/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
    başlık yok! burası bom boş!
  1. 26.
    +1
    Tahsin Burak'a dönüp elini uzattı. Burak ilk zıplayışta tutamadı elini, ikincisinde Tahsin onu yakaladı. Ancak Tahsin Burak'ı yakalarken insabot da koridorun başında belirdi. Şimdi ikiliye doğru hızla yürüyordu. Burak panikleyip "Hadi!" diye bağırıyordu. Tahsin tüm gücüyle çekiyordu fakat aniden dengesi bozulup düşebilirdi. Şimdi insabot yolu yarılamıştı. Ama daha onlara varamadan Tahsin Burak'ı yukarı çekmeyi yarı yarıya başarmıştı. Şimdi Burak kendi başına tırmanıp ayaklarını yukarı çekmeye çalışıyor, Tahsin de onun kolunu tutmuş yardım ediyordu. "Hadi, başardık!" diye sevindi Tahsin ama o anda Burak aşağı doğru çekildi. "Yo! Hayır!" diye bağırdı Burak. Çırpınıyordu ancak insabot bacaklarını tek elle kavrayıp kırınca çırpınışları sona erdi ve Burak acı içinde yere düştü. Onu kolunu bırakmamış olan Tahsin de onunla birlikte yere düştü. Tahsin biraz uzağa yuvarlanıp doğrulmaya çalışırken Burak yerde sayıklıyor gibiydi. Tahsin tam ayaklandığında ensesinden yakalandığını anladı. 

    insabot ensesinden tutup Tahsin'i havaya kaldırdı ve tüm gücüyle Burak'ın üstüne fırlattı. Kafalarının birbirine çarpmasıyla ikisi de can verdi. Ardından insabot geldiği sapağa döndü. Oraya vardığında virüsü kapmış olan adam doktoru büyük bir hayvansallıkla ve zevkle kemiriyordu. Onunla aynı virüsü taşıdığı için, onu düşman olarak görmeyen insabot polislerin geldiği çıkışa doğru yola koyuldu
    ···
  2. 27.
    +1
    REZERVED
    ···
  3. 28.
    +1
    Neyse kimse yok ama ben yaziyim gelince okursunuz kufur yemem hem.
    ···
  4. 29.
    +1
    Virüsle beyni neredeyse zapt edilmiş olan insabot, nedenini bilmeden canlı ne varsa yok ediyordu. Amaçsızca. Sadece bir içgüdüyle, robotsal bir içgüdüyle. O, odadan çıkıp kapılarda bekleşen gruplara saldırmak için yönünü değiştirirken, polisler de kapılara varmışlardı. Dışarıdaki kapı güvenliğe dahil olmadığı için açıktı. Oradan içeri girip merdivenlerden hızlıca indiler. 20 kadar tepeden tırnağa kuşanmış polis kapalı kapıya doğru ilerliyorlardı. Buna hazırlıklı oldukları için yanlarında bol miktarda c4 plastik patlayıcısı getirmişlerdi. Hemen düzeneği kurup uzaklaştılar ve patlattılar. ilki yeterli olmadığı için tekrar düzeneği kurup hasar görmüş kapıyı havaya uçurdular. Sonra içeri doluştular. 

    Ana girişten sonra koridor ileride dallanıp, şu an birçok kişinin bekleştiği 7 çıkışa açılıyordu. Polisler ilerlerken karşılarındaki kapıdan bağırışlar geldi. Ardından kapıda yumruk şeklinde bir göçük oluştu. Polislerin lideri adamlara el işareti yaptı ve herkes hazır konuma geçti. Kısa süre sonra kapı parçalandı ve insabot göründü
    ···
  5. 30.
    +1
    "Neyse ki bizim yakada değil." dedi Serdar. Sonra başka habere geçince, ofisindeki küçük televizyonu kapattı. 
    "Ne olmuş?" diye içeri girdi arkadaşlarından biri.
    "Karşıda, hani Boğaziçi'ne bir ek bina yapmışlardı ya,"
    Arkadaşı boş boş baktı suratına. "Hatırlayamadım?" 
    "Ya, birkaç sene önce bina yaptılar sonra da neden yapıldığını söylemediler. Hatta hep ünlü Türk bilimcileri çalışıyormuş. Orası."
    "Hee." dedi arkadaşı. "E, ne olmuş?"
    "Bu sabah, insan görünümlü bir şey çıkmış oradan. içeridekileri, dışarıdakileri öldürmüş hep. Şimdiden bir sürü ölü varmış."
    "Hadi be! Peki, neymiş bu?"
    "Söylemedi muhabir, onlar da bilmiyor galiba. Yalnız, nerede olduğunu da bilmiyorlar."
    "Valla, acıdım karşıdakilere. Ben orada olsam ve bu haberi duysam, çoluğu çocuğu eve toplar üç gün sokağa çıkmazdım." ikisi de güldü. "Neyse Serdar, ben kaçar görüşürüz." dedi ve ofisten ayrıldı. Serdar da işine döndü.

    Akşam haberleri de bir o kadar ilginç ve vahimdi. insabot, öğleden birkaç saat sonra Boğaziçi Köprüsü civarlarında görülmüştü. Eş zamanlı olarak bölgenin farklı yerlerinde 19 ceset bulunmuştu. insabot'un köprü yakınlarında görülmesiyle civardaki polisler köprüye intikal etmişlerdi. Ardından insabot köprünün bir üst sokağında bulunmuştu. Sokak hemen kapatılıp, insabot'u etkisiz hale getirme çalışmaları başlamıştı. Ancak polisler insabot'u ne kadar yaralasalar da, bir türlü yenemiyorlardı. Oradaki kısa fakat vahşi çatışmanın ardından 7 polis kaybedilmişti. Ve insabot, iTÜ Koruluklarına kaçarken görüntülenmişti. Ardından kendisinden haber alınamamıştı
    ···
  6. 31.
    +1
    ön sıralardan rezervatuvar
    ···
  7. 32.
    0
    Vay amk
    ···
  8. 33.
    0
    Rez panpa okurum bi an
    ···
  9. 34.
    0
    rez bakalım
    ···
  10. 35.
    0
    O gün her ana bültende aynı uyarılar yapıldı: "Çocuklarınızı yalnız başlarına sokağa çıkarmayın. Sokakta, garip görünümlü kişilere yaklaşmayın. Geceleri tek başınıza dolaşmayın. Gerekmedikçe evden çıkmayın."

    Sonraki gün, çok daha kötüydü.. Bu kez sadece Avrupa yakasında değil, Asya yakasında da aynı olaya rastlanmıştı. Avrupa yakasında 49 kişi hastaneye kaldırılırken, 12 ölü vardı. Asya yakasında 4 kişi yaralanmıştı, 1 kişi de ölmüştü. Dün hastaneye kaldırılanlarda aynı virüs tespit edilmişti, inceleme için alınan şeylerde olan virüsler. Hastalıktan o gece sekiz kişiden ikisi hayatını kaybetmişti. Doktorlar ne yaptılarsa da metabolizmalarının yavaşlamasına engel olamamışlardı. 

    Ayrıca virüs çok farklıydı, daha önce eşi benzeri görülmemişti. ilaçlar kifayetsiz kalıyordu. Sadece hastalar, adrenalin desteğiyle hayatta kalabiliyorlardı. Ancak bunlar da çok kısa süreli etki ediyordu.

    O gün, bazı örnekler Ankara'ya gönderildi. Orada da araştırma yapılacaktı. 

    Dördüncü gün, hasta sayısı yüzlere ulaşmıştı. Ayrıca birçok hastanede personel ölü bulunmuştu. Ya, morgdaki ölü hastalar ilginç bir şekilde canlanıyordu, ya da otopsideki ölüler birden gözlerini açıp doktorları ısırıyordu. ihbarlar üzerine hastanelerin çoğuna polis desteği yapıldı. Hâlâ virüse uygun bir antivirüs bulunamamıştı. 
    ···
  11. 36.
    0
    Rezolelli 4. Sayfa
    ···
  12. 37.
    0
    Bölüm 3. O Şeyler

    istanbul kanlı bir sabaha uyanmıştı. Bu kez durum çok daha kötü ve ciddiydi. Sokaklar hastalıklı insanlarla, yani zombilerle doluydu. Çok kişi geceleyin bunların saldırısına uğrayarak hayatını kaybetmişti. Hastanelerin çoğu zombilerin eline geçmişti. Bazı büyük hastanelerse, güçlü polis çevirmeleri sayesinde hâlâ ayaktaydı. Karakollar salgından kaçan insanlarla dolmuştu. Küçük karakollardaki polisler artık dışarı çıkmaya cesaret edemiyorlardı. Bazı karakolların önüne ise barikat kurup çatışmaya giren polisler vardı.

    istanbul karantinaya alınmıştı. Giriş ve çıkışlar kapatılmıştı. Böylece hastalık dışarı taşamayacaktı. Ve en kısa zamanda antivirüs bulunup, halk bu durumdan kurtarılacaktı. Şehrin belli başlı bölgelerine, büyük ve güvenli yerlere sığınma kampları kurulmuştu. Sıkıca korunan bu kamplardan, insanlara "Gelin" çağrısı yapılmıştı. Hastalık geçene kadar insanları burada muhafaza etmek düşünülüyordu. Ancak, girişte kontrol vardı ve sadece virüsü kapmamış olanlar içeri girebiliyordu. Diğerleri ise, kampların bitişiğindeki büyük yerlerde toplanıyor, daha sonra da zamanı gelen infaz edilip gömülüyordu. Vahşiceydi, fakat başka bir çözümü yoktu.

    Şu anlık herhangi bir saldırı söz konusu değildi. Polisler şehri kurtarmaya el atamazlardı, çünkü atacakları el şehirdeki durumun bileğini bükemezdi. Belki ordu devreye sokulabilirdi, ama makineli tüfek taşıyan on bin kişinin ve birkaç yüz tankın şehirdeki her şüpheliyi öldürmesi de katliamdan farksız olurdu. Bu yüzden şu an şehri kurtarmaya girişilmemişti. Hem zaten bu bir hastalıktı, şehir işgal altında değildi. Bu sebepten ötürü bir süre daha beklenilebilirdi.

    Şehrin altıncı gündeki durumu buydu, kısaca istanbul kaybetmek üzereydi. 
    ···
  13. 38.
    0
    Muhabirin gözleri açılmıştı. "Yani, yamyam gibi bir şey?"
    "Yani. Hani var ya şu Amerikan filmlerindeki, hortlak mı, zortlak mı? Onlar gibiydi aynı. Valla, zor kurtuldum."
    "Peki, geçmiş olsun." dedi muhabir ve adamın yanından ayrılıp, etraftaki polisleri geçti. "Evet, sayın seyirciler. Gördüğünüz gibi durum çok korkunç. Şimdi herkes aynı soruları soruyor? Bunlar kim? Ve bununla sabahki robotun bir bağlantısı var mı?"

    Bunların dışında başka bir haber daha vardı: Hükümet sonunda sessizliğini bozmuştu. Her şey ortaya çıkmıştı, özür dilenmişti. Başbakan "Durum için, elimizde geleni yapacağız." demişti.

    O gün için sadece istanbulluları değil, tüm Türkiye'yi şoka sokan haberler bu kadardı. Fakat bunlar sadece başlangıçtı.

    Yarın istanbul, sabaha kanla başlamıştı. Avrupa yakasında; üç farklı bölgede sekiz kişi ısırılma vakasıyla hastaneye kaldırılmış, ikisi çocuk dört kişi de ölü bulunmuştu. Hepsinde benzer ısırıklar vardı: insan dişleriyle ısırılmışlardı. Ayrıca koruluktaki adam gibi, iki kişi de geceleyin kendilerini ısırmaya kalkan iki şeyi öldürmüşlerdi. Bunlar incelenmek için hemen araştırma merkezlerine zütürülmüşlerdi.
    ···
  14. 39.
    0
    Merak edesim geldi zmk
    ···
  15. 40.
    0
    Rezolver
    ···
  16. 41.
    0
    O gün, sonunda bir doktor onlara bir isim verdi. Otopside ölü birden canlanıp doktora saldırmıştı. Doktor, onu elindeki neşterle öldürüp zor bela kurtulmuştu. Sonra da ona "zombi" diye seslenmişti. Zombinin yakınları ise bunu duyunca doktora yüklenmişlerdi. Babası gözyaşları içinde "Sen benim çocuğuma nasıl böyle bir ad koyarsın!?" demişti.
    "O artık sizin çocuğunuz falan değil, o bir canavar! insan yiyen bir canavar!" diye karşılık vermişti doktor acımasızca. Anne-baba yıkılmıştı.

    Hastanelerde polis desteği vardı, fakat hâlâ saldırganlaşmış hastaları etkisiz hale getirmek için yetkileri yoktu. Ya da sokakta bunlardan birini öldüren hâlâ gözaltına alınıyordu. Çünkü bu "zombiler" hâlâ "insan" sayılıyorlardı.

    Beşinci gün, beşinci gün dananın kuyruğu zorlanıyordu, koptu kopacaktı. Nasıl olmuşsa, artık hastanelere sadece ısırılanlar değil, başka yollarla da bu virüsü kapmış olanlar geliyordu. Virüsün, su yoluyla bütün şehre yayıldığı tahmin edilmekteydi. Öğlen haberlerinde verilen bilgilere göre, toplamda binden fazla hasta tespit edilmişti. Ve artık polislere yetki verilmişti, hastalık kapanlar bayıltılıp güvenli bir yerde tutulacaktı.

    Bütün hastaneler, sağlık ocakları ve diğer tüm sağlık kuruluşları seferberdi. Fakat, durum ortadaydı ve herkes bunu biliyordu. istanbul halkı kırılıyordu. Şu an hasta ve ölü sayısı iki bini geçmiyordu, ancak sorun artıştaydı. Bunların sayısı sabit bir şekilde artmıyordu, iki binden dört bine, sonra sekiz bine, sonra altmış dört bine, sonra da milyonlara ulaşacaktı. Ve hâlâ bir antivirüs yoktu. Yurtdışından bu duruma sessiz kalmayanlar vardı, ama yeterli değildi yardımlar.
    ···
  17. 42.
    0
    Beyler @1 şuku atip okuyorum veya burdayim yazarsaniz sevinirim devamm...
    ···
  18. 43.
    0
    Yav hadi
    ···
  19. 44.
    0
    Hadi bakalım verdim sukunu aldım rezimi
    ···
  20. 45.
    0
    Rez ulan rezz
    ···