-
126.
0“ her şey bir anda başlamıştı.. uzunca bir şeyin (17 cm, temiz) içerisinden hızla fırlatılmış, adeta fışkırmıştım. girdiğim yerde başka spermler de vardı. bunun ilk sefer olmadığı oldukça açıktı.
milyonlarca sperm, uzun kuyruklarını sallaya sallaya itişiyor didişiyor ve sonunun ne olduğunu bilmediğimiz bir maceraya doğru sürükleniyorduk..
yüksek bir hızla vajinaya fırlatılmak nasıl bir şeydir bilir misiniz? işte ben biliyorum. rahim ağzı denen yeri de geçmiştik ki, onu gördüm. küçük bir boğa kafasını andırıyordu.. yumurtalıkları ve rahmi birbirine bağlayan bu tüplere fallop tüpleri dendiğini, bir bakışta anladım?!
bana hala boğa başı gibi gözüküyorlardı. çaresiz, o yöne doğru sürükleniyordum..
büyük bir suratle rahim ağzından içeri girdim ve bu tüplerden birinde yukarı doğru süzülmeye başladım. gerisini hatırlamıyorum..” -
127.
0(bkz: restoranda yemek yerken)
-
128.
0her inci yazarının okuması gereken kitap hergün muhabbeti döner sol framede
-
129.
0entellik belirtir.
-
130.
0bi gibe tutunmuşsan eline bile alma, eline verir.
-
131.
0Çoğu insanımız "yalnızlığın" rengine kendini daha çok yakıştırabilir. Mesela siyah-beyaz bir resme daha çok hayran duyarız, kişinin yarası olan bir filmden "babam ve oğlum" daha çok etkileniriz her seferinde ağlarız kuşkusuz. Mutsuz olmak çok kolaydır aslında ama mutlu olmak kendini mutlu hissetmek o kadar kolay değil. Gerçekten tutunamayan mıyız yoksa tutunabilen kişiler miyiz kitabı okudumaya başladıktan sonra daha çok düşündüm. Ağır bir itham halbuki bu ve bir bilmece, cevabı sadece sende kalacak olan, öğrenilmesi tezat oluşturabilecek olan belki de. Kitap'ın kapağını kapadıktan sonra siz ne hissettiniz peki. Tutunamayanlardan mısınız ? Tutunanlardan mısınız ?
- 132.
-
133.
0ışın karaca
-
134.
0(bkz: beyler oğuz atay tutunamayanlar da) inci sözlükçüleri anlatmış
-
135.
0bunalımlı bi zamanda okunursa adamın ümüğünü sıkan kitap
-
136.
0"allahım, onu neden yalnız bıraktın? neden, yalnızlığının verdiği çaresizlikle can sıkıcı ilişkiler kurmasına izin verdin? neden, geçirdiği her dakikanın hesabını sordun, içini ezdin? neden, korkuyu göğsünden çekip almadın? neden, suçluluk duygusunu üzerinden atmasına yardım etmedin? neden, apartmanın bodrumunda saklambaç oynarlarken ayla'yla yalnız kaldığı zaman kıza dokunacak cesareti vermedin ona? oysa, bu çeşit küçük cesaretleri en değersiz kullarından bile esirgememişsindir. isa' yı neden bu kadar geç tanıttın ona? neden günahlarının yükünü taşıyacak gücü ona da vermedin? selim de, kendi çapında birkaç kişiyi kandırabilirdi senin yolunda. meyveleri gösterdin de ağaca çıkma becerikliliğini esirgedin. neden küçük yaştan latince, eski yunanca, fransızca, ingilizce filan öğretmedin ona? (sen ki bütün dilleri ezbere bilirsin). dua etmesini bile öğretmedin ona. evde yalnız kaldığı geceler, karanlıkta yorganı başına çekti ve ter içinde, mısra 193 ile mısra 214 arasında söylediği gülünç yakarmayı uydurabildi o zor şartlar altında. daha iyi bir şeyler söyletemez miydin? neden, onu canı kadar seven annesinin bile selim'i ; 'benim korkak oğlum' diye okşamasına göz yumdun? 'benim akıllı oğlum, güzel oğlum' dediği zaman da neden, şımarmasını önlemedin? bir duvardan duvara çarpıp durdun onu. bir uçtan bir uca itip durdun onu. öğretmeni 'yalan söyleme, bu resmi sen yapmadın,' dediği zaman neredeydin? neden, bir karşılık bulmasına yardım etmedin? oysa, o resmi selim yapmıştı. on bir yaşında, 'benim kızla konuşuyorsun,' diye erdal' dan ilk tokadı yediği zaman, aslında kızla konuşmamıştı. neden, babasının verdiği on liranın üstünü bir kerede yolda düşürmesini sağlamadın da, önce iki buçuk lirayı düşürdü ve koşa koşa dönüp parayı ararken kalan dört lirayı da kaybetti? soruyorum: neden? sonra, neden karakola gönderdin selim' i parayı bulan oldu mu diye sormaya? neden polisleri güldürdün ve selim' i ağlattın? polisler daha mı iyiydi selim'den? biliyorum, isa daha büyük acılar çekti diyeceksin. bu kadar ayrıntılara girmez diyeceksin. asıl, ayrıntılara girmeliydi bence. her şeyi yaşamalıydı. ilkokula göndermeliydin isa'yı da selim gibi. sonra selim senin oğlun değildi ki. olsaydı da bilmiyordu. biliyorum bunlardan daha acıklı sözler yazdı romancılar, diyeceksin. ben daha neler duydum, diyeceksin. demek bunu söylemekle bitiyor her şey. sen onlara inan (ne kaybettiğini bilmiyorsun onlara inanmakla). küçük ayrıntılara daha girme bakalım. isa'nın ikinci gelişiyle durumu kurtaracağını sanıyorsun. selim de ikinci kere gelirse görürsün. yalnız, bu sefer lütfen aynı zamanda gelsinler artık. araya gene binlerce yıllık bir uçurum koyma. sonunda, ilk gelişlerinde yaptığın gibi ikisini de yalnız bırakma.."Tümünü Göster
-
137.
0"insanın kendi gibi olmak istemediği zamanlar da varmış. ben, her zaman kendileri gibi olmaları için baskı yapıyormuşum onlara. tek yönlü, can sıkıcı bir yaşantıya itiyormuşum onları. size yaranmanın bir yolunu bulamadım zaten. bunu da açıkça söyleseydiniz, seve seve katlanırdım her yönünüze. seninle olmuyor, diye kestirip attınız. zamanın yetersizliğinden söz ettiniz. oysa ben çoğu zaman yapacak bir iş bulamadım. bu kadar zamanı siz ne yapıyordunuz? biraz da siz öğretebilirdiniz bana. önce alırdınız beni, istediğiniz biçime sokardınız, sonra da şöyle yap, böyle yap, derdiniz. hangi kitaplar okunacaksa, daha önceden söylerdiniz. tabiatı sevmiyorsun, eşyaya bakmasını bilmiyorsun. tamam. bütün otların adları ezberlenirdi, ay doğarken iç çekilirdi, duvarın üstündeki kedi okşanırdı (bu sırada yüze en canım bir ifade verilirdi); benim değişme gücüme kimse inanmadı. sonunda ben de inanmadım. işte böyle can sıkıcı biri oldum sonunda gerçekten. ne yazık: siz beni gerçek bir adam, ne bileyim sizler gibi kişilik sahibi biri sandınız. alışkanlıkları olan, çatalı şu şekilde tutup, filan yemeği falan yemekten önce yemesini seven, yatakta belirli bir yatış biçimi alan, itiraz eden, bazı anlarda kimseyi görmeye tahammülü olmayan ve daha bir sürü özellik.. ben de kaçtım, ihanet ettim. bütün bu olamamak, yapamamak ve daha bilmem neler, başka türlü bir kişilik, başka türlü bir kalıplaşma.. ne haliniz varsa görün.."
-
138.
0cok depresif bir romandır. aşk olsun tutunabilene.
-
139.
0of gunselim nerde of bitirilmez mi bu kitap
-
140.
0mükemmel tanımın için saol gugıldan aratma derdinden kurtardın bizi.
-
141.
0sömestr ödevi için konunun özetini siz ufak huurlar, küçük pipililer için anlatıyorum. öğretmeninize verin 5 pekiyiyi kapın yavrucaklar.
üniversitede turgut özben'in gibtiği selim ışık, o güzelim yaşanmışlıkları unutamayarak turgut'un karısını kıskanmaya başlar. turgut bunu, "seninle imam nikahı kıyacağım" diyerek otel odalarında kandırır. intihara sürüklenen selim, turgut'un olric'ten hayali gebe olduğunu öğrenince önce turgut'un karısını parmaklar ardından intihar eder.
turgut fortçudur. -
142.
0kopi pest:Tümünü Göster
Tutunamayan (disconnectus erectus): Beceriksiz ve korkak bir hayvandır. insan
boyunda olanları bile vardır. ilk bakışta, dış görünüşüyle, insana benzer.
Yalnız, pençeleri ve özellikle tırnakları çok zayıftır. Dik arazide, yokuş
yukarı hiç tutunamaz. Yokuş aşağı, kayarak iner. (Bu arada sık sık düşer).
Tüyleri yok denecek kadar azdır. Gözleri çok büyük olmakla birlikte, görme
duygusu zayıftır. Bu nedenle tehlikeyi uzaktan göremez.
Erkekleri, yalnız bırakıldıkları zaman acıklı sesler çıkarırlar. Dişilerini
de aynı sesle çağırırlar. Genellikle başka hayvanların yuvalarında (onlar
dayanabildikleri sürece) barınırlar. ya da terkedilmiş yuvalarda yaşarlar.
Belirli bir aile düzenleri yoktur. Doğumdan sonra ana, baba ve yavrular ayrı
yerlere giderler. Toplu olarak yaşamayı da bilmezler ve dış tehlikelere karşı
birleştikleri görülmemiştir. Belirli bir beslenme düzenleri de yoktur. Başka
hayvanlarla birlikte yaşarken onların getirdikleri yiyeceklerle geçinirler.
Kendi başlarına kaldıkları zaman genellikle yemek yemeyi unuturlar. Bütün
huyları taklit esasına dayandığı için, başka hayvanların yemek yediğini
görmezlerse, acıktıklarını anlamazlar. (Bu sırada çok zayıf düştükleri için
avlanmaları tavsiye edilmez).
içgüdüleri tam gelişmemiştir. Kendilerini korumayı bilmezler. Fakat -gene
taklitçilikleri nedeniyle- başka hayvanların dövüşmesine özenerek kavgaya
girdikleri olur. Şimdiye kadar hiçbir tutunamayanın bir kavgada başka bir
hayvanı yendiği görülmemiştir. Bununla birlikte, hafızaları da zayıf olduğu
için, sık sık kavga ettikleri, bazı tabiat bilginlerince gözlemlenmiştir.
(Aynı bilginler, kavgacı tutunamaynların sayısının gittikçe azaldığını
söylemektedirler).
Din kitapları, bu hayvanları yemeyi yasaklamışsa da gizli olarak
avlanmakta ve etleri kaçak olarak satılmaktadır. Tutunamayanları avlamak çok
kolaydır. Anlayışlı bakışlarla süzerseniz hemen yaklaşırlar size. Ondan sonra
tutup öldürmek işten bile değildir. insanlara zararlı bazı mikroplar
taşıdıkları tespit edildiğinden, belediye sağlık müdürlüğü de tutunamayan
kesimini yasak etmiştir. Yemekten sonra insanlarda görülen durgunluk, hafif
sıkıntı, sebebi bilinmeyen vicdan azabı ve hiç yoktan kendini suçlama gibi
duygulara sebep oldukları, hekimlerce ileri sürülmektedir. Fakat aynı
hekimler, tutunamayanların bu mikropları, kasaplık hayvanlara da
bulaştırdıklarını ve bu sıkıntılardan kurtulmanın ancak et yemekten
vazgeçmekle sağlanabileceğini söylemektedirler.
Hayvan terbiyecileri de tutunamayanlarla uzun süre uğraşmış ve bunları
sirklerde çalıştırmak istemişlerdir. Fakat bu hayvanların, beceriksizlikleri
nedeniyle hiçbir hüner öğrenemediklerini görünce vazgeçmişlerdir. Ayrıca
birkaç sirkte halkın karşısına çıkarılan tutunamayanlar, onları güldürmek
yerine mahzun etmişlerdir. (Halk gişelere saldırarak parasını geri
istemiştir).
Filden sonra, din duygusu en kuvvetli hayvan olarak bilinir. Öldükten
sonra cennete gideceği bazı yazarlarca ileri sürülmektedir. Fakat toplu, ya da
tek gittikleri her yerde hadise çıkardıkları için, bunun pek mümkün olmayacağı
sanılmaktadır.
Başları daima öne eğik gezdikleri için, çeşitli engellere takılırlar ve
her tarafları yara bere içinde kalır. Onları bu durumda gören bazı yufka
yürekli insanlar, tutunamayanları ev hayvanı olarak beslemeyi denemişlerdir.
Fakat insanlar arasında barınmaları -ev düzenine uyamamaları nedeniyle- çok
zor olmaktadır. Beklenmedik zamanlarda sahiplerine saldırmakta ve evden
kovulunca da bir türlü gitmeyi bilmemektedirler. Evin kapısında günlerce,
acıklı sesleriyle bağırarak ev sahibini canından bezdirmektedirler. (Bir
keresinde, ev sahibi dayanamayıp kaçmışsa da, tutunamayan, sahibini
kovalayarak, gittiği yerde de ona rahat vermemiştir).
Şehirlere yakın yerlerde yaşadıkları için, onları şehrin içinde, çitle
çevrili ve yalnız tutunamayanlara mahsus bir parkta tutarak, sayılarının
azalmasını önlemeyi düşünmenin zamanı artık gelmiştir. -
143.
0(bkz: sedat inci kapanoğlu)
-
144.
0çüksüzler
-
145.
0okuyun lan çok güzel kitap muallakler bi iki bise öğrenirsiniz.
-
10 suku gelırse sozluge 1 5 yıl ara ss alın
-
dumbki nikli yazarın annesini ifşa ediyorum
-
kutsalsuku nun annesini ve kendimi ifşa
-
först of ol
-
dumbki burada hukuk islemez evlat
-
acayip ve joseph zıhnen cocukmu acaba
-
zalinazurt sozlukten sılınsın kapmanyası
-
kutuplara yapay dondurucu koysalar
-
hayvankiz yuzunden nasil silik yemeyi basardin
-
michael scofield pb trans ol kurtul cıdıyım
-
kaale alinmayan adam ne iş yapıyorsun popi
-
sana veren kizin anasini sulalesini
-
rage bait
-
aha burası beytüşşebap
-
park demirlerinde asılarak yaptığım efsane kol
-
uzun boylu kız bulcam diye uğraşcağınıza
-
ders çalıştığım için
-
19 şuku gelırse sozlugu bırakcamm
-
beni seri eksileyen bi pic war
-
yapacak hi c bisey yok
-
hakkıball sozlukten sılınmese cımere
-
ekremoglu hapse gireli 100 gunu gecmis
-
kafayı yediğim o an anlatılmaz yaşanır
-
aylar sonra eve döndüm
-
inci sozluk sifre ayri eksi ayri uludag ayri
-
hakem kg oynamis
-
real madrid dortmund 41 50 arasi gole gircem
-
kokoreçin açılımı kokan iğrenç şey
-
kim ne yolsuzluk yapmış onu da yazsınlar
-
komunizm sart tekellik şart
- / 2