum utangaç adımlarla. Bu tür konularda tecrübesizim, bu ilk tebeşir almaya gitme teşebbüsümdü, başka nerden bulunurdu tebeşir, bilmiyordum. Çaresiz döndüm sınıfa, iki kez tıklayıp girdim, mağlubiyet haberini getiren asker gibi boynumu büktüm yere bakıyordum. ‘Öğretmenim yan sınıfta da yokmuş.’’ Dedim. Öğretmen benimle ilgilenmeyi bırakıp, direkt Suat’a seslendi, ‘’Sen git bul şu tebeşiri’’ dedi. Utana sıkıla oturdum sırama. Üstelik Tülay da şahit olmuştu başarısız tebeşir teşebbüsüme… ‘’Suat da bulamaz’’ diye aklımdan geçirirken kapı çaldı Suat girdi içeri. Elinde yarım bir tebeşir, öğretmenimize uzattı. Sonrada göğsü kabarırcasına oturdu sırasına. Tülay da takdir ediyor muydu acaba Suat’ı?
Bizim öğretmen ‘’nerden buldun suat tebeşiri’’ dedi. Suat ‘’yan sınıftan aldım öğretmenim’’ demez mi? Benim kan beynime sıçradı! Nasıl ya yan sınıftan? Onlarda da bir tane tebeşir vardı nasıl verdi sana tebeşir?
Öğretmenimiz ‘’hani yoktu o sınıfta tebeşir’’ diye suçlayıcı bir soru yöneltti bana. Ben ‘’öğretmenim yoktu…’’ derken Suat kesti sözümü
‘’öğretmenim bir tane vardı, vermiyordu öğretmen ama ‘yarısını kırar mısınız?’ diye sordum kabul etti.’’ Dedi. Öğretmenimiz ‘’aferin Suat’’ dedi.
‘’Bakın çocuklar Suat gibi giriştiğiniz işi bitirin, ‘’yok, deyip çekilmeyin kenara.’’ Dedi. Ben o sırada yerle bir oldum. Dünyalar başıma yıkıldı.
Bana niye kırmadın ulan o tebeşirin yarısını şerefsiz öğretmen?
Senin yüzünden Tülay ile olan ilişkim başlamadan bitti.
Evet arkadaşlar bu da böyle bir anımdır.
Teşekkürler.