1. 326.
    0
    Tam o noktadan zütürüyorum ağzıma birayı. Onun birasını içme bahanesiyle de bardağı önüme zütürmektense ben ona gidiyorum. Bardağı alırken "gayri ihtiyari" omzumuz, kollarımız dokunuyor birbirine, ayırmıyorum. Geri çekilmiyorum. içtikten sonra aynı yakınlığı koruyarak dönüyorum bana dönük suratına. Gülüyor. Gülüyorum, onun gibi. Bir süre bakışıyoruz. Milimetrik olarak yaklaşıyorum ona doğru. Geri çekilmiyor. Çekingence durumu anlamlandırmaya çalışırken o mantığıyla, kalbiyle çalışan kısmının dudaklarını araladığını görebiliyorum. Başardım. dıbına koyduğumun drama senaristleri tak yesin. Ben başardım. Ben. Çünkü bir beyne sahibim, çalışan bir beyne, doğanın formüllerini bilen bir beyne. En önemlisi budur. Doğadan olmadığını düşünen insan oğlu, doğanın formülleriyle çalışanlara karşı kırılgandır. Olduğu şeyi reddettiği ve reddetmeye devam edeceği için.

    ... Turuncunın şimşekler çakan kalkışı, şimşek kadar kısa sürede olup bitiyor, düşen sandalye sesiyle de gök gürültüsü, biraz sonra gelen. Saniyenin onda birinde yok oluyor ortamdan.

    "Benim gitmem lazım"
    "Ne çüüşşş???"
    ···
  2. 327.
    0
    ( http://www.youtube.com/watch?v=KXFprnuyOEM )

    Devdıbını dinlemedim. Aynı hızla fırladım dışarı. Onun gibi nispeten "iyi" biri için bu kadarı da yeterdi. Bunu da aradan çıkarmış olmuştum. Hem de anlatamayacağım binlerce kelimeyi çok kısa bir sürede anlatmıştım, benim biricik nadide parçama.

    Köşede sigarasını yakmış bekliyordu. Yıkılmış falan değildi. Hala koruyordu duruşunu. Gurur duydum. Geleceğimi biliyordu hemen onun ardından.

    "Daha öpmedim bile. Sonrasında uzunca öpüşecektim o gözlerini kapamış gülümserken kendini vererek, boynunda, kulak memesinde, omzunda gezinicektim. Daha hiçbi şey görmedin bile?"
    "Burası o mekandı di mi? Benim yerimde sen oturuyordun, sizin yerinizde de onlar?"
    "Evet."
    Sinirle yere atıyor sigarasını. Sonra hemen elini alnına zütürüyor, sinirlendiği için kendine kızıyor düzensiz adımlar atarken etrafa.
    ···
  3. 328.
    0
    "Şuna bak, daha beni ne kadardır tanıyosun? Bunun seneler olduğunu düşün. Aklın yerinde olduğundan beri tüm ömrünü düşün bu ana kadar. Benimle ölmeyi planladığını düşün. Ölmeyi diyorum. Yaşlanmayı. Saçmasapan aile hayali falan kurmayı diyorum. Sen... ben daha öpmemiştim bile, yakınlaşırken basıp gittin dayanamayıp. Bunca 'ders' almış sen, kaybettiklerinden sonra isyanı bırak yalnızca dövme yaptırıp gerisini boş verecek kadar özü olgun olan sen... Ben bunu yaşadığımda hiçbir dersim falan da yoktu aldığım. Senden çok çok gerideydim bebeğim. Ve senden çok, çok, çok ilerideydim senin yerinde oturmuş baktığım yönde olup bitenlere şahit olurken. Neden kalktın? Artık empati kurmana gerek yok. Neden kalktın?"
    "Seni öldürmek istedim."
    "Cidden mi, baya öldürmek?"
    "Evet... cidden... "
    "Ama öldürmek seni de en az o kadar kötü biri yapmaz mı? Hayat almak?"
    "Öyle... "
    "O zaman öldürme."
    "Ders veriyim... "
    "Evet."
    ···
  4. 329.
    0
    Uzun yokuş aşağı bir yürüyüş, vapur, bir yürüyüş daha. Ağzı hiç açılmadı. Onu gerçek anlamda yaralamadan ona bir şeyler anlattığım için huzurluydum. Anladığından emindim. Anlamıştı da:

    "Onunla bi gün yeniden karşılaşıcaksın di mi? Buna hazırlıyosun kendini?"
    Yine de bu bilgi için onun bunu anlamasını şaşkınlıkla karşılamış gibi yaptım. Kafamı çevirip onaylarken. Sessizlik ve sigara eşliğinde yürüdük. Bomboştu yol. Tam ortadan yürüdük yokuştan yukarı. Işıklar ve karanlık arasında gidip geliyordü yüzlerimiz. Kişiliğimiz gibi. Elimi uzattım eline, elimi tuttu.

    Biriyle "beraber" yürüyordum.

    Hayatınız boyunca peşinden koştuğunuz hayal buymuş demek...

    (... )
    ···
  5. 330.
    0
    bu gecelik de spam bitmiştir. iyi geceler/günaydın panpalar.

    05.04 editi: bu gece de işten dolayı zorunlu tatil. yarın devam.
    ···
  6. 331.
    0
    http://www.youtube.com/watch?v=-uJ61jgFCMM

    Eskisi kadar küfretmiyorum size karşı fark ediyorsunuz. Aslında o adamı sevdiğinizin farkındayım. O saydırma seansları için okudunuz sadece belki de. Belki de yalnızca bu "sosyopat"ın gerçekten var olup olamayacağıydı merakınız. O adam benim. Hala benim. Hiçbir şey değişmedi. Ama artık bir yere varıyoruz. Beraber. istekli olun veya olmayın, ilk veya bininci defa duyun bunları, beyninizin içindeyim.

    "Yok yaa benim kesin değil... hah... " sen öyle san.
    ···
  7. 332.
    0
    Kadınlar, erkekler, insanlar... Uzaktan izleyip üzüldüğüm varlıklar... imkan görmediği bir ilizyonun içinde, uzağa bakamayan, yoldan keyif alamayan, tutkuyu riske eşdeğer görecek kadar korkak, sırf tehtid edilme ihtimali olduğu için tehtidkar olan, kimsenin ona ne istediğini sormadığından şikayet edip, dönüp kendi kendine bile gerçekte ne istediğini sormayan, adım atamayan, sorgulayamayan. Sıkışmış. Duygulara, hissiyatlara doygunluk hissedecek, onlarda yetinmeyi öğrenecekken, yetinmeyi eşyalara, metalara bağlı bir kavran zanneden... Diğer hayvanlardan farklı olmasını sağlayan yetisinin neden var olabildiğini hiç merak etmeyen... Yaratmayan. Yaratmayan. Yaratmayan. Yaratmayan... Hepinizin içinde muhteşem şeyler olduğunu biliyorum. Hiçbir zaman potansiyelinize laf etmedim. O potansiyele göz ucuyla bile bakmayıp geberip gitmenizdi muhabbet.

    "Ah be... ah ulan... neden öyle yaparsın ki? Ne gerek vardı? Böyle de çözerdin işi... ne gerek vardı?"
    ···
  8. 333.
    0
    Binlerce yıl yaşadım. Binlerce yılı yaşadım. Tarihi araştırdım, kralları, köleleri, isyanları, insanı araştırdım, toplumu araştırdım. Evreni, beyni araştırdım. iki eş takyonun nasıl binlerce kilometre öteden bile iletişimi koparmayabildiğini, evrimi araştırdım, pgibolojik bozuklukları araştırdım, anatomiyi. Zekileri, aptalları, zeki diyenleri ve aptal diyenleri araştırdım. Duygusal zekayı, analitik zekayı, mutlu olanları, mutsuz olanları, keyif alanları, alamayanları... Neyi araştırırsam araştırayım bir sorun hep aynı kaldı. Hepimiz şikayetçiyiz. istisnasız hepimiz. Kendi yaptığımız ve tek tek hepsini içeride bildiğimiz yanlışların ağırlığıyla yürüyoruz. Çok daha güzel olabileceğinin farkındayız. Hepimizin "doğru" kavramı kuruluş itibariyle nerdeyse bire bir aynı. Algoritma aynı. Hepimiz inançlarımızdan bağımsız ortak büyüklüklere hayranlık duyuyoruz. Aurora'ları, güneş patlamalarını, yağmuru, bulutları, göğü, dalgaları, bir kadını bir erkeği veya bir eseri hayranlıkla izlerken hepimiz aynı insanız.

    "Neden benden korkuyorsun?"
    "Çünkü beni çok kırabilirsin."
    ···
  9. 334.
    0
    Egomuz ne kadar şiş olursa olsun birbirimizden korkuyoruz. Diğerine sırtını çeviremeyeceğin bir dünyada cenneti düşlüyorsun. En güzel hayallerin izole. Hepsi kaçmak üzerine kurulu. Hepsi boş vermek. Kendini kurtarmak ve bitirmek. içerebildiği kadar az kişi içermek üzere. Hepsi kabul ettiğin, seni kabul eden, hepsi senin. Anlatmak gerekmeyen. Anlamak için bir saniyeye ihtiyacın yoktu. Düzgün bir insan görmeye muhtaçsın. Çünkü içinde birikenler, senden bu naifliği istiyor: Saygı göstermek. Çünkü gösteremiyorsun. Bulamıyorsun. Zeki olmayı daima mantıklı olmak sanıyorsun. Kendini korumak zorundasın. Çünkü öteki de kendini korumak zorunda. Çünkü sen kendini korumak zorundaydın.

    Ben? Ben korkmuyorum. Tüm bu okuduklarınız, hepsi. tak etseniz de, olacaklar korkutmuyor gözümü. Size şans verdim. Pişman değilim.

    Zaten isteseniz de yıkamazsınız beni. Benim kadar ilerlemeniz gerek en az.
    Benim bir kalkana ihtiyacım yok. Bunu söyleyebilir misin? Dürüstçe, hiç korkmadan?

    Yalan.

    (... )
    ···
  10. 335.
    0
    Biriyle "beraber" yürüyordum.

    "Senin yanında gerçekten huzulu hissediyorum."
    "Ardından korkmak gelmediği sürece iyi bir şey bu."
    "Nasıl anlamadım?"
    "Genellikle böyle hissiyatlar ardından bunu getirir."
    "Hahah zaten gördüğümden daha korkunç nasıl olabilirsin bilemiyorum yani."
    "Öyle deme... sen de aşağı kalır değilsin."
    "Bak mesela iki manyak, beraber yürüyolar böyle el ele tutuşmuşlar, onlar yürüdükçe arkalarındaki binalar yıkılıyo etraf ateş yangın falan. Umursamadan yavaş yavaş yürüyolar."
    "Dramatikten kastım hollywood filmi değildi lan. Gözlük de takalım mı gece demeden?"
    "Hehehe olur sevgilim olmayanım, takalım."
    "Şu sevgilim olmayanıma ne taktın sen ya... "
    "içinde sevgilim geçen bişey buldum işte."
    "Sevgilim mi demek istiyorsun?"
    "Evet. Ama ben seni korkutmak istemiyorum asıl."
    "Çoktan demişsin sen zaten-... " -duraksıyorum. Birkaç saniye.
    ···
  11. 336.
    0
    Eğer ağzımdan çıkarsa, bu bir hatayı tekrarlamak mı olur? Eğer ağzımdan çıkarsa, mutluluk, sahiplenme, hak iddia etme, mutluluğu bana bağlamaya, buna muhtaçlaşmaya, varlığıma ihtiyaç duymaya, yokluğumda zayıflamaya, merakları ve uğraşlarının yerini benimle doldurmaya, zayıfladıkça bana daha da çok muhtaç kalmaya, acizliğini fark etmeye, acizliğini fark ettikçe bunu yok etmek için benim varlığım üzerinden kendini kendine kanıtlamaya çalışmaya, kanıtlayamadıkça ekgiblerimi aramaya, detaylarıma büyüteçle bakmaya, çaresizleşmeye, sıkışmış ve kapalı hissetmeye, sonucunda da benden kurtulması gerektiğine, benden kurtulabilmek için anlamlı bir paravan sebep bulmaya, bu yüzden de benim kendime zaten yeten huzurlu halimi bozmaya ve o kadar da iyi olmadığımı kanıtlamak için hayatımızı mahvetmeye başlayabilir.
    ···
  12. 337.
    0
    Ama eğer ağzımdan çıkarsa bu, hakettiğini vermek mi olur? Derslerin en büyüklerinin sonunda bir ödül olmalı mı? Aldığın dersler sonucu kazandığın tutum, senin ödülündür. Ben ona onun için doğru adama gidecek olan yolu açtım. Yıllar boyu inşa ettiği kişiliğinin, huur çocuklarıyla sonunda kaçınılmazca gelecek olan yıkımına dek tek tek parçalarının düşmesini engelledim. Yıkımını engelledim... ve o bana geldi. Doğru adam ben mi oluyorum? Onun bu bulunduğumuz anda olduğu kişiye, evrimine inanıyor muyum gerçekten? Doğru adam olma becerim var mı?
    ···
  13. 338.
    0
    Gözlerimin içine bakıyor. Cümlemi bitirmeliyim. Vaktim yok. Fakat o elimden çekip durduruyor beni aniden. Asimetrik lambaların sokağında tam ortada birbirine dönük yüzlerimiz. Onun yüzüne vuran ışığın aksine, ben ayın karanlık tarafındayım.

    "Korkma. Korkmanı gerektirecek olanları biliyorum. Hepsini biliyorum. Tepene binicem evcilik oyununa kaptırcam kendimi sanıyosun bunca olaydan sonra yine de. Daha bikaç saat önce gözlerimin önünde iki kızı oynatıp birini düşürdün. Sırf bana bikaç dakikalık bir şey gösterip haklı olduğunu kanıtlamak için. Bazı şeyleri ne kadar kolay yaptığını biliyorum. Ama sana o gece demiştim ben korkmuyorum diye. Hala korkmuyorum. Ama şu yaşadığımıza bak ya, lütfen. Ne farkımız var ki zaten? Bi yeni kelimeyle değişiceksek zaten bi tak bilmiyoruz demektir. Dışardaki mallardan hiçbi farkımız yok demektir o senin her fırsatta ezdiğin."
    ···
  14. 339.
    0
    "... "
    "Bu kadarcığını hak etmedik mi?" -hak etmedim mi demiyor. istekli olan taraf o değil sadece. Tek başımayım demiyor. Bunu kendi gözlemlemiş. Hak etmedi-k mi? Biz. Beraber. Onca zaman beraber bulunduğumuz. Beraber yaşadığımız. Evet bebeğim, aferin...

    Hak ettin.

    "Hak ettik sevgilim."
    ···
  15. 340.
    0
    Kendine çekiyor beni, ışığın altına. Normal bir sokak lambasının dik durmaya devam etmesi gerekirken, şanslı akranlarının aksine tutunmaya çalıştığı bu yokuşun merkezindeki şanssızlığını ters yöne eğilerek kırmış bir lambanın altındayız. Normal, düz bir lambanın da ışığı bize rahatça uzanabilirdi. Fakat bu, sahip olduğu güce layık bir çiftin doğumunu beklemişcesine, tam doğru yerde, doğru derecede eğilmiş, tam üzerimizde parlayarak, anlamsız mücadelesinde hiç beklenmedik bir yerden yeni bir tanrı olarak doğmuştu. Yamuk bir sokak lambası, bir başlangıcı sahneliyordu. Var olan en anlamlı lambaydı evrendeki. Tipini asla unutmadığım, gri vücudu üzerindeki kırmızı boyadan yapılma çizgisinin hayatımın bir döneminin sembolünü oluşturduğu bir lambaydı. Dövme yaptıracak olsaydım, ilk ve tek seçimim olurdu.

    2 yıl sonra bir sokak çalışmasında kaldırıldı... Dikdörtgen ruhsuz taşların kaldırılıp, yerine aynı dikdörtgen ruhsuz taşların konulmasına karar verilmişti. insan güruhunun döngüsü gibi aynı.

    Bir sokak lambasından daha ne kadar konuşulabilir? Sonsuza kadar konuşabilirim... Çünkü o detayı ben görüyorum. O anlamı ben veriyorum. Sizse böyle binlerce hikayenin arasından geçip gittiniz omzunuzu çekerek. Yüzlerine bakmadınız bile, bir an önce ulaşacağınız "istasyon"a varmanın hevesiyle hızlı adımlarla. Bu "denk gelme"si değildi, bu "görmek"ti. Ben, cansız bir lambaya hayat verdim. Siz canlı kendinizi öldürürken.
    ···
  16. 341.
    0
    Dudakları dudaklarımda. Bir süre önce o karanlık gecesinde sarılıp sarılmamak arası tereddütle uzattığı kolları tüm ağlaklığıyla, şimdi tüm gücüyle çekiyor beni kendine omuzlarımın etrafında. Gözyaşları pardösümün üzerindeki, hala orda. Bir elim yine başının arkasında, ama başı omzumda değil, dudaklarımda ve ruhumda. iğrenç dövmelim, turuncu kafam, alfa dişim, mağlubiyetim, zaferim, eserim...

    ... Sevgilim.
    ···
  17. 342.
    0
    Bu gecelik de spam bu kadar panpalar.
    ···
  18. 343.
    +1
    reserve
    ···
  19. 344.
    0
    bugün tatil vermek zorunda kaldım panpalar, daha önce bahsettiğim yoğunluk beynimi fena derecede yordu. bunu "yazıyor olmak" da ayrı bi yorgunluk. yarın devam. bana da iyi gelir.
    ···
  20. 345.
    +1
    mnb bn kbşkb
    ···