-
226.
0"Pşşt, karşıya beraber geçelim mi diye sorucaktım bi rüzgarla kaçtın mekandan ya... Hesabı da ödemişsin deli." -diğeri yanında olmadı mı bi anda sakinleyip düzgünleşen kızlardan bu. Kadınlardan diyesim gelmiyor maalesef. Kadın ayrı bir sıfat. Yanındakini yollayınca bi anda konuşması bile düzeliyor. Aslında böyle olsa çok daha kolay dayanabilirdim ona. Birilerinin yanında değişen insanlara dikkat edin. Sakinleşenleri, suskunlaşanları demiyorum. Onlar bir şeyler saklar, ve kendini açmak istemez. Birilerinin yanında bi anda "güçlenen" insanlardan bahsediyorum. Bu kişiler kendi başlarına kişiliklerini tamamlayamamış olmanın, tek başına her gün aynaya baktığı insanın bile üstüne tek bir tuğla koyamamış olmanın başarısızlığıyla yaşayan kişilerdir. Kendilerinden ne kadar nefret ettiklerini her hareketlerinden anlarsınız. Saygısızlıkları kendilerini bi tak sanmalarından değildir, "saygı" kavrdıbını asla öğrenememiş ve öğrenemeyecek olmalarındandır. Çünkü saygı kişilikte başlar. Kendi dinginliğini koruyamayan bir kişi, asla birey olamaz. Asla yaratımda bulunamaz. Hayatı boyunca canı sıkılarak oturur. Bu insanları gerçekten onlara ders verecek kadar umursuyorsanız, size şunu yapmanızı öneririm, seneler sonunda elde ettiğim kesin ve tek çözümdür:
Umursamayın...
Benim gibi biri bile böyle diyor lan. Boş verin olum. Mümkün değil amk. -
227.
0Onların en büyük beklentisi, besin kaynakları budur. Hayatları "fark edilme"yi beklemekle geçer. Sadece beklemekle.
...
"Bikaç çay içtik ya ne ki hesap, bozuk taşımak istemedim."
"Eve geçiyorum dedin en son?"
"Evet"
"Beraber geçelim mi?"
"Yani hayır desem yine aynı vapura binicez"
"Hahaha istersen uzağınıza otururum beyfendi."
"Yok çılgın yok, gel geçelim. Sigara ister misin?"
"Alırım valla."
Ağzına sigara verdim ki onunla meşgul olsun. Ama nafile.
"Ya aslında bişeyler mi içsek? Sen 'parti' ortamından kaçındın ama vardır bence bişeyler içesin." ... -bir günah yalnızca bir kere kovulabilir. Kaşınıyor musun? Yeni ilişkiden çıkmış, boşluktaki narin adam çekici mi geliyor? Nasıl da sessiz, senden uzakta gözleri. Umrunda değilsin onun, ama sen var ya sen, sen umruna getirtirsin kendini. Sen lafa bakarsın laf mı diye bee... ilk bayrağı kim dikerse onundur di mi? Bak, kaç senelik ilişkisi bitmiş hala dimdik, hala sükunet içinde. Çocuklarının babası. Tam bir aşk adamı. ilk çocuğumuzun adını "adam" koyalım. Kızın adı da "mış" olsun. Çocuklarımızdan altın gününde hava atarken isimleri ne diye sorduklarında "adammış" dersin, anlamadıklarında "kocam tam bir adammış" diye yapıştırırsın, aynı anda hem çocuklarını, hem de kocanı övmüş olursun lan? Dünyada senin için daha büyük bi orgazm nasıl olabilir di mi lan? Yemin ediyorum iq'um 300 falan. Tam senliğim.
"Tamam gel hadi içelim." -
228.
0Ama dediğim gibi. Okul benim için sabit bölge. Orayı bozamazdım. Yine de 1-2 saat beynine işledim, ondan fırsat buldukça. Patlamış mısırının keyfini çıkarmasına izin vermedim. Ona istediği dramayı vermedim. Asla ulaşamayacağı bir adam türünün gözlerinin içine bakarak geçirdi bi akşamı. Bu kadarı onun gibilerin ligi için yeterliydi. Onun gibi biriyle, benim için de.
Ha... bi de hesabı ona kitledim. Çünkü yastaydım. Zuhah...
"Ben kaçıyım eve, ama bunu bi daha yapalım mutlaka ya... dışarda hiç takılmıyoruz seninle."
"Tabi yaparız. Söz verdim zaten, aklımda."
"Ya öyle demiyorum, daha... sakin ortamda. ikimiz."
"Ya tabi o da olu-... "
Bir anda kolumdan çekiliyorum sola doğru. Gördüğüm manzara görmeyi umduğum türden değil, ama şaşırdığımı da söyleyemem. Hatta umut ettiğimi bile söyleyebilirdim.
"Benimle gel"
"Nereye?"
"Oturucaz bi yerde"
"Bi dakika"
"Aaa sevgilin bu mu?"
"Evet ben sevgilisiyim canım sen kimsin kumam mı oluyorsun?"
"Yaa o ne yok ben arkadaşıyım sadece ya"
"Hahah ne sevgilisi ya dalga geçiyo bakma sen. Görüşürüz bebek, dediğin gibi yaparız tekrar bunu yakın zamanda." -dediği-"n" gibi. ben demedim. sen istedin, ben katıldım. asla, ama asla, istekli olan taraf ben değilim.
"Eee... tamam iyi akşamlar." ... -Zuhah iyi akşamlar ne lan... Mavi ekran.
Durum hakkında hiçbi fikri olmayan ev kızını gönderiyorum. Aslında bu çok daha güzel oldu. Turuncu saçlı çok güzel bir hatun, sevgilim olmayan, beni bir anda gölgelerin arasından çekip onun yanından alıyor. Hayatı boyunca isteyip sahip olamadığı her şey, her erdem, her davranış, her beceri gibi aynı. Aha bi dakka... Dövmeli kız? Silah falan mı buldu acaba bi yerden... neyse burası kalabalık lan... -
229.
0"Geliyo musun?"
"Silah mı buldun yoksa rus yazarın birinden?"
"Haheaheah... cidden soruyosun dimi? Oturucaz sadece, yalnız hissettim bu gece. Etrafımda biri gördün mü de gelip çeviriyosun, yapıcak başka bişey yok, seninle oturmaya karar verdim."
"Ben eve gidiyorum."
"Peki bebeğim sen bilirsin, şşşt yakışıklı!"
Oturma molasını bitirmiş, pahalı içkileriyle sigara nöbetine geri çıkmış güruhun arasından bi erkeğin yanında bitiyor. ilginçtir elemanın tip ve tarz fena değil. Afferim bebeğim. Artık yoldan bile düzgün adam kaldırıyorsun. Ama bu şekilde değil. Adamı gösterek konuşuyorum:
"Böyle mi durdurucaksın beni gerçekten? Şu duruma bakıp tamam tamam gel oturalım dicem?"
"Seninle konuşmuyorum ki ben... olmaya soruya cevap vermeye çalışıyorsun."
Amaçsız diyalogumuz devam ederken yanına gittiği diğer elemanla göz göze geliyoruz. Havadaki elimi indiriyorum. Farklı bi durum var. Tepki vermiyor, ve durumu sorgulamıyor. Sorgulasa bile şaşkın değil, bakışları, duruşu, vücudu hareketsiz, ufak bir hareketini görsem, çaprazımsı ayaklarını düzeltişini, eliyle burnunu kaşıyışını, kaşlarını, gözlerini gerip geri düzeltmesini, kollarını, anlıcam nasıl bir şey var karşımda. Ama o hiçbir harekette bulunmuyor. Kendi durduğu poz sürekli, ve dengeli. Bir duruşu var. Yaptığı tek şey önce turuncuya, sonra bana kaydırdığı, şaşkın olmayan, inceleme yaptığını sadece onun gibi bir başkasının anlayabileceği ince gözleri.
Başka bir "alfa" ile karşı karşıyayım. Uzun zaman olmuştu. Benim için bir onurdur... -
230.
0Dövmeli kız sahneden çekilmesi gerektiğini anladı. Kendisi anlamadı aslında, on binlerce yıllık iç güdüleri attırdı bu bir iki geri adımı. Bebeğim benim, o da artık alfaya yakınlaşmakta olan bir dişi. Yoldan rastgele çevirdiği bir adamın böyle çıkması tesadüf değil. Rica ederim, her zaman... Ama birazdan yumruklar falan konuşmayacak. Bunlar yavşak betaların salladığı, onlara ait olan gibik efsanelerdir. Birazdan yalnızca konuşacağız. Ama bunu ağzımızı ya da herhangi bir uzvumuzu kullanarak yapmayacağız. Bir yarışma olmayacak. Yalnızca o, benden aldıklarıyla, ondan ilgisiz bu hikayede yer almak isteyip istemediğine karar verecek.
Gözleri hala benim üzerimde, hiçbir şey söylemedi. Söylerse seçim yapmış olacak. Ben de ona bakıyorum, beklediğim bir tanışma cümlesi hareketlerinden. Ama hareketsiz. Birbirimize bakıyoruz. Yalnızca tarzımız hakkında birkaç çıkarım yapabiliriz. Tebessüm. Yerden rakımı 1 milimetre olan bir tebessüm bu yaptığı. Ama ben yakalarım. O da karşısında ne olduğunu biliyor şimdi. Karşılıklı uyanan "saygı" aura'sından doğan enerjiyi Tesla kullanabilseydi... -
231.
0Sabır oyunu oynuyoruz. Çünkü o da biliyor benim gibi. ilk sözü söyleyen taraf değildir saldırgan. Çünkü herkese aynı taktikle "galip gelme"ye ancak bir gerizekalı çabalayabilir. ilk sözü söyleyen ilk ifşa olan olacak. Diğeri de onu hemen tanıyacak, ve bilecek. iki seçeneği var, ya geri adım atacak, ya da benim üzerime gelecek. Ama sabır en güçlü olduğum konudur, tüm saygımla yine de, beni bu konuda "değerlendirebilmen" maalesef mümkün değil. Üzgünüm, ama ilk hamlenin benden gelmesi imkansız. Senin gibi sabit, ve bir duruşum var. Güçlü. Gözlerim sende.
-
232.
0"Ne dedin?" ama o turuncu saçlıya dönüyor. Oyunun iki seçeneği varken o üçüncü seçeneği fark ediyor, biliyor. Çünkü diğer eziklerin aksine, bir kez bir olayın içinde hissetti mi, onun "fiziki dünyası"na isterse girmeyebileceğinin farkında. Bu ihtiyacı bile yok zaten. Bir beta bu noktada "birader bişey mi vardı ne diyon sen?!" diye diklenebilir. En fazla kendini avuçlayacağı baştan belli olan saçma bi kullanılışta. Bir oyuna girmezsen oyunu 'hemen' kazanmazsın, ama asıl önemli olan, 'asla' kaybetmezsin de. Kendisi gibi biriyle kapışmanın ona getireceği faydanın küçüklüğünden haberdar. O hayatını önünü kesen betaları giberek devam ettiriyor zaten... tabi omegaların tezahüratları eşliğinde.
"Bi şey demedim... boşver" ... -doğası gereği çok sonra da olsa, dövmeli de farkına varıyor durumun. Adam bakışlarını üzerimizden alıyor. Sigarası ve ileriye sabit bakışları. Oyun bitti. Saygı kazandı. Kız kaybetti. Ama bu konuda daha çok üzerine gitmeyeceğim. Ona yeterince ve planladığımdan fazlasını verdim:
"Tamam, dediğin şey yeterince mantıklı. Gel. Oturalım bi yerde." Öteki beynimi yeterince gibti. Ama düzelen moralimle şu an bu fikir fena değil. -
233.
0Fena fikir değil? iyi bir fikirdi. Berbat bir fikirdi. Muhteşem bir fikirdi. Felaket bir fikirdi.Tümünü Göster
...
"Büyük, kavrulmuş soy kırlar gelir aklıma hep,
hep tükenince insan dayanıklığım
Ağır bakır kalkanlarımızla,
demir kargılarımızla
dövüşüp dövüşüp geri çekilince
Yorgun kollarımın en genç bir yerlerinde
bir kan şeritleri akmaya ince ince
Başlar yeni sulara kadar, hızla
zamana, körlüğe kötülüğe kutsal tutsaklığım
Nedir senden başka kurtardığımız bu dengesiz savaştan, bu yağmadan nedir
Senden gayrı, ey, bir içimi genç ormanları yüzyıllığa bürüten diri su, senden
Eskimeden, küçülmeden; mutluluktan, özgürlükten, kuşakları birbirine düğümleyen
Bir kadını, bir sesi, bir suçu, bir şeyi en çok o şey yapan güç yalnız sendedir
Seni arayan sular, seni kışlar, seni adamlar, seni sonunda bozulmuş ordularım
Sanki ay dökülür diri balıklara, sanki gümüş şeyleri güneşler, güneşler ışıtır
Yorgun kuşamlarımla, kanlarımla, gelirim, uzanır senin sabahlı gecene yatarım
Bu donattığım savaş gemileri sana, dokuttuğum bu vurucu ipekliler seni anlatır
Bu senin içindir, sabah ormanlarına, dağlara, balıklı göllere açılan balkonlarım
Sen olmasan, yeryüzünde bu ağaçları, suları, bu büyük kayaları bekletecek ne vardır?
... En sevdiğim şiirdir bu."
"Ezbere rahatça okumandan anladım. Büyük kavrulmuş, Turgut Uyar."
"Vaaay. Biliyosun. Burda anlatılan adam sensin işte bence. ' hızla zamana, körlüğe kötülüğe kutsal tutsaklığım' , sonra ' Bir kadını, bir sesi, bir suçu, bir şeyi en çok o şey yapan güç yalnız sendedir' bu kısımlar özellikle."
"Yaptığımın bu olduğunu mu düşünüyosun?"
"Evet. insan dayanıklığın tükenmiş senin. Kötülüğe kutsal olmuş tutsaklığın. Körleşmişsin."
"Haha... yok öyle değil bak,
Ben orda, akşdıbına huurlar dadanan
Camlarında pis sinekler gezinen, ben orda
Eskimiş bir tutuşla şarabını içiyor
Kadınlarda ölüyor kadınsız bakışlarla
Başıyla öne düşmüş yüreğiyle beraber
Ya Tanrıya inanır ya da isyana.
Kim ne derse desin ben bu günü yakıyorum
Yeniden doğmak için çıkardığım yangından."
"Adı neydi bunun biliyorum aslında."
"Phoneix"
"Ben de bildim! Edip Cansever."
"Hah... Evet." -şiirin ortasını bilerek geçmiştim aslında. Bilmiyordu veya üstelemedi. Her türlü girmek istediği bir konu var, tahmin ettiğim. Evriminden sonra bunu çok başarılıca saklasa da, yaratıcısından saklayacak kadar değil. Hatta belki saklamayacak kadar cüretkar. -
234.
0"Senin için üzülüyorum. Doğarken çıkardığın yangına şahit oldum ben. Hayatı boyunca hep aynı geceyi yaşayacak bi adamsın sen. Kendini dinlemeyen."Tümünü Göster
"Diğer seçeneklerin daha güzel olduğunu kim söyledi?"
"Gün aşırı şiir atışabiliyosun karşılaştığın her hangi biriyle heralde... Benimle gel."
"Hayır."
"Sırf 'plan'ına sadık kalmak için diyosun bunu. Biliyorum. Beni istediğini de biliyorum. Benimle ol. Boş ver, cidden boş ver. Hiçbir şey değişmeyecek. Bi yere vardığını sanıyosun. Varmıcak."
"Hayır."
"Beni, bende zaten var olan öz var olmasa değiştirebileceğini mi sanıyosun? Bana kattığın tek şey korkmamak, anlamı umursamadan, zamandan korkmadan istediğim şey için yürümek. Şimdi bunu yapıyorum işte."
"Hayır."
"Ne kadar sürdüreceksin bunu? Bi milyon kadın falan yeter mi? Şimdiye kadar skorun kaç? 2 mi? 3 mü? Bu akşamı zaten çarçur ettin benimle. Ne öğretebilirsin tek felaket kendini mi zannediyosun? insanlar ders çıkarcağı binlerce şey yaşar ama insana ucunda ölüm bile olsa sevdiği bi şeyi bıraktıramazsın. Elindeki sigaraya iyi bak. Yanılmanın nesi bu kadar kötü? Aptal olmaktan niye korkuyosun? Bak ben korkmuyorum."
"Hayır."
"Seni seviyorum. Sana aşığım ya. Bak. Tek olayı seninle benden önce karşılaşmak olan bi kaltak yüzünden alma bunu elimizden. Ne dersen de, bak tüm bunları söylerken hiçbişey umrumda değil. Hiçbişeyden korkmuyorum, sonuçtan korkmuyorum. Sen de bana aşıksın. Senden korkmuyorum. Sen öğrettin bunu ya... Sen de korkma."
"Lütfen yapma artık."
"Ben asla aldatmam seni. ilk gib kafalılık yaptığın anda fırlatırım yine bardağı zaten korkmam. Niye aldatıyım? binlik yapıyosun derim, bana zarar veriyosun derim? Seni dünyada benden daha iyi tanıyan biri var mı olabilir mi söyle, senin gerçek yüzüne baktım ben, onun altındaki gizli yüze de baktım. Ve istedim seni."
"Hep böyle dersiniz."
"Benim seninle olmak dışında bi isteğim yok. Bas git iki gün sonra istersen, yarın umrumda değil. Ben hep ayakta kalıcam. Hem bak, bunu o sabah da söylemiştim. Sen beni 'eğitmeden' önce... Ben artık bugünü yaşamak istiyorum. Onun içinde de sen varsın. Bu kadar."
Yere bakıyor başım. Dikdörtgen taşın üzerinde duran karıncanın boyutunu alarak bir taşın üzerinde en çok kaç karınca duracağını hesaplamaya çalıştım. Normalde sık yaptığım bu tarz jimnastiklere alışıkken, şimdi aklımda dönen tek cevap "evet"ti. Aklıma sayı gelmiyordu amk. -
235.
0Sarılmak istiyordum. Boynunda ağlamak. "Benim" değerimi bilmedi o, sen bil demek. Nolur bil lan demek. Saçları arasında kaybolmak istiyordum. Gözlerimi açsam da hiçbir şey görmemek teninden başka. Sarılışını hissetmek içten. Kendi bestesine ağlayan bir sanatçıyı kimse suçlayamaz. Tam tersi, kanıksayamadığı için, hala hissedebildiği için takdir edilmesi gerekir. Latimer bana hak verirdi.
Sessizce oturdum. Sessizce oturduk. Birkaç saat. Mekan kapanana kadar. Hiç ayırmadı gözlerini benden. Elime uzanmaya da çalışmadı. Bir şeyler olmasına uğraşmadı. Sadece oturdu. Sigarasını içti. Ve bana baktı. Rüzgar tam doğru yerden esti. Başımı hafif çevirsem en harika açıdan savrulacaktı saçlarım, alnım hafif kırışıklığıyla en güzel pozunu verecekti.
Çevirmedim. Saf çocuk bana gülümsüyordu içeriden biliyorum. "Gördün mü?" dercesine. Alaycı değil. -
236.
0Yürümeye koyulduk. Yöne ikimiz de bakmadan. içinden 1-0 dediğini biliyodum. Umursamadım.Tümünü Göster
"Fuck Today peki?"
"Always live for today var ya, bugünü yaşa, bugün için. Carpe diem klişesi işte bi nevi. Ona karşı yazdırmıştım ben de. gibeyim bugünü diye."
"Vücuduna dövmesini yaptıracak kadar büyük bir ders alan biri sonra ondan vazgeçerek büyük bir ders aldığını iddia ediyor?"
"Benim babamla annem ayrıldı. Daha doğrusu babam ayrıldı. Annem çok iyi bi kadındı. Arkadaşımdı. Babamla boşandılar. Sonra o hemen evlendi. Annemle ben tek kaldık. Çok aşıktı babama. Toparlanamadı hiç. Biraz bile düzelmedi. Kalbi kaldırmadı, çok seviyodu. Babam evlendikten daha 1 ay geçmeden kalp krizi geçirdi, öldü."
"... ... "
"Fuck today dedim ben de işte. Neyini carpe diem ediyim dedim. Zaten sarhoştum o gece. Ama senin düşünceğin gibi değil, yalnızdım. Ne evden kaçan kedime ağladım ne de herifin birine yani. Gidip dövme yaptırdım. Bu kadar."
"Orda yalnızca seni sinirlendirmek için bi huur çocuğu olma peşindeydim. Mesajı al, bire bir tanık ol bunun olabileceğine ki, asla adım atma bağımsız filmlerdeki kadın karakter havasında başka yavşakların kucağına diye."
"Biliyorum."
"Anladım."
"Yani aslında senden önce ben karar vermeliydim karşı cinse 'ders' vermeye. Sen aptal bi kızı kaybettin, seni hiç hak etmemiş. Ben ailemi. Güvendiğim tek ortamı. Hiç büyüyememiş, elindekinin değerini umursamamış bi herif yüzünden. Sen, sen acını kendi ellerinle yüceltiyosun bahanen bu senin. Ben karşılığında sadece bu aptal dövmeyi yaptırdım. Arada gösteririm evet. Sevmediğim halde. Sana saçma gelebilir ama benim için bi anlamı var. Benim mesajım da buydu."
"Şimdi vaz mı geçtin?"
"Hayır aslında, ama şimdi ona fuck tomorrow, fuck yesterday eklemekle de uğraşamam."
"Hahah... "
"Yine de sayıldım mı ders almış şimdi senin gözünde?"
"Kendine sormalısın bu soruları artık. Bana değil."
"Gel bana gidelim. Sabah da gibtir ol git, sabah kahvaltı ederken görürsem seni ben bizzat zopaynan dalarım. Tamam mı?"
"... Tamam."
Galipti. Bu "vahşet"i görmüş ve onu bir anlık da olsa "evcilleştirmiş"ti. Geldiği sahnenin bana ait olması önemsizdi. Oltamdaki yem, yeme kattığım renk... Ona verdiğim "meydan okuma"yı elinin tersiyle itip dudaklarıma kondurmuştu dudaklarını. ilk gerçek "sevişmem" o geceydi. Bekaretlerimizin iki tanesini almıştık birbirimizden. -
237.
0"Hacı...
Lan olum... illa küfretmem mi lazım ya bi kere de ben çağırınca sen gel ya?
Abi bi çık gözünü seveyim...
Ya bi bak alo! dıbına koyduğum
Bak burda bişey var, bana göre değil bu ben beceremem... gelsene geri. He? Olmaz mı?
gibinin keyfine dürtmeyi biliyosun ama?
... iyi lan iyi ne tak yiyosan ye. iyice bak abyss'in içine yavşak herif, bişey diyoruz...
Ama çoktan abyss olmuşsun sen zaten.
Olum lütfen lan bak başka bişey bi durum var yani.
Abi ben ciddiyim benim için sorun değil ben alışkınım oraya dönerim, sen değilsin çık gel hadi
Gözünü sevdiğim çık gel...
gibtir git muallak herif, korkak bin.
Sen kimsin ki lan zaten? Bunların hepsi benim eserim. Seni de gördük... "
"Ders... alır mısın?"
"Ha? Ne demek lan bu? Olum yemin ediyorum sen abyss falan geçmişsin cthulhu olmuşsun dıbına koyayım.
... hacı? Lan bişey söyle... olum... ben iyi değilim lan."
Ders alır mısın? Zihnimde yankılanan düşünce buydu. Ders almak. Aynı hatayı yapamam. Onu geçirdiği dönüşümden dolayı kutlayabilirim. Bunun bir parçası olabilirim. Ama bir sınırım var. Bu sınırı asla geçemem. Doğumumun sebebini, hatırlayarak doğuşumu, meleklerin öpücüğünü reddettiğim, çektiğim ızdırabın hediyesini yok sayamam. O kendisininkini yok saymış olabilir. Ben yapamam. Yapmam.
Ben bu adamım. Senin hep olmak istediğin. Bunu terk etmeyeceğim.
Ben bir hediyeyim, kimseye ait olmayan. Görevimi yapacak ve gibtir olacağım.
"Ama gibtir olursam bi daha onu böyle göremicem...
... lan." -
238.
0Bu gecelik bu kadar panpalar. iyi geceler.
-
239.
0ayraç.
-
240.
0bu gece ortam pek güzel değil panpalar. biraz geç koyucam, 20dk'ya falan.
edit: başlamıyorum ya bu gece.
edit2: ortam güzelledi gibi.
edit3: başladım -
241.
0Sabah uyanıyorum. Kolunu üzerime atmış. Günlerdir pek ortalarda olmayan güneş turuncu saçlarını kızıla çaldırıyor. Teni pürüzsüzce uzanıyor, beynimin tüm kıvrımlarını düzeltircesine. Zihnimdeki her nöron bağımsızlığını ilan edip uzanıyor sırtının üzerine, artık orda yaşıyorlar. Kafamın içinde değil. Mükemmel kokuyor. Yanaklarından ve boynundan öpüyorum usulca, yalnızca dudaklarımın ucuyla, o tutamadığı gülücüklerle hala uyuyor numarası yaparken yavaşça tatlı tatlı sevişmeye başlıyorum onunla. Kulağına usulca fısıldarken ismini tekrar tekrar, hafifçe değiyor dudaklarım okşarcasına saniyelik dokunuşlarla. Artık numara yapamıyor. Gözlerini açıp, dudaklarıma doğruluyor bir kez daha vererek kendini bana. Kendimi onun kollarında kaybedebilirim. Tüm bildiklerimi bir bedenin kaldırabildiği, ona sunabilirim. Defalarca daha "mutlu" olması için, sonra bir kez daha, sonra bir kez daha...
-
242.
0Kendimi kaybedebilirim. Miyim? inandınız mı lan gerçekten? Word'e göre 49. sayfayı bitiriyoruz. Beni 49 sayfadır okuyorsunuz. Bir sürü kişinin tanıyamadığı kadar iyi biliyorsunuz bu adamı. Ama inandınız değil mi? O kadar farksızsınız ki... "iki güzel sözü tercih ettiniz onlarca küfre." Ders almadınız. Çünkü böylesi hoşunuza gidiyor. Hayatınız boyunca sonuçlardan kaçabilirsiniz bıraksalar, sınavlardan her şeyden... çünkü size yeter bomboş takılıp arada bir "tabi lan akıllıyım ben olum geçende 8 bardağı iki elimle zütürmeyi becerdim mutfağa... lan kesin akıllıyım amk" diyerek kendinizi zeki olduğunuz konusunda yalan yanlış telkin etmek... Yetiyor dıbına koyayım. Onlarca tecrübe içinden cımbızla çekiyorsunuz kendi yıkımınızı. Sırf "şimdi" tatmin olun diye. Defalarca tecrübe etseniz de, bana acımak istiyorsunuz. Benim de bunlara karşı koyamayacağımı, benim de "sizin" gibi olduğumu görmek istiyorsunuz. Ders alın artık dıbına koyayım. Ders alın lan! Olum hoooo! Ders alın... Almadınız biliyorum.
inanmayanlarsa, dürüstçe, afferim. Siz adam olacaksınız.
... Ama siz de, madalyonun binbir yüzü olduğunu öğreneceksiniz. -
243.
0Derren Brown adında bilinç altı mesajları ve basitçe insan pgibolojisi, manipülasyon üzerinde çalışan bir elemanın beni etkileyen ve ilk gördüğümde "şerefsizim benim aklıma gelmişti" dediğim bir çalışması vardır. Birbirine hatrı sayılır uzaklıktan seçtiği farklı insan grubu deneği alıyor. Bunlara "formalite" birkaç gözlemsel deney yaptığını söylüyor ve sonra her birinin eline bir zarf veriyor. Bu kişilere bu zarfta onları tanıdığını kanıtlayacak şeyler yazdığını, zarfı okuyup sonra ona yüzde kaçlık bir başarı tutturduğunu rapor etmelerini istiyor deneklerden. Deneklerin kendi aralarında iletişimi yasak.
Sonuçlar inanılmaz çıkıyor. Derren gerçekten de bir adet %50 civarı veren eleman dışında en kötü %90'larda , yerine göre %95, %97 ve hatta %100 başarı oranlarına ulaşıyor. Denekler büyük şok içinde "Kimseye söylemediğimi bile bilmiş, inanamıyorum olması mümkün değil... " şeklinde "kesin ip var amk" tadında yorumlarda bulunuyorlar. -
244.
0Daha sonra grubu toplayan eleman, deneklerden bir aradayken tüm zarfları karıştırıp, açıp okumalarını istiyor. Denekler çıkan sonuç karşısında hayatlarının belki de en büyük sürprizini yaşıyorlar. Kendilerini özel hissetmeyi seven bu egoist ve yavşak türümüzün aslında ne olduğuna birebir şahit olmanın yıkımıyla...
Tüm zarflarda aynı şeyler yazılı. Hepsinde.
Şunu yapmayı hep isterdin ama şu engel oldu içinde buna karşı öfkeyi o yüzden şöyle yapamadın vs. Gülüşler ve tatlı heyecanlar içinde yüzde doksanlarda notlar verirken denekler, aslında bir diğerine ne kadar çok benzediğini puanladığından habersizlerdi. Kendilerinin özel falan olmadığını anladıklarındaki surat ifadeleriyse, benim için benzersiz bir orgazmdı. Hahahah şu an bile şu satırları yazarken onlarca defa koptum gülmekten amk. Hahaha... Neyse... -
245.
0...
Dudaklarına ve boynuna "öpücüklerimi" kondurmadan çok daha önce uyanmıştım. Sessizce doğruldum, onun telefonunu aldım. Rehberdeki "Anne" yazan numarayı alıp kendi telefonuma gönderdim. Mesajı ve raporu, kaydı vs sildim. Siz hayatınız boyunca karşınızdaki insanı küçümsediğiniz için böyle detaylara takılmazsınız. Hiç bana "ben dürüstüm diye karşıyı da dürüst sayıyoraaam" demeyin amk. Dürüstmüş, taşağımı yalayın. Onlarca saygıdeğer diyebileceğim insan tanıdım, nerdeyse hepsinin tanışmadan sonra daha ilk adam gibi diyalogu yalandı amk. Çevresi hakkında yalan, merakları hakkında yalan, fiziki hakkında yalan, hayatı hakkında yalan, tecrübeleri hakkında yalan, ailesi hakkında yalan, görüşleri hakkında yalan, beğenileri hakkında yalan.
"Hıı evet bence de evet aynen katılıyorum kesin öyle ben de hiç yapmam hiç de sevmem zaten, evet hepsi iğrenç insanlaaar, hiçbişiyi de görmüyolar"... yalanına sokuyum.
-
handsome truth ne haber brom
-
memati silindiğin gibi ddosa başladın yine
-
kayra gasp yapamaz ki aga
-
kayra en son levanı dövüyordun ne oldu
-
annee ben levanı döverim değil mi
-
sokie işte hırslanıp hırslanıp buraya yazma
-
seyis beta kral yapacağın nefret popülaritesini
-
31sporkulubu oe
-
kayra amerikada doğsan netflix dizin çekilirdi
-
kafkas men bu muymuş
-
levan reyis bi imza alabilir miyim
-
kayra ince bacaklarıyla uçan tekme atıyor
-
kayra pederden kalan emekli ikramiyesinin
-
seyis beta kral günlük mesai
-
andrew tate den kayra yorumu
-
kayra komsu kizin zeynep napio aga
-
elmas işçisi memati vs seyis beta kral
-
dünyanın en ucube genetiği kayra
-
mematinin başlıklarıma yazdığı entryleri
-
varis damarlarını kas sanıyor
-
şu it rahat rahat yazarken fevrican caylak yiyior
-
10 kilo fazlam var lan
-
aslında kimse islama inanmıyor
-
karton toplamamız zoruna mı gitti kardaş
-
gran torino panpa seni niye sürmediler
-
acayip tuhaf nikli yazar
-
kayra vs levan
-
zorbacan staj defteri
-
kayra hiç tekrardan müslüman olmayı düşündün mü
-
şizofreni teşhisi konsa kendimi öldürürdüm
- / 2