-
27.
0doğum günün kutlu olsun kardeş.
-
26.
0
-
25.
0şakirt + liseli
-
24.
0üçüküncü nesil panpam taşşaklı yazardır
-
23.
0aydüşen kaçmazıTümünü Göster
sabaha doğru o tek katlı incin evlere vurmaya başladığında güneş. karanlık yarılıpta onuncu tepedeki evine kaçışırken mor tepenin eldirilean kesimlerinde yeni bir günün sabahı doğmuştu. kale yakınlarındaki , surlarında çevrelediği korunaklı "eldrun" köyüydü burası.ve bu köyün başındaki gardiyanlarnda görev vaktiydi. uzunca dik ağaçların ve onları geride bırakan surların urzuvunda kuzeye ve güneye bakan 2 kapı vardı. gardiyan kuleleri her kapıda ikişer ikişer yükselerek menzili tamamen kaplıyordu. eldrun yakınlarındaki kuzey kapısı fazla kullanılmazdı , oradan gezginler , çiftciler vede izci gurupları geçerdi ancak. çünkü batı kapısının açtığı yol mor alevin taçlandırdığı elefrum kraterleriyle kaplanmıştı , yakın ormanlara uzanırdı geri kalan kesim ve kullanışlı tek yerde orasıydı... ve elbette oradaydi gri yol , kuzey kapısının önünden serilip giderdi. elefrum krater dağının arkasına bilinmeyen topraklara giderdi bi ucu , diyer ucuda yakın ormanların derin sularına... güney kapısı ise her ırktan ahalisi bulunan devasa elluim ülkesine açılıyordu , ordan geçmeye kalkarsanız dikkat etmek zorundaydınız çünkü güney çıkınları o bölgeye yakındır.ve güney çıkınlarında devasa ejderhaların , cüce ejderlerin yaşadığı bilinir. oranın yakınından dahi geçseniz sizi farkeden ulu ve yüce ejderhalarla bezendiği söylenir , bağzılarıda orada yıllardır saklanan ejderha tanrısının yaşadığını söyler.ama tüm bu korkunun dışında eldirilean mor tepenin en nadide kesimidir , ülkeleri , tepeleri öylesine büyüktürki haritalarda devasa sınırlarla gösterilir... elluimin ardında boş topraklar vardır , elluim'li kimse gitmemiştir cüceler hariç o topraklara. orada çok fazla birşey yoktur , bitki yetişmaz ve mağralar çok nadirdir. birkaç trol yaşar o bağralarda ve daha fazlası değil... ama tek canlı onlar değildir , solucanlarda(kanatsız ejderhalar) orada yaşdıbını sürdürür. çünkü besin bakımından pek çok ork ve goblin türü vardır bölgede ve tüm bunların dışında orası boş topraklar diye geçer , dahası değil...
ve kuzeye bir kezdaha gidecek olursak orası daha ürkütücü vede akıbetlidir. elefrum kraterlerının yanağına dağılmış düzlüklerde vardır. sürekli faliyette olduğundan kraterin hiçbir yanı güvenli olmasada kızıl topraklara uzun zamandır lav düşmemiştir. eskiden kalma lavların kum rengi ışıltısı içinde o kuru lavların hala bir kızıllığı vardır. helede güneş aydınlattığında ateş misali bir tepe oluverir... lakin bu nedenle kızıl tepeler denmiştir oraya , fazla araştırılmamış bir yer olduğundan orada yaşayan canlılar hakkında bilgimiz olmaz ve belkide kimse yaşamıyordur... krater inişe doğru bölündüğünden orrtasında sürekli lavların ateşini depolayan ateş kusan tepesi vardır , kratarin zıttında yükselerek birazda tepe görünümü almıştır burası ve gri yolun hemen yanında bekler , diyer kısıma bakınca kraterin en feci bölgesini görürsünüz oraya gothremon derler , ama kadim cüce dilinde gomen adını alır. gomen dağın en kötü yeri denebilir dağın yarısı manasındadır , yani dağın öfkesinin ve hiddetinin yarısı gomen urvuzlarında beklediği söylenir. dağın tam adı nekadar elefrum olsada cüce dilinde gomenasai olarak bilinmiştir... sürekli patlayan ve tabandan dışarı ateş kusan gayzerlere sahiptir burası , ordan geçmeye kimsenin gücü yetmez diye bilinir...
i̇şte tüm bunların ortasındaki devasa hanedanlık , lord kalesi'nde başlıyor uzun hikayemiz... hanedan prensi hansel'de burada yaşardı. gelecekte adını andığı toprakları yönetmek için eğitiliyordu. hanedan soyundan gelen asil savaşcılarının lideri diyebilirdik ona , ama o vaktini kılıç sallamaktan çok hayata adamıştı. kralın en tiksindiği olay olmuştur buki hansel sürekli ortadan kaybolurdu , kralın askerleri onu kaçkez yakın ormanlarda mutlu mutlu gezerken bulmuştur sayamam ama kral bundan hoşnutsuzdu. birgün zatını çağrarak bir konuşma kararı aldı kral.
"sen! sen ne hakla görevlerini bırakıp basit ormanların yanına kaçarsın!!"
"baba! ben istemiyorum bir krallık yönetmek yada birşeyi hükmüme almak... elfler gibi huzurlu bir hayattır hep arzuladığım."
"ha! başımıza elf dostumu çıkıcaksın şimdide! senden ziyade onlar dahi kılıç savurup ok atarlar! yönetmekmi istemiyorsun? bunu birdaha duymayacağım , halkın senin hükmüne muhtaç oğlum!"
i̇şte bu konuşmadan sonra hansel'i daha sıkı tuttular , muhteşem bir kılıç yeteneğide olsa savaşmayı , güçlenmeyi reddediyordu."kılıcımı bu diyarda boş boş beklemek için güçlendirmeyeceğim!"diyordu.ve isyan ederek sürekli görevlerden karşı duruyordu. bu olaylar kısa zamanda halkın , köylülerin kulağına vardı. ufak laflardan büyük bir isyana vuracakmış gibi uzadı halkın dili , "biliyormusun? kral oğlunu bile dize getiremiyormuş , oğlunun asi köpeklerden farkı yok... kralımızı nekadar sevsekte gelecekte böyle bir kral istemiyoruz... "
"haklısın bunu krala söyleyelim , hansel bizi yönetecek güce sahip değil diyelim."dendi...
ve kısa zamanda birer ikişer kralın karşısına çıkıldı.
"yüce ve ala kralımız , senden bir ricamız vardır."
"nedir? neymiş bu zatımdan arzunuz?"
"oğlunuz kralım. sizin yaşlandığınız vakit tahta geçerse bu kurduğunuz düzeni inatla yıkacaktır o."
kral bu sözlerden tedirgin oldu ve nedensiz bir hiddet patlattı "nedir sizin derdiniz! benim soyumu istemezsiniz demek bu ülkede.bu bir ihanettir! yakalayın muhafızlar! şunları!"...
halk kralın hiddetine karşı hemencicik susuyorlardıysada oğul hansel'e beddualar ve lanetler okunup okunup durdu...
bi̇r gece hi̇lal işiğinda
hansel ne sizin nede halkın laflarına aldırmıyordu , hanedanlık cepesini saran angarad kasabalarından birine gelmişti ve ne bir dostu nede onunla ilgilenen birisi vardı.bar önündeki o dik sandalyelerden birine geçti , bir bira istedi ve uykulu gözlerle lambanın ardındaki karanlığı gözledi. şişko hancı biraz şaşkınlık birazda tiksintiyle baktı lord hansel'e halktan duyduğu yalan yada doğru tüm şeylerin ışığında hansel ayyaşın teki gibi duruyordu.ama hancı o mutsuz surata baktığında bir an tereddüte uğradı. hansele başka yönden bakmaya çalıştı...
"derdin nedir dostum? biramı hala vermedin."
"afedersin , dalmışım... "
bira doldurulupta bara koyulunca hansel bardağı önüne çekti.
"gözlerindeki ışık.. sen buralı değilsin galiba"
"hayır değilim , elluim'den gelmiştim."
"vay! elluim çok güzel bir yerdir , neden terkettin orayı?"
"o diyarları nekadar sevsemde ekmeğimi kazanmalıydım , burada uzun zamandır han işletiyorum."
"buralardan memnunmusun?"
"yeterince... "
hansel ,hancıya biraz şaşkınlık birazda acıyla baktı "buralar çok bayıcı, sonunda kazanç sağlayacağım güzel bir macera için neler vermezdim... "
o handa hancı bir kahkaha patlattı , onun gülüşünü arka kapının gıcırtısı ve 36 yaşlarında iri yarı bir adamın kıkırdaması takip etti.
hancı işgüzar ve ciddi bir bakışla "hansel! arzularını gerçekleştirmemi istermisin? senden şüpeleniyordum , ama şimdi gerçek isteğini anladım"dedi , onun ardından hanselin yanındaki barlığa i̇ri herif oturdu.
i̇ri adam kaba bir gülüşle ona şaşkın şaşkın bakan hansele bir süre baktıktan sonra "eee , ne yapmamı istiyorsun?" dedi hancıya.
"nemi yapcaksın? i̇lk önce ateş simyacısını buraya çağırman gerekecek , elluim merkezine doğru yaklaşık 1 haftalık bir yolculuk yapman gerekecek... "
"neden?" dedi üşenen ve artık neşesiz adam.
"nedenmi?" diye çarptı lafı hancı "herşeyden önce tanıdığımız ve bize yardım edecek tek büyücü o vede prensimizi ay düşene zütürecek adayımızda o."
yaylanan iri herif "aydüşene neden gidiyoruz?"
hancı parmağıyla barın tozlu tablalarını işaretler çizerken şöyle dedi "söylenenleri hatırlamıyormusun? simyacı bizden görev için bir aday istediği zamanı... "
"hehe! o yıllar önceydi , çoktan birileri bulunmuştur."
"sen bir göreve bir yılda cesur bir savaşcı bulunduğunu en son nezaman gördün"diyerek dik dik baktı herife... ve sonra devam etti "yarın yola çıkarsan iki hafta yada bir aksilik durumunda en geç bir ayda gelirsiniz."dedi.
o sırada olayların rahmetine kalmış hansel konuşuverdi "durun , ateş simyacısını tanımıyorum.ay düşen neresi?"demesiyle hancıya karşı aptallığını ve bilgisizliğini kanıtlamış oldu.
"yakında öğrenirsin , şimdilik kalene dön ve 1 ay kadar yakın ormanlara firar etme... "dedi ve bir süre durduktan sonra önceki cümlesine "lordum." kelimesinide ekleyerek bardaki boş bardağı aldı... i̇ri adam handan çıkıp gecenin karanlığına karıştığı vakit hansel'de saraya giden tiz ışıklı yola kat -
22.
0aydüşen kaçmazıTümünü Göster
sabaha doğru o tek katlı incin evlere vurmaya başladığında güneş. karanlık yarılıpta onuncu tepedeki evine kaçışırken mor tepenin eldirilean kesimlerinde yeni bir günün sabahı doğmuştu. kale yakınlarındaki , surlarında çevrelediği korunaklı "eldrun" köyüydü burası.ve bu köyün başındaki gardiyanlarnda görev vaktiydi. uzunca dik ağaçların ve onları geride bırakan surların urzuvunda kuzeye ve güneye bakan 2 kapı vardı. gardiyan kuleleri her kapıda ikişer ikişer yükselerek menzili tamamen kaplıyordu. eldrun yakınlarındaki kuzey kapısı fazla kullanılmazdı , oradan gezginler , çiftciler vede izci gurupları geçerdi ancak. çünkü batı kapısının açtığı yol mor alevin taçlandırdığı elefrum kraterleriyle kaplanmıştı , yakın ormanlara uzanırdı geri kalan kesim ve kullanışlı tek yerde orasıydı... ve elbette oradaydi gri yol , kuzey kapısının önünden serilip giderdi. elefrum krater dağının arkasına bilinmeyen topraklara giderdi bi ucu , diyer ucuda yakın ormanların derin sularına... güney kapısı ise her ırktan ahalisi bulunan devasa elluim ülkesine açılıyordu , ordan geçmeye kalkarsanız dikkat etmek zorundaydınız çünkü güney çıkınları o bölgeye yakındır.ve güney çıkınlarında devasa ejderhaların , cüce ejderlerin yaşadığı bilinir. oranın yakınından dahi geçseniz sizi farkeden ulu ve yüce ejderhalarla bezendiği söylenir , bağzılarıda orada yıllardır saklanan ejderha tanrısının yaşadığını söyler.ama tüm bu korkunun dışında eldirilean mor tepenin en nadide kesimidir , ülkeleri , tepeleri öylesine büyüktürki haritalarda devasa sınırlarla gösterilir... elluimin ardında boş topraklar vardır , elluim'li kimse gitmemiştir cüceler hariç o topraklara. orada çok fazla birşey yoktur , bitki yetişmaz ve mağralar çok nadirdir. birkaç trol yaşar o bağralarda ve daha fazlası değil... ama tek canlı onlar değildir , solucanlarda(kanatsız ejderhalar) orada yaşdıbını sürdürür. çünkü besin bakımından pek çok ork ve goblin türü vardır bölgede ve tüm bunların dışında orası boş topraklar diye geçer , dahası değil...
ve kuzeye bir kezdaha gidecek olursak orası daha ürkütücü vede akıbetlidir. elefrum kraterlerının yanağına dağılmış düzlüklerde vardır. sürekli faliyette olduğundan kraterin hiçbir yanı güvenli olmasada kızıl topraklara uzun zamandır lav düşmemiştir. eskiden kalma lavların kum rengi ışıltısı içinde o kuru lavların hala bir kızıllığı vardır. helede güneş aydınlattığında ateş misali bir tepe oluverir... lakin bu nedenle kızıl tepeler denmiştir oraya , fazla araştırılmamış bir yer olduğundan orada yaşayan canlılar hakkında bilgimiz olmaz ve belkide kimse yaşamıyordur... krater inişe doğru bölündüğünden orrtasında sürekli lavların ateşini depolayan ateş kusan tepesi vardır , kratarin zıttında yükselerek birazda tepe görünümü almıştır burası ve gri yolun hemen yanında bekler , diyer kısıma bakınca kraterin en feci bölgesini görürsünüz oraya gothremon derler , ama kadim cüce dilinde gomen adını alır. gomen dağın en kötü yeri denebilir dağın yarısı manasındadır , yani dağın öfkesinin ve hiddetinin yarısı gomen urvuzlarında beklediği söylenir. dağın tam adı nekadar elefrum olsada cüce dilinde gomenasai olarak bilinmiştir... sürekli patlayan ve tabandan dışarı ateş kusan gayzerlere sahiptir burası , ordan geçmeye kimsenin gücü yetmez diye bilinir...
i̇şte tüm bunların ortasındaki devasa hanedanlık , lord kalesi'nde başlıyor uzun hikayemiz... hanedan prensi hansel'de burada yaşardı. gelecekte adını andığı toprakları yönetmek için eğitiliyordu. hanedan soyundan gelen asil savaşcılarının lideri diyebilirdik ona , ama o vaktini kılıç sallamaktan çok hayata adamıştı. kralın en tiksindiği olay olmuştur buki hansel sürekli ortadan kaybolurdu , kralın askerleri onu kaçkez yakın ormanlarda mutlu mutlu gezerken bulmuştur sayamam ama kral bundan hoşnutsuzdu. birgün zatını çağrarak bir konuşma kararı aldı kral.
"sen! sen ne hakla görevlerini bırakıp basit ormanların yanına kaçarsın!!"
"baba! ben istemiyorum bir krallık yönetmek yada birşeyi hükmüme almak... elfler gibi huzurlu bir hayattır hep arzuladığım."
"ha! başımıza elf dostumu çıkıcaksın şimdide! senden ziyade onlar dahi kılıç savurup ok atarlar! yönetmekmi istemiyorsun? bunu birdaha duymayacağım , halkın senin hükmüne muhtaç oğlum!"
i̇şte bu konuşmadan sonra hansel'i daha sıkı tuttular , muhteşem bir kılıç yeteneğide olsa savaşmayı , güçlenmeyi reddediyordu."kılıcımı bu diyarda boş boş beklemek için güçlendirmeyeceğim!"diyordu.ve isyan ederek sürekli görevlerden karşı duruyordu. bu olaylar kısa zamanda halkın , köylülerin kulağına vardı. ufak laflardan büyük bir isyana vuracakmış gibi uzadı halkın dili , "biliyormusun? kral oğlunu bile dize getiremiyormuş , oğlunun asi köpeklerden farkı yok... kralımızı nekadar sevsekte gelecekte böyle bir kral istemiyoruz... "
"haklısın bunu krala söyleyelim , hansel bizi yönetecek güce sahip değil diyelim."dendi...
ve kısa zamanda birer ikişer kralın karşısına çıkıldı.
"yüce ve ala kralımız , senden bir ricamız vardır."
"nedir? neymiş bu zatımdan arzunuz?"
"oğlunuz kralım. sizin yaşlandığınız vakit tahta geçerse bu kurduğunuz düzeni inatla yıkacaktır o."
kral bu sözlerden tedirgin oldu ve nedensiz bir hiddet patlattı "nedir sizin derdiniz! benim soyumu istemezsiniz demek bu ülkede.bu bir ihanettir! yakalayın muhafızlar! şunları!"...
halk kralın hiddetine karşı hemencicik susuyorlardıysada oğul hansel'e beddualar ve lanetler okunup okunup durdu...
bi̇r gece hi̇lal işiğinda
hansel ne sizin nede halkın laflarına aldırmıyordu , hanedanlık cepesini saran angarad kasabalarından birine gelmişti ve ne bir dostu nede onunla ilgilenen birisi vardı.bar önündeki o dik sandalyelerden birine geçti , bir bira istedi ve uykulu gözlerle lambanın ardındaki karanlığı gözledi. şişko hancı biraz şaşkınlık birazda tiksintiyle baktı lord hansel'e halktan duyduğu yalan yada doğru tüm şeylerin ışığında hansel ayyaşın teki gibi duruyordu.ama hancı o mutsuz surata baktığında bir an tereddüte uğradı. hansele başka yönden bakmaya çalıştı...
"derdin nedir dostum? biramı hala vermedin."
"afedersin , dalmışım... "
bira doldurulupta bara koyulunca hansel bardağı önüne çekti.
"gözlerindeki ışık.. sen buralı değilsin galiba"
"hayır değilim , elluim'den gelmiştim."
"vay! elluim çok güzel bir yerdir , neden terkettin orayı?"
"o diyarları nekadar sevsemde ekmeğimi kazanmalıydım , burada uzun zamandır han işletiyorum."
"buralardan memnunmusun?"
"yeterince... "
hansel ,hancıya biraz şaşkınlık birazda acıyla baktı "buralar çok bayıcı, sonunda kazanç sağlayacağım güzel bir macera için neler vermezdim... "
o handa hancı bir kahkaha patlattı , onun gülüşünü arka kapının gıcırtısı ve 36 yaşlarında iri yarı bir adamın kıkırdaması takip etti.
hancı işgüzar ve ciddi bir bakışla "hansel! arzularını gerçekleştirmemi istermisin? senden şüpeleniyordum , ama şimdi gerçek isteğini anladım"dedi , onun ardından hanselin yanındaki barlığa i̇ri herif oturdu.
i̇ri adam kaba bir gülüşle ona şaşkın şaşkın bakan hansele bir süre baktıktan sonra "eee , ne yapmamı istiyorsun?" dedi hancıya.
"nemi yapcaksın? i̇lk önce ateş simyacısını buraya çağırman gerekecek , elluim merkezine doğru yaklaşık 1 haftalık bir yolculuk yapman gerekecek... "
"neden?" dedi üşenen ve artık neşesiz adam.
"nedenmi?" diye çarptı lafı hancı "herşeyden önce tanıdığımız ve bize yardım edecek tek büyücü o vede prensimizi ay düşene zütürecek adayımızda o."
yaylanan iri herif "aydüşene neden gidiyoruz?"
hancı parmağıyla barın tozlu tablalarını işaretler çizerken şöyle dedi "söylenenleri hatırlamıyormusun? simyacı bizden görev için bir aday istediği zamanı... "
"hehe! o yıllar önceydi , çoktan birileri bulunmuştur."
"sen bir göreve bir yılda cesur bir savaşcı bulunduğunu en son nezaman gördün"diyerek dik dik baktı herife... ve sonra devam etti "yarın yola çıkarsan iki hafta yada bir aksilik durumunda en geç bir ayda gelirsiniz."dedi.
o sırada olayların rahmetine kalmış hansel konuşuverdi "durun , ateş simyacısını tanımıyorum.ay düşen neresi?"demesiyle hancıya karşı aptallığını ve bilgisizliğini kanıtlamış oldu.
"yakında öğrenirsin , şimdilik kalene dön ve 1 ay kadar yakın ormanlara firar etme... "dedi ve bir süre durduktan sonra önceki cümlesine "lordum." kelimesinide ekleyerek bardaki boş bardağı aldı... i̇ri adam handan çıkıp gecenin karanlığına karıştığı vakit hansel'de saraya giden tiz ışıklı yola kat -
21.
0aydüşen kaçmazıTümünü Göster
sabaha doğru o tek katlı incin evlere vurmaya başladığında güneş. karanlık yarılıpta onuncu tepedeki evine kaçışırken mor tepenin eldirilean kesimlerinde yeni bir günün sabahı doğmuştu. kale yakınlarındaki , surlarında çevrelediği korunaklı "eldrun" köyüydü burası.ve bu köyün başındaki gardiyanlarnda görev vaktiydi. uzunca dik ağaçların ve onları geride bırakan surların urzuvunda kuzeye ve güneye bakan 2 kapı vardı. gardiyan kuleleri her kapıda ikişer ikişer yükselerek menzili tamamen kaplıyordu. eldrun yakınlarındaki kuzey kapısı fazla kullanılmazdı , oradan gezginler , çiftciler vede izci gurupları geçerdi ancak. çünkü batı kapısının açtığı yol mor alevin taçlandırdığı elefrum kraterleriyle kaplanmıştı , yakın ormanlara uzanırdı geri kalan kesim ve kullanışlı tek yerde orasıydı... ve elbette oradaydi gri yol , kuzey kapısının önünden serilip giderdi. elefrum krater dağının arkasına bilinmeyen topraklara giderdi bi ucu , diyer ucuda yakın ormanların derin sularına... güney kapısı ise her ırktan ahalisi bulunan devasa elluim ülkesine açılıyordu , ordan geçmeye kalkarsanız dikkat etmek zorundaydınız çünkü güney çıkınları o bölgeye yakındır.ve güney çıkınlarında devasa ejderhaların , cüce ejderlerin yaşadığı bilinir. oranın yakınından dahi geçseniz sizi farkeden ulu ve yüce ejderhalarla bezendiği söylenir , bağzılarıda orada yıllardır saklanan ejderha tanrısının yaşadığını söyler.ama tüm bu korkunun dışında eldirilean mor tepenin en nadide kesimidir , ülkeleri , tepeleri öylesine büyüktürki haritalarda devasa sınırlarla gösterilir... elluimin ardında boş topraklar vardır , elluim'li kimse gitmemiştir cüceler hariç o topraklara. orada çok fazla birşey yoktur , bitki yetişmaz ve mağralar çok nadirdir. birkaç trol yaşar o bağralarda ve daha fazlası değil... ama tek canlı onlar değildir , solucanlarda(kanatsız ejderhalar) orada yaşdıbını sürdürür. çünkü besin bakımından pek çok ork ve goblin türü vardır bölgede ve tüm bunların dışında orası boş topraklar diye geçer , dahası değil...
ve kuzeye bir kezdaha gidecek olursak orası daha ürkütücü vede akıbetlidir. elefrum kraterlerının yanağına dağılmış düzlüklerde vardır. sürekli faliyette olduğundan kraterin hiçbir yanı güvenli olmasada kızıl topraklara uzun zamandır lav düşmemiştir. eskiden kalma lavların kum rengi ışıltısı içinde o kuru lavların hala bir kızıllığı vardır. helede güneş aydınlattığında ateş misali bir tepe oluverir... lakin bu nedenle kızıl tepeler denmiştir oraya , fazla araştırılmamış bir yer olduğundan orada yaşayan canlılar hakkında bilgimiz olmaz ve belkide kimse yaşamıyordur... krater inişe doğru bölündüğünden orrtasında sürekli lavların ateşini depolayan ateş kusan tepesi vardır , kratarin zıttında yükselerek birazda tepe görünümü almıştır burası ve gri yolun hemen yanında bekler , diyer kısıma bakınca kraterin en feci bölgesini görürsünüz oraya gothremon derler , ama kadim cüce dilinde gomen adını alır. gomen dağın en kötü yeri denebilir dağın yarısı manasındadır , yani dağın öfkesinin ve hiddetinin yarısı gomen urvuzlarında beklediği söylenir. dağın tam adı nekadar elefrum olsada cüce dilinde gomenasai olarak bilinmiştir... sürekli patlayan ve tabandan dışarı ateş kusan gayzerlere sahiptir burası , ordan geçmeye kimsenin gücü yetmez diye bilinir...
i̇şte tüm bunların ortasındaki devasa hanedanlık , lord kalesi'nde başlıyor uzun hikayemiz... hanedan prensi hansel'de burada yaşardı. gelecekte adını andığı toprakları yönetmek için eğitiliyordu. hanedan soyundan gelen asil savaşcılarının lideri diyebilirdik ona , ama o vaktini kılıç sallamaktan çok hayata adamıştı. kralın en tiksindiği olay olmuştur buki hansel sürekli ortadan kaybolurdu , kralın askerleri onu kaçkez yakın ormanlarda mutlu mutlu gezerken bulmuştur sayamam ama kral bundan hoşnutsuzdu. birgün zatını çağrarak bir konuşma kararı aldı kral.
"sen! sen ne hakla görevlerini bırakıp basit ormanların yanına kaçarsın!!"
"baba! ben istemiyorum bir krallık yönetmek yada birşeyi hükmüme almak... elfler gibi huzurlu bir hayattır hep arzuladığım."
"ha! başımıza elf dostumu çıkıcaksın şimdide! senden ziyade onlar dahi kılıç savurup ok atarlar! yönetmekmi istemiyorsun? bunu birdaha duymayacağım , halkın senin hükmüne muhtaç oğlum!"
i̇şte bu konuşmadan sonra hansel'i daha sıkı tuttular , muhteşem bir kılıç yeteneğide olsa savaşmayı , güçlenmeyi reddediyordu."kılıcımı bu diyarda boş boş beklemek için güçlendirmeyeceğim!"diyordu.ve isyan ederek sürekli görevlerden karşı duruyordu. bu olaylar kısa zamanda halkın , köylülerin kulağına vardı. ufak laflardan büyük bir isyana vuracakmış gibi uzadı halkın dili , "biliyormusun? kral oğlunu bile dize getiremiyormuş , oğlunun asi köpeklerden farkı yok... kralımızı nekadar sevsekte gelecekte böyle bir kral istemiyoruz... "
"haklısın bunu krala söyleyelim , hansel bizi yönetecek güce sahip değil diyelim."dendi...
ve kısa zamanda birer ikişer kralın karşısına çıkıldı.
"yüce ve ala kralımız , senden bir ricamız vardır."
"nedir? neymiş bu zatımdan arzunuz?"
"oğlunuz kralım. sizin yaşlandığınız vakit tahta geçerse bu kurduğunuz düzeni inatla yıkacaktır o."
kral bu sözlerden tedirgin oldu ve nedensiz bir hiddet patlattı "nedir sizin derdiniz! benim soyumu istemezsiniz demek bu ülkede.bu bir ihanettir! yakalayın muhafızlar! şunları!"...
halk kralın hiddetine karşı hemencicik susuyorlardıysada oğul hansel'e beddualar ve lanetler okunup okunup durdu...
bi̇r gece hi̇lal işiğinda
hansel ne sizin nede halkın laflarına aldırmıyordu , hanedanlık cepesini saran angarad kasabalarından birine gelmişti ve ne bir dostu nede onunla ilgilenen birisi vardı.bar önündeki o dik sandalyelerden birine geçti , bir bira istedi ve uykulu gözlerle lambanın ardındaki karanlığı gözledi. şişko hancı biraz şaşkınlık birazda tiksintiyle baktı lord hansel'e halktan duyduğu yalan yada doğru tüm şeylerin ışığında hansel ayyaşın teki gibi duruyordu.ama hancı o mutsuz surata baktığında bir an tereddüte uğradı. hansele başka yönden bakmaya çalıştı...
"derdin nedir dostum? biramı hala vermedin."
"afedersin , dalmışım... "
bira doldurulupta bara koyulunca hansel bardağı önüne çekti.
"gözlerindeki ışık.. sen buralı değilsin galiba"
"hayır değilim , elluim'den gelmiştim."
"vay! elluim çok güzel bir yerdir , neden terkettin orayı?"
"o diyarları nekadar sevsemde ekmeğimi kazanmalıydım , burada uzun zamandır han işletiyorum."
"buralardan memnunmusun?"
"yeterince... "
hansel ,hancıya biraz şaşkınlık birazda acıyla baktı "buralar çok bayıcı, sonunda kazanç sağlayacağım güzel bir macera için neler vermezdim... "
o handa hancı bir kahkaha patlattı , onun gülüşünü arka kapının gıcırtısı ve 36 yaşlarında iri yarı bir adamın kıkırdaması takip etti.
hancı işgüzar ve ciddi bir bakışla "hansel! arzularını gerçekleştirmemi istermisin? senden şüpeleniyordum , ama şimdi gerçek isteğini anladım"dedi , onun ardından hanselin yanındaki barlığa i̇ri herif oturdu.
i̇ri adam kaba bir gülüşle ona şaşkın şaşkın bakan hansele bir süre baktıktan sonra "eee , ne yapmamı istiyorsun?" dedi hancıya.
"nemi yapcaksın? i̇lk önce ateş simyacısını buraya çağırman gerekecek , elluim merkezine doğru yaklaşık 1 haftalık bir yolculuk yapman gerekecek... "
"neden?" dedi üşenen ve artık neşesiz adam.
"nedenmi?" diye çarptı lafı hancı "herşeyden önce tanıdığımız ve bize yardım edecek tek büyücü o vede prensimizi ay düşene zütürecek adayımızda o."
yaylanan iri herif "aydüşene neden gidiyoruz?"
hancı parmağıyla barın tozlu tablalarını işaretler çizerken şöyle dedi "söylenenleri hatırlamıyormusun? simyacı bizden görev için bir aday istediği zamanı... "
"hehe! o yıllar önceydi , çoktan birileri bulunmuştur."
"sen bir göreve bir yılda cesur bir savaşcı bulunduğunu en son nezaman gördün"diyerek dik dik baktı herife... ve sonra devam etti "yarın yola çıkarsan iki hafta yada bir aksilik durumunda en geç bir ayda gelirsiniz."dedi.
o sırada olayların rahmetine kalmış hansel konuşuverdi "durun , ateş simyacısını tanımıyorum.ay düşen neresi?"demesiyle hancıya karşı aptallığını ve bilgisizliğini kanıtlamış oldu.
"yakında öğrenirsin , şimdilik kalene dön ve 1 ay kadar yakın ormanlara firar etme... "dedi ve bir süre durduktan sonra önceki cümlesine "lordum." kelimesinide ekleyerek bardaki boş bardağı aldı... i̇ri adam handan çıkıp gecenin karanlığına karıştığı vakit hansel'de saraya giden tiz ışıklı yola kat -
20.
0anasınıdıbınaatyannanısoktuğumunhuurçocugu
-
19.
0yanında yıldız var ne iş huurnun çocuğu ...
-
18.
0yardım sever panpamız.
-
17.
0aslında iyi birisi olabilir.
-
16.
0peki Kürkçü mü olmak zordur; her gittiğinde geri dönecek olan tilkiyi bekleyen…. tilki mi olmak zordur; her gidişinde aynı yere dönecek olan.. Kürkçü mü daha karaktersizdir; her gelişinde tilkiyi affeden? yoksa tilki midir karaktersiz olan her gidişin sonunda aynı adrese döneceğini bile bile giden ...
-
15.
-1huur çocuğunun öz kardeşi
-
14.
0(bkz: inci kitap kampanyası sonucu oluşan kütüphane) katkılarından dolayı teşekkürü bir borç bilirim. diğer binler bu adamı örnek alsınlar.
-
13.
0neden senin sayfana birşeyler yazmam için kasıyorsun anlamıyorum
-
12.
0(bkz: hamdi sopayı getir için 1000 entry giriyoruz) desteklerinden dolayı tşk ediyorum
-
11.
0bu kalsın burda bakalım
-
10.
0dıbına koduğum kızmış güya, doğrudur gideri de var sanırım. ama resime de boşalacak adam değilim. görmek lazım.
-
9.
0rezerv. bi karı gördüm sanki
-
8.
0inanın artık lan kızım ben ceepsli
http://incicaps.com/images/3964315123.jpg
bu ilk capsim.ileriki capslerde inci giberli de koycam
inanmayanlara kapak.fake değilim diğer capsleride yedirtçem size
özet:züt olucaksınız
edit: @3e kapak
http://incicaps.com/images/4134515123.jpg
cocukmus.cocuk senın gotune girsin 18yasındayım!
edit: http://incicaps.com/images/402331-1284403934.jpg
bu caspleri incide kiz yok diyen öküzler için koydum.
yoksa knedimi size gostermeye m4erakli değilim amk!
not: fenomen olur bu aga
-
stresten 3 paket sigara bitirdim
-
kadının biri 30 gün boyunca flort etmiyorum
-
acayip ve joseph ben de poponu elleyim
-
jordi el nino seni çok fena bıçaklamak istiyorum
-
pkklı kadın silkmek
-
egolu kezban türk kızlarıı
-
kayra richard ramizle dövüşsen
-
elveda inci sözlük 11 04 2025
-
bugün fazla türkçülükten dolayı
-
mamont
-
istanbulda yasayipta bir tane mutlu olan yok ki
-
galatasaraylıyım ama jose mourinho fanıyım
-
gibecek am yok yhaaa
-
barzo denen maymun bile
-
fight clubtaki gibi elinizi
-
kadinlarin ozgurlugu elinden alinirsa
-
istanbulu fethetmesende olurdu amq
-
havalar ısınır ısınmaz
-
entry sile timlayinca
-
sen gidip karına ferre seyrettirirsen
-
karı yok mu sözlükte tipim düzgün
-
anal delik licking
-
sözlükteki en pgibolojisi bozuk
-
aleyna tilki geleceğin ajda pekkanıdır
-
hollanda ligi günün şikeciler
-
doja cat yapay züty kullanıyor
-
ümit özdag az önce x yazı paylaştı
-
vallahi kafayi yicem
-
öldürüm seni
-
kulağınızı keser kül tablası yaparım
- / 2